İran yer altı hava kuvvetleri üssünü kamuoyuna açıkladı

İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Şemhani güvenlik toplantısı için Moskova’ya gitti

İran ordusu tarafından dağıtılan Bakıri ve Musevi’nin bir yer altı hava kuvvetleri üssünü teftiş ederken ki fotoğrafı (AFP)
İran ordusu tarafından dağıtılan Bakıri ve Musevi’nin bir yer altı hava kuvvetleri üssünü teftiş ederken ki fotoğrafı (AFP)
TT

İran yer altı hava kuvvetleri üssünü kamuoyuna açıkladı

İran ordusu tarafından dağıtılan Bakıri ve Musevi’nin bir yer altı hava kuvvetleri üssünü teftiş ederken ki fotoğrafı (AFP)
İran ordusu tarafından dağıtılan Bakıri ve Musevi’nin bir yer altı hava kuvvetleri üssünü teftiş ederken ki fotoğrafı (AFP)

İran’ın İsfahan kentinde bir askeri tesisin İsrail tarafından saldırıya uğramasından yaklaşık 10 gün sonra İran ordusu, ‘Ukab 44 (Kartal 44) adında ülkenin savaş uçaklarını barındıran ilk yer altı hava kuvvetleri üssünü açtığını duyurdu.
Reuters Haber Ajansı’nın İran resmi haber ajansı IRNA’dan aktardığına göre Ukab 44 üssünde, savaş uçakları ve insansız hava araçları (İHA) saklanıp operasyonel hale getirilebiliyor.
IRNA, Ukab 44 üssünü İran Hava Kuvvetleri’nin ‘en önemli’ üslerinden biri olarak tanımlayarak yerin derinliklerine inşa edildiğine ve uzun menzilli seyir füzeleri ile donatılmış savaş uçaklarına ev sahipliği yaptığına işaret etti.
IRNA her ne kadar bu üssün ilk olduğu konusunda ısrar etse de, ordu tarafından yapılan açıklamada Ukab 44 için “İran Hava Kuvvetleri'nin geçtiğimiz yıllarda ülke genelinde sivil savunma standartlarına uygun olarak ve bu silahlı kuvvetin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kurulan çok sayıdaki taktiksel yer altı hava üssünden biri” ifadeleri kullanıldı.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre üssün coğrafi konumu belirtilmedi ancak devlet medyası, üssün ‘İslam Cumhuriyeti’nin baş düşmanı ABD'nin stratejik bombardıman uçaklarının bombalarına karşı koyabilmek için dağların kalbinde yüzlerce metre derinlikte olduğunu’ bildirdi.
İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri devlet televizyonuna yaptığı açıklamada “İsrail de dahil olmak üzere düşmanlarımız tarafından İran'a yapılacak herhangi bir saldırı, Ukab 44 de dahil olmak üzere birçok hava üssümüzden karşılık bulacaktır” ifadelerini kullandı.
Hava Kuvvetleri üssünün duyurusu, İran’ın 29 Ocak'ta İsfahan'daki bir askeri tesise düzenlenen saldırıdan İsrail'i sorumlu tuttuğu bir dönemde yapıldı. Saldırı, devletin askeri varlıklarını baş düşmanı İsrail'in olası hava saldırılarına karşı koruma becerisine ilişkin şüpheleri artırmıştı. Ancak İran medyası, üssün duyurusunu, 1979 devriminden sonra İran ordusundaki Hava Kuvvetleri subayları ile Humeyni arasındaki görüşmenin yıldönümü olan Hava Kuvvetleri Günü'ne bağladı. Hava Kuvvetleri, 1980 yılındaki başarısız Noje darbe girişiminin ardından yapılan idamlarda en önde gelen isimlerini kaybetmişti.

İsrail saldırısından sonra
Kemerli beton tavana ve geniş duvarlara sahip üssün yapısı, İran'ın 28 Mayıs'ta kamuoyuna açıkladığı başka bir yer altı üssüne benziyor. İran ordusu bu yer altı üssünü ilk İHA üssü olarak duyurmuştu. Devlet televizyonu muhabiri o dönem Kirmanşah şehrinden üs bölgesine uçuşunun helikopterle 45 dakika sürdüğünü söylemişti. Üs, Tahran'ın güneydoğusundaki yüksek güvenlikli Parçin Askeri Araştırma Tesisi'nin İHA geliştirilen bir bölümünü hedef alan bir saldırıdan günler sonra kamuoyuna açıklanmıştı. Parçin Askeri Araştırma Tesisi’nde İran Silahlı Kuvvetleri, uranyum zenginleştirme doğrultusunda kimyasal silahlar ve lazer teknolojisi geliştirip üretmek için araştırmalar yürütüyor ve füze ve silah üretiminin yanı sıra yüksek patlayıcılığı olan testler yapıyor. İran'ın İsrail'i sorumlu tuttuğu saldırıda Savunma Bakanlığı'ndan genç bir mühendis hayatını kaybetmişti.
5 Mart'ta İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO), füzeler ve İHA’ları barındıran iki yeni yer altı üssünü kamuoyuna açıklamıştı. Yine bu duyuru da, kimliği meçhul 6 İHA’nın 12 Şubat'ta Kirmanşah eyaletinin Mahideşt bölgesindeki bir DMO üssüne saldırarak buradaki binlerce İHA’yı yok etmesinden sonra yapılmıştı. The New York Times diplomatik kaynaklara dayandırdığı bir haberinde üssün İHA’ları monte etmek ve depolamak için kullanıldığını aktarmıştı.
13 Mart'ta DMO, Erbil Havaalanı yakınlarındaki bir villaya 10 balistik füze fırlatmış ve ‘İsrail’in stratejik merkezleri’ olduğunu iddia ettiği yerlerin hedef alındığını duyurmuştu. Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) yetkilileri ise bu iddiaları sert bir şekilde reddetmişti.

Yeni savaş uçakları
IRNA, haberinde yer altı tesisine Hava Kuvvetleri mensupları tarafından yönlendirilerek sokulan füzelerle donatılmış savaş uçaklarının fotoğraflarını ve videolarını paylaştı. Yeni üsten yayınlanan fotoğraflarda Bakıri ve İran Ordusu Genel Komutanı Tümgeneral Abdurrahim Musevi’nin yanı sıra bir dizi askeri yetkilinin kemerli beton tavana sahip üssü gezdiği görülüyor.
İran ordusuna bağlı Halkla İlişkiler Departmanı’ndan yapılan açıklamada, Ukab 44 üssünün, her türden savaş uçağı ve bombardıman uçakları ile İHA’ları saklama ve operasyonel hale getirme gücüne sahip olduğu belirtildi. Açıklamada, yeni üssün ‘İran Hava Kuvvetleri’nin yeni savaş uçaklarını da barındırma ve operasyonel hale getirme kapasitesine sahip olduğuna’ dikkat çekildi ancak ek bir ayrıntı verilmedi.
Daha önce İran'ın Suhoy Su-35 savaş uçağı satın almaya çalıştığı basına yansımıştı. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby geçtiğimiz kasım ayında yaptığı bir basın açıklamasında, İranlı pilotların Rusya'da eğitim gördüğüne ilişkin istihbarat tahminlerine dikkat çekmişti. Geçen aralık ayında İsrail medyasına konuşan Batılı istihbarat yetkilileri, Rusya’nın İran'a Suhoy Su-35 savaş uçakları tedarik etmeye hazırlandığını öne sürmüşlerdi. İsrail merkezli Kanal 12, İranlı pilotların savaş uçaklarını kullanmak için çoktan eğitildiğini iddia etmişti.
Bunun üzerine geçen ocak ayında İran parlamentosundaki Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Üyesi Şehriyar Haydari, İran'ın yeni yıl başında yani 21 Mart'a denk gelen Nevruz bayramından sonra Rusya'dan Suhoy Su-35 savaş uçakları alacağını duyurmuştu.
Şarku’l Avsat’ın AFP’den aktardığı habere göre İran Hava Kuvvetleri filosunda Rus Mikoyan MiG-29, Suhoy Su-25 ve Çin F-7'si de dahil olmak üzere çeşitli modellerde yaklaşık 300 eski savaş uçağı bulunuyor. Ayrıca, 1979'dan önce Şah döneminde satın alınan Fransız Mirage savaş uçaklarına ek olarak ABD yapımı F-4 ve F-14 uçaklarını da içeriyor. 2006 yılında İran, ABD yapımı 80 tane F-14 Tomcat savaş uçağının tamamını resmen hizmetten çektiğini duyurmuş olsa da hala kullanıyor.

Şemhani Moskova’da
Yeni savaş uçaklarını barındıracak kapasiteye sahip İran hava üssünün kamuoyuna açıklanmasıyla eş zamanlı olarak, İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani Rus mevkidaşı Nikolay Patruşev'in daveti üzerine dün Moskova'ya gitti. Söz konusu ziyaret, Tahran'ın Rusya'da bir İHA tesisi inşa etmeye çalıştığına dair ABD tarafından gelen haberleri yalanladığı bir zamanda geliyor.
Şemhani’nin 5. Bölgesel Güvenlik Diyaloğu toplantısına Hindistan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan'daki mevkidaşlarıyla birlikte katılması bekleniyor. Toplantıda Afganistan'daki duruma odaklanılacak. İlk yurtdışı ziyaretini gerçekleştiren Şemhani’nin yakın bir zamanda eski yardımcısı Ali Rıza Ekberi'nin İngiltere için casusluk yaptığı suçlamasıyla idam edilmesinin ardından görevden alınacağı yönünde iddialar çıkmış ancak İranlı yetkililer bu iddiaları reddetmişlerdi.
Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi’nin medya platformu Nur News tarafından konuya ilişkin yapılan haberde ‘yeni durumlarda ikili ilişkileri şekillendiren İran ve Rusya arasındaki en önemli ortak noktanın, yaptırımları bozmak için ekonomik ve ticari enerji alışverişi’ olduğu vurgulandı. Geçen hafta, İran ve Rusya merkez bankalarından yetkililer, ABD yaptırımlarını atlatmak amacıyla bankalarının iletişim ve havale sistemlerini birbirine bağlamak için bir mutabakat zaptı imzalamışlardı.

Tahran İHA ortaklığını yalanladı
ABD merkezli The Wall Street Journal gazetesinin haberinde, Moskova ve Tahran'ın Moskova'nın 600 mil doğusunda en az 6 bin SİHA üretebilme kapasitesi olan yeni bir fabrika inşa etme planlarında ilerleme kaydettikleri bildirilmişti. Haberde, İranlı bir heyetin geçen ocak ayında Moskova'ya yaptığı bir ziyarete dikkat çekilerek, İran heyetine DMO Hava ve Füze Birimi Araştırma Teşkilatı Başkanı Abdullah Mehrabi ve İran İHA’larının üretilmesine önemli katkı sağlayan Kudüs Havacılık Sanayi Şirketi CEO'su Kasım Damavandiyan’ın başkanlık ettiği kaydedilmişti.
Bunun üzerine Nur News “İran'ın Rusya'da SİHA üretimi için herhangi bir bağımsız veya ortak projesi yok. Batı medyasının haberleri asılsız. Ukrayna'da yıpratma savaşının devam etmesi için daha kabul edilebilir bahaneler arasalar iyi olur” şeklinde bir açıklama yaptı. İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü ise İHA üretimi iddialarının ‘taraflı ve yalan’ olduğunu söyledi.



Gizli belgelerde Batı’yı kararsız bırakan seçimin 30. yıldönümü: Zerval’ın Cezayir zaferi

Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)
Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)
TT

Gizli belgelerde Batı’yı kararsız bırakan seçimin 30. yıldönümü: Zerval’ın Cezayir zaferi

Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)
Eski Cezayir Cumhurbaşkanı Liamin Zeval, 1997 parlamento seçimlerinde oyunu kullanıyor (AFP)

Bugün, Liamin Zerval’ın Cezayir’de Cumhurbaşkanlık seçimlerini kazanmasının 30. yıldönümü. 1991’de Kurtuluş Cephesi’nin kazandığı seçimlerin iptalinin ardından yaşanan krizin ardından, Zerval’ın sandığa gitme kararı Cezayir siyasetinde bir dönüm noktası oldu. O dönemde muhalifler, ordu destekli yönetimin halk desteğinden yoksun olduğunu belirtiyordu. Zerval ise bu argümanı ortadan kaldırdı.

Bu karar büyük bir risk içeriyordu. Kan gölüne dönen Cezayir’de silahlı gruplar oy kullanacakları tehdit ediyor, ana muhalefet partileri ise seçimleri boykot çağrısıyla sabote etmeye çalışıyordu. Buna rağmen Zerval meydan okudu. Cumhurbaşkanlığı kazan sürpriz olmasa da, halkın tehditlere rağmen sandığa gitmesi ve yüksek katılım sağlaması büyük bir sürprizdi. Bu, “terör korkusunu” yıkmak anlamına geliyordu.

Zerval, böylece Cezayir yönetimine bir tür “meşruiyet” kazandırarak terör dönemini sona ermeye başladı. Ertesi yıl düzenlenen parlamento seçimleriyle 1991’de iptal edilen seçimlerin etkisi tamamen silindi. Ordu, silahlı grupları yenilgiye uğrattı ve çoğu, Zerval’ın halefi Buteflika’nın 1999’da çıkardığı af yasasından yararlandı.

Bugün genç kuşaklar, 1990’ların kanlı dönemini ve Zerval’ın seçim zaferinin önemini hatırlamayabilir. “Şarku’l Avsat”, İngiltere Ulusal Arşivi’nden ortaya çıkan belgeler ışığında, 1995 Kasım’ında Zerval’ın zaferini mercek altına alıyor.

de
1995 Cezayir seçimlerinin sonuçlarına ilişkin İngiliz belgesinin bir kopyası (Şarku’l Avsat)

Gizli belgeler, Zerval’ın zaferinin Batı’da kafa karışıklığı yarattığını gösteriyor. Fransa, resmi olarak “tebrik” mesajı göndermekten kaçındı; İngiltere ise Kraliçe II. Elizabeth’in mesaj göndermesini uygun bulmadı, ancak Başbakan bir tebrik iletecekti.

17 Kasım 1995 tarihli bir İngiliz belgesine göre, Zerval oyların %61,34’ünü alarak kesin bir zafer kazandı. Belgede, üç yıldır süren terör ve baskıya rağmen katılımın %75 ile beklentilerin çok üzerinde gerçekleştiği belirtiliyor. Katılım özellikle kadınlar ve gençler arasında yüksekti; bu da yönetim için açık bir mesaj taşıyordu: “Sessiz çoğunluk, laik bir devlette barış içinde yaşamak istiyor.”

Rakip aday Mahfuz Nahnah ise oyların yalnızca %25,38’ini alabildi; yani seçmenlerin büyük çoğunluğu İslami yönetimi reddetti. Ana muhalefet partilerinin boykot çağrısı işe yaramadı; aksine, rejim bu durumdan fayda sağladı. Seçimin meşruiyeti beklenenden daha güçlüydü ve boykot eden partiler uzlaşma mesajları verdi.

Seçimlerin güvenli ve düzenli geçmesi için geniş çaplı askeri ve polis önlemleri alındı. Bazıları seçimlere hile karıştırıldığını iddia etse de, belgeler sürecin dürüst ve şeffaf olduğunu, sonuçların teknik olarak doğru olduğunu gösteriyor. Ancak analistler, Zerval’ın askeri desteğin gölgesinden çıkıp çıkamayacağı konusunda temkinliydi.

Belgeler göre , Zerval’ın hem diyalog hem de terörle mücadeleye dayalı ikili politikayı sürdüreceğini, ancak önceliğinin terörle mücadele olacak. 1996 parlamento seçimleri, boykot eden muhalefet için bir teşvik unsuru olabilirdi, ancak İslami Kurtuluş Cephesi’nin yeniden rehabilitasyonu uzak durdu. Uzun vadeli istikrar konusunda sosyal ve ekonomik sorunların çözülmemiş olması endişe yarattı.

Uluslararası tepkiler “temkinli iyimserlik” şeklindeydi. Avrupa Birliği, yüksek katılım ve şiddetsiz seçimlerden memnundu ve reform programlarına desteğini sürdürmeyi planlıyordu.

Fransa, resmi olarak ılımlı bir tepki verdi; Chirac mesaj gönderecek, ama “tebrik” kelimesini kullanmayacaktı. Özel olarak, Fransız hükümeti sonuçtan memnundu; yüksek katılım, İslami Kurtuluş Cephesi ve Sosyalist Güçler Cephesi’ni zayıflatmıştı.

İngiltere başbakanı tebrik mesajında siyasi diyaloğa başlama isteği ve İngiliz şirketlerinin (BP’nin milyar dolarlık ihaleye girmesi) çıkarlarına değindi. Kraliçe’nin mesaj göndermesi ise askeri rejimin sicili nedeniyle uygun görülmedi.

Zerval’ın 30 yıl önceki zaferi, Cezayir’de terör korkusunu aşan bir halk iradesinin simgesi olarak tarihe geçti.


Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Boulos: Sudan'daki savaş dünyanın en büyük insani krizi

Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)
Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)
TT

Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Boulos: Sudan'daki savaş dünyanın en büyük insani krizi

Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)
Faşir’in HDK’nın eline geçmesinin ardından kentten kaçan Sudanlılar (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı Massad Fares Boulos, Sudan'daki savaşı ‘dünyanın en büyük insani krizi’ olarak tanımladı. Boulus, Fransız Haber Ajansı AFP’ye yaptığı açıklamada diplomatik çabaların barışa doğru ilerleme sağlamasını umduğunu söyledi.

Sudan’da 2023 yılının nisan ayında Abdulfettah el-Burhan liderliğindeki ordu ile eski yardımcısı Muhammed Hamdan Dagalu (Hamideti) liderliğindeki Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasında savaşın patlak vermesinden bu yana, on binlerce kişi hayatını kaybetti ve yaklaşık 12 milyon kişi yerinden edildi.

HDK, geçtiğimiz ekim ayı sonlarında, Sudan’ın Darfur bölgesinin batısında yer alan stratejik öneme sahip olan Faşir şehrini 18 ay süren kuşatmanın ardından ele geçirdi. Bu süreçte toplu katliamlar ve cinsel şiddet olayları yaşandığına dair haberler basına yansıdı.

dsfrg
Faşir’deki çatışmalardan kaçarak Tavile’deki bir mülteci kampına sığınan çocuklar, 3 Kasım 2025 (AP)

Boulos, Katar’ın başkenti Doha'da AFP’ye, Sudan'daki çatışmanın ‘günümüz dünyasındaki en büyük insani kriz ve en büyük insani felaket’ olduğunu söyledi.

Trump'ın Afrika'dan Sorumlu Kıdemli Danışmanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Faşir’de özellikle son iki-üç hafta içinde yaşananları ve o videoları hepimiz gördük. O haberleri gördük. Bu zulümler kesinlikle kabul edilemez. Bu durum bir an önce sona ermeli.”

Washington, savaşan tarafları Sudan'da ateşkes ilan etmeye çağırdı.

Ordu yanlısı Sudan hükümeti, ABD'nin ateşkes önerisiyle ilgili toplantının ardından savaşa devam edeceğini açıkladı.

HDK ise arabulucuların insani ateşkes önerisini kabul ettiğini duyururken, savaşmaya devam ediyor.

ABD'nin Sudan'daki arabulucu ortaklarıyla birlikte her iki tarafı da ‘üç aylık insani ateşkes’ üzerinde anlaşmaya çağırdığını söyleyen Boulos, ‘ateşkesin tartışıldığı ve müzakere edilmek üzere olduğunu’ belirterek, Tarafları bu öneriyi kabul etmeye ve gecikmeksizin derhal uygulamaya koymaya çağırdıklarını söyledi.

xssadf
Faşir’deki HDK üyeleri (AFP)

ABD, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır, geçtiğimiz eylül ayında, önce insani yardım için ateşkes, ardından kalıcı ateşkes ve sivil yönetime geçiş için ortak bir bildiri yayınladı. Ancak bildiride savaşan tarafların hiçbirinin geçiş sürecine katılmayacağı belirtildi.

Boulos, ABD’nin ortaklarıyla birlikte, sivil yönetime geçiş de dahil olmak üzere daha geniş kapsamlı plan konusunda ‘önümüzdeki haftalarda bazı ilerlemeler kaydetmeyi’ umduğunu belirtti.

ABD’li yetkili, ‘en büyük önceliğin insani boyut ve insani ateşkes olmaya devam ettiğini’ vurguladı.


Irak’ın yeni parlamentosunda ‘siviller’ yok

IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)
IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)
TT

Irak’ın yeni parlamentosunda ‘siviller’ yok

IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)
IKBY’deki bir sandıkta oy kullanan bir seçmen (AFP)

Irak’ta geçtiğimiz hafta yapılan genel seçimlerde sadece Basra'daki Fav-Zaho İttifakı adayının bir sandalye kazandığı muhalefet kanadındaki üç ittifakın ezici bir yenilgiye uğramasıyla yeni parlamentoda sivil güçlerin temsiliyeti tamamen ortadan kalktı.

Sivil ittifaklar arasında Bedil, Sivil Demokratik Hareket, Fav-Zako ve Medeniyyun yer alıyordu ve yaklaşık 389 aday vardı. Ancak bu adayların çoğu, ittifak liderlerinin ‘sıfır’ olarak nitelendirdiği sonuçlar aldı.

Adaylar, geleneksel partilerin sahip olduğu etki ve finansman ağlarının belirleyici bir rol oynadığını, sivil güçlerin ise iç çekişmelerden ve zayıf organizasyon ve finansmandan şikayet ettiğini söylediler. Ayrıca, destekçileri arasındaki güven eksikliği ve katılımın azalmasının kazanma şanslarını düşürdüğünü de eklediler.

Adaylar, yenilgilerinin ‘seçimler adaletsizliğin olması’, siyasi finansmanın denetlenmemesi ve nüfuzlu grupların seçmenler üzerinde baskı kurmasından kaynaklandığını söylediler.