AB Troykası Tahran’a baskı yapıyor

AB Troykası, yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum parçacıklarını açıklaması için Tahran’a baskı yapıyor

Bakıri Kani, Ekim 2021'deki görüşmelerde (İran Dışişleri Bakanlığı)
Bakıri Kani, Ekim 2021'deki görüşmelerde (İran Dışişleri Bakanlığı)
TT

AB Troykası Tahran’a baskı yapıyor

Bakıri Kani, Ekim 2021'deki görüşmelerde (İran Dışişleri Bakanlığı)
Bakıri Kani, Ekim 2021'deki görüşmelerde (İran Dışişleri Bakanlığı)

Almanya Dışişleri Bakanlığı’ndan kaynaklar, Şarku’l Avsat’a yaptıkları açıklamada, geçtiğimiz hafta Avrupa Birliği (AB) Troykası'ndan (Fransa, Birleşik Krallık ve Almanya) diplomatlar ile İran Dışişleri Bakan Yardımcısı Ali Bakıri Kani arasında bir görüşme gerçekleştiğini doğruladı. Avrupa tarafının görüşmelerde Tahran'dan Fordo’daki nükleer tesiste Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) tarafından bulunan yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum parçacıklarının kökenini açıklamasını istediklerini bildiren kaynaklar, ancak toplantıda nükleer anlaşmanın yeniden hayata geçirilmesi yönünde yürütülen fakat durdurulan müzakerelere değinilmedi. 
İran nükleer dosyasındaki ilerleme başta olmak üzere toplantıda bazı dosyaların ele alındığına değinen kaynaklar, Avrupalı ​​diplomatların endişelerini İran tarafına açıkça dile getirdiklerini bildirdi. Toplantıda İran nükleer anlaşması ve anlaşmaya geri dönülmesi olasılığı ile ilgili herhangi bir müzakerenin ele alınmadığı belirtildi.
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Bearbock, İran ile nükleer müzakerelerin askıya alındığını duyurmuştu.
Mehr haber ajansı yayınladığı haberinde, İran'ın baş müzakerecisi Ali Bakıri Kani’nin Norveç başkentinde AB Troykası’ndan diplomatlarla nükleer anlaşmayı yeniden hayata geçirme konulu görüşmelerde bulunduğunu aktardı. Görüşmeye AB nükleer koordinatörü Enrique Mora'nın katıldığı, ancak ABD'nin İran Özel Temsilcisi Robert Malley'in gelmediği belirtildi.
Ancak Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar ise Berlin, Paris ve Londra dışişleri bakanlıkları yetkililerinin bir araya geldiği toplantılara, nükleer müzakereleri yöneten AB’nin dahil olmadığını bildirdi. Batılı diplomatik kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Batılı ülkelerin, İran'ı yüzde 83,7'ye varan yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum izlerinin keşfini netleştirmeye zorlamak için mevcut tüm kanalları kullandığına dikkat çekti. Bu oran yüzde 90’a ulaştığında nükleer bombanın üretilebileceği biliniyor.
İran, bu ay Tahran'a yaptığı ziyarette UAEA Genel Müdürü Rafael Grossi'ye konuyu açıklığa kavuşturma yönünde UAEA ile işbirliği yapacağına dair söz vermişti. Batılı ülkeler, Tahran'a UAEA ile iş birliği yapma fırsatı vermek için bu ay başında kaydedilen Yönetim Kurulu toplantısında İran'ı kınayan bir karar taslağı sunmamıştı.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Borrell, geçen hafta, İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan’ı UAEA ile işbirliğinde bulunmaya, üzerinde anlaşılanları hızlı bir şekilde uygulamaya çağırmıştı.
Abdullahiyan ise Pazar günü düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamada, UAEA ile İran Atom Enerjisi Kurumu arasındaki işbirliğinin nükleer görüşmeleri olumlu etkileyebileceğini söylemiş, ancak Tahran’ın ülkedeki vaziyeti, bilhassa ekonomik meseleleri nükleer müzakerelere konu etmeyeceğini vurgulamıştı.
Axios haber sitesinin Arab News Agency’den (ANA) aktardığı haberine göre önde gelen bir İsrailli yetkili, İsrail’in ABD yönetimine ve birkaç Avrupa ülkesine, yüzde 60 seviyesinin üzerinde uranyum zenginleştirdiği taktirde İran'a karşı askeri bir saldırı başlatabileceğini bildirdiğini açıkladı. Yetkili, “İran, tehlikeli bir bölgeye girmiş olacak, bu da İsrail’in askeri saldırısına yol açacak” vurgusunda bulundu.
Son zamanlarda İsrail, Tahran'ın nükleer silah edinmesini engelleme yönünde askeri harekatta bulunacağı tehditlerini yoğunlaştırdı. Tahran ise nükleer silah geliştirmeyi amaçladığını reddediyor.
İsrailli yetkililerden alıntı yapan internet sitesi, İsrail hükümetinin İran'a karşı olası bir askeri saldırı yönündeki hazırlıklarını sürdürdüğünü bildirdi. Bu yönde açıklamada bulunan iki İsrailli yetkilinin bildirdiğine göre İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant, İsrail'e yaptığı son ziyarette ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin'den İsrail'in geçen yıl ABD'den satın aldığı dört adet KC-46 uçağının teslimatının hızlandırmasını istedi. İkili, İsrail'in havada yakıt ikmali yapmak için kullanılan bu uçaklara İran'a karşı olası bir askeri harekata hazırlık olarak ihtiyacı olacağını vurguladı.
İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, Salı günü yaptığı açıklamada, Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı James Cleverly ile İran'ın nükleer silah geliştirmesini önlemenin yollarını görüştüğünü aktardı.
Twitter hesabından açıklamada bulunan Cohen, Cleverly ile İran tehdidi hakkında uzun tartışmalar yürüttüğünü bildirdi. Ayrıca uluslararası toplumun bu tehdide karşı bir olarak yaptırımları artırması, etkili bir askeri tehdit oluşturması gerektiğini söyledi.



Suriye İsrail ile barışa hazır mı?

BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
TT

Suriye İsrail ile barışa hazır mı?

BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)
BM barış gücü, Eylül 2014'te Suriye ile İsrail arasındaki tek sınır geçişi olan Kuneytra şehrini ve Kuneytra sınır kapısını izliyor (EPA)

Suad Gross

İbrani medyasında yer alan ve “Suriye'ye yakın” bir kaynağa atfedilen açıklamalara göre, Suriye ve İsrail 2025 yılı sonuna kadar barış anlaşması imzalayacak. Bu açıklamalar, Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, Şam'ın diplomatik kanallar ve uluslararası arabulucularla dolaylı müzakereler yoluyla ülkenin güneyindeki İsrail saldırılarını ve ihlallerini durdurmak için çalıştığını ve “Suriye'nin egemenliğinin her şeyden önce geldiğini” vurguladıktan birkaç gün sonra geldi. Peki, Suriye barış anlaşması imzalamaya hazır mı?

İsrail'in Arapça yayın yapan “I24 NEWS” sitesi, “Suriye'den bilgili bir kaynak”tan, söz konusu barış anlaşmasının, İsrail'in 8 Aralık 2024 tarihinden sonra, tampon bölge içinde ilerlediği tüm Suriye topraklarından, Hermon Dağı'nın zirvesi de dahil olmak üzere, kademeli olarak çekilmesini öngördüğünü belirtti.

Şam hükümetine yakın kaynaklar, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, İsrail ile bölgesel ve uluslararası himaye altında dolaylı müzakerelerin sürdüğünü, Suriye Devlet Başkanı'nın bunu duyurduğunu ifade etti.

Kaynaklar, Suriye'nin, İsrail'in Suriye topraklarındaki saldırı ve ihlallerini durdurmasını ve 1974 anlaşmasına geri dönmesini talep ettiğini, İsrail'in ise bir tampon bölge oluşturmak istediğini ve muhtemelen gelecekte kapsamlı bir barış anlaşmasına zemin hazırlayacak yeni bir güvenlik anlaşması imzalanacağını açıkladı.

Kaynaklar, kalıcı bir anlaşmaya varılmasının mümkün olmadığını belirtirken, kalıcı bir barış anlaşmasına veya İbrahim Anlaşması'na zemin hazırlayacak bir anlaşmaya varılma olasılığını dışlamadı. Kaynaklar, durumun hızla geliştiğini belirterek, Şam'ın Suriye'nin egemenliğini koruyacak bir anlaşmaya varılması için Arap dünyasının rolüne güvendiğini, barış dosyasını Arap dünyasının gündemine taşıdığını ve ABD ile Batı ülkelerinin Suriye'deki istikrarı destekleme arzusu çerçevesinde, İsrail'e saldırıları durdurması için baskı yapmasını umduğunu kaydetti.

Ancak Suriye, İsrail ile kalıcı bir barış anlaşmasına hazır mı?

Kaynaklar, Suriye'nin “yeni doğmuş” bir ülke olarak mevcut durumda kalıcı barışa hazır olmadığını ve umduğu çözümün, değiştirilmiş bir güvenlik anlaşması veya 1974 anlaşmasına geri dönmek olduğunu belirtti. Halkın reddi devam ediyor, ancak bu red, karmaşık ve çetrefilli iç sorunlar ve Suriye topraklarında iktidar dışında, düşmanla barış ilkesini reddeden aşırı akımlar ve silahlı grupların varlığı nedeniyle daha az belirgin.

Golan Tepeleri ile Suriye arasındaki sınıra yakın bir İsrail aracı (Arşiv-Reuters)Golan Tepeleri ile Suriye arasındaki sınıra yakın bir İsrail aracı (Arşiv-Reuters)

Suriye'li siyasi araştırmacı ve “Ortadoğu Muhafazakarlar Birliği” sekreteri Wael Aleji, İsrail ile kapsamlı barışın “şu anda zamansız bir konu olduğunu ve Suriye'nin yeni hükümetinin daha acil öncelikleri olduğunu” belirtti.

Aleji, “Şam'ın şu anda herhangi bir dış güçle askeri çatışmaya hazır olmadığını, Suriye halkının savaşlardan ve önceki rejimlerin Filistin meselesini ve Arap-İsrail çatışmasını istismar etmesinden bıkmış olduğunu” söyledi.

Araştırmacının görüşüne göre, Suriye devletinin önceliği “şu anda tüm çabalarını Suriye halkının yaşam koşullarını iyileştirmeye, iç barışı ve ulusal birliği güçlendirmeye, mezhepçilik ve terörizmle mücadeleye odaklamak”tır. İsrail'e gelince, “Suriye halkının haklarını ve bir tarafın diğerinin topraklarını işgal ettiğini açıkça ortaya koyan uluslararası hukuk ve çok sayıda BM kararı” olduğunu belirten araştırmacı, “uluslararası hukuka ve uluslararası mekanizmalara başvurmanın her açıdan en iyi, en güvenli ve en ucuz seçenek” olduğunu vurguladı.

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, birkaç gün önce Kuneytra ve işgal altındaki Golan'dan önde gelenlerle yaptığı toplantıda, Suriye'nin bu saldırıları ve ihlalleri durdurmak için diplomatik kanallar ve uluslararası arabulucular aracılığıyla dolaylı müzakereler yürüttüğünü belirterek, Suriye'nin egemenliğinin her şeyden önce geldiğini vurguladı.

Toplantıda, İsrail işgalinin tekrarlanan saldırıları altında halkın karşı karşıya olduğu hizmet, yaşam ve güvenlik sorunları ele alındı. Şara, önümüzdeki dönemde sınır bölgelerine daha fazla destek sağlanacağını vurguladı.