Lübnanlı genç yönetmen Haddad Şarku’l Avsat’a konuştu: Sanatı kendi yolumda ilerletmek istiyorum

Dan Haddad, sanatçı Saad el-Mücerred ile birlikte (Dan Haddad)
Dan Haddad, sanatçı Saad el-Mücerred ile birlikte (Dan Haddad)
TT

Lübnanlı genç yönetmen Haddad Şarku’l Avsat’a konuştu: Sanatı kendi yolumda ilerletmek istiyorum

Dan Haddad, sanatçı Saad el-Mücerred ile birlikte (Dan Haddad)
Dan Haddad, sanatçı Saad el-Mücerred ile birlikte (Dan Haddad)

Genç Yönetmen Dan Haddad'ın video kliplerini izlemek, izleyici için büyük bir zevk. Onun videoları sadece "en iyi kamera" ve art arda gelen resimlerden oluşmuyor. Onlar, barındırdığı anlamları kavramak için parçalarına ayırmanız gereken bulmacalar ve mesajlar.
Kariyerine 16 yaşında şarkıcılarla başlayan Dan Haddad, önde gelen yönetmenlerle Arap ve Lübnanlı yıldızların müzik video kliplerini yönetmek üzere sanat yönetmenliği görevini üstlendi. Biriktirdiği bu deneyimler, onu alışılmışın ötesinde sanatsal içerikler üreten bir yönetmen olarak hazırlamaya katkıda bulundu. Haddad, olaylara yüzeysel bakmaz, kendi felsefesiyle yoğrulmuş isabetli bir okuma pratiği yapacak kadar derinlere iner. Hayatın sırlarını ve onunla ilgili duyguları okumaya ve bilmeye olan sevgisi, seçkin bir yönetmenlik vizyonuyla sonuçlandı.
Ona göre yönetmenlik dünyasından elde ettiği zengin birikim, yıllara yayılan bir üniversite bölümünden daha önemli. Ancak Haddad, üniversitede yönetmenlik sanatı okudu ve bu bölümden diplomasını aldı. Haddad, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada şunları söyledi: "Yaratıcı yeteneklerimi, bir üniversite diplomasıyla desteklemek ve belgelemek için bu adımı attım."

Yönetmen Dan Haddad (Dan Haddad)
Dan, sanat yönetmenliğinden, yönetmenliğe geçtiğinden beri Belkıs, Saad el-Mücerred, Adem ve Neval Zugbi (Nawal Al Zoghbi) gibi çok sayıda sanatçıyla çalıştı. Kuveytli şarkıcı Şems, ona bu kapıyı açan ilk kişiydi. Şems, Haddad’ı sordu ve yaratıcı yeteneklerine olan büyük güveni nedeniyle müzik kliplerinden birinin prodüksiyonunu denetlemesini istedi. Haddad "Pandemi sırasında Beyrut'a özel uçakla geldiği günü tam olarak hatırlıyorum. Geldiğinde şarkısının (Şizofreni) klibini çektik ve ardından 20'den fazla uluslararası ödül kazandı.” Açıklamasında bulundu.
Pandemi üzerine yaptığı ilk çalışmasında Dan, pandemiyle ilgili detaylar sunuyor. Bu kriz sırasında Haddad, sosyal medyadaki sansürün rolü de dahil olmak üzere başka konuları da ele aldı. Çocukluk ve gelecek konusuna ve pandeminin bu konudaki etkisine de değindi. Haddad video çalışması için bir sanat yönetmeni kullanmıyor, çünkü bu görevi hâlâ kendi üstleniyor. Haddad, çekeceği videonun dekorasyonlarını kuruyor, videoda yer alacak yıldızın ve ekibinin kostümlerini seçiyor ve şarkının müziğine ve dansçıların hareketlerine müdahale ediyor. Dan, Seyf Nebil ve Belkıs’ın düet yaptıkları "Mümkün" isimli şarkını klibinde sıra dışı bir fotoğraf oyunuyla izleyenlerin gözlerini kamaştırdı. Neval Zugbi’nin ile “Ana Mosh Batsab” şarkısına çektikleri klip, Haddad’ın en güzel kliplerinden biri. Dan, konuyla ilgili olarak, “Fikri kafamda çizdim ve aynen bana göründüğü gibi Neval’e uyguladım. Bunu bize başlangıcını hatırlatacak şekilde sunmak istedim ve öyle oldu.”
Dan Haddad bazen kuş avlamak ve kuşların pandemiden sonra, hatta soyu tükenmiş olanların bile geri dönüşü gibi insani ve çevresel konulara değiniyor. Cibran Halil Cibran'ın sözlerini kullanmaktan ve görsel üslubuyla uygulamaktan çekinmiyor. Haddad, "Tanınmış ve popüler klişelere düşmekten hoşlanmıyorum, bu yüzden her zaman belirli bir mesaj taşıyan derin şeyler arıyorum” diyor.
Kısa sürede zor aşamalardan geçen ve hala daha fazla enerjiye ve fikre sahip olduğunu hisseden Dan'in sahip olduğu başka bir deha. Haddad, Yüzeysellik, şovmenlik ve geleneksel rekabetle dolu bir dünyaya girdi. O, “Sıradan hayatı, sanatın atmosferine benzemeyen, aksine onunla tamamen çelişen bir insanım. Yani benim amacım sanatı daha iyi bir yere taşımak olduğu için sanat insanlarını dünyama getirmeye çalıştığımı görüyorsunuz. Aynı zamanda birlikte çalıştığım ve beni arayıp kendilerine klip yapmamı isteyerek beni şaşırtan isimlerle de gurur duyuyorum. Sektörün yıldızlarıyla benim aramda bir güven doğdu, açıklamasını bilmiyorum ama bu güven güçlü bir şekilde var.” Açıklamasında bulundu.
Dan Haddad, bazı sanatçıların belirli bir monotonluk içinde sıkışıp kaldıklarını ve nasıl çıkacaklarını bilemediklerini düşünüyor. “Bu yüzden benimle işbirliği yaptıklarında tüm görevi bana veriyorlar ve onlara meyletmeden/ benzemeden olduğum gibi davranmamı istiyorlar. Bu durum üzerime büyük bir sorumluluk yüklüyor, bu da beni meydan okumalara ve alışılmadık fikirler aramaya itiyor.”
Haddad, şarkı sözü yazarlarının bazen gerekli mesajı sözleriyle nasıl ileteceklerini bilemediklerini, bu yüzden kendisinin bunları kamerasıyla tercüme ederek aktardığını söylüyor. Bazen de onlardan, yorumlayabilmek için, bir cümleyi değiştirmelerini istiyor.
Dan, Neval Zugbi gibi orijinal sanatsal anlayışına güvenen sanatçıları, herhangi bir müdahaleleri olmadan kendisine teslim eden sanatçılar hakkında övgü dolu sözler söylüyor: “Neval, işinin her detayına müdahale etmesiyle tanınır. Ama benimle başka bir yol seçti ve onunla çalışmak çok sorunsuzdu."
"Aynamın Önünde" de dahil olmak üzere birden fazla şarkısına klip çektiği ve birçok ödül kazanan sanatçı Belkıs hakkında Haddad, "Güçlü bir dostluğumuz var çünkü birbirimizin yeteneklerine inanıyoruz." İfadelerini kullandı. Aynı şeyi Saad el-Mücerred hakkında da tekrarlayarak, “Beni aradığında şaşırdım ve onunla tanıştığımda nasıl bir insan olduğunu keşfettim. Klibini çekmek istediği şarkıyı değiştirdim. Böylece geniş bir üne ve başarıya ulaşan ve trendlerin zirvesine çıkan (el-Halk) doğdu.” Dedi.
Sinemaya girmek de Haddad’ın seçenekleri arasında ve bunu er ya da geç atacağı bir adım olarak görüyor. İkinci on yılın oğlu (28 yaşında), filme çevirmeyi planladığı kişisel bir hikayeyi de aklından geçiriyor. Haddad, “Aşamaları atlayıp tek elle yüz karpuz tutmak istemediğini" belirtti. Drama bile Haddad’ın peşini bırakmıyor ancak o, fikirlerine ve özlemlerine hitap etmedikçe drama yapmayı düşünmüyor.
İkna edici performanslarla dolu bir alanın yönetmeni olan Dan Haddad, çalışmalarını ince ince hesaplayarak planlıyor ve sanatsal bir vizyona doğru dikkatlice ilerliyor. Tarzıyla parlak bir gelecek vaat ediyor. Haddad’ın, sanki bir başak tarlasında yürüyormuş gibi istediği verimi alması gerekiyor.



Yeni Suriye: Müttefikler çatışması ve Rusya'nın dönüşü

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
TT

Yeni Suriye: Müttefikler çatışması ve Rusya'nın dönüşü

Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera
Suriye'deki yeni yönetimin lideri Ahmed eş-Şera

İbrahim Hamidi

Kesin olan şu ki, Şam'ın müttefiklerinin ajandalarının öne çıktığı ve çatıştığı, Suriye üzerine mücadelenin yeniden alevlendiği yeni bir aşamayla karşı karşıyayız.

Suriye yeni bir aşamaya girdi. Rejimin geçen yıl sonunda devrilmesinden bu yana süregelen “balayı” sona erdi. Fırat'ın doğusundaki Haseke'de düzenlenen “Bileşenler Birliği Konferansı”, “Kürt dosyası” konusundaki Fransa-Türkiye anlaşmazlığı, “Dürzi dosyası” ile ilgili Amman Diyaloğu ve Rusya'nın rolünün temkinli bir şekilde geri dönüşü gibi birçok gelişme buna işaret ediyor.

Kuzeydoğu Suriye'deki Özerk Yönetim tarafından düzenlenen “Bileşenler Konferansı”nın Fransa'nın desteği ve ABD'nin onayı olmadan düzenlenmesi imkânsız. Çünkü her iki ülkenin askeri ve özel kuvvetleri, uluslararası koalisyonun bir parçası olarak Fırat'ın doğusunda bulunuyor. Dürzi Şeyhi Hikmet el-Hicri ve “Alevi Konseyi” Başkanı Gazal Gazal'ın konferansa katılımı da salt bir tesadüf olarak değerlendirilemez. Aksine bu, hükümetin ve “Sünni çoğunluğun” tutumuna karşı çıkan bir “Azınlık ittifakı”nın oluşumunun başlangıcını işaret ediyor.

Öyleyse Suriye'de ademi merkeziyetçi sisteme doğru bir eğilim var. Bu eğilim, konferansın sonunda ademi merkeziyetçilik ilkesini, yeni anayasa taslağının hazırlanmasını ve ülkede yeni bir ordu kurulmasını destekleyen sonuç bildirgesinde açıkça görülüyordu. Daha sonra atılan adımlar da bu eğilimi pekiştirdi; üç Dürzi dini otorite, tutumlarını birleştirme yönünde adımlar attı. Şeyh Hamud el-Hinavi ve Yusuf el-Cerbu, Hicri'nin açıkladıklarına benzer tutumlar içeren ve hükümeti ve davranışlarını açıkça eleştiren, ayrıca uluslararası soruşturma çağrısında bulunan, İsrail de dahil olmak üzere birçok ülkenin tutumlarını referans gösteren bir video yayınladılar.

Bileşenler Birliği Konferansı’nı takip eden bir diğer adım, Ürdün ve ABD'nin Amman'da hükümet ile Dürzi dini otoriteleri arasında, çeşitli ülkelerden yetkililerin katılımıyla, bakanlar düzeyinde bir müzakere süreci için hazırlıklara başlamasıydı. Aslında bu süreç iki karmaşık meselenin, yani Kürt meselesi ile Dürzi meselesinin ele alınmasında uluslararası Paris sürecine bölgesel bir alternatif oluşturma arzusunu yansıtıyor.

Tüm bilgiler, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın birkaç gün önce Şam'da eş-Şara ile yaptığı görüşmede verdiği mesajın, Paris sürecini dondurmayı amaçladığını gösteriyor. “Bileşenler Konferansı” da Fransız sürecini baltalama arzusunu pekiştirdi

Paris, Ürdün sınırındaki güney şehirlerinin geleceğini görüşmek üzere Suriye-İsrail görüşmelerine ev sahipliği yapmıştı. Tel Aviv, güneydeki tüm ağır ve orta silahların çekilmesi Süveyda, Dera ve Kuneytra illerinde İsrail hava desteğiyle yerel konseyler ve bağımsız yönetimlerin kurulması da dahil olmak üzere bir talep listesi sunmuştu. Paris ayrıca, 10 Mart'ta Kürt meselesini ve Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile Suriye Demokratik Güçleri Lideri Mazlum Abdi arasındaki anlaşmanın uygulanmasını ele alan Suriye-Amerikan-Fransız görüşmelerine de ev sahipliği yaptı.

Tüm bilgiler, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın birkaç gün önce Şam'da Şara ile yaptığı görüşmede verdiği mesajın, Paris sürecini dondurmayı amaçladığını gösteriyor. Ankara Paris'i “Kürtlere taraftar”, Paris de Ankara'yı Şara hükümetine taraftar gördüğünden, “Bileşenler Konferansı” Fransız sürecini baltalama arzusunu pekiştirdi. Sonuç olarak Suriye hükümeti, Paris'te Kürtlerle müzakerelerin askıya alındığını resmen duyurdu.

Kürtlerle ilgili Fransa-Türkiye ve Dürzi sorunu ile güneydeki düzenlemeler konusunda Türkiye-İsrail arasındaki çatışma, Suriye hükümetinin “müttefik ittifakı”nda çatlakların oluşmaya başladığının göstergeleri. Arap, bölge ve Batı ülkelerinin Şam'ın tutumunu desteklediği aylar sona erdi ve Suriye'de dış ajandalar arasındaki çatışma dönemi başladı.

Kartları daha da karıştırmaya başlayan bir diğer gelişme ise Batı'nın tutumundaki değişim belirtilerinin ardından, Rusya'nın Suriye'deki rolünün geri döneceğine dair göstergedir

Kartları daha da karıştırmaya başlayan bir diğer gelişme ise Rusya'nın Suriye'deki rolünün geri döneceğine dair göstergedir. Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, Savunma Bakanı Murhaf Ebu Kasra ve İstihbarat Direktörü Hüseyin Selame'nin Moskova ziyareti ve Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Rus yetkililerle yaptıkları görüşmeler, Şam ile Moskova arasında yeni bir ilişkinin başlangıcı niteliğinde ve şu temel konuları ele alıyor: Suriye'ye yeniden Rus silahlarının tedarik edilmesi, Hmeymim ve Tartus üslerinin ortak yönetimi, ekonomik ilişkiler, Suriye'nin çeşitli bölgelerinde Rus devriyeleri yapılması ve Beşşar Esed ile Moskova'da ikamet eden üst düzey rejim yetkililerinin kaderi.

Son yedi ayda “sınırsız Batı desteği” alan Şam, sahil bölgesi ve Süveyda'daki olaylar ve İsrail'in devam eden saldırı ve işgallerinin ardından büyük olasılıkla Batılı ülkelerin söylemlerinde, taleplerinde ve eylemlerinde bir değişim algılamaya başladı. Bu sebeple de Rusya'ya belirli hedefler doğrultusunda el uzatmak istedi. Bu hedefler; Batı ile birlikte doğulu bir denge kurmak, İsrail hareketlerini kontrol etmek, Suriye sahil bölgesinde istikrarı sağlamak, Kamışlı Havalimanı'nı işleterek ve kuzeydoğu Suriye'de devriye gezerek sahada askeri bir denge sağlamak. Türkiye’nin Moskova ile yeni Suriye arasındaki yakınlaşmadan uzak olması mümkün değil.

ABD ve Avrupa ülkeleri, Ukrayna'da savaşan Rusya'nın Suriye'ye dönmesine izin verecek mi? Şam, ademi merkeziyetçi idareleri kabul edecek mi? Bileşenler arasındaki koordinasyon siyasi koordinasyondan askeri koordinasyona mı kayacak? Şam, değişen sahneye, taleplere ve söylemlere nasıl yanıt verecek? Askeri olarak dahil olan taraflar -ABD, Türkiye, Rusya ve İsrail- arasındaki ilişkinin niteliği nedir?

Bu soruların birçok cevabı var, ancak kesin olan bir şey var; Şam'ın müttefiklerinin ajandalarının öne çıktığı ve çatıştığı, Suriye üzerindeki ve içindeki çatışmanın yeniden alevlendiği yeni bir aşamayla karşı karşıyayız.