ABD'de SVB'nin iflası küresel piyasalardaki endişeleri artırdı

Bugün Frankfurt Borsası'ndan bir görüntü (Reuters)
Bugün Frankfurt Borsası'ndan bir görüntü (Reuters)
TT

ABD'de SVB'nin iflası küresel piyasalardaki endişeleri artırdı

Bugün Frankfurt Borsası'ndan bir görüntü (Reuters)
Bugün Frankfurt Borsası'ndan bir görüntü (Reuters)

Silikon Vadisi Bankası'nın (SVB) iflası, 2008'deki finansal krizden bu yana "ABD'deki en büyük banka iflası" olarak tarihe geçerken, bankacılık sektöründe bir "iflas dalgası" başlatmasından endişe duyuluyor.
Yüksek enflasyon karşısında faiz artışlarının devam ettiği ve resesyon beklentilerinin arttığı bir dönemde gelen bankanın iflas haberi, küresel piyasalardaki endişeleri daha da artırdı.
ABD Merkez Bankası'nın (Fed) politika faizini beklentilerin üzerinde bir noktaya kadar yükselteceğine yönelik fiyatlamalar sonrası bazı bankalar, tahvil pozisyonlarında oluşan zararları realize etmek zorunda kaldı.
Bu bankalardan Kaliforniya merkezli SVB, 21 milyar dolarlık tahvil pozisyonunu yaklaşık 1,8 milyar dolar zararla kapatması sonrası 8 Mart'ta 2 milyar doların üzerinde sermaye artırımına gideceğini duyurdu.
Piyasada bankanın likiditeye sıkıştığının duyulması üzerine SVB'nin hisse fiyatı, geçen hafta yüzde 60'ın üzerinde değer kaybetti.

Likidite krizinin ortasından risk sermayesinin neden olduğu panik bankanın kayıplarını artırdı
Bazı girişim sermayesi yatırımcılarının, şirketlere paralarını bankadan çekmelerini tavsiye etmesi sonrası bankanın kayıplarının sürmesiyle işlemleri askıya alındı.
SVB'nin hızlı çöküşü, bankacılık düzenleyicilerini harekete geçmeye zorladı ve ABD Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC), 10 Mart'ta, piyasalarda düşüşe neden olan SVB'ye kayyum atandığını duyurdu.
FDIC'nin genelde müşterilerin olası zararlarını sınırlamak için borsa kapanışı sonrası açıkladığı bankaya kayyum atama kararını SVB için gün ortasında açıklaması, sektör uzmanlarını da hayrete düşürdü.
Likidite krizini aşmaya çalışırken risk sermayelerinin neden olduğu panik, ABD'nin 16'ncı büyük bankasını 48 saat içinde ülke tarihinin en büyük iflaslarından birine sürükledi.
Bu türden en büyük iflas, 2008'deki kriz sırasında Washington Mutual tarafından yaşanmıştı. 2007 sonlarında 43 bin çalışanı, 2 bin 200 şubesi ve 188,3 milyar dolarlık mevduatı olan Washington Mutual, ABD'deki konut krizinin patlamasıyla iflas etmişti. Washington Mutual müşterilerinin 10 gün içinde 16,7 milyar dolar çekmesi bankayı iflasa götürürken, bankanın operasyonları JPMorgan Chase'e satılmıştı. Bankanın sigortasız mevduatı olan müşterileri ise paralarını kaybetmemişti.
Mevduatlarının çoğu FDIC tarafından sigortalı olmayan SVB'nin iflasının ise müşterileri için Washington Mutual'ın iflasından daha fazla acıya neden olabileceği belirtiliyor.

Teknoloji dünyası şokta
1983'te kurulan ve teknoloji endüstrisi bankacılığında uzmanlaşmış olan SVB, genellikle startup'lar ve risk sermayelerine finansman sağlıyordu.
Müşterileri arasında Shopify, ZipRecruiter ve girişim sermayesi şirketi Andreessen Horowitz gibi firmalar da bulunan SVB'nin iflası teknoloji dünyasında şok dalgasına neden oldu.
FDIC, SVB'nin sigortalı mevduat sahiplerini korumak için Santa Clara Mevduat Sigortası Ulusal Bankası'nı (DINB) kurdu ve SVB'nin tüm sigortalı mevduatlarının buraya aktarıldığını bildirdi. FDIC'den yapılan açıklamada, müşterilerin sigortalı mevduatlarına en geç pazartesi sabahı erişebilecekleri aktarıldı.
ABD basınında yer alan haberlerde ise SVB'ye yatırılan 161 milyar doların yüzde 93'ünden fazlasının FDIC tarafından sigortalı olmadığı kaydedildi.
FDIC, bankanın varlıkları satılırken, sigortasız mevduat sahiplerine gelecekte temettü ödemeleri yapılabileceğini bildirdi.
Uzmanlar, bankanın iflasının teknoloji dünyası için daha geniş kapsamlı etkilere ve bankalar için endişelere neden olabileceğini belirtiyor.

Artan faizlerin kurbanı oldu
Fed'in yüksek enflasyon karşısında agresif faiz artışları, teknoloji sektörüyle birlikte SVB'yi de sert bir şekilde etkiledi.
Teknoloji sektöründeki pek çok şirketin, özellikle de startup'ların yüksek düzeyde borçla faaliyet göstermesi, bu şirketleri ve içinde bulundukları ekosistemi faiz artışları karşısında savunmasız bıraktı.
Şirketler daha yüksek borçlanma maliyetleriyle karşı karşıya kaldıkça risk sermayesi ve diğer daha riskli yatırım türleri de daha az karlı hale geldi. Kripto paralardaki düşüş de birçok teknoloji firmasını olumsuz etkiledi. Facebook, Instagram ve WhatsApp'ın sahibi Meta, Google'un ana şirketi Alphabet ve Amazon gibi teknoloji devlerinin de aralarında bulunduğu birçok şirket, işten çıkarmalara gitmek zorunda kaldı.
Yüksek faiz oranları birçok girişim için kaynak yaratmayı daha maliyetli hale getirirken, bazı SVB müşterileri likidite ihtiyaçlarını karşılamak için paralarını çekmeye başladı. Bu da SVB'nin çekilen paraları karşılamanın yollarını aramasına ve tahvil satışına gitmesine neden oldu. Ancak devam eden faiz artışları tahvilleri de negatif etkilediği için SVB tahvil pozisyonunu zararla kapattı.
Uzmanlar, tahvil piyasasındaki kayıplar nedeniyle bankaların toplam kaybının 600 milyar doların üzerinde olduğunu ancak bunun bankacılık sektöründe 2008'deki gibi bir krize tek başına neden olmayacağını belirtiyor.
SVB'nin iyi bir risk yönetimi ve çok yönlü bir müşteri portföyü olmadığına dikkati çeken uzmanlar, banka için alıcı arayışında olunduğunu aktarıyor.
Konuya ilişkin isimsiz kaynaklara dayandırılan haberlerde de FDIC'nin SVB için cumartesi geç saatlerde açık artırma sürecini başlattığı bildirildi.

Diğer bankalara yayılmasından korkuluyor
SVB'nin iflası, Goldman Sachs ve Bank of America gibi ülkenin en büyük bankaları dahil olmak üzere geçen hafta bankacılık hisselerini olumsuz etkiledi.
Bankanın iflası, "ABD'deki en büyük ikinci banka iflası" olarak tarihe geçerken, bunun sektör geneline yayılmasından endişe duyuluyor.
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, cum günü, SVB çevresindeki gelişmeleri görüşmek üzere finansal sistemi düzenleyici kurumların yetkilileriyle bir araya geldi.
Yellen, pazar günü CBS televizyonuna verdiği röportajda, SVB için kurtarma paketine sıcak bakmadıklarını aktardı. Durumun sektörü korumak için banka kurtarma paketlerine yol açan yaklaşık 15 yıl önceki finansal krizden çok farklı olduğunu vurgulayan Yellen, "Bunu (kurtarma paketi) bir daha yapmayacağız. Ancak mevduat sahipleri konusunda endişeliyiz ve onların ihtiyaçlarını karşılamaya odaklandık." ifadelerini kullandı.

SVB'nin ardından Signature Bank'tan da iflas haberi geldi
ABD'de SVB'nin iflasının ardından hareketli bir hafta sonu geçiren bankacılık sektöründe bir iflas haberi de New York merkezli Signature Bank'tan geldi.
New York Finansal Hizmetler Departmanı (DFS), dün akşam, FDIC tarafından mevduat sahiplerini korumak için Signature Bank'a kayyum atandığını bildirdi.
Söz konusu gelişmelerle ABD Hazine Bakanlığı, Fed ve FDIC, SVB ile Signature Bank'a ilişkin ortak açıklama yaparak mevduatların korunmasına ilişkin alınan kararları duyurdu.
SVB müşterilerinin bugünden itibaren paralarının tamamına erişebileceği belirtilen açıklamada, SVB ve Signature Bank ile ilgili hiçbir kaybın vergi mükellefleri tarafından karşılanmayacağı belirtildi.
Ayrıca Fed de bankaların tüm mevduat sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılayabilmelerine yardımcı olmak için uygun mevduat kurumlarına ek finansman sağlanacağını duyurdu.
Mevduat kurumlarına bir yıla kadar kredi sağlayacak ek finansman için Banka Vadeli Finansman Programı'nın (BTFP) oluşturulacağını bildiren Fed, ABD Hazine Bakanlığı'nın, programa Borsa İstikrar Fonu'ndan 25 milyar dolara kadara kadar kaynak sağlayacağını aktardı.

ABD'deki iflas diğer ülkeleri de endişelendirdi
ABD'de SVB'nin hızlı çöküşü diğer ülkelerde de endişeye neden oldu.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, SVB'nin iflasının yüksek teknoloji dünyasında yarattığı krize karşı bu sektördeki İsrailli şirketlere yardım edeceklerini duyurdu.
Netanyahu, Twitter'dan yaptığı paylaşımda, yüksek teknoloji dünyasında derin bir kriz yaratan SVB'nin iflasını yakından takip ettiğini ve İsrail'deki yüksek teknoloji sektöründen yetkililerle görüşmeler yaptığını bildirdi.
İsrail'deki yüksek teknoloji sektörünün bu krizden olumsuz etkilenmemesi için önlem alacaklarına işaret eden Netanyahu, gerekirse İsrail'deki yüksek teknoloji şirketlerinin ve çalışanlarının sorumluluğu dışında, operasyonları İsrail merkezli olan İsrail şirketlerinin, bu çalkantı nedeniyle yaşanan likidite krizini aşmalarına yardımcı olacak adımlar atacaklarını kaydetti.
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak da İngiliz hükümetinin SVB ve İngiltere'deki iştirakinin iflası nedeniyle şirketlerin maruz kalabileceği potansiyel etkileri sınırlamak için bir çözüm bulmaya çalıştıklarını belirtti.
Öte yandan, Uluslararası Para Fonu da (IMF) SVB ile ilgili gelişmeleri ve finansal istikrara yönelik olası etkilerini yakından izlediklerini bildirdi. IMF'den yapılan açıklamada, ABD'deki politika yapıcıların durumu ele almak için uygun adımları attığına dair tam bir güvene sahip olunduğu vurgulandı.



Küresel piyasalar karışık seyrediyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Küresel piyasalar karışık seyrediyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Küresel piyasalar, ABD Merkez Bankası (Fed) başta olmak üzere merkez bankalarının para politikalarına ilişkin belirsizliklerle yön arayışını sürdürüyor.

Dünya genelinde makroekonomik verilerden alınan sinyaller fiyatlamaları zorlaştırmaya devam ediyor.

Bugünden itibaren yoğunlaşacak veri takviminin piyasaların yönü üzerinde etkili olması beklenirken, yatırımcılar, aynı zamanda merkez bankası yetkililerinin açıklamalarını da yakından takip ediyor.

Analistler, bugün ABD'de konut piyasasına ilişkin verilerin takip edileceğini belirterek, söz konusu piyasanın Fed'in adımlarına karşın sıcak kalmasının Banka'yı "şahin" kalmaya zorlayan etkenlerden olduğunu ifade etti.

ABD ekonomisinde konut piyasasının önemine dikkati çeken analistler, ülkedeki kredi sistemi nedeniyle buradaki hızlı aktivitenin kişilerin harcanabilir gelirlerini etkilediğini bildirdi.

Para piyasalarındaki fiyatlamalarda Fed'in gelecek ay politika faizini yüzde 76 ihtimalle 25 baz puan artıracağı öngörülürken, Banka'nın nihai faiz oranına yönelik belirsizlikler devam ediyor.

Dün New York borsasında S&P 500 endeksi yüzde 0,29, Nasdaq endeksi yüzde 0,75 ve Dow Jones endeksi yüzde 0,03 geriledi. ABD'de endeks vadeli kontratlar, yeni güne alış ağırlıklı bir seyirle başladı.

Avrupa'da dün karışık bir seyir öne çıkarken, Avrupa Merkez Bankası (ECB) yetkililerinin açıklamaları "şahin" kalmayı sürdürüyor.

ECB üyesi Martins Kazaks, ekonominin yumuşamasına karşın Banka'nın faizleri artırmaya devam etmesi gerektiğini söyledi.

Dün İngiltere'de FTSE 100 endeksi ve Almanya'da DAX 40 endeksi yüzde 0,11 gerilerken, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 0,29 ve İtalya'da MIB 30 endeksi 0,12 yükseldi. Avrupa'da endeks vadeli kontratlar, yeni güne yükselişle başladı.

Asya'da bugün karışık bir seyir öne çıkarken, Çin'de hükümetin ekonomiyi desteklemeye devam edeceğini açıklaması risk algısını törpüledi.

Çin Başbakanı Li Qiang, bugün yaptığı açıklamalarda, ikinci çeyrek büyümesinin birinci çeyrekten daha güçlü olacağını belirterek, Çin'in ekonomiyi desteklemek ve Çin piyasasını dış dünyaya açmak için çalışmaları sürdüreceğini kaydetti.

Kapanışa yakın Japonya'da Nikkei 225 endeksi yüzde 0,6 ve Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 0,1 gerilerken, Çin'de Şanghay bileşik endeksi yüzde 1,1 ve Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 1,7 yükseldi.

Yurt içinde dün alış ağırlıklı seyreden Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi, yüzde 2,69 artışla günü 5.732,86 puandan tamamlayarak tüm zamanların en yüksek günlük kapanışını gerçekleştirirken, gördüğü en yüksek seviye rekorunu 5.749,66 puana taşıdı.

Dolar/TL, dün yüzde 2,4 artışla 25,9157'den kapanmasının ardından bugün bankalararası piyasanın açılışında 26,0070 seviyesinden işlem görüyor.

Öte yandan, bugün arife günü olması dolayısıyla piyasalar yarım gün işleme açık olacak.

Analistler, bugün ABD'de inşaat izinleri, yeni konut satışları, dayanıklı mal siparişleri, tüketici güven endeksi ve Richmond Fed sanayi endeksi verilerinin takip edileceğini belirterek, teknik açıdan BIST 100 endeksinde 5.850 ve 6.000 seviyelerinin direnç, 5.700 ve 5.600 puanın destek konumunda olduğunu kaydetti.

Piyasalarda bugün takip edilecek veriler şöyle:

15.00 ABD, mayıs ayı inşaat izinleri

15.30 ABD, mayıs ayı dayanıklı mal siparişleri

16.00 ABD, nisan ayı konut fiyat endeksi

17.00 ABD, haziran ayı CB tüketici güven endeksi ve Richmond Fed imalat endeksi

17.00 ABD, mayıs ayı yeni konut satışları


TCMB'den ödeme ve elektronik para kuruluşları bilgi sistemleri tebliğ ve yönetmeliğinde değişiklik

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

TCMB'den ödeme ve elektronik para kuruluşları bilgi sistemleri tebliğ ve yönetmeliğinde değişiklik

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para İhracı İle Ödeme Hizmeti Sağlayıcıları Hakkında Yönetmelik ve ilgili tebliğde değişikliğe gitti.

TCMB tarafından Resmi Gazete'de yayımlanan Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para İhracı ile Ödeme Hizmeti Sağlayıcıları Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'e göre, 1 Aralık 2021 tarihli ve 31676 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para İhracı ile Ödeme Hizmeti Sağlayıcıları Hakkında Yönetmeliğin geçici birinci maddesinin birinci, beşinci, dokuzuncu, on birinci, on yedinci ve on sekizinci fıkralarında yer alan "30 Haziran 2023 tarihine kadar" ibareleri "30 Eylül 2023 tarihine kadar" şeklinde değiştirildi.

Değişiklik tebliğine göre 1 Aralık 2021 tarihli ve 31676 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşlarının Bilgi Sistemleri ile Ödeme Hizmeti Sağlayıcılarının Ödeme Hizmetleri Alanındaki Veri Paylaşım Servislerine İlişkin Tebliğin geçici birinci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarında yer alan "30 Haziran 2023 tarihine kadar" ibareleri "30 Eylül 2023 tarihine kadar" olarak değiştirildi.

Resmi Gazete'de yayınlanan yönetmelik ve tebliğdeki değişiklik yürürlüğe girdi.


Türkiye’nin nisan ayı ihracatı 19,3 milyar dolar oldu

AA
AA
TT

Türkiye’nin nisan ayı ihracatı 19,3 milyar dolar oldu

AA
AA

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe, ihracatta nisan ayında yaşanan düşüşün kısa süreli ve geçici olduğunu belirterek, "Her şeye rağmen önümüzdeki 8 ayı en iyi şekilde değerlendirerek, 2023’ü ihracatta mümkün olan en iyi performansla tamamlayacağımıza inanıyorum." ifadesini kullandı.
Gültepe, ihracat rakamlarına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, nisan ayının küresel ve ulusal ölçekli gelişmelerin ihracata olumsuz yansımalarının hissedildiği bir ay olduğunu belirtti.
Genel Ticaret Sistemi (GTS) kayıtlarına göre, nisanı 19,3 milyar dolar ihracatla tamamladıklarını bildiren Gültepe, şunları kaydetti:
"Geçen yılın aynı ayına göre yüzde 17,2 eksideyiz. Son 12 aylık ihracatımız yüzde 4,9 artışla 251,7 milyar dolara ulaşırken, ocak-nisan dönemini ise yüzde 3 kayıpla 80,9 milyar dolarla kapattık. Geçen ay ihracatımıza en yüksek katkıyı 2,7 milyar dolarla otomotiv sektörü verdi. İlk beşteki diğer sektörlerimiz 2,4 milyar dolarla kimya, 1,5 milyar dolarla hazır giyim, 1,2 milyar dolarla elektrik elektronik ve 1,1 milyar dolarla çelik şeklinde sıralandı.
Hububat, zeytin ve zeytinyağı, savunma ve havacılık, yaş meyve-sebze, tütün ve fındık ihracatımızda geçen ay artış kaydettik. 14 ilimiz ihracatını artırdı. En çok ihracat yapan ilk 5 ilimiz İstanbul, Kocaeli, Bursa, İzmir ve Ankara oldu. Geçen ay bin 449 firmamız ihracat ailesine katıldı. Birim ihracat değerimiz ise geçen yılın aynı ayına göre yüzde 18,3 artışla 1,56 dolara yükseldi."

"Parite aylar sonra ilk kez ihracata pozitif katkı verdi"
Mustafa Gültepe, nisan ayında 217 ülkeye ihracat gerçekleştirdiklerini belirterek, 81 ülkeye ihracatta artış kaydedildiğini aktardı.
Türkiye’nin en çok ihracat yaptığı ülkeleri Almanya, ABD, Irak, İtalya ve İngiltere şeklinde sıralayan Gültepe, Suudi Arabistan ve Kazakistan’a ihracatta dikkati çekici artışlar kaydedildiği belirtti.
Paritenin de uzun bir aradan sonra ihracata pozitif yansıdığını ifade eden Gültepe, "Nisan ayında parite etkisi 152 milyon dolarlık artı değer sağladı. Ancak yıl başından bu yana parite etkisi sebebiyle 972 milyon dolarlık bir kaybımız var." ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin ulusal ve uluslararası gelişmelerin ihracata olumsuz yansımalarını hissettiği bir dönemden geçtiğini kaydeden Gültepe, Avrupa ve ABD gibi küresel pazarlarda devam eden parasal sıkılaşma politikaları nedeniyle talepte durgunluğun devam ettiğini hatırlattı.
Maliyet artışlarının küresel pazarlardaki rekabetçiliği olumsuz etkilediğini vurgulayan Gültepe, şöyle devam etti:
"Maliyet artışları kurdaki artışın çok üzerine çıktı. Bu nedenle rekabetçiliğimizi kaybetmeye başladık. Müşterilerimiz hem bizim fiyat tutturamamamız hem de düşen lojistik fiyatlarının etkisiyle alımlarını rakip ülkelere kaydırmaya başladılar. Her zaman söylediğimiz gibi kurun en az enflasyon kadar artması gerekiyor ki Türk ihracatçısı rekabetçiliğini koruyabilsin. Yoksa pazar kaybetmeye devam ederiz. Kaybettiğimiz müşterileri tekrar kazanmak ise yıllarımızı alabilir."

"Elektrik ve doğalgaz fiyatlarında indirim ihracatçılarımızın elini rahatlattı"
TİM Başkanı Gültepe, elektrik ve doğalgaz fiyatlarında yıl başından bu yana yapılan indirimlerin, özellikle yüksek enerji kullanan sektörlerde maliyetlerin düşürülmesinde ihracatçının elini rahatlattığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Kahramanmaraş’ta 3 ay önce meydana gelen depremden etkilenen illerimizde de toparlanma büyük bir hızla devam ediyor. Biz de ihracat ailemizin çatı kuruluşu olarak firmalarımızı ticaret ve alım heyetlerinin yanı sıra fuarlar aracılığıyla en doğru alıcıyla buluşturmaya çalışıyoruz.
Dolayısıyla ihracatımızda nisan ayında yaşanan düşüşün kısa süreli ve geçici olduğunu düşünüyoruz. Her şeye rağmen önümüzdeki sekiz ayı en iyi şekilde değerlendirerek Cumhuriyetimizin 100’üncü yıl dönümünü kutlayacağımız 2023’ü ihracatta mümkün olan en iyi performansla tamamlayacağımıza inanıyorum."


IMF, Asya-Pasifik Bölgesi’nin 2023 büyüme tahminini artırdı

AA
AA
TT

IMF, Asya-Pasifik Bölgesi’nin 2023 büyüme tahminini artırdı

AA
AA

Uluslararası Para Fonu (IMF), Asya – Pasifik Bölgesi için ekonomik büyüme tahmininin 0,3 artırılarak yüzde 4,6’ya yükseltildiğini bildirdi.
IMF, “Belirsizliğin ortasında hızı azalan toparlanma” başlıklı Asya – Pasifik Bölgesel Ekonomik Görünüm raporunu yayımladı.
Raporda, küresel ekonomik büyümenin hız kesmesi ve Rusya-Ukrayna savaşının ekonomik aktivite üzerinde baskı oluşturmaya devam ettiğine dikkat çekilirken 2023 yılının küresel ekonomi için zorlu bir yıl olduğu belirtildi.
IMF raporunda, ABD ve Avrupa’da finans sektöründe görülen sorunların Asya – Pasifik Bölgesi’nin kompleks ekonomik yapısı üzerinde ek belirsizlik yarattığı kaydedildi.
Raporda, zorluklara rağmen Asya – Pasifik Bölgesi’nin dinamik bir bölge olduğu belirtilirken, zayıflayan dış talebe karşın parasal sıkılaştırmanın ve iç talebin güçlü olduğu hatırlatıldı.
Raporda, kuruluşun Asya – Pasifik Bölgesi’nin bu yıl için ekonomik büyüme tahminini 0,3 artırarak yüzde 4,6’ya yükselttiği bildirildi. Raporda bölgenin 2024 yılına ilişkin büyüme tahminin ise 0,2 puan azaltılarak yüzde 4,4’e çekildiği kaydedildi.
Raporda, bölgenin 2023 yılında küresel ekonomik büyümenin yüzde 70’ini oluşturmasının beklendiği, Asya ekonomisindeki büyümenin ağırlıklı olarak Çin ve Hindistan’daki ekonomik toparlanmayı yansıttığı vurgulandı.
Küresel talebin azalmasının Asya – Pasifik Bölgesi’ndeki ekonomiler üzerinde de ağırlığını hissettirdiğinin belirtildiği raporda, manşet enflasyonun azalmaya başlamasına rağmen halen pek çok ülkenin hedef seviyelerinin üstünde seyrettiği değerlendirmesi yapıldı.
Raporda, ABD ve Avrupa bankacılık sektörlerindeki krizin Asya – Pasifik Bölgesi üzerindeki yayılma etkilerinin sınırlı olmasına rağmen, sıkılaşan küresel para politikalarının yarattığı kırılganlıklarının arttığı bildirildi.

Çin’in bu yıl yüzde 5,2 büyümesi bekleniyor
Raporda, Çin’in bu yıl ekonomik büyüme tahmininin 0,8 puan artırılarak 5,2’ye yükseltildiği, gelecek yıl için büyüme tahminin ise 4,5 ile sabit tutulduğu kaydedildi.
IMF raporunda, Hindistan’ın bu yıl için ekonomik büyüme tahmininin 0,2 puan azaltılarak yüzde 5,9’a, 2024 için ise 0,5 puan azaltılarak yüzde 6,3’e çekildiğinin altı çizildi.
Raporda, gelişmiş Asya ekonomilerinin bu yıla ilişkin büyüme öngörülerinin 0,4 puan azaltılarak yüzde 1,6’ya, gelecek yıla ilişkin büyüme öngörülerinin ise gelecek yıl 0,2 puan azaltılarak yüzde 1,7’ye düşürüldüğü görüldü.
IMF raporunda, Endonezya’nın 2023 yılına ilişkin büyüme tahmininin yüzde 5 ile sabit tutulduğu, gelecek yıla ilişkin büyümenin de 0,3 puan azaltılarak yüzde 5,1’e çekildiği kaydedildi.
Raporda, Malezya’nın bu yıla ilişkin ekonomik büyüme öngörüsünün 0,1 puan artırılarak yüzde 4,5’e yükseltildiği, gelecek yıla ilişkin büyüme öngörüsünün 0,4 puan azaltılarak yüzde 4,5’e çekildiği bildirildi.


ABD Hazine Bakanı Yellen'dan borç limitine yönelik önlemlerin 1 Haziran'a kadar tükenebileceği uyarısı

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen (Reuters)
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen (Reuters)
TT

ABD Hazine Bakanı Yellen'dan borç limitine yönelik önlemlerin 1 Haziran'a kadar tükenebileceği uyarısı

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen (Reuters)
ABD Hazine Bakanı Janet Yellen (Reuters)

ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, borç limitine yönelik alınan önlemlerin 1 Haziran'a kadar tükenebileceği ve ülkenin bu tarihten sonra nakit sıkıntısı çekebileceği uyarısında bulundu.
Yellen, borç limitine ilişkin ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Kevin McCarthy'ye yönelik yeni bir mektup kaleme aldı.
Hazine Bakanlığının federal hükümetin faaliyetlerini finanse etmeye devam etme kabiliyetine ilişkin McCarthy'yi haberdar etmek için kendisine yazdığını belirten Yellen, 13 Ocak'taki mektubunda, nakdin ve olağanüstü tedbirlerin haziran başından önce tükenmesinin olası olmadığını belirttiğini anımsattı.
Yellen, "Son federal vergi tahsilatlarını inceledikten sonra, en iyi tahminimiz, Kongre'nin borç limitini artırmaması veya askıya almaması durumunda, hükümetin tüm yükümlülüklerini haziran başına kadar ve potansiyel olarak 1 Haziran itibarıyla getiremeyeceğidir." değerlendirmesinde bulundu.

"Kongre'nin en kısa sürede harekete geçmesi zorunlu"
Bu tahminin mevcut verilere dayandığına dikkati çeken Yellen, federal gelirler ve harcamalar doğası gereği değişken olduğu için Hazine'nin olağanüstü önlemlerinin tükeneceği fiili tarihin bu tahminlerden birkaç hafta sonra olabileceğini kaydetti.
Yellen, Hazine'nin devlet borçlarını ne zaman ödeyemeyeceğini kesin olarak kestirmenin mümkün olmadığını vurgulayarak, daha fazla bilgi geldikçe Kongre'yi bilgilendirmeye devam edeceğini aktardı.
Janet Yellen, "Mevcut tahminler göz önüne alındığında, Kongre'nin borç limitini hükümetin ödemelerini yapmaya devam edeceğine dair daha uzun vadeli kesinlik sağlayacak şekilde artırmak veya askıya almak için mümkün olan en kısa sürede harekete geçmesi zorunlu." ifadelerini kullandı.

Eyalet ve yerel yönetim tahvillerinin ihracını askıya alma kararı
Ayrıca Hazine Bakanlığının Eyalet ve Yerel Yönetim Serisi (SLGS) hazine tahvillerinin ihracını da askıya aldığına dikkati çeken Yellen, bunların eyaletlere ve belediyelere verilen özel amaçlı hazine tahvilleri olduğunu, ihraçlarının borç limitine dahil edildiğini, borç limiti ile ilgili riskleri yönetmek için bu adımın atılacağını, ancak eyalet ve yerel yönetimler mali durumlarını yönetmek için önemli bir araçtan mahrum bırakılacağı için maliyetinin de olabileceğini ifade etti.
Yellen, "Borç limitinin askıya alınması veya artırılması için son dakikaya kadar beklemenin işletmelere ve tüketici güvenine ciddi zararlar verebileceğini, vergi mükellefleri için kısa vadeli borçlanma maliyetlerini artırabileceğini ve ABD'nin kredi notunu olumsuz etkileyebileceğini geçmiş borç limiti çıkmazlarından öğrendik." değerlendirmesinde bulundu.
Kongre'nin borç limitini yükseltmemesi halinde bu durumun Amerikan aileleri için ciddi zorluklara neden olacağına dikkati çeken Yellen, ABD'nin küresel liderliğine zarar vereceğini ve ulusal güvenlik çıkarlarını savunma kabiliyeti hakkında soru işaretleri doğuracağını vurguladı.
Yellen, Kongre'ye, mümkün olan en kısa sürede harekete geçerek ABD'nin itibarını koruma çağrısında bulundu.

Borç limiti açmazı
ABD'de federal hükümet, temerrüde yol açabilecek 31,4 trilyon dolarlık borç limitine ulaşmış bulunuyor.
Borç limiti ya da borç tavanı, "ABD hükümetinin borçlarını ödemek için ödünç alabileceği para miktarının üst sınırı" anlamına geliyor.
Temsilciler Meclisi'nde çoğunluğu elinde bulunduran Cumhuriyetçiler, borç limiti müzakerelerinde önemli harcama kesintilerinden yana bir tavır sergiliyor. Demokratlar ise borç limitinin artırılmasında ısrarcı oluyor ve Cumhuriyetçilerin belirli harcamaları kısma önerilerini geri çeviriyor.
Demokratlar ile Cumhuriyetçiler arasında bir açmaz haline gelen borç limiti konusunun piyasaları sarsmasından endişe duyuluyor. ABD'de resesyon beklentileri artarken, iki partinin borç limiti üzerindeki hesaplaşması her zamankinden daha fazla risk taşıyor.


Çin'de genç işsizliğine sıradışı çözüm: 300 bin kişi kırsal bölgeye yollanıyor

AFP
AFP
TT

Çin'de genç işsizliğine sıradışı çözüm: 300 bin kişi kırsal bölgeye yollanıyor

AFP
AFP

Çin'in güneydoğusundaki Guangdong eyaletinde genç işsizliği sorun yaratacak boyuta gelince alışılmışın dışında bir çözüm sunuldu: 300 bin kişiyi kırsal bölgelere iki üç yıllığına yollayıp iş bulmalarını sağlamak. 
125 milyonu aşkın nüfusa sahip bölge, aynı zamanda ülkenin en zengin eyaleti. Geçen ay eyalet yönetimi, yüksekokul mezunlarının ve genç girişimcilerin kırsal bölgelerde iş bulmasına yardımcı olacağını açıkladı. 
Çin'de 16 ila 24 yaşında olup da kentlerde yaşayan gençlerin işsizlik oranı resmi rakamlara göre yüzde 19,6. Bu, şimdiye kadar bu konuda kayda geçirilen en yüksek oran. CNN'in tahminlerine göre, yaklaşık 11 milyon kentli genç boşta. 
Bu sene rekor seviyede öğrenci üniversiteden mezun olacak. Bu da yaklaşık 11,6 milyon kişinin daha iş arayacağı anlamına geliyor. 
Devlet Başkanı Şi Cinping de Aralık'ta "köy ekonomisinin yeniden canlandırılması" için kentte yaşayan gençlere çağrıda bulunmuştu. 
Singapur merkezli Hinrich Vakfı'ndan araştırmacı Alex Capri, 2020 kasımındaki gösterileri hatırlatarak şu ifadeleri kullanıyor:
“Eğer Kovid-19 protestoları bir şey ortaya koyduysa, o da kentlerdeki iyi eğitimli ve öfkeli çok sayıda gencin iktidardaki Çin Komünist Partisi'ne büyük sorunlar yaratabileceğidir. Onları kırsaldaki küçük köylere dağıtmak bu riski düşürebilir ve bir ihtimal, Çin'deki gelir adaletsizliğini azaltabilir.”
Ülkenin ekonomik büyümesindeki yavaşlama, işsizliğe neden olarak görülüyor. Çin ekonomisi 2022'de yüzde 3'le 1976'dan bu yana en düşük ikinci yıllık büyüme oranını kaydetmişti. Büyüme oranındaki dalgalanmada Çin'de Omicron vakalarının tetiklediği Kovid-19 salgınları nedeniyle uygulanan kapanma tedbirleri ve karantina kısıtlamaları etkili oldu.
 
Independent Türkçe, CNN, AA


ABD Hazine Bakanlığı, First Republic Bank için bulunan çözümden memnuniyet duyulduğunu açıkladı

AA
AA
TT

ABD Hazine Bakanlığı, First Republic Bank için bulunan çözümden memnuniyet duyulduğunu açıkladı

AA
AA

ABD Hazine Bakanlığı, bankacılık krizinde adı geçen First Republic Bank konusunda Mevduat Sigorta Fonu için en az maliyetle ve tüm mevduat sahiplerini koruyacak şekilde bir çözüm bulunmasından memnuniyet duyulduğunu bildirdi.
Hazine Bakanlığı Sözcüsü tarafından konuya ilişkin yazılı açıklama yapıldı.
Açıklamada, "Hazine, kurum konusunda Mevduat Sigorta Fonu için en az maliyetle ve tüm mevduat sahiplerini koruyacak şekilde çözüm bulunmasından memnuniyet duyuyor." değerlendirmesinde bulunuldu.
ABD bankacılık sisteminin sağlam ve dayanıklı olmaya devam ettiği vurgulanan açıklamada, Amerikalıların, mevduatlarının güvenliğinden ve bankacılık sisteminin işletmeler ile ailelere kredi sağlama işlevini yerine getirme kabiliyetinden emin olması gerektiği kaydedildi.

First Republic Bank'ın düzenleyicilerin devreye girmesiyle JPMorgan tarafından satın alınacağı açıklanmıştı
ABD Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC), bugün, First Republic Bank'ın kapatıldığını ve varlıklarının ABD'nin büyük bankalarından JPMorgan Chase tarafından satın alınacağını duyurmuştu.
FDIC'den yapılan açıklamada, bankanın 93,5 milyar dolarlık mevduatının tamamının (sigortasız mevduatlar dahil) ve varlıklarının çoğunun JPMorgan Chase'e satılacağı, First Republic'in satılmasının Mevduat Sigorta Fonu'na 13 milyar dolara mal olacağının tahmin edildiği kaydedilmişti.
First Republic Bank'ın 13 Nisan itibarıyla 229,1 milyar dolarlık toplam varlığa ve 103,9 milyar dolarlık mevduata sahip olduğu bildirilen açıklamada, el konulan bankanın 8 eyaletteki 84 ofisinin yarından itibaren JPMorgan Chase'in şubeleri olarak yeniden açılacağı aktarılmıştı.
Anlaşmanın bir parçası olarak, JPMorgan Chase'in, FDIC'e 10,6 milyar dolarlık ödeme yapacağı bildirildi.

"Hükümetimiz bizi adım atmaya çağırdı"
JPMorgan Chase Üst Yöneticisi (CEO) Jamie Dimon da konuya ilişkin yaptığı açıklamada, "Hükümetimiz bizi ve diğerlerini adım atmaya çağırdı ve biz de yaptık." ifadesini kullandı.
Dimon, JPMorgan Chase'in finansal gücünün, kabiliyetinin ve iş modelinin söz konusu işlemi Mevduat Sigorta Fonu'nun maliyetlerini en aza indirecek şekilde yürütmek için bir teklif vermesine olanak sağladığını kaydetti.
Jamie Dimon, satın almanın genel olarak, JPMorgan Chase için mütevazı bir fayda sağladığını aktardı.

ABD'de 2 ay içinde iflas eden üçüncü banka oldu
First Republic Bank, faiz oranlarındaki keskin yükselişin ardından ABD'de 2 ay içinde iflas eden üçüncü banka oldu.
Bankanın hisseleri, geçen hafta açıklanan ilk çeyrek bilançosunun ardından keskin bir düşüş kaydetmiş. Söz konusu düşüş bankayı ayakta tutabilecek bir kurtarma anlaşması için umutların azalmasıyla daha da derinleşmişti.
Cuma günü yüzde 50'den fazla düşüş kaydeden bankanın hisse fiyatı, yılbaşından bu yana da yaklaşık yüzde 99 değer kaybetti.

İlk çeyrek bilançosu, mevduatlarının yüzde 40'ın üzerinde azaldığını gösterdi
ABD'de geçen ay Silikon Vadisi Bankası (SVB) ve Signature Bank'ın iflası sonrası First Republic Bank da finansal zorluk yaşamıştı.
Bank of America, Citigroup, JPMorgan Chase ve Wells Fargo'nun aralarında bulunduğu 11 büyük banka, mart ayı ortasında, First Republic Bank'a destek olmak ve bankacılık sektöründeki güveni sağlayarak bankalardan kaçışların yayılmasını önlemek amacıyla toplam 30 milyar dolar mevduat aktaracağını duyurmuştu.
First Republic'in yılın ilk çeyreğine ilişkin bilançosu, bankanın mevduatlarının, ABD'li büyük bankalardan gelen 30 milyar dolara rağmen mart sonu itibarıyla geçen yılın sonuna kıyasla yüzde 40,8 azaldığını ortaya koymuştu.


Dünya Ekonomik Forumu, 4 yıl içinde hangi işlerin yok olacağını duyurdu

Davos Zirvesi olarak da bilinen 53. Dünya Ekonomik Forumu, her seneki gibi bu sefer de Ocak'ta yapıldı (AA)
Davos Zirvesi olarak da bilinen 53. Dünya Ekonomik Forumu, her seneki gibi bu sefer de Ocak'ta yapıldı (AA)
TT

Dünya Ekonomik Forumu, 4 yıl içinde hangi işlerin yok olacağını duyurdu

Davos Zirvesi olarak da bilinen 53. Dünya Ekonomik Forumu, her seneki gibi bu sefer de Ocak'ta yapıldı (AA)
Davos Zirvesi olarak da bilinen 53. Dünya Ekonomik Forumu, her seneki gibi bu sefer de Ocak'ta yapıldı (AA)

Her yıl İsviçre'nin Davos kasabasında düzenlediği zirveyle bilinen Dünya Ekonomik Forumu (World Economic Forum/WEF) bugün bir rapor yayımlayarak iş piyasasının geleceğine ışık tuttu. 
Teknoloji ve dijitalleşmenin hem yeni iş sahaları yarattığı hem de eskilerini yok ettiği vurgulandı. Çevre dostu bir ekonomik modelin oluşturulmasını öngören yeşil dönüşüm, ekonomik büyümenin yavaşlığı, yüksek enflasyon ve tedarik kıtlığı çalışanlara sorun yaratacak faktörler arasında sayıldı. 
Dijitalleşmeyle birlikte bir çalışanın becerilerinin yarısına yakınını güncellemesi gerektiğinin altı çizildi. 
İşverenler arasında yapılan ankete dayanan rapora göre, gelecek 4 yıl içinde işlerin dörtte birine yakınının değişmesi bekleniyor. 
2027'de 69 milyon yeni iş yaratılmış olacakken 83 milyon kişilik meslek ortadan kalkacak. Bu durum, dünya genelindeki istihdamın yüzde 2 azalması anlamına geliyor. 
Bankada çalışmak, sekreterlik ve kasiyerlik gibi ofis işleri, en hızlı yok olacaklar arasında gösterildi. Yapay zekada makine öğrenimi ve sibergüvenlik uzmanlarına talebin artacağı belirtildi. 
İşlerin Geleceği adını taşıyan rapor, 11 milyonu aşkın işçinin çalıştığı yaklaşık 800 şirketten alınan bilgilerle hazırlandı. 
WEF Genel Müdürü Saadia Zahidi raporla ilgili olarak şu ifadeleri kullandı:
"Hükümetler ve iş yerleri eğitim, yeni beceriler kazandırma ve sosyal yardım yapılarıyla yatırım yaparak geleceğin işlerine doğru dönüşümü desteklemeli."
 
Independent Türkçe, Reuters, Telegraph


JPMorgan, First Republic Bank'ı satın alacak

Bir adam San Francisco'daki First Republic Bank şubesinin önünden geçiyor (Reuters)
Bir adam San Francisco'daki First Republic Bank şubesinin önünden geçiyor (Reuters)
TT

JPMorgan, First Republic Bank'ı satın alacak

Bir adam San Francisco'daki First Republic Bank şubesinin önünden geçiyor (Reuters)
Bir adam San Francisco'daki First Republic Bank şubesinin önünden geçiyor (Reuters)

ABD'de bankacılık krizinde adı geçen First Republic Bank'ın kapatıldığı ve varlıklarının JPMorgan Chase Bank tarafından satın alınacağı bildirildi.
Federal Mevduat Sigorta Fonu'ndan (FDIC) yapılan açıklamada, Kaliforniya Mali Koruma ve İnovasyon Departmanı'nın First Republic'i kapattığı belirtildi.
Bankanın 93,5 milyar dolarlık mevduatının tamamı (sigortasız mevduatlar dahil) ve varlıklarının çoğunun JPMorgan'a satılacağı aktarılan açıklamada, First Republic'in satılmasının FDIC'e 13 milyar dolara mal olacağının tahmin edildiği kaydedildi.
Açıklamada, First Republic'in 13 Nisan itibarıyla 229,1 milyar dolarlık toplam varlığa ve 103,9 milyar dolarlık mevduata sahip olduğu bildirildi.
El konulan bankanın 8 eyaletteki 84 ofisi, yarından itibaren JPMorgan Chase Bank'ın şubeleri olarak yeniden açılacak.
First Republic Bank, faiz oranlarındaki keskin yükselişin ardından ABD'de 2 ay içinde iflas eden üçüncü banka oldu.
First Republic Bank'ın hisselerindeki değer kaybı, geçen hafta açıkladığı ilk çeyrek bilançosunun ardından derinleşmiş, bankayı ayakta tutabilecek bir kurtarma anlaşması için umutların azalmasıyla da keskin bir düşüş kaydetmişti.
Cuma günü yüzde 50'den fazla düşen hisse fiyatları, yılbaşından bu yana da değerinin yaklaşık yüzde 99'unu kaybetti.


Dünya Bankası: Düşük ve orta gelirli ülkelerdeki altyapı yatırımlarında toparlanma sürüyor

AA
AA
TT

Dünya Bankası: Düşük ve orta gelirli ülkelerdeki altyapı yatırımlarında toparlanma sürüyor

AA
AA

Banka, altyapı yatırımlarına özel sektör katılımına ilişkin 2022 yıllık raporunu yayımladı.
Raporda, altyapı yatırımlarına özel sektör katılım taahhütlerinin, 2022'de, bir önceki yıla kıyasla yüzde 23 artarak 263 projeyle 91,7 milyar dolara ulaştığı bildirildi.
Toplam proje sayısının hala pandemi öncesi seviyelerin altında olduğuna dikkat çekilen raporda, düşük ve orta gelirli ülkelerdeki altyapı yatırımlarının 2022'de toparlanmaya devam ettiği kaydedildi.
Raporda, eğilimler genel bir toparlanmaya işaret ederken yatırımların 5 ülkede yoğunlaştığı, Çin, Brezilya, Hindistan, Endonezya ve Vietnam'ın 68,3 milyar dolarlık yatırım aldığı ve bunun küresel toplamın yüzde 75'ine denk olduğu aktarıldı.

Avrupa ve Orta Asya'da özel altyapı yatırımları son 10 yılın en düşük seviyesinde
Yatırımların da bölgeler arasında dengesiz olduğuna işaret edilen raporda, altyapı yatırımlarına özel sektör katılım taahhütlerinin son beş yıllık ortalamaya göre Latin Amerika ve Karayipler'de yüzde 16, Doğu Asya ve Pasifik'te ise yüzde 17 arttığı belirtildi.
Raporda, Güney Asya'nın da 2022'de 13,9 milyar dolarlık özel sektör yatırımı aldığı, bunun son 10 yılın en yüksek seviyesi ve toplam taahhütlerin yüzde 15'inden fazlası olduğu kaydedildi.
Avrupa ve Orta Asya'da ise son 10 yılın en düşük özel yatırım taahhütlerinin görüldüğü belirtilen raporda, bunun temel olarak Rusya'nın Ukrayna'da başlattığı savaştan kaynaklandığı aktarıldı.
Raporda, Sahra Altı Afrika'da da yatırımlarda son 5 yıllık ortalamaya göre yüzde 15'lik düşüş görüldüğü, bununla birlikte bölgede özel altyapı yatırımı olan proje ve ülke sayısının son 10 yılın en yüksek seviyesinde gerçekleştiği bildirildi.

Ulaşım sektörü toparlanmaya öncülük etmeye devam etti
Dünya Bankasının raporunda, ulaşım sektörünün diğer sektörleri önemli ölçüde geride bırakarak 2022'de sürdürülebilir toparlanmaya öncülük etmeyi sürdürdüğü aktarıldı.
Raporda, 85 projede 66,2 milyar dolarlık yatırımla ulaşım sektörünün, toplam özel altyapı yatırımlarının yüzde 68'ini oluşturduğu kaydedildi.
Enerji sektörünün de 2022'de yüzde 21 artışla 25,9 milyar dolara ulaşan özel altyapı yatırımlarıyla önemli bir pay elde ettiği belirtilen raporda, yatırımların giderek daha fazla çevresel olarak sürdürülebilir seçeneklere odaklandığı, yeni enerji projelerinin yüzde 85'inin yenilenebilir enerjiye yönelik olduğu belirtildi.