UNRWA Genel Komiseri, Şarku’l Avsat'a konuştu: Zor durumdayız ve Filistinlileri desteklemeye devam ediyoruz

Şarku’l Avsat'a ajansın gençlik grubunu geliştirmeyi ve onları işgücü piyasasına tanıtmayı amaçladığını söyledi. Ayrıca Suudi Arabistan ile stratejik iş birliğine değindi.

UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, Riyad'da Şarku’l Avsat ile konuşurken (Fotoğraf: Ali ez-Zahiri)
UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, Riyad'da Şarku’l Avsat ile konuşurken (Fotoğraf: Ali ez-Zahiri)
TT

UNRWA Genel Komiseri, Şarku’l Avsat'a konuştu: Zor durumdayız ve Filistinlileri desteklemeye devam ediyoruz

UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, Riyad'da Şarku’l Avsat ile konuşurken (Fotoğraf: Ali ez-Zahiri)
UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini, Riyad'da Şarku’l Avsat ile konuşurken (Fotoğraf: Ali ez-Zahiri)

Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) Genel Komiseri Philippe Lazzarini, kurumun mali gelirlerinin 2012'den beri dondurulduğunu açıklayarak, ajansın zor durumda olduğu ve sürdürülebilir bir finansman kaynağına ihtiyacı olduğu uyarısında bulundu.
Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda Lazzarini, Suudi Arabistan ile ilişkiyi stratejik olarak nitelendirerek, 2022 yılı sonunda 27 milyon dolar olarak tahmin edilen cömert Suudi desteğinin, UNRWA’nın iş ve faaliyetlerinin devam etmesine ve mevcut finansal açığın üstesinden gelinmesine katkıda bulunduğunu belirtti.
Genel Komiser, UNRWA'nın uluslararası kuruluşlarla yürüttüğü ortaklık ve iş birliklerinin, çalışmalarının tamamlayıcısı olduğunu belirterek, teşkilatın ‘kapsamlı barış sağlanana kadar’ Birleşmiş Milletler (BM) yetkisine uygun olarak Filistinli mültecilere yönelik taahhüdünü yerine getireceğini teyit etti. Genel Komiser, dünya çapındaki siyasi olayların teşkilatın çalışmalarına etkisi ve devletlerin yükümlülüklerinin azalması da dahil olmak üzere birçok konuya vurgu yaptı. 
Lazzarini, Suudi Arabistan ziyaretinin ‘ilişkileri güçlendirmeyi ve iki taraf arasındaki iş birliği ve ortaklığın geleceğini tartışmayı’ amaçladığını söyledi.
Lazzarini, “Suudi Arabistan, mali desteğiyle önemli ve siyasi bir ortak. Toplantı, ortaklığın mevcut durumu ve geleceği hakkındaydı. Görüşmelerde özellikle bölgedeki büyük zorluklar ve gelişmeler ışığında gençlik grubunu desteklemek, becerilerini geliştirmek ve iş gücü piyasasına tanıtmak gibi ajansın çalışmalarının bazı yönleri üzerine tartışıldı” dedi.
Lazzarini, görüşmelerin ikinci yönünün ise UNRWA gibi büyük bir BM kuruluşunu destekleyerek ve bölgesel istikrara katkıda bulunarak Suudi Arabistan’ın bölgedeki istikrarı desteklemedeki büyük bölgesel rolü üzerinde nasıl çalışılacağı olduğunu sözlerine ekledi. Genel Komiser, “Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi (KSRelief) Genel Müdürü Dr. Abdullah er-Rabia ile tanıştım. Merkez, teşkilatın önemli bir ortağı ve birkaç proje üzerinde çalışıyoruz. Toplantımız, ilişkinin geleceğini ve nasıl geliştirileceğini tartışmak ve özellikle merkezin odaklandığı alanlar olmak üzere Filistinli mültecilerin yararına ortaklıklar üzerinde çalışmak içindi. Ayrıca bu ay Riyad'da düzenlenecek olan Riyad Uluslararası İnsani Yardım Forumu'nda da konuşmacı olacağım” dedi.
Lazzarini, “Ziyarette ayrıca, çok yıllı anlaşmalara girme olasılığı da dahil olmak üzere stratejik iş birliği ele alındı ​​ve bu, Suudi Arabistan'ın genel olarak insani yardım ve kalkınma operasyonlarını desteklemek için bölgede oynadığı geleneksel rolün kapsamına giriyor” dedi.
UNRWA Genel Komiseri, ajansın bu yılın başında 1,6 milyar dolar toplamak için başlattığı çağrının, eğitim, sağlık ve insani yardım hizmetlerinde sunulması beklenen temel programlar olan faaliyetlerini kapsadığını belirtti. Bu meblağın yaklaşık 840 milyon doları, çoğu hemşire, doktor ve mühendislerden oluşan sağlık personeli ve öğretmenleri yani 30 bin çalışanı kapsıyor. İnsani yardım çağrılarının altında iki ek bileşen daha var. Birincisi savaş nedeniyle Suriye'de, ikincisi ise Doğu Kudüs ve işgal altındaki Gazze Şeridi dahil Batı Şeria'yı içeren Filistin topraklarında kullanılmak üzere yaklaşık 750 milyon dolar.
Lazzarini, ‘son yıllarda, yüksek yaşam maliyeti nedeniyle UNRWA hizmetlerinin arttığına ve bakım ve hizmet düzeyini korumak amacıyla ek projeleri finanse etmek için tesislerin genişletilmesine ihtiyaç duyulduğuna’ dikkati çekti. Genel Komiser ayrıca, çekirdek program bütçesinin yüzde 40'ının bazı ülkelerle yapılan çok yıllı anlaşmalar yoluyla sağlandığını da açıkladı.

Sürdürülebilir bir finansman sistemi
Philippe Lazzarini, UNRWA için sürdürülebilir bir finansman sistemi kurmanın ‘çok önemli’ olduğuna inanıyor ve son yıllarda bu konuyu ele almak için alternatifler bulmaya çalıştığını belirtiyor. Lazzarini, “Yıllar boyunca ülkelere UNRWA'dan ne beklediklerini anlattığımız bir strateji geliştirerek alternatifler bulmaya çalıştım. Ayrıca çok yıllı finansman anlaşmaları yapmaya çalıştım. Birçok ülkeyle ortaklıklar kurmaya ve UNRWA'ya fon sağlamanın yerine geçen faaliyetleri doğrudan sahada desteklemeye çalıştık” dedi.
Komiser “Devlet hizmetlerine benzer hizmetler verdiğimiz için biraz zor durumdayız. Eğitimde 700'e yakın okulumuz, 440 sağlık ocağımız var. 3 milyona yakın mülteciye doğrudan hizmet veriyoruz ama ülkeler gibi vergi koymak, hak sahiplerinden gelir toplamak gibi mali politika hizmetlerimiz yok” açıklamasında bulundu.
UNRWA Genel Komiseri, UNRWA'nın önümüzdeki üç yıl için yenilenmesinin, BM üye devletlerinin ajansın faaliyetlerini aynı dönem için finanse etme taahhüdünün eşlik etmesi gerektiğine işaret etti. Lazzarini, “Küçük de olsa finansman kaynakları bulmak için İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) gibi bazı bağışçılarla görüştüğümüz gibi, çok sayıda anlaşma imzalamaya ve yatırım yapmaya devam edeceğiz. Aynı şekilde, finansman konusunda ani yükseliş ve düşüşleri önlemek için faizsiz uzun vadeli borçlanma sistemini uygulayacağız” dedi.

Durgunluk ve çatışmalar
Lazzarini, bölgedeki ve dünyadaki siyasi olayların ajansın finansman sürecine etkisine ilişkin bir soruya “Bu soruyu cevaplamak zor. Ukrayna savaşı ve her krizle birlikte, dünyadaki tüm insani ihtiyaçlara dağıtılan sınırlı kaynaklar olan bağışçı ülkelerden gelen kaynaklar için bir tür rekabet yaşanıyor. UNRWA'nın mali kaynakları 2012 yılından bu yana donduruldu. Ancak enflasyon oranları ve ortaya çıkan ihtiyaçlar, nüfus ve fiilen yararlanan kesimlerin sayısındaki artıştan kaynaklanmıştır. Mali yük daha da artıyor ve her yılın sonunda hizmet sunmaya ve maaşları ödemeye devam etmemizi tehdit eden bir kriz oluyor. Bu nedenle bağışçı ülkelerden bize ek meblağlar vermelerini istiyoruz” şeklinde cevap verdi.
Lazzarini ayrıca, İngiltere’deki gibi çeşitli krizlerin yardımlarda azalmaya yol açtığını ve durgunluk nedeniyle dış yardımda yüzde 60'lık bir kesinti yaşandığını belirtti. Lazzarini, “Ayrıca döviz kurları dalgalanıyor, geçen yıl euro fiyatı düştü ve Avrupa ülkelerinin önemli bağışçılar olduğunu bildiğimiz için tüm bunlar gelirlerimizde düşüşe neden oldu. Ancak temelde ülkelerin krizlerine rağmen ihtiyaç devam ediyor” dedi.
Yukarıdakilerin hepsine ek olarak, UNRWA Genel Komiseri, 2021 yılında Arap ülkelerinin toplam katkılarının yalnızca yüzde 3'e düştüğünü, bunun da yüzde 25 olan önceki katkılardan önemli bir düşüş olduğunu belirtti. Lazzarini, “Yaklaşık 4 yıl önce her yıl açık verdiğimiz yeni bir dinamik ortaya çıktı. Bu yıl açık 70 milyon doların üzerinde. Bu bağlamda, geçen yıl Ekim ayında 27 milyon ABD doları tutarında cömert desteğiyle faaliyetlerimizin devam etmesinde ve organizasyonun finansman açığının kapanmasında büyük katkı sağlayan Suudi Arabistan'a teşekkür ederiz” dedi.

UNRWA'nın geleceği
Philippe Lazzarini, ajansın diğer BM örgütleriyle başvurduğu ortaklıklara ilişkin birçok Filistinli tarafından dile getirilen endişelerin farkında olduğunu belirterek, bu endişelerin UNRWA’nın hizmetlerini sona erdireceği varsayımına dayandığını söyledi. Ancak bu ortaklıklar zamanla UNRWA hizmetlerinin yerini alacak yeni faaliyetler üretebilir.
Ancak Lazzarini, “BM içinde, tüm kuruluşlarının birbirine katılması ve iş birliği yapması gerektiğine dair bir varsayım var. Bizim bakış açımız, mükemmel hizmet sunumunu nasıl sürdüreceğimizdir” dedi. Bu korkuların ‘siyasi bir ufkun olmaması ve bölgedeki Filistinli mültecilerin yalnız ve terk edilmiş olduğu hissine yol açan siyasi değişimler nedeniyle’ arttığını vurguladı.
Lazzarini, “UNRWA'nın Filistinli mültecilere hizmet sağlama yetkisi temelinde taahhütlerine bağlı olduğunu ve siyasi bir çözüme ulaşılana kadar hiçbir şeyin yerini alamayacağını onaylıyorum. Bu nedenle ortaklıklar devam edecek ve bunlar bir alternatif değil, yararlanıcı kesimlere daha yüksek verimliliğe sahip hizmetler sağlamanın bir tamamlayıcısı olacaktır” dedi.



Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a konuştu: Suriye hiçbir Arap ülkesi için endişe kaynağı olmayacak

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
TT

Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a konuştu: Suriye hiçbir Arap ülkesi için endişe kaynağı olmayacak

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, “Suriye devrimi rejimin devrilmesiyle sona erdi… Bunun başka bir yere ihraç edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi. Eş-Şera ülkesinin ‘hiçbir Arap ya da Körfez ülkesine saldırmak ya da onları endişelendirmek için bir platform olmayacağını’ vurguladı.

Şam'daki eş-Şaab Sarayı'nda dün gerçekleştirilen röportajda eş-Şera, “Yaptıklarımızı ve başardıklarımızı mümkün olan en az hasar ve kayıpla gerçekleştirdik… İran'ın bölgedeki projesi 40 yıl geriye gitti” dedi.

Eş-Şera, “Körfez ülkelerinin ulaştığı gelişmişlik düzeyini takdir ediyoruz ve ülkemiz için de bunu arzuluyoruz. Suudi Arabistan çok cesur planlar yaptı ve bizim de arzuladığımız bir kalkınma vizyonuna sahip. Hiç şüphe yok ki, bizim arzuladığımız şeylerle birçok kesişme noktası var ve ister ekonomik ister kalkınma iş birliği açısından olsun, bu noktalarda bir araya gelebiliriz” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ile yaptığı röportajın tam metni;

* Pek çok Batılı ve bölgesel ülkeye güvence verdiniz. Ancak Körfez ülkelerine ve etkili Arap ülkelerine doğrudan bir mesaj vermediniz. Onlara söyleyecek bir şeyiniz yok mu?

- Elbette Arap ülkelerine söyleyecek sözümüz var; Özellikle de Suriye'nin İran için bir platforma dönüştüğü ve buradan dört büyük Arap başkentini yönettiği ve girdiği ülkelerde savaş ve yolsuzluk çıkardığı için… Körfez'in güvenliğini istikrarsızlaştıran ve bölgeyi uyuşturucu ve Captagon ile dolduran da İran. Dolayısıyla tüm bölge için büyük çıkarlar anlamına gelen İranlı milislerin ortadan kaldırılması ve Suriye'nin İran silahları için bir platform olarak tamamen kapatılması konusunda mümkün olan en az hasar ve kayıpla yaptığımız ve başardığımız şey diplomatik yollarla, hatta baskıyla elde edilmemiştir.

x cvgfbnh
Ahmed eş-Şera dün Şam'da Bisan eş-Şeyh ile yaptığı röportaj sırasında

Eski rejimle Arap ilişkilerinin yeniden kurulduğuna ve bazı tavizler karşılığında Arap Birliği'ne geri döndüğüne dair işaretler geldiğinde, bunun başarısız olacağından emindik. Çünkü bu rejimin hiçbir taviz vermeyeceğini ve bu jesti iyi niyetle karşılamayacağını biliyorduk. Hatta Ürdün tarafıyla yapılan bir toplantıda, Captagon'u onlara ihraç etmekteki ısrarın nedeninin sorulduğu ve cevabın da “yaptırımlar kaldırılmadıkça durmayacağı” şeklinde olduğu bize sızdırıldı.

Bugün Körfez'in stratejik güvenliğinin daha emniyetli ve güvenli hale geldiğini söylüyoruz. Çünkü İran'ın bölgedeki projesi 40 yıl geriye gitti.

Ahmed eş-Şera: Varlığımız kimse için tehdit değil

* Söz konusu ülkelere Suriye'nin bu sorunlu kişiler için bir sığınak olmayacağı konusunda nasıl güvence veriyorsunuz?

- Şu anda devlet inşası aşamasındayız. Suriye devrimi, rejimin devrilmesiyle sona erdi… Bunun başka bir yere ihraç edilmesine izin vermeyeceğiz. Suriye herhangi bir Arap ya da Körfez ülkesine saldırmak ya da onları endişelendirmek için bir platform olmayacak. Suriye devrimine birçok insan katıldı ama bugün devlet inşasının yeni bir aşamasındayız. Bu ülkelerle etkili stratejik ilişkiler kurmaya çalışıyoruz. Suriye, savaşlardan ve başkalarının çıkarları için bir platform olmaktan yoruldu. Artık ülkemizi yeniden inşa etmemiz ve güven sağlamamız gerekiyor. Çünkü Suriye Arap olaylarının merkezinde yer alan bir ülke.

Şam'daki varlığımız kimseye tehdit anlamına gelmiyor. Körfez ülkelerinin ulaştığı gelişmişlik düzeyini takdir ediyoruz ve ülkemiz için de bunu arzuluyoruz. Suudi Arabistan çok cesur planlar yaptı ve bizim de arzuladığımız bir kalkınma vizyonuna sahip. Hiç şüphe yok ki bizim arzuladığımız şeylerle birçok kesişme noktası var ve ister ekonomik ister kalkınma iş birliği açısından olsun, bu noktalarda bir araya gelebiliriz.

* Eski rejimin güç ve kontrolüne tabi olan komşunuz Lübnan ile ilişkilerinizi nasıl görüyorsunuz?

- Gerçekten de Lübnanlı kardeşlerimiz Şam'a gelişimiz ve bunun Lübnan'da bir tarafı diğerine karşı güçlendireceği konusunda çok fazla endişe duydular. Aslında biz Lübnanlı komşumuzla otoriter bir ilişki değil, saygı ve alışveriş ilişkisi istiyoruz ve kendi ülkemizde yapacak yeterince işimiz olduğu için Lübnan'ın içişlerine karışmak istemiyoruz. İyi ilişkiler kurmak istiyoruz. Tüm Lübnanlılara aynı mesafede duracağız. Onları tatmin eden şey bizi de tatmin eder.

dvfrgbthy
Ahmed eş-Şera, Esed'in düşmesinin ardından Şam'daki Emevi Camii'nde

Ahmed eş-Şera: Suriye, sahip olduğu zenginlikle tek bir görüşün hakimiyetine girmeyecektir

* Bir ulusal diyalog konferansından ya da kapsayıcı bir ulusal toplantıdan ve Suriye'de yeni bir aşamayı tesis edecek bir anayasadan bahsettiniz. Ancak hangi mekanizmayı benimseyeceksiniz? Suriye halkının tüm kesimlerinin, özellikle de halk ve askeri tabanınızın yeni ılımlı söyleminize katılmayabilecek bir kesiminin temsil edilmesini nasıl sağlayacaksınız?

- Son kısımda sizinle aynı fikirde olmayabilirim, ancak genel olarak Suriyelilere kişisel görüşlerimi empoze etmek istemiyorum. Bunu deneyimli ve uzman hukukçulara bırakıyorum, böylece hukuk, insanlar arasındaki ilişkiyi formüle etmede ayrım çizgisi olacaktır. Suriye büyüklüğünde ve zenginliğinde, farklı bileşenleri olan bir ülkenin tek bir görüşün hakimiyetinde olmasını bekleyemeyiz. Bu farklılık iyi ve sağlıklıdır. Bu zafer bir grubun diğerine karşı zaferi değil, tüm Suriyelilerin zaferidir. Önceki rejime sadık olduğunu düşündüğümüz kişilerin bile sevinçlerine şahit olduk. Çünkü insanların ne hissettiklerini ya da düşündüklerini söylemeleri mümkün değildi. Toplumun her kesiminden tüm Suriyelilerin ülkelerini koruyacak kadar bilinçli olduklarından eminim.

Kısacası benim arzum, farklılıklarımızı çözerken başvurabileceğimiz kapsayıcı bir anlaşmaya ve bir hukuk devletine ulaşmaktır.

Ahmed eş-Şera: İntikam peşinde koşmayacağız

* Sizi bekleyen pek çok çetrefilli dosyadan biri de zorla kaybedilenlerin, cezaevlerinde ve toplu mezarlarda kaybedilenlerin dosyası. Bu konuyu nasıl ele alacaksınız?

- Aslında biz siyasi bir rejimle değil, kelimenin tam anlamıyla bir suçlular ve haydutlar çetesiyle savaşıyorduk. Hem barışta hem de savaşta tutuklamalar, zorla kaybetmeler, öldürmeler, yerinden etmeler, aç bırakmalar, kimyasal silahlar, sistematik işkence... Bugün davanın bittiğini söylüyoruz. Dolayısıyla, insanların Sednaya Hapishanesi’nden sorumlu olanlardan, varil bombaları ve kimyasal silahlar atanlardan ve bilinen zulümleri işleyenlerden hesap sorma hakkını saklı tutarak, olaylara intikam açısından bakamayız. Bu kişiler sorumlu tutulmalı ve yargılanmalıdır. İsimleri bilinmeyen kişilere gelince, insanların bu kişileri de sorumlu tutmak için haklarında suç duyurusunda bulunma hakları vardır.

scvdfb
Ahmed eş-Şera, Şam'da BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ile görüştü

Önemli olan, kısıtlamaları kırmış olmamız ve uzman kuruluşların bu göreve yardımcı olmak üzere gelmiş olmalarıdır. Kayıp kişilerin dosyalarını takip etmek hem yaşayan hem de ölü olan kişilerin akıbetlerini belirlemek ve ailelerinin ölüm belgeleri, miras gibi işlerini kolaylaştırmak üzere uzmanlaşmış bir bakanlık kurulacaktır. Bu çok iş demek, ancak hakikate ulaşmalıyız.

* Beşar Esad'ın oturduğu yerde, Halk Sarayı'nda bizi ağırlamak nasıl bir duygu?

- (Gülüyor) Dürüst olmam gerekirse, hiç rahat değilim. Ancak burası halka açık olması gereken bir yer. Böylece halk burayı ziyaret edebilir ve çocuklar bu avlularda oynayabilir.