Yemen İnsan Hakları Bakanlığı Müsteşarı Macid Fedail, Şarku'l Avsat'a konuştu: Esir değişimi 11 Nisan'da başlayacak

Grundberg, Cenevre'deki anlaşmanın ardından Yemen hükümeti ve Husilerin heyet başkanı arasında arabuluculuk yapıyor, 20 Mart (EPA)
Grundberg, Cenevre'deki anlaşmanın ardından Yemen hükümeti ve Husilerin heyet başkanı arasında arabuluculuk yapıyor, 20 Mart (EPA)
TT

Yemen İnsan Hakları Bakanlığı Müsteşarı Macid Fedail, Şarku'l Avsat'a konuştu: Esir değişimi 11 Nisan'da başlayacak

Grundberg, Cenevre'deki anlaşmanın ardından Yemen hükümeti ve Husilerin heyet başkanı arasında arabuluculuk yapıyor, 20 Mart (EPA)
Grundberg, Cenevre'deki anlaşmanın ardından Yemen hükümeti ve Husilerin heyet başkanı arasında arabuluculuk yapıyor, 20 Mart (EPA)

Yemen İnsan Hakları Bakanlığı Müsteşarı Macid Fedail, hükümet ile Husiler arasında 887 tutuklu ve esir takası sürecinin 11 Nisan Salı günü başlayacağını açıkladı.
Şarku'l Avsat'a konuşan Fedail, “Bu aşamada, Eski Yemen Savunma Bakanı Mahmud es-Subeyhi ve Eski Yemen Cumhurbaşkanı’nın Kardeşi Tümgeneral Nasır Mansur Hadi, askeri tutuklularla birlikte Sana Havalimanı'ndan Aden Uluslararası Havalimanı’na nakledilecek.  Öte yandan bu aşamada birçok Husi terör örgütü mensubu Aden Uluslararası Havalimanı'ndan Sana Havalimanı'na nakledilecek.”
Yemen hükümeti ile "Husi" darbe grubu arasında, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) himayesinde 887 tutuklu ve esir değişimine ilişkin süreç 6 havalimanı üzerinden gerçekleşiyor ve uygulama planına göre esir değişimi 3 gün aralıksız devam edecek.
Fedail'e göre tutukluların nakil süreci tüm aşamalarıyla 6 havalimanı üzerinden 3 günlük süre içerisinde gerçekleşecek. Esir takası yürütme planına göre, 12 Nisan'da "Meşru Hükümeti Destekleme Koalisyonu" güçlerinden 19 asker Sana Havaalanı’ndan Suudi başkenti Riyad'daki havalimanlarından birine nakledilecek. Husi personeli ise eşzamanlı olarak Suudi Arabistan’daki Hamis Muşayt Havaalanı’ndan Sana Havaalanı’na transfer edilecek.
Yemen İnsan Hakları Bakanlığı Müsteşarı, aynı gün Yemen Başkanlık Konseyi üyesi Tarık Salih'in oğlu ve erkek kardeşinin Sana Havalimanı'ndan batı kıyısındaki Makha Havaalanı'na nakledileceğine işaret etti.  Öte yandan, birçok Husi unsuru ise Makha Havaalanı'ndan Sana'a Havalimanı'na nakledilecek.
Macid Fedail'e göre takas sürecinin üçüncü ve son gününde, idam cezasına çarptırılan 4 gazeteci ile Yemen Ulusal Ordusu'na bağlı bazı tutuklular Sana Havaalanı’ndan Marib'teki Tedavin Havaalanına nakledilecek. Buna karşılık Husi unsurları da Marib'deki Tedavin Havaalanı’ndan Sana Havaalanı’na nakledilecek.
Esir değişiminin bu aşaması, BM Güvenlik Konseyi'nin 2216 sayılı Kararı kapsamındaki iki kişiyi hariç tuttu; bunlar, askeri lider Faysal Recep ve önde gelen politikacı Muhammed Kahtan. Hükümet müzakere ekibi, bu iki ismin bir sonraki müzakere turunda listesinin ön saflarında yer alacaklarını açıkladı.
Yemen İnsan Hakları Bakanlığı Müsteşarı, Yemen hükümetinin mahkumların, tutukluların ve zorla kaybedilenlerin dosyasına öncelik verdiğini vurguladı. Fedail, “Hepimiz hepimiz için” temelinde topyekûn tahliyeye götüren müteakip tartışma aşamalarının olacağını söyledi.
Yemen hükümeti ve Husiler, 11 Mart'ta tutuklu ve esir dosyasında kısmi anlaşmaya varmıştı. Bu anlaşma siviller, askeri personel ve liderlerin akrabaları da dahil olmak üzere 887 mahkûm ve esirin değişimini öngörüyor. Birleşmiş Milletler himayesinde ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi'nin katılımıyla 10 gün süren müzakerelerin ardından bu anlaşmaya varıldı.
BM'nin Yemen Özel Temsilcisi Hans Grundberg'in ofisi ve "Uluslararası Kızıl Haç Komitesi"nin, Ekim 2020’de gerçekleşen en büyük değişim operasyonunda olduğu gibi, anlaşmanın düzenlenmesi ve uygulanması sürecini üstlenmesi bekleniyor.  2020 yılının Ekim ayında binden fazla tutuklu serbest bırakılmıştı.



Şera bir Yahudi gazetesine ilk röportajını verdi: İstikrarlı bir Suriye nutuk ve sloganlarla inşa edilmeyecek

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
TT

Şera bir Yahudi gazetesine ilk röportajını verdi: İstikrarlı bir Suriye nutuk ve sloganlarla inşa edilmeyecek

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, geçtiğimiz şubat ayında Şam'da düzenlenen Ulusal Diyalog Konferansı’nın kapanışında konuştu. (AFP)

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera, iç ve dış politikadaki sorumlulukları veya pozisyonları hakkında yorum yaparken devrik lider Beşşar Esed'i çevreleyen tüm duvarları yıkıyor. Şera doğrudan konuşuyor; İsrail ile ilişkiler ve Suriye topraklarının işgali gibi daha önce çifte dille konuşulan, bazıları sloganlarla kamuoyuna duyurulan ancak gerçeklerin masanın altında olduğu ‘tabu konular’ hakkında açıkça konuşmaktan çekinmiyor. Şera, 6 aydan kısa bir süre önce iktidara gelmesinden bu yana ilk kez  bir Yahudi medya kuruluşuna konuştu. Şera, The Jewish Journal’a röportaj verdi.

Esed rejiminin mirası

28 Mayıs'ta yayınlanan röportaj, Jonathon Bass'ın şu sözleriyle başlıyor: “Pek çok Suriyeli, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera'da bir devrimci değil; savaş yorgunu, kimliği yıpranmış bir ulusu yeniden inşa edebilecek, yenilenmiş bir lider görüyor. Tarihin her duvarından fısıldadığı, yaşayan en eski şehir olan Şam, iktidarla değil, yeniden inşa, uzlaşma ve uzun süredir parçalanmış bir ulusa liderlik etme yüküyle ilgili bir diyalog için uygun bir yer.”

Bass, Suriye Cumhurbaşkanı hakkındaki izlenimlerini şöyle aktarıyor: “Sessiz biri ama söylediği her kelimeyi düşünerek söylüyor. Sesinde zafer tonu yok, sadece kastettiği ve vurguladığı kelimeler var.”

Şera röportajın başında, “Bize enkazdan daha fazlası miras kaldı. Travma, güvensizlik ve yorgunluk miras aldık. Ama aynı zamanda umudu da miras aldık. Kırılgan bir umut” ifadelerini kullandı.

fgthyj
Sednaya Hapishanesi’ndeki tutukluların ailelerinden oluşan bir kalabalık, hayatta kalanları arama çalışmalarının sürdüğü binanın dışında bekliyor. (Suriye Sivil Savunma Müdürlüğü)

Suriye on yıllar boyunca sadakat ve sessizliği, bir arada yaşama ve nefreti, istikrar ve baskıyı birbirine karıştıran bir sistemle yönetildi. Esed hanedanı, Hafız ve ardından Beşşar, ülke üzerindeki kontrollerini sağlamlaştırmak için korku ve infazları kullanarak demir yumrukla yönetirken, ülkenin kurumları soldu ve muhalefet ölümcül bir ayaklanmaya dönüştü.

Gazeteci Jonathon Bass, Şera'nın aldığı miras konusunda açık görüşlü olduğunu düşünüyor. Zira Şera şöyle diyor: “Temiz bir sayfadan bahsetmek sahtekârlık olur. Geçmiş, her insanın gözünde, her sokakta, her ailede mevcuttur. Şimdi görevimiz bunu tekrarlamamak. Daha hafif versiyonu yok. Tamamen yeni bir şey yaratmalıyız.”

Suriyelilerin güveni

Eş-Şera'nın iktidara geldiğinden beri attığı ilk adımlar, röportajı yapan kişinin de belirttiği gibi, temkinli ama son derece sembolik oldu. Siyasi tutukluların serbest bırakılmasını emretti, sürgün edilen ya da susturulan muhalif gruplarla diyalog başlattı ve kötü şöhretli Suriye güvenlik aygıtında reform yapma sözü verdi. Ayrıca, kayıp ve ölülerin akıbetini ele almak üzere bir bakanlık kurulmasını önerdi.

Suriye'deki toplu mezarların ardındaki gerçeği ortaya çıkarmak için Şera, DNA veri tabanları oluşturmaktan geçmişteki zulümlerden sorumlu olanların iş birliğini sağlamaya kadar adli tıp teknikleri ve ekipmanları sağlamak için ABD ile bir ortaklığa ihtiyaç olduğunu söyledi.

Şera, “Eğer konuşan tek kişi bensem, Suriye hiçbir şey öğrenmemiştir. Tüm sesleri diyalog masasına davet ediyoruz. Devlet artık başkalarına dikte ettiğinden daha fazla dinlemelidir” dedi.

‘Ama insanlar bir kez daha güvenecek mi? Diktatörlüğün küllerinden doğan bir hükümetin vaatlerine inanacaklar mı?’ sorusuna Şera şöyle cevap verdi: “Ben güven istemiyorum, sabır ve inceleme istiyorum. Beni sorumlu tutun. Güven bu şekilde sağlanır.”

Suriyelilerin evlerini yeniden inşa etmeleri gerekiyor

Şera, Suriyelilerin şu anda en çok neye ihtiyacı olduğu sorusuna tereddüt etmeden cevap verdi: “Eylem yoluyla haysiyet. Amaç yoluyla barış.”

Savaşın boşalttığı şehirlerde ve çatışmanın etkilerinden halen mustarip olan köylerde kimse siyaset istemiyor, normale dönüş istiyor; evlerini yeniden inşa etme, çocuklarını büyütme ve barış içinde hayatlarını kazanmak istiyorlar.

dfgthy
Halep'te yıkılan evlerin yeniden inşası bazı bölge sakinlerinin kişisel inisiyatifiyle gerçekleştiriliyor. (Reuters)

Şera bunun gayet farkında. Tarım, sanayi, inşaat ve kamu hizmetlerinde istihdam yaratmaya odaklanan acil ekonomik programlar için bastırıyor. Şera, “Artık mesele ideoloji değil, mesele insanlara kalmak için bir neden, yaşamak için bir neden, inanmak için bir neden vermek. Bir işi olan her gencin radikalleşme riski daha az olacak. Okuldaki her çocuk gelecek için bir ses” dedi.

Şera, bölgesel yatırımcılarla ortaklıkların, geri dönenlere yönelik küçük işletme hibelerinin ve ‘gençler için mesleki eğitimin’ önemini vurguladı. Şera, “İstikrarlı bir Suriye nutuklarla ya da sloganlarla değil, eylemlerle inşa edilecek; pazarlarda, sınıflarda, çiftliklerde, atölyelerde... Tedarik zincirlerini yeniden inşa edeceğiz. Suriye bir ticaret merkezi olarak geri dönecek” şeklinde konuştu.

İsrail ile ilişkiler

Bu ekonomik vizyonun ardında daha derin bir vizyon var. Bir neslin kaybından sonra Suriyeliler çatışmadan yoruldu. Barışa, sadece savaşın yokluğuna değil, fırsatların varlığına da hasretler. Bass şöyle diyor: “Sohbetimizin en hassas bölümlerinden birinde Şera, Suriye'nin İsrail ile gelecekteki ilişkisine değindi. 1948'den bu yana bölgeyi rahatsız eden bu konu, her hava saldırısı, gizli operasyon ve vekalet savaşı suçlamasıyla daha da şiddetleniyor.”

ı89o
Golan'daki tampon bölge sınırında duran bir İsrail askeri (AFP)

Şera, “Açık konuşmak istiyorum. Sonsuz karşılıklı bombardıman dönemi sona ermeli. Hiçbir ülke korku ile doluyken gelişemez. Gerçek şu ki ortak düşmanlarımız var ve bölgesel güvenlikte kilit bir rol oynayabiliriz” ifadelerini kullandı.

dwert5y6
İsrail saldırılarına tepki olarak 25 Şubat'ta Suriyeli Dürziler tarafından açılan bir pankart: ‘Suveyda, Suriye'nin sırtındaki zehirli hançer olmayacak.’ (AP)

Şera, sadece bir ateşkes hattı olarak değil, karşılıklı itidal ve sivillerin, özellikle de güney Suriye ve Golan Tepeleri’ndeki Dürzilerin korunması için bir temel olarak 1974 Ayrılma Anlaşması’nın ruhuna geri dönme arzusunu dile getirdi. Şera, “Suriye'nin Dürzileri piyon değildir. Onlar vatandaştır, köklüdür, tarihsel olarak sadıktır ve yasalar çerçevesinde her türlü korumayı hak etmektedir. Onların güvenliği müzakere edilemez” dedi.

Derhal normalleşme önermekten kaçınan Şera, uluslararası hukuk ve egemenlik temelinde gelecekteki görüşmelere açık olduğunu belirtti.

Trump bir barış adamı

Belki de Trump'ın yaptığı en önemli diplomatik jest, doğrudan masaya oturma isteğiydi. Şera şunları söyledi: “Medya onun hakkında ne imaj çizerse çizsin, ben onu bir barış adamı olarak görüyorum. İkimiz de aynı düşman tarafından saldırıya uğradık. Trump nüfuzun, gücün ve sonuçların ne anlama geldiğini biliyor. Suriye'nin diyaloğu yeniden başlatabilecek dürüst bir arabulucuya ihtiyacı var. Eğer bölgede istikrara ve ABD ile müttefiklerinin güvenliğine katkıda bulunacak bir uzlaşma ihtimali varsa, ben bu diyaloğu kurmaya hazırım. Bu bölgeyi onarabilecek ve bizi adım adım bir araya getirebilecek tek kişi o.”

ferty6
ABD Başkanı Donald Trump ve Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şera, 14 Mayıs'ta Riyad'da bir araya geldi. (AP)

Bass şu yorumu yaptı: “Bu sadece açık sözlülüğü açısından değil, aynı zamanda içerdiği anlamlar açısından da dikkate değer bir açıklamaydı. Yeni Suriye, barış ve tanınma arayışında alışılmadık adımlar atmaktan korkmuyor. Şera Suriye'nin sorunlarını (toplu mezarlarda bir milyondan fazla ölü, 12 milyon yerinden edilmiş insan, yaşam destek ünitesine bağlı bir ekonomi, halen yürürlükte olan yaptırımlar ve kuzeyde saklanan milisler) yumuşatarak anlatmıyor. ‘Bu bir peri masalı değil. Bu bir iyileşme ve iyileşme sancılıdır’ diyor.”