Suudi Arabistan’da devletin 300 yıl önce kurulmasının yıldönümünü kutlanıyor

Suudi Arabistan’da devletin 300 yıl önce kurulmasının yıldönümünü kutlanıyor
TT

Suudi Arabistan’da devletin 300 yıl önce kurulmasının yıldönümünü kutlanıyor

Suudi Arabistan’da devletin 300 yıl önce kurulmasının yıldönümünü kutlanıyor

Suudi Arabistan’da bugün, yaklaşık 300 yıl önce 1727’de İmam Muhammed bin Suud tarafından devletin kurulmasının yıldönümü kutlanıyor.
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz tarafından geçtiğimiz yıl imzalanan Kraliyet emri ile 22 Şubat tarihinin her yıl ülkenin ‘Kuruluş Günü’ olarak anılması ve aynı günün resmi tatil olmasına karar verilmişti.
Söz konusu kararnamede alınan karara ilişkin şu ifadelere yer verilmişti:
“İlk Suudi Devleti 1727’de kurulmuş ve 1818’e kadar devam etmiştir, başkenti Diriye’dir ve yüzyıllarca süren istikrarsızlık ve bölünmüşlükten sonra Arap yarımadasında güvenlik ve birliği tesis etmiştir. Turki bin Abdullah bin Muhammed bin Suud ise 1824’ten 1891’e kadar hüküm süren ikinci Suudi Devleti’ni kurmayı başarmıştır. Bundan 10 yıl sonra Kral Abdulaziz bin Abdurrahman Faysal Al Suud 1902’de, Suudi Arabistan Krallığı adıyla üçüncü Suudi Devleti’ni kurmuştur. İlk Suudi Devleti’nin kuruluşu Şubat 1727 yılına denk geldiği için 22 Şubat’ın ‘Kuruluş Günü’ olarak kabul edilerek resmi tatil ilan edilmesine karar verilmiştir.”
Söz konusu Kraliyet emri, Suudi Arabistan’ın uzun tarihine ışık tuttu, devlet sembollerini ve kahramanlarını hatırlattı.
Suudi Arabistan, 1727’den günümüze kadar uluslararası denklemde önemli bir figür, siyasi, ekonomik ve sosyal sahnelerde etkili bir oyuncu haline geldi.
Kuruluş Günü’nün yıldönümü de, Suudi devletinin sağlam köklerini ve ilk kuruluşundan günümüze kadar vatandaşların liderlerine sadakatini ve yakın bağlılığını ifade ediyor.
Suudi tarihini araştıran tarihçiler ve gözlemciler, devletin siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel olarak inşa edildiği sütunlar konusunda hemfikir.
Dönemin belgeleri ve arşivleri, 600 yıl önce Diriye’de kurulan ‘şehir devletindeki’ zengin deneyimden yararlanarak yeni oluşan devletin gücü ve güvenlik boyutu, adaleti ve eşitliği sağlama, kaos ve parçalanmayı ortadan kaldırma boyutu dikkate alındığında yöneticilerin hırsının sınır tanımadığını gösteriyor.
Arap Yarımadası’nda ilk merkezi devleti kurma destanı üç yüzyıl önce, İmam Muhammed bin Suud, 1727’de nüfuzunu Arap Yarımadası ülkelerinin çoğuna yayan bir prestij ve güç oluşturmayı başardıktan sonra başladı.
Diriye’nin varlığı, o sırada bölgeyi yöneten ‘Osmanlı Halifeliğini’ tehdit ediyordu. Devlet yöneticileri ve sakinleri, bir mücadele yolculuğunun öyküsünü yazdıktan sonra, Osmanlı başkenti Diriye’yi yok ederek yeni oluşan devleti ortadan kaldırmaya kalkıştı.
Diriye toprakları kahramanların kanına karıştı, böylece devlet ilk aşamasında bir dış eylemle düştü. Sonra ikinci aşamada tekrar yükseldi, ancak bu kez bir iç mücadele nedeniyle düştü.
Ancak Kral Abdulaziz, babaları ve büyükbabaların krallığını yeniden kurdu. Böylece, daha güçlü ve zaptedilemez hale gelen, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel nedenlerle dünya haritasına adını yazdıran ve bugüne kadar küresel sahnede etkili bir oyuncu haline gelen üçüncü devletin kurulmuş oldu.
Bugün Suudiler, devletlerinin 300 yıl önce İmam Muhammed bin Suud tarafından kuruluş yıldönümünü ikinci kez kutluyor.
Bu tarihsel hafıza, 1679 yılında Diriye’de dünyaya gelen ve 1765’te hayata veda eden, kurucu lider İmam Muhammed bin Suud bin Muhammed bin Mukrin sayesinde Diriye şehir devletinden başlatıldı.
İmam Muhammed bin Suud, dehası sayesinde Diriye’deki şehir devletini, tarihçilerin ‘ilk Suudi devleti’ olarak adlandırdıkları devlet aşamasına getirdi.
Bu devlet nüfuzunu Arap Yarımadası’nın çoğu bölgesine genişletti, hatta devlete bağlılık hem Irak’a, hem de Levant’a ulaştı.
Bünyesindeki bazı aşiretler yeni devlete zekat verdi ve yöneticileri, devletin temel direklerini kurmak ve istikrarını korumak için iyi bir iş çıkardı. Ancak devlet yabancı ve yerel güçler tarafından tehdit edildi ve karşı çıkıldı.
Bunun bedeli, İmam Muhammed bin Suud’un oğlu, Diriye’nin ikinci lideri İmam Abdulaziz bin Muhammed bin Suud’un Diriye’nin başkentindeki kiralık işçilerden biri tarafından öldürülmesi oldu.
Yeni devletin etkisi, Necd, El-Ahsa, Asir bölgelerine, Hicaz’ın bazı bölgelerine ve Basra Körfezi kıyılarına kadar uzandı ve orduları, Osmanlı yöneticilerinin seferlerini püskürtmeyi başardı.
Devletin orduları, 1803’te kan dökmeden Mekke’ye girdi. O dönemde iktidara, babasının devlet nüfuzunu genişletme ve reformları pekiştirme çabalarını sürdüren İmam Suud bin Abdulaziz bin Muhammed geçti.
Arap Yarımadası’nda devletinin etkisinden sadece birkaç bölge ayrıldı.
İmam Suud bin Abdulaziz Hicaz’ı birleştirmeyi başardığında, Osmanlı padişahlarının bu devlete karşı adımları başladı.
İki Kutsal Cami üzerindeki nüfuslarını genişletmek ve Suudi devletini ortadan kaldırmak için seferler düzenlendi.
Diriye hükümdarı İmam Suud bin Abdulaziz 1814’te öldü ve yerine Osmanlı ile 7 yıl süren savaşlara giren oğlu Abdullah geçti. Suudiler bu seferlere karşı kararlılık ve cesaret ile karşı koydu, ama devlet düştü.
İmam Turki bin Abdullah bin Muhammed bin Suud, bir kaos döneminden sonra, 1824’te Osmanlı güçlerini yenerek Riyad’ı yeniden kurmayı başardı ve 1824’ten 1891’e kadar hüküm süren ikinci Suudi devletini kurdu.
Kral Abdulaziz bin Abdurrahman Faysal Al Suud ise 1902’de, Suudi Arabistan Krallığı adıyla modern bir devletin temel direkleri olan üçüncü Suudi devletini kurdu.
Kral Abdulaziz bin Abdurrahman’ın hükümdarlığı ve Kral oğulları Suud, Faysal, Halid, Fahd ve Abdullah’ın iktidara geçtiği dönemlerde çeşitli alanlarda aşamalı bir gelişmeye tanık olundu.
Bu krallardan her biri, yönetimlerinin siyasi, ekonomik ve sosyal koşullarına bağlı olarak dikkate değer izler bıraktı.
Kral Selman bin Abdulaziz devletin yedinci kralı olarak göreve gelmesi ve Muhammed bin Selman’ın Veliaht Prens olarak seçilmesinin ardından, ülke siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel tüm alanları etkileyen, yurt içinde ve yurt dışında takdirle karşılanan hızlı ve dikkat çekici değişimlere tanık oldu.
Birçok yönetmelik onaylandı ve yaşamın tüm yönleri için kapsamlı bir ulusal vizyon da dahil önemli geliştirme projeleri başlatıldı.
Bugün Suudi Arabistan, yerel, bölgesel ve küresel koşulların dikte ettiği siyasi, ekonomik ve sosyal zorlukların üstesinden gelen güçlü bir ülke haline geldi.



Dünya ülkeleriyle bilimsel ve kültürel iletişim için bir köprü olarak Ummul Kura Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Arapça Öğretimi Enstitüsü

Dünya ülkeleriyle bilimsel ve kültürel iletişim için bir köprü olarak Ummul Kura Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Arapça Öğretimi Enstitüsü
TT

Dünya ülkeleriyle bilimsel ve kültürel iletişim için bir köprü olarak Ummul Kura Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Arapça Öğretimi Enstitüsü

Dünya ülkeleriyle bilimsel ve kültürel iletişim için bir köprü olarak Ummul Kura Üniversitesi Yabancı Dil Olarak Arapça Öğretimi Enstitüsü

Suudi Arabistan Kültür Ataşesi Doç. Dr. Faysal bin Abdurrahman Usra

Hadımul Haremeyn eş-Şerifeyn Efendimiz Kral Selman bin Abdulaziz Al-Suud ve Veliaht Prens ve Başbakan Majesteleri Prens Muhammed bin Selman bin Abdulaziz Al-Suud’un - Allah onları korusun ve gözetsin - önderliğinde, değerli ülkemiz, Arap diline yerel, bölgesel ve uluslararası düzeyde hizmet etme, farklı kültürler ve halklar arasındaki iletişim köprülerini güçlendirme noktasındaki tarihi öncü rolünü pekiştirmek için yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Bunun için Arap diline önem vermekte, onu korumakta, desteklemekte, güçlendirmekte, yaygınlaştırmakta, bilginlerine ve öğrencilerine saygı gösterip onları onurlandırmaktadır. Bahsi geçen çabalar, bu ilgiyi vurgulayan Krallığın iddialı 2030 Vizyonu hedefleri ve temelleriyle de uyumludur. 2030 Vizyonu Suudi Arabistan ulusal kimliğinin bileşenlerinden biri olduğu ve Yüce Allah bu dili pek çok ve büyük ayırt edici özellikle donattığı için Arapça diline özen gösterilmesinin gerekliliğine de işaret etmiştir. Allah bu dili Kuran-ı Kerim’in dili kıldı, kabul görmesini takdir etti ve yeryüzünde yayılmasını kolaylaştırdı. Yüce Allah onu koruyup gözeteceğini vaat etti. Onun halkının arasından resullerin en şereflisi, Efendimiz, Şefaatçimiz, Resulümüz ve Nebimiz Hz. Muhammed’i (s.a.v.) gönderdi.

“Ummul Kura (Umm Al-Qura) Üniversitesi'nde Anadili Olmayanlara Arapça Öğretme Enstitüsü” değerli ülkemizin çabalarına ve soylu Arap ve İslam prensiplerini ve değerlerini aşılama konusundaki artan ihtimamına nitelikli ve önemli bir katkıyı temsil etmektedir. Ülkemiz bunun için Arapça dilini çeşitli alanlarda desteklemeye ve anadili Arapça olmayanlara yönelik Arapça dil öğretim programları hazırlamaya çabalamaktadır. Suudi Arabistan üniversitelerinde Arapça dilinin öğretilmesi için fakülte ve bölümler kurmak, ana dili Arapça olmayıp Arapça öğrenmek isteyenler için bir dizi yerel enstitü ve merkez açmak, dilin öğretilmesi ve bu konuda yapılacak çalışmalara ve araştırmalara zemin hazırlamak amacıyla birçok uluslararası merkez ve enstitü kurmak, birçok ülke ve devlette bu konuyla ilgilenenleri desteklemek de bu çabalara dahildir. Bu büyük, pratik ve sahada hayata geçirilen çabalar; sağgörülü liderliğimizin -Allah yardımcısı olsun- İslam ve Arap dünyasının, hatta tüm insanlığın yararına olan karşılıksız cömertliği ve fedakarlığı sürdürme, iddialı 2030 Vizyonu’nun hedeflerini pekiştirme konusundaki arzunu somutlaştırmaktadır. 2030 Vizyonu da Suudi Arabistan ulusal kimliğinin bileşenlerinin önemli bir parçası olan Arapça diline özen gösterilmesinin gerekliliğine değinerek, Krallığın Kuran diline verdiği önemin boyutunu teyit etmektedir.

Milli Eğitim Bakanı ve Üniversiteler Konseyi Başkanı Sayın Yusuf bin Abdullah el-Binyan'ın himayesinde, Ummul Kura Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Maadi bin Muhammed el-Mezheb'in doğrudan gözetimi altında ve genç üniversitemiz Ummul Kura ile üniversite bünyesindeki Anadili Olmayanlara Arapça Öğretme Enstitüsü adlı büyük yapı aracılığıyla,  değerli Krallığımız, dünyanın dört bir yanındaki Müslüman evlatlarına yıllık burslar sunmaktadır. Burs programı şunları içermektedir; ücretsiz eğitim, bekar öğrenciler için ücretsiz konaklama, evli olup eşleriyle burs alan ve birbirleriyle koordineli çalışmak isteyen öğrenciler ise kendi imkânlarıyla konaklayabilirler. Öğrenci başına aylık 850 Suudi Arabistan riyali değerinde maddi destek, derslere katılımda düzenli öğrencilere yaz tatilinde ailelerini ve yakınlarını ziyaret edebilmeleri için her yıl gidiş-dönüş ücretsiz bilet, ücretsiz eğitim kitapları, üniversiteye ait tıp merkezinde veya devlet hastanelerinde ücretsiz tedavi imkânı. Üniversite restoranında öğrencilere sembolik bir ücret karşılığında yemek imkânı sunma, ana dili Arapça olmayanlara Arapça öğretecek uzman öğretmenler sağlama, öğrencilerin dili anlamalarına yardımcı olmak için dil laboratuvarları hazırlama, eğitim araçları için bir bölüm kurma, Arapçayı Arap olmayanlara öğretmeye odaklanan bilimsel bir kütüphane sunma. Dil öğrenimini hiçbir dersten kalmadan yüksek bir başarı ile tamamlayan öğrenciler, üniversitenin fakültelerinden birinde öğrenimlerine devam ederek mevcut uzmanlık alanlarında (Arap Dili ve Edebiyatı, İslam Şeriatı, Davet ve Din Esasları) lisans derecesi alabilirler.

Böylelikle fakülte, enstitü ve merkezlerin dekanlarından ve yöneticilerinden oluşan kurmayları ile birlikte Sayın Rektörü’nün liderliğinde Ummul Kura Üniversitesi yönetimi, üniversite içindeki bu prestijli Anadili Olmayanlara Arapça Öğretme Enstitüsü’nün, ana dilimiz olan Arapça ve onu Arap olmayanlara öğretmeye yönelik büyük misyonunu yerine getirmesi için tüm insani kapasiteyi, maddi ve teknik imkânları sunmak için her türlü çabayı göstermektedir. Uzman ve nitelikli akademik kadromuz ve ileri teknolojik tekniklerle, bu büyük eğitim kurumunun kendisine verilen rolleri en mükemmel ve en güzel şekilde yerine getirmesi, Arapça öğrenmek ve ana dili Arapça olmayanlara dili öğretmek için küresel bir merkez, dünya çapında Arapça öğretiminde önemli bir dil ve kültür kaynağı olmak için gayret etmektedir. Bu çaba ve gayretlerinde Enstitü’nün “Arapça dilini ana dili olmayanlara ileri teknolojiler kullanarak öğretmek ve öğrenmek için küresel bir adres” olduğu mesajına dayanmaktadır. Değerlerimiz ise şunlardır: İslam'ın yayılmasına katkıda bulunmak, Arapça dilini öğretmek ve öğrenmekle gurur duymak, performansta ustalık ve kalite, diğer kültürlerle etkili iletişim, yenilik ve sürekli gelişim, ortak ekip çalışması. Bir dizi hedefi gerçekleştirmek isteyen Enstitü’nün hedefleri arasında şunlar da yer almaktadır: Müslümanlar arasında ana dili Arapça olmayanlara Arapça dilini ve edebiyatını öğretmek, onlara İslam'a hizmet etmek ve yaymak için yeterli İslami eğitim vermek, onlara üniversitenin bölümlerinden birine girmeye hak kazandırmak, ana dili olmayanlara Arapça öğretecek uzman öğretmenler yetiştirmek, ana dili Arapça olmayanlara Arapça öğrenme ve öğretme müfredatları ve yöntemleri geliştirmek için araştırma ve saha deneyleri yapmak, Arapça dilinin öğretimi ve İslam davetinin yaygınlaştırılması alanında İslami kurum ve kuruluşlarla iş birliği yapmak, Enstitü ile alanında uzmanlaşmış bilimsel kuruluşlar arasında Arapça bilmeyenlere Arapça öğretimi alanında bilimsel uzmanlık alışverişinde bulunmak, İslam ülkelerinde Arapça bilmeyenlere yönelik Arapça öğretmenliği eğitimleri düzenlemek.

Başarı ve hidayet Allah'tandır.

*Bu makale Şarku'l Avsat tarafından Makkahnews'ten çevrilmiştir.