İran yönetimi Mir Hüseyin Musevi'ye yönelik ev hapsi kısıtlamasını sıkılaştırıyor

Musevi ve eşinin Kalime internet sitesi tarafından Mart 2019'da yayınlanan bir fotoğrafı.
Musevi ve eşinin Kalime internet sitesi tarafından Mart 2019'da yayınlanan bir fotoğrafı.
TT

İran yönetimi Mir Hüseyin Musevi'ye yönelik ev hapsi kısıtlamasını sıkılaştırıyor

Musevi ve eşinin Kalime internet sitesi tarafından Mart 2019'da yayınlanan bir fotoğrafı.
Musevi ve eşinin Kalime internet sitesi tarafından Mart 2019'da yayınlanan bir fotoğrafı.

İran yönetimi, reformist lider Mir Hüseyin Musevi'nin yeni bir anayasa hazırlayarak ve bunu halk oylamasına sunarak İslam Cumhuriyeti’nin üstesinden gelinmesi çağrısı yaptığı son açıklaması nedeniyle ev hapsi kısıtlamalarını sıkılaştırdı.
Musevi'nin ofisine bağlı Kalime internet sitesi, yetkililerin geçtiğimiz pazar akşamından itibaren yeni kısıtlamalar getirdiğini aktardı. Söz konusu kısıtlamalar, yetkililerin Musevi, reformist aktivist eşi Zehra Rahneverd ve müttefikleri reformist lider Mehdi Kerrubi'ye ev hapsi vermesinin 13’üncü yıl dönümü sonrasında sonra geldi. Kalime bu ani alınan kararı Musevi ve Rahneverd'in geçtiğimiz eylül ayı ortasında genç kadın Mahsa Amini'nin ölümünün ardından ülkeyi sarsan ‘Kadın, Hayat, Özgürlük’ hareketiyle ilgili son açıklamalarına ve tutumlarına bağladı. İnternet sitesi, Musevi'ye karşı getirilen yeni kısıtlamaların ayrıntılarına ilişkin bilgi ise vermedi.
Reformist kesim uzun süredir, sağlık durumları kötüleşen Musevi ve eşi üzerindeki sıkı denetimin gevşetilmesini talep ediyor. Yetkililer geçtiğimiz nisan ayında Musevi'nin ikametgahına çıkan sokaktaki demir bariyerlerin kaldırıldığını duyurmuştu. Muhalif lider Şubat 2011'den bu yana ev hapsinde tutuluyor. Evinin kapıları ve pencereleri kaynakla kapatılmıştı. İran Ulusal Güvenlik Konseyi medya platformu Noor News haberinde, “Kademeli hafifletme yıllar önce başladı ve halen devam ediyor” ifadesini kullanırken Kalime web sitesi ise bunları ‘tiranlığın medyasından uydurma haberler’ olarak nitelendirdi.
1980’lerde sekiz yıl başbakanlık yapan Musevi'nin ev hapsinde tutulduğu süre boyunca yetkililer, ne Musavi'ye ne de o sırada Meclis Başkanı olan Kerrubi'ye herhangi bir suçlama yöneltmedi. Ancak karar İran Dini Lideri Ali Hamaney'in protesto hareketini ‘fitne’ olarak tanımlamasının ardından geldi.
Musevi son olarak 1979’daki devrimin 44’üncü yıl dönümü münasebetiyle yeni bir anayasa hazırlanması, referanduma sunulması, rejimin formülünü değiştirmek ve İslam Cumhuriyeti rejimini geçersiz kılmak için serbest seçimler düzenlenmesi çağrısında bulundu.
Musevi'nin açıklaması, rejimi eleştiren dini ve siyasi şahsiyetlerin yanı sıra reformist destekçilerinin geniş bir kesimi tarafından desteklendi. Yetkililer, onlarca siyasi aktiviste destek açıklamalarındaki imzalarını geri çekmeleri için baskı yaptı. Musevi’nin müttefiki eski Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, rejimin devrilmesinin “mümkün olmadığını” vurgulayarak, kendisini Musevi'nin önerilerinden uzaklaştıran bir açıklama yaptı. Hatemi, ‘mevcut anayasanın ruhuna dönüş durumunda reformun mümkün olduğuna’ inandığı bir bildiri yayınladı. Bildiride “Denenen yol ve yaklaşımda reform talep etmek imkânsız hale geldi demesek bile en azından bir kayaya çarptı, çıkmaza girdi. İnsanların hükümet sisteminden ümitlerini kesmeye hakları var” ifadelerini kullandı.
Hatemi'nin açıklaması reformcu partiler tarafından Reform Cephesi adı altında desteklendi. Musevi son yaptığı açıklamada, ülkenin yaşadığı krizlerin nedenini ‘sürdürülemeyecek çelişkili yapı ve temel sistem’ olarak niteledi.
350'den fazla siyasi aktivist, İslam Cumhuriyeti’nden ‘barışçıl ve şiddet içermeyen bir geçiş’ çağrısında bulundu. “Mir Hüseyin Musevi'nin 12 yıllık ev hapsinden sonra direnişe, protestolara ve halkın taleplerine verdiği desteği ve mesajı takdir ediyoruz” açıklamasında bulunan aktivistler Musevi'yi destekleyerek, ülkenin mevcut sorunlarının ‘hukukun üstünlüğüne dayalı sistemden kaynaklanan acizlikten’ kaynaklandığını ifade ettiler.



Guardiola: Gazze'de yaşananlar beni derinden etkileyen bir ‘kâbus’

Manchester City Teknik Direktörü Pep Guardiola (AFP)
Manchester City Teknik Direktörü Pep Guardiola (AFP)
TT

Guardiola: Gazze'de yaşananlar beni derinden etkileyen bir ‘kâbus’

Manchester City Teknik Direktörü Pep Guardiola (AFP)
Manchester City Teknik Direktörü Pep Guardiola (AFP)

Manchester City Teknik Direktörü Pep Guardiola, Gazze'de yaşananları görmenin kendisini derinden yaraladığını söyledi ve bunu bir ‘kâbus’ olarak tanımladı.

Guardiola'nın yorumları, 2016 yılında Manchester City’nin başına geçmesinden bu yana şehre yaptığı katkılardan dolayı dün düzenlenen resmi bir törenle Manchester Üniversitesi'nden fahri doktora unvanı aldığı sırada geldi.

Törende konuşan İspanyol teknik adam şu ifadeleri kullandı: “Gazze'de olanları görmek beni derinden yaralıyor. Mesele ideoloji ya da kimin haklı ya da haksız olduğu değil; mesele hayatı sevmekle ve etrafımızdakilere değer vermekle ilgili. Dört ve beş yaşındaki çocukların bombardıman altında ya da artık var olmayan hastanelerde öldüğünü gördük. Pek çok kişi bunun kendileriyle ilgili olmadığını düşünebilir ama dikkat edin, sıra bizim çocuklarımıza gelebilir.”

Guardiola, “Bu kâbusun başlangıcından beri ne zaman Gazze'deki çocukların görüntülerini görsem çocuklarım Maria ve Valentina'yı hatırlıyorum ve dehşete düşüyorum” dedi.

Sessiz kalmayı reddettiğini ve yaşananlar konusunda farkındalık yaratmak için üzerine düşeni yapmak istediğini kaydeden Guardiola sözlerini şöyle sürdürdü: “Bize büyük bir fark yaratmak için çok küçük ve zayıf olduğumuzu söyleyen bir dünyada, bir insanın gücünün sessiz kalmayı seçme ve reddetme yeteneğinden geldiğine inanıyorum.”

Guardiola duruşunu, bir orman yangını hikâyesine benzetti; Bir kuş, küçük gagasında su damlaları taşıyarak ve yangına püskürterek birkaç kez hızlıca denize gidip gelmeye karar verdi. Yılan onu gördüğünde, “Getirdiğin bu su hiçbir işe yaramaz” diyerek alay etmiş, kuş da ona cevap vermiş: “Ben üzerime düşeni yapıyorum.” Küçük kuş, yaptığı şeyin yangınları söndürmeyeceğini biliyor ama yine de üzerine düşeni yapıyordu.

İspanyol teknik adam ayrıca, Sudan ve Ukrayna'da yaşananlardan da derin üzüntü duyduğunu vurguladı.