Almanya Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika İşleri Resmi Sözcüsü: Suudi Arabistan'daki reform sürecini önemsiyoruz ve desteklemeye hazırız

Almanya Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika İşleri Resmi Sözcüsü Dr. Dennis Komitat (Alman Bilgi Merkezi) 
Almanya Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika İşleri Resmi Sözcüsü Dr. Dennis Komitat (Alman Bilgi Merkezi) 
TT

Almanya Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika İşleri Resmi Sözcüsü: Suudi Arabistan'daki reform sürecini önemsiyoruz ve desteklemeye hazırız

Almanya Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika İşleri Resmi Sözcüsü Dr. Dennis Komitat (Alman Bilgi Merkezi) 
Almanya Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika İşleri Resmi Sözcüsü Dr. Dennis Komitat (Alman Bilgi Merkezi) 

Almanya Dışişleri Bakanlığı Ortadoğu ve Kuzey Afrika İşleri Resmi Sözcüsü ve Alman Bilgi Merkezi Direktörü Dr. Dennis Komitat, Almanya ile Suudi Arabistan arasındaki ortaklığın derinliğine vurgu yaptı. Komitat, "Berlin, Suudi Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Selman tarafından başlatılan ve devleti, özellikle de kadının rolünü modernize edecek siyasi ve sosyal reform süreçlerini ilgiyle izliyor" dedi.  Ülkesinin "Krallığı desteklemeye, bu yolda daha fazla adım atmaya hazır olduğunu" ifade eden Komitat, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, "Krallığın birçok açıdan bölgesel siyasette önemli bir rol oynadığını ve bu nedenle Berlin için önemli bir diyalog ortağı olduğunu" kaydetti. 
Komitat Yemen örneğini vererek, "Suudi Arabistan'ın giderek artan yapıcı rolünü ve Körfez İşbirliği Konseyi’nin Yemen'e yönelik politikasındaki çabalarını memnuniyetle karşılıyoruz" dedi. 
Berlin ile Riyad arasındaki ekonomik ortaklığı "yakın" olarak nitelendiren Komitat, Alman şirketlerinin Krallık'taki "artan" varlığına işaret etti. Alman Bilgi Merkezi Direktörü ülkesinin, modern ve sürdürülebilir enerji üretimi alanında küresel bir oyuncu olmak için Riyad'ı hedeflemekten memnuniyet duyduğunu ifade etti. 
Komitat: "Şu anda yüzde birden daha az olan yenilenebilir enerjileri 2030 yılına kadar elektrik karışımının yüzde 30'una çıkarma hedefleri çok iddialı hedefler ve Almanya bu alanda destek vermekten mutluluk duyuyor. Hidrojen alanında özellikle de Berlin’in, 2045 yılına kadar sıfır karbon emisyonu hedefine ulaşmak için yeşil hidrojen ithal etmeye bel bağladığı bir zamanda, Riyad ile özel bir ortaklık var. Suudi Arabistan'ın hidrojen üretmek ve ihraç etmek için mükemmel malzemeleri var." 
Almanya’nın, İran ile ilgili iç ve dış politikadaki gelişmeleri "büyük endişeyle" izlediğini ifade eden Komitat: "Tahran'daki rejim, halkı tarafından açılım konusunda büyük bir baskı altında, ancak buna diyalogla değil, daha ziyade acımasız baskı, keyfilik ve şiddetle yanıt veriyor. Almanya bunu en güçlü ifadelerle kınıyor. Berlin, İran'ın Suriye ve bir dereceye kadar Irak gibi ülkelerde oynadığı ‘sorunlu rolü’ kınıyor. Almanya, İran'ın izlediği nükleer politikanın artan uzun vadeli hamleleriyle ilgili endişesinin yanı sıra nükleer tırmanışı önlemek için çalışma gereğini vurguluyor" Şeklinde konuştu.
Alman resmi sözcüsü, "Körfez Arap ülkelerinin Tahran'a büyük şüpheyle baktığı anlaşılmaktadır. Bu konuyu Almanya Dışişleri Bakanı Annalina Baerbock, Münih Güvenlik Konferansı’nda Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ile gerçekleştirdiği görüşmede ayrıntılı olarak ele aldı. Berlin bu konuda diplomasiye ve siyasi çözümlere güvenmeye devam edecek. Gerginliklere rağmen diyalog kanallarının açık kalması önemli" açıklamasında bulundu.
Ukrayna krizi ve bu krizin çözümünde müzakere olasılığı ile ilgili konuşan Alman Bilgi Merkezi Direktörü şu ifadeleri kullandı: "Müzakerelerin yapılıp yapılmayacağına, ne zaman yapılacağına ve içeriğinin ne olacağına yalnızca Ukrayna karar verir. Ukrayna halkı, topraklarını işgal eden Rusya'ya karşı kendini savunuyor. Almanya Başbakanı, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile telefonda yaptığı görüşmede bu yasadışı saldırı savaşını sona erdirmesi ve güçlerini geri çekmesi gerektiğini defalarca vurguladı."
Komitat sözlerini şöyle sürdürdü: "Alman hükümeti, Birleşmiş Milletler ve Türkiye'yi tahıl anlaşmasının uzatılması konusunda destekledi. Berlin, Rusya'nın eylemleri tarafından tehdit edilen Ukrayna'daki sivil nükleer tesisler için en azından asgari düzeyde güvenlik sağlamak için diplomatik olarak Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın yanında hizalanıyor." 
Alman sözcü, hükümetin Orta Doğu'daki çatışmayı çözmeyi amaçlayan tutumunu şu sözlerle yeniden teyit etti: “Berlin çatışmanın iki tarafıyla (Filistin ve İsrail) ve çatışmadaki ana uluslararası oyuncularla güçlü ilişkilere sahip ve onlarla yakın temas halinde. İki tarafın Oslo Anlaşması temelinde iki devletli bir çözüme ulaşma olasılığını sürdürmeye devam etmesi Almanya için önemlidir."
Berlin'in Libya'daki siyasi krizi çözme düşüncesine ilişkin olarak Komitat şu değerlendirmede bulundu: “Almanya, ülkedeki BM önderliğindeki siyasi süreci güçlendirmeyi hedefliyor, böylece Libya siyasi olarak yeniden birleşebilir ve kalıcı barış tesis edilebilir."
Berlin, Birleşmiş Milletler (BM) Libya Destek Misyonu (UNSMIL) Başkanı Abdullah Batili'nin yakında Güvenlik Konseyi'ne sunacağı planı bekliyor. Komitat, “Batili geçtiğimiz günlerde Berlin'i ziyaret etti ve Almanya Dışişleri Bakanı ve diğerleriyle uluslararası toplumun Libyalılar için nasıl güçlü bir yol geliştirebileceği ve Berlin sürecinin bunu nasıl destekleyebileceği konusunu tartıştı. Berlin'in bu dosyaya katılımı devam ediyor” dedi.
Suriye dosyasıyla ilgili konuşan Komitat şu ifadeleri kullandı: "Almanya, on yılı aşkın bir süredir savaşın ve sonuçlarının ızdırabını çeken, bazıları birkaç kez kaçmak zorunda kalan ve şimdi enkaz altında kalan yakınlarının yasını tutan Suriye halkını yüzüstü bırakmayacak. Yalnızca geçen yıl 1,8 milyar avronun üzerinde bağış yapan Almanya, Suriye'ye en çok bağış yapan ikinci ülke."
Deprem felaketi, Berlin'in Suriye'deki insani yardım taahhüdünü 50 milyon avro artırdı. Bu bağlamda Alman Direktör, "Geleceğe daha fazla bakmaya ve en çok ihtiyaç duyulan yere yardım etmeye devam edeceğiz" dedi.
Deprem felaketinin Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad rejimiyle ilişkileri normalleştirme olasılığına ilişkin yeni bir süreç başlatıp başlatmayacağına dair soruya Komitat şu cevabı verdi:  "Esad rejimi, on yılı aşkın bir süredir kendi halkına karşı devam eden acımasız bir savaşın sorumlusu ve normalleşmeye giden tek yol BM önderliğindeki Cenevre süreci çerçevesinde büyük ve doğrulanabilir siyasi tavizlerden geçiyor. Maalesef, şu anda bunun başarıldığına dair hiçbir gösterge yok."
Almanya’nın, DEAŞ örgütüyle mücadele ve etkileriyle başa çıkma konusunda Irak hükümeti ve Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi ile yıllardır "yakın" çalıştığını ifade eden Alman sözcü, sözlerini şöyle sürdürdü: “Berlin, insani yardım sağlamanın yanı sıra, ülke içinde yerinden edilmiş kişilerin Irak'ta yeniden entegrasyonuna yönelik projeleri destekliyor. Berlin ayrıca Irak'taki askeri varlığını da sürdürüyor. Neyse ki DEAŞ artık herhangi bir bölgeyi kontrol etmiyor, ancak saldırılar düzenlemeye ve istikrarı bozucu bir şekilde gizlice faaliyet göstermeye devam ediyor. Amacımız, bu ideolojinin temsilcilerinin bir daha asla yarı-devlet bir güç uygulamasına yaklaşma şansı bulamamaları olmalıdır." 
Komitat, ülkesinin, Irak'taki Ezidilerin geleceğine büyük önem verdiğini ve onları ulusal kabul programları aracılığıyla birçok açıdan desteklediğini ifade etti. 19 Ocak'ta Almanya Federal Meclisi, DEAŞ'in Ezidilere karşı işlediği suçları resmi düzeyde "soykırım" olarak sınıflandırdı.
Sudan dosyasıyla ilgili konuşan Alman Direktör şu ifadeleri kullandı: “Almanya, 2021'de ‘askeri darbeyi’ kınamasından bu yana uluslararası ortaklarla birlikte ordunun iktidarı sivillerin liderliğindeki bir hükümete geri vermesini ve Sudan'ın demokrasi yolunda ilerlemeye devam etmesini sağlamak için çalışıyor. Berlin Aralık 2022'deki çerçeve anlaşmayı bunu başarmak için en iyi temel olarak gördü ve Birleşmiş Milletler (BM), Afrika Birliği (AfB) ve Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi'nin (IGAD) arabuluculuk çabalarını krizin çözümünde tek yol olarak destekledi."
Alman yetkiliye göre Berlin, "barışçıl göstericilere yönelik şiddet ve keyfi tutuklamaları" kınadı.   
Ortadoğu'daki çatışmalar, Avrupa'ya gelen göçmen sayısının artmasına sebep oldu. Bu bağlamda Komitat şunları söyledi: “Almanya’ya son yıllarda Arap dünyasından çok sayıda insan geldi ve bunların çoğu korkunç savaş deneyimlerinin ardından travma geçiren insanlar. Bu tür şiddet ve yerinden etme deneyimleriyle başa çıkmak ve aynı zamanda tamamen yeni bir hayat kurmak kolay olmasa da Alman hükümeti bunu sağlamak için çalışıyor. Bu insanlar, genellikle çok çalışarak ve geleneksel dil edinimi, eğitimi, öğrenimi ve son olarak da iş piyasasına entegrasyon yoluyla Almanya'da bir gelecek inşa edebildiler. Onlar ve çocukları, Alman toplumunun ayrılmaz bir parçası haline geldi.”



Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a konuştu: Suriye hiçbir Arap ülkesi için endişe kaynağı olmayacak

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
TT

Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a konuştu: Suriye hiçbir Arap ülkesi için endişe kaynağı olmayacak

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera Şarku'l Avsat'a verdiği röportajda, “Suriye devrimi rejimin devrilmesiyle sona erdi… Bunun başka bir yere ihraç edilmesine izin vermeyeceğiz” dedi. Eş-Şera ülkesinin ‘hiçbir Arap ya da Körfez ülkesine saldırmak ya da onları endişelendirmek için bir platform olmayacağını’ vurguladı.

Şam'daki eş-Şaab Sarayı'nda dün gerçekleştirilen röportajda eş-Şera, “Yaptıklarımızı ve başardıklarımızı mümkün olan en az hasar ve kayıpla gerçekleştirdik… İran'ın bölgedeki projesi 40 yıl geriye gitti” dedi.

Eş-Şera, “Körfez ülkelerinin ulaştığı gelişmişlik düzeyini takdir ediyoruz ve ülkemiz için de bunu arzuluyoruz. Suudi Arabistan çok cesur planlar yaptı ve bizim de arzuladığımız bir kalkınma vizyonuna sahip. Hiç şüphe yok ki, bizim arzuladığımız şeylerle birçok kesişme noktası var ve ister ekonomik ister kalkınma iş birliği açısından olsun, bu noktalarda bir araya gelebiliriz” ifadelerini kullandı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera ile yaptığı röportajın tam metni;

* Pek çok Batılı ve bölgesel ülkeye güvence verdiniz. Ancak Körfez ülkelerine ve etkili Arap ülkelerine doğrudan bir mesaj vermediniz. Onlara söyleyecek bir şeyiniz yok mu?

- Elbette Arap ülkelerine söyleyecek sözümüz var; Özellikle de Suriye'nin İran için bir platforma dönüştüğü ve buradan dört büyük Arap başkentini yönettiği ve girdiği ülkelerde savaş ve yolsuzluk çıkardığı için… Körfez'in güvenliğini istikrarsızlaştıran ve bölgeyi uyuşturucu ve Captagon ile dolduran da İran. Dolayısıyla tüm bölge için büyük çıkarlar anlamına gelen İranlı milislerin ortadan kaldırılması ve Suriye'nin İran silahları için bir platform olarak tamamen kapatılması konusunda mümkün olan en az hasar ve kayıpla yaptığımız ve başardığımız şey diplomatik yollarla, hatta baskıyla elde edilmemiştir.

x cvgfbnh
Ahmed eş-Şera dün Şam'da Bisan eş-Şeyh ile yaptığı röportaj sırasında

Eski rejimle Arap ilişkilerinin yeniden kurulduğuna ve bazı tavizler karşılığında Arap Birliği'ne geri döndüğüne dair işaretler geldiğinde, bunun başarısız olacağından emindik. Çünkü bu rejimin hiçbir taviz vermeyeceğini ve bu jesti iyi niyetle karşılamayacağını biliyorduk. Hatta Ürdün tarafıyla yapılan bir toplantıda, Captagon'u onlara ihraç etmekteki ısrarın nedeninin sorulduğu ve cevabın da “yaptırımlar kaldırılmadıkça durmayacağı” şeklinde olduğu bize sızdırıldı.

Bugün Körfez'in stratejik güvenliğinin daha emniyetli ve güvenli hale geldiğini söylüyoruz. Çünkü İran'ın bölgedeki projesi 40 yıl geriye gitti.

Ahmed eş-Şera: Varlığımız kimse için tehdit değil

* Söz konusu ülkelere Suriye'nin bu sorunlu kişiler için bir sığınak olmayacağı konusunda nasıl güvence veriyorsunuz?

- Şu anda devlet inşası aşamasındayız. Suriye devrimi, rejimin devrilmesiyle sona erdi… Bunun başka bir yere ihraç edilmesine izin vermeyeceğiz. Suriye herhangi bir Arap ya da Körfez ülkesine saldırmak ya da onları endişelendirmek için bir platform olmayacak. Suriye devrimine birçok insan katıldı ama bugün devlet inşasının yeni bir aşamasındayız. Bu ülkelerle etkili stratejik ilişkiler kurmaya çalışıyoruz. Suriye, savaşlardan ve başkalarının çıkarları için bir platform olmaktan yoruldu. Artık ülkemizi yeniden inşa etmemiz ve güven sağlamamız gerekiyor. Çünkü Suriye Arap olaylarının merkezinde yer alan bir ülke.

Şam'daki varlığımız kimseye tehdit anlamına gelmiyor. Körfez ülkelerinin ulaştığı gelişmişlik düzeyini takdir ediyoruz ve ülkemiz için de bunu arzuluyoruz. Suudi Arabistan çok cesur planlar yaptı ve bizim de arzuladığımız bir kalkınma vizyonuna sahip. Hiç şüphe yok ki bizim arzuladığımız şeylerle birçok kesişme noktası var ve ister ekonomik ister kalkınma iş birliği açısından olsun, bu noktalarda bir araya gelebiliriz.

* Eski rejimin güç ve kontrolüne tabi olan komşunuz Lübnan ile ilişkilerinizi nasıl görüyorsunuz?

- Gerçekten de Lübnanlı kardeşlerimiz Şam'a gelişimiz ve bunun Lübnan'da bir tarafı diğerine karşı güçlendireceği konusunda çok fazla endişe duydular. Aslında biz Lübnanlı komşumuzla otoriter bir ilişki değil, saygı ve alışveriş ilişkisi istiyoruz ve kendi ülkemizde yapacak yeterince işimiz olduğu için Lübnan'ın içişlerine karışmak istemiyoruz. İyi ilişkiler kurmak istiyoruz. Tüm Lübnanlılara aynı mesafede duracağız. Onları tatmin eden şey bizi de tatmin eder.

dvfrgbthy
Ahmed eş-Şera, Esed'in düşmesinin ardından Şam'daki Emevi Camii'nde

Ahmed eş-Şera: Suriye, sahip olduğu zenginlikle tek bir görüşün hakimiyetine girmeyecektir

* Bir ulusal diyalog konferansından ya da kapsayıcı bir ulusal toplantıdan ve Suriye'de yeni bir aşamayı tesis edecek bir anayasadan bahsettiniz. Ancak hangi mekanizmayı benimseyeceksiniz? Suriye halkının tüm kesimlerinin, özellikle de halk ve askeri tabanınızın yeni ılımlı söyleminize katılmayabilecek bir kesiminin temsil edilmesini nasıl sağlayacaksınız?

- Son kısımda sizinle aynı fikirde olmayabilirim, ancak genel olarak Suriyelilere kişisel görüşlerimi empoze etmek istemiyorum. Bunu deneyimli ve uzman hukukçulara bırakıyorum, böylece hukuk, insanlar arasındaki ilişkiyi formüle etmede ayrım çizgisi olacaktır. Suriye büyüklüğünde ve zenginliğinde, farklı bileşenleri olan bir ülkenin tek bir görüşün hakimiyetinde olmasını bekleyemeyiz. Bu farklılık iyi ve sağlıklıdır. Bu zafer bir grubun diğerine karşı zaferi değil, tüm Suriyelilerin zaferidir. Önceki rejime sadık olduğunu düşündüğümüz kişilerin bile sevinçlerine şahit olduk. Çünkü insanların ne hissettiklerini ya da düşündüklerini söylemeleri mümkün değildi. Toplumun her kesiminden tüm Suriyelilerin ülkelerini koruyacak kadar bilinçli olduklarından eminim.

Kısacası benim arzum, farklılıklarımızı çözerken başvurabileceğimiz kapsayıcı bir anlaşmaya ve bir hukuk devletine ulaşmaktır.

Ahmed eş-Şera: İntikam peşinde koşmayacağız

* Sizi bekleyen pek çok çetrefilli dosyadan biri de zorla kaybedilenlerin, cezaevlerinde ve toplu mezarlarda kaybedilenlerin dosyası. Bu konuyu nasıl ele alacaksınız?

- Aslında biz siyasi bir rejimle değil, kelimenin tam anlamıyla bir suçlular ve haydutlar çetesiyle savaşıyorduk. Hem barışta hem de savaşta tutuklamalar, zorla kaybetmeler, öldürmeler, yerinden etmeler, aç bırakmalar, kimyasal silahlar, sistematik işkence... Bugün davanın bittiğini söylüyoruz. Dolayısıyla, insanların Sednaya Hapishanesi’nden sorumlu olanlardan, varil bombaları ve kimyasal silahlar atanlardan ve bilinen zulümleri işleyenlerden hesap sorma hakkını saklı tutarak, olaylara intikam açısından bakamayız. Bu kişiler sorumlu tutulmalı ve yargılanmalıdır. İsimleri bilinmeyen kişilere gelince, insanların bu kişileri de sorumlu tutmak için haklarında suç duyurusunda bulunma hakları vardır.

scvdfb
Ahmed eş-Şera, Şam'da BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ile görüştü

Önemli olan, kısıtlamaları kırmış olmamız ve uzman kuruluşların bu göreve yardımcı olmak üzere gelmiş olmalarıdır. Kayıp kişilerin dosyalarını takip etmek hem yaşayan hem de ölü olan kişilerin akıbetlerini belirlemek ve ailelerinin ölüm belgeleri, miras gibi işlerini kolaylaştırmak üzere uzmanlaşmış bir bakanlık kurulacaktır. Bu çok iş demek, ancak hakikate ulaşmalıyız.

* Beşar Esad'ın oturduğu yerde, Halk Sarayı'nda bizi ağırlamak nasıl bir duygu?

- (Gülüyor) Dürüst olmam gerekirse, hiç rahat değilim. Ancak burası halka açık olması gereken bir yer. Böylece halk burayı ziyaret edebilir ve çocuklar bu avlularda oynayabilir.