‘Tartışmalı şahsiyetler’ Libya Cumhurbaşkanlığı için yarışabilir mi?

Libya kamuoyundaki en tartışmalı aday isimleri Seyfulislam Kaddafi ve Hafter

Halife Hafter (AFP) - Seyfulislam Kaddafi (AFP)
Halife Hafter (AFP) - Seyfulislam Kaddafi (AFP)
TT

‘Tartışmalı şahsiyetler’ Libya Cumhurbaşkanlığı için yarışabilir mi?

Halife Hafter (AFP) - Seyfulislam Kaddafi (AFP)
Halife Hafter (AFP) - Seyfulislam Kaddafi (AFP)

Libya seçimlerinin 2021 yılının sonunda ertelenmesinin ardından ülkenin siyasi seçkinlerinin çoğunluğu, o sırada seçimleri organize edememeyi, ‘tartışmalı şahsiyetler’ olarak gördükleri kişilerin Cumhurbaşkanlığı yarışında yer almasına bağladı. Bununla birlikte, tarihin ertelenmesinden yaklaşık 13 ay sonra söz konusu ‘tartışmalı’ şahsiyetler, bir dizi politikacının önceki senaryonun tekrarlanacağına dair korkuları arasında adaylık borsasının zirvesinde olmaya devam ediyor. Bu isimlere, Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid Dibeybe ve Libya eski lideri merhum Muammer Kaddafi'nin oğlu Seyfulislam'ın yanı sıra Libya Ulusal Ordusu (LUO) Başkomutanı Halife Hafter öncülük ediyor.
Bu bağlamda Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) üyesi Ebu’l Kasım Kuzeyt, ‘siyasette yer alan ve popüler kabul gören birçok ulusal şahsiyet olmasına rağmen’ tarihi geldiğinde beklenen cumhurbaşkanlığı yarışını aynı ‘tartışmalı şahsiyetlerin’ yönetmeye devam etmesini öngördü.
Kuzeyt, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, “Gerçek seçimler, adaylar için fırsat eşitliği ilkesine dayanmaktadır. Ancak, bu ilke yaklaşan seçimlerde bulunmayabilecek. 100 bin Libya dinarına ulaşmayan küçük bir bütçeyle yarışı yönetmeye karar veren şahsiyetler bulacağız. Diğerleri ise bir milyar dinara yakın bir bütçeyle girecek. Bu da büyük ganimet olan Libya Cumhurbaşkanlığı'nı kazanmalarını sağlayacak” ifadelerini kullandı. (1 dolar, 5,9 Libya dinarına tekabül geliyor)
Önümüzdeki günlerde cumhurbaşkanlığına aday olma koşullarıyla ilgili tartışmalı maddeler üzerinde DYK ile Temsilciler Meclisi (TM) arasında uzlaşma konusunda bir atılımın yaşanacağını ifade eden Kuzeyt, “DYK üyelerinden oluşan bloğun, TM Başkanı Akile Salih'in, adayın kazanması halinde 15 gün içinde ikinci vatandaşlığından vazgeçmesi koşuluyla, çift uyrukluların yarışa katılmasına izin verme önerisini reddetmesi muhtemeldir” dedi.
Libyalı siyasi aktivist Husam el-Kamati ise, “seferberlik kültürünün yerleşmesi ve aşiretler arası, bölgesel ve siyasi çatışmaların derinleşmesi” nedeniyle söz konusu şahsiyetlerin ve diğerlerinin cumhurbaşkanlığı yarışına hâkim olmaya devam etmesini bekliyordu. Kamati, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, önerilen isimler dışındaki diğer şahsiyetlerin cumhurbaşkanlığını kazanabileceğini öne sürdü. Bunun “Tartışmalı şahsiyetlerin farklılıklarından ve mücadelelerinden faydalanabiliyorsa, başarılı bir seçim kampanyası yürütmek için mali ve insani yeteneklere sahipse ve ayrıca hem 17 Şubat Devrimi'nin destekçileri hem de önceki rejimin takipçileri arasında kabul görürse” mümkün olabileceğini dile getirdi.
Kamati, Libyalıların büyük bir kesiminin “bu tartışmalı şahsiyetlerle gerçekten rekabet edebilecek bir alternatif olarak buldukları kişinin arkasında saf tutabileceğine” bahse giriyor. Libyalıların çoğunun, bazı tartışmalı şahsiyetlerin adaylığının “seçim sürecinin aksamasına sebep olduğunu” unutmadığını ifade eden Kamati “Cumhurbaşkanlığı adaylığı şartlarının sadece iki maddesi üzerinden, bu şartları ve kanunları söz konusu şahsiyetlere göre kişiselleştirmeye yönelik tartışmaların bir yılı aşkın süredir devam etmesine yol açan bu şahsiyetler üzerindeki ihtilafın devam etmesidir” dedi.
Kamati, Hafter’in muhaliflerinin “orduyu ve çifte vatandaşlığı bulunanları adaylıktan dışlamakta ısrar ederken Dibeybe'nin ve Seyfülislam Kaddafi'nin muhaliflerinin de onu dışlamakta ısrar ettiğini” açıklayarak devam etti. Kamati, “özellikle bazı ülkelerde vatandaşlıktan vazgeçme prosedürlerinin aylarca sürmesi, DYK'nin TM Başkanı'nın önerisine onay vermemesine neden oldu” dedi.
TM üyesi Ali et-Tikbali ise ‘tartışmalı şahsiyetlerin’ seçim sahnesini kuşatmasını, onların “bypass edilemeyen silahlı oluşumlar, aşiretler ve ilgili medya mekanizmaları dahil olmak üzere karadaki aktif güçlere güvenmelerine” bağladı.
Tikbali, ülkenin doğusundaki ve batısındaki silahlı kuvvetler üzerindeki kontrolleri göz önüne alındığında, Dibeybe ve Hafter'in seçimleri düzenlemek için uygun ve güvenli koşulları sağlamaya hazır olması konusunda öne sürülenler üzerinde anlaşmasına rağmen, “güvenceler ve koşullar karşılığında birini diğerine teslim etme” anlaşmalarını reddetti. Bu konuda Tikbali, “Evet, siyasette her şey mevcut ve daha önce Hafter ile Dibeybe arasında yakın çevreler aracılığıyla iletişim olduğuna dair emareler vardı. Ama yine de kişisel faktör mevcut. Seyfulislam Kaddafi'yi dışlamayı kabul etmeleri durumunda, yarış sadece kendi aralarında sınırlı kalacak. Böyle bir cumhurbaşkanlığı yarışının sonucu, Seyfulislam Kaddafi’nin destekçileri veya sahayı herkese açmakta ısrar eden ve nihai kararın finansman olmasında ısrar eden ulusal güçlerin çoğu için kabul edilebilir olmayacaktır” dedi.
Tikbali, sözlerini Libyalıların farkındalığının “mevcut siyasi sınıfın, ülkenin zenginliklerinin halkın ve devletin çıkarlarını dikkate almaksızın kendi aralarında paylaşılmasını sağlamak için geçmeye çalıştığı herhangi bir anlaşmayı yalnızca Libyalıların farkındalığının durdurabileceğini” vurgulayarak bitirdi. Tikbali son olarak “Bu farkındalık, Batılı ülkelerin rolü sadece Wagner unsurlarının tasfiyesini talep etmekle sınırlı olan ve tüm yabancı güçlerin ve paralı askerlerin tasfiyesi talebini unutan her türlü şahsiyeti yerleştirme planlarını durdurmanın tek yolu olduğunu” söyledi.

 



Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
TT

Dürzi liderliğinde gerilim: Suveyda’da ‘darbe girişimi’ iddiasıyla din adamları gözaltına alındı

Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)
Suriye Kızılayı, Suveyda'dan tutukluların teslim edilme işlemlerini takip ediyor (SANA)

Şarku’l Avsat’a konuşan Suriye’nin Suveyda şehrinden Dürzi kaynaklar, Ulusal Muhafızlar’ın yaklaşık 10 kişiye yönelik tutuklama operasyonunun, Suriyeli Dürzilerin ruhani lideri Şeyh Hikmet el-Hicri'nin politikalarına ve projelerine karşı ‘darbe’ girişiminde bulunmak amacıyla ve ‘paralel bir akım’ oluşturmaya çalıştığı suçlaması çerçevesinde gerçekleştirildiğini açıkladılar. Kaynaklar, Suveyda’da ‘çatışma’ çıkmasından endişe duyduklarını ifade ettiler.

Kimliklerinin açıklanmamasını tercih eden yerel kaynaklar, ‘Ulusal Muhafızlar’ın, şehirde gerginliğin yüksek ve güvenlik önlemlerinin yoğun olduğu bir ortamda cumartesi günü geniş çaplı bir tutuklama kampanyası başlattığını’ söylediler.

Tutuklananlar arasında din adamı Şeyh Raid el-Mutni, Asım Ebu Fahr, Gandi Ebu Fahr ve Zeydan ailesinin bazı fertleri de vardı. Kaynaklar, Zeydan ailesinin Dürzi lider Leys el-Belus’un amcaları olduğunu belirtirken, Mutni ve Ebu Fahr ailelerinin kalabalık Dürzi aileler olduklarını ve ‘bu tutuklamaların Dürzi-Dürzi iç savaşının patlak vermesine yol açabileceğinden korkulduğunu aktardılar.


Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
TT

Batı Şeria'daki operasyonlarına devam eden İsrail ordusu Gazze'de Gazi Hamad'ın oğlunu öldürdü

Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)
Cuma günü Batı Şeria'nın Tarkumiye köyünde Filistinlilerin tarım alanlarına ulaşmasını engellemek için harekete geçti İsrailli askerler, (DPA)

İşgalci İsrail ordusu, Tubas’tan güçlerini çekmesine rağmen dün Batı Şeria'nın çeşitli bölgelerinde saldırılarına devam etti ve Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsurun öldürüldüğünü duyurdu.

Batı Şeria'nın Salfit, Beytullahim, El Halil, Nablus ve Ramallah şehirlerinde çok sayıda Filistinliyi gözaltına alan işgalci İsrail ordusu, Cenin Mülteci Kampı’nda 24 evi yıkmaya başladı. Cenin'in Barta’a beldesinde beş Filistinliden oluşan bir hücrenin üyelerini gözaltına aldığını duyuran İsrail ordusu, bu kişilerin yakında bir eylem hazırlığında olduğunu iddia etti.

İşgalci İsrail ordusu, Genel Güvenlik Servisi (Şabak) ve İsrail polisi tarafından yapılan ortak açıklamada, Yamam Özel Birimi’nin Menaşi Tugayı’ndan gelen ve Şabak'ın yönettiği güçlerin desteğiyle dün akşam Barta'a beldesinde bir operasyon düzenlediği ve ‘yakın gelecekte’ eylem hazırlığındaki bir hücrenin üyelerini tutukladığı belirtildi. Ancak eylemin niteliği veya hangi aşamada olduğu hakkında daha fazla ayrıntı verilmedi.

İşgalci İsrail ordusu geçtiğimiz hafta sonu Batı Şeria'nın kuzeyinde bir operasyon başlattı. Bu operasyon kapsamında Batı Şeria'nın kuzeyindeki Tubas vilayetindeki Tamun ve el-Fara’a’da yüzlerce ‘hedefe’ baskın düzenlendi. İşgalci İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamada ‘İsrail vatandaşlarına yönelik her türlü tehdidi’ önlemek ve engellemek için ‘önleyici tedbirler almaya devam edileceği’ belirtildi.

rft56y
Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ın Batı Şeria'nın Cenin kentinde öldürülmeden önce İsrailli askerlerin önünde ellerini kaldırdıklarını gösteren bir video görüntüsü (AFP)

İşgalci İsrail ordusu, operasyon sırasında Arap ve uluslararası kamuoyunun kınamasına neden olan bir hareketle, soğukkanlılıkla infaz edilen Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah da dahil olmak üzere çok sayıda Filistinliyi öldürdü. Bu arada İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Sınır Polisi'nin gizli biriminin komutanını, biriminin üyeleri Cenin şehrinde Filistinli Yusuf Asasa ve el-Muntasir Abdullah'ı infaz ettikten sonra albay rütbesine terfi ettirmeye karar verdi.

Abdullah Hamad

İşgalci İsrail ordusu Batı Şeria'daki saldırılarına devam ederken dün geçtiğimiz ekim ayında varılan ateşkes anlaşması kapsamında geri çekildiği Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta silahlı dört unsuru öldürdüğünü duyurdu.

İsrail ordusu tarafından yapılan açıklamaya göre bahsi geçen dört kişi bir yeraltı tünelinden çıktı.

The Times of Israel gazetesinin haberine göre öldürülenler arasında Hamas'ın Doğu Refah Taburu Komutanı ve yardımcısı da bulunuyordu.

Hamas’tan kaynaklar daha sonra, Hamas lideri ve müzakere heyetinin üyesi Gazi Hamad'ın oğlu Abdullah Hamad'ın Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta öldürüldüğünü doğruladı.

Muhammed Hamad, kardeşi Abdullah'ın Refah tünellerinde ‘etrafı sarıldığını ve İsrail askerleriyle girdiği çatışmada öldürüldüğünü söyledi.

Tünellerde mahsur kalanlar

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre bu gelişmeler, Refah’taki tünellerde mahsur kalanların akıbeti konusunda müzakerelerin sürdüğünü belirten çeşitli kaynakların açıklamalarına eşlik etti.

Refah sorunu, cesetler meselesi ile birlikte ikinci aşamaya geçişi geciktiriyor.

frgt
Pazar günü Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus’ta bir çadırın önünde bir mülteci yemek hazırlıyor (EPA)

Katar Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Macid el-Ensari, İsrail'in iki rehinenin cesetlerinin halen Filistin topraklarında tutulduğunu bahane ederek Gazze'deki ateşkes planının ikinci aşamasına geçişi geciktirmemesi gerektiğini söyledi.

Ensari, Katar ve bölgedeki ortaklarının şu an, birinci aşamadan ikinci aşamaya geçerek Gazze Şeridi'ndeki savaş durumunu kapsamlı bir şekilde sona erdirecek sürdürülebilir bir barışa ulaşma çabasında olduğunu söyledi.

Öte yandan pazar günü Gazze Şeridi’ndeki belediyeler, İsrail'in Gazze’deki hayati tesislerin çalışması için yeterli miktarda dizel yakıtın girişini engellemesi üzerine, hızla kötüleşen yakıt krizi nedeniyle temel hizmetlerin yakında çökebileceği uyarısında bulundu.

Gazze Şeridi Belediyeler Birliği, Han Yunus Belediye Başkanı Alaa el-Bata'nın basın toplantısında okuduğu açıklamada, ateşkesin başlamasından bu yana 50 gün içinde gelen yakıtın, yolları açmak, enkazları kaldırmak ve yerinden edilmiş kişilerin hareketliliğini kolaylaştırmak amacıyla sadece beş günlük çalışma için yeterli olduğunu belirtti.

Bata, “Krizin devam etmesi, halkın hayatını tehdit ediyor” ifadelerini kullandı.


Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
TT

Papa Francis: Filistin devleti, İsrail ile yaşanan çatışmanın "tek" çözümüdür

Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)
Papa 14. Leo, Beyrut Uluslararası Havalimanı'na varışında, (Vatikan- EPA)

Papa 14. Leo dün yaptığı açıklamada, İsrail ile Filistinliler arasında on yıllardır süren çatışmanın tek çözümünün bir Filistin devletinin kurulmasını içermesi gerektiğini belirterek, Vatikan'ın bu konudaki tutumunu teyit etti.

Vatikan'ın ilk Amerikalı Papa'sı Leo, Türkiye'den Lübnan'a gitmek üzere bindiği uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada, "İsrail'in bu çözümü hâlâ kabul etmediğini hepimiz biliyoruz, ancak bunu tek çözüm olarak görüyoruz" dedi.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığı habere göre Papa İtalyanca olarak yaptığı konuşmada, "Biz de İsrail'in dostuyuz ve iki taraf arasında arabulucu bir ses olarak, herkes için adaleti sağlayacak bir çözüme yaklaşmalarına yardımcı olmayı amaçlıyoruz" ifadelerini kullandı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, en yakın müttefiki olan ABD'nin Filistin bağımsızlığını desteklediğini belirtmesine rağmen, Filistin devletine karşı olduğunu yineledi.

Papa, sekiz dakikalık kısa basın toplantısı sırasında yaptığı açıklamada,perşembe günü başlayıp pazar gününe kadar devam eden Türkiye ziyaretine odaklandı. Papa, mayıs ayında Katolik Kilisesi lideri olarak seçilmesinden bu yana ilk yurt dışı seyahatini gerçekleştirdi.

Papa, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İsrail-Filistin ve Ukrayna-Rusya çatışmasını görüştüğünü belirterek, Türkiye'nin her iki savaşın da sona ermesinde önemli bir rol oynadığını vurguladı.

Papa Leo Türkiye ziyareti sırasında, dünyadaki olağanüstü sayıdaki kanlı çatışma nedeniyle insanlığın geleceğinin tehlikede olduğu konusunda uyarıda bulundu ve din adına işlenen şiddet eylemlerini kınadı.

Gazze'deki İsrail ordusuna eleştiri

Genellikle temkinli ve diplomatik bir dil kullanmayı tercih eden Papa Leo, bu yılın başlarında İsrail'in Gazze Şeridi'ndeki askeri harekatına yönelik eleştirilerini artırdı.

Türkiye, nüfusunun çoğunluğu Müslüman olmasına rağmen, aynı zamanda dünyadaki 260 milyon Ortodoks Hristiyan'ın ruhani lideri Patrik Bartholomeos'a da ev sahipliği yapıyor.

Papa, Türkiye'yi dinsel birlikteliğin bir örneği olarak övdü. Papa Leo, yarına kadar Lübnan'ı ziyaretini sürdürecek ve ardından Roma'ya dönecek.

Papa Leo, "Farklı inançlara sahip insanlar barış içinde yaşayabilir... Sanırım bu, hepimizin dünya çapında dört gözle beklediği bir örnek" ifadelerini kullandı.