ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Menendez, Şarku'l Avsat'a konuştu: Irak savaşına karşı çıktım… Savaş Ortadoğu'yu istikrarsızlaştırdı, İran'ın etkisini güçlendirdi

Senato'daki Dış İlişkiler Komitesi Başkanı, işgalin Ortadoğu'yu sarstığını ve ABD’nin imajını çizdiğini söyledi

Bob Menendez(Reuters)
Bob Menendez(Reuters)
TT

ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Bob Menendez, Şarku'l Avsat'a konuştu: Irak savaşına karşı çıktım… Savaş Ortadoğu'yu istikrarsızlaştırdı, İran'ın etkisini güçlendirdi

Bob Menendez(Reuters)
Bob Menendez(Reuters)

2002'de dönemin ABD Başkanı George W. Bush, Irak savaşı için resmi izin talebinde bulunarak Kongre'ye gitti. ABD Başkanı’nın yetkileri, ABD ulusal güvenliğine yönelik bir tehdit durumunda askeri saldırı başlatmaya karar vermek olsa da, savaş ilan edebilecek tek otorite Kongre'dir. Bu nedenle Bush'un Kongre’nin onayına ihtiyacı vardı. Bunu da aldı. 296 milletvekili savaş lehinde oy kullanırken, Temsilciler Meclisi'nde 133 milletvekili ise bu fikre karşı çıktı. Senato'da ise 77 senatör savaşı desteklerken, 23’ü karşı çıktı.
Bu muhalifler arasında, o sırada New Jersey Temsilcisi olarak Temsilciler Meclisinde bulunan Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat Senatör Bob Menendez de vardı.
İşte Şarku'l Avsat’ın ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Menendez ile gerçekleştirdiği röportajın tam metni;

-2002'de Irak'taki savaşa karşı oy kullandınız, Kongre'deki birçok meslektaşınız savaş kararını desteklerken neden böyle oy verdiğinizi bize anlatır mısınız?
O zaman da savaşa karşıydım, bugün de karşıyım. Savaşın başlamasından 20 yıl sonra, bugün bu yanlış yönlendirilmiş çatışmanın sonuçlarıyla ilgilenen Senato Dış İlişkiler Komitesi'nin başkanıyım. Bazı tahminlere göre 4 binden fazla ABD personelini ve yarım milyondan fazla Iraklının ölümüne yol açan bir savaştı. Ortadoğu'yu istikrarsızlaştırdı, İran'ın etkisini güçlendirdi. El Kaide'yi bölgesel bir ‘kurum’ haline getirdi ve DEAŞ gibi terör örgütleri yarattı. Bu, ortaklarımızın desteklemediği, ABD'nin bölgeyi ne ölçüde anladığının sorularını gündeme getiren ve uluslararası arenada ABD liderliğine zarar veren bir savaştı. Yirmi yıl sonra, ABD'nin Irak politikası nihayet sayfayı kapatmış görünüyor. Bu nedenle Biden yönetiminin ABD'nin Irak'taki muharebe operasyonlarını sona erdirme hamlesini ve ABD-Irak ilişkilerinin mevcut stratejik ortaklığımızı yansıtan ikili diplomasiye dayalı daha sağlam ve geleneksel bir ilişkiye geçişini destekledim.

-Kongre, 2002'de onayladığı Irak'taki savaş iznini iptal etmeye çalışıyor. Sizce bu yıl, herhangi bir yeşil ışık görmeksizin tekrarlanan girişimlerden sonra bunu başarabilecek mi?
Senato'nun 2002 yılındaki yetkiyi yürürlükten kaldırma çabasına liderlik eden meslektaşlarıma katılmaktan gurur duyuyorum ve Senato'nun bu yetkiyi iptal edeceğinden eminim. Kongre, savaş ilan etmekten ve ABD'nin ne zaman savaşa girip girmemesi gerektiğinden sorumlu otorite rolünü yeniden dayatıyor.
Önümüzdeki mesele basit: 2002 mandası bugün Irak'taki gerçekliğe mi yoksa bölgede üzerimizde beliren tehditlere mi hitap ediyor? Bu iki sorunun cevabı hayır. ABD, DEAŞ veya İran'dan gelen saldırılara karşı kendini savunabilir ve her zaman koruyacaktır. Demokrasi sistemimizde Kongre güç kullanma hakkını tartışır ve gerekli olup olmadığına karar verir. Yeni bir yetkiye ihtiyaç olup olmadığını tartışabiliriz. Bu, Kongre'nin rolü ve görevidir. Ancak mevcut yetkinin devamını desteklemiyorum. Çağ dışıdır ve bugünkü sahadaki gerçeği yansıtmaz ve milletimizin çıkarlarına hizmet etmez.

-Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı olarak, ABD'nin bölgede size yönelik en önemli tehdidi nedir ve bununla nasıl baş edilmelidir?
Bölgede ABD'ye yönelik en büyük tehdit, bölge ülkeleri için de en büyük tehdittir: İran. Nükleer emelleri, balistik füze programları, bölgedeki şiddeti, istikrarı bozan vekillerine verdiği destek ve kendi halkına karşı şiddeti ile İran'ın Ortadoğu'da ABD için en büyük tehlikeyi oluşturduğu ve daha da önemlisi İranlılar dahil bölge halkı için en büyük tehlikeyi oluşturduğu açıktır.
Bence bu tehditle başa çıkmanın en uygun yolu, öncelikle İran'ın asla nükleer silaha sahip olmamasını sağlamaktır. İkincisi, bölge ülkeleri arasındaki ekonomik ve güvenlik iş birliğini desteklemek, İran'ı caydırmak için elzemdir. İran halkına gelince, temel insan haklarını güvence altına alma çabalarında desteklenmelerinin ve komşularını kışkırtmaktan çok onlarla çalışmaya ilgi duyan bir hükümetin desteklenmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle, İran'da hükümetlerine karşı cesurca gösteri yapan insanları alenen destekledim.

-Irak savaşının 20. yıldönümünde, genel olarak Ortadoğu halklarına, özel olarak da Iraklılara nasıl bir mesaj vermek istersiniz?
ABD genel olarak Ortadoğu halklarının, özel olarak da Irak halkının ortağı olmak istiyor. Bu ortaklık gelişmeye ve değişmeye devam edecek ve refah ve istikrarı desteklemek için birlikte çalışmaya kararlıyız. Ortak zorluklarla karşı karşıyayız; İran saldırganlığından ekonomik kaosa, iklim değişikliğinin etkilerine ve diğer zorluklara kadar, bölge ve halkı için daha güvenli, istikrarlı ve müreffeh bir gelecek inşa edecek şekilde bu zorlukların üstesinden gelmek için muazzam fırsatları paylaşıyoruz.



Hamduk Şarku’l Avsat’a konuştu: “Manama görüşmeleri, Cidde Platformu ile entegre çalışıyor”

Hamduk (sağda), Addis Ababa’da Hamideti ile el sıkıştı (Twitter)
Hamduk (sağda), Addis Ababa’da Hamideti ile el sıkıştı (Twitter)
TT

Hamduk Şarku’l Avsat’a konuştu: “Manama görüşmeleri, Cidde Platformu ile entegre çalışıyor”

Hamduk (sağda), Addis Ababa’da Hamideti ile el sıkıştı (Twitter)
Hamduk (sağda), Addis Ababa’da Hamideti ile el sıkıştı (Twitter)

Eski Sudan Başbakanı ve Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu (Tekaddum) Başkanı Abdullah Hamduk, Sudan Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Şemseddin Kabaşi ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (HDK) İkinci Komutanı Korgeneral Abdurrahim Daklu ile geçen ay Bahreyn’in başkenti Manama’da varılan anlaşmayı ‘doğru yolda atılmış olumlu bir adım’ olarak nitelendirdi. Hamduk, Manama’nın Cidde Platformu görüşmelerine entegre olduğunu söyledi. Ancak buna, Afrika kıtasında Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi (IGAD) ve Afrika Birliği’nin (AfB) gözetiminde eş zamanlı bir siyasi sürecin eşlik etmesini şart koştu.

Hamduk, AfB zirvesinin oturum aralarında, Etiyopya’nın başkenti Addis Ababa’da Şarku’l Avsat ve sınırlı sayıda yerel gazeteciye röportaj verdi. Zirvede, Ekim 2021 darbesinin ardından üyeliğinin dondurulması nedeniyle Sudan yer almadı. Bu bağlamda Hamduk, pazar günü sona eren zirvedeki varlığının ona çok sayıda Afrikalı lider ve kıta dışından liderle görüşme fırsatı verdiğini söyledi.

Burhan, yardımcısı Şemseddin Kabaşi’yi Port Sudan’da kabul etti (Sudan ordusu)
Burhan, yardımcısı Şemseddin Kabaşi’yi Port Sudan’da kabul etti (Sudan ordusu)

Manama anlaşması

Ordu ile HDK arasındaki Manama Anlaşmasına ilişkin yorumunda Hamduk, yaşananların ‘Cidde müzakere platformunun genişletilmesi’ olarak değerlendirildiğini söylerken, müzakerelerin Suudi Arabistan Krallığı ve ABD tarafından kolaylaştırılmasının ardından Manama’nın, bunlara Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’i de eklediğini dile getirdi.

Hamduk, Genelkurmay Başkanı Yardımcısı ile Hızlı Destek arasında Manama’daki anlaşmayı ‘doğru yönde atılmış olumlu bir adım’ olarak değerlendirdi. Abdullah Hamduk ayrıca, “Manama Platformu’nun çabaları devam ederse, çatışmaların ve ateşlerin durdurulması aşamasına ulaşırsa ve insani yardımların ulaştırılması kolaylaşırsa vatandaşların acılarının hafifletilmesinin yolu açılacaktır” dedi.

Hamduk, müzakere sürecinin başarısı için IGAD ve AfB’nin gözetiminde eş zamanlı bir siyasi sürecin yürütülmesini şart koştu. Aynı şekilde “Siyasi süreç uzun süredir ertelendi. Belki de krize askeri bir çözümün bulunmadığı ve siyasi aktörleri ve tüm demokratik güçleri bir araya getiren siyasi sürecin öneminin olmadığı bir ortamda bu gecikme, Sudan sorununun daha iyi anlaşılmasına yardımcı olabilir” ifadelerini kullandı.

Hartum’da Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında çıkan çatışmalar sonucu dumanlar yükseliyor (Arşiv- AFP)
Hartum’da Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri arasında çıkan çatışmalar sonucu dumanlar yükseliyor (Arşiv- AFP)

Eski Sudan Başbakanı, görüştüğü liderlere Sudan savaşı ve krizinin askeri bir çözümü olmadığına ikna olunması gerekliliğine vurgu yaparak, onları krizi müzakere yoluyla çözecek siyasi süreci desteklemeye çağırdı. Abdullah Hamduk, “Kuruluş konferansını, geçiş anayasasını, geçiş düzenlemelerini ve Sudan’ın birliğinin ve tek ulusal ordunun onaylanmasını, geçiş dönemi adaletini, demokratik sivil dönüşümü, cezasız kalmamayı, hesap verebilirliği ve diğerlerini içeren ilkeler topluluğu üreten bir istişare toplantısıyla sonuçlanan bir dizi mekanizmadan oluşmuş yol haritası eşliğinde, onlarla birlikte krizi tanımlamaya, Tekaddüm koalisyonunun krize çözüm bulma vizyonunu sunmaya odaklandık” açıklamasında bulundu.

Krizin köklerine değinmek

Zirvede Afrikalı liderler ve katılımcılarla yaptığı görüşmede Hamduk, Sudan krizinin köklerine değinilmesinin ve savaşların sonsuza kadar durdurulmasının önemine dikkati çekerek, “Nisan savaşı, Sudan’daki ilk savaş değil. Bunun son savaş olması için tüm meseleleri ele almalıyız” dedi.

Eski Başbakan, görüştüğü liderlerle ülkenin tanık olduğu felaket insani durumu da ele aldığını ifade ederken, “İstatistiklere göre 25 milyon Sudanlı, savaş ve tarım sezonunun başarısızlıkla sonuçlanması sonucunda kıtlığa maruz kalıyor. Sudanlıların acılarını hafifletmek için uluslararası topluma Çad, Etiyopya ve Güney Sudan’dan insani yardımların Sudan’ın çeşitli sınırlarına girmesine izin vermeleri çağrısında bulunduk” şeklinde konuştu.

Abdullah Hamduk, konuşmasında bölgede tanık olunan siyasi çalkantılara ve güvenlikteki akışkanlığa da değindi. Bu bağlamda “Gazze’deki savaşın yanı sıra Kızıldeniz’de de çatışmalar yaşanıyor. Bölge çok şiddetli bir kutuplaşma durumuna sahne oluyor. Bu çatışmaya doğrudan müdahale, kutuplaşma durumunu artıracaktır” diyen Hamduk, “Tüm komşu ülkelerle iletişim kurarak ve müzakere edilmiş siyasi çözümlere öncelik vererek doğru yönde ilerlediğimizi umuyoruz” ifadelerini kullandı.

Omdurman’da Sudan Silahlı Kuvvetleri’ne ait askerleri taşıyan askeri araç (AFP)
Omdurman’da Sudan Silahlı Kuvvetleri’ne ait askerleri taşıyan askeri araç (AFP)

Eski Sudan Başbakanı, Tekaddüm koalisyonunun komutanlığıyla görüşme talebine ve Hızlı Destek liderliğiyle Addis Ababa Bildirgesi’ni imzalamasına da değinirken, “Çatışmayı durdurmak için savaşın her iki tarafına da mesajlar gönderdik. Hızlı Destek Kuvvetleri liderliği yanıt verdi. Onlarla Addis Ababa’da bir araya geldik ve bildirgeyi imzaladık. Bu, Tekaddüm tarafından önerilen yol haritasında belirtilenlerin çoğuyla tutarlıdır” değerlendirmesinde bulundu.

Orduyla sürekli iletişim

Hamduk ayrıca, genelkurmay başkanlığıyla toplantı yapmak için temasının kesilmediğini ve kendisiyle son temasının iki hafta önce olduğunu söylerken, “Ancak henüz nihai bir karara varıp toplantı tarihini belirlemedik. Ama hızlı ve ivedi bir şekilde onlarla bir araya gelmeyi umuyoruz. İki tarafla olan iletişimimiz sırasında, müzakere için sağlıklı bir ortam yaratmak amacıyla düşmanca söylemlerin kontrol altına alınmasının önemini vurguladık” dedi.

Ordunun toplantının geçici başkent Port Sudan’da yapılması talebiyle ilgili olarak ise Abdullah Hamduk, “Sudan’ın herhangi bir yerinde ordu komutanlarıyla görüşmemizde herhangi bir sorun yok. Ancak onlara tüm ülkenin savaş halinde olduğunu ve Sudan Limanı’ndaki genelkurmay başkanlığının varlığının koşulların anormal olduğunu doğruladığını ve bu durumdan ziyade eşitlik ve özgürlük konusunu ele almamıza imkân veren bir atmosferde buluşmamız gerektiğini söyledik. Bu durum, şu anda Sudan’da mevcut değil” dedi.

Tekaddum’un ordu liderleriyle görüşme konusundaki istekliliğini yineleyen Hamduk, “Bu konunun amacı, savaşın durdurulmasını hızlandırmak ve Sudan halkının acılarına son vermektir. Formalitelerin savaşın durdurulmasına izin vererek ya da yardımcı olarak bu iletişimin sağlanmasına engel olmayacağını umuyoruz” şeklinde konuştu.

Addis Ababa Bildirgesi hükümlerinin uygulanmasına ilişkin olarak ise Hamduk, anlaşmada öngörülen pratik hususların, özellikle de 451 savaş esirinin serbest bırakılması vaadinin uygulanmasının önemini vurguladığını söyledi. Abdullah Hamduk ayrıca, “Hızlı Destek liderliği, mahkumları serbest bırakmaya hazır olduğunu belirtti. Ancak Kızılhaç’ın ülkeyi terk etmesi sorunuyla karşı karşıya olduğunu, daha önce de Kızılhaç aracılığıyla benzer açıklamaların yapıldığını ifade etti. Kızılhaç’ın yokluğu, bildirgede öngörülen tutukluların serbest bırakılmasının tamamlanmasını engelledi” ifadelerini kullandı.

Tekaddum’un karşı karşıya olduğu zorluklar

Abdullah Hamduk, Tekaddum koalisyonunun çalışmalarının ve genişlemesinin karşı karşıya olduğu zorlukları kabul ederken, “Ancak Mısır’da başlangıçta Arap Sosyalist Baas Partisi ve Abdulvahid Muhammed en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi ile görüştük. Sudan Halk Kurtuluş Hareketi ile ortak eylem gündemi için teknik bir komite oluşturulması konusunda anlaştık. Platform ve Koordinasyon Sekreterliği gibi diğer gruplarla da görüştük” dedi.

Molly Phee, Sudanlı kadın sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle Addis Ababa’da (Hartum’daki ABD Büyükelçiliği/ Facebook)
Molly Phee, Sudanlı kadın sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle Addis Ababa’da (Hartum’daki ABD Büyükelçiliği/ Facebook)

Hamduk, açıklamalarının Abdulaziz el-Hillu liderliğindeki Sudan Halk Kurtuluş Hareketi, Abdulvahid Muhammed en-Nur liderliğindeki Sudan Kurtuluş Hareketi, Komünist Parti, Arap Sosyalist Baas Partisi, Federal Parti ve Dr. Ali el-Hac liderliğindeki Halk Kongresi’ne yönelik olduğunu söyledi. Ayrıca, sonuçların çoğunlukla olumlu olduğunu ve şu anda ortak işbirliği olanaklarını birlikte incelediklerini ifade etti.

Abdullah Hamduk, temasa geçilen güçlerin çoğunun demokratik güçlerin birliğine ve ortak eyleme istekli olduklarını ifade ettiğini vurgularken, “Ancak koalisyon çalışmalarının devam edebilecek ve ayakta durabilecek temeller üzerine inşa edilebilmesi için sabır ve aceleci sonuçlara varılmaması gerekir” dedi.

Eski Başbakan, siyasi ve sivil güçlere, ‘Tekaddum koalisyonuna katılmak, Tekaddum üyeliği olmadan ortak çalışmak ve son seçenek olarak da gelecek ayki Tekaddum kuruluş konferansı çalışmalarına veya Tekaddum’un düzenlemeye başladığı çalıştaylara katılmak’ olmak üzere savaşı durdurma yolunda üç ortak eylem önerdi.