ABD’li General Ovost, Şarku’l Avsat’a konuştu… Dronelar ile mücadelede entegre sistem kurmaya yönelik Suudi-ABD iş birliği gelişiyor

ABD’li General Ovost, Şarku’l Avsat’a konuştu; “İran tehditlerine karşı müttefiklerimizin güvenliğini güçlendirmeye kararlıyız”

ABD’li General Jacqueline Van Ovost (Şarku’l Avsat)
ABD’li General Jacqueline Van Ovost (Şarku’l Avsat)
TT

ABD’li General Ovost, Şarku’l Avsat’a konuştu… Dronelar ile mücadelede entegre sistem kurmaya yönelik Suudi-ABD iş birliği gelişiyor

ABD’li General Jacqueline Van Ovost (Şarku’l Avsat)
ABD’li General Jacqueline Van Ovost (Şarku’l Avsat)

ABD ordusunda Ulaştırma Sektörü Komutanı General Jacqueline Van Ovost, ABD’nin Suudi Arabistan’la ilişkilerinin sağlam olduğunu ve on yıllarca sürdüğünü söylerken, Ortadoğu’da sürekli güvenlik ve istikrarın köşe taşını temsil ettiğini açıkladı.
Ovost, Şarku’l Avsat’a verdiği özel röportajda, ABD Merkez Komutanlığının şu anda diğer teknolojik girişimlerin yanı sıra füzelere ve insansız hava araçlarına karşı entegre bir hava savunma sistemi kurmak için Suudi Arabistan Krallığı ile birlikte çalıştığını belirtti.
Bu pozisyonda ilk kez Riyad’a ziyarette bulunan yetkili, ziyaretinin Suudi Arabistan ve ABD’nin ulusal çıkarlarının yanı sıra güvenlik hedefleri doğrultusunda Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı ile güçlü ilişkileri güçlendirmeye odaklandığını ifade etti. General Ovost ayrıca, ortak tedbirleri caydırmaktan, gelecekteki savaşlarla mücadele etmenin yollarından ve diğer konulardan bahsetti.

İşte röportajın ayrıntıları;

Ortak zorluklar görüşüldü
General Jacqueline Van Ovost, ABD Ordusu Ulaştırma Komutanı olarak bölgeye ve Suudi Arabistan’a yaptığı ilk ziyaretin ortak zorlukları ele almaya odaklandığını belirtti. Ovost, “Önce Suudi mevkidaşlarıma misafirperverlikleri için teşekkür etmeme izin verin. Bu, ABD Lojistik Komutanlığı komutanı olarak bölgeye ve Suudi Arabistan’a ilk ziyaretim. Gerçekten büyük bir onur. Birlikte oturup ortak sorunlarımızı tartıştığımızda ve ardından sorunu karşılıklı şekilde anlayarak harekete geçtiğimizde ilerleme kaydedildiğini biliyorum. Başta lojistik hizmetlerin önemi olmak üzere bu önemli bölgesel güvenlik görüşmeleri, birbirini desteklemeye devam etmek için ortak bir zemin sağlıyor” dedi.
General Ovost, “Ziyarette, ABD Ulaştırma Komutanlığı ile Suudi Savunma Bakanlığı arasındaki güçlü ilişki, Suudi Arabistan ve ABD’nin çıkarları ve güvenlik hedefleri doğrultusunda anlaşmaların yürürlükte kalması sağlanarak güçlendirildi. ABD ile Suudi Arabistan arasında bölgede uzun süredir devam eden güçlü ortaklık, iki ülkemiz için de faydalı olmuştur ve olmaya devam edecektir” açıklamasında bulundu.

Hava savunma sistemi
General Jacqueline Van Ovost, ABD’nin Suudi Arabistan ile onlarca yıllık askeri ilişkilerini ‘sağlam’ olarak tanımlarken, “Doksanların başındaki Birinci Körfez Savaşı’nda yan yana savaştık. Ortaklığımız Ortadoğu’da sürekli güvenlik ve istikrarın köşe taşı olduğu için ilişkimiz, bugün de eskisi kadar önemli” dedi.
Ovost, “ABD Merkez Komutanlığı’ndan stratejik planlamacılar sık ​​sık Suudi Arabistan’a seyahat ediyor ve Suudi askeri liderleriyle düzenli olarak çalışıyor. Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı ayrıca, Suudi halkının savunma gereksinimlerini karşılayan modern ve yenilikçi bir askeri güç oluşturmaya odaklanıyor” ifadelerini kullandı.
Geçtiğimiz yıllarda Suudi Arabistan’daki sivil ve hayati tesisler, balistik füzeler ve İran yapımı dronlar aracılığıyla yüzlerce Husi saldırısına maruz kaldı.
ABD’li General, “ABD Merkez Komutanlığı, şu anda diğer teknolojik girişimlerin yanı sıra füzelere ve insansız hava araçlarına karşı entegre bir hava savunma sistemi oluşturmak için Suudi Arabistan ile birlikte çalışıyor” dedi.
İran’ın insansız hava araçları geliştirmesi, Tahran’ı Lübnan Hizbullah’ı, Gazze Şeridi’ndeki Filistin gruplar ve Yemen’deki Husi isyancılar gibi Ortadoğu’daki müttefiklerine bu insansız hava araçları sağlamakla ve onları Körfez’deki ABD güçlerini ve nakliye trafiğini hedef almak için kullanmakla suçlayan ABD ve İsrail’i endişelendiriyor.
Bu çerçevede General Jacqueline, “Suudi liderliğinin katılımı, bölgedeki farklı ortaklarla tüm savaş alanlarında çeşitli çok taraflı tatbikatlar planlamak, bunlara ev sahipliği yapmak ve katılmak için her zaman gerekli olmuştur. Aynı şekilde Prens Sultan Hava Üssü, ABD Lojistik Komutanlığı için de önemli bir yerdir” dedi.
General Jacqueline Van Ovost ayrıca, Suudi Arabistan Krallığı ile genişlemeye devam eden, daha fazla çeşitlendirmeye, lojistik esnekliğe ve artan ekonomik büyümeye olanak tanıyan lojistik iş birliğine minnettarlığını ifade ederken, “Askeri ortaklıklarımız için geleceğin neler getireceğini görmekten heyecan duyuyoruz” şeklinde konuştu.

Tehditlere ve fırsatlara ilişkin daha doğru ortak anlayış
Ortadoğu’da artan tehditler ve bunun ABD müttefikleri üzerindeki etkisi çerçevesinde General, “Şu anda yaptığım ziyaretler, her iki ülkenin ulusal güvenlik çıkarlarına fayda sağlayan kalıcı ilişkiler kuruyor. ABD Ulusal Savunma Stratejisi, maksimum etkiyi elde etmek için güçlerimizi geliştirmeyi ve bütünleştirmeyi gerektiren entegre caydırıcılık üzerine odaklanmaktadır. Müttefiklerimiz ve ortaklarımız, ortak yeteneklerimizi kullanarak ortak hedeflerimize ulaşmamızı sağlayan kalıcı bir güç olmaya devam ediyor” ifadelerini kullandı.
ABD’nin müttefiklerinin güvenliğine olan bağlılığını dile getiren General Ovost, “Müttefiklerimizin ve ortaklarımızın güvenliğini, İran’dan gelenler gibi dış tehditlere karşı güçlendirmeye kararlıyız. ABD Merkez Komutanlığı, yakın zamanda tehdit ve fırsatların daha doğru olarak ortak bir şekilde anlaşılmasını sağlamak için insanlı ve insansız kara, hava ve deniz sensör sistemlerinden toplanan verilerden yararlanmak üzere müttefikler ve bölgesel ortaklarla entegre çok sayıda görev gücü oluşturdu. Birlikte çalışarak, bu tür tehditleri caydırmak ve üstesinden gelmek için harika yeteneklerimizi ve yenilikçi yöntemlerimizi birleştirebiliriz” dedi.

Bölgesel güvenliği sağlamak için ortaklık
ABD Ordusu Ulaştırma Komutanı, ülkesinin ortaklıklarının bölgesel istikrara ulaşmak için gerekli olduğunu söylerken, “ABD ordusunun, dronların oluşturduğu artan tehditlere karşı koymak için bölgedeki ortaklarımızla yakın işbirliği içinde çalışan çok sayıda görev gücü var. Veri toplama ve yenilikçi yöntemlerle kullanma, ABD ordusu ile ortak ülkelerimiz arasında güçlendirilen birçok öncelikten sadece birkaçıdır. Yapılacak daha çok iş var. Güçlü ilişkilerimizi geliştirmeyi ve bölgesel istikrarı sağlamak için ivmeyi hızlandırmayı dört gözle bekliyoruz. Böylece bölgesel tehditleri ve zorlukları birlikte aşabiliriz” dedi.

Hızlı ve etkin bir şekilde hareket etmek için lojistik anlaşmalar
General Ovost, herhangi bir küresel krize hızla yanıt verme yeteneğinin, müttefikler ve ortaklarla olan güçlü ilişkilere bağlı olduğuna inanıyor. Bu çerçevede yetkili, “Ülkelerinde kalkış ve iniş yapabilmek, deniz limanlarından ve kara ulaşım ağlarından faydalanabilmek, kuvvet konuşlandırma ve sürdürme yeteneğimiz açısından kritik önem taşıyor. ABD’nin dünya genelinde oluşturduğu müttefikler ve ortaklar ağına ve ortaya çıkan herhangi bir acil duruma yanıt vermek üzere bu ağı etkili ve topluca kullanma yeteneğimize güveniyorum. Bu tür ziyaretler, bu ağı destekleyen ilişkilerin güçlendirilmesine yardımcı olur” dedi.
General Jacqueline Van Ovost, “Orta Doğu bölgesindeki birçok ortakla olan güçlü ilişkilerden de faydalanıyoruz. Bölgesel ve küresel tehditlerin ortaya çıkardığı zorlukların üstesinden gelmek ve ülkelerimizi bu tehditlere karşı etkili bir şekilde ele alıp koruyabilmek için birlikte çalışıyoruz. Ortaklıklarımızı geliştirmeye devam etmemiz ve birlikte daha esnek çalışabileceğimiz yollar bulmamız gerekiyor. Önemli ortaklarımızla lojistik anlaşmaların imzalanması ve uygulanması, yeteneklerimizi ve birlikte çalışabilirliğimizi artırıyor” şeklinde konuştu.
“Bölgesel ulaşım bağlantılarını geliştirmeye yönelik Suudi-ABD girişimi, İran ve vekillerinden gelen artan tehdide karşı koymaya yardımcı oluyor” diyen General, Suudi Arabistan’ın Körfez İşbirliği Konseyi’ne (KİK) verdiği desteği ve ortak bir ağ kurma konusundaki cömert mali desteğini takdirle karşıladıklarını vurguladı.

Gelecekteki savaş tehditleriyle mücadele için inovasyon
General Jacqueline Van Ovost, geleceğin farklı ve alışılmadık görünen savaşlarında, bölgedeki karmaşıklığın çok boyutlu ve çok ortaklı çözümler gerektirdiğine dikkati çekti. General, “Ancak kesin olan bir şey var ki, birlikte çalıştığımızda daha güçlüyüz. Bu nedenle ana müttefiklerimiz ve ortaklarımızla ilişkilerimizi ve yeteneklerimizi derinleştirmeye devam etmeliyiz. Teknolojik icatlardan ve düşünce, kavram ve süreçlerdeki icatlardan yararlanmak için birlikte çalışmaya devam edersek, tüm operasyon yelpazesinde daha hızlı ve daha verimli hareket edebileceğiz ve rakiplerin ortaya koyduğu zorlukların üstesinden gelebileceğiz” dedi.
Ovost, “ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Michael Kurilla, insana, ortaklara ve yeniliklere odaklanıyor. Yakın zamanda, uygulama için liderliğe yeni fikirlerin sunulduğu ‘İcat Vahası’ adlı bir icat yarışması düzenlediler. Kazanan Prens Sultan Hava Üssü’nde görevlendirilen ve insansız hava araçlarıyla mücadele için uygulama aşamasında olan küresel bir eğitim sistemi geliştiren genç bir subay oldu” ifadelerini kullandı.
General ayrıca, “Ülkelerimizde, bir araya geldiklerinde Ortadoğu’nun güvenliğine fayda sağlayacak pek çok yenilikçi fikir olduğuna eminim. Savaşın geleceği, siber alanın birçok yönünün yanı sıra ülkelerimizin bu alanda üstünlük sağlama yeteneğini de içeriyor. Ancak gördüğüm kadarıyla, son derece yetenekli personelimizin bu zorlukların üstesinden geleceğinden eminim” açıklamasında bulundu.



Yaser Ebu Şebab'ın öldürülmesinden sonra Gazze'deki çeteler çöktü mü?

Yaygın olarak paylaşılan bir videodan alınan bir karede, Ebu Şebab'ın ölümünden sonra Halk Güçleri’nin komutasını devralan Gassan el-Dahini görülüyor (sosyal medya)
Yaygın olarak paylaşılan bir videodan alınan bir karede, Ebu Şebab'ın ölümünden sonra Halk Güçleri’nin komutasını devralan Gassan el-Dahini görülüyor (sosyal medya)
TT

Yaser Ebu Şebab'ın öldürülmesinden sonra Gazze'deki çeteler çöktü mü?

Yaygın olarak paylaşılan bir videodan alınan bir karede, Ebu Şebab'ın ölümünden sonra Halk Güçleri’nin komutasını devralan Gassan el-Dahini görülüyor (sosyal medya)
Yaygın olarak paylaşılan bir videodan alınan bir karede, Ebu Şebab'ın ölümünden sonra Halk Güçleri’nin komutasını devralan Gassan el-Dahini görülüyor (sosyal medya)

İzzeddin Ebu Ayşe

İsrail, Gazze Şeridi'nde kimliği belirsiz saldırganlar tarafından Halk Güçleri olarak bilinen silahlı milis grubunun lideri Yaser Ebu Şebab'ın öldürüldüğünü duyurur duymaz, grubun birçok üyesi onlara af kapısını açan Gazze hükümetine teslim olmaya başladı.

İsrail'in Hamas’a karşı mücadele etmek için Gazze Şeridi'nde kurulmasını denetlediği silahlı bir milis grubun lideri olan Ebu Şebab, aralık ayı başında öldürüldü. Ölümü, grubunun üyeleri arasında iç anlaşmazlıklara yol açtı.

Af ve diğer girişimler

Gazze'de Hamas yönetimindeki İçişleri Bakanlığı bu durumdan yararlanarak, silahlı milis gruplar ile iş birliği yapanlara “af kapısını” açtı ve onlara af sözü verdi. Bu durum, Filistinli ailelerin ve aşiretlerin, Tel Aviv'in yönlendirmesiyle Gazze sakinlerine karşı suçlar işleyen çetelere katılan evlatlarına verdikleri desteklerini geri çekmeleriyle aynı zamana denk geldi. Hamas’a bağlı güvenlik güçleri de silahlı grupların üyelerine karşı çeşitli operasyonlar düzenledi.

sd
Yaygın olarak paylaşılan bir videodan alınan, Husam el-Astal'ın Hamas'ı tehdit ettiği bir görüntü (sosyal medya)

Tüm bu faktörler, silahlı milis grupların bir dizi üyesinin Gazze hükümetine teslim olmasına katkıda bulundu. Peki bu, İsrail ordusu tarafından korunan Gazze'deki çetelerin dağılmasını hızlandıracak mı? Mevcut bilgilere göre, İsrail destekli bir çetenin 60 üyesi, Gazze'deki güvenlik güçlerine gönüllü olarak teslim oldu ve güvenlik güçleri davalarını yasal çerçevede işleme koydu. Bu haber İsrail Yayın Kurumu tarafından da doğrulandı.

Teslim olma eylemi, aranan kişilerin ailelerinin doğrudan teması ve aşiret liderlerinin açık desteğiyle gönüllü olarak gerçekleşti. İçişleri Bakanlığı, davalarını ele almak ve yargılama süreçlerini kolaylaştırmak için çalışacağına dair söz verdi.

Ebu Şebab'ın öldürülmesinin ardından

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre Siyasi analistler, Yaser Ebu Şebab'ın öldürülmesinin ardından, yerel çeteleri savaşta alternatif araçlar olarak kullanmaya dayanan İsrail projesinde önemli bir değişimin yaşandığına inanıyor.

Gazze'deki hükümetin Medya Ofisi Müdürü İsmail es-Sevabite, “Bu suç çetelerinin başarısızlığına katkıda bulunan faktörler her geçen gün artıyor ve İsrail'in hedeflerini gerçekleştirmekte başarılı olamayacaklar. Bu çeteler, sadece güvenlik güçleriyle değil, Filistin toplumunun tüm kesimleriyle çatışmaya giriyor. Bu da zamanla dağılan bu çetelerin zayıflamasına yol açtı. Güvenlik güçleri, teslim olan tüm üyelerle sorumlu bir şekilde ve hukuka uygun olarak ilgileniyor” dedi.

Aşiret denetimi

Gazze Şeridi'ndeki Yüksek Aşiret Komitesi Başkanı Hüsnü el-Muğni, “Halk Güçleri” grubuna mensup yaklaşık 60 silahlı kişinin Hamas'a teslim olduğunu belirtti. Teslim olma süreci, Ebu Şebab'ın öldürülmesinin ardından birkaç aşamada gerçekleşti. Muğni, “Yüksek Aşiret Komitesi bu sürecin organizasyonunu denetledi, onlara af sağladı ve güvenliklerini garanti altına aldı. İsrail, sabıkalı bir grup kişiyi kullanarak onlara kabile veya aşiret temelli bir görünüm kazandırmaya çalıştı, ancak bu başarısız oldu” diye ekledi.

Muğni, “Aşiretler, bu çetelere katılanların tümünün aileleriyle iletişime geçti ve halklarına dönmek isteyenlere yardım teklif etti. Aileleri ve aşiretleri aracılığıyla birçoğunu geri getirmeyi başardılar” diye açıkladı.

Liderliğin ardından çöküş

Siyasi araştırmacı İlham Kreys, “Yaser Ebu Şebab'ın öldürülmesi bu çeteler için bir iç sarsıntı oluşturdu, ancak bu mutlaka tam bir dağılmanın başlangıcı anlamına gelmez. Bununla birlikte, bu, yapılarının kırılganlığının açık bir göstergesi çünkü doğaları gereği bir ideoloji veya gerçek bir örgütlenmeden yoksun gruplardır” diye ekliyor. “Bu çeteler kilit figürlere dayanır, bu nedenle ağırlık merkezini oluşturan liderin öldürülmesi içsel bir boşluğa ve güç mücadelelerine yol açar. Birleşik bir vizyonun yokluğu da buna katkıda bulunurken, liderlik yapısının zayıflığı içsel bir boşluğa ve güç mücadelelerine yol açarak bağların hızla çözülmesine neden olur.”

Kreys, “milislerin saflarındaki hızlanan çöküş, İsrail'in vekalet savaşlarına oynadığı bahsin sınırlarını ortaya koyuyor ve Filistin toplumunda sosyal bir temel veya destekleyici bir ortam oluşturmada yapısal bir başarısızlığı gösteriyor” diye açıklıyor. “Ebu Şebab'ın öldürülmesi, güvenlik ortamını yeniden şekillendiren ve sahada yeni bir gerçeklik yaratan, bu milislerin saflarında psikolojik bir çöküşe yol açan ve birçok üyesinin teslim olmasına neden olan çok önemli bir an oldu. Teslim olanların sayısının artması bekleniyor” diye ekliyor.

Kreys, “Ebu Şabab'ın öldürülmesine yönelik halkın tepkisi, bu gruplara yönelik toplumsal desteğin eksikliğini yansıtıyor. Bu durum da silahlı grup üyelerinin birçoğunun, genel ortamın kendilerine herhangi bir koruma sağlamayacağını fark ettikten sonra teslim olmalarına yol açtı” diye açıklıyor.

Silahlı gruplar güçlerini koruduklarını vurguluyorlar

Buna karşılık, “Halk Silahlı Gücü” Gassan el-Dahini'yi yeni lideri olarak atadığını duyurdu. Dahini, Hamas'a karşı grubunun mücadelesine devam edeceğine söz vererek, “Hamas'tan korkmuyorum. Halk ve özgür kimseler adına, onlarla savaşıyorum, evlatlarını tutukluyorum ve teçhizatlarına el koyuyorum. Liderinin ölümüne rağmen grup halen aktif. Yokluğu acı verici, ancak terörle mücadeleyi durdurmayacak” dedi.

Han Yunus'taki bir diğer silahlı grubun lideri Hussam el-Astal da Yaser Ebu Şebab'ın mezarı başında Dahini ile birlikte bir videoda göründü. Hamas'ı tehdit ederek, “Yaser Ebu Şebab'ın mezarından Hamas'a ve yandaşlarına mesajımızı gönderiyoruz: Mücadeleye devam edeceğiz ve Yaser'in ölümü bizi zayıflatmadı, aksine gücümüzü ve birliğimizi artırdı. Devam edeceğiz ve Hamas'ın sonu gelecek” dedi.

İsrail Ordusu Sözcüsü Nadav Şoşani ise, “Hamas'ın sözde İçişleri Bakanlığı, kendisine karşı çıkmaya cesaret eden her Gazzeliye işkence uyguluyor, infaz ediyor ve zorla kaybettiriyor. Tel Aviv, daha iyi bir gelecek isteyen ve Hamas'ın zulmünü reddeden Gazellilerle birlikte çalışacak. Uzun zamandır Hamas'ın baskıcı pençesinden kurtulmak isteyen birçok Filistinli var” dedi. Şoşani, “Hamas karşıtı grupların başarısız olduğu iddiaları, gerçekliği yeniden yazmaya çalışan çökmekte olan bir hareketin son çırpınışlarından ibarettir” diye de ekledi.


Suudi ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 4,8 büyüdü... Petrol dışı faaliyetler büyümenin yüzde 50'sini oluşturuyor

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ın genel görünümü (SPA)
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ın genel görünümü (SPA)
TT

Suudi ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 4,8 büyüdü... Petrol dışı faaliyetler büyümenin yüzde 50'sini oluşturuyor

Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ın genel görünümü (SPA)
Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’ın genel görünümü (SPA)

Suudi Arabistan ekonomisi, 2025’in üçüncü çeyreğinde yıllık bazda yüzde 4,8’lik reel büyüme kaydetti. Bu büyüme, ülkenin olumlu ekonomik performansının devam ettiğini gösterirken, petrol dışı faaliyetlerin ana itici güç olduğu gözlendi. Mevsimsel olarak düzeltilmiş reel gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) ise bir önceki çeyreğe göre yüzde 1,4 arttı.

Suudi Arabistan Genel İstatistik Kurumu’nun (GASTAT) nihai verilerine göre, yıllık büyüme oranı, ekim ayında açıklanan ön tahminlerdeki yüzde 5’lik seviyenin biraz altında kaldı. Buna rağmen 2025’in en hızlı büyümesi olarak kayda geçti.

Yıllık toplam büyümeye en büyük katkıyı, 2,4 puan ile petrol dışı faaliyetler sağladı; bu oran, toplam yüzde 4,8’lik büyümenin yüzde 50’sini oluşturuyor. Petrol faaliyetlerinin katkısı ise 2 puan oldu. GASTAT, petrol dışı faaliyetler için büyüme tahminini yüzde 4,5’ten yüzde 4,3’e düşürürken, petrol faaliyetleri büyüme tahminini ise yüzde 8,2’den yüzde 8,3’e yükseltti.

Büyümede, ağustos sonunda OPEC+ ittifakının gönüllü üretim kesintilerinin sona ermesinin ardından petrol üretimindeki kademeli artışın etkisi oldu. Suudi Arabistan, eylül ayından itibaren günlük 547 bin varil artışla üretimini yükseltti ve kasım ayında buna ek olarak günlük 137 bin varil artış gerçekleştirdi.

Bunun yanı sıra, kamu faaliyetleri ve ürünler üzerinden alınan net vergiler de büyümeye her biri 0,2 puanlık sınırlı katkı sağladı.

Mevsimsel düzeltmelerle (çeyreklik bazda) bakıldığında, petrol ve petrol dışı faaliyetler sırasıyla büyümeye 0,8 ve 0,3 puanlık katkı sağladı.

Faaliyet türlerine göre performansa bakıldığında, tüm ekonomik faaliyetler yıllık bazda pozitif büyüme kaydetti. Üçüncü çeyrekte en hızlı büyüyen sektör, yıllık yüzde 11,9 ve çeyreklik yüzde 3,9 artışla petrol rafinajı oldu. Bunu, ham petrol ve doğalgaz faaliyetleri izledi; bu sektörler yıllık yüzde 7,3, çeyreklik yüzde 3,2 büyüme gösterdi. Elektrik, gaz ve su faaliyetleri ise yıllık yüzde 6,4, çeyreklik yüzde 1 oranında büyüme kaydetti.

Harcamaların bileşenlerine gelince, yıllık ve çeyreklik karşılaştırmalarda farklılıklar gözlendi. Özel nihai tüketim harcamaları yıllık yüzde 2,6 artarken, çeyreklik bazda yüzde 0,6 geriledi. Buna karşın, devletin nihai tüketim harcamaları yıllık yüzde 3,1 düşerken, çeyreklik bazda yüzde 1,4 arttı.

Toplam sabit sermaye oluşumu yıllık bazda yüzde 0,7 azaldı; ancak çeyreklik bazda güçlü bir artışla yüzde 6,2 yükseldi. Bu durum, üçüncü çeyrekte yatırım harcamalarının bir önceki çeyreğe kıyasla arttığını gösteriyor.

Dış ticarette ise performans, ihracattaki güçlü artışla desteklendi. İhracat yıllık yüzde 18,4, çeyreklik yüzde 7,5 yükseldi ve Suudi ürünlerine yönelik dış talebin güçlü olduğunu ortaya koydu. İthalat ise yıllık yüzde 4,3 artarken, çeyreklik bazda yüzde 1,2 azaldı.


Suudi Arabistan, Fortune Global Forum'da niteliksel atılımlarını sergiliyor... Krallık: ‘Fırsatlar Ülkesi’

Suudi Arabistan Kongre ve Fuar Genel Kurumu (SCEGA) Başkanı Fahd er-Reşid, Fortune Global Forum'un açılışında konuşma yaptı. (Fotoğraf: Turki el-Akili)
Suudi Arabistan Kongre ve Fuar Genel Kurumu (SCEGA) Başkanı Fahd er-Reşid, Fortune Global Forum'un açılışında konuşma yaptı. (Fotoğraf: Turki el-Akili)
TT

Suudi Arabistan, Fortune Global Forum'da niteliksel atılımlarını sergiliyor... Krallık: ‘Fırsatlar Ülkesi’

Suudi Arabistan Kongre ve Fuar Genel Kurumu (SCEGA) Başkanı Fahd er-Reşid, Fortune Global Forum'un açılışında konuşma yaptı. (Fotoğraf: Turki el-Akili)
Suudi Arabistan Kongre ve Fuar Genel Kurumu (SCEGA) Başkanı Fahd er-Reşid, Fortune Global Forum'un açılışında konuşma yaptı. (Fotoğraf: Turki el-Akili)

Suudi Arabistan Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliği Danışmanı ve Suudi Arabistan Kongre ve Fuar Genel Kurumu (SCEGA) Başkanı Fahd er-Reşid, Krallığın bugün bir fırsatlar ülkesi haline geldiğini belirterek, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 çerçevesinde çeşitli alanlarda kaydettiği niteliksel atılımları vurguladı.

26-27 Ekim tarihlerinde ilk kez Riyad'da düzenlenen Fortune Global Forum'un açılış konuşmasında er-Reşid, kadınların işgücü piyasasına katılımının yüzde 37'ye ulaşarak 2030 için belirlenen hedefi aştığını açıkladı. Öte yandan, turizm sektörü geçen yıl 100 milyon ziyaretçi hedefi açıklanmışken, 120 milyon ziyaretçiyi ağırladı.

Er-Reşid, yaklaşık 8 milyonluk nüfusu ile dünyanın en büyük 50 şehir ekonomisi arasında yer alan Riyad şehrinin, Suudilerin hırsını ve zorlu bir ortamda inşa etme yeteneğini somutlaştırdığını belirtti. Er-Reşid, “Başarılar, Suudi halkını karakterize eden hırs, sabır ve sınırsız iyimserlik sayesinde elde edildi” ifadesini kullandı.

Er-Reşid, Vizyon 2030'un uygulanmasının tüm sektörleri kapsayan kesin performans göstergelerine dayandığını belirtti. Suudi Arabistan’ın, çeşitli bölgelerdeki erkek ve kadınların ortak çabalarıyla, küresel yetenekleri çekerek ve uluslararası ortaklıkları güçlendirerek binden fazla girişim başlattığını ve bunların yüzde 85'inin plana göre ilerlediğini kaydetti.

Suudi Arabistan’ın iş birliği ve yatırımı artırmak için dünyaya kollarını açtığını vurgulayan er-Reşid, konuşmasını şu ifadelerle tamamladı: “Buradayız, hazırız. Yeteneklerimizi artıracak ve bilgimizi derinleştirecek yeni ortaklıklar kurmayı sabırsızlıkla bekliyoruz.”

Fortune Global Forum, yapay zekâ alanındaki tarihi gelişmeler, jeopolitik gerilimler ve değişen ticaret politikalarının küresel pazarlar ve tedarik zincirleri üzerindeki etkisi dahil olmak üzere, küresel ekonomideki büyük değişikliklerin arkasındaki itici güçleri tartışıyor. Ayrıca, ekonomilerin stratejilerini enerji bağımlılığından finansal liderliği güçlendirmeye doğru yeniden yönlendirdiği, kamu-özel sektör ortaklıkları için yeni fırsatlar yarattığı ve iş ve yatırım alanlarında küresel iş birliğinin haritasını yeniden çizdiği Körfez bölgesindeki dönüşümleri de vurguluyor.