Grundberg, Riyad ve Aden'de Yemen'de çözüme ulaşma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir dün Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi Hans Grundberg ile Riyad'da bir araya geldi. (SPA)
Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir dün Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi Hans Grundberg ile Riyad'da bir araya geldi. (SPA)
TT

Grundberg, Riyad ve Aden'de Yemen'de çözüme ulaşma çabalarını görüştü

Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir dün Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi Hans Grundberg ile Riyad'da bir araya geldi. (SPA)
Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir dün Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi Hans Grundberg ile Riyad'da bir araya geldi. (SPA)

Yemen'de sahadaki gerilimi artıran ve sivillere yönelik ihlallerini yoğunlaştıran Husi milisler, ateşkesin yenilenmesi ve daha kapsamlı hale getirilmesi konusundaki uzlaşmazlıklarını beş aydır sürdürüyor. Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi Hans Grundberg ise Yemen krizinde bir atılım gerçekleştirmek amacıyla bölgedeki çalışmalarını sürdürüyor.
Suudi ve Yemenli resmi kaynakların aktardığı bilgilere göre BM Özel Temsilcisi Grundberg dün Riyad'da ve Yemen'in geçici başkenti Aden'de uluslararası çabalar kapsamında görüşmelerde bulundu.
Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA'da yer alan habere göre Suudi Arabistan'ın Yemen Kalkınma ve Yeniden Yapılandırılma Programı'nı denetleyen Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir dün Riyad'da Grundberg ile bir araya geldi.
Haberde şu ifadelere yer verildi:
“Görüşmede, Krallığın Yemen hükümetini ve Yemen halkını desteklemek ve acılarını hafifletmek için siyasi, ekonomik, kalkınma ve yardım çabaları gözden geçirildi. Ayrıca BM’nin Yemen krizini sona erdirmek için kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşma çabalarını pekiştirmenin ve desteklemenin, ülke güvenliği, istikrarı ve kalkınmasını desteklemenin yolları ele alındı.”
Resmi Twitter hesabında yapılan paylaşıma göre Riyad’ı ziyaret eden Grundberg, Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) Genel Sekreteri Cassim Muhammad el-Budaivi ve Suudi Arabistan'ın Yemen Büyükelçisi Muhammed Al Cabir ile bir araya geldi.
Görüşmede ekonomik ve insani önlemlerin artırılması, Yemen'in tüm bölgelerinde ateşkes sağlanması ve BM himayesinde kapsayıcı bir siyasi sürece doğru ilerleme sağlanması konuları ele alındı.
Resmi Yemen kaynaklarının bildirdiğine göre Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi dün Konsey üyesi Abdurrahman el-Muharrami ile birlikte Hans Grundberg ve yardımcısı Muin Şerim'i Meaşik Sarayı’nda ağırladı. Toplantıda Yemen dosyasındaki gelişmeler ve barış sürecini yeniden canlandırmaya yönelik uluslararası koordinasyon çabaları ele alındı.
SABA’da konuya dar şu habere yer verildi:
“Hükümet, adil ve kapsamlı barış yaklaşımına bağlılığını, Husi terörist milislerini Yemen’de istikrarı sağlayacak şekilde olumlu adım atmaya zorlama yönünde BM liderliğindeki bölgesel ve uluslararası çabalara verdiği desteği yineledi. Konsey Başkanı Reşad el-Alimi, 2216 sayılı karar da dahil olmak üzere Birleşmiş M illetler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararları ve beyanları kapsamındaki görevini yerine getirmesi için BM Özel Temsilcisi Hans Grundberg’e her türlü kolaylığın sağlanacağını vurguladı.”
Husi terörist milislerin özel sektöre ve ticarete yönelik eylemlerinin, iller arasındaki hareketliliği engellemelerinin yansımaları konusunda uyarıda bulunan Alimi, milislerin İran rejimi ve bölgedeki yıkıcı projesinin desteğiyle şiddetlendirmeye çalıştıkları insani acıyı azaltmak için katı uluslararası önlemler alınması gerektiğini vurguladı.
BM Özel Temsilcisi Grundberg’in ofisinden bir heyet, geçtiğimiz günlerde askeri danışmanı Tuğgeneral Anthony Hayward'ın da katılımıyla Aden ve Marib’i ziyaret etti. Heyet, gelecekte olası bir ateşkes anlaşmasının uygulanması için mekanizmaları tartışmak üzere Askeri Koordinasyon Komitesi üyeleri, hükümet yetkilileri, askeri liderler, bir dizi aşiret lideri ve sivil toplum temsilcileriyle bir araya geldi.
Yemen hükümetinin ekonominin canlandırılması, kaynakların geliştirilmesi ve kurumların yeniden inşası için Grundberg liderliğinde uluslararası çabalar sürüyor. Başkanlık Konseyi de barış seçeneğini reddetmeleri durumunda Husilerle kesin savaşa hazırlanmak için aktif olarak silahlı ve güvenlik güçlerini yeniden yapılandırmaya ve birleştirmeye çalışıyor.
Resmi kaynakların aktardığına göre Başbakan Muin Abdulmelik, geçici başkent Aden'de Bakanlar Kurulu toplantısına başkanlık etti. Çeşitli siyasi, askeri, güvenlik, ekonomik ve hizmet alanlarındaki gelişmeler, mevcut durum, Başkanlık Konseyi tarafından yayınlanan karar ve direktiflerin uygulanma süreci tartışıldı.
SABA’nın haberine göre Başbakan Abdulmelik toplantıda siyasi, askeri, güvenlik, ekonomi ve hizmetle ilgili gelişmeler, mevcut aşamanın gereklilikleri, ortaya çıkan değişiklikler doğrultusunda bunlarla başa çıkma mekanizmaları ve zor koşullarda vatandaşlara karşı sorumlulukların önemi hakkında konuştu. Aynı zamanda ulusal düzeydeki genel vaziyete, çeşitli açılardan mevcut zorluklara, bunlarla mücadelede azami çaba gösterilmesi gerektiğine, vatandaşların hayatını doğrudan ilgilendiren askeri, güvenlik, ekonomi ve hizmet alanlarındaki önemli dosyalara değindi.
Siyasi süreci ilerletme ve insani ateşkesi yenileme yönündeki BM, bölgesel ve uluslararası çabalar ışığında siyasi gelişmelere atıfta bulunan Abdulmelik, İran rejimi tarafından desteklenen terörist Husi milisler tarafından söz konusu çabaların reddedildiğine değindi. Gerekli hizmetlerin iyileştirilmesi, Aden ve kurtarılan diğer illerdeki koşulların normalleştirilmesi için çabaların sürdürüldüğünü belirten Abdulmelik, hizmetlerin sürdürülebilir bir şekilde iyileştirilmesi ve geliştirilmesi için istisnai çaba gösterilmesinin önemini vurguladı.
Yemen Kabinesi, harcamalar doğrultusunda alınan kararların finansal ve parasal istikrarı sağlayacak, ulusal para biriminin çöküşünü önleyecek şekilde uygulanması, yalnızca acil başlıklarla sınırlandırılması gerektiğine dikkat çekti. Aynı zamanda Husilerin petrol tesislerine yönelik saldırılarının etkilerini sınırlamak, insani ve ekonomik durum üzerindeki etkilerini azaltmak için Başkanlık Konseyi ile koordineli çabaların sürdürüldüğünü vurguladı.



Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)

Suriye’nin orta kesimindeki Humus’ta, Alevi çoğunluğun yaşadığı bir mahallede bulunan camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlamada en az sekiz kişi hayatını kaybetti. Saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlenirken, yetkililer faillerin hesap vereceğini bildirdi.

Bu saldırı, geçiş yönetiminin yaklaşık bir yıl önce iktidara gelmesinden bu yana bir ibadethaneyi hedef alan ikinci saldırı oldu. Haziran ayında Şam’da bir kilisede düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi yaşamını yitirmiş, o saldırıyı da yine aşırıcı Saraya Ensar el-Sünne üstlenmişti.

Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab, Humus’taki patlamanın arkasındaki tarafın “kim olursa olsun” adalet önüne çıkarılacağını belirterek, saldırının Suriye’de güvenlik ve istikrarı sarsmayı hedeflediğini söyledi. İbadethanelerin hedef alınmasını “alçakça ve korkakça bir eylem” olarak niteledi.

Şarku’l Avsat’ın Resmi Suriye Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ülkenin üçüncü büyük kenti Humus’ta Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nde meydana gelen patlamada sekiz kişi hayatını kaybederken 18 kişi yaralandı.

Patlamada başı ve sırtı şarapnel parçalarıyla yaralanan ve Humus’taki Karam el-Luz Hastanesi’nde tedavi gören 47 yaşındaki Usame İbrahim, AFP’ye, “Cuma namazındaydım; yalnızca güçlü bir patlama ve yoğun bir basınç duydum” dedi. Başındaki bandajları işaret eden İbrahim, “Her yer gözümde kıpkırmızı oldu… Yere düştüm, başımdan kan aktığını gördüm… O an ne olduğunu anlayamadım” diye konuştu. Kan izleri arasında caminin kapısına doğru ilerlediğini, cemaatten yükselen çığlıklar ve inlemeler eşliğinde gençler tarafından hastaneye götürüldüğünü anlattı.

İçişleri Bakanlığı, “terör saldırısının” namaz sırasında gerçekleştiğini belirterek, “ilgili birimlerin failleri yakalamak üzere soruşturma ve delil toplama çalışmalarına başladığını” açıkladı.

Saraya Ensar el-Sünne, Telegram’da yayımladığı mesajda, “Sarayâ Ensar el-Sünne mücahitleri, başka bir gruptan mücahitlerle birlikte, Nusayrilere ait Ali bin Ebu Talib içinde bir dizi patlayıcıyı infilak ettirdi” ifadelerini kullandı. Beşar Esad yönetiminin 2024 sonunda devrilmesinin ardından kurulduğunu belirten grup, “Saldırılarımız artarak sürecek ve tüm kâfirler ile mürtedleri hedef alacak” dedi.

SANA’nın bir güvenlik kaynağına dayandırdığı habere göre, ilk bulgular patlamanın cami içine yerleştirilen patlayıcı düzeneklerden kaynaklandığını gösteriyor. Olay yerinden yayımlanan görüntülerde, caminin bir köşesindeki duvarın alt kısmında bir gedik, duvarın bir bölümünü kaplayan siyah duman izleri, etrafa saçılmış halı parçaları ve kitaplar ile kırılmış pencere camları görüldü. Güvenlik güçleri caminin çevresini kordon altına aldı; içerideki ekipler, patlamanın olduğu alanı kırmızı şeritle çevreledi.

“Etrafımda şarapnel parçaları”

Ayağından yaralanan ve hastanede tedavi gören seyyar kitap satıcısı 38 yaşındaki Gadi Maruf da AFP’ye, patlamanın imamın hutbe için minbere çıkmasıyla meydana geldiğini söyledi. Maruf, “Çok büyük bir patlamaydı; etrafımda şarapnel parçalarının uçuştuğunu gördüm” dedi.

Suriye Dışişleri Bakanlığı, yayımladığı açıklamada “korkakça suç eylemini” kınayarak, bunun “güvenliği ve istikrarı bozma, Suriye halkı arasında kaos yayma girişimlerinin bir parçası” olduğunu vurguladı. Açıklamada, “terörle her tür ve biçimde mücadele” konusundaki kararlılık yinelenirken, “bu tür suçların devletin güvenliği tesis etme, vatandaşları koruma ve failleri hesap verme çabalarını durduramayacağı” ifade edildi.

Riyad, Beyrut ve Amman başta olmak üzere birçok başkent saldırıyı kınadı. Saldırı, son aylarda yaşanan şiddet olaylarının ardından Suriye’deki azınlıkların endişelerini artırdı.

sx scx
Patlama sonucu Humus’un Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nin içinde meydana gelen yıkım görülüyor (SANA)

Sünni çoğunluğa sahip Humus’ta Alevi çoğunluklu mahalleler de bulunuyor. 2011’de başlayan Suriye iç savaşının ilk yıllarında şiddetli çatışmalara sahne olan kentte, geçen ay kırsaldaki bir köyde bir çiftin öldürülmesinin ardından mezhepsel gerginlik ve çatışmalar yaşanmış; çiftin aşireti suçu Alevilere atfetmişti. Ancak İçişleri Bakanlığı daha sonra olayın adli saiklerle işlendiğini açıklamıştı.

Bu cinayetin ardından Lazkiye kıyı kentinde ve Alevi çoğunluklu diğer bölgelerde binlerce Alevi, Humus ve başka yerlerde azınlıklara yönelik saldırıları protesto etmişti. Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana, Esad’ın mensubu olduğu Alevi topluluğuna yönelik saldırıların arttığı belirtiliyor.

Mart ayında Suriye kıyı kesiminde mezhepsel arka planlı şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre çoğu Alevi olmak üzere yaklaşık 1700 kişi hayatını kaybetti. Yetkililerce görevlendirilen bir soruşturma komisyonu, Temmuz ayında, şiddet olaylarına karıştığı şüphesi bulunan 298 kişinin kimliğinin belirlendiğini; isimleriyle birlikte 1426 Alevinin yanı sıra 238 güvenlik ve ordu mensubunun öldürüldüğünü açıkladı.

Gözaltındakilerin serbest bırakılması

Şiddet olaylarından önce ve sonra, eski yönetimle bağlantı iddiasıyla Alevi çoğunluklu bölgelerde geniş çaplı gözaltılar yapılmıştı. Resmî Suriye televizyonu, cuma günü Lazkiye’de “savaş suçlarına karışmadıkları tespit edilen” 70 kişilik ilk grubun serbest bırakıldığını, devamının geleceğini duyurdu.

Temmuz ayında, güneydeki Süveyda vilayetinde Dürzi azınlığa yönelik mezhepsel şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre 789’u Dürzi sivil olmak üzere iki binden fazla kişi hayatını kaybetti. Haziran ayında ise Şam’ın Duveyla semtindeki Mar İlyas Kilisesi’nde namaz sırasında düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi ölmüştü. Yetkililer, ülkede birlikte yaşamı ve tüm bileşenlerin korunmasını vurgulamayı sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Esad’ın devrilmesinin birinci yıl dönümünde yaptığı konuşmada, “güçlü bir Suriye” inşa etmek için Suriyelilerin çabalarını birleştirmesinin önemine dikkat çekti ve halkın fedakârlıklarına “yakışır” bir gelecek çağrısı yaptı. İktidardaki ilk yılını geride bırakan Şara, yönetimini pekiştirmek için çeşitli adımlar atsa da, ülkenin birliğini koruma ve güvenliği tüm topraklarda tesis etme konusunda ciddi bir sınavla karşı karşıya bulunuyor.


İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)

İsrail yetkilileri bugün, kuzey İsrail'de bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen bıçaklı ve araçla saldırıda iki kişinin öldüğünü açıkladı.

 İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)

İsrail acil servisleri, yaklaşık 68 yaşında bir adamın araç çarpması sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

İsrail kamu yayın kuruluşu Kan ise yaklaşık 20 yaşında bir kadının bıçaklanarak öldürüldüğünü duyurdu.

 Ayrıca, iki kişinin de hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail polisi, şüpheli saldırganın işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli olduğunu açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya saldırganın memleketi olan Batı Şeria'daki Kabatiye kasabasında operasyon başlatma emri verdi.

Ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Savunma Bakanı Yisrael Katz, cani teröristin geldiği Kabatiye’ye karşı İsrail ordusuna güçlü ve derhal harekete geçme talimatı verdi. Amaç, tüm teröristleri tespit edip etkisiz hale getirmek ve kasabadaki terörist altyapıyı çökertmektir."


Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan görüşmelerin henüz somut sonuç vermediğini belirterek, ülkenin kuzeydoğusundaki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesi konusundaki söylemlerin, icraat adımları atılmadan teorik ifadelerden ibaret kaldığını kaydetti.

Suriye Haber Ajansı'na (SANA) konuşan kaynak, Suriye'nin birliğine yapılan tekrarlanan vurgunun, ülkenin kuzeydoğusundaki gerçeklikle çeliştiğini, burada devlet çerçevesinin dışında ayrı ayrı yönetilen idari, güvenlik ve askeri kurumların bulunduğunu ve bunun da sorunu çözmek yerine "bölünmeyi sürdürdüğünü" söyledi.

 SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)

Sözlerine şöyle devam etti: "SDG liderliğinin Suriye devletiyle diyaloğun devam edeceğine dair sürekli işaretlerine rağmen, bu görüşmeler somut sonuçlar vermedi. Bu söylemin, gerçek bir durgunluk ve uygulamaya geçme konusunda gerçek bir irade eksikliği ışığında, medya amaçlı ve siyasi baskıları absorbe etmek için kullanıldığı görülüyor."

Sözlerine şöyle sürdürdü: “Kuzeydoğu Suriye'deki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesiyle ilgili konuşmalar, somut adımlar veya net zaman çizelgelerinden yoksun, teorik ifadeler alanında kalmıştır. Bu durum, SDG ile imzalanan 10 Mart anlaşmasına olan bağlılığın ciddiyeti konusunda şüpheler uyandırıyor.”

Petrol dosyasına gelince, Dışişleri Bakanlığı'ndaki resmi kaynak, SDG liderliğinin petrolün tüm Suriyelilere ait olduğu yönündeki tekrarlanan iddialarının, “devlet kurumları içinde yönetilmediği ve gelirleri genel bütçeye dahil edilmediği sürece” güvenilirliğini kaybettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre kaynak, görüşlerin yakınlaşmasından bahsetmenin, “zaman sınırlı uygulama mekanizmalarına sahip net, resmi anlaşmalara dönüştürülmedikçe anlamsız kaldığını” vurguladı.

Ayrıca, askeri dosyadaki anlaşmalardan bahsetmenin, "Suriye ordusu çerçevesinin dışında, bağımsız liderliğe ve yabancı bağlara sahip silahlı grupların varlığının devam etmesiyle bağdaşmadığını, bunun egemenliği zayıflattığını ve istikrarı engellediğini" ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı kaynağı, aynı durumun "sınır geçişlerinin tek taraflı kontrolü ve bunların pazarlık kozu olarak kullanılması için de geçerli olduğunu, bunun da ulusal egemenlik ilkelerine aykırı olduğunu" belirtti.