Al-Arabiya Genel Yayın Yönetmeni Memduh Muheyni, Şarku’l Avsat’a konuştu: Ukrayna savaşı, olayların merkezinde olduğumuzu gösteriyor

Muheyni: Sosyal medya hayatımızda ve özellikle medya alanında önemli bir rol oynuyor.

Al-Arabiya Genel Yayın Yönetmeni Memduh Muheyni.
Al-Arabiya Genel Yayın Yönetmeni Memduh Muheyni.
TT

Al-Arabiya Genel Yayın Yönetmeni Memduh Muheyni, Şarku’l Avsat’a konuştu: Ukrayna savaşı, olayların merkezinde olduğumuzu gösteriyor

Al-Arabiya Genel Yayın Yönetmeni Memduh Muheyni.
Al-Arabiya Genel Yayın Yönetmeni Memduh Muheyni.

El-Arabiya kanalının Genel Yayın Yönetmeni Memduh Muheyni’ye göre önümüzdeki mart ayında 20’inci yılını doldurmaya hazırlanan kanal, ‘yenilenen ekip ruhuyla sürdürülebilir bir model oluşturmayı’ başardı. Muheyni, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda bu ruhun, kanalın son 20 yılda siyasi habercilik sahnesine liderlik edebilmesine yardımcı olduğunu vurguladı. Muheyni bu özelliğin kanalın hem karar vericilerin hem de Arap izleyicinin beklentilerine ayak uyduracak şekilde değişim ve gelişim yeteneğine sahip olmasını sağladığına dikkat çekti.
El-Arabiya Genel Yayın Yönetmeni, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda başta sosyal medya platformlarının medya sahnesindeki etkisi ve kanalın Suriye ve Türkiye'deki depremlere ilişkin haberleri olmak üzere Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad'a taşınması da dahil olmak üzere birçok başlıkta açıklamalarda bulundu:

- El-Arabiya’yı şu an, özellikle 20’inci yılını doldurmaya yaklaşmışken nasıl görüyorsunuz?
El-Arabiya önümüzdeki ay 20’inci yılını dolduracak. Geriye dönüp baktığımızda, El-Arabiya’nın son 20 yıldan bugüne kadar siyasi haber medya sahnesine liderlik ettiğini görüyoruz. El-Arabiya, kuruluşundan bu yana sağlam temellere ve büyük ölçüde profesyonellik, bağlılık ve sadakat sahibi bir ekibe sahiptir. Onlarla birlikte her gün çalışmaktan mutluyum. Bu ekip, El-Arabiya ağı içinde yenilenmiş bir ruh yarattı. Bu, kanalı dönüşebilen, gelişebilen, ayak uydurabilen ve Arap izleyicisi nezdinde büyük bir yeri olan bir kanal haline getirdi. En önemli karar vericiler, mesajlarını iletmek için El-Arabiya ve El-Hades (ağın bir parçası) kanallarını seçiyorlar. Çünkü bunları en önemli istasyonlar olarak görüyorlar. Daha önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüştük. Geçtiğimiz günlerde ekranlarımıza Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy çıktı. Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif de bizimle görüştü. Yakında Malezya lideri Mahathir Muhammed ile yapılan bir röportaj yayınlanacak. Liste böyle uzayıp gidiyor.

-Medya ortamı, sosyal medyanın sahneye önemli bir oyuncu olarak girmesiyle son yıllarda çok değişti. Bu durum El-Arabiya Ağı’nı da etkiledi mi?
Evet. Sosyal medyanın rolünü ve medya sahnesindeki büyük etkisini görmezden gelmenin yanlış olduğunu düşünüyorum. Bugün sosyal medya hayatımızda ve özellikle medya alanında önemli bir rol oynuyor. Ancak sosyal medya, doğru ve yanlış haberlerin ve bilgilerin büyük bir karışımıdır. Kasıtlı ve kasıtsız dezenformasyon olgusu için geniş bir alanda yaygın haline gelmiştir. Bu nedenle El-Arabiya kanalında sürekli vurguladığımız nokta, haber içeriğine odaklanmak ve bunu izleyicilere en iyi şekilde sunmaktır. Örneğin, Ukrayna krizi patlak verdiğinde El-Arabiya'nın izleyicilere bilgi aktaran ve canlı olarak fotoğraf ve doğru bilgileri iletmek için cephelere giden birçok muhabiri vardı. Rus tankları sınırı geçtiğinde oradaydık. Muhabirlerimizden biri Ruslar ile Ukraynalılar arasındaki çatışmanın sona ermesinden dakikalar sonra bölgeye vardığında cesetleri ve kesilmiş uzuvları fotoğraflayarak korkunç sahneleri bizlere aktardı. Bunların gösterilmesini durdurmak zorunda kaldık. Ayrıca dünyanın kapalı olduğu yeni tip koronavirüs (Kovid-19) döneminde El-Arabiya ve El-Hades muhabirleri gelişmeleri takip etmek ve hastalarla dolu hastanelere girmek için insanların kaçtığı pandemi bölgelerine girdi. Bunun yanı sıra İran'daki gösteriler sırasında El-Arabiya gelişmelerin ve yapılan gözaltıların takipçisi oldu. Diğer haber merkezleri ise bunu yapmaktan geri durdu. Taliban'ın hikayesini başından beri takip ettik. Kabil'in düşüşü öncesinde de sonrasında da oradaydık. Taliban yetkilileriyle görüştük. Ardından kadınların okumasını ve çalışmasını engelleyen krizi ele aldık. Bu, kimsenin yakından takip etmediği büyük bir krizdir. Orada Taliban'a kendilerini savunma şansı verdik. Kendilerine doğrudan zor sorular yönelttik ve Afgan kadınının çektiği sıkıntıyı aktardık. Son olarak, Türkiye ve Suriye'deki deprem felaketini geniş bir şekilde aktardık. Oradaki insanların çektikleri ve çekmekte oldukları acıları aktarmak için gece gündüz çalıştık. Bu bahsettiklerim, her şeyden önce ve son derece profesyonel bir şekilde haber içeriği sağlamaya dikkat ettiğimizi kanıtlayan bazı örneklerdir. Sorunuza cevap olarak; sosyal medya platformlarının getirdiği değişimlerden olumsuz etkilenmediğimizi, aksine faydasını gördüğümüzü söylemek isterim. Influencerları ve içerik oluşturucuları medya ortamının önemli oyuncuları ve tamamlayıcıları olarak görüyorum. Ancak gazetecilik rolüne odaklanmaları ve güçlü konumları nedeniyle El-Arabiye gibi büyük medya kuruluşları en büyük ve en önemli rolü oynayanlardır.


El-Arabiya’nın Riyad’daki yeni stüdyoları. (Şarku’l Avsat)

- Biraz önce sosyal medyanın faydasını gördüğünüzü söylediniz. Bunu biraz daha açar mısınız?
Ekrana ne kadar önem versek de sosyal medyadaki nüfuzumuzu güçlendirdik. Üç yıl önce El-Arabiya Ağı’nın takipçi sayısı 98 milyon iken bugün bu sayı 180 milyona çıktı. Bugün istisnasız tüm platformlarda her kesime ulaşabilmek için siyasi içerikleri yeni biçimlerde sunuyoruz. Tecrübeler, halkın ciddi olmayan içeriklerle ilgilendiğine dair yaygın inanışın aksine, siyasi konulara ve ciddi mevzulara ilgi duyduğunu gösteriyor. Sosyal medya alanının önemli olduğuna ve rekabetin var olduğuna inandığımız için kapsamımız artmayı sürdürüyor. Ekranda işlerini gösterecek kadar yer bulamayan birçok ülkeye şimdiden ulaşabildik. Ayrıca kapsamımız gençlik gruplarına odaklanan sosyal medya platformlarını da içeriyor. Politikamızı veya içerik çizgimizi değiştirmeden özel olarak bu gruplarla iletişim kuruyoruz. Amaç, yeni nesli gelecekte kanalın çekirdek kitlesine katılmaya hazırlamak.

-Haber dünyasında, özellikle El-Arabiya kanalında teknolojiyi ne derece önemli bir unsur olarak görüyorsunuz?
Siyasi içerik ve mükemmel haberciliğe gösterdiğimiz ilginin yanı sıra, teknoloji ve artırılmış gerçeklik teknolojisinin kullanımına da ilgi duyuyoruz. İzleyiciler son ABD seçimleriyle ilgili haberleri, ne kadar hazırlık yapıldığını ve başka hiçbir haber istasyonunun erişemeyeceği şekilde ne kadar haber değeri olduğunu halen hatırlıyor. Ayrıca izleyicilere dikkat çekici yollarla iletmek istediğimiz hikayeleri göstermek için halen artırılmış gerçeklik kullanıyoruz. Teknolojiye olan ilgimiz bununla da sınırlı kalmıyor ve yapay zeka teknolojisinden faydalanıyoruz. El-Arabiya uygulaması artık Amazon Alexa' ve Apple CarPlay cihazlarında yer alıyor.

- Türkiye ve Suriye'deki deprem felaketi yayını öncekilerden hangi açılardan farklı?
Felaket her düzeyde büyük ve korkunç. Beklentiler ölü sayısının 50 bini aşacağı yönünde. Bu büyük bir sayı. Yaralılar ve evsiz kalanlar da var. Depremleri ve sarsıntıları meydana gelir gelmez yayınladık. Yolların ve altyapının büyük ölçüde tahrip olması nedeniyle ulaşımın zorluğuna rağmen, muhabirlerimiz depremden etkilenen bölgelere ulaşarak yaşananları yakından izleyicilere aktarmayı başardı. Burada acı verici sahneler nedeniyle haber merkezinde muhabirlerle birlikte zor bir deneyim yaşadığımızı belirtmek isterim. Enkaz altında kalan çocuklar da dahil olmak üzere binlerce masum insanın yaşamını yitirdiği bir felaketi. İki dakikadan kısa bir sürede haber yapmak kolay değil.

- Arap haber kanalları arasındaki rekabeti ve performanslarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Televizyon performansından bahsedecek olursak; El-Arabiya ve El-Hades kanallarının temsil ettiği El-Arabiya Ağı çoğu Arap ülkesinde halen ön safta yer alıyor. Örneğin El-Hades kanalı, Irak, Libya ve Yemen'deki bölgesel haber kanalları arasında ilk sırada bulunuyor. Ancak sosyal medya platformlarından bahsedersek; ağın çabaları ve hedefleri, küresel haber ağları düzeyinde liderlik pozisyonları için rekabet etmektir. Rekabet her zaman yaratıcılık için önemli bir katalizör olmuştur. El-Arabiya Ağı’na gelince; bizim birçok güçlü noktamız var. Bunlar arasında, çatışma ve savaş alanlarında sahadaki muhabirlerimizin yanı sıra haber merkezindeki erkek ve kadın meslektaşlarımızın tecrübesi, El-Arabiya’da görünen yüzler ve ağdaki herkesin sunduğu profesyonel çalışma yer alıyor.

- Kanalın genişlemesi ve merkezinin Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad'a taşınmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Riyad, dünyanın en önemli başkentleri arasında yer alıyor. Hiç şüphesiz bunun El-Arabiye Ağı’nın büyümesinde etkisi olacaktır. Oradaki merkezimizden haber bültenleri ve programlar sunmaya başladık. Şu an yeni genel merkezde tamamlanacak olan tam bir geçiş sürecindeyiz.

- Sizce El-Arabiya kanalının editoryal çizgisinin en belirgin özellikleri neler?
El-Arabiya’nın medya alanında uzun bir tecrübesi bulunuyor. Ancak aynı zamanda haberlere ayak uydurma yeteneğimize olan inancımız da var. El-Arabiya’nın kuruluşundan sonra doğan ve kanalı takip etmeye başlayan bir neslin olması bunun kanıtıdır. El-Arabiya, dünyanın en önemli yüzlerini konuk etti ve en önemli çatışmaları, krizleri ve doğal afetleri haber yaptı. Medyadaki profesyonelliğimize ve gelişme gücümüze mutlak inancımız var. El-Arabiya ayrıca medya ortamındaki değişime rağmen haberlerin takibi noktasında halen güvenilir bir kaynak olmaya devam ediyor. Bunun yanı ıra Irak ofisinin yıkılması, Sudan ofisinin kimliği meçhul kişilerce sabote edilmesi, Türkiye'deki meslektaşımızın tutuklanması, Lübnan'daki meslektaşlarımızın Hizbullah üyeleri tarafından darp edilmesi ve Yemen'deki meslektaşımız Mahmud El-Atmi’nin aracına karısının ve çocuğunun ölümüne yol açan bombalı bir saldırı düzenlenmesi gibi karşılaştığımız zorluklara rağmen değerli bir medya içeriği sağladık ve sağlamaya da devam ediyoruz. Bu, gazetecilik işini mümkün olan en iyi şekilde yapmaya yönelik tam bağlılığımıza bir delilidir ve bununla gurur duyuyoruz.

- El-Arabiya’nın güncel haberler dışında, Arap izleyicisinden talep gören belgeseller konusunda planları neler?
Dengeli gazetecilik içeriği sağlamanın yanı sıra uzun süre radikal ve kriz içerikli söylemlerin kurbanı olarak yaşayan Arap dünyasında ılımlılık ideolojisini yaymaya kararlıyız. El-Arabiya’nın bu bağlamdaki planları arasında, Ferec Fuda, Necip Mahfuz ve son olarak Nasr Hamid Ebu Zeyd gibi en önemli Müslüman ve Arap düşünürler hakkında kendi yapımımız olan belgeseller sunmak bulunuyor. Bütün bunların amacı, ılımlı ve hümanist vizyonları desteklemektir. Çünkü nefret söylemi ve şiddeti teşvik edenlerin aksine bunun Arap gençliğine büyük bir fayda getireceğini düşünüyoruz.

- El-Arabiya’daki sorumluluklarınızın dışında Şarku’l Avsat gazetesinde de yazarsınız. Bu iki rolü nasıl bir araya getiriyorsunuz?
Benim için yazmak büyük bir zevk ve saatlerce okumayı gerektiren zihinsel bir egzersizdir. Şarku’l Avsat gibi köklü bir gazetede yazmak farklı ve güzel bir deneyim. Bana yazma fırsatı verdikleri için gazetenin sorumlularına teşekkür ediyorum. Televizyonculuk veya gazetecilik alanında çalışmak farklı şekil ve kalıplar olmakla birlikte neredeyse aynıdır. Ancak derinlerde, bireysellik arayışı, özel bilgiler edinme ve özel röportajlar tarafından yönlendirilir. Tüm bunlardan önce de mesleğe duyulan tutku gelir. Zor ve ilginç çalışmalarımızdaki en önemli şey budur.



Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Hamaney'e Kral Selman bin Abdülaziz'in yazılı mesajını iletti

TT

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Hamaney'e Kral Selman bin Abdülaziz'in yazılı mesajını iletti

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Hamaney'e Kral Selman bin Abdülaziz'in yazılı mesajını iletti

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, İran'a gerçekleştirdiği resmi ziyaret kapsamında Perşembe günü Tahran'da İran Lideri Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile bir araya geldi.

Suudi yönetiminin direktifleri doğrultusunda Hamaney ile görüştüğünü ve kendisine İki Kutsal Caminin Hamisi Kral Selman bin Abdülaziz'in yazılı mesajını ilettiğini belirten Suudi Savunma Bakanı, “X” platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda liderle ortak ilgi alanlarına giren konuları ele aldıklarını ve iki ülke arasındaki ikili ilişkileri gözden geçirdiklerini ifade etti.

İran'ın Tasnim haber ajansı Hamaney'in görüşme sırasında “Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz her iki ülke için de faydalı ve birbirimizi tamamlayabiliriz” dediğini aktardı.

Ajans, Hamaney ile yapılan görüşmeye İranGenelkurmay Başkanı General Muhammed Bakıri'nin de katıldığını belirtti.

Dün Tahran'da General Bakıri ile bir araya gelen Prens Halid bin Selman, İran haber ajanslarının aktardığına göre Pekin Anlaşması'nın imzalanmasından bu yana Suudi Arabistan'la ilişkilerin giderek güçlendiğini ve geliştiğini söyledi. Bakıri, Tahran ve Riyad'ın bölgesel güvenliğin sağlanmasında önemli bir rol oynayabileceğini belirterek ülkesinin Suudi Arabistan'la savunma ilişkilerini geliştirmeye hazır olduğunu ifade etti. Tasnim'e göre İran, Suudi Arabistan'ın Gazze ve Filistin konusundaki tutumunu memnuniyetle karşılıyor.

sdfgrthyu
Prens Halid bin Selman Perşembe günü İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri ile görüşmek üzere Tahran'a vardığında İran tarafından resmi törenle karşılandı (AP)

Ziyareti değerlendiren siyasi çevrelere göre Suudi bakanın ziyareti her iki ülkeyi de ilgilendiren bölgesel ve uluslararası gelişmelerin yaşandığı bir döneme denk geliyor.

Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Prens Halid bin Selman'ın resmi bir ziyaret için geldiği ve bu ziyaret sırasında iki ülke arasındaki ikili ilişkiler ve ortak ilgi alanlarına giren konuların ele alınacağı bir dizi görüşme gerçekleştireceği belirtildi.

Suudi siyasi analist Abdüllatif el-Melhem, Suudi Savunma Bakanının İran ziyaretinin, Suudi yönetiminin Pekin anlaşmasına bağlılık çerçevesinde iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirme ve geliştirme, ortak çıkarlarını gerçekleştirmek ve iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin pekiştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla Riyad ve Tahran arasındaki koordinasyon ve işbirliği düzeyini yükseltme isteğini yansıttığını düşünüyor.

sxcdfrgt
Prens Halid bin Salman dün (Perşembe) Tahran'da İran Cumhurbaşkanı ile bir araya geldi. (EPA)

Suudi liderliğinin bölgede barış ve refahı sağlamayı ve bölgeyi çatışmalar aşamasından istikrar ve güvenlik aşamasına taşımayı ve bölge halklarının daha iyi bir refah, zenginlik ve ekonomik entegrasyon geleceğine yönelik özlemlerini gerçekleştirmeye odaklanmayı amaçladığını belirten Melhem, Suudi Arabistan ile İran arasındaki ikili ilişkilerin geliştirilmesinin, Suudi Veliaht Prensi'nin “bölgede barış, güvenlik, istikrar ve refahı sağlama ve halklarının özlemlerini karşılama” çabalarının meyvelerinden biri olduğunu kaydetti. Melhem, ziyaretin Suudi Arabistan ile İran arasındaki ikili ilişkileri güçlendirmeye yönelik devam eden diplomatik çabaların bir parçası olduğunu belirtti.

Bir dizi toplantı

Ziyaret, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Selman ile bölgedeki gelişmeleri ele aldıkları ve ortak ilgi alanlarına giren bir dizi konuyu gözden geçirdikleri bir telefon görüşmesi gerçekleştirmesinin üzerinden iki haftadan kısa bir süre geçmesinin yanı sıra Suudi Dışişleri Bakanı'nın Pazartesi günü İranlı mevkidaşıyla yaptığı telefon görüşmesinde bölgedeki gelişmeleri ve sarf edilen çabaları gözden geçirdikleri ikili istişarelerin ardından gerçekleşti.

dfgthy
Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Aref arasında Kasım 2024'te düzenlenecek Arap-İslam Zirvesi çerçevesinde gerçekleşen görüşme (SPA)

Suudi Savunma Bakanı'nın Tahran ziyaretinde bölgedeki son gelişmelerin ele alınması ve bölgesel ve uluslararası gelişmelerle ilgili görüş alışverişinde bulunulması bekleniyor. Resmi haber ajansı IRNA'ya göre ziyaret öncesinde, geçtiğimiz Cumartesi günü Umman'ın başkenti Muskat'ta gerçekleştirilen ABD-İran görüşmelerinin ilk turu ve 48 saat önce yine Cumartesi günü Muskat'ta yapılacak bir sonraki turun yanı sıra Suudi ve ABD taraflarının geçtiğimiz hafta beş istasyonda gerçekleştirdikleri bir dizi siyasi ve güvenlik istişaresi gibi bir dizi gelişme yaşandı.

Ziyaret, merhum Prens Sultan bin Abdülaziz'in Mayıs 1999 başında Tahran'a yaptığı ve dört gün süren ve üst düzey İranlı yetkililerle bir araya geldiği ilk ziyaretin ardından, 1979'dan bu yana bir Suudi savunma bakanının İran'a yaptığı ikinci ziyaret olması bakımından tarihi bir önem taşıyor.

Suudi Savunma Bakanı, “Pekin Anlaşması” ve 10 Mart'ta iki ülke arasındaki tarihi uzlaşı ve ilişkilerin Çin himayesinde yeniden başlatılmasının duyurulmasının ardından İran'ı ziyaret eden en önemli Suudi yetkililerden biri.

dfgt
Prens Halid bin Selman Perşembe günü Tahran'da General Bakıri ile bir araya geldi (AP)

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Tahran'a ilk ziyaretini Haziran 2023'te gerçekleştirmiş ve bu ziyaret sırasında iki ülke arasındaki ilişkilerin normal olduğunu ve iki ülkenin İslami kardeşlik ve iyi komşuluk bağlarıyla birleşmiş, bölgenin önemli ülkeleri olduğunu vurgulayarak bağımsızlık ve egemenliğe tam ve karşılıklı saygı, içişlerine karışmama, uluslararası hukuk ilkeleri, Birleşmiş Milletler Şartı ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi açık bir temele dayandığını belirtmiştir.

Eski Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, dönemin Dışişleri Bakanı adayı Ali Bakıri Kani ve şimdiki Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin yanı sıra Kasım 2023'teki Ortak Arap-İslam Zirvesi'ne katılmak üzere eski İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve 2024 Ortak Arap-İslam Takip Zirvesi'ne katılmak üzere Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Aref de dâhil olmak üzere bir dizi İranlı yetkili Pekin Anlaşması'nın ardından Suudi Arabistan'a benzer ziyaretlerde bulundu.

“Pekin Anlaşması” Taahhütleri

Pekin Anlaşmasını takip etmek üzere kurulan Suudi-Çin-İran Üçlü Ortak Komitesi, ilki Aralık 2023'te Çin'in başkenti Pekin'de, diğeri ise Kasım 2024'te Riyad'da olmak üzere iki toplantı gerçekleştirmiş ve bu toplantılarda iki ülke Pekin Anlaşmasını tüm maddeleriyle uygulama kararlılıklarını ve Birleşmiş Milletler Şartı, İİT Şartı ve devletlerin egemenliği, bağımsızlığı ve güvenliğine saygı da dâhil olmak üzere uluslararası hukuka bağlılık yoluyla ülkeleri arasında iyi komşuluk ilişkilerini teşvik etme çabalarını sürdürdüklerini vurgularken, Çin de Suudi Arabistan ve İran'ın Pekin Anlaşmasını geliştirme yönünde attıkları adımları desteklemeye ve teşvik etmeye devam etmeye hazır olduğunu açıklamıştır.

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Taht Revançi Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte İran ve Suudi Arabistan'ın büyüyen ve istikrarlı bir bölgede barış ve huzuru tesis etme niyetinde olduğunu, bunun da “mevcut tehditlerin üstesinden gelmeyi amaçlayan ikili ve bölgesel işbirliğinin sürdürülmesini ve geliştirilmesini” gerektirdiğini belirterek “İran-Suudi eylemlerinin kalkınma, barış, bölgesel ve uluslararası güvenlik çerçevesinde başarılı bir uluslararası ikili ve çok taraflı işbirliği modelini taçlandırdığını” ve iki tarafın tarihi bağlara dayanarak çeşitli siyasi, güvenlik, ekonomik, ticari ve konsolosluk alanlarında işbirliğini geliştirmeye devam ettiğini söyledi.