İranlı ünlü yönetmen Penahi cezaevinde açlık grevine başladı

İranlı yönetmen Cafer Penahi (Reuters)
İranlı yönetmen Cafer Penahi (Reuters)
TT

İranlı ünlü yönetmen Penahi cezaevinde açlık grevine başladı

İranlı yönetmen Cafer Penahi (Reuters)
İranlı yönetmen Cafer Penahi (Reuters)

İran'da tutuklu ünlü yönetmen, senarist ve yapımcı Cafer Penahi açlık grevine başladı.
İran İnsan Hakları Aktivistleri Ajansına (HRANA) göre, başkent Tahran'daki Evin Cezaevi'nde tutuklu bulunan Penahi, Yargıtay kararına rağmen yetkililerin tutukluluk süresini uzatması ve geçici serbestlikten faydalanamaması nedeniyle açlık grevine başladığını duyurdu.
Penahi, İran'da protestoculara karşı güç kullanımını eleştiren bildiriyi imzaladığı gerekçesiyle geçen yıl temmuzda tutuklanmıştı.
İranlı ünlü yönetmen 2010'da da bir yıl önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra çıkan olaylara destek verdiği gerekçesiyle 6 yıl hapis cezasına çarptırılmış, ayrıca 20 yıl boyunca film yapımcılığı, medyaya röportaj vermesi ve yurt dışına çıkışı yasaklanmıştı.
Uluslararası festivallerden birçok ödül kazanan Penahi, filmlerinde İran toplumunda sınıflar arasındaki farkları çarpıcı şekilde anlatmasıyla biliniyor.



Hamas'ın yöneticilerinden Ebu Zuhri: Gazze, modern tarihin gördüğü en çirkin savaşta yanıyor

Sami Ebu Zuhri (Arşiv-AA)
Sami Ebu Zuhri (Arşiv-AA)
TT

Hamas'ın yöneticilerinden Ebu Zuhri: Gazze, modern tarihin gördüğü en çirkin savaşta yanıyor

Sami Ebu Zuhri (Arşiv-AA)
Sami Ebu Zuhri (Arşiv-AA)

Ebu Zuhri, Hamas'ın Telegram sayfasından yaptığı yazılı açıklamada, Gazze'deki duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Geniş kapsamlı bir Batı koalisyonunun desteği ve her yerden gelen paralı askerlerle İsrail'in Gazze'ye her saat tonlarca bomba yağdırdığına vurgu yapan Ebu Zuhri, "Gazze, modern tarihin gördüğü en çirkin savaşta yanıyor." ifadelerini kullandı.

Gazze'deki direnişi alkışlamanın yeterli olmadığına dikkat çeken Ebu Zuhri, vakit geçmeden ümmetin tüm fertlerinin harekete geçmesi gerektiğinin altını çizdi.

Ebu Zuhri, "Artık ümmetin evlatlarının gözyaşı yerine kan dökme ve bunun bedelini düşmanlara her yerde ödetme zamanı gelmiştir." dedi.


Filistin Kızılayı, Gazze'deki ekibiyle irtibatının kesildiğini duyurdu

(AA)
(AA)
TT

Filistin Kızılayı, Gazze'deki ekibiyle irtibatının kesildiğini duyurdu

(AA)
(AA)

Filistin Kızılayı, Filistin Telekomünikasyon Şirketi Jawwal'in Gazze ile iletişim hatlarının hizmet dışı kaldığını duyurmasının ardından yazılı açıklama yaptı.

Açıklamada, "İşgalcilerin sabit hat, mobil telefon ve internet iletişimini tamamen kesmesi sebebiyle, Gazze Şeridi'ndeki operasyon odası ve orada çalışan ekibin tümüyle iletişimimiz tamamen kesildi." ifadeleri yer aldı.

Gazze Şeridi'nin tüm bölgelerinde İsrail saldırılarının aralıksız devam ettiğine işaret edilen açıklamada, bölgede çalışan Kızılay ekiplerinin hayatlarından endişe duyulduğu vurgulandı.

Açıklamada, iletişim ağlarındaki kesinti sebebiyle ambulans hizmetlerinde ve yaralılara ulaşmada meydana gelecek aksamalardan endişe duyulduğu vurgulandı.

Filistin Telekomünikasyon Şirketi Jawwal, İsrail'in devam eden bombardımanı sonucu iletişim ağının hasar görmesi nedeniyle Gazze kenti ve Gazze Şeridi'ndeki iletişim hizmetlerinin tamamen durduğunu duyurmuştu.

İsrail ordusunun 7 Ekim'den itibaren kapsamlı saldırılar başlattığı abluka altındaki Gazze Şeridi'nde daha önce 3 defa internet ve iletişim hizmetleri tamamen kesilmişti.

Filistin İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı İshak Sedr, Mısır'a Gazze Şeridi yakınlarındaki iletişim istasyonlarının ve dolaşımın etkinleştirilmesi çağrısında bulunmuştu.


İsrail'in Gazze'ye yönelik gece bombardımanında onlarca ölü ve yaralı var

Gazze’ye düşen İsrail bombaları (AFP)
Gazze’ye düşen İsrail bombaları (AFP)
TT

İsrail'in Gazze'ye yönelik gece bombardımanında onlarca ölü ve yaralı var

Gazze’ye düşen İsrail bombaları (AFP)
Gazze’ye düşen İsrail bombaları (AFP)

Filistin Haber Ajansı WAFA, İsrail'in Gazze Şeridi'ne gece gerçekleştirdiği şiddetli hava saldırısında, kadınlar ve çocuklar da dahil olmak üzere onlarca sivilin öldüğünü bildirdi.

Arap Haber Ajansı’nın aktardığı bilgiye göre Gazze'nin el-Şeyh Rıdvan mahallesinin güneyinde bulunan bir binanın hedef alındığı saldırıda onlarca kişi hayatını kaybetti veya yaralandı. Ayrıca, Han Yunus’ta bir eve yapılan saldırının da çok sayıda ölü ve yaralıya neden olduğu bildirildi.

Filistin Haber Ajansı WAFA, İsrail’in yoğun bombardımanının ardından Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki Kemal Advan Hastanesi'nde yerinden edilmiş çok sayıda insan toplandığını belirtti.

Ajansa göre pazartesi akşamı İsrail işgal uçaklarının Gazze Şehri'nin el-Derc mahallesinde yerlerinden edilmiş kişilerin barındığı iki okula düzenlediği baskında en az 50 kişi öldü, yüzlerce kişi de yaralandı.

Ajans, Han Yunus'taki Dar es- Selam Hastanesi'ndeki doktorların ve hastaların, İsrail'in hastane çevresine yoğun bombardımanı sonrasında kurtarılmak için yardım çağrısında bulunduklarını bildirdi.


Kassam Tugayları, İsrail’e ait 28 askeri aracı vurduklarını duyurdu

(AA)
(AA)
TT

Kassam Tugayları, İsrail’e ait 28 askeri aracı vurduklarını duyurdu

(AA)
(AA)

Kassam Tugaylarından yapılan yazılı açıklamada, Gazze Şeridi'nin farklı bölgelerinde İsrail ordusuna ait hedeflerin vurulduğu belirtildi.

Son 24 saatte Gazze'deki tüm cephelerde İsrail ordusuna ait 28 askeri aracın hedef alındığına dikkat çekilen açıklamada, söz konusu araçlardan bazılarının tümüyle bazılarının da kısmen imha edildiği kaydedildi.

Açıklamada, İsrail ordusunda can kayıplarının olduğu vurgulandı.

Ayrıca açıklamada, İsrail'deki hedeflere yönelik çok sayıda roket fırlatıldığı aktarıldı.


İsrail, Gazze'de Ez-Zehra kentindeki Adalet Sarayı binasını bombayla patlattı

(AA)
(AA)
TT

İsrail, Gazze'de Ez-Zehra kentindeki Adalet Sarayı binasını bombayla patlattı

(AA)
(AA)

İsrail ordu radyosunun X sosyal medya hesabından patlatma anının videosu yayımlandı.

Videoda, İsrail askerlerinin, "7 Ekim'de öldürülenlerin anısına. Unutmayacak ve bağışlamayacağız." dediği ve sonrasında ondan geriye doğru saydığı duyuldu.

Binanın patlatılmasından sonra ise İsrailli askerlerin sevinç çığlığı attığı işitildi.

İsrail ordu radyosu, patlatılan binanın Hamas'a ait mahkemeler kompleksi olduğunu iddia etti.

İsrail ordusu, Gazze'de savaşın başladığı 7 Ekim'den bu yana çok sayıda kamu ve hükümet binasını hedef aldı.


Irak’tan Suriye’deki ABD üssüne 15 füze fırlatıldı

Suriye’deki ABD kuvvetleri (Arşiv-Reuters)
Suriye’deki ABD kuvvetleri (Arşiv-Reuters)
TT

Irak’tan Suriye’deki ABD üssüne 15 füze fırlatıldı

Suriye’deki ABD kuvvetleri (Arşiv-Reuters)
Suriye’deki ABD kuvvetleri (Arşiv-Reuters)

ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) dün yaptığı açıklamada, pazar günü ABD’nin Suriye’deki Ramilan üssüne Irak’tan yaklaşık 15 füzenin fırlatıldığını ve herhangi bir can kaybı veya maddi hasarın oluşmadığını duyurdu.

Açıklamada, ‘Doğal Kararlılık Operasyonu’ Ortak Görev Gücü’nün, füze fırlatma sahasını insansız hava araçları (İHA) kullanarak tespit ettiğini, Irak güvenlik güçlerine konum hakkında bilgi verdiğini ve Iraklı güçlerin de konuma intikal edip araştırmalar yaptığı bildirildi.

Arap Dünyası Haber Ajansı’nın (AWP) haberine göre bölgede, 20’ye kadar füze fırlatacak şekilde modifiye edilmiş bir yakıt kamyonunun bulunduğunu kaydetti.

ABD I,rak ve Suriye’de DEAŞ’a karşı ‘Doğal Kararlılık Operasyonu’ adı altında uluslararası bir koalisyona liderlik ediyor.

Pazar günü Iraklı silahlı gruplar, Suriye’deki bir ABD üssünü hedef aldıklarını ve bombalamanın Gazze Şeridi’nde savaşın yeniden başlamasına yanıt olarak yapıldığını bildirmişlerdi.

AWP’nin haberine gruplar yayınladıkları bildiride, Suriye’nin kuzeydoğusundaki Harab el-Cir üssünü büyük bir füze saldırısı ile hedeflediklerini ve “hedeflerini doğrudan vurduklarını” belirtmişlerdi.

Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), üssün ABD askeri kargo uçakları için bir pistin yanı sıra helikopterler için de bir iniş pisti içerdiğini belirtmişti.


İsrail güçleri Cenin’e 50’den fazla askeri araçla baskın düzenledi

Cenin kampına yapılan eski bir baskında İsrail ordusunun askeri araçları (AP)
Cenin kampına yapılan eski bir baskında İsrail ordusunun askeri araçları (AP)
TT

İsrail güçleri Cenin’e 50’den fazla askeri araçla baskın düzenledi

Cenin kampına yapılan eski bir baskında İsrail ordusunun askeri araçları (AP)
Cenin kampına yapılan eski bir baskında İsrail ordusunun askeri araçları (AP)

Filistin resmi haber ajansı WAFA, İsrail güçlerinin Batı Şeria’daki Cenin kentine yeniden saldırdığını belirterek, dün geç saatlerde yapılan baskına İsrail’e ait 50’den fazla askeri aracın katıldığını kaydetti.

WAFA, Cenin-En-Nasıra Caddesi’nde düzenlenen saldırıda, askeri araçlara dört buldozerin eşlik ettiğini ve silahlı çatışmaların çıktığını bildirdi.

Arap Dünyası Haber Ajansı’nın (AWP) haberine göre WAFA, baskın ile eş zamanlı olarak bir keşif uçağının şehrin üzerinde uçtuğunu ve İsrail ordusuna ait keskin nişancıların ise bazı ev ve binaların çatılarına konuşlandırıldığını belirtti.

WAFA, Cenin kentindeki bazı mahallelerde ve kampta elektriğin kesildiğini ve İsrail güçlerinin Cenin Hastanesi, Ez-Zehra mahallesi, Ed-Dahiliye Dönel Kavşağı ve kampın dış mahallelerine konuşlandırıldığını bildirdi.

Filistin TV, İsrail kuvvetlerinin “Cenin kampının çeşitli bölgelerinde daha fazla altyapıyı yok ettikten sonra” şafak vakti Cenin şehri ve kampından tamamen çekildiğini bildirdi.

Buna karşılık Filistin Şehab Haber Ajansı bugün verdiği haberinde, keşif uçaklarının Batı Şeria’daki Nablus kenti üzerinde uçtuğunu söyledi. Ajans herhangi bir ek ayrıntı vermedi.

İsrail güçleri Ramallah’ın batısındaki Beyt Likya beldesini ve Budrus köyünü de bastı. Aksa TV, Ramallah’ın kuzeybatısındaki köyden 13 gencin gözaltına alındığını bildirdi.


İsrail'in savaşı durdurmak için ‘iki şartı’

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail’in bombardımanında yıkılan evlerin enkazı arasında küçük bir çocuğu kucağında taşıyan Filistinli bir çocuk (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail’in bombardımanında yıkılan evlerin enkazı arasında küçük bir çocuğu kucağında taşıyan Filistinli bir çocuk (Reuters)
TT

İsrail'in savaşı durdurmak için ‘iki şartı’

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail’in bombardımanında yıkılan evlerin enkazı arasında küçük bir çocuğu kucağında taşıyan Filistinli bir çocuk (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah kentinde İsrail’in bombardımanında yıkılan evlerin enkazı arasında küçük bir çocuğu kucağında taşıyan Filistinli bir çocuk (Reuters)

İsrail’in tanklarla Hamas Hareketinin kalesi olarak tanımlanan bölgelerin derinliklerine girme girişimleri devam ederken, Gazze Şeridi dün şiddetli çatışmalara sahne oldu. Öte yandan Tel Aviv, kaçırılan İsraillilerin serbest bırakılması ve Hamas Hareketi’nin ‘dağıtılması’ yönündeki iki şartının yerine getirilmesi halinde savaşın derhal durdurulabileceği iddiasını sürdürüyor.

Filistinli kaynaklar, son birkaç saat içinde özellikle kuzeyde Cibaliye Mülteci Kampı çevresinde, Gazze şehrinin doğusundaki Şucaiyye mahallesinde, Gazze Şeridi’nin güneyinde Han Yunus eteklerinde ve Gazze Şeridi'nin orta kesimlerinde yer alan Deyr el-Beleh yakınlarında olmak üzere Gazze Şeridi'nin kuzeyinde, merkezinde ve güneyinde şiddetli çatışmaların yaşandığını ve İsrail ordusunun, Hamas'ın kalesi sayılan bu bölgelerin derinliklerine sızma girişimlerinde bulunduğunu aktardılar. Kaynaklara göre işgalci İsrail ordusu, bunu başardığı takdirde Gazze Şeridi'ni 3 parçaya bölebilecek.

Ancak Şarku'l Avsat'a konuşan Gazze’deki Filistinli gruplardan kaynaklar, pek çok cephede çok şiddetli çatışmaların yaşandığını, en şiddetli çatışmaların Cibaliye, Şucaiyye, Han Yunus ve Deyr el-Beleh çevresinde meydana geldiğini belirttiler. Kaynaklar, ‘direnişçilerin iki gündür İsrail ordusunun bu bölgelerin derinliklerine ilerlemesini engellediğini, kayıplar verdirdiğini ve geri çekilmeye zorladığını’ vurguladılar.

Gazze genelinde çatışmalar yoğunlaşırken İsrail, Hamas'a iki şartla çatışmayı derhal durdurma teklifinde bulundu.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Sözcüsü Ofir Gendelman, dün (Pazartesi) düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi:

“Savaş bugün durdurulabilir. Ancak tartışılamaz iki şartla. Bunlardan birincisi, Hamas'ın Gazze Şeridi'ndeki tüm rehineleri istisnasız olarak serbest bırakması, ikincisi ise Hamas Hareketi’nin liderlerinin teslim olması ve hareketi dağıtmaları.”

Hamas, İsrail'in teklifine hemen yanıt vermezken her zaman olduğu gibi İsrail ordusunu Gazze'de yenilgiye uğratacağını söyledi. Hamas, İsrail hapishanelerindeki Filistinli mahkumların tamamının serbest bırakılmasını da kapsayan daha büyük bir anlaşmanın yapılması halinde rehineleri serbest bırakacağını yineledi.

Öte yandan Gazze Şeridi'ndeki Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında öldürülenlerin sayısının (yüzde 70'i kadın ve çocuk olmak üzere) 16 bine, yaralıların sayısının ise 42 bine yükseldiği belirtildi.

Diğer taraftan Tel Aviv’deki siyasi kaynaklar, Binyamin Netanyahu liderliğindeki hükümet koalisyonunda, özellikle Netanyahu’nun partisi Likud içinde dağılma sinyallerinin görüldüğünü aktardılar. Kaynaklar, bazı milletvekilleri ve bakanların, Benny Gantz'ın partisi Mavi-Beyaz İttifakı’na ya da İsrail dış istihbarat servisi Mossad'ın eski başkanı Yossi Cohen'in kurmaya çalıştığı ve sağcı liberal bir politika benimseyen yeni partiye katılmak için ciddi görüşmeler yürüttüklerini belirttiler.

Aynı kaynaklara göre Likud Partisi’nden ayrılmaya aday iki önemli isim var. Bunlardan biri Savunma Bakanı Yoav Gallant, diğeri ise Ekonomi Bakanı Nir Barkat.


Wall Street Journal: İsrail, Gazze’deki tünellere deniz suyu basmayı planlıyor

İsrail’in Gazze Şeridi sınırına yakın bölgesindeki İsrail askerleri ve tankları (Reuters)
İsrail’in Gazze Şeridi sınırına yakın bölgesindeki İsrail askerleri ve tankları (Reuters)
TT

Wall Street Journal: İsrail, Gazze’deki tünellere deniz suyu basmayı planlıyor

İsrail’in Gazze Şeridi sınırına yakın bölgesindeki İsrail askerleri ve tankları (Reuters)
İsrail’in Gazze Şeridi sınırına yakın bölgesindeki İsrail askerleri ve tankları (Reuters)

İsrail’in, Hamas üyelerini Gazze’deki tünellerden çıkarmak amacıyla, bu tünellere Akdeniz’den alınan deniz suyunu pompalamayı planladığı öne sürüldü.

Şarku’l Avsat’ın Wall Street Journal gazetesinden aktardığı habere göre, İsrail ordusu, Kasım ayı ortasında Şati Mülteci Kampı’nın kuzeyinde, saatte binlerce metreküp suyu taşıyacak ve tünelleri haftalar içinde sular altında bırakabilecek en az beş pompanın kurulumunu tamamladı.

ABD’li yetkililer, İsrail’in bu plan hakkında ABD’yi ilk kez geçen ay bilgilendirdiğini ve planın askeri açıdan uygulanabilirliği ve çevreye etkisi konusunda tartışmaların yaşandığını açıkladı.

Ancak yetkililer, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu hükümetinin bu planı uygulamaya ne kadar yakın olduğunu bilmediklerini de ekledi.

Haberde, İsrail’in tünellere su basma planına henüz karar vermediği de ifade edildi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, bazı ABD’li yetkililer İsrail’in planına ilişkin kaygılarını dile getirirken, bazıları da planı destekliyor ve ülkelerinin bu plana karşı herhangi bir muhalefetinin olmadığını söylüyor.

İsrail’in planı konusunda bilgili bir kaynağın aktardığına göre, tünelleri su basması süreci Hamas üyelerini İsrailli rehinelerle birlikte buralardan ayrılmaya zorlayacak.

Ancak İsrail’in tüm rehineler serbest bırakılmadan önce söz konusu pompaları kullanmayı düşünüp düşünmeyeceği henüz belli değil.


Gazze savaşı bölgesel gerginlik riskini artırıyor

Jay Torres
Jay Torres
TT

Gazze savaşı bölgesel gerginlik riskini artırıyor

Jay Torres
Jay Torres

Andrew Tabler

Gazze krizi, bazılarının beklediği gibi Ortadoğu'da geniş çaplı bir bölgesel savaş başlatmadı. Küresel enerji piyasalarına ve ekonomiye de zarar vermedi. Uzatılmış ateşkeslere ve rehine takası anlaşmalarına rağmen savaşın devam etmesi ve Gazze Şeridi'nin kuzeyinden güneyine kayması Ortadoğu'ya yayılma tehlikesi taşıyor. İsrail, Hamas'ın yeteneklerini yok etme ve kendisi dışında herhangi bir tarafın yöneteceği bir Gazze Şeridi yaratma bahanesiyle Gazze'de Demir Kılıçlar Operasyonu’nu sürdürüyor. Ancak çatışmanın uzun süre devam etmesi durumunda ister bir çatışma ister ABD-İran anlaşmaları yoluyla olsun bölgesel yansımaların ortaya çıkma riski hala mevcut.

Raporlar İran'ın Hamas'a, 7 Ekim saldırısıyla ilgili önceden bilgi sahibi olmamasının, Tahran'ın çatışmaya doğrudan ve kapsamlı bir şekilde müdahale etmeyeceği anlamına geldiğini söylediğini ortaya koydu. Ancak İranlı ajanlar İsrail ve ABD’ye üç farklı bölgesel alanda yanıt verdi:

Birincisi: Hizbullah'ın İsrail-Lübnan sınırında başlattığı ve İsrail’in karşılık verdiği saldırılarla.

Fotoğraf Altı: 23 Kasım'da Güney Lübnan'da bir Hizbullah üyesinin cenazesi sırasında (EPA)
23 Kasım'da Güney Lübnan'da bir Hizbullah üyesinin cenazesi sırasında (EPA)

İkincisi: Yemen'den Husiler tarafından uzun menzilli füzeler ve insansız hava araçları (İHA) fırlatıldı. Bu füze ve İHA’lar İsrail ve ABD tarafından engellendi veya boş alanlarda düşürüldü. Ayrıca, İran'ın İHA’larının Körfez'deki Amerikan uçak gemisi üzerinde ‘gösteri’ yaptığı görüntüler yayınlandı.

Üçüncü yanıt: Belki de en beklenmedik olanı - aynı derecede bilinmeyen siyasi sonuçlarıyla birlikte - İran destekli milislerin Suriye ve Irak'taki ABD askeri üslerine karşı yürüttüğü yatay askeri tırmanıştı. Bu, çok sayıda ABD askeri saldırısına rağmen aylardır devam eden bir tırmanış. Bu tırmanışın tezahürlerinden biri, Biden yönetiminin göreve gelmesinden bu yana ilk kez ABD’nin Irak'taki İranlı milisleri bombalamasıydı.

Hamas'ın 7 Ekim'deki saldırısından bu yana, Hizbullah her gün İsrail'e yönelik çok sayıda saldırının sorumluluğunu üstlendi ve bunları genellikle İsrail'in yanıtı takip etti. Bu dinamik, İsrail'in 18 Ekim'de Lübnan sınırından beş kilometre uzaktaki siviller için tahliye emrini vermesine yol açtı; buna Lübnan tarafı da aynı bölgede sınırdan uzaktaki köylerin çoğunu tahliye ederek eşlik etti. 20 Kasım itibarıyla Lübnan tarafında 70'in üzerinde Hizbullah savaşçısı ve 10 Lübnanlı sivil öldürülürken, İsrail tarafında ise 7'si asker olmak üzere 10 İsrailli öldürüldü. Daha sonra Hizbullah’ın ‘elit’ üyelerinin İsrail bombardımanında öldürüldüğü açıklandı.

İran, Hamas'a, 7 Ekim saldırısıyla ilgili önceden bilgi sahibi olmamasının, Tahran'ın çatışmaya doğrudan ve kapsamlı bir şekilde müdahale etmeyeceği anlamına geldiğini bildirdi.”

Ayrıntılı bir analiz, 7 Ekim ile 20 Kasım arasında Hizbullah'ın Lübnan'dan tanksavar silahları, topçu silahları, füzeler veya insansız hava araçlarını kullanarak yaklaşık 200 saldırı düzenlediğini gösteriyor. Bu saldırılardan şu ana kadar en önemlisi, 20 Kasım gecesi Hizbullah'ın İsrail kuvvetlerinin Beranit'teki ‘91'inci Tümen’ karargâhına ‘Burkan’ füzeleri atarak ağır hasara yol açmasıydı. Lübnan'da faaliyet gösteren Filistinli gruplar da İsrail'e daha az ölçüde saldırdı. Aynı dönemde Lübnan'dan yapılan 8 roket saldırısının sorumluluğunu Hamas'a bağlı İzzeddin El Kassam Tugayları üstlendi, saldırılar gün içinde gerçekleştirildi ​​veya açık alanlara düştü, birçoğunu da İsrail ordusu durdurdu. Filistin İslami Cihad Hareketi’ne bağlı ‘Kudüs Tugayları’ iki kez Lübnan'dan İsrail'e sızma girişiminde bulunurken, Cemaat-i İslami’ye bağlı Fecr Kuvvetleri de Lübnan'dan İsrail'in kuzeyine üç füze saldırısı düzenledi.

2 Aralık'ta güney Lübnan'daki Tayr Harfa kasabasının içinden yükselen dumanlar (AFP)
2 Aralık'ta güney Lübnan'daki Tayr Harfa kasabasının içinden yükselen dumanlar (AFP)

Bu saldırılar Hizbullah ile İsrail'in açıklanmayan angajman kuralları geliştirdiğini gösteriyor. Hizbullah sivilleri hedef almıyor (Hizbullah'ın kameralar ve diğer ‘casusluk cihazları’kuran askerler olduğunu iddia ettiği elektrik santrali çalışanlarına yönelik saldırı hariç). Hizbullah aynı zamanda öncelikli olarak İsrail'in askeri tesislerini hedef alıyor ve çoğunlukla İsrail içindeki beş kilometre derinliğindeki tahliye bölgesinin ötesine saldırı düzenlemekten kaçınıyor.

Öte yandan İsrail, öncelikle Hizbullah’ı hedef alıyor. Bu, Hizbullah’ın saldırılarına bir yanıt. İsrail, yalnızca Hizbullah’ın silah kaynaklarını hedef alıyor, ancak füze rampalarını hedef alan bazı önleyici hava saldırıları da yapıyor. İsrail ayrıca, Hizbullah’ı bu arazinin sağladığı örtüden mahrum etmek amacıyla, ormanlık alanlarda fosfor kullanıyor. 7 Ekim ile 20 Kasım tarihleri ​​arasında İsrail, güney Lübnan'daki hedefleri hedef alan 350 ila 400 hava saldırısı veya topçu saldırısı gerçekleştirdi.

Husiler, 19 Ekim'de el-Ehli Hastanesi'nde meydana gelen bombalı saldırının ardından karşılık vermeye başladı.”

Kızıldeniz saldırıları 

Husiler geçtiğimiz Ekim ayında İsrail'e çok sayıda füze ve insansız hava aracı saldırısı düzenlemiş, Babu’l Mendeb Boğazı'ndaki İsrail gemilerini tehdit etmiş ve saldırı girişiminde bulunmuştu. İsrail ve ABD, Husilerin füze ve insansız hava araçlarını önlemeyi başarmış olsalar da Yemen açıklarında bir Amerikan insansız hava aracını düşürerek, Mısır ve Ürdün'deki bölgeleri istemeden de olsa vurarak bölgede kaos yaratma yeteneklerini ortaya koydular. 

Husiler, 19 Ekim'de el-Ehli Hastanesi'nde meydana gelen bombalamanın neden olduğu patlamanın ardından, ABDgemisi USS Carney tarafından Kızıldeniz üzerinde düşürülen üç seyir füzesi ve çok sayıda insansız hava aracıyla karşılık vermeye başladı. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), hedefin İsrail olduğunu öne sürdü. Yanlış giden füzelerden birinin vurulduğu bildirildi.

Daha sonra 27 Ekim'de Mısır'ın Taba ve Nuveyba kentlerine kimliği belirlenemeyen iki drone düştü.

Öte yandan İsrail, Kızıldeniz'den hava tehdidi geldiğini bildirerek Husilerin muhtemelen İsrail'e saldırmak amacıyla insansız hava araçları fırlattığını belirtti. İsrail ordusu, Kızıldeniz üzerinde insansız hava araçlarından birini Nuveyba yakınlarında yakaladı, diğer uçak ise İsrail sınırı yakınındaki Taba'da düştü.

Husilere bağlı Yemenli askerler, 21 Eylül'de Sana'da düzenlenen askeri geçit töreni sırasında balistik bir füzenin etrafında dururken (EPA)
Husilere bağlı Yemenli askerler, 21 Eylül'de Sana'da düzenlenen askeri geçit töreni sırasında balistik bir füzenin etrafında dururken (EPA)

Birkaç gün sonra, 31 Ekim'de Husiler, İsrail'in güneyine balistik ve seyir füzeleri yağmuru yağdırdığını ancak bunların hiçbiri belirtilen hedefe ulaşamadığını iddia etti.

Açık kaynaklardaki istihbarat raporları, bu füzelerden birinin Ürdün'ün el-Mudavara bölgesine düştüğünü gösterdi. Kısa bir süre sonra İsrail ordusu, bir F-35 savaş uçağının bir seyir füzesini önlediğini ve aynı zamanda uzun menzilli füze savunma sisteminin bir balistik füzeyi önlediğini gösteren görüntüleri yayınladı. 5 Kasım'da, Ürdün sınırı yakınında başka bir füzenin düşürüldüğü ve ardından ertesi gün Husilerin İsrail'e yönelik iddia edilen insansız hava aracı saldırısının gerçekleştiği bildirildi; bu, İsrail'in herhangi bir tepki vermesine veya havaalanlarının veya diğer tesislerin kapatılmasına yol açmadı.

Kasım ayının sonunda Tahran, Körfez'deki ABD uçak gemisi ‘Eisenhower’ın İran insansız hava aracı tarafından çekilen ‘gösteri’ fotoğraflarını yayınladı.”

Ancak 8 Kasım'da ABD’li savunma yetkililerinin Husilerin Yemen açıklarında bir Amerikan MQ-9 askeri İHA'sını düşürdüğünü doğrulamasıyla bu yol daha ciddi bir hal aldı.

14 Kasım'da Husiler, Babu’l Mendeb Boğazı'nda İsrail gemilerini alenen tehdit etmiş, bunu Yemen'den fırlatılan bir insansız hava aracıyla saldırı girişimi izlemiş ve Amerikan gemisi Thomas Hudner tarafından durdurulmuştu. Gemi mürettebatının, geminin ve mürettebatının güvenliğini sağlamak için bu drone ile çatışarak onu düşürdüğü, herhangi bir yaralanma veya zarara yol açmadığı belirtildi.

Uçak gemisi Eisenhower'ın ABD Savunma Bakanlığı tarafından 2013 yılında paylaşılan bir fotoğrafı (AFP)
Uçak gemisi Eisenhower'ın ABD Savunma Bakanlığı tarafından 2013 yılında paylaşılan bir fotoğrafı (AFP)

18 Kasım'da Husiler, İsrailli bir milyarderin sahip olduğu Bahamalar bandıralı Galaxy Leader adlı İsrail bağlantılı kargo gemisine el koydu. Türkiye'den gelen bu gemi Hindistan'a giderken Kızıldeniz'den geçiyordu. Bazı haberlere göre gemi, Yemen'in batısında Kızıldeniz'de konuşlu İran keşif botu ‘Behshad’ olduğundan şüphelenilen bir botun yanından geçti.Husiler geminin 25 kişilik mürettebatını rehin aldı ancak gemide İsrailli yoktu. Husiler daha sonra İsrail bandırası taşıyan gemileri ve İsrail şirketlerinin işlettiği veya sahip olduğu gemileri de hedef alacaklarını duyurdu.

Kasım ayının sonunda Tahran, Körfez'deki ABD uçak gemisi ‘Eisenhower’ın İran insansız hava aracı tarafından çekilen ‘gösteri’ fotoğraflarını yayınladı.

Biden yönetimi, 27 Ekim, 8 ve 13 Kasım tarihlerinde Suriye'deki İran milis hedeflerine yönelik saldırılar başlattı ve bunların her birini, ABD Başkanı'nın bunu ABD güçlerini desteklemek için yaptığını belirten bir açıklama izledi.”

Irak ve Suriye

Washington'ı en çok endişelendiren şey, İran destekli milislerin hem Irak hem de Suriye'deki ABD üslerine yönelik saldırılarının seyri oldu. Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü meslektaşlarım, ayrıntılı bir saldırı takibi yaparak, bu milislerin 18 Ekim'den bu yana (7 Ekim saldırılarından hemen sonra) Irak ve Suriye'deki Amerikan ekiplerine yaklaşık 79 ayrı saldırı düzenlediğini gösterdiler. Bu, Suriye'deki ABD üslerine 44 ve Irak'ta 35 saldırı içeriyordu. Milisler, giderek artan bir doğrulukla füze, top ve insansız hava araçları kullandı. ABD Savunma Bakanlığı, 14 Kasım'da 18 Ekim'den bu yana Suriye'deki Amerikan birliklerine 28 saldırı ve Irak'ta 27 saldırı olduğunu duyurdu. (Pentagon, saldırıların özellikle ABD kuvvetlerine karşı yapıldığı kanıtlanmadığı sürece, saldırılara ilişkin açık kaynak raporları dikkate almamaktadır ve saldırı sayıları arasındaki farkın nedeni de budur.)Her halükârda, saldırıların sıklığı, 7 Ekim saldırılarından önceki temel seviyelerin çok üzerinde arttı.

Veri analizi, saldırıların üç bölgeden başlatıldığını gösteriyor. İlki, Suriye'nin kuzeydoğusundaki Fırat'ın doğusundaki ABDüsleri, Irak’ın batısı (Ayn el-Esed) ve Suriye'nin güneydoğusundaki el-Tenef'e odaklanıyor.

İkinci saldırı ise Kuzey Irak içinden, Fırat'ın doğusundaki ABD üsleri olan Suriye'deki Şeddadi ve Rumeylan ile Kuzey Irak'taki Erbil ve Harir havalimanlarındaki ABD üslerine yapılıyor.

21 Kasım'da Irak'ta Hizbullah Tugayları'ndan bir kişinin cenazesi sırasında (AFP)
21 Kasım'da Irak'ta Hizbullah Tugayları'ndan bir kişinin cenazesi sırasında (AFP)

Üçüncü grup saldırılar, Suriye'deki orta Fırat Nehri Vadisi'nin batı yakasındaki bir dizi İran milis üssünden başlatılıyor; bunlar arasında Amerikan üslerine ve Deyr-i Zor’daki petrol sahalarındaki Suriye Demokratik Güçleri'ne (SDG) yönelik kısa menzilli füzeler de bulunuyor. Aynı bölgeden Şeddadi, Rumeylan ve Tel Beyder'e bazı uzun menzilli drone saldırıları da yapılıyor.

Biden yönetimi, 27 Ekim, 8 ve 13 Kasım tarihlerinde Suriye'deki İran milis hedeflerine yönelik saldırılar başlattı ve bunların her birini, ABD Başkanı'nın bunu ABD güçlerini desteklemek için yaptığını belirten bir açıklama izledi. 27 Ekim ve 8 Kasım'da yapılan iki açıklama ABD'nin İran'la gerilimi daha da artırmak istemediğini açıkça ortaya koydu. Ancak 13 Kasım'da yayınlanan açıklamada bu tür sözler yoktu; bu, daha fazla saldırının muhtemelen daha büyük bir tepkiye yol açacağına dair sessiz ama açık bir mesajdı. Bu saldırı, 16 Kasım'da, yani el-Ehli Hastanesi'ndeki patlamadan yaklaşık bir ay sonra, saldırılar yeniden başlamadan önce ABD kuvvetlerine bir barış gecesi yaşattı. Ayrıca 21 Kasım'da ABD ordusunun, Biden yönetiminin yaklaşık üç yıl önce göreve gelmesinden bu yana ilk kez Irak'taki İran milis mevzilerini bombaladığı açıklanmıştı.

Açık kuralların bulunmaması ve Suriye'de faaliyet gösteren yabancı orduların çoğalması, kasıtsız gerginliklere yol açabilecek tehlikeli bir ortam yaratıyor.”

Açık kuralların olmaması

Biden yönetimi bu saldırıları küçümserken, her olay ABD’lilerin can kaybı olasılığını artırıyor ve 2024 ABD başkanlık seçimleri açısından siyasi sonuçları artırıyor. Pentagon 14 Kasım'da ABD Güçleri’nin 27 üyesinin beyin sarsıntısı geçirdiğini, 32'sinin ise ciddi olmayan yaralanmalar yaşadığını söyledi. 59 askerin tamamı aktif göreve geri döndü. Bu da Washington'un şu ana kadar bu saldırılarla etkili bir şekilde ve önemli bir maliyet olmadan başa çıkabildiğini gösteriyor. Ancak her saldırı can kaybıyla sonuçlanacak bir olay riskini artırıyor. Çok sayıda ölümle sonuçlanan herhangi bir saldırı, ABD siyasi yelpazesinin aşırı sağından ve solundan, Washington'un Suriye ve Irak'tan güçlerini çekmesi yönündeki çağrıların artmasına yol açacaktır. Esed rejimi, İran ve Rusya'yı içeren ‘Suriye Üçlü İttifakı’nın ilan edilen hedefi budur. Bu yaz, ittifak, ABD destekli SDG ile yerel Arap aşiretleri arasında bir ayrılık yaratmaya çalışıyordu. Ağustos ve Eylül aylarında, SDG'nin Kürt liderliği ve Deyr-i Zor Askeri Konseyi üzerindeki kontrolü gibi uzun süredir devam eden sorunlar nedeniyle çatışmalar yaşandı.

Genel olarak, Suriye'deki ABD'ye yönelik saldırılar, İran ve müttefikleri için düşük riskli ve yüksek ödüllü bir şekilde devam ediyor. Suriye, askeri rakiplere büyük manevra özgürlüğü sağlıyor ve oyunun kuralları orada daha esnek. Lübnan ve İsrail sınırında ise durum farklı. İki taraf da herhangi bir hatanın daha geniş bir çatışmaya yol açabileceğinden korktuğu için risk almaya isteksiz görünüyor.

Lübnanlı bir vatandaş, İsrail bombardımanına maruz kalan evindeki hasarı inceliyor (Reuters)
Lübnanlı bir vatandaş, İsrail bombardımanına maruz kalan evindeki hasarı inceliyor (Reuters)

Ancak, aynı zamanda, Suriye'de çalışan yabancı orduların yaygınlığı ve açık kuralların olmaması, kasıtsız bir tırmanmaya ve bölgesel bir savaşın patlak vermesine neden olabilecek tehlikeli bir ortam yaratıyor. Bu savaş, özellikle Gazze savaşı uzun süre devam ederse ve İsrail, açıkladığı hedeflerine yaklaşırsa, büyük bir yıkımla birlikte gelecektir. İsrail, İran'ın ‘direniş eksenindeki’ tek Sünni müttefiki Hamas'ı ortadan kaldırmak olan ilan ettiği hedeflerine ulaşmaya yaklaştı.

ABD, Mısır ve Katar'ın sponsorluğunda İsrail ile Hamas arasındaki askeri duraklamalara ve esir değişimi anlaşmalarına rağmen, savaş yeniden başladı. İsrailli yetkililer, savaşın önümüzdeki yıl da aylarca devam edeceği yönündeki söylentilerin ortasında ‘Hamas'ı bitirme’ hedefine bağlılıklarını duyurdu. Bu durum, gerilimin Ortadoğu'daki diğer alanlara sıçramasına ve ABD Güçleri’nin ve İranlı milislerin konuşlandığı bölgelerde ‘angajman kurallarından’uzaklaşmanın kapısını aralıyor.

Şarku’l Avsat tarafından Al Majalla dergisinden tercüme edilmiştir.