ABD ve İsrail, İran’ın silahlanmasına karşı ortak vizyon üzerinde çalışıyor

İsrail’den Batı’ya ‘İran nükleerine’ karşı düşüncelerini değiştirmesi çağrısı

Netanyahu ve Austin’in dün Kudüs’teki görüşmesinden bir kare (DPA)
Netanyahu ve Austin’in dün Kudüs’teki görüşmesinden bir kare (DPA)
TT

ABD ve İsrail, İran’ın silahlanmasına karşı ortak vizyon üzerinde çalışıyor

Netanyahu ve Austin’in dün Kudüs’teki görüşmesinden bir kare (DPA)
Netanyahu ve Austin’in dün Kudüs’teki görüşmesinden bir kare (DPA)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin’in dün ‘İran'ın nükleer silah edinmesini engelleme, İran saldırganlığına karşı koyma, bölgede güvenlik ve refahı sağlama ve barış çemberini genişletmeye yönelik ortak bir gündemi’ tartıştıkları görüşmelerinde uzlaştıkları duyurulmasına rağmen; siyasi ve güvenilir kaynaklar, ‘İran liderliğinin, şu ana kadar İran’ı askeri olarak nükleer bir devlete dönüştürmek için talimatlar vermediğini’ söyleyen ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı’nın (CIA) tutumunu eleştiren açıklamalar yaptılar.
Söz konusu kaynaklar “ABD tutumu, yalnızca bir tutumun değerlendirmesini veya istihbarat bilgilerini ifade etmekten ziyade Batı istihbarat servislerindeki hakim bir düşünceyi ifade ediyor. Bu düşünce temelde İran’ın ve tüm Doğu’nun yapısından bihaber” ifadelerini kullandılar.
Netanyahu, Austin ile görüşmesinin başında “Bakan Austin'in tekrar İsrail'e gelmesinden memnuniyet duyuyorum. Ortak bir gündemimiz var: İran'ın nükleer silah edinmesini engellemek, İran saldırganlığına karşı koymak, bölgede güvenlik ve refahı sağlamak ve barış çemberini genişletmek. Bu önemli bir gündem ve sizinle konuşmayı sabırsızlıkla bekliyorum” ifadelerini kullandı.
ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin, İran'ın uranyum zenginleştirmede kaydettiği gelişmeden derin bir endişe duyduğunu dile getirirken, İsrailli mevkidaşı Yoav Gallant, Tahran'ın nükleer silah edinmesini engellemek için tüm önlemlerin alınması gerektiğini söyledi.
Austin, Gallant ile düzenlediği ortak basın toplantısında Filistinlilerle yaşanan gerilimin azaltılması gerektiği konusunda İsrail liderleri ve komutanlarıyla net bir görüşme yaptığını belirtti.
Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre, konunun hassas olmasından ötürü isminin açıklanmaması şartıyla konuşan üst düzey bir ABD savunma yetkilisi, “Bakan Austin, her iki konuda da (Batı Şeria ve İran) müzakereleri yürütme konusunda tam yetkinliğe sahiptir” dedi.
Yetkili, İsrail'in Batı Şeria ile meşgul olmasının ‘halihazırda stratejik bir tehdit oluşturan İran'ın tehlikeli nükleer gelişimine ve devam eden bölgesel ve uluslararası saldırgan politikasına odaklanma güçlerini azalttığını’ vurguladı.
Göstericilerin yavaş hareket ettirdikleri arabalarıyla Ben Gurion Uluslararası Havaalanı'nı kuşatmasının ardından Austin ile oldukça gergin koşullarda görüşen Netanyahu, Batı Kudüs'teki ofisinden bir polis uçağıyla havaalanına uçmak zorunda kaldı. Austin, Kudüs’te Cumhurbaşkanı Isaac Herzog ile yapacağı görüşmenin yanı sıra Tel Aviv'deki Savunma Bakanlığı karargahında genelkurmay başkanları ve bakanı ile yapacağı görüşmeleri de iptal etmek zorunda kaldı. Austin, Netanyahu ile kısa bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşmeye Savunma Bakanı Yoav Gallant, Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer, Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Tzachi Hanegbi, Kabine Sekreteri Tzachi Braverman ve Başbakan'ın Askeri Sekreteri Tümgeneral Avi Gil de katıldı.
İsrail askeri kaynakları, ‘dünyanın İran ile ilişkilerde Tahran’ın kendisini Kuzey Kore gibi nükleer bir devlet olarak dayatmasına yol açabilecek bir hataya tekrar şahit olacağını’ öne sürerek Batı’nın yüzüne karşı ‘uyandırma çığlığı’ atmaya dikkat ettiler.
Her zaman olduğu gibi, İsrail'deki yetkililer hassas bir konudaki pozisyonlarını sızdırmak istediklerinde, resmi olarak karar mercilerinde çalışmayan ancak resmi liderlerle yakın ilişkileri olan bir güvenlik yetkilisini kullanıyorlar. İsrail Ordusu Askeri İstihbarat Dairesi Eski Başkanı Tamir Hayman, sahada yaşananların şöyle olduğunu ifade etti:
“İranlılar askeri nükleer enerjiler inşa ediyorlar. Uranyum zenginleştirme derecelerini yüzde 84'e çıkarmakla kalmayıp üstüne nükleer başlık taşıyabilecek balistik füze geliştirme konusunda da büyük adımlar atıyorlar. Her şeyi öyle bir inşa ediyorlar ki lider şöyle diyor: Allah bize güç verdi; öyleyse neden bunu kullanmayalım? Bu nedenle, daha yüksek emir vermeme prensibi sorgulanmalıdır.”
Hayman “Şu anda yapmamız gereken şey, bizim ve Batı’nın izlediği stratejinin başarısız olduğunu kabul etmektir. Kapalı bir kapıya ulaştık” ifadelerini kullanarak ‘hataların düzeltilmesi’ çağrısında bulundu. Hayman “Nükleer İran’ın yerel bir tehlikeden ziyade daha kapsamlı bir tehlike olduğunun farkına varmalıyız. İran nükleer bir güç olunca tüm bölgede bir nükleer silahlanma yarışına tanık olacağız. Bu İsrail'in elini kolunu bağlayacak, dengesiz bir korkuya yol açacak ve moralleri bozacaktır. Böyle bir noktaya gelmemeliyiz” dedi.
Aynı zamanda 2015 nükleer anlaşmasına bağlı kalmayı eleştiren Hayman “Alman Dışişleri Bakanı'nın İran'a yönelik yaptırımların geri getirilmesi gerektiğini söylediğini duyduk. Pratikte bakıldığında, nükleer anlaşmanın bozulması gerektiğini söylüyor. Bence bir yıl önce nükleer anlaşma imzalanmış olsaydı daha iyi olurdu. Ancak olmuşla ölmüşe çare yok. Bugün sadece yaşayan ölü bir anlaşma var. Bu sağlıklı değil ve bozulmalıdır. Bir an önce masanın terk edilerek eski yaptırımlara dönülmesi, bunlara yeni yaptırımlar eklenmesi ve ayrıca askeri seçeneklerin ciddi bir şekilde düşünüldüğünün de gösterilmesi gerekiyor. İran'ı ancak bu caydırabilir” dedi.



Suriye Savunma Bakanlığı: SDG ile çıkan çatışmada iki asker hayatını kaybetti

Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
TT

Suriye Savunma Bakanlığı: SDG ile çıkan çatışmada iki asker hayatını kaybetti

Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)
Deyrizor'daki SDG milisleri (Arşiv – Reuters)

Suriye Savunma Bakanlığı bugün yaptığı açıklamada, dün akşam Rakka kırsalında Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile çıkan çatışmalarda iki askerin öldürüldüğünü duyurdu.

Suriye devlet televizyonu dün akşam, SDG'nin bölgedeki Suriye ordusu mevzilerine sürpriz bir saldırı düzenlemesinin ardından Rakka'nın doğusundaki Ma'adan şehri civarında şiddetli çatışmaların çıktığını bildirdi. Kanal, SDG'nin bölgedeki ordu mevzilerini hedef almasının ardından ordu topçularının SDG'nin ateşine karşılık verdiğini de ekledi. SDG ise güçlerinin DEAŞ unsurlarının Rakka'nın doğusundaki Ganem el-Ali çölünde bulunan mevzilerine insansız hava araçları (İHA) fırlatmak için kullandıkları bir dizi mevziyle mücadele ettiğini söyledi. SDG tarafından yapılan açıklamada, “Bölge, bu hafta Şam hükümetine bağlı gruplar tarafından bir dizi saldırıya maruz kaldı. Bu saldırılar, terörist saldırılarını gerçekleştirmek için bu bölgeleri kullanan DEAŞ unsurlarının faaliyetleriyle paralel olarak gerçekleşti” denildi. SDG, ‘Suriye'nin kuzey ve doğusunu meşru bir şekilde savunmaya ve sivilleri hedef alan her türlü terörist tehdidi önlemeye’ kararlı olduğunu vurguladı.

Bu hafta başında SDG, doğu Rakka'da Suriye hükümeti gruplarının saldırısını engellediğini duyurmuş ve çatışmanın tırmanmasını önlemek için orantılı bir yanıt verildiğini belirtmişti.

SDG, Suriye'nin kuzey ve doğusunun büyük bir bölümünü kontrol ediyor.

Suriye Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra geçen ay, başkent Şam'da SDG lideri Mazlum Abdi ile görüştüğünü ve ülkenin kuzey ve kuzeydoğusundaki tüm cephelerde ve askeri konuşlanma noktalarında derhal kapsamlı bir ateşkes üzerinde anlaştıklarını söyledi.


İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
TT

İsrail'in Gazze'nin güneyine düzenlediği hava saldırısı sonucu 3 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi yaralandı

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta bulunan Nasır Hastanesi'nde İsrail saldırısı sonucu hayatını kaybedenlerin cenaze namazını kılan Filistinliler (Reuters)

İsrail savaş uçakları, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusuna hava saldırısı düzenlerken, sivil savunma ekipleri kanlı bir günün ardından bölgeden üç ceset çıkardı ve 15 yaralıyı tahliye etti.

Filistin Enformasyon Merkezi, ‘işgal uçaklarının bu sabah erken saatlerde Han Yunus'un doğusunda, ağır topçu bombardımanı ile eşzamanlı olarak birkaç hava saldırısı düzenlediğini’ bildirdi.

Gazze Şeridi'ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un doğusundaki Beni Suheyla bölgesinde bir evi bombalamasının ardından üç şehit çıkarıldığını ve 15 yaralı tahliye edildiğini’ duyurdu.

Gazze Şeridi'ndeki hastanelerin sağlık kaynakları dün, ‘İsrail ordusunun 10 Ekim'de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasını açıkça ihlal ederek, Gazze ve Han Yunus şehirlerinde 17'si çocuk ve kadın olmak üzere 28 kişiyi öldürdüğünü’ bildirdi.

Hamas Sözcüsü Hazım Kasım bugün yaptığı açıklamada, İsrail’i Gazze anlaşmasını ihlal etmekle suçladı. Kasım, İsrail’in aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişiyi öldürdüğünü ve yaraladığını belirterek, Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi bu ‘ihlalleri’ derhal durdurmak için harekete geçmeye çağırdı.

Kasım, İsrail ordusunun ‘anlaşmanın varlığına rağmen Gazze’de büyük bir katliam gerçekleştirdiğini’ ve bu tutumun, İsrail hükümetinin arabulucular ve garantör ülkeler nezdindeki açık saygısızlığını yansıttığını söyledi. Kasım ayrıca, bu ülkelerin işgalci güçlerin Gazze’ye yönelik saldırılarını durdurmakta yetersiz kaldığını ifade etti.

dwef
İsrail'in düzenlediği hava saldırısının gerçekleştiği bölgeyi inceleyen Filistinliler (Reuters)

Kasım, “Şarm eş-Şeyh'te anlaşmayı imzalayan tüm tarafları, özellikle Mısır, Katar, Türkiye ve ABD'yi, sorumluluklarını yerine getirmeye ve işgalin saldırganlığını ve Gazze'deki savaşı sona erdirmek için yapılan anlaşmanın ihlallerini durdurmak için acil önlemler almaya çağırıyoruz” dedi.


Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
TT

Gazze Anlaşması... Silahsızlanma konusundaki anlaşmazlıklar BM kararını zorluyor

Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)
Gazze şehrindeki yerinden edilmiş kişiler için kurulan kampta kışın ilk yağmurları yağarken çadırlarını kurmaya çalışan Filistinliler (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin, ABD Başkanı Donald Trump’ın barış planının uygulanmasına ve uluslararası güçlerin konuşlandırılmasına zemin hazırlayan Amerikan kararını onaylamasının ardından, Gazze Şeridi’nde yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasının geleceğine ilişkin farklı değerlendirmeler gündeme geldi. Bu farklılıkların başında silahsızlanma meselesi bulunuyor.

Filistin taraflarının karar hakkındaki tepkileri değişkenlik gösterirken, uzmanlar bu adımın ‘diplomatik bir ivme’ yarattığını, ancak sahada somut bir uygulamaya dönüşmeden önce ciddi engellerle karşılaşacağını belirtiyor. Uzmanlara göre bu durum, özellikle ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticilerinden Halil el-Hayye arasında İstanbul’da gerçekleşip gerçekleşmediği tartışılan görüşme nedeniyle, anlaşmanın ikinci aşamasını belirsizlik içinde bırakıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkesin ikinci aşamasını oluşturan güvenlik ve idari düzenlemeler, İsrail’in rehinelerin tümünün cenazelerinin iade edilmesinde ısrarcı olması ve Gazze Şeridi’ni yönetecek komitenin henüz açıklanmaması nedeniyle ilerleyemiyor.

Çelişkili haberler

İsrail medyasında, ABD’nin Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Hamas yöneticisi Halil el-Hayye arasında Türkiye’de yapılması planlanan toplantıya ilişkin bilgiler çelişkili şekilde yer aldı. Söz konusu görüşme, cuma günü New York Times tarafından ortaya çıkarılmıştı.

Times of Israel, toplantının gerçekleştiğini öne sürerken, İsrail Kamu Yayın Kurumu KAN görüşmenin ‘İsrail’in baskısı nedeniyle’ yapılmadığını aktardı.

Israel Hayom ise Washington’ın, BM Güvenlik Konseyi’nde ABD kararına karşı Arap desteği toplama girişimi nedeniyle Hamas’a tepki gösterdiğini yazdı. Gazete, bu girişimin Trump yönetiminin anlaşmanın bir sonraki aşamasına ilerleme çabalarını fiilen yavaşlattığını ifade etti.

fgt
Gazze şehrinin Suk Faras mahallesindeki bir çöp döküm alanının yanından geçen çocuklar (AFP)

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal, söz konusu görüşmenin yapılıp yapılmadığına dair çelişkili haberlerin, bazı çevrelerin BM Güvenlik Konseyi kararını ‘ileriye dönük bir adım’ olarak görmesine rağmen Hamas’ın kararı reddetmesiyle birlikte, özellikle silahsızlanma konusunda ciddi görüş ayrılıklarına işaret ettiğini belirtiyor. Nazzal’a göre bu durum, İsrail’in Hamas’a herhangi bir meşruiyet tanımama yönündeki baskılarıyla da bağlantılı.

Nazzal, “Eğer toplantı sadece ertelendiyse, bu anlaşmanın karşılaştığı engelleri aşmak için bir fırsat olabilir. Ancak tamamen iptal edilmişse, bu durumda Hamas tutumunu sertleştirecek ve özellikle silahsızlanma maddesi başta olmak üzere alınan kararlara yaklaşımı olumsuz yönde etkilenecektir” dedi.

BM Güvenlik Konseyi’nin 13 üyenin desteğiyle kabul ettiği karar, Gazze Şeridi’nde ‘geçici uluslararası istikrar gücü’ kurulmasına izin veriyor. Ancak kararın son versiyonunda, Gazze’de silahsızlanmaya yönelik ifadelerin yer alması, silahların toplanması ve askeri altyapının imhası gibi maddelerin olması, uygulanabilirliğe ilişkin yeni endişeleri gündeme getirdi.

Tarafsızlık niteliği

Hamas, kararın kabul edilmesinin ardından yaptığı açıklamada, uluslararası gücün Gazze Şeridi içinde üstlenmesi öngörülen görevler arasında yer alan silahsızlanma maddesinin, bu gücün ‘tarafsızlık niteliğini ortadan kaldıracağını ve onu çatışmada işgalin tarafına dönüştüreceğini’ belirtti.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise kararı memnuniyetle karşıladı. X platformunda İngilizce yaptığı paylaşımda, “Başkan Trump’ın planının barış ve refah getireceğine inanıyoruz; çünkü plan Gazze’nin tamamen silahsızlandırılmasına, askeri kapasitesinin ortadan kaldırılmasına ve aşırılığın kökünün kazınmasına vurgu yapıyor” ifadelerini kullandı.

Mısırlı İsrail uzmanı Said Ukkaşe, kararın anlaşmaya yalnızca ‘diplomatik bir ivme’ kattığını, ancak sahada çok sayıda engel bulunduğunu söyledi. Ukkaşe’ye göre İsrail, yeniden inşa ve çekilmeden önce silahsızlanmada ısrar ederken, Filistinli gruplar tam tersini talep ediyor.

Uzman, İsrail’in, karar metninde ileride Filistin devletine ilişkin istişare çağrısının yer almasına rağmen kararı olumlu karşılamasının, ‘fraksiyonların tutumunu bildiği için yapılmış bir siyasi manevra’ olabileceğini, bunun daha sonra anlaşmayı durdurmak için bir gerekçeye dönüştürülebileceğini ifade etti.

Nizar Nazzal da Hamas’ın önce İsrail’in çekilmesini isteyeceğini, İsrail’in ise önce Hamas’ın silahsızlanmasını talep edeceğini belirtti. Nazzal, “Bu karşılıklı talepler sahada yeni engeller yaratacak ve anlaşmanın ikinci aşamasını daha da geciktirecek” dedi. Ayrıca, “ABD, sahadaki tüm zorluklara rağmen anlaşmayı uluslararası meşruiyete kavuşturmayı başardı” değerlendirmesinde bulundu.

Washington'un baskısı

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, çarşamba günü Fransız mevkidaşı Jean-Noel Barrot ile yaptığı telefon görüşmesinde, BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze’ye ilişkin son kararının uygulanmasının önemine vurgu yaptı. Abdulati, uluslararası istikrar gücünün BM Güvenlik Konseyi tarafından kendisine verilen görevleri yerine getirebilmesi gerektiğini söyledi.

Mısır Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre Abdulati, görüşmede Şarm eş-Şeyh Anlaşması’nın korunması ve tüm maddelerinin uygulanması için Kahire’nin yürüttüğü çabalar hakkında da bilgi verdi.

Rusya’nın BM Daimî Temsilcisi Vasiliy Nebenziya ise ülkesinin çekimser kalmasının ardından yaptığı konuşmada, BM Güvenlik Konseyi’nin ‘Washington’ın vaatlerine dayanarak Amerikan girişimine onay verdiğini’ söyledi. Nebenziya, Gazze’nin tam kontrolünün Barış Konseyi ve uluslararası istikrar gücüne bırakılmasını öngören bu planla ilgili olarak, “Bu güçlerin nasıl çalışacağına dair hâlâ hiçbir bilgiye sahip değiliz” dedi.

Böylesi çekinceler ve diplomatik hareketlilik ışığında, Ukkaşe’ye göre kararın geleceği büyük ölçüde Washington’ın İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacak. Ukkaşe, uygulanma yönteminin netleşmemesi durumunda anlaşmanın yeniden tıkanacağını ve ikinci aşamaya kısa sürede geçilemeyeceğini belirtti.

Nizar Nazzal ise kararın geleceğini ABD’nin belirleyeceğini düşünüyor. Nazzal, Washington’ın Hamas ile uzlaşı arayışına yönelebileceğini söyleyerek, “ABD isterse bu anlaşmayı ileriye taşıyabilir. Önümüzdeki günlerde yaşanacak gelişmeler, anlaşmanın nasıl bir yöne evrileceğini ortaya koyacak” değerlendirmesinde bulundu.