Kötüleşen yaşam koşullarına karşı düzenlenen protesto sırasında Beyrut şehir merkezinde çatışmalar çıktı

Mikati, emeklilere taleplerini hükümet toplantısına dahil etme sözü verdi.

Lübnanlılar, Beyrut şehir merkezinde gösteri yapıyor. Güvenlik güçleri, eylemcileri Hükümet Sarayı’nda uzaklaştırmak için göz yaşartıcı gaz kullandı (AFP)
Lübnanlılar, Beyrut şehir merkezinde gösteri yapıyor. Güvenlik güçleri, eylemcileri Hükümet Sarayı’nda uzaklaştırmak için göz yaşartıcı gaz kullandı (AFP)
TT

Kötüleşen yaşam koşullarına karşı düzenlenen protesto sırasında Beyrut şehir merkezinde çatışmalar çıktı

Lübnanlılar, Beyrut şehir merkezinde gösteri yapıyor. Güvenlik güçleri, eylemcileri Hükümet Sarayı’nda uzaklaştırmak için göz yaşartıcı gaz kullandı (AFP)
Lübnanlılar, Beyrut şehir merkezinde gösteri yapıyor. Güvenlik güçleri, eylemcileri Hükümet Sarayı’nda uzaklaştırmak için göz yaşartıcı gaz kullandı (AFP)

Beyrut şehir merkezinde dün öğleden sonra güvenlik güçleri ile Riyad es-Sulh Meydanı’nda kötüleşen yaşam koşullarını protesto etmek için oturma eylemi düzenleyen emekli askeri personel arasında çıkan çatışmaların ardından bugün tansiyon düştü. Emekli personeller, Başbakan Necib Mikati’den, taleplerini gelecek hafta yapılması beklenen kabine gündemine alma sözü aldı.
Çoğunu emekli askeri personelin oluşturduğu yüzlerce Lübnanlı, kötüleşen yaşam koşullarını protesto etmek için Beyrut şehir merkezinde Hükümet Sarayı önünde gösteriye katıldı. Bazı vatandaşlar, yönetim karşıtı sloganlar atarak Lübnan bayrağını kaldırdı. Askeri üniforma giymiş göstericilerden biri, ‘Lübnan Ordusu Emeklileri’ imzası taşıyan ‘Arap ve uluslararası topluma bizi yozlaşmış yönetici sınıftan kurtarması için çağrıda bulunuyoruz’ yazılı bir pankart taşıdı.
Son iki haftada Lübnan lirası, dolar karşısında tarihi bir düşüş kaydetti. Bu durum, sübvansiyonların kalkmasıyla artık dolar üzerinden fiyatlanan akaryakıt, emtia ve gıda maddeleri başta olmak üzere tüm emtia fiyatlarının artmasına neden oldu. Birkaç benzin istasyonu, akaryakıt satışını durdurdu. Sonuç olarak, Lübnan lirasının değeri rekor seviyelere düştü. Emekli kamu çalışanları, artık devlet yardımlarından 100 dolardan fazla kazanmıyor, bu da günlük hayatın gereksinimlerini karşılamaya yetmiyor.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre, dün öğleden sonra bazı göstericiler, Hükümet Sarayı’nın önündeki demir telleri geçmeye çalışırken, gerginlik tırmandı. Bunun üzerine güvenlik güçleri, eylemcileri uzaklaştırmak için göz yaşartıcı gaz kullandı. Güvenlik güçlerinin bu müdahalesi, göstericiler arasında bayılmaların yaşanmasına yol açtı. Daha sonra Lübnan ordusu müdahale ederek göstericileri ve güvenlik güçlerini birbirlerinden ayırdı. Güvenlik güçleri, Hükümet Sarayı’nın girişlerini ve Temsilciler Meclisi çevresini güçlendirmek için ilave sayıda çevik kuvvet polisi konuşlandırdı.
Ulusal ajanslar, yoğun şekilde göz yaşartıcı gaz kullanılmasının ardından ordu mensuplarının gerilimi kontrol altına almak için müdahalede bulunarak, göstericiler ile güvenlik güçlerini birbirlerinden ayırdığını duyurdu. Görgü tanıkları, bazı protestocuların hükümet binasına giden bir kontrol noktasından geçmeye çalıştığını, bunun da güvenlik güçlerinin onları durdurmak için göz yaşartıcı gaz kapsülü atmasına neden olduğunu söyledi.
Eylemciler, saray çevresinde yayılan gazdan korunmak için etrafa koşuştururken, bir askerin de göz yaşartıcı gazdan etkilenen bir çocuğu tedavi ettiği görüldü.
Hükümet de gerginliği yatıştırmak için müdahalede bulundu. Lübnan Ulusal Haber Ajansı’nın (NNA) haberine göre aralarında tüm askeri birlikleri temsil eden subay ve astsubayların da bulunduğu emekli askerlerden oluşan bir heyet, Mikati ile görüşerek taleplerini dile getirdi. Mikati ise heyete taleplerini gelecek hafta Bakanlar Kurulu’nun ilk oturumuna dahil etme sözü verdi.
Bu hareketlilik, Lübnan’ın 2019 sonbaharında tanık olduğu, ekonomik koşulların kötüleşmeye başlamasını protesto etmek ve bugüne kadar herhangi bir çözüm sunmadan kontrolü elinde tutan siyasi sınıfın ayrılmasını talep etmek için düzenlenen benzeri görülmemiş gösterileri akıllara getirdi.
İhtiyaçlar, emekli askerleri sokaklara dökerken, emekli Tuğgeneral Halid Naous (70 yaşında), Fransız Haber Ajansı’na (AFP) yaptığı açıklamada “Maaşım krizden önce yaklaşık 4 bin dolardı ve bugün yaklaşık 150 dolar” dedi. Naous, “İnsana yakışır bir yaşam sürmeye çalışırken, evimizin ihtiyaçlarını temin edemediğimiz için kendimizi aşağılanmış hissediyoruz. Çaresiz bir duruma geldik. Bankalar emekli maaşımızı kestiği ve maaşımız kalmadığı için bugün bu yüzden sokaklara çıkıyoruz” ifadelerini kullandı.
Emekli lise öğretmeni Basem Hatim (73 yaşında) ise, “Maaşımı lira olarak alıyorum. Maaşını lira ile alanların hepsi çöktü. Artık en asgari ihtiyaçlarını bile karşılayamıyorlar” dedi. Hatim, “Nasıl yaşarım? Maaşım 100 dolar ve jeneratör faturası da 100 dolar” diyerek, gün boyunca elektrik kesintisi yaşanan saatlerde kullanılan özel jeneratörlere atıfta bulundu. Jeneratörler, müşterilerin dolar veya karaborsa döviz kuru üzerinden ödeme yapmasını gerekli kılıyor. “Et ya da gaz tüpü alamadığım için vejeteryan olmaya zorlanıyorum” diyen Basem Hatim, arabasına yakıt alamaması nedeniyle haftalardır Beyrut’ta yaya olarak seyahat ettiğine dikkati çekti. Söz konusu koşullarla eş zamanlı olarak Lübnan’da şiddetli bir likidite krizi ve sıkı bankacılık kısıtlamaları yaşanıyor.

Güvenlik toplantısı
Öte yandan Merkezi Güvenlik Kurulu, İçişleri Bakanı Bessam Mevlevi başkanlığında toplandı. Bakan, yaptığı açıklamada “Ülkenin güvenliği, bir yanda güvenlik ve askeri güçlerin, diğer yanda vatandaşların ortak sorumluluğudur. Hassas koşullara tanık oluyoruz. Bu nedenle olası bir kaçış, kötü bir sonuca yol açabilir” dedi. “Güvenlik güçleri, kamu ve vatandaş mallarını korumaya ve güvenliği sağlamaya hazır olacaktır” diyen Mevlevi, “Havalimanı güvenliği konusu bizim için önemli ve ülkede güvenliği sağlama sorumluluğunu taşıyoruz” ifadelerini kullandı.
Bessam Mevlevi, “Özellikle güneydekiler olmak üzere genel ihlaller çerçevesinde inşaat ihlallerindeki artış incelendi” diyerek, sözlerinin devamında ise “Kamu malına izinsiz girmek insanlara ve tüm vatandaşlara zarar verir. İhlalleri önlemeye hazır olmak için uzlaşı sağladık” açıklamasında bulundu.



Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
TT

Suriye'nin Humus kentindeki bir camide patlama: 8 ölü, saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlendi

Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)
Patlama sonucu Suriye’nin orta kesimindeki Humus kentinde bulunan bir caminin içinde meydana gelen yıkım (SANA)

Suriye’nin orta kesimindeki Humus’ta, Alevi çoğunluğun yaşadığı bir mahallede bulunan camide cuma namazı sırasında meydana gelen patlamada en az sekiz kişi hayatını kaybetti. Saldırıyı Saraya Ensar el-Sünne üstlenirken, yetkililer faillerin hesap vereceğini bildirdi.

Bu saldırı, geçiş yönetiminin yaklaşık bir yıl önce iktidara gelmesinden bu yana bir ibadethaneyi hedef alan ikinci saldırı oldu. Haziran ayında Şam’da bir kilisede düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi yaşamını yitirmiş, o saldırıyı da yine aşırıcı Saraya Ensar el-Sünne üstlenmişti.

Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab, Humus’taki patlamanın arkasındaki tarafın “kim olursa olsun” adalet önüne çıkarılacağını belirterek, saldırının Suriye’de güvenlik ve istikrarı sarsmayı hedeflediğini söyledi. İbadethanelerin hedef alınmasını “alçakça ve korkakça bir eylem” olarak niteledi.

Şarku’l Avsat’ın Resmi Suriye Haber Ajansı SANA’dan aktardığı habere göre ülkenin üçüncü büyük kenti Humus’ta Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nde meydana gelen patlamada sekiz kişi hayatını kaybederken 18 kişi yaralandı.

Patlamada başı ve sırtı şarapnel parçalarıyla yaralanan ve Humus’taki Karam el-Luz Hastanesi’nde tedavi gören 47 yaşındaki Usame İbrahim, AFP’ye, “Cuma namazındaydım; yalnızca güçlü bir patlama ve yoğun bir basınç duydum” dedi. Başındaki bandajları işaret eden İbrahim, “Her yer gözümde kıpkırmızı oldu… Yere düştüm, başımdan kan aktığını gördüm… O an ne olduğunu anlayamadım” diye konuştu. Kan izleri arasında caminin kapısına doğru ilerlediğini, cemaatten yükselen çığlıklar ve inlemeler eşliğinde gençler tarafından hastaneye götürüldüğünü anlattı.

İçişleri Bakanlığı, “terör saldırısının” namaz sırasında gerçekleştiğini belirterek, “ilgili birimlerin failleri yakalamak üzere soruşturma ve delil toplama çalışmalarına başladığını” açıkladı.

Saraya Ensar el-Sünne, Telegram’da yayımladığı mesajda, “Sarayâ Ensar el-Sünne mücahitleri, başka bir gruptan mücahitlerle birlikte, Nusayrilere ait Ali bin Ebu Talib içinde bir dizi patlayıcıyı infilak ettirdi” ifadelerini kullandı. Beşar Esad yönetiminin 2024 sonunda devrilmesinin ardından kurulduğunu belirten grup, “Saldırılarımız artarak sürecek ve tüm kâfirler ile mürtedleri hedef alacak” dedi.

SANA’nın bir güvenlik kaynağına dayandırdığı habere göre, ilk bulgular patlamanın cami içine yerleştirilen patlayıcı düzeneklerden kaynaklandığını gösteriyor. Olay yerinden yayımlanan görüntülerde, caminin bir köşesindeki duvarın alt kısmında bir gedik, duvarın bir bölümünü kaplayan siyah duman izleri, etrafa saçılmış halı parçaları ve kitaplar ile kırılmış pencere camları görüldü. Güvenlik güçleri caminin çevresini kordon altına aldı; içerideki ekipler, patlamanın olduğu alanı kırmızı şeritle çevreledi.

“Etrafımda şarapnel parçaları”

Ayağından yaralanan ve hastanede tedavi gören seyyar kitap satıcısı 38 yaşındaki Gadi Maruf da AFP’ye, patlamanın imamın hutbe için minbere çıkmasıyla meydana geldiğini söyledi. Maruf, “Çok büyük bir patlamaydı; etrafımda şarapnel parçalarının uçuştuğunu gördüm” dedi.

Suriye Dışişleri Bakanlığı, yayımladığı açıklamada “korkakça suç eylemini” kınayarak, bunun “güvenliği ve istikrarı bozma, Suriye halkı arasında kaos yayma girişimlerinin bir parçası” olduğunu vurguladı. Açıklamada, “terörle her tür ve biçimde mücadele” konusundaki kararlılık yinelenirken, “bu tür suçların devletin güvenliği tesis etme, vatandaşları koruma ve failleri hesap verme çabalarını durduramayacağı” ifade edildi.

Riyad, Beyrut ve Amman başta olmak üzere birçok başkent saldırıyı kınadı. Saldırı, son aylarda yaşanan şiddet olaylarının ardından Suriye’deki azınlıkların endişelerini artırdı.

sx scx
Patlama sonucu Humus’un Vadi ez-Zeheb Mahallesi’ndeki İmam Ali bin Ebu Talib Camii’nin içinde meydana gelen yıkım görülüyor (SANA)

Sünni çoğunluğa sahip Humus’ta Alevi çoğunluklu mahalleler de bulunuyor. 2011’de başlayan Suriye iç savaşının ilk yıllarında şiddetli çatışmalara sahne olan kentte, geçen ay kırsaldaki bir köyde bir çiftin öldürülmesinin ardından mezhepsel gerginlik ve çatışmalar yaşanmış; çiftin aşireti suçu Alevilere atfetmişti. Ancak İçişleri Bakanlığı daha sonra olayın adli saiklerle işlendiğini açıklamıştı.

Bu cinayetin ardından Lazkiye kıyı kentinde ve Alevi çoğunluklu diğer bölgelerde binlerce Alevi, Humus ve başka yerlerde azınlıklara yönelik saldırıları protesto etmişti. Esad yönetiminin devrilmesinden bu yana, Esad’ın mensubu olduğu Alevi topluluğuna yönelik saldırıların arttığı belirtiliyor.

Mart ayında Suriye kıyı kesiminde mezhepsel arka planlı şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre çoğu Alevi olmak üzere yaklaşık 1700 kişi hayatını kaybetti. Yetkililerce görevlendirilen bir soruşturma komisyonu, Temmuz ayında, şiddet olaylarına karıştığı şüphesi bulunan 298 kişinin kimliğinin belirlendiğini; isimleriyle birlikte 1426 Alevinin yanı sıra 238 güvenlik ve ordu mensubunun öldürüldüğünü açıkladı.

Gözaltındakilerin serbest bırakılması

Şiddet olaylarından önce ve sonra, eski yönetimle bağlantı iddiasıyla Alevi çoğunluklu bölgelerde geniş çaplı gözaltılar yapılmıştı. Resmî Suriye televizyonu, cuma günü Lazkiye’de “savaş suçlarına karışmadıkları tespit edilen” 70 kişilik ilk grubun serbest bırakıldığını, devamının geleceğini duyurdu.

Temmuz ayında, güneydeki Süveyda vilayetinde Dürzi azınlığa yönelik mezhepsel şiddet olaylarında, Suriye medyasına göre 789’u Dürzi sivil olmak üzere iki binden fazla kişi hayatını kaybetti. Haziran ayında ise Şam’ın Duveyla semtindeki Mar İlyas Kilisesi’nde namaz sırasında düzenlenen intihar saldırısında 25 kişi ölmüştü. Yetkililer, ülkede birlikte yaşamı ve tüm bileşenlerin korunmasını vurgulamayı sürdürüyor.

Cumhurbaşkanı Ahmed Şara, Esad’ın devrilmesinin birinci yıl dönümünde yaptığı konuşmada, “güçlü bir Suriye” inşa etmek için Suriyelilerin çabalarını birleştirmesinin önemine dikkat çekti ve halkın fedakârlıklarına “yakışır” bir gelecek çağrısı yaptı. İktidardaki ilk yılını geride bırakan Şara, yönetimini pekiştirmek için çeşitli adımlar atsa da, ülkenin birliğini koruma ve güvenliği tüm topraklarda tesis etme konusunda ciddi bir sınavla karşı karşıya bulunuyor.


İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
TT

İsrail polisi: Filistinlilerin saldırısında iki kişi öldü

İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)
İsrail polis araçları, Batı Şeria'da düzenlenen bir baskın sırasında (Arşiv-Reuters)

İsrail yetkilileri bugün, kuzey İsrail'de bir Filistinli tarafından gerçekleştirilen bıçaklı ve araçla saldırıda iki kişinin öldüğünü açıkladı.

 İşgal altındaki Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)Batı Şeria'da İsrail polisi (Reuters)

İsrail acil servisleri, yaklaşık 68 yaşında bir adamın araç çarpması sonucu hayatını kaybettiğini bildirdi.

İsrail kamu yayın kuruluşu Kan ise yaklaşık 20 yaşında bir kadının bıçaklanarak öldürüldüğünü duyurdu.

 Ayrıca, iki kişinin de hafif yaralandığı belirtildi.

İsrail polisi, şüpheli saldırganın işgal altındaki Batı Şeria'da yaşayan bir Filistinli olduğunu açıkladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, orduya saldırganın memleketi olan Batı Şeria'daki Kabatiye kasabasında operasyon başlatma emri verdi.

Ofisinden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: "Savunma Bakanı Yisrael Katz, cani teröristin geldiği Kabatiye’ye karşı İsrail ordusuna güçlü ve derhal harekete geçme talimatı verdi. Amaç, tüm teröristleri tespit edip etkisiz hale getirmek ve kasabadaki terörist altyapıyı çökertmektir."


Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Dışişleri Bakanlığı: SDG ile yapılan görüşmeler somut sonuç vermedi

Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)
Kamışlı şehrinde düzenlenen askeri geçit töreninde SDG mensupları, (Arşiv- Reuters)

Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan üst düzey bir yetkili bugün yaptığı açıklamada, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile yapılan görüşmelerin henüz somut sonuç vermediğini belirterek, ülkenin kuzeydoğusundaki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesi konusundaki söylemlerin, icraat adımları atılmadan teorik ifadelerden ibaret kaldığını kaydetti.

Suriye Haber Ajansı'na (SANA) konuşan kaynak, Suriye'nin birliğine yapılan tekrarlanan vurgunun, ülkenin kuzeydoğusundaki gerçeklikle çeliştiğini, burada devlet çerçevesinin dışında ayrı ayrı yönetilen idari, güvenlik ve askeri kurumların bulunduğunu ve bunun da sorunu çözmek yerine "bölünmeyi sürdürdüğünü" söyledi.

 SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)SDG mensupları, Suriye'nin kuzeydoğusunda (AFP)

Sözlerine şöyle devam etti: "SDG liderliğinin Suriye devletiyle diyaloğun devam edeceğine dair sürekli işaretlerine rağmen, bu görüşmeler somut sonuçlar vermedi. Bu söylemin, gerçek bir durgunluk ve uygulamaya geçme konusunda gerçek bir irade eksikliği ışığında, medya amaçlı ve siyasi baskıları absorbe etmek için kullanıldığı görülüyor."

Sözlerine şöyle sürdürdü: “Kuzeydoğu Suriye'deki kurumların devlet kurumlarına entegre edilmesiyle ilgili konuşmalar, somut adımlar veya net zaman çizelgelerinden yoksun, teorik ifadeler alanında kalmıştır. Bu durum, SDG ile imzalanan 10 Mart anlaşmasına olan bağlılığın ciddiyeti konusunda şüpheler uyandırıyor.”

Petrol dosyasına gelince, Dışişleri Bakanlığı'ndaki resmi kaynak, SDG liderliğinin petrolün tüm Suriyelilere ait olduğu yönündeki tekrarlanan iddialarının, “devlet kurumları içinde yönetilmediği ve gelirleri genel bütçeye dahil edilmediği sürece” güvenilirliğini kaybettiğini belirtti.

Şarku’l Avsat’ın SANA’dan aktardığına göre kaynak, görüşlerin yakınlaşmasından bahsetmenin, “zaman sınırlı uygulama mekanizmalarına sahip net, resmi anlaşmalara dönüştürülmedikçe anlamsız kaldığını” vurguladı.

Ayrıca, askeri dosyadaki anlaşmalardan bahsetmenin, "Suriye ordusu çerçevesinin dışında, bağımsız liderliğe ve yabancı bağlara sahip silahlı grupların varlığının devam etmesiyle bağdaşmadığını, bunun egemenliği zayıflattığını ve istikrarı engellediğini" ifade etti.

Suriye Dışişleri Bakanlığı kaynağı, aynı durumun "sınır geçişlerinin tek taraflı kontrolü ve bunların pazarlık kozu olarak kullanılması için de geçerli olduğunu, bunun da ulusal egemenlik ilkelerine aykırı olduğunu" belirtti.