Suriye’deki deprem kredileri, depremzedeleri desteklemek için yeterli değil

Yardım akını ve finansal transferler gelirken, döviz kuru yükseliyor

Şubat ayında Halep şehrinin el-Meşarika semtinde depremde hasar gören bir binadaki evlerinin balkonunda oturan aile (AFP)
Şubat ayında Halep şehrinin el-Meşarika semtinde depremde hasar gören bir binadaki evlerinin balkonunda oturan aile (AFP)
TT

Suriye’deki deprem kredileri, depremzedeleri desteklemek için yeterli değil

Şubat ayında Halep şehrinin el-Meşarika semtinde depremde hasar gören bir binadaki evlerinin balkonunda oturan aile (AFP)
Şubat ayında Halep şehrinin el-Meşarika semtinde depremde hasar gören bir binadaki evlerinin balkonunda oturan aile (AFP)

Suriyeli bankacılık uzmanı Amir Şahda, Suriye Merkez Bankası’nın kredilerle ilgili politikalarının enflasyonu artıracağı konusunda uyarıda bulundu. Bankacılık işlerinde uzman bir danışman olan Amir Şahda, yerel basına yaptığı açıklamada, Merkez Bankası’nın kredi kullanımına izin verme kararıyla, döviz cinsinden para transferleri aldığı ve Suriye para biriminden nakit çıkarmasıyla, enflasyonu yükseldiğini belirtti.
Rejime yakın yerel gazete el-Vatan’ın haberine göre, Uzman Şahda, Merkez Bankası’nın bugüne kadarki bu politikalarının ‘toplum için belirsiz olduğuna ve deprem tarihinden bugüne kadarki yüksek fiyatların da gösterdiği üzere ekonomik durumun gerektirdikleri ile uyumlu olmadığına’ dikkat çekti. Şahda, Merkez Bankası’nın havale alışları ile piyasaya nakit para sunabilmesi için, ‘enflasyon ve fiyat artışlarından kaçınmak üzere nakit bloktan fazla arzı absorbe edecek bir araç kullanması gerektiğini’ açıkladı.
Depremin ardından Suriye piyasaları, depremden etkilenen bölgelere yardım akışlarının yoğunlaşması nedeniyle birçok gıda ürününde kıtlığın yanı sıra ekmekten ete, sütten sebzeye ve meyveye kadar çeşitli gıda ürünlerinde yüzde 30 ile yüzde 50 arasında değişen fiyatlarda ürkütücü fiyat artış dalgasına tanık oldu. Suriye lirasının değerinde iyileşme beklenirken, dış yardım ve havalelerin geldiği zamanda bir ABD doları için döviz kuru 7 bin Suriye lirasından 7 bin 400 liraya yükseldi. Bu durum, Suriyelilerin acısını daha da artırdı.
Şam’daki hükümet depremde hasar gören evlerin tadilatı için 18 milyon lira (2 bin 500 dolar) değerinde, 6 yıllık bir süre boyunca 250 bin liralık aylık ödemeler halinde ödenecek krediler vermeyi teklif etti. Bu bağlamda yararlanıcının gelirinin aylık ödemeyi karşılaması şartı getirildi. Bu nedenle de, gerçekten ihtiyacı olanların kredi alamaması ikilem yarattı. Ekonomist, bu kredileri ‘görevlerini yerine getirmekten aciz’ olarak nitelendirerek, vatandaşın yaşam koşullarına ve mevcut yüksek fiyatlara uymadığını belirtti. Tavan ücreti 18 milyon lira olarak belirlenen kredinin değerinin, mağdurun geliriyle kıyaslandığında ödenemeyecek olduğunu açıkladı. Ayrıca “Bir buçuk milyon lira olan kişisel ihtiyaç kredileri gıda giderlerine yetmezken, tadilat için nasıl yetecek?” sorusunu yönelten Şahda, bu kredilerin ‘faydasız olduğunu ve büyük bir para miktarı sunmanın bir sonucu olarak piyasadaki enflasyon oranını yükseltmek de dahil olmak üzere ekonomi üzerinde yalnızca daha olumsuz yansımalara neden olacağını’ vurguladı.
Şahda, hükümetin deprem felaketinin yansımalarıyla başa çıkma politikalarını eleştirerek “Bugün hala felakete müdahale etme aşamasındayız. Henüz çözüm bulma ve bu sıkıntılardan çıkmak için planlar yapma aşamasına geçmedik. Bu da çözüm geliştirmekten sorumlu düşüncenin var olmadığını kanıtlıyor” ifadelerini kullandı. Veri yokken çözümlerin geliştirilemediğini belirten Şahda, hükümete geleceğe yönelik çözümler için politikalar ve öneriler oluşturmak amacıyla hasar ve kayıpların boyutuna ilişkin doğru, kesin rakamlar ve sonuçlar sunma çağrısında bulundu. Suriye’nin mevcut nüfusunu sayılmasını için yaptığı birçok girişimde bulunduğunu da vurguladı.
Şam Üniversitesi'ndeki Suriyeli uzmanlar daha önce depremin ilk kayıplarının gayri safi yurtiçi hasılanın 7 katı yani yaklaşık 44 bin 535 milyar dolar olduğunu tahmin ederken, Suriye’nin gayri safi yurtiçi hasılasının 25 trilyon Suriye lirası (5,5 milyar dolara eşdeğer) olduğunu belirtti. Küresel ortalama oranlara göre belirlenen Suriyeli kayıp tahminleri, mali hasarı içeriyor. Hasarın ortalama 19 milyar 750 bin dolar olduğu tahmin ediliyor, bunun 5 milyar doları harap evlerin kaybı, 7,5 milyar doları zarar gören evlerin kaybı, 500 milyon doları kamu devlet kurumlarının kaybı ve 6,75 milyar doları da yıkılan veya zarar gören altyapı kaybından kaynaklandığı belirtildi. Bunların yanı sıra insan kayıplarının maliyeti de bulunuyor. Bu bağlamda toplam kaybın yaklaşık 20 milyar 785 milyon dolar olduğu tahmin ediliyor ve bunun yaklaşık 3 milyar 285 milyon doları evini kaybeden yaklaşık 3 milyon kişiye, 10 milyarı bilimsel uzmanlık kayıplarına ve 7,5 milyar doları yaralılar ve engelliler için bir yıl boyunca harcanacak meblağa dayanıyor.
Dünya Bankası, Suriye’deki depremin yol açtığı zararı yaklaşık 5,1 milyar dolar olarak kaydetti. Yakın zamanda yayınlanan kapsamlı bir rapor, hasar ve kayıpların hacminin gayri safi yurtiçi hasılanın yaklaşık yüzde 10’una denk geldiğini ortaya koydu. Geniş çaplı hasar, yaklaşık 10 milyon kişiye ev sahipliği yapan 4 şehri etkiledi. 4,2 milyon kişiyi barındıran Halep şehri, hasar tahmininde yüzde 45 yani yaklaşık 2,3 milyar dolar ile en büyük paya sahip olurken, onu yüzde 37 yani 1,9 milyar dolar ile İdlib ve yüzde 11 yani 549 milyon dolar ile Lazkiye izledi. Raporda, artçı sarsıntıların devam etmesiyle hasarın boyutunun zaman içinde artacağı belirtildi.
Dünya Bankası raporu, üretim ve ticari faaliyetlerin aksaması, gelir kaybı, geçici konut maliyetleri ve yıkım maliyetleri gibi geniş çapta Suriye ekonomisini vuran ekonomik kayıpları içermiyor. Dünya Bankası Ortadoğu Departmanı Direktörü Jean-Christophe Carré, depremin Suriye halkının yıllardır çektiği yıkımın, ızdırabın ve sıkıntının iki katına çıkmasına neden olduğunu vurguladı. Ayrıca felaketin ekonomik aktivitede düşüşe yol açacağını ve bunun da Suriye’deki büyüme beklentilerini daha da etkileyeceğini belirtti.



Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
TT

Irak, sınır şeridi boyunca "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu

7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)
7.Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetim operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Irak Haber Ajansı'nda bugün yer alan habere göre Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tüm komşu ülkeler dahil olmak üzere Irak'ın bütün sınır şeridinde "entegre savunma ağı"nın tamamlandığını duyurdu.

Şarku’l Avsat’ın Ajans’tan aktardığına göre Komutanlık, “Suriye sınırında 618 kilometreden uzun tahkimat çalışmalarına 2022'de başladığını ve "Şu ana kadar beton güvenlik duvarının 350 kilometresinde çalışmaların tamamlandığını, sızma ve kaçakçılığı önlemek için kalan tüm boşlukların kapatılması çalışmalarının devam ettiğini" ifade etti.

7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)7. Sınır Tugayı'na bağlı 3. Alay, sınır şeridi boyunca güvenlik ve istikrarı sağlamak amacıyla sorumluluk alanındaki engebeli vadilerde denetleme operasyonu yürütüyor (Irak Sınır Kuvvetleri Komutanlığı Facebook hesabı)

Sınır Kuvvetleri Komutanlığı, tahkimatların sadece beton duvarla sınırlı olmadığını, hendekler, dikenli teller, erken uyarı sistemleri, gece ve gündüz gözetleme kameraları gibi çok sayıda engelin bulunduğunu belirtti.

Komutanlık, tüm komşu ülkelerle sınırlarda sınır tahkimatlarının uygulandığını, ancak "her bölgedeki güvenlik tehditlerine bağlı olarak farklı derecelerde" uygulandığını vurguladı.


Güney Lübnan'da İsrail’in bir araca düzenlediği hava saldırısında bir genç hayatını kaybetti

İsrail'in Frun'a düzenlediği saldırının gerçekleştiği yerden bir görüntü, (X)
İsrail'in Frun'a düzenlediği saldırının gerçekleştiği yerden bir görüntü, (X)
TT

Güney Lübnan'da İsrail’in bir araca düzenlediği hava saldırısında bir genç hayatını kaybetti

İsrail'in Frun'a düzenlediği saldırının gerçekleştiği yerden bir görüntü, (X)
İsrail'in Frun'a düzenlediği saldırının gerçekleştiği yerden bir görüntü, (X)

İsrail ordusunun bugün Güney Lübnan'daki Zavtar el-Şarkiye'de düzenlediği saldırıda bir gencin öldürülmesiyle yeni bir gerilim yaşandı. UNIFIL ise sınırda devam eden gerginliğin ortasında Lübnan'ın egemenliğine saygı gösterilmesi çağrısını yineledi.

Ulusal Haber Ajansı'nın (NNA) haberine göre, İsrail'in Lübnan'ın güneyindeki Zavtar bölgesinde bir aracı hedef alan hava saldırısında bugün bir Lübnanlı genç hayatını kaybetti.

Ajans haberinde, "Genç Kamil Reda Karabaş, İsrail insansız hava aracının (İHA) Ayn el-Semahiye yolunda seyir halindeki aracına iki güdümlü füzeyle saldırması sonucu şehit oldu. Ambulans ekipleri olay yerine geldi" ifadelerini kullandı.

İsrail ordusu ayrıca Bint Cubeyl sektörüne bağlı Frun kasabasında bir Hizbullah mensubunu hedef alan hava saldırısı düzenlediğini duyurdu.

Ordu sözcüsü Avichay Adraee, X hesabından baskına ilişkin bir video yayınlayarak, hedefin "İsrail'e karşı terörist planlar yürüttüğünü" ve faaliyetlerinin "Lübnan ile varılan mutabakatların ihlali anlamına geldiğini" belirtti.

Adraee, ordunun Güney Lübnan'dan gelebilecek "her türlü tehdidi ortadan kaldırmaya" devam edeceğini ifade etti.

Lübnan Halk Sağlığı Acil Durum Operasyon Merkezi, dün yaptığı açıklamada, Frun kasabasında bir aracı hedef alan İsrail hava saldırısında bir vatandaşın hayatını kaybettiğini duyurdu.

UNIFIL: Lübnan'ın egemenliğine saygı gösterilmelidir

Bu arada, Lübnan'daki Birleşmiş Milletler Geçici Gücü (UNIFIL) Başkanı Diodato Abagnara, 1701 sayılı Kararın uygulanmasında ilerleme sağlanması için "Lübnan'ın egemenliğine, birliğine ve toprak bütünlüğüne tam saygı" gösterilmesinin gerekliliğini vurguladı.

"X" platformunda açıklama yapan Abagnara, Lübnan ordusunu destekleme taahhüdünü teyit ederek, orduyu güneyde "istikrarı sağlamada kilit ortak" olarak nitelendirdi. Ayrıca, Lübnan ordusunun bölgede yeniden konuşlandırılmasını, devlet otoritesinin genişletilmesinde hayati bir adım olarak değerlendirdi.

İsrail, Gazze'deki savaş sonrasında Hizbullah ile yaşanan çatışmanın ardından bir yıl önce varılan ateşkes anlaşmasına rağmen güney ve doğuda saldırılarını sürdürüyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre ateşkes anlaşmasının amacının "partinin askeri kapasitesini yeniden inşa etmesini engellemek" olduğu belirtiliyor.


Irak'ın "Koordinasyon Çerçevesi" "bir lider değil, bir cumhurbaşkanı" istiyor

Iraklılar, 17 Kasım 2025'te Bağdat'taki bir kafede seçim sonuçlarını izlemek için toplandılar (AFP)
Iraklılar, 17 Kasım 2025'te Bağdat'taki bir kafede seçim sonuçlarını izlemek için toplandılar (AFP)
TT

Irak'ın "Koordinasyon Çerçevesi" "bir lider değil, bir cumhurbaşkanı" istiyor

Iraklılar, 17 Kasım 2025'te Bağdat'taki bir kafede seçim sonuçlarını izlemek için toplandılar (AFP)
Iraklılar, 17 Kasım 2025'te Bağdat'taki bir kafede seçim sonuçlarını izlemek için toplandılar (AFP)

11 Kasım 2025'te yapılan Irak parlamento seçimlerinden bir hafta sonra, "Koordinasyon Çerçevesi"ndeki 12 Şii parti lideri, başbakan adayı gösterme yetkisine sahip "en büyük blok" olduklarını belirten bildiriyi imzaladı. Görevden ayrılan Başbakan Muhammed es-Sudani'nin, ikinci bir dönem için göreve devam etme niyeti konusunda yaşanan anlaşmazlığın ardından imza töreninde hazır bulunması dikkat çekiciydi.

Şarku'l Avsat'ın kaynaklardan edindiği bilgiye göre, "koordinasyon çerçevesindeki üç önemli Şii lider, güçlü yetkilere ve tam desteğe sahip bir icra direktörü gibi birini bulma konusunda anlaştı, ancak bu pozisyonda siyasi bir lider istemiyorlar."

Kaynaklar, "Koordinasyon Çerçevesi"ndeki kilit liderlerin, bir sonraki aşamada pozisyonu yönetecek siyasi denklemi değerlendirmek üzere pozisyon için aday listelerinin incelenmesini geçici olarak durdurduğunu bildirdi ve "Es-Sudani'nin kısa listeye girdiğini, ancak farklı bir durumda olduğunu" vurguladı.

Eski Başbakan Nuri el-Maliki, Sudani'nin göreve dönmesine şiddetle karşı çıkıyor, ancak koalisyon içindeki sınırlı sayıda parti, "mevki için yeni kriterler kabul edilirse" itiraz etmeyecek. Şii bir lider, "koalisyon içindeki liderlerin son zamanlarda masada oturan ve önemli kararlar hakkında lider olarak oy kullanma hakkına sahip olan kişilerin sayısının artmasından duydukları hoşnutsuzluğu ve kızgınlığı dile getirdiklerini" belirtti.