Philadelphia'da hamilelere biner dolar aylık verilecek

Program kapsamında, Philadelphia'nın belirli topluluklarında yaşayan hamile kadınlara 18 ay boyunca aylık nakit ödemeler yapılacak

Pixabay
Pixabay
TT

Philadelphia'da hamilelere biner dolar aylık verilecek

Pixabay
Pixabay

ABD'nin Pensilvanya eyaletinin Philadelphia şehri, bebek ölüm oranlarını düşürme amacıyla hamile kadınlara aylık bin dolar vereceği yeni programını açıkladı.
Philadelphia Halk Sağlığı Departmanı 20 Mart Pazartesi günü yaptığı basın açıklamasında Philly Joy Bank adı verilen pilot programın, Philadelphia'nın belirli topluluklarında yaşayan 250 hamile kadına aylık düzenli gelir sağlayarak bebek ölümlerindeki ırksal eşitsizliklerle mücadele etmeyi amaçladığını duyurdu.
Aylık düzenli gelire hak kazanabilmek için bölge sakinlerinin hamile olması, hane gelirinin yıllık 100 bin doların altında olması ve düşük doğum ağırlığı oranının en yüksek olduğu üç Philadelphia mahallesinden birinde yaşıyor olması gerekiyor: Cobbs Creek, Strawberry Mansion ve Nicetown-Tioga.
Philadelphia Inquirer'ın haberine göre bin dolarlık nakit ödeme "koşulsuz" yapılacak ve katılımcılara, doğum sonrası dönem de dahil toplam 18 ay boyunca sunulacak. Ayrıca program katılımcılarına sosyal yardım ve mali danışmanlık, çocuk bakımına yardım amaçlı yapılacak ev ziyaretleri, emzirme desteği ve doulalar (anneyle ailesine doğum öncesi ve sonrası destek sağlayan uzman -ed.n.) gibi gönüllü yardımlar da sunulacak.
The Independent'ın haberine göre Sağlık Müdürü Dr. Cheryl Bettigole pazartesi günü yaptığı açıklamada "Philadelphia'da bebek ölümleri çözülebilir bir kriz" dedi.

"Hamileleri ve yeni ebeveynleri daha iyi destekleyebilmenin bebeklerin hayatta kalmasını sağladığını biliyoruz. Ülkedeki büyük şehirlerin en yoksulu olarak bu her zaman kolay olmuyor, özellikle de şehrin kuşaklar boyu süren yoksulluk ve sistemik ırkçılık tarafından ezilen bölgelerinde."

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri'ne (Centers for Disease Prevention and Control/CDC) göre, 2017 ile 2020 arasında Birleşik Devletler'deki siyah bebeklerin ilk doğum günlerinden önce ölme olasılığı beyaz bebeklere kıyasla üç kat daha fazla. Belediye yetkilileri, Birleşik Devletler'in en kalabalık 10 şehri arasında Philadelphia'nın başlı başına, yaşamının ilk yılında ölen bebek oranının en yüksek görüldüğü şehir olduğunu belirtiyor.
Philly Joy Bank, Philadelphia'nın sağlık departmanıyla, bebek ölümlerindeki ırksal eşitsizlikleri azaltmak için çalışan araştırmacı ve doktorlardan meydana gelen Philadelphia Community Action Network (Philadelphia Topluluk Eylem Ağı/CAN) arasındaki bir ortaklık. Şehrin halk sağlığı departmanı, halihazırda William Penn Vakfı ve Spring Point Partners'tan 3 milyon dolardan fazla bağış alan bu programı, 2024'ün başlarında hayata geçirmek için 6 milyon dolarlık bağış toplama hedefine ulaşmayı umuyor.
Hamile kadınlara yönelik benzer aylık gelir programları ABD'deki diğer kalabalık şehirlerde de başlatıldı. Abundant Birth Project (Bereketli Doğum Projesi), 2021'de ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki San Francisco şehrinde yaşayan siyahlara nakit ödeme yapan ilk program oldu. Proje o zamandan bu yana, şehir ve eyalet fonlarından 6,5 milyon dolar almasının ardından Kaliforniya'daki 4 county'e (sözcük anlamı kontluk; ABD ve Birleşik Krallık'ta yer alan, Türkiye'de karşılığı olmayan idari birim -ed.n.) yayıldı.
Geçen nisanda New York'taki Bridge Project (Köprü Projesi), gelecek üç yıl boyunca annelere ayda 500 ila bin dolar ödeme yapmaya başladı.



Vücudu alkol üreten kişiye açılan içkili araç kullanma davasında karar verildi

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Vücudu alkol üreten kişiye açılan içkili araç kullanma davasında karar verildi

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Belçika'da pazartesi günü görülen alkollü araç kullanma davasında mahkeme beraat kararı verdi. Avukatın, nadir görülen metabolizma rahatsızlığından muzdarip olan müvekkilinin vücudunun bu nedenle alkol ürettiğini açıklaması üzerine mahkeme bu kararı aldı.

40 yaşındaki adama açılan dava, mahkemeye gut fermantasyonu sendromu adı verilen bir durumdan muzdarip olduğunu kanıtlamasının ardından reddedildi.

ABD Ulusal Tıp Kütüphanesi'ne (National Library of Medicine) göre, vücutta alkol üretimiyle nitelenen bu durum genellikle sendeleyerek yürüme, geveleyerek konuşma, sindirim sisteminde sıkıntı ve kafa karışıklığı gibi sarhoşluk belirtileriyle ortaya çıkıyor.

AFP'nin haberine göre polis, adama ilk olarak 2019'da ceza kesti ve Nisan 2022'de alkolmetrede litre başına 0,91 mg (yasal sınır olan litre başına 0,22 mg'ın çok üzerinde) alkol çıkması üzerine adamın aracı yine kenara çekildi.  

Haber ajansına göre adam, polisle son karşılaşmasından sonra rahatsızlığını öğrendi.

Adamın avukatı Anse Ghesquiere, Reuters'e yaptığı açıklamada "başka bir talihsiz tesadüf" olarak müvekkilinin bir bira fabrikasında çalıştığını ancak kendisini ayrı ayrı muayene eden üç doktorun adamın gut fermantasyonu sendromundan muzdarip olduğunu doğruladığını söyledi.

Belçika medyası yargıcın kararında sanığın sarhoşluk belirtileri yaşamadığını vurguladığını aktardı. Sanığın adı yerel yargı gelenekleri uyarınca paylaşılmadı.

Belçika'daki AZ Sint-Lucas hastanesinde klinik biyolog olarak görev yapan Lisa Florin, bu hastalığa sahip kişilerin alkollü içkilerdekiyle aynı tür alkol ürettiklerini ancak genellikle bunun etkilerini daha az hissettiklerini açıkladı.

Florin, insanların gut fermantasyonu sendromuyla doğmadığını ancak bağırsakla ilgili başka bir rahatsızlıktan muzdarip olmaları halinde bu hastalığa yakalanabileceklerini de sözlerine ekledi.

Ajanslardan da yararlanılmıştır

Independent Türkçe


Kadın doktorların tedavi ettiği hastaların "ölme olasılığı daha düşük"

Kıdemli yazarlarından biri olduğu araştırma hakkında konuşan öğretim üyesi Yusuke Tsugawa, kadın ve erkek doktorların tıbbi pratikleri aynı şekilde uygulamaları halinde hasta sonuçlarının farklı olmayacağını söyledi (Reuters)
Kıdemli yazarlarından biri olduğu araştırma hakkında konuşan öğretim üyesi Yusuke Tsugawa, kadın ve erkek doktorların tıbbi pratikleri aynı şekilde uygulamaları halinde hasta sonuçlarının farklı olmayacağını söyledi (Reuters)
TT

Kadın doktorların tedavi ettiği hastaların "ölme olasılığı daha düşük"

Kıdemli yazarlarından biri olduğu araştırma hakkında konuşan öğretim üyesi Yusuke Tsugawa, kadın ve erkek doktorların tıbbi pratikleri aynı şekilde uygulamaları halinde hasta sonuçlarının farklı olmayacağını söyledi (Reuters)
Kıdemli yazarlarından biri olduğu araştırma hakkında konuşan öğretim üyesi Yusuke Tsugawa, kadın ve erkek doktorların tıbbi pratikleri aynı şekilde uygulamaları halinde hasta sonuçlarının farklı olmayacağını söyledi (Reuters)

Kadın doktorların tedavi ettiği hastaların ölme ve yeniden hastaneye yatırılma olasılığının daha düşük olduğu yeni bir araştırmada tespit edildi. 

ABD'deki Kaliforniya Üniversitesi'nin (UCLA) yaptığı araştırma, kadın doktorların uyguladığı tedavinin erkek hekimlerinkine kıyasla kadın hastaların sağlığına daha fazla fayda sağladığını ortaya koydu. 

Annals of Internal Medicine adlı bilimsel dergide yayımlanan çalışmada, kadın doktorların tedavi ettiği kadın hastaların ölüm oranı yüzde 8,15 iken erkek hekimler tarafından tedavi edilenlerin oranının yüzde 8,38 olduğu görüldü. Araştırmacılar bunu "klinik açıdan kayda değer" bir fark olarak değerlendirdi.

Ayrıca kadın doktorların tedavi ettiği erkek hastalar için ölüm oranı yüzde 10,15 olarak bulundu; bu da erkek hekimler tarafından tedavi edilenler için yüzde 10,23 olan orandan daha düşük. Araştırmacılar, hastaneye yeniden yatış oranlarında da aynı örüntünün görüldüğünü ortaya çıkardı.

Yazarlarından biri olduğu araştırma hakkında konuşan öğretim üyesi Yusuke Tsugawa, kadın ve erkek doktorların tıbbi pratikleri aynı şekilde uygulamaları halinde hastaların sonuçlarının farklı olmayacağını belirtti.

Tsugawa, "Bulgularımız, kadın ve erkek hekimlerin tıbbi pratikleri farklı şekilde uyguladıklarını ve bu farklılıkların hastaların sağlık sonuçları üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğunu gösteriyor" dedi.

Hekim cinsiyetiyle hasta sonuçları arasındaki bağlantının altında yatan mekanizmalara ve kadın doktorlardan tedavi görmenin kadın hastalara daha fazla fayda sağlamasının sebeplerine dair daha fazla araştırma yapılması, hastaların sonuçlarını genel olarak iyileştirme potansiyeline sahip.

Çalışmada, 2016 ve 2019 arasındaki 458 binden fazla kadın ve 319 binden fazla erkek hastanın Medicare (ABD'nin ulusal sağlık sigortası programı -çn.) sağlık hizmetleri verileri incelendi.

Araştırmacılar, Erkek ve kadın doktorlar arasındaki farklılıklara neden olabilecek çeşitli faktörleri sıralayan araştırmacılar, bu uçurumun erkek doktorların kadın hastalarının sağlık sorunlarının ciddiyetini hafife almalarıyla bağlantılı olabileceğini ifade etti.

Daha önceki çalışmalar, erkek doktorların kadın hastalarının ağrı seviyeleriyle gastrointestinal ve kardiyovasküler semptomlarının yanı sıra inme riskini de hafife aldıklarını, bunun da tedaviye geç başlanmasına veya eksik tedavi almalarına yol açabileceğini öne sürmüştü.

Araştırmacılar ayrıca ölüm oranı farkının, kadın doktorların kadın hastalarıyla daha iyi iletişim kurabilmeleriyle bağlantılı olabileceğini belirterek bunun hastaların kilit bilgileri açıklama ihtimalini artırdığını belirtti. Bu iletişim teşhis ve tedavinin desteklenmesini sağlıyor. 

Ayrıca çalışmada kadın hastaların hassas muayeneler sırasında ve detaylı konuşmalar yaparken kadın doktorlarla daha rahat hissedebilecekleri öne sürüldü.

Ancak araştırmacılar, erkek ve kadın doktorların sağladıkları ilaç ve tedavi arasındaki farkları daha iyi anlayabilmek için daha fazla çalışma yapılması çağrısında bulundu.

UCLA David Geffen Tıp Fakültesi'nden öğretim üyesi Tsugawa şöyle dedi:

Bu konunun daha iyi anlaşılması, hasta tedavisini etkili bir şekilde iyileştiren girişimlerin geliştirilmesini sağlayabilir. Kadın doktorların yüksek kalitede tedavi sağladığını ve bu nedenle daha fazla kadın hekime sahip olmanın toplumsal açıdan hastalara fayda sağladığını belirtmek gerekir.

Kadınların ağrılarının genellikle erkeklerinkinden çok daha az ciddiye alındığını gösteren bir dizi çalışma bulunuyor. Önceki veriler, kadınların acil servislerde daha uzun süre beklemek zorunda kaldığını ve etkili ağrı kesicilerin reçete edilme olasılığının da erkeklere göre daha düşük olduğunu gösteriyordu. 

SWNS'den de yararlanılmıştır.

Independent Türkçe


Bir milyar yıl sonra bir ilk: Tarihi değiştiren olay yine gözlemleniyor

Siyah okla nitroplast organeline işaret edilen Braarudosphaera bigelowii algi (Tyler Coale/UC Santa Cruz)
Siyah okla nitroplast organeline işaret edilen Braarudosphaera bigelowii algi (Tyler Coale/UC Santa Cruz)
TT

Bir milyar yıl sonra bir ilk: Tarihi değiştiren olay yine gözlemleniyor

Siyah okla nitroplast organeline işaret edilen Braarudosphaera bigelowii algi (Tyler Coale/UC Santa Cruz)
Siyah okla nitroplast organeline işaret edilen Braarudosphaera bigelowii algi (Tyler Coale/UC Santa Cruz)

En az bir milyar yıldır ilk kez iki yaşam formu birleşerek tek bir organizmaya dönüştü. 

Birincil endosimbiyoz adı verilen bu süreç, dünya tarihinde daha önce yalnızca iki kez gerçekleşmişti. İlk kez gerçekleştiğinde mitokondri sayesinde bildiğimiz tüm karmaşık yaşamın ortaya çıkmasına yol açmıştı. İkinci kez gerçekleştiğindeyse bitkiler meydana gelmişti.

Şimdiyse bilim insanlarından oluşan uluslararası bir ekip, okyanusta yaygın bulunan bir alg türüyle bir bakteri arasında gerçekleşen evrimsel olayı bir kez daha gözlemliyor.

ABD'nin Santa Cruz ilçesindeki Kaliforniya Üniversitesi'nde doktora sonrası araştırmacı Tyler Coale, "Tahminimize göre iki yaşam formu ilk kez birleştiğinde, bu tüm karmaşık yaşamın ortaya çıkmasını sağladı" dedi. Coale, bu fenomeni ortaya çıkaran son iki çalışmanın birini yürütmüştü. 

Bir bakteri hücresinden daha karmaşık her şey varlığını bu olaya borçlu. Yaklaşık bir milyar yıl önce, bu olay kloroplastla tekrar gerçekleşerek bize bitkileri vermişti.

Bu süreçte algler, bakteriyi yutarak ona besin, enerji ve koruma sunuyor, bunun karşılığında bakteri de onun daha önce yerine getiremediği işlevleri yapabilmesini sağlıyor. Bu son gerçekleşen olayda da bakteri bu alg türünün havadaki azotu yararlı hale getirmesini sağlıyor.

j6uk78
Alglerin x ışını tomografisi kullanılarak oluşturulan farklı aşamalardaki görüntüsü (Valentina Loconte/Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuvarı)

Ardından alg, bakteriyi organel adı verilen bir iç organ olarak bünyesine katıyor ve bu da onu konakçının işlevlerini yerine getirebilmesi için hayati hale getiriyor.

ABD ve Japonya'dan araştırmacılar bu keşfi gerçekleştirirken bunun hem evrim sürecine dair yeni bir anlayış sunacağını hem de tarımı temelden değiştirme potansiyeline sahip olduğunu belirtti. 

Dr. Coale, "Bu sistem azot fiksasyonuna yeni bir bakış açısı getiriyor ve böyle bir organelin kültür bitkilerine entegre edilebilmesine dair ipuçları sağlayabilir" dedi.

Araştırmayı detaylandıran makaleler Science ve Cell adlı bilimsel dergilerde yayımlandı.

Bu araştırmaya; Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT), Rhode Island Üniversitesi, Kaliforniya Üniversitesi San Francisco kampüsü ve Santa Cruz kampüsü, Lawrence Berkeley Ulusal Laboratuarı, Barselona'daki Deniz Bilimleri Enstitüsü, Ulusal Tayvan Okyanus Üniversitesi ve Japonya'daki Kochi Üniversitesi'nden bilim insanları katıldı. 
Independent Türkçe


8. haftasında da gişeyi kasıp kavurdu: Epik bilimkurgu 700 milyon dolara yaklaştı

Yapım şirketi Legendary henüz Dune 3'ün prodüksiyonunun ne zaman başlayacağına dair açıklama yapmadı (Warner Bros) 
Yapım şirketi Legendary henüz Dune 3'ün prodüksiyonunun ne zaman başlayacağına dair açıklama yapmadı (Warner Bros) 
TT

8. haftasında da gişeyi kasıp kavurdu: Epik bilimkurgu 700 milyon dolara yaklaştı

Yapım şirketi Legendary henüz Dune 3'ün prodüksiyonunun ne zaman başlayacağına dair açıklama yapmadı (Warner Bros) 
Yapım şirketi Legendary henüz Dune 3'ün prodüksiyonunun ne zaman başlayacağına dair açıklama yapmadı (Warner Bros) 

Yılın en iddialı filmlerinden Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki'nin (Dune: Part Two) gişe hasılatı artmaya devam ediyor. Filmin kazancı dünya çapında 700 milyon dolara yaklaştı. 

Yönetmen Denis Villeneuve'ün bilimkurgu destanı, Kuzey Amerika'da 276 milyon dolar, diğer ülkelerdeyse 419 milyon dolar hasılat elde ederek 8 haftalık gösterimin ardından küresel hasılatını 695,8 milyon dolara çıkardı. 

2024'ün hasılat rekortmeni

Bu, Kovid sonrası dönem için etkileyici bir başarı. 2023'te sadece 5, 2022'de 8 ve 2021'de 5 film 700 milyon dolar sınırını aşmayı başarmıştı.

Bu noktada Dune 2, 2024'ün hem ABD'de hem de dünya çapındaki gişelerde en yüksek hasılat yapan filmi konumunda. 

Devam filminin ABD ve Kanada dışında kazanç sağladığı ülkeler Britanya (48,8 milyon dolar), Çin (48,5 milyon dolar), Fransa (42,6 milyon dolar), Almanya (39,7 milyon dolar) ve Avustralya (22,5 milyon dolar) oldu.

Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki, sinemalarla birlikte aynı anda HBO Max'te de gösterime giren selefine fark atmayı başardı. 2021 yapımı ilk Dune, 433 milyon dolar hasılat elde etmişti.

Warner Bros. ve Legendary Entertainment'ın ortak yapımcılığını ve finansmanını üstlendiği ikinci filmin yapım maliyeti 190 milyon dolar.

Kulaktan kulağa yayılan övgüler ve premium formatlara gösterilen ilgi Dune 2'nin bilet satışlarının artmasını sağladı. 

Üçüncü Dune da yolda

Frank Herbert'in 1965 tarihli ufuk açıcı romanının ikinci yarısına dayanan hikayede, Chalamet'nin canlandırdığı Paul Atreides kehanetin gösterdiği seçilmiş kişi olarak yerini alıyor ve ailesini yok edenlerden intikam almak için savaşıyor. 

Hem eleştirel hem de ticari başarı yakalayan ilk iki bilimkurgunun yönetmeni Denis Villeneuve'le üçüncü Dune projesi için de anlaşmaya varıldı. 

Kanadalı yönetmen, bu yılın başında Empire'a verdiği röportajda, "kelimeleri Dune serisini ileride nereye götüreceğini düşünerek kağıda döktüğünü" söylemişti.

Filmin yüksek profilli oyuncu kadrosunda Timothée Chalamet ve Zendaya'nın yanı sıra Austin Butler, Florence Pugh, Christopher Walken, Rebecca Ferguson, Anya Taylor-Joy, Javier Bardem, Josh Brolin, Stellan Skarsgard, Dave Bautista ve Charlotte Rampling de yer alıyor.
Independent Türkçe, Variety, Empire, Deadline


Mısırlı yazar Ali es-Savi'nin yeni romanı: Vadi et-Tafşan

Fotoğraf: Independent Türkçe
Fotoğraf: Independent Türkçe
TT

Mısırlı yazar Ali es-Savi'nin yeni romanı: Vadi et-Tafşan

Fotoğraf: Independent Türkçe
Fotoğraf: Independent Türkçe

Mısırlı yazar Ali es-Savi’nin ‘Vadi et-Tafşan’ adlı yeni romanı Kahire'deki Mektebetu’l Arabiyye Yayınevi tarafından yayınlandı. Söz konusu roman yayınlandıktan hemen sonra Tunus Uluslararası Kitap Fuarı'nda kitapseverlerle buluştu.

Roman, antik mitoloji dünyasını sembolik kalıba dökerek çağdaş olayları hayali bir sembolik yaklaşımla ifade ediyor. Yazar, roman aracılığıyla sonsuz hakikat arayışını ve araştırmacının ya da düşünürün ona ulaşmak için ödediği bedeli gözler önüne seriyor.

Yazar, kurgusal karakterlerine Vadi et-Tafşan’daki tanrılar ve filozoflar arasındaki mücadelenin doğasına uygun olarak Yunan ve Firavun isimleri vermiş. Yazar ayrıca, olaylara bütüncül bir bakış açısı kazandırmak ve insan doğasının ve ebedi mücadelesinin her zaman ve mekânda aynı ayrıntıları ve motifleri taşıdığını göstermek için romandaki olaylarda yer veya zaman belirtmemiş.

Romancı ve gazeteci Ali es-Savi’nin daha önce yayınlanmış dört edebi eseri bulunuyor. ‘Teranim Muhib’, çağdaş insan sorunlarını ele alan entelektüel kısa öykülerden oluşan bir derlemedir. Yine bir derleme olan ‘Sarhatu Kalem’ ise siyasi edebiyat üzerine makalelerden oluşur. ‘İstanbul 2020’ romanı iki ülke arasında geçen bir romandır. Yazarın diğer romanıysa sansasyon yaratan ‘Araya fi İstanbul’ isimli eseridir. Bu eser, Türkiye'deki Mısır siyasi muhalefetinin gerçekliğiyle temas halindedir. Ayrıca, siyasal İslamcı grupların düşünce ve siyaset boyutunda birçok gerçeği ortaya koymuştur.

Independent Türkçe


Köpekler neden kediler gibi tırnaklarını içeri çekemiyor?

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Köpekler neden kediler gibi tırnaklarını içeri çekemiyor?

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Köpekler tırnaklarını içeri çekemezken, sessizce hareket etmeleriyle bilinen kediler bunu yapabiliyor. 

Uzmanlar bunun tırnakların işlevinden kaynaklandığını söylüyor. Kediler bu uzuvlarını büyük ölçüde avlanmak için kullanırken köpeklerin koşarken hızlıca başka yöne dönmelerini sağlıyor. Bu nedenle kedilerin tırnaklarını keskin tutması gerekiyor fakat köpekler böyle bir şeye ihtiyaç duymuyor.

Kediler ön ayaklarındaki tırnakları avlarını yakalayıp tutmak için kullanırken arka ayaklarındaki tırnaklar avın karnını deşmeye yarıyor. 

Calgary Üniversitesi'nden evrimsel biyolog Anthony Russell, "Bu şekilde içeri çekmelerinin nedeni tırnakları iyice keskin tutmak" diyor. 

Uçları çok keskin tutarak onları ihtiyaç duyduklarında kullanıp bir sonraki sefere kadar saklayabiliyorlar.

Live Science'a konuşan Russell, bu hareketin kendiliğinden gerçekleştiğini de ekliyor: 

Bu tırnakları dışarı çıkarmak enerji gerektiriyor ve buradaki kasları gevşetince tırnaklar kendiliğinden içeri çekiliyor.

Los Angeles County Doğa Tarihi Müzesi'nde omurgalılar üzerine çalışan paleontolog Xiaoming Wang ise tırnakların bu özelliğinin, kedilerin yalnız avlanmasında önemli bir rol oynadığını söylüyor. Bu uzvun keskin kalmasıyla avlar kaçamıyor ve bu sayede kediler kendilerinden iki-üç kat büyük hayvanları avlayabiliyor. 

Öte yandan gruplar halinde avlanan köpekler böyle bir keskinliğe gerek duymuyor. Russell köpeklerin avlarının peşinden kilometrelerce giderek ve hafifçe ısırarak onları yıprattığını, daha sonra da grup halinde hayvanın üstüne atlayarak avlandığını söylüyor.

Wang'ın belirttiği üzere tırnaklar köpeklerin yeri kavrayıp aniden yön değiştirmelerine imkan sağlıyor. 

Kedigillerden çita da bu açıdan köpeklere benziyor. Aslan, kaplan ve jaguar gibi kedigiller evcil kediler gibi tırnaklarını tamamen içeri çekebilirken karada yaşayan en hızlı memeli olan çitaların tırnakları kısmen içeri giriyor. Avlarının peşinden giderken hıza ihtiyaç duyan bu hayvanlar, pençelerini köpekler gibi yeri kavramak için kullanıyor. 

Independent Türkçe, Live Science, BBC Science Focus


"Taylor Swift ve Dünyası" dersini alan Harvardlılar yeni albümü yorumladı

Swift'in yeni albümü 19 Nisan'da yayımlandı (Reuters)
Swift'in yeni albümü 19 Nisan'da yayımlandı (Reuters)
TT

"Taylor Swift ve Dünyası" dersini alan Harvardlılar yeni albümü yorumladı

Swift'in yeni albümü 19 Nisan'da yayımlandı (Reuters)
Swift'in yeni albümü 19 Nisan'da yayımlandı (Reuters)

Taylor Swift hayranları genellikle şarkıcının yeni albümleri için hazırlanırken eskileri tekrar gözden geçirir. Yeni parçalarda gizli mesajlar arayarak sözlerini ve isimlerini analiz etmeye hazırlanırlar.

Şarkıcının 11. albümü The Tortured Poets Department da hayranlardan aynı muameleyi görüyor. 

Ünlü şair ve yazarların eserleriyle karşılaştırılıyor

Harvard Üniversitesi'nde tamamen sanatçıya adanmış İngilizce dersinde Swift'in eserlerini inceleyen öğrenciler, yeni albüm için son derece heyecanlıydı.

"Taylor Swift ve Dünyası" adlı lisans dersini veren Stephanie Burt, Swift'in şarkılarını Willa Cather, Samuel Taylor Coleridge ve William Wordsworth gibi şair ve yazarların eserleriyle karşılaştırtıyor.

Perşembe gecesi, sınıftan yaklaşık 50 öğrenci, 34 yaşındaki şarkıcının yeni albümünü dinlemek üzere kampustaki bir amfide toplandı. Saatler gece yarısını gösterdiğinde sınıfta alkış tufanı koptu ve analiz başladı. Grup önce albümü hiç tartışmadan, sadece bir kez dinledi.

Cuma sabahı New York Times'ın sorularını yanıtlayan öğrenciler 31 yeni şarkı hakkındaki düşüncelerini paylaştı ve ay sonunda teslim edilmesi gereken final ödevleri için beyin fırtınası yaptı.

"Bu Taylor'ın da hikayesi"

"Clara Bow adlı şarkı bana The Song of the Lark'ı hatırlattı" diyen 19 yaşındaki Makenna Walko, Willa Cather'ın, hevesli bir opera sanatçısı olan Thea Kronborg'un kariyerini anlattığı romanına atıfta bulundu. 

"Küçük kasabasından çıkıp Manhattan'a gitmeye çalışan bir kızdan ve büyük hayallere sahip olup bunların peşinden gitmeye çalışmanın nasıl bir şey olduğundan bahsediyor" diye devam etti. 

Bu, Taylor'ın kendi hayatında, kariyeri boyunca çokça ortaya çıkan bir anlatı. Pek çok açıdan bu Taylor'ın da hikayesi.

İkinci sınıf öğrencisi Lola DeAscentiis, Swift'in But Daddy I Love Him adlı şarkısını Sylvia Plath'ın Babacığım (Daddy) şiiriyle karşılaştırdı. 20 yaşındaki DeAscentiis, bu bağlantıyı final ödevinde incelemeyi planlıyor.

Taylor Swift alınmasın ama şarkının Sylvia Plath'in dehasına yakın olduğunu söylemekte tereddüt ediyorum. Fakat hüzün, depresyon ve akıl sağlığı gibi temalarda kesinlikle bazı benzerlikler görebiliyorum.

DeAscentiis, "Taylor'ın şarkıda bahsettiği sevgilisiyle ilişkisini babasıyla olan ilişkisiyle örtüştürme biçimi, bence bu tam Plath'a göreydi" diye ekledi.

Rekor kırdı

Öte yandan Swift'in yeni albümü The Tortured Poets Department, Spotify'da bir günde en çok dinlenen albüm rekorunu kırdı. 

Spotify, "Tarih yazıldı!" diye tweet atarak 31 parçadan oluşan albümün dinlenme sayısının 300 milyonu aştığını bildirdi.

Albümün ilk single'ı Fortnigh da Adele'in 2021 tarihli Easy on Me'sini geçti ve platformun tek bir günde en çok dinlenen şarkısı olarak rekor kırdı.

Independent Türkçe, New York Times, Variety


Bridgerton'ın yıldızlarından seks sahnesi uyarısı

Julia Quinn'in çok satan romanlarından esinlenen dizi, Bridgerton ailesinden 8 kardeşin Londra yüksek sosyetesinde aşkı ve mutluluğu arayışını merkeze alıyor (Netflix)
Julia Quinn'in çok satan romanlarından esinlenen dizi, Bridgerton ailesinden 8 kardeşin Londra yüksek sosyetesinde aşkı ve mutluluğu arayışını merkeze alıyor (Netflix)
TT

Bridgerton'ın yıldızlarından seks sahnesi uyarısı

Julia Quinn'in çok satan romanlarından esinlenen dizi, Bridgerton ailesinden 8 kardeşin Londra yüksek sosyetesinde aşkı ve mutluluğu arayışını merkeze alıyor (Netflix)
Julia Quinn'in çok satan romanlarından esinlenen dizi, Bridgerton ailesinden 8 kardeşin Londra yüksek sosyetesinde aşkı ve mutluluğu arayışını merkeze alıyor (Netflix)

Bridgerton'ın yıldızları Nicola Coughlan ve Luke Newton, hayranlarını dizinin gelecek sezonunu büyükanne ve büyükbabalarıyla birlikte izlememeleri için uyardı.

Bu hafta sonu Avustralya'da ekranlara gelen sohbet programı The Sunday Project'e konuk olan başrol oyuncuları, canlandırdıkları karakterler Penelope ve Colin'in tomurcuklanan romantizmini keşfettikleri üçüncü sezondaki aşk sahnelerini anlattı.

37 yaşındaki İrlandalı oyuncu Nicola Coughlan, bu sahnelerin ne kadar cesur olduğunun sorulması üzerine programın sunucusuna şunları söyledi:

Ah, lütfen büyükannenizle izlemeyin! Annem geçen gün biraz izledi ve ben büyük bir bölümünü atladım.

Luke Newton da "Sanırım büyükannelerimizle birlikte izlemeyeceğiz. Böyle bir şey olmayacak" diye ekledi.

Bu sezon çok romantik. Sonunda hikayeyi canlandırmak çok eğlenceli. Hayranlar hikayenin arkadaştan sevgiliye doğru nasıl geliştiğini görmek için uzun zamandır bekliyordu.

İkili pazar günü erken saatlerde Bridgerton'ın üçüncü sezonunun Avustralya lansmanında kırmızı halıda yürüdü.

Coughlan'ın canlandırdığı Penelope Featherington karakteri, aşk konulu popüler dönem dizisinin ilk iki sezonunda yardımcı karakter olarak yer almıştı. Ancak bu yaz Penelope, Luke Newton'ın hayat verdiği Colin Bridgerton'la aşk hikayesini keşfedeceği yeni sezonun ilgi odağı olacak.

Coughlan, Harper's Bazaar'a verdiği röportajda şöyle söyledi:

Romantik bir dizide kadın başrol olduğuma inanamıyorum. Bazıları bunu söylediğimde kendimi çirkin bulduğumu sanıyor ama durum öyle değil. Penelope yardımcı karakterdi, köşedeki tuhaf kişiydi. Fakat bu kez hikayenin ilgi odağı olacak.

Coughlan için yıldızlığa giden yolculuk hiç de kolay olmamıştı. Kariyerindeki dönüm noktası ancak 2018'de Lisa McGee'nin çok sevilen sitcom'u Derry Girls'te hayranların favorisi Clare Devlin rolüyle gerçekleşmişti.

Aktris, "Son birkaç yıla dönüp baktığımda hayatımın ne kadar değiştiğini kavramak çok zor" demişti.

Bridgerton'ın üçüncü sezonu Netflix'te sırasıyla 16 Mayıs ve 13 Haziran'da iki bölüm halinde gösterime girecek.

Independent Türkçe, Daily Mail, Harper's Bazaaar


Netflix izleyicileri yeni diziye "başyapıt" diyor

Ripley, 4 Nisan'da Netflix'te gösterime girdi (Netflix)
Ripley, 4 Nisan'da Netflix'te gösterime girdi (Netflix)
TT

Netflix izleyicileri yeni diziye "başyapıt" diyor

Ripley, 4 Nisan'da Netflix'te gösterime girdi (Netflix)
Ripley, 4 Nisan'da Netflix'te gösterime girdi (Netflix)

Netflix izleyicileri, kara filmleri andıran tarzıyla dikkat çeken yeni diziye övgüler yağdırdı.

Akademi Ödüllü Steven Zaillian'ın yönettiği Ripley, izleyiciler tarafından "başyapıt" ve "sanat eseri" diye nitelendirildi.

"Gereken ne varsa yapıyor"

Yayın platformunda 4 Nisan'da gösterime giren Ripley'nin başrolünde, yapıma adına veren dolandırıcı Tom Ripley'yi canlandıran Andrew Scott yer alıyor. 

Anthony Minghella tarafından yazılan ve yönetilen 1999 tarihli beyazperde uyarlamasında Matt Damon, zengin ve şımarık Dickie Greenleaf'i evine dönmeye ikna etmek için New York'tan İtalya'ya gönderilen dolandırıcı Tom Ripley rolündeydi.

Netflix, 18 yaşından küçükler için uygun olmadığını belirttiği dizinin konusunu şöyle özetliyor:

Bir dolandırıcı, İtalya'da sıradışı bir iş alınca zenginlerin ayrıcalıklı dünyasına adım atar. Fakat istediği hayatı elde etmek için yalanlarla dolu bir ağ örmelidir.

Netflix izleyicileri sürükleyici dizi karşısında büyülenirken, bazıları siyah beyaz gerilimi bir "sanat eseri" diye tanımladı.

Coşkulu bir izleyici, "Patricia Highsmith romanı Ripley'nin ustaca, metodik, tehditkar uyarlaması gereken ne varsa yapıyor" dedi.

"Succession'dan beri televizyondaki en iyi şey"

Gerilime övgüler yağdıran bir başka izleyici, Ripley'yi ödüllü bir diziyle kıyasladı:

Hiçbir şeyi aceleye getirmiyor; karmaşık hikayede gerilimin her zerresini öne çıkarıyor. Succession'dan beri açık ara televizyondaki en iyi şey! Netflix, daha fazla lütfen!

Bir diğer izleyici de dizinin sinematografisini övdü:

Ripley görsel olarak Netflix'in şimdiye kadar yaptığı en iyi dizilerden biri. Siyah-beyazın kullanımı 1940'lı ve 50'li yılların klasik kara filmlerine bir saygı duruşu gibiydi.

Başka bir izleyici ekledi:

"İtalya'da çekilen tüm dizi, adeta yaşayan bir sanat eseri gibi. Sinematografi de usta işi.

"Bitmesini istemedim"

Bir başkası da şöyle dedi: 

The White Lotus'u sevdiyseniz, kendinize bir iyilik yapın ve Netflix'te Ripley'yi izleyin.

Bir sosyal medya kullanıcısı, Ripley'nin Netflix'te şimdiye kadar gördüğü en muhteşem dizilerden biri olduğunu söylerken bir diğeri ekledi:

Netflix'teki Ripley bir başyapıt, bitmesini istemedim, 5 yıldız.

Başka biri de diziyi Yetenekli Bay Ripley'yle (The Talented Mr. Ripley) kıyaslayarak şöyle dedi:

Mola. Ripley'i izliyorum: Başlarken biraz yavaştı ama şimdi? Kafayı taktım. Büyüleyici Andrew Scott, Tom Ripley'yi canlandırıyor. Matt Damon'ın Ripley filmindeki Tom'undan çok daha karanlık, hatta daha kusurlu bir dolandırıcı.

Independent Türkçe, Daily Mail, LADBible 


Game of Thrones'un şikayet alan sahnesi bir karakterin sonunu değiştirmiş

HBO'nun rekortmen dizisi Game of Thrones, George R.R. Martin'in Buz ve Ateşin Şarkısı (A Song of Ice and Fire) serisinden uyarlandı (HBO)
HBO'nun rekortmen dizisi Game of Thrones, George R.R. Martin'in Buz ve Ateşin Şarkısı (A Song of Ice and Fire) serisinden uyarlandı (HBO)
TT

Game of Thrones'un şikayet alan sahnesi bir karakterin sonunu değiştirmiş

HBO'nun rekortmen dizisi Game of Thrones, George R.R. Martin'in Buz ve Ateşin Şarkısı (A Song of Ice and Fire) serisinden uyarlandı (HBO)
HBO'nun rekortmen dizisi Game of Thrones, George R.R. Martin'in Buz ve Ateşin Şarkısı (A Song of Ice and Fire) serisinden uyarlandı (HBO)

Game of Thrones oyuncularından Hannah Waddingham, canlandırdığı Septa Unella karakterinin dizideki kaderinin aslında neredeyse çok daha kötü olacağını açıkladı. 

Utanç yürüyüşü ve ardından gelen intikam

Dramatik ters köşeleriyle de meşhur olan Game of Thrones'da Septa Unella'nın ölümü şaşırtıcı değildi.

Karakterin tüyler ürpertici bir kaderi vardı ancak Waddingham, yazarların kendisi için aslında çok daha acımasız bir final kaleme aldıklarını açıkladı. 

6. sezon, dizinin en aksiyon dolu finallerinden birine sahipti. Bu sezonun sonunda Cersei Lannister, "utanç yürüyüşü"nden sorumlu olan düşmanlarından ve Tyrellerden intikam alıyordu. 

Septa Unella, yürüyüş boyunca arkasındaki çanı çalarak defalarca "Utanç" diye bağırmıştı. Böylece Cersei'in ondan acılı bir intikam alması kaçınılmaz olmuştu.

Cersei, önce Unella'ya bir hücrede işkence yapmıştı. Ardından da Dağ olarak da bilinen Sör Gregor Clegane tarafından yavaş yavaş işkence edilerek öldürülmeye terk etmişti.

"Bunu yapmaktan vazgeçtiler"

Waddingham, Collider'a yaptığı açıklamada, canlandırdığı karakter için farklı bir son düşünüldüğünü anlattı. 

Yazarların bir tecavüz sahnesi planladığını ama sonra bundan vazgeçtiğini anlatan oyuncu şöyle dedi:

Dağ'ın tecavüzüne uğrayacaktı ve sanırım Sansa'nın tecavüze uğradığı sahneye dair o kadar çok şikayet almışlardı ki bunu yapmaktan vazgeçtiler. Muhtemelen ben Belfast uçuşunun ortasındayken değiştirdiler. Ve bana yanlış parçaları gönderdiklerini düşündüm. Oraya vardığımda bana bir dalgıç kıyafeti giydirdiler ve ben de 'Neden?' diye sordum. Onlar da 'Bunun yerine su işkencesi yapacağız' dediler.

49 yaşındaki Britanyalı oyuncu, sahnenin zorlukları nedeniyle o günün hayatının "en kötü günü" olduğunu da sözlerine ekledi. 

Sophie Turner'ın canlandırdığı Sansa Stark'ın 5. sezonun sonunda tecavüze uğradığı sahne Game of Thrones'un en çok tartışma yaratan sahnelerinin başında geliyordu. Sözkonusu sahnenin aldığı sert eleştiriler, dizinin geri kalanını da etkiledi.

2021'de Emmy kazandı

Hannah Waddingham, Game of Thrones'dan sonra Netflix'in Sex Education ve Apple TV+'ın Ted Lasso dizilerinde rol aldı. Londra doğumlu aktris, Ted Lasso'daki başarılı performansıyla 2021'de Emmy ödülünün de sahibi oldu. 

Independent Türkçe, ScreenRant, Collider