Bin 400 yıldır devam eden Arap hat sanatının izini süren sanat eseri

Sanatçı Abdurrahman el-Şahid, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada bu ilk sanatsal belgenin araştırmasının yaklaşık 6 ay sürdüğünü belirtti.

Sanat eseri, yaklaşık 60 hattatın yolculuğunu anlatıyor. (Şarku’l Avsat)
Sanat eseri, yaklaşık 60 hattatın yolculuğunu anlatıyor. (Şarku’l Avsat)
TT

Bin 400 yıldır devam eden Arap hat sanatının izini süren sanat eseri

Sanat eseri, yaklaşık 60 hattatın yolculuğunu anlatıyor. (Şarku’l Avsat)
Sanat eseri, yaklaşık 60 hattatın yolculuğunu anlatıyor. (Şarku’l Avsat)

Bilgi ve sanatı harmanlamak bir meydan okumadır. Bir sanatçının ikisini bir eserde birleştirmesi ise nadiren görülür. Ancak Suudi sanatçı Abdurrahman el-Şahid, farklı araçlar kullanarak yaptığı ‘Bilgi Silsilesi’ adlı çalışmasında bunu başardı. Çalışmayı, Diriye Bienali Vakfı’nın teklifi üzerine yaptı. Eser şu an Cidde’de düzenlenen İslam Sanatları Bienali'nde sergileniyor ve yaklaşık 60 hattatın bin 400 yıllık serüveninin izini sürüyor.
El- Şahid, 1993 yılında Mekke’de doğdu ve Mescid-i Haram’da Arap hat eğitimi gördü. 2012 yılında hat sanatı lisansı aldı. Bu lisans, Arap hattı öğretme ve aynı zamanda kendi eserlerini imzalama yetkisi veren hattat yeterlilik belgesi niteliğinde. Sanatçı böylece bilgi ve becerilerini yüzyıllara yayılan bir zincir aracılığıyla nesilden nesile aktaran hattatların saflarına katılmış oldu. Çağdaş hat çalışmaları ile ilk nesil vahiy katipleri arasında köprü kurdu.

Tarihsel araştırma
El- Şahid sanat eserinde, otantik İslam sanatı tarihi üzerinde yaptığı derin araştırmaya ve kendisinin de mensubu olduğu hattatların sembollerini de içeren zincire dayanıyor. Sanatçı, öğrencilerin okumayı ve yazmayı öğrenirken kullandıkları geleneksel yöntemler gibi görünmelerini sağlamak için, merkeze koyduğu mürekkep hokkasının etrafına canlı bir sarmal şeklinde 60 ahşap levha yerleştirdi. Her bir levha, meşhur bir hattatın adını ve biyografisini taşıyor. Levhalar, yetenekli hocası İbrahim El-Arafi ile başlayarak onun senedinde yer alan ve Arap hat sanatının öncülerinden olan hattatlarla devam ediyor. Bu hattatlar arasında vezir İbn Mukla ve İbnü's-Saiğ gibi isimler de yer alıyor. Levhalerdeki isimler Hz. Peygamber’in vahiy katiplerinden halife Ali bin Ebî Talib (Allah ondan razı olsun) ile son buluyor.


‘Bilgi Silsilesi’, 14 asırdan uzun bir süre öncesine gidiyor. (Şarku’l Avsat)

Bu sanat eseri, izleyicinin dikkatini Arap hattının öncülerinin bu eski sanatı Arap Yarımadası dışında koruma, geliştirme ve yaymadaki önemine çekiyor. Eser ayrıca bin 400 yılı aşkın bir süre önce Kur'an-ı Kerim'in yazıldığı Hicaz (Mekke-Medine) yazısının korunması ve geliştirilmesinde ilk nesil olan sahabenin rolüne de işaret ediyor. Hicaz yazısı, Arap Yarımadası'nda göründüğü haliyle, şimdiye kadarki ilk Arapça yazı tipi olarak biliniyor.

Hat senedi
El-Şahid, açık bir alanda sergilenen eserinin önünde, Şarku'l-Avsat ile yaptığı röportajda şunları söyledi:
“Eser, Arap hat sanatının bin 400 yıllık senedini belgeleyerek v ele alıyor. Ayrıca çağdaş zamanda Arap hat sanatının bizlere ulaşmasında emeği geçen önemli isimleri, bir nevi takdir ve saygı göstergesi olarak sunuyor. Eserde vahiy katiplerinden günümüze kadar Arap hat sanatı öğreticilerinin isimleri yer alıyor.”
El-Şahid eserinde, doğum tarihi, doğum yeri, ikamet ettiği yer ve vefat yeri de dahil olmak üzere her hattatın kısaca biyografisine yer verdiğini belirtti. Bu, Arap hat sanatının sadece Mekke ile sınırlı olmadığını, Mekke ve Medine’de başladığını ve ardından tüm dünyaya yayıldığını gösteriyor. Bu durum el-Şahid’i, ‘Bilgi Silsilesi’ adlı çalışmasıyla Arap hat sanatının yolculuğunu ve çeşitli evrelerini belgelemeye sevk etmiş:
“Arap hat sanatı, senet bağlantısı fikrini içeren sanatlardan biri. Hat sanatının senedi, Râşid Halifeler olarak bilinen Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’nin de aralarında bulunduğu vahiy katiplerine kadar uzanır. Onlarla birlikte senedin kendisine kadar uzandığı sahabeler arasında Zeyd bin Sabit ve Abdullah bin Zübeyr gibi başka sahabeler de var. Onlardan sonra sanat tabiîn nesline, daha sonra da tebeu’t-tabiîne aktarıldı ve senet bugüne varıncaya kadar bu şekilde devam etti.

Merkez
El- Şahid, eserini, Arap hat sanatının bu uzun yolculuğunda en son hattat olarak kendi ismiyle sonlandırdı. El- Şahid, eserinin dairesel şekilde olmasının, nesilden nesile devam eden bir sanat olması nedeniyle Arap hat sanatının sürekliliğini ve kalıcılığını gösterdiğini belirtti. "Ben İbrahim el-Arafi’den ders aldım. O da Muhammed Hasan'dan ders almış. Silsile bu şekilde devam ediyor ve vahiy katiplerinde son buluyor" dedi.
El- Şahid, tüm dünyada Arap hat sanatına verilen önemin kaynağı olarak gördüğü hat sanatı senedinin hiçbir zaman bir sanat eseri biçiminde sunulmadığına dikkat çekti. Senedin referansıyla ilgili soruyu “Bu isimlerin araştırmasını ve incelemesini tamamlamak için yaklaşık altı ay bir ekip ile birlikte çalıştım" diye cevapladı. Arap hat sanatını çağdaş sanatla harmanlama becerisiyle ilgili olarak da ‘yapıtlarının çoğunun şaşkınlık yarattığına ve soru işaretleri uyandırdığına dikkat çekerek çağdaş sanatta önemli olanın bu olduğunu düşündüğünü’ söyledi.

Sanatçı Abdurrahman el-Şahid ve hokkası. (Şarku’l Avsat)

El- Şahid, açıklamalarına şöyle devam etti:
"Arap hat sanatında, geleneksel eğilimin yanı sıra yenilenme eğilimi de var. Burada bazı çizgileri icat eden ve bazılarını düzenleyen sanatçılar da bulunuyor. Elbette her zaman bunları koruyan ve geliştiren bir ekip de mevcut."
Sanatçı, eserinin merkezinde, hattatların yazı yazmak için kullandıkları hokkanın bulunduğunu ve bunun da hokkanın merkezi rolünü gösteren sembolik bir anlatım olduğunu kaydetti. Eserde ayrıca hattatları temsil eden her bir levhanın arkasında hattatın imzası ve yaşadığı yer de bulunuyor.

Hattat kadın
Bu belgelemede kadın hattatlar da yok değil. Hat senedi, 1089'da doğup 1178'de ölen ve Muhammed b. Abdu’l-Malik'in yanında eğitim gören Bağdat'ta yaşamış hattat Zeynep el-Şehde'ye kadar uzanıyor. Zeynep el-Şehde’nin öğrencilerinden biri Yakut el-Nuri. Dolayısıyla el-Şahid’in sanat eseri, Arap hat sanatı tarihinde kadınların etkili varlığına dikkat çekiyor ki pek çok kişi bunun farkında olmayabilir.
Araştırmaya, bilgi toplamaya ve ardından bunu görsel bir sanat formuna dönüştürmeye dayalı çalışma, Mekke, Medine ve Kufe’nin yanında Arap hat sanatının 14 asırlık gelişim aşamalarına tanıklık eden diğer yerlerin sahip olduğu konumu gösteriyor. Bu da el-Şahid’in bilgi, araştırma ve kültürel mirastan öğrenme konusundaki bitmek tükenmek bilmeyen çabasını ortaya koyuyor.



İslam sanatlarından izler taşıyan "İstanbul Mushafı" tamamlandı

İslam sanatlarından izler taşıyan "İstanbul Mushafı" tamamlandı
TT

İslam sanatlarından izler taşıyan "İstanbul Mushafı" tamamlandı

İslam sanatlarından izler taşıyan "İstanbul Mushafı" tamamlandı

Asr-ı Saadet'ten bugüne bütün İslam tarihi ve İslam coğrafyasını merkeze alan "İstanbul Mushafı", Kur'an-ı Kerim'in 10 cilt olarak el ile yazılmasını ihtiva ediyor.

İslam medeniyetinin 15 asırlık seyrine "Mushaf Sanatları Tarihi" yönünden bakmayı amaçlayan çalışma, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın teklif ve himayeleri ile gerçekleştirildi.

Ebadı 365'e 559 milimetre olan ve tamamı 850 sayfadan oluşan el yazma orijinal altın nüsha eser, ilim adamlarına ve İslam medeniyetlerine verdiği desteklerden dolayı Cumhurbaşkanı Erdoğan'a takdim edilecek.

"Kur'an-ı Kerim etrafında nasıl bir medeniyet örgüsü var, bunu göstermeye çalıştık"

AA muhabirine esere ilişkin açıklamada bulunan Hüseyin Kutlu, projenin aslında 8 yıllık değil, 15 asırlık bir mesele olduğunun altını çizerek, "Biz 15 asrın birikimini ortaya koymuş oluyoruz. Bu 15 asrın birikimini yeni bir anlayışla, 10 ciltte gösterdik. Bizden önceki üstatların kanatlarıyla uçuyoruz." dedi.

İslam medeniyetinin bugün yok farz edildiğini belirten Kutlu, şöyle devam etti:

"Biz belli bir süre sonra İslam ümmetinden olduğumuzu inkar etmedik ama İslam medeniyetinden olmadığımızı veya böyle bir medeniyetin olmadığını farz ederek, 'Batı medeniyetindeniz' dedik. Oysaki İslam medeniyeti fonksiyonunu yitirmiş değil. Bunu göstermek ve buna işaret etmek için İslam ümmetinin ana kaynağı olan Kur'an-ı Kerim etrafında nasıl bir medeniyet örgüsü var, bunu göstermeye çalıştık. Dolayısıyla Asr-ı Saadet'ten, Efendimizin döneminden günümüze kadar ve bütün İslam coğrafyasını içine alan bir bakış açısıyla Kur'an-ı Kerim yazımı, tezhiplenmesi, cildi, rahlesi, muhafazası, mürekkebi, kağıt yapımı ile 'Mushaf Sanatları Tarihi' hüviyetini ortaya çıkaran bir eser ortaya koyduk. Bu çalışma ile işaret etmek istediğimiz şey 'İslam medeniyetinin farkına varınız. Bu hazineyi keşfediniz. Kendinize kendiniz gibi yol çiziniz. Başkalarını taklidi bırakınız.' hikaye budur."

Eserin belgeseli yapılacak ve her ciltteki çalışmalar birer kitap olarak kaleme alınacak

Usta sanatkar, projeyi 40 yıldır gönlünde demlediğini dile getirerek, "Bunun kuvveden fiile çıkması Cumhurbaşkanımızın işaretiyle, onun teşvik ve himayeleriyle oldu. Tabii yazmak için kağıda ihtiyaç vardı. Dünyanın her tarafından el yapımı kağıtlar getirttik. Fakat bunlar bizi tatmin etmedi. Çünkü eskitmeye konulduğu zaman bozulmalar gördük. Boyalarda da hakeza aynı şeyleri müşahede ettik. Dolayısıyla biz kağıt yapımına da karar verdik. Nasıl yapıldığını biliyoruz ama tecrübemiz yoktu. Allah'ın yardımıyla bu konuda da çok güzel neticeler aldık ve kendi yaptığımız kağıda Kur'an-ı yazdık." diye konuştu.

Eserde mürekkepleri de tamamen doğal malzemelerden kendilerinin hazırladığını aktaran Kutlu, şunları kaydetti:

"Baskıyı da burada gerçekleştirdik. Henüz bu baskı tekniği başka bir yerde yok. Bu ofset baskı falan değil. Çok özel bir baskı. Gördüğünüz gibi orijinaliyle tıpkıbasımı arasında çok uzman kişiler farkı anlayabilir. Çünkü aharlı, orijinal el yapımı kağıtlara baskı yapıyoruz. Kısa zamanda bu çalışmaları anlatmak çok zor. Çalışmanın belgeseli yapılacak. Ayrıca belki çalışmanın her sayfasını anlatan bir kitap çıkacak. İnşallah umduğumuz şeylere nail oluruz."

İslam diyarının önemli şehirlerinden getirilen bitki dalları eserin kağıt hamuruna katıldı

Hüseyin Kutlu, çalışmanın tüm aşamalarını 66 kişilik bir ekiple birlikte Bilim Kültür ve Sanat Derneğinde (BİKSAD) tamamladıklarına işaret ederek, "66 rakamının ebced hesabında rakamsal karşılığı İsmi Celal'in karşılığıdır. Yani Allah lafzı hesaplandığı zaman ebced karşılığı 66 tutar." dedi.

İstanbul Mushafı'nda kullanılan el yapımı kağıdın hamurunun da çok özel olduğunu vurgulayan Kutlu, şu bilgileri verdi:

"Çalışmaya ayrı bir ruhaniyet katsın diye Mekke'den, Medine'den, Kudüs'ten, Semerkant'tan, Buhara'dan yani İslam diyarının mukaddes bilinen makamlarından dut, gül dalları vesaire getirtildi. Kabukları soyuldu ve dövülerek Mushaf'ın hamuruna karıştırıldı. Bu bir teberrük. Yani bu farklı bitkilerin, ağaç dallarının bir araya gelip Mushaf'a hamur olması gibi, ümmetin de bir araya gelip bir güç oluşturması için fiili bir duadır. Ayrıca zemzem, Eyüp Sultan Hazretleri'nin kuyusundan alınmış su, İbrahim Aleyhisselam'ın doğduğu mağaradan su, Nil nehrinden Peygamber Efendimizin mübarek saçlarını yıkadığı suyun çoğaltılmışından boyalara suların katılmasıyla da bir teberrük yapılmış oldu."

"Hedefimiz İslam coğrafyasındaki önemli sanat merkezlerini ele almaktı"

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü'nden Doç. Dr. Şehnaz Biçer ise eserin ortaya çıkmasında multidisipliner bir ekibin çalıştığına dikkati çekerek, "8 yıl boyunca içinde maceralar yaşadığımız, çok zorlandığımız uzun bir yol aldık. Geleneğimizden gelen bazı değerleri de bu projede yeniden canlandırdık diyebilirim. Örneğin el yapımı kağıt ve boyalarımız gibi." değerlendirmesini yaptı.

Biçer, geçmişte de Kur'an-ı Kerim'in farklı farklı Mushaflar olarak yazıldığını söyleyerek, "Bizim hedefimiz İslam coğrafyasındaki önemli sanat merkezlerini ele almaktı. En doğuda Babür'den en batıdaki Endülüs'e kadar bu geniş coğrafyada üslup geliştirmiş ve kitap sanatlarına önem vermiş sanat merkezlerini ele aldık. Tabii bunları ele alırken dünya müzelerinden dokümanlar topladık. Ayrıca Topkapı Sarayı ve Türk İslam Eserleri Müzesi de bize son derece desteklerini sundular. Oralarda da eserler üzerinde inceleme yapma şansımız oldu." dedi.

İslam sanat tarihindeki üsluplardan ilham alarak İstanbul Mushafı'na tezhipleri nakşettiklerini ifade eden Biçer, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Mushaf'ta ilk cildimiz Kur'an'ın indirildiği tarihten başlıyor. O süreçte İslam coğrafyasında henüz üslup oluşturulmadığından, biz her cildin başında zahriye ve serlevhası da yaptığımız için o dönemi nasıl değerlendirebiliriz diye çok düşündük. Hırka-i Şerif Camisi'ndeki Peygamber Efendimizin hırkası bir fikir olarak düşünüldü ve ilk iki sayfamız o hırkanın desenleri analiz edilerek tasarlandı. Hatta ayetler bittikten sonra konan durak dediğimiz işaretler de o hırkanın düğmelerine ait yapıldı. Böylelikle eseri ilk açtığınızda Peygamber Efendimizin hırkasıyla karşılaşacaksınız ve son ciltte de son sayfa Topkapı Sarayı'ndaki Hırka-i Şerif'in bulunduğu mekanın çinilerinden esinlenilerek yapıldı."

Böyle bir projede yer almaktan dolayı kendini şanslı hissettiğini dile getiren Biçer, çalışmayı dünya müzelerinde de sergilemeyi arzu ettiklerini sözlerine ekledi.

İstanbul Mushafı hakkında

Mushaf'ın kağıtlarının yapımında 200 tabaka kağıt için toplamda 800 bin organik yumurtanın akı kullanıldı. Yapılan kağıtların aharlanması için de benzeri olmayan bir aharlama makinası icat edildi.

İstanbul Nakkaşhanesi'nde bin adet özel tıpkı basımı da yapılan Mushaf'ın ölçüleri orijinaliyle aynı olarak hazırlandı. Toplam 10 cilt olan eserde, her cildin dış kapak, iç kapak, zahriye ve serlevhası dönem özelliğini taşıyan farklı şekillerde tasarlandı.

Kufi, maşrık kufisi, tezyini kufi, kayrevan kufisi, mağribi, muhakkak, reyhani, sülüs, nesih, ta'lik ve icaze olmak üzere 11 farklı hat çeşidi kullanılan eserde, yine her biri farklı olmak üzere 62 adet sayfa tasarımı yapıldı.

İslam sanatlarına katkı sunmayı amaçlayan eserin 59'a 45 milimetre ebadında aharlı el yapımı kağıtlara aynı baskı tekniğiyle tek cilt halinde de herkesle buluşması adına hazırlanacak.

Çalışma, 1. cilt Asr-ı Saadet'ten başlayarak, Emevi, Abbasi, Büyük Selçuklu, Gazneli, Anadolu Selçuklu, 1. dönem Anadolu Beylikleri ve Eyyubi, 2. cilt Memluk, 3. cilt Endülüs ve Mağrib, 4. cilt İlhanlı, 5. cilt Akkoyunlu ve Karakoyunlu Türkmen, 6. cilt Timur dönemi, 7. cilt Delhi Sultanlığı ve Babürlü, 8. cilt Safevi, 9. cilt 2. dönem Anadolu Beylikleri ve 16. yüzyıla kadar Osmanlı, 10. cilt ise 16. yüzyıldan 21. yüzyıla kadar Osmanlı üslubunu içeriyor.


Çadırda doğup ölen Filistinli Van Gogh: Fethi Gaben

Fethi Gaben. (X)
Fethi Gaben. (X)
TT

Çadırda doğup ölen Filistinli Van Gogh: Fethi Gaben

Fethi Gaben. (X)
Fethi Gaben. (X)

Husam Maruf

Çadırda dünyaya gözlerini açan Filistinli sanatçı Fethi Gaben’in 76 yaşında başka bir çadırda bu dünyayı terk etmesi tesadüf değil. Gaben, tedavi için Gazze'den ayrılmasının İsrail işgal güçleri tarafından engellemesi üzerine daha da kötüleşen hastalığı ile mücadelesini kaybederek 25 Şubat’ta hayata gözlerini yumdu.

Vefatından önce yayınladığı videoda yanındaki kadın Gaben’in akciğerlerinin zayıflığından şikayet ederken kendisinin ise zar zor nefes alarak “Nefes almak istiyorum” ifadelerini kullandığı görüldü. 12 Kasım 1946'da doğan, günümüzün en önde gelen Filistinli görsel sanatçılarından birinin yolculuğu böylece sona erdi.

Sanatçı Gaben ile üç yıl önce Gazze'deki Genç Hıristiyan Erkekler Derneği’nin düzenlediği bir sergide tanıştım. Kendisini önceden de tanıyordum. Sergide Gazzeli genç bir ressamın tablosunun önünde durarak elleriyle işaretler yapıyor, tabloyu kelimelere döküyordu. Kendisine yaklaştığımda, tabloyu yorumluyor, hayal gücü ile canlandırıyordu. Bir an Fethi Gaben’in renkleri elinde tutarak tabloyu yeniden boyadığını, çirkinliklerle dolu dünyaya güzellik ve tutku yaydığını hissettim.

Filistin onun için hayatın şekillendiği bir tuval gibiydi.

Şans eseri o gün aynı masaya oturduk. Diğer iki sanatçı eşliğinde kendisiyle sohbete katıldım. Sohbetimiz sanat ve kimlik üzerineydi. Gaben, sanki ilk ve son konusu Filistin’miş gibi Filistin'den bahsetmeyi bırakmadı. Gaben ile daha sonra da gerçekleştirdiğim görüşmelerin ardından, daima vatanını konuşan bir sanatçı tanımış oldum. Filistin onun için hayatın şekillendiği bir tuval gibiydi.

Filistin gerçeğini anlatmak

Gaben, 1948'deki Nekbe’den Gazze'deki son yıkıcı savaşa dek Filistin davasının durmayan tüm kurbanları gibi sadece bir sayıdan ibaret değildi. Sanatı ikinci bir kimlik olarak taşıyordu, halkının trajedisi ve onların yaşayan anılarıyla meşgul olduğu kadar sanatla da meşguldü. Tüm dünyaya Filistin köylerinin ve doğasının, sokağının ve kampının çeşitli kimlikleriyle imajını sundu. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığına göre yolculuğu sırasında insanın değerini yükseltmiş ve ısrarla yapılan haksızlıklara karşı isyankar tarafa bağlılığını ifade etmişti.

Sanat yolculuğu, yaşı ilerledikçe trajik Filistin gerçeğinin, yerinden edilmenin, yıkımın, barınma ve güvenliğin yokluğunun anlatısına dönüştü. Fırçasıyla Filistin gerçekliğini somutlaştıran Gaben, yerinden edilenlerin yaşadığı acı öyküleri aktardı. Zamanla unutulacağından korktuğu hususları resimlerine yansıttı.

Nesillerin haritası

Gaben’in tablonun sınırlarıyla kalmayan sanatı, mekanın hafızasını nesiller boyu koruyan bir harita niteliğinde. Tablodaki ev, etrafı çitlerle ve duvarlarla çevrili, kapalı ülkenin orijinal görüntüsü iken toprak, taş ve toprağın meyveleri ise onun dünyaya seslendiği, her zaman işgal ve yıkım tehdidi altında olan vatanının kimliğini koruduğu bir sesti.

sdvsvdfs
Gaben’in bir çizimi (X)

Gaben, çizdiği hüzünlü Filistin yüzlerini Filistinlileri İsrail savaş makinesiyle karşı karşıya bırakan bu dünyada insani değerlerin düşüşüne bir tanık olarak bırakmak istedi. İnsanla mekan arasındaki şey sadece hafızanın yüzeyinden silinebilecek tozdan ibaretmiş gibi, Gaben’in sanatı hafızayı silme girişimlerine karşı sürekli bir direnme girişimiydi.

Sanatında Filistin kadınını da yücelten Gaben, bu kadınları en doğal halleriyle sunmaya çalıştı. Bir çiziminde bir Filistinli kadının elinde balta tuttuğu, yanındaki adam ile birlikte yaşamın inşasına katıldığı, vatanın yeniden kalkınmasına dahil olduğu görülüyor.

Dürbüne ihtiyaç yok

Beyt Lahiya kasabası sınırlarında doğduğu yer olan Harbia köyünü her zaman gözler önüne seren Gaben’in, ziyaret etmesinin yasak olduğu toprakları görmek için dürbüne ihtiyacı yoktu. Köyü onda bir yürek yarasıydı. Onu resminde benimsiyor, acı tat ile güzelliğin lezzetini bir arada hissettiriyordu.

Gaben’in sanatı, nesiller boyu sanatçıların onun sayesinde yetişmesini, görsel sanatta Filistin'in bir direği haline gelmesini ve “Gazzeli Van Gogh” unvanını almasını sağladı.

Gaben’in dünya yükü, zamanla yüz hatlarına da yansıdı. Yüzündeki kıvrımlar ve kırışıklıklar kampın, yoksulluğun, soğuğun, yorgunluğun ve geçici yaşamın öyküsünü anlatmak için şekillenen bir başka tabloydu. İşgalci İsrail’in Filistinlilerin hayatlarına el koymaya devam etmesi nedeniyle bu durum kalıcı hale gelmişti.

Gaben’in sanatı, nesiller boyu sanatçıların onun sayesinde yetişmesini, görsel sanatta Filistin'in bir direği haline gelmesini ve ‘Gazzeli Van Gogh’ unvanını almasını sağladı. Sanat öğretmenliği, nesillere ayak uydurması nedeniyle ona büyük araçlar kazandırırken bu durum dikkat çekici fikirleriyle somutlaştırdığı sanatsal deneyimlerini artırdı.

vfdvfd
Gaben’in bir çizimi. (Twitter)

Gaben’in kil heykelcilikteki profesyonelliği, Filistin sanat ortamındaki varlığını artırarak ona nesiller boyu büyük bir öğretmen statüsü kazandırdı. Renkli kilden heykel yapma, özgürlüğü ve özgün insan sesini çağrıştıran heykeller üretme konusundaki parmak izi açıkça görülüyordu. Bu da onu Arap dünyasındaki sanatçı ve heykeltıraşlar arasında ön sıralara yerleştirdi. Yüzlerce Arap ve uluslararası sanat sergisine katılan Gaben, sunduğu sanatsal ve kültürel ürünlerin kalitesi sayesinde uluslararası alanda özel ilgi gördü.

Tokyo'da Dünya Dernekler Federasyonu Madalyası ve Hiroşima Madalyası’nı kazanan Gaben, 1993 yılında Filistinli Sanatçı unvanını aldı. Bu zengin yolculuğu, 2015 yılında Filistin Devleti Kültür ve Bilim Madalyasını kazanmasıyla doruğa ulaştı. 2023’de Filistin Güzel Sanatları Basın Evi Ödülü'nü kazandı. Ödül kendisine o dönem Avrupa Birliği'nin (AB) Gazze Şeridi'ndeki temsilcisi tarafından takdim edildi.

Sanat hayatının öne çıkan duraklarından biri, 1983 yılında yaptığı, Filistin sokağı için fütüristik bir fikri, detaylarında ortaya çıkan devrim mancınığı üzerinden tasvir eden ‘Kimlik’ tablosuydu. Daha sonra işgal güçleri tarafından zulme uğrayan Gaben’in eserlerine el konuldu. Şiddete teşvik suçlamasıyla birden fazla kez tutuklandı. Bu tablo, 1987'de İsrail işgaline karşı ilk Filistin intifadasının başlayacağının kehanetiydi.

İsrail'in Gazze’de yürüttüğü son savaş sırasında Cibaliye Mülteci Kampı’ndaki evinden sürülen Gaben’in evi daha sonra bombalandı. Resimleri ve sanatsal mirası yok edildi. Bu durum onu olumsuz etkiledi. Sağlık durumunun kötüleşmesi ardından, kaldığı en son çadırda hayata gözlerini yumdu.

*Bu haber Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla dergisinden çevrildi.


Dune 2'nin yönetmeni yıldız ismi neden gizlediklerini anlattı

Anya Taylor-Joy, Warner Bros stüdyosunun TikTok hesabına verdiği röportajda filmde rol aldığını doğrulayarak "Bir rüya gerçek oluyor" demişti (Warner Bros)
Anya Taylor-Joy, Warner Bros stüdyosunun TikTok hesabına verdiği röportajda filmde rol aldığını doğrulayarak "Bir rüya gerçek oluyor" demişti (Warner Bros)
TT

Dune 2'nin yönetmeni yıldız ismi neden gizlediklerini anlattı

Anya Taylor-Joy, Warner Bros stüdyosunun TikTok hesabına verdiği röportajda filmde rol aldığını doğrulayarak "Bir rüya gerçek oluyor" demişti (Warner Bros)
Anya Taylor-Joy, Warner Bros stüdyosunun TikTok hesabına verdiği röportajda filmde rol aldığını doğrulayarak "Bir rüya gerçek oluyor" demişti (Warner Bros)

Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki'nin (Dune: Part Two) yönetmeni Denis Villeneuve, kendisinin ve film ekibinin Anya Taylor-Joy'un Alia Atreides rolünü neden gizli tuttuğunu açıkladı.

Dune 2'nin 1 Mart Cuma günü vizyona girecek olmasıyla, bilimkurgu için heyecanlı bekleyiş neredeyse sona erdi. 

Hollywood'un "dedikoducu" doğası

Filmin başrollerinde, kısa süre önce oyuncu kadrosunda olduğu duyurulan Anya Taylor-Joy'un yanı sıra Timothée Chalamet, Zendaya, Christopher Walken, Austin Butler, Florence Pugh, Dave Bautista, Josh Brolin ve Javier Bardem yer alıyor.

Hollywood Reporter'a konuşan Villeneuve, 27 yaşındaki Taylor-Joy'un Dune 2'de rol aldığını açıklamak için neden beklediğini detaylandırdı.

Villeneuve ve film ekibi, Hollywood'un "dedikoducu" doğası nedeniyle Taylor-Joy'un rolünü gizlemek istemiş. 

Kanadalı yönetmen, bu davranışı "filmin hayranları için saklamak istediği bir hediyeye" benzetti.

"Hollywood'un dünyadaki en dedikoducu şehir olduğunu düşünüyorum" diyen 56 yaşındaki yönetmen şöyle dedi:

Bir deney olarak bu sırrı ne kadar süre saklayabileceğimizi görmek istedim.

"Hayranlar için bir hediye gibi"

Bunu başardıklarını vurgulayan Villeneuve, "Özel bir ekipti, Anya'yla süper gizlilik altında çekim yapmak için Afrika'ya gittik" diyerek ekledi:

Seyirci için bir şeyi sonuna kadar sürpriz olarak tutma fikrini çok sevdim. Hayranlar için saklamak istediğim bir hediye gibiydi.

Taylor-Joy, Dune 2'de Chalamet'nin oynadığı Paul'ün kız kardeşi Alia Atreides'i canlandırıyor. Alia, Frank Herbert romanlarında öne çıkan bir karakter olsa da filmde yer alıp almayacağı netleşmemişti. 

Bazı haberlerde Alia'nın kitaplardaki karakterinin filme uyarlanacağı ima edilmiş ancak kimin canlandıracağı belirtilmemişti. 

Villeneuve, daha önce Geliş (Arrival) ve Blade Runner 2049: Bıçak Sırtı (Blade Runner 2049) gibi filmlere imza atmıştı.

Independent Türkçe


Her işiyle şaşırtan yönetmenin yeni filminden haber var: "Çok tuhaf ve vahşi"

Hartnett, Black Mirror'ın Beyond the Sea adlı bölümünde Aaron Paul ve Kate Mara'yla birlikte rol alarak bir astronotu canlandırmıştı (Netflix)
Hartnett, Black Mirror'ın Beyond the Sea adlı bölümünde Aaron Paul ve Kate Mara'yla birlikte rol alarak bir astronotu canlandırmıştı (Netflix)
TT

Her işiyle şaşırtan yönetmenin yeni filminden haber var: "Çok tuhaf ve vahşi"

Hartnett, Black Mirror'ın Beyond the Sea adlı bölümünde Aaron Paul ve Kate Mara'yla birlikte rol alarak bir astronotu canlandırmıştı (Netflix)
Hartnett, Black Mirror'ın Beyond the Sea adlı bölümünde Aaron Paul ve Kate Mara'yla birlikte rol alarak bir astronotu canlandırmıştı (Netflix)

Sürpriz sonlu yapımlarıyla tanınan M. Night Shyamalan'ın yeni filminin yıldızı Josh Hartnett'ten heyecan verici bir haber var.

Büyük çıkışını 1999'daki Altıncı His'le (The Sixth Sense) yapan 53 yaşındaki Shyamalan, son olarak geçen şubatta vizyona giren Kulübeye Tıklat'ı (Knock at the Cabin) izleyicilerle buluşturmuştu. 

Yeni filmi bu yaz gösterime girecek

Farklı ve gerilimli filmleriyle izleyicilerini şaşırtmaktan hoşlanan ünlü yönetmen, şimdi gözünü bu yaz gösterime girecek Trap adlı gizemli yeni projeye dikmiş durumda. 

Film, şimdiden sinemaseverlerde merak uyandırsa da hikayesiyle ilgili ayrıntılara ulaşmak zor.

Filmin yıldızlarından Josh Hartnett, önceki gece sahiplerini bulan Ekran Oyuncuları Derneği (SAG) Ödülleri'nde, IndieWire'a verdiği röportajda, ağustosta vizyona girmesi planlanan filmle ilgili ipuçları verdi.  

45 yaşındaki aktör, filmin konusuyla ilgili herhangi bir ayrıntı vermese de yaptığı yorum izleyicilerin oldukça "vahşi" bir yolculuğa çıkacağını ima etti.

"Gerçek bir sanatçı"

"Aynı şeyi tekrar tekrar oynarsanız, izleyici için sıkıcı olur" diyen Amerikalı oyuncu, yönetmenle yaşadığı deneyimlerden bahsetti:

M. Night'la çalışmak kariyerimin en iyi tecrübelerinden biriydi. Bence o kelimenin tam anlamıyla gerçek bir sanatçı.

Son olarak Christopher Nolan'ın Oscar adayı filmi Oppenheimer'da rol alan oyuncu, sözlerine şöyle devam etti:

Bence insanlar yaptığımız filme gerçekten şaşıracak ve heyecanlanacak. Çok tuhaf, çok karanlık ve vahşi.

Trap'in konusuna ilişkin ayrıntılar henüz gizli tutulurken, filmin gerilim türünde olacağı doğrulandı.

Gerilim türündeki filmin çekimleri bitti

Genelde gerilim filmleri çeken Shyamalan, Trap'in senaryosunu da kaleme aldı ve bu da yönetmenin tipik bir özelliği. 

Trap'in oyuncu kadrosunda Hartnett'in yanı sıra Saleka Shyamalan, Hayley Mills ve Marnie McPhail de yer alıyor.

Filmin çekimleri aralıkta tamamlandı ve ağustosta gösterime girmesi planlanıyor.

2023 onun yılı oldu

2000'lerin başında "yeni Tom Cruise" olarak anılan Hartnett, 2010'lar boyunca hiçbir projede yer almayarak Hollywood'un en büyük yıldızlarından biri olma potansiyelinden uzaklaşmıştı. 

2023 ise aktör için geri dönüş yılı oldu. Black Mirror'ın 6. sezonu ve Nolan'ın Oppenheimer'ının yıldızlarla dolu kadrosunda yer alan Amerikalı oyuncu, Guy Ritchie imzalı Servet Operasyonu'nda da (Operation Fortune) önemli bir rol oynadı. 

Independent Türkçe


Yeni Netflix dizisini bir oturuşta bitiren izleyiciler "fazlasını" istiyor

Her bölümünde güncel konuları işleyen dizinin yaratıcıları arasında Staples'la birlikte Ian Edelman ve Maurice Williams var (Netflix)
Her bölümünde güncel konuları işleyen dizinin yaratıcıları arasında Staples'la birlikte Ian Edelman ve Maurice Williams var (Netflix)
TT

Yeni Netflix dizisini bir oturuşta bitiren izleyiciler "fazlasını" istiyor

Her bölümünde güncel konuları işleyen dizinin yaratıcıları arasında Staples'la birlikte Ian Edelman ve Maurice Williams var (Netflix)
Her bölümünde güncel konuları işleyen dizinin yaratıcıları arasında Staples'la birlikte Ian Edelman ve Maurice Williams var (Netflix)

Oyuncu ve rapçi Vince Staples'ın kendi adını taşıyan dizisi, Netflix'te gösterime girdi ve izleyiciler o kadar etkilendi ki tüm sezonu tek oturuşta bitirdi.

Netflix, 16 yaşından büyükler için uygun olduğunu belirttiği dizinin konusunu kısaca şöyle özetliyor:

Biraz ünlü ve hemen hemen zengin sayılabilecek rap sanatçısı ve oyuncu Vince Staples, memleketi Long Beach'te günlük yaşamın zorlukları ve sürprizleriyle yüzleşiyor.

The Vince Staples Show'da ayrıca Vanessa Bell Calloway, Andrea Ellsworth ve Nate' Jones rol alıyor.

"Tahmin edilemez, komik ve gerçeküstü"

30 yaşındaki rapçi daha önce, Emmy ödüllü komedi Abbott Elementary'deki büyüleyici playboy Maurice'i canlandırmıştı.

Staples, 5 bölümlük dramayı kaleme aldı, yapımcılığı üstlendi ve başrolde oynadı.

The Vince Staples Show, sinema ve televizyon yazarlarından harika yorumlar alarak eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 100 üzerinden 92 gibi mükemmele yakın bir puan elde etmeyi başardı. Dizi ayrıca yüzde 92'lik şaşırtıcı bir izleyici skoruna da sahip.

Decider, okuyucularına izlemelerini önerdiği diziyle ilgili "tahmin edilemez" yorumunu yaparak ekledi:

Komik ve çoğu zaman tuhaf bir şekilde gerçeküstü olan The Vince Staples Show, kişisel dokunuşlarla dolu.

The Vince Staples Show'u izleyenler sosyal medyaya akın ederek diziyi övgü yağmuruna tuttu.

Diziyi çok sevdiklerini belirten hayranlar, "gülmekten öldüklerini" ve ikinci sezona "hemen" ihtiyaç duyduklarını belirtti.

15 Şubat'ta yayın devinde gösterime giren ve 2023'te geçen dramada, başarısız bir banka soygunu da dahil olmak üzere 5 çılgın hikâye yer alıyor.

"Altın değerinde"

Bir izleyici Twitter'a diziyle ilgili şunları yazdı: 

Vince Staples'ın banka soygunu sahnesi altın değerinde. Beni gülmekten öldürdü.

Bir başkasıysa itiraf etti: 

The Vince Staples Show'un tamamını bir oturuşta izledim.

Üçüncü bir kişiyse şunları ekledi: 

The Vince Staples Show çok komik. Banka soygunu bölümünü iki kez izledim. Bugün tekrar izleyebilirim. Neden bize sadece 5 bölüm verdi?

"Daha fazla bölüme ihtiyacım var"

Bir diğer izleyici de dizinin sadece 5 bölümden oluşmasından yakınarak şöyle yazdı:

Daha fazla The Vince Staples Show bölümüne ihtiyacım var. Hemen şimdiiii!

Başka bir seyirciyse dizinin gerçekçiliğini övdü:

The Vince Staples Show'un her bir bölümünden keyif aldım. Son derece komik. En iyi özelliği her zaman çok gerçekçi görünmesi.

Bir izleyici kısa ve öz konuştu:

The Vince Staples Show'a bayılıyorum, 10 üzerinden 10.

Independent Türkçe


Gladyatör 2'nin bütçesi şişti: Son gişe fiyaskosundan sonra tehlike çanları çalıyor

Russell Crowe'un başrolde olduğu Gladyatör, En İyi Film ve En İyi Erkek Oyuncu da dahil olmak üzere 5 Oscar kazanmıştı (DreamWorks)
Russell Crowe'un başrolde olduğu Gladyatör, En İyi Film ve En İyi Erkek Oyuncu da dahil olmak üzere 5 Oscar kazanmıştı (DreamWorks)
TT

Gladyatör 2'nin bütçesi şişti: Son gişe fiyaskosundan sonra tehlike çanları çalıyor

Russell Crowe'un başrolde olduğu Gladyatör, En İyi Film ve En İyi Erkek Oyuncu da dahil olmak üzere 5 Oscar kazanmıştı (DreamWorks)
Russell Crowe'un başrolde olduğu Gladyatör, En İyi Film ve En İyi Erkek Oyuncu da dahil olmak üzere 5 Oscar kazanmıştı (DreamWorks)

Usta yönetmen Ridley Scott'ın merakla beklenen devam filmi Gladyatör 2'nin (Gladiator 2) şimdiye kadar yapılmış en pahalı filmlerden biri haline gelmesi, son gişe fiyaskosunun ardından endişeleri artırdı. 

Napolyon fiyaskoyla sonuçlandı

Joaquin Phoenix ve Vanessa Kirby'nin başrollerini paylaştığı 2023 yapımı Napolyon (Napoleon), baştan sona etkileyici bir aksiyon destanı olsa da 200 milyon dolarlık devasa bütçesi, filmin gişede kâr etmesini zorlaştırmıştı.

Napolyon, ABD gişesinde sadece 61,5 milyon dolar kazanırken dünya çapında toplam 218 milyon dolarlık hasılat elde edebildi. 

Böylece 86 yaşındaki Scott'ın 200 milyon dolarlık son biyografik filmi, gişede fiyaskoyla sonuçlanmış oldu.

Gladyatör 2'nin yapımına Haziran 2023'te başlandı. Ancak yapım süreci hiç de kolay ya da ucuz bir yolculuk olmadı.

Film, 165 milyon dolarlık bir prodüksiyon bütçesiyle yola koyulmuştu ancak yeni haberler Gladyatör 2'nin bütçesinin 310 milyon dolara fırladığını ortaya çıkardı, ki bu da onu bir anda şimdiye kadar yapılmış en pahalı filmlerden biri haline getiriyor. 

Hollywood Reporter'ın aktardığına göre Paramount, filmin net maliyetinin 250 milyon doları aşmadığı konusunda ısrar ediyor.

DAHA FAZLA OKU

Karayip Korsanları ve Star Wars'un da üstünde

Yine de 310 milyon dolarlık bütçe, filmi Karayip Korsanları: Dünyanın Sonu (Pirates of the Caribbean: At World's End), Justice League ve Star Wars: Son Jedi (Star Wars: The Last Jedi) gibi devasa bütçeli filmlerin de önüne geçiriyor.

Napolyon'un maliyeti onu, 210 milyon dolarlık Robin Hood'un ardından ikinci sıraya yerleştirmiş ve şimdiye kadar yapılmış en pahalı Ridley Scott filmlerinden biri haline getirmişti.

Scott'ın en maliyetli filmi olacak

Gladyatör 2 ise Scott'ın şimdiye kadarki en pahalı filmi olacak. Eğer film, Gladyatör'ün yakaladığı başarıyı yakalayamazsa yönetmen ciddi bir sorunla karşı karşıya kalabilir. 

Gladyatör 2000'de gösterime girdiğinde, 103 milyon dolarlık bütçesiyle dünya çapında 452 milyon dolarlık gişe hasılatı elde etmişti.

Scott'a göre, Gladyatör 2'nin 165 milyon dolarlık bütçesinin şişmesinde bazı beklenmedik koşullar etkili oldu. 

Grevler ve setteki kazalar

Hollywood grevlerinin prodüksiyonu geciktirmesi de bütçeyi önemli ölçüde şişirdi. 

Hollywood Reporter, 310 milyon dolarlık maliyetin gerekçelerinden bazılarının "setteki kazalar ve hayvan istismarıyla ilgili şikayetler" olduğunu bildiriyor.

Tüm zamanların en pahalı filmi Star Wars: Güç Uyanıyor

Star Wars: Güç Uyanıyor (Star Wars: The Force Awakens), tüm zamanların en pahalı filmi olarak öne çıkıyor. J.J. Abrams'ın yönettiği 2015 yapımı filmin bütçesinin 447 milyon dolar olduğu ifade ediliyor. 

Independent Türkçe


The Walking Dead hayranları serinin yeni dizisine övgüler yağdırıyor

The Ones Who Live, an itibarıyla eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 100 üzerinden 82 puana sahip (AMC)
The Ones Who Live, an itibarıyla eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 100 üzerinden 82 puana sahip (AMC)
TT

The Walking Dead hayranları serinin yeni dizisine övgüler yağdırıyor

The Ones Who Live, an itibarıyla eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 100 üzerinden 82 puana sahip (AMC)
The Ones Who Live, an itibarıyla eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da 100 üzerinden 82 puana sahip (AMC)

Andrew Lincoln'ın canlandırdığı Rick Grimes ve Danai Gurira'nın oynadığı Michonne, nihayet The Walking Dead'in yeni dizisi The Ones Who Live'le geri döndü ve izleyiciler bu durumdan çok memnun. 

Serinin hayranları heyecanlı

Ana diziden sonrasını anlatan The Ones Who Live, korkunç zombi kıyametinin ortasında Rick ve Michonne'un hikayelerini devam ettiriyor. 

The Walking Dead'deki karakterlerini yeniden canlandıran Lincoln ve Gurira'nın yanı sıra dizinin oyuncu kadrosunda Terry O'Quinn, Lesley-Ann Brandt, Andrew Bachelor ve Pollyanna McIntosh yer alıyor.

The Ones Who Live, 25 Şubat'ta prömiyerini yaptı ve Rick'le Michonne'un uzun zaman sonra yeniden bir araya gelmiş olması hayranları epey heyecanlandırdı. 

Serinin hayranları sosyal medyaya akın ederek yeni spinoff'a methiyeler yağdırdı.

Dizideki meşhur karakterlerin ilişkisinden övgüyle bahseden bir sosyal medya kullanıcısı, The Ones Who Live'deki bir sahneden GIF paylaşarak Rick ve Michonne'un "kimyayı icat ettiği" yorumunda bulundu. 

Eski hayranları Lincoln'ı Rick'i başarıyla canlandırdığı için överken ve başka bir kullanıcı da "Yıllar" (Years) bölümündeki performansının ödüllendirilmeyi hak ettiğini öne sürdü:

Andrew Lincoln'ın yanlış bir adımı bile yok. Dürüst olmak gerekirse, ödüle layık bir performans sergiliyor.

Başka bir izleyici de Rick ve Michonne'un rol aldığı sahnelerden birini yorumladı ve sekansı "bir aşk filmine" benzeterek karakterlerin birbirlerine sevgisini vurguladı.

Bazı hayranlar Rick'i yıllar sonra tekrar gördükleri için duydukları coşkuyu dile getirirken, diğerleri de Gurira'nın canlandırdığı Michonne'a resmen kavuştukları için aynı derecede heyecanlıydı.

Serinin en iyisi olabilir

Robert Kirkman, Tony Moore ve Charlie Adlard'ın çizgi roman serisinden uyarlanan The Walking Dead, 10 yılı aşkın süre ekranlara gelerek kendine sadık bir hayran kitlesi edinmişti. Ancak diziye giren çok sayıda yeni karakter ve dağılan hikayenin bir türlü toparlanamaması izlenme oranlarının gözle görülür şekilde düşmesine neden olmuştu.

The Ones Who Live'den önce Fear the Walking Dead, Tales of the Walking Dead, Dead City ve Daryl Dixon gibi başka spinoff'lar da yapıldı.

Eleştirmenlere göre sevilen karakterler Rick ve Michonne'un dönüşüyle izleyicilerden gelen olumlu tepkiler, The Ones Who Live'in seri için büyük bir hit olabileceğini gösteriyor.

The Ones Who Live, Türkiye'de TV+'ta izleyiciyle buluşuyor.

Independent Türkçe


Eleştirmenlerin demediğini bırakmadığı film gişeye hükmediyor

Filmin yönetmenliğini Will Smith'e Oscar kazandıran Kral Richard: Yükselen Şampiyonlar'a (King Richard) da imza atan Reinaldo Marcus Green üstleniyor (Paramount Pictures)
Filmin yönetmenliğini Will Smith'e Oscar kazandıran Kral Richard: Yükselen Şampiyonlar'a (King Richard) da imza atan Reinaldo Marcus Green üstleniyor (Paramount Pictures)
TT

Eleştirmenlerin demediğini bırakmadığı film gişeye hükmediyor

Filmin yönetmenliğini Will Smith'e Oscar kazandıran Kral Richard: Yükselen Şampiyonlar'a (King Richard) da imza atan Reinaldo Marcus Green üstleniyor (Paramount Pictures)
Filmin yönetmenliğini Will Smith'e Oscar kazandıran Kral Richard: Yükselen Şampiyonlar'a (King Richard) da imza atan Reinaldo Marcus Green üstleniyor (Paramount Pictures)

Hollywood'un son müzik biyografisi Bob Marley: One Love, vizyondaki ilk 10 gününde ABD'de 61,4 milyon dolar kazanıp dünya çapında 100 milyon dolar barajını aşarak küresel gişede fırtına gibi esti.

Paramount filmi, 3 bin 597 sinema salonundan elde ettiği tahmini 13,5 milyon dolarla, geçen hafta sonu da ABD gişe listesinde kolayca zirvede kalmayı başardı. ABD hasılatını 72,2 milyon dolara çıkaran filmin yıldızı diğer ülkelerde de parlamaya devam etti ve dünya çapında toplam 120,6 milyon dolarlık hasılat yaptı.

Yeni Bob Marley biyografisi, sinema yazarlarından olumsuz yorumlar almasına rağmen eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da mükemmel bir seyirci puanı elde etmeyi başardı.

Biyografik filmin Rotten Tomatoes'daki eleştirmen puanı 100 üzerinden 42'de kaldı. Ancak film, izleyicilerden 92 puan almayı başarırken övgü dolu yorumlar da elde etti.

Bazı eleştirmenler biyografik filmi uzun ve sıkıcı bulduklarını ifade ederken Marley'nin mirasını tam olarak yansıtamadığını öne sürdü.

"Bir hayatın kırıntıları"

The Atlantic, "Müziği ve fikirleri ve bunların bu parçalanmış dünyaya girmesine yardımcı olan tüm insanlar daha iyisini hak ediyor" diye yazdı.

Wall Street Journal filmin "durağan" olduğunu yazarken ABC News eleştirmeni Peter Travers şöyle dedi:

Kingsley Ben-Adir, reggae'nin yüzü, sesi ve halkının Rastafaryan vicdanı haline gelen Jamaikalı efsanenin ruhunu yakalıyor. Ancak bu güvenli, sığ, aile onaylı biyografik film bize sadece şarkılardan parçalar ve bir hayatın kırıntılarını veriyor.

Nick Hornby'nin dizi uyarlaması High Fidelity'nin yıldızı Kingsley Ben-Adir'in reggae efsanesini canlandırdığı film, sanatçının dünyaca ünlü bir yıldız haline gelmesini ve barış mesajı yayma tutkusunu konu alıyor. 

Filmde 38 yaşındaki Ben-Adir'in yanı sıra Marley'nin eşi Rita rolünde Lashana Lynch de oynuyor. 

ABD'de 14 Mayıs Sevgililer Günü'nde gösterime giren biyografik film, Türkiye'deyse 16 Şubat'tan itibaren sinemaseverlerle buluşuyor.

Independent Türkçe


Büyük ödüle adım adım: Tüm ibreler ünlü aktöre döndü

Oppenheimer, dünya çapında 955 milyon doların üzerinde hasılat elde ederek 2023'ün en çok kazanan üçüncü filmi oldu (Universal Pictures)
Oppenheimer, dünya çapında 955 milyon doların üzerinde hasılat elde ederek 2023'ün en çok kazanan üçüncü filmi oldu (Universal Pictures)
TT

Büyük ödüle adım adım: Tüm ibreler ünlü aktöre döndü

Oppenheimer, dünya çapında 955 milyon doların üzerinde hasılat elde ederek 2023'ün en çok kazanan üçüncü filmi oldu (Universal Pictures)
Oppenheimer, dünya çapında 955 milyon doların üzerinde hasılat elde ederek 2023'ün en çok kazanan üçüncü filmi oldu (Universal Pictures)

Cillian Murphy, Oppenheimer'la En İyi Erkek Oyuncu dalındaki Oscar yarışını zaten önde götürüyordu. Ancak eleştirmenlere göre İrlandalı aktörün son başarısı, onu Akademi Ödülü'nü kazanmaya bir adım daha yaklaştırdı. 

Meşhur olduktan 20 yıl sonra

47 yaşındaki Murphy, Danny Boyle imzalı 2002 yapımı korku filmi 28 Gün Sonra'daki (28 Days Later) rolüyle ünlendikten 20 yılı aşkın bir süre sonra, Christopher Nolan'ın 2023 yapımı Oppenheimer'ındaki başrol performansıyla En İyi Erkek Oyuncu dalında ilk Oscar adaylığını aldı. 

Murphy'nin bu adaylığı, Oppenheimer'ın Akademi Ödülleri'nde En İyi Film de dahil olmak üzere kazandığı 13 adaylıktan yalnızca biri.

Filmde, atom bombasının babası kabul edilen J. Robert Oppenheimer'ı canlandıran Murphy, 2024 Oscar Ödülleri'nde En İyi Erkek Oyuncu kategorisinde Paul Giamatti, Colman Domingo, Jeffrey Wright ve Bradley Cooper'la yarışacak. 

En büyük rakibi Giamatti

2023-2024 ödül sezonunun şu ana kadarki sonuçlarına göre, 96. Akademi Ödülleri'nde En İyi Erkek Oyuncu dalının iki favorisi bulunuyor: Oppenheimer'la Murphy ve Geride Kalanlar'daki (The Holdovers) performansıyla 56 yaşındaki Giamatti. 

Ancak cumartesi akşamı sahiplerini bulan Ekran Oyuncuları Derneği (SAG) Ödülleri, Oscar'da kimin kazanma olasılığının yüksek olduğuna dair en büyük ipucunu verdi.

İbre Murphy'ye döndü

Netflix'te canlı yayımlanan törende Cillian Murphy'nin ödülü evine götürmesi, ibreyi İrlandalı aktöre çevirdi. Tören sırasında Murphy, Oppenheimer kadrosunun "birlikte çalıştığı en iyi oyuncu grubu" olduğunu söyledi.

SAG Ödülleri, Oscar'ın oyunculuk kategorisi için güvenilir bir tahmin sunuyor.

Büyük gün 10 Mart

Son 10 yılda En İyi Erkek Oyuncu Oscar'ını kazanan neredeyse her oyuncu, aynı dalda SAG Ödülleri'nde de galip geldi.

96. Akademi Ödülleri, bu yıl 10 Mart'ta sahiplerini bulacak. 

Independent Türkçe


Sürpriz film bir kilometre taşına daha ulaştı

Shakespeare'in Kuru Gürültü (Much Ado About Nothing) adlı eserinden esinlenen romantik komedi birbirinden nefret etmelerine rağmen Avustralya'daki bir düğünde çift gibi davranan iki kişiyi konu alıyor (Sony)
Shakespeare'in Kuru Gürültü (Much Ado About Nothing) adlı eserinden esinlenen romantik komedi birbirinden nefret etmelerine rağmen Avustralya'daki bir düğünde çift gibi davranan iki kişiyi konu alıyor (Sony)
TT

Sürpriz film bir kilometre taşına daha ulaştı

Shakespeare'in Kuru Gürültü (Much Ado About Nothing) adlı eserinden esinlenen romantik komedi birbirinden nefret etmelerine rağmen Avustralya'daki bir düğünde çift gibi davranan iki kişiyi konu alıyor (Sony)
Shakespeare'in Kuru Gürültü (Much Ado About Nothing) adlı eserinden esinlenen romantik komedi birbirinden nefret etmelerine rağmen Avustralya'daki bir düğünde çift gibi davranan iki kişiyi konu alıyor (Sony)

Köklü Amerikan dergisi Variety soruyor: 

Glen Powell ve Sydney Sweeney, yeni Julia Roberts ve George Clooney olabilir mi?

Sweeney ve Powell'ın romantik komedisi Senden Başka (Anyone But You), dünya çapındaki 200 milyon dolarlık hasılatıyla gişede önemli bir kilometre taşına ulaştı.

Yıldız isimlerin filmlerini geride bıraktı

Son yılların en yüksek gişe hasılatına ulaşan romantik komedisi olmayı başaran film, Julia Roberts'la George Clooney'nin başrolleri paylaştığı Cennete Bilet ve Sandra Bullock'ın Kayıp Şehir (The Lost City) gibi türün son örneklerini geride bıraktı.

25 milyon dolar gibi düşük sayılabilecek bir bütçeyle çekilen film, ABD'de aralıkta gösterime girdi ancak gişe listelerinde kalmaya devam etti. 

Romantik komedinin ABD'deki bilet satışları 86,5 milyon dolara kadar ulaşırken, dünya çapında da 112,8 milyon dolar kazanmayı başardı.

Peki eleştirmenlerin "romantik komediyi kurtaran ikili" yorumunu yaptığı oyuncular için sırada ne var?

"Birlikte senaryo okuyoruz"

Powell, cumartesi gecesi Ekran Oyuncuları Derneği (SAG) Ödülleri'nde Variety'nin Kıdemli Kültür ve Etkinlik Editörü Marc Malkin'e "Sweeney'yle bol bol senaryo okuduklarını" söyledi.

35 yaşındaki aktör, ödül töreninde Sweeney'yle ne kadar uyumlu bir ikili olduklarından da bahsetti:

Sydney'yle ile çalışmak çok kolay ve çok eğlenceli. Kesinlikle bir sonraki şeyi bulmaya çalışıyoruz. Lütfen elinizdeki tüm senaryoları bize gönderin. Sydney her şeyi okuyor bu arada, hem de rekor sürede. Sanırım tanıdığım en hızlı okuyucu. Her şeyi okuyoruz ve sadece neyin mantıklı olduğunu, neyi izleyicilerin tepki vereceği bir şeye dönüştürebileceğimizi görmeye çalışıyoruz.

2023'ün en kârlı yapımlarından biri olan Senden Başka, Jason Statham'ın ABD'de 82,6 milyon dolar kazanan Meg 2: Çukur (Meg 2: The Trench) ve Marvel Sinematik Evreni'nin 84,5 milyon dolar hasılat yapan filmi The Marvels'ı geride bırakmıştı.

Senden Başka ayrıca, 2023'ün en yüksek hasılat yapan canlı aksiyon romantik komedisi olmuştu.

Filmin oyuncu kadrosunda Alexandra Shipp, GaTa, Michelle Hurd, Dermot Mulroney, Rachel Griffiths ve Bryan Brown da yer alıyor.

Film, Türkiye'de de 23 Şubat'ta gösterime girdi.

Independent Türkçe