Geleceğin Tarihi: Modernite ve gelenekle buluşan sanatlar

‘Misk Art Institute,Riyad'da yaratıcı vizyona sahip 17 sanatçıyı bir araya getiren bir sergi düzenleniyor.

Sanatçı Hamra Abbas ve ‘Dağ’ adlı eseri.
Sanatçı Hamra Abbas ve ‘Dağ’ adlı eseri.
TT

Geleceğin Tarihi: Modernite ve gelenekle buluşan sanatlar

Sanatçı Hamra Abbas ve ‘Dağ’ adlı eseri.
Sanatçı Hamra Abbas ve ‘Dağ’ adlı eseri.

Kültürel gelenekler ile yanayan gerçeklik arasındaki bağlantılar, sorularla dolu uçsuz bucaksız bir dünya gibi görünüyor. Bu durum dünya çapında 17 sanatçıya, konuya dair vizyonlarını ‘Geleceğin Tarihi’ sergisinde somutlaştırmaları için ilham verdi. Haziran ortasına kadar devam edecek olan sergi şu an Veliaht Prens Muhammed bin Selman Vakfı’na (Misk) bağlı ‘Misk Art Institute’ (Misk Sanat Enstitüsü) tarafından Riyad'daki Prens Faysal b. Fahd Salonu’nda düzenleniyor.
Günümüze dair anlayışımızı inovasyona ve gelişmeye yönlendirmede çağdaş sanatın rolünü somutlaştıran sergide, bir grup Suudi ve uluslararası sanatçı yer alıyor. Bu sanatçıların isimleri şöyle sıralanıyor:
 Ahmed Mater, Maha Malluh, Nasır el-Salim, Dana Avartani, Sare İbrahim, Pacita Abad, Hamra Abbas, Abraham Cruzvillegas, Derek Fordjour, Tarık el- Gussin, Joana Hadjithomas, Halil Joreige, Lotus Laurie Kang, Sofya el Maria, Ornaghi & Prestinari ve Varda Shabbir.


Sanatçı Maha Malluh’un ‘Düşüncenin Gıdası’ adlı eserinde 156 adet tencere kapağı kullanıldı. (Şarku’l Avsat)

Serginin küratörlüğünü yapmak için geçtiğimiz yıl boyunca Wassan Al-Khudhairi ve Cecilia Ruggeri bilrikte çalıştılar. Birbirleriyle konuştular ve sergiye dair tartışmaları sanatçılarla sanal ortamda ve yüz yüze gerçekleştirdiler. Cecilia Ruggeri konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
 “Enstitü her yıl belirli bir konuyu araştırır ve bu konudaki çıktılarını sunar. 2021'de kimliğin bağlamlarını keşfettik ve 2022'de nostaljiyi daha derinden araştırdık. Bu yıl da geleneklere değiniyor ve onun ötesine geçiyoruz. Değişim hızının, toplumların büyümesinin, insanların ve bireysel kimliklerin evriminin etkisini bilmek istedik, bu yüzden aklımıza bazı sorular geldi: Modernite geleneği nasıl etkiledi? Gelenek nasıl yaşam tarzımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi? Geleneği ilerlemeye ve gelecekteki gelişmeye giden bir yol olarak görebilir miyiz?”

Gelenek Kavramı
Küratör Wassan Al-Khudhairi, geleneklerle ilgilenen sanat sergisine dair şu değerlendirmelerde bulundu:
“Dürüst olmak gerekirse Misk Sanat Enstitüsü'nün gelenek konusunu seçmesine şaşırmadım. Çünkü kültür ve sanattaki hızlı gelişimin yanı sıra Suudi toplumunun yaşadığı tüm değişimlerle birlikte gelenekler, toplumların korumaya yönelebilecekleri ve aynı zamanda karşı koyabilecekleri bir şey haline geliyor. Taklit geniş bir kelime ve farklı anlamları var. Olumlu çağrışımları olabilir ve aynı zamanda olumsuz fikirler de taşıyabilir. Başlangıçta gelenekler üzerine bir sergi yapmak istemedim ama ‘Geleceğin Tarihi’ üzerine yaptığımız tartışmalardan sonra bunun çok ilginç olacağına ikna oldum. Özellikle Riyad ve Cidde'deki birçok sanatçıyla konuştuktan sonra gelenek fikrini karmaşıklaştırmanın ilginç olacağını düşündüm. ‘Gelenek’, genellikle geçmişten gelen bir şeye gönderme yapar. Ancak tam tersine o, sürekli olarak değişir ve gelişir.”


Küratör Cecilia Ruggeri

İnovasyon Perspektifi
Cecilia Ruggeri, bu sergiyle ilgili aklına gelen ilk sanatçıların kim olduğu sorusuna şu yanıtı verdi:
“Geleneği, inovasyon perspektifinden düşündüğümde, aklıma hemen Ornaghi & Prestinari'nin (Letargica-2018,) eseri geldi. Bu, gelenek ve yeniliğin yan yana gelmesinin açık bir örneği ve anlam zenginliği olan bir eser. Eser, yarı saydam taştan oyulmuş, bir kanepeye yaslanmış bir kafadan oluşuyor. Önünde, ışığı yüzünde parlayarak yapay bir hale oluşturan bir tablet var. Figür, bir uyuşukluk anında yakalanmış gibi görünüyor, ardından bir uyanış gelebilen bir uyku.Tablet ise parlak, maddi olmayan bir dünyaya bir ayna veya geçit görevi görüyor.”


Küratör Wassan Al-Khudhairi.

Ruggeri, açıklamalarına şöyle devam etti:
“Sergideki sanatçıların çoğu, çeşitli kültürel eserleri, sözlü hikayeleri ve atalarının mirasıyla iletişim kurma yollarını birleştirme yönündeki süregelen bir akımı/hareketi temsil ediyor ve somutlaştırıyor. Pasita Abad, Hamra Abbas, Abraham Cruzvillegas ve Lotus Laurie Kang'ın hepsi yaşamlarında ve iş hayatlarında karşılaştıkları sanat yapma hikayelerini ve uygulamalarını araştırarak kültürel köklerine bakıyor.”

Maddi Kültür
Cecilia, serginin temsil ettiği maddi kültüre bakış açısını şöyle detaylandırdı:
“Maddi kültür, geleneğin yeniden düşünülmesinin merkezi bir yönü oldu. Bunun nedeni, insanın cansız nesnelerle olan ilişkisini somutlaştırması ve bu, sanatçı Hamra Abbas, Maha Malluh, Derek Fordjour, Ahmed Mater ve Tarık el- Gussin’in işlerinde belirgin. Çünkü bu sanatçılar kültürel cansız nesnelerin çağdaş üretim yöntemleriyle olan ilişkisini benimserler ve bunları yeni bir üslupla sergide sunuyorlar.”


Sanatçı Dana Avartani’nin ‘Aşk benim kanunum... ve aşk benim inancım’ adlı eseri.
Cecilia, sanatçı Maha el Malluh’un ‘Düşüncenin Gıdası’ serisinde geleneksel Suudi sofra takımlarını seçmesinde bunun açıkça görüldüğüne dikkat çekiyor. Ayrıca sanatçının, çalışmalarını bugün gördüğümüz cansız nesneler aracılığıyla insancıllaştırmak için maddi kültürü kullanmasının da bu durumun bir göstergesi olduğuna işaret ediyor. Sanatçı Ahmed Mater, Suudi kültür dünyasının arabalar ve beton binalar gibi Batı etkileriyle doymadan önceki halini inceliyor ve bu dünyayı ahşap bir slayt projektörü aracılığıyla sunuyor.
Sanatçı Nasır el-Salim’in ‘Sigara İçilmez’ adlı çalışması. (Şarku’l Avsat)

Başka bir açıdan, sanatçı Hamra Abbas, yerli Pakistan kültürünün yalnızca bir özelliğini seçti. O da ‘K2 Dağları’. Abbas, konunun çağdaş bir izleyici için ne anlama geldiğini yeniden hayal ederek kendini yeniden keşfetti. Derek Fordjour da benzer biçimde, canlı görüntüsü sergide somutlaşan akrilik boya gibi çağdaş araçlarla geleneksel Afro-Amerikan kültürünün unsurlarını ifade ediyor. Bu da kültürün geleceğe doğru ilerlediğini hayal etmenin bir yolu olan geleneksel bir yürüyüş niteliğinde.

Geleneği korumak
Wassan Al-Khudhairi açıklamasında ‘kendini inşa etme’ kavramına dikkat çekti:
“Abraham Cruzvillegas'ın çalışmasında bunun açıkça temsil edildiğini görüyorum. O, sanatını icra ederken, 2016 manifestosunda açıklığa kavuşturduğu ‘kendini inşa etme’ kavramını kullanıyor. Bu, bir yerde bulunan veya atılan yerel malzemeleri kullanarak nesneler yapmayı ifade eden doğaçlama bir kavram. Dolayısıyla bu kendini inşa etme yönteminin bir sonucu olarak eserlerinde, çağdaş dünya perspektifinden insanların etkileri görülür.”
Khudhairi, sanatçılarla sohbetleri sırasında geleneklerin sadece geçmişin bir sunumu olmadığını, aynı zamanda bugünü anlamanın ve geleceğe doğru hareket etmenin bir yolu olduğunu fark ettiklerini vurguladğı açıklamasına şöyle devam etti:
“Sanatçı Varda Shabbir’in eseri, geleneklerin aynı hızda ilerlemediğini yansıtıyor. O, kültürel gelenek ve uygulamaların nesilden nesile aktarılma aşamalarını gösteriyor.”

Dilin rolü
Gelenekleri yenilikçi kılmada dilin ve yazının rolü açık. Sergi tarafından seçilen birçok sanatçı bu uygulamaların önemini fark ediyor. Bu farkındalığa sahip sanatçılar arasında Dana Avartani, Joana Hadjithomas, Halil Joreige ve Nasır el-Salim yer alıyor. Cecilia Ruggeri açıklamasında, “Sanatçılar Nasır el-Salim ve Dana Avartani, geçmişle bugünü birbirine bağlamak için eski geometrik ve kaligrafik uygulamaları kullanıyorlar” dedi.
Ruggeri konuya dair şunları söyledi:
“Sanatçılar, çağdaş görsel çalışmalarına doku, şiir ve yazıyı da dahil ediyorlar. Joanna ve Halil, eserlerinde (Waiting for the Barbarians- 2019) yazılı tarihi sorguluyorlar. 1898'de yazılmış geleneksel bir şiiri çağdaş sahneler ve film teknikleriyle karşılaştırıyorlar.”
‘Geleceğin Tarihi’ sergisindeki fikirlerin bolluğuna rağmen bu fikirler bugün, dünyayı etkileyen değişimleri anlamaya yönelik sanat eserleri ile sanatçıların fikirleri ve algıları arasında gerçek bir diyalog yaratma yeteneklerinde birleşiyor. Bu da geleceği sanatsal bir bakış açısıyla keşfeden yenilikçi ve derin bir düzenleyerek bugüne ve geleceğe dair yaratıcı vizyonlar sunuyor.



Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Hamaney'e Kral Selman bin Abdülaziz'in yazılı mesajını iletti

TT

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Hamaney'e Kral Selman bin Abdülaziz'in yazılı mesajını iletti

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, Hamaney'e Kral Selman bin Abdülaziz'in yazılı mesajını iletti

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, İran'a gerçekleştirdiği resmi ziyaret kapsamında Perşembe günü Tahran'da İran Lideri Ali Hamaney ve Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan ile bir araya geldi.

Suudi yönetiminin direktifleri doğrultusunda Hamaney ile görüştüğünü ve kendisine İki Kutsal Caminin Hamisi Kral Selman bin Abdülaziz'in yazılı mesajını ilettiğini belirten Suudi Savunma Bakanı, “X” platformundaki hesabından yaptığı paylaşımda liderle ortak ilgi alanlarına giren konuları ele aldıklarını ve iki ülke arasındaki ikili ilişkileri gözden geçirdiklerini ifade etti.

İran'ın Tasnim haber ajansı Hamaney'in görüşme sırasında “Suudi Arabistan ile ilişkilerimiz her iki ülke için de faydalı ve birbirimizi tamamlayabiliriz” dediğini aktardı.

Ajans, Hamaney ile yapılan görüşmeye İranGenelkurmay Başkanı General Muhammed Bakıri'nin de katıldığını belirtti.

Dün Tahran'da General Bakıri ile bir araya gelen Prens Halid bin Selman, İran haber ajanslarının aktardığına göre Pekin Anlaşması'nın imzalanmasından bu yana Suudi Arabistan'la ilişkilerin giderek güçlendiğini ve geliştiğini söyledi. Bakıri, Tahran ve Riyad'ın bölgesel güvenliğin sağlanmasında önemli bir rol oynayabileceğini belirterek ülkesinin Suudi Arabistan'la savunma ilişkilerini geliştirmeye hazır olduğunu ifade etti. Tasnim'e göre İran, Suudi Arabistan'ın Gazze ve Filistin konusundaki tutumunu memnuniyetle karşılıyor.

sdfgrthyu
Prens Halid bin Selman Perşembe günü İran Genelkurmay Başkanı Muhammed Bakıri ile görüşmek üzere Tahran'a vardığında İran tarafından resmi törenle karşılandı (AP)

Ziyareti değerlendiren siyasi çevrelere göre Suudi bakanın ziyareti her iki ülkeyi de ilgilendiren bölgesel ve uluslararası gelişmelerin yaşandığı bir döneme denk geliyor.

Savunma Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada Prens Halid bin Selman'ın resmi bir ziyaret için geldiği ve bu ziyaret sırasında iki ülke arasındaki ikili ilişkiler ve ortak ilgi alanlarına giren konuların ele alınacağı bir dizi görüşme gerçekleştireceği belirtildi.

Suudi siyasi analist Abdüllatif el-Melhem, Suudi Savunma Bakanının İran ziyaretinin, Suudi yönetiminin Pekin anlaşmasına bağlılık çerçevesinde iki ülke arasındaki ilişkileri güçlendirme ve geliştirme, ortak çıkarlarını gerçekleştirmek ve iki ülke arasındaki ikili ilişkilerin pekiştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla Riyad ve Tahran arasındaki koordinasyon ve işbirliği düzeyini yükseltme isteğini yansıttığını düşünüyor.

sxcdfrgt
Prens Halid bin Salman dün (Perşembe) Tahran'da İran Cumhurbaşkanı ile bir araya geldi. (EPA)

Suudi liderliğinin bölgede barış ve refahı sağlamayı ve bölgeyi çatışmalar aşamasından istikrar ve güvenlik aşamasına taşımayı ve bölge halklarının daha iyi bir refah, zenginlik ve ekonomik entegrasyon geleceğine yönelik özlemlerini gerçekleştirmeye odaklanmayı amaçladığını belirten Melhem, Suudi Arabistan ile İran arasındaki ikili ilişkilerin geliştirilmesinin, Suudi Veliaht Prensi'nin “bölgede barış, güvenlik, istikrar ve refahı sağlama ve halklarının özlemlerini karşılama” çabalarının meyvelerinden biri olduğunu kaydetti. Melhem, ziyaretin Suudi Arabistan ile İran arasındaki ikili ilişkileri güçlendirmeye yönelik devam eden diplomatik çabaların bir parçası olduğunu belirtti.

Bir dizi toplantı

Ziyaret, İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Selman ile bölgedeki gelişmeleri ele aldıkları ve ortak ilgi alanlarına giren bir dizi konuyu gözden geçirdikleri bir telefon görüşmesi gerçekleştirmesinin üzerinden iki haftadan kısa bir süre geçmesinin yanı sıra Suudi Dışişleri Bakanı'nın Pazartesi günü İranlı mevkidaşıyla yaptığı telefon görüşmesinde bölgedeki gelişmeleri ve sarf edilen çabaları gözden geçirdikleri ikili istişarelerin ardından gerçekleşti.

dfgthy
Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile İran Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Aref arasında Kasım 2024'te düzenlenecek Arap-İslam Zirvesi çerçevesinde gerçekleşen görüşme (SPA)

Suudi Savunma Bakanı'nın Tahran ziyaretinde bölgedeki son gelişmelerin ele alınması ve bölgesel ve uluslararası gelişmelerle ilgili görüş alışverişinde bulunulması bekleniyor. Resmi haber ajansı IRNA'ya göre ziyaret öncesinde, geçtiğimiz Cumartesi günü Umman'ın başkenti Muskat'ta gerçekleştirilen ABD-İran görüşmelerinin ilk turu ve 48 saat önce yine Cumartesi günü Muskat'ta yapılacak bir sonraki turun yanı sıra Suudi ve ABD taraflarının geçtiğimiz hafta beş istasyonda gerçekleştirdikleri bir dizi siyasi ve güvenlik istişaresi gibi bir dizi gelişme yaşandı.

Ziyaret, merhum Prens Sultan bin Abdülaziz'in Mayıs 1999 başında Tahran'a yaptığı ve dört gün süren ve üst düzey İranlı yetkililerle bir araya geldiği ilk ziyaretin ardından, 1979'dan bu yana bir Suudi savunma bakanının İran'a yaptığı ikinci ziyaret olması bakımından tarihi bir önem taşıyor.

Suudi Savunma Bakanı, “Pekin Anlaşması” ve 10 Mart'ta iki ülke arasındaki tarihi uzlaşı ve ilişkilerin Çin himayesinde yeniden başlatılmasının duyurulmasının ardından İran'ı ziyaret eden en önemli Suudi yetkililerden biri.

dfgt
Prens Halid bin Selman Perşembe günü Tahran'da General Bakıri ile bir araya geldi (AP)

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan, Tahran'a ilk ziyaretini Haziran 2023'te gerçekleştirmiş ve bu ziyaret sırasında iki ülke arasındaki ilişkilerin normal olduğunu ve iki ülkenin İslami kardeşlik ve iyi komşuluk bağlarıyla birleşmiş, bölgenin önemli ülkeleri olduğunu vurgulayarak bağımsızlık ve egemenliğe tam ve karşılıklı saygı, içişlerine karışmama, uluslararası hukuk ilkeleri, Birleşmiş Milletler Şartı ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi açık bir temele dayandığını belirtmiştir.

Eski Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan, dönemin Dışişleri Bakanı adayı Ali Bakıri Kani ve şimdiki Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi'nin yanı sıra Kasım 2023'teki Ortak Arap-İslam Zirvesi'ne katılmak üzere eski İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ve 2024 Ortak Arap-İslam Takip Zirvesi'ne katılmak üzere Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Muhammed Rıza Aref de dâhil olmak üzere bir dizi İranlı yetkili Pekin Anlaşması'nın ardından Suudi Arabistan'a benzer ziyaretlerde bulundu.

“Pekin Anlaşması” Taahhütleri

Pekin Anlaşmasını takip etmek üzere kurulan Suudi-Çin-İran Üçlü Ortak Komitesi, ilki Aralık 2023'te Çin'in başkenti Pekin'de, diğeri ise Kasım 2024'te Riyad'da olmak üzere iki toplantı gerçekleştirmiş ve bu toplantılarda iki ülke Pekin Anlaşmasını tüm maddeleriyle uygulama kararlılıklarını ve Birleşmiş Milletler Şartı, İİT Şartı ve devletlerin egemenliği, bağımsızlığı ve güvenliğine saygı da dâhil olmak üzere uluslararası hukuka bağlılık yoluyla ülkeleri arasında iyi komşuluk ilişkilerini teşvik etme çabalarını sürdürdüklerini vurgularken, Çin de Suudi Arabistan ve İran'ın Pekin Anlaşmasını geliştirme yönünde attıkları adımları desteklemeye ve teşvik etmeye devam etmeye hazır olduğunu açıklamıştır.

İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Mecid Taht Revançi Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte İran ve Suudi Arabistan'ın büyüyen ve istikrarlı bir bölgede barış ve huzuru tesis etme niyetinde olduğunu, bunun da “mevcut tehditlerin üstesinden gelmeyi amaçlayan ikili ve bölgesel işbirliğinin sürdürülmesini ve geliştirilmesini” gerektirdiğini belirterek “İran-Suudi eylemlerinin kalkınma, barış, bölgesel ve uluslararası güvenlik çerçevesinde başarılı bir uluslararası ikili ve çok taraflı işbirliği modelini taçlandırdığını” ve iki tarafın tarihi bağlara dayanarak çeşitli siyasi, güvenlik, ekonomik, ticari ve konsolosluk alanlarında işbirliğini geliştirmeye devam ettiğini söyledi.