Tunus, Avrupa sınırlarının koruyucusu olmaya devam edecek mi?

AB, gizli göç meselesine yaklaşımını değiştirmeyi planlıyor ve ekonomik çıkar sağlamak için Afrika kıtasına baskı uyguluyor

Fildişililer, Abidjan'a geri gönderilmek üzere Tunus'taki Fildişi Sahili büyükelçiliği önünde toplandı / Fotoğraf: AFP
Fildişililer, Abidjan'a geri gönderilmek üzere Tunus'taki Fildişi Sahili büyükelçiliği önünde toplandı / Fotoğraf: AFP
TT

Tunus, Avrupa sınırlarının koruyucusu olmaya devam edecek mi?

Fildişililer, Abidjan'a geri gönderilmek üzere Tunus'taki Fildişi Sahili büyükelçiliği önünde toplandı / Fotoğraf: AFP
Fildişililer, Abidjan'a geri gönderilmek üzere Tunus'taki Fildişi Sahili büyükelçiliği önünde toplandı / Fotoğraf: AFP

Hammadi Mamari
Son haftalarda Tunus'un içinde bulunduğu kötü ekonomik ve mali durum, AB ve ABD'nin dikkatini çekti.
Tunus'taki halkla ilişkiler gözlemcileri, AB'nin korkusunun Tunus'un durumundan endişelenmesinden değil, kaçak göçmenlerin Tunus kıyılarından Avrupa kıyılarına doğru akmasından kaynaklandığına inanıyor.
Bu nedenle AB ülkeleri, ekonomik ve mali durum kötüleşmeden, işler kontrolden çıkmadan ve Avrupa düzensiz göçmen tekneleriyle dolmadan önce Tunus'un Uluslararası Para Fonu (IMF) ile anlaşmaya varmasını hızlandırmak istiyor. 
Tunus, Avrupa'ya yönelik gizli göçmenlik dosyasını nasıl yönetiyor? Ülke, mevcut krizden çıkmasına yardımcı olacak ekonomik ve finansal kazanımlar elde edebilir mi?

14 binden fazla göçmenin durdurulması
Son haftalarda Tunus kıyılarından İtalya'ya doğru yola çıkan düzensiz göçmen teknelerinin sayısının artması, insan kaçakçılığı şebekelerinin faaliyetinin canlanmasına katkıda bulunurken, Avrupa ülkeleri göçmen gruplara tüm limanları kapattı.
Tunus Ekonomik ve Sosyal Haklar Forumu'nun Resmi Sözcüsü Ramazan Bin Omar, konuya ilişkin şu bilgileri verdi:
2023'ün başından bu yana Tunuslu yetkililer 14.082'den fazla düzensiz göçmeni yakalayarak İtalya kıyılarına ulaşmalarını engelledi. Bu yılın başından bu yana ise 1,771 düzensiz Tunuslu göçmen İtalya kıyılarına ulaştı.
Yakalananlara gelince, bu sayı geçen yıl aynı dönemde engellenenlerin sayısının dört buçuk katı, geçen yıl aynı dönemde İtalya kıyılarına gelenlerin sayısının ise iki katıdır.
Tüm bu göstergeler, 2023 yılının İtalya'ya düzensiz göç akışı sayısında istisnai bir yıl olacağının belirtileridir. Ayrıca bu göstergeler, Tunuslu yetkililerin kaçak göçle mücadelede suç ortağı olduğu anlatısını çürütüyor.

Avrupa sınırlarını koruyan güvenlik yaklaşımı
Ramazan Bin Omar, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tunus, düzensiz göçmenleri hedef alan baskıcı bir güvenlik yaklaşımı benimsiyor. Sene başından bu yana Tunus kıyılarında 136'dan fazla mağdur ve kayıp kişi kaydedildi. Göçmenlerin haklarını korumak için siyasi, ekonomik, sosyal ve iklimsel göçün tüm boyutlarını bütünleştiren kapsamlı bir yaklaşımın benimsenmesi gerekiyor. Ayrıca Tunus'un, yasaları güncellemek, Sahra altı Afrika'dan gelen göçmenlerin Tunus'a entegrasyonunu kolaylaştırmak ve haklarını korumak gibi iç politikalarını değiştirmeye ve Tunus ile AB arasındaki haksız anlaşmaları gözden geçirmeye yönelik hareket etmeye ihtiyacı var. Tunus'ta ağırlıklı olarak güvenlik sorunları mevcut. Çünkü Avrupa, Tunus'un bir sonraki aşamada düzensiz göç için önemli bir başlangıç noktasına dönüşmesinden korkuyor. Tunus'un AB ile ilişkileri dengesiz. Çünkü Avrupa, Tunus'u sınırlarının bekçisi yapmak, güvenliğini ve sınırlarını korumak için göçmenlerden arındırılmış bir tampon bölge haline getirmek istiyor ve ülkemizle gerçek kalkınma ortaklıkları kurmaya çalışmıyor."

Tunus sınırlarını kontrol etmeye davet edildi
Kimi gözlemciler, Avrupa'nın ekonomik ve mali kazanç elde etmek için kaçak göçe yatırım yapabileceğine ve Avrupa'ya açılan kapı olduğu ve bölgede stratejik bir konuma sahip olduğu için Tunus'un stratejik öneminden yararlanabileceğine inanıyor.
Eski diplomat Abdullah el-Ubeydi, konuyla ilgili şu yorumda bulundu:
"Tunus'un dış politikası, esas olarak çevresiyle etkileşime dayanmaktadır ve bu nedenle, özellikle ülke büyük ekonomik ve mali zorluklarla karşı karşıya olduğu için, sınırlarını kontrol etmesi ve Avrupa ülkelerinin kendisine sağlayacağı yardımdan yararlanması gerekmektedir. Tunuslu yetkililerin sınır kontrolü, ulusal ekonomiyi yiyip bitiren kaçakçılığı ortadan kaldırarak ekonomiye fayda sağlayacak ve aynı zamanda sınırları Afrika ve Sahra altı Afrika'dan gelen göçmen akınından koruyacaktır. Tunus, Avrupa ile ekonomik ortaklığı güçlendirmelidir. Tunus'un konumu, Avrupa sınırlarının bekçisi olarak nitelendirilemez. Gizli göç, Avrupa ülkelerini tehdit ettiği ölçüde Tunus'un ulusal egemenliğini ihlal etmektedir. Tunus, özellikle 2011'den önceki yıllarda olduğu gibi, sınırları üzerindeki kontrolü sıkılaştırmalıdır."

Zayıf vaatler
Tunus Üniversitesi Ekonomi Profesörü Reda eş-Şakandali, Tunus'un içinde bulunduğu zor durumdan şöyle bahsetti:
"Tunus gerçek bir krizle karşı karşıya ve 5 milyar dolar değerinde dış kaynakları harekete geçirmesi gerekiyor. Fransa reformlarda ilerleme sağlanması şartıyla 250 milyon avro sağlama sözü verdi ki bu küçük bir miktardır. Tunus'un bağışçıların ihtiyaç duyduğu reformlar, Tunus İşçi Sendikası'nın iktidarla ilişkisindeki bölünme ve gerilim  nedeniyle uygulamada zorluklarla karşı karşıyadır."



‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
TT

‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’... Gazze Şeridi'ni neler bekliyor?

Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Deyr el-Balah'ta yerinden edilmiş Filistinliler için kurulan çadırlar (AP)

Son iki gündür Gazze Şeridi'ne ilişkin dosyada ‘Yeşil Refah’ ve ‘Yeni Gazze’ gibi yeni isimler öne çıkmaya başladı. Bu gelişme, ABD’nin arabuluculuğu ile Arap ve uluslararası desteğe rağmen İsrail ile Hamas arasındaki ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına geçişin sekteye uğradığı bir dönemde yaşanıyor.

İsrail basınındaki haberlere göre hükümet, ABD’nin kararına boyun eğerek orduya Refah’ın doğusunda ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik saha çalışmalarına başlaması için izin verdi. İlk hazırlıklar kapsamında ağır iş makinelerinin bölgeye sokularak molozların temizlenmesi ve arazinin düzenlenmesi planlanıyor.

İsrail’in geciktirme girişimleri

İsrail medyasında yer alan bilgilere göre Tel Aviv yönetimi, bu çalışmaların henüz geçiş yapılmamış olan anlaşmanın ikinci aşamasına dahil olduğu gerekçesiyle haftalarca süren bir geciktirme çabasına girişti. Ancak Washington’un artan baskıları sonucunda İsrail, planın bir sonraki etabına yönelik hazırlıkları başlatmak zorunda kaldı.

Bu çalışmalar; işgal altındaki topraklarda Refah’ın doğusunda bir insani bölge ve yeni bir kent inşasını içeriyor. Washington yönetimi, söz konusu adımla Filistinlilere ‘umut şehri’ modelini sunmayı ve ‘Hamas’ın kontrolündeki eski, yıkılmış ve karanlık Gazze’nin’ karşısına ‘yeni, modern ve gelişen bir Gazze’ örneği koymayı hedefliyor.

İsrail, planın ikinci aşamasında atılacak bu tür adımların Refah Sınır Kapısı’nın açılmasına yol açacağı, ayrıca Gazze Şeridi’nin başka bölgelerinden çekilmeyi ve yerlerine uluslararası güçlerin konuşlanmasını gerektireceği gerekçesiyle itiraz etti. Söz konusu ülkeler, İsrail’in taleplerini karşılamanın zorluğu ve bölgedeki işgal koşulları nedeniyle kuvvet göndermeyi reddetti.

Şarku’l Avsat’ın İsrail Kanal 12 televizyonundan aktardığına göre, İsrail’in bu tutumu üzerine Washington yönetimi Tel Aviv’i süreci oyalamakla suçladı ve çok uluslu güce katılmaktan çekilen ülkelerin sorumluluğunu İsrail’e yükledi. Bu baskının ardından İsrail geri adım atarak yeni kentin inşasına başlanmasını kabul etti.

İsrail Kamu Yayın Kuruluşu KAN, İsrail’in ‘gelecek hafta bölgede geniş çaplı moloz temizliği başlatmak üzere ağır iş makinelerini Refah’a sokmaya hazırlandığını’ ve bunun ‘Hamas unsurlarından arındırılmış yeni insani bölgenin oluşturulması’ amacıyla yapıldığını bildirdi.

Silahlı milislerden destek

Habere göre İsrail ordusu, ‘İsrail’le koordineli çalışan silahlı milislere’ atılacak adımlar konusunda bilgi verdi. ABD planına göre bir sonraki aşama, ‘İsrail’in kısmen kontrol ettiği bölgelerde yabancı bir askeri gücün faaliyete geçmesini’ öngörüyor.

i24NEWS ise İsrail ordusunun Refah’ın doğusunda Filistinliler için ‘Yeşil Refah’ adıyla yeni bir kent kurulmasına yönelik geliştirme çalışmalarına fiilen başladığını bildirdi. Kanal, bölgede gelecek hafta kapsamı genişletilecek hazırlıkların sürdüğünü, bunların ‘moloz ve patlayıcı kalıntılarının temizlenmesini’ içerdiğini aktardı.

sdfrt
Gazze Şeridi'nin Refah kentindeki İsrail askerleri (Arşiv – Reuters)

Maariv gazetesinin haberine göre, Refah’ta faaliyet gösteren Yaser Ebu Şebab milisleri, söz konusu yeni kentin bulunduğu bölgede İsrail güçlerinin temsilcileriyle ve ayrıca İsrail’in güneyindeki Kiryat Gat’ta bulunan ABD komuta merkezi adına bölgede bulunan sivil temsilcilerle birlikte görülmeye başladı.

Kabinede itirazlar

Siyasi kaynaklar, İsrail’in bu adımına kabinenin büyük bölümündeki bakanların karşı çıktığını, hatta tepkinin öfkeye dönüştüğünü aktardı. Bakanların, İsrail’in ‘sarı hat üzerinde inşaat yaparak Gazze çevresindeki yerleşimleri tehlikeye atmaması gerektiğini’ savunduğu belirtildi. Bazı sağ görüşlü medya organları haberi ‘utanç’ başlığıyla duyurdu.

Başbakan Netanyahu ise kararını savunarak hazırlık çalışmalarının ‘tünellere büyük miktarda beton dökme ve geniş bölgeleri izole etme’ işlemlerini içerdiğini söyledi. Netanyahu, söz konusu adımların ‘Hamas’ın askeri altyapısını yok etme yönündeki İsrail çıkarlarına hizmet ettiğini’ ifade etti.

gthy
Başbakan Binyamin Netanyahu, Ocak 2025'te İsrail kabine toplantısına başkanlık ediyor. (DPA)

Netanyahu, uluslararası güce katılmaktan vazgeçen Arap ve İslam ülkelerinin tutumunun Katar ve Türkiye’nin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bu nedenle İsrail’in ABD yönetiminin taleplerine yanıt vermesi ve Washington’la çatışmaya girmemesi gerektiğini kaydetti.

Filistin Yönetimi ve Hamas’ın itirazları

Filistin Yönetimi, İsrail’in ‘Gazze’yi yeniden inşa’ başlığı altında yürüttüğü çalışmalara karşı çıkıyor. Yönetim, farklı düzeylerde yaptığı açıklamalarda bu dosyadaki rolünü korumakta kararlı olduğunu ve Arap planına desteğini sürdürdüğünü vurguluyor.

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa, perşembe günü bir İtalyan heyetini kabul ederken yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi için bir yeniden imar ve toparlanma planımız var. Bu planın bir icra programı bulunuyor ve Arap ile İslam ülkeleri tarafından benimsendi. Uluslararası toplum da New York Bildirgesi aracılığıyla destek veriyor. Kardeş Mısır’la birlikte Kahire’de bir yeniden imar ve toparlanma konferansı düzenlemek için çalışıyoruz” dedi.

Hamas, söz konusu projeyi ‘İsrail’in ateşkes anlaşmasını açık biçimde ihlal etmesini gerekçelendirmeye yönelik yeni bir aldatmaca’ olarak nitelendirdi. Hareket, yayımladığı açıklamada, “İsrail’in anlaşmayı çiğnediğini ve günlük ihlallerle daha ilk aşamayı ortadan kaldırdığını” belirtti.

Geçtiğimiz salı günü konuya ilişkin bilgi veren Mısırlı bir kaynak, Gazze’nin erken toparlanması ve yeniden inşasına yönelik Kahire Konferansı’nın kasım ayı sonunda yapılmasının planlandığını ancak toplantının erteleneceğini söyledi. Kaynak, “Konferans ay sonunda düzenlenmeyecek; biraz gecikmesi muhtemel. Özellikle şu anda paralel bir çaba yürütülüyor. Görünen o ki ABD, Refah’la ilgili kendi özel girişimini planlıyor” değerlendirmesinde bulundu. Bu açıklama, İsrail’in kontrolündeki bölgelerde oluşturulması öngörülen ‘yeşil bölgeye’ işaret olarak yorumlandı.

Gazze İnsan Hakları Merkezi, ateşkesin başlamasından bu yana geçen 47 günde İsrail tarafından işlenen ihlallerde 350 Filistinlinin öldürüldüğünü açıkladı. Ölenler arasında 130 çocuk ve 54 kadın bulunuyor.

Merkez, aynı dönemde günlük ortalama 11’i aşan 535 ihlal kaydettiğini bildirerek ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk andan itibaren ihlallerin sürdüğünü vurguladı.

Açıklamada, İsrail’in insani yardım girişlerini kısıtladığı, günde yalnızca 211 kamyonun geçişine izin verdiği, oysa 600 kamyona izin verildiği yönünde iddialarda bulunduğu aktarıldı. Ayrıca İsrail’in üzerinde mutabık kalınan çekilme haritasına uymadığı ve sivil bölgelere yönelik ateş kontrolünü sürdürerek zaman zaman bölgeye girdiği belirtildi.


İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
TT

İsrail’den Suriye'nin Beyt Cin kasabasına baskın: En az kişi 9 öldü

Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)
Golan Tepeleri'nde iki İsrail askeri (Arşiv fotoğrafı - Reuters)

Suriye kaynakları, İsrail devriyesinin bölgeye girmesi sonrası çatışma çıktığını; hava saldırılarının ardından yoğun sivil göç yaşandığını bildirdi.

Suriye medyası, Şam’ın güneyindeki Beyt Cin kasabasına düzenlenen İsrail baskının  ve hava saldırısının ayrıntılarını açıkladı. Suriye kaynakları, saldırılarda en az 9 kişinin öldüğünü aktardı.

Suriye’nin “El-İhbariyye” kanalı, kasabanın İsrail savaş uçaklarının yoğun bombardımanına hedef olduğunu, çok sayıda ölü ve yaralı bulunduğunu bildirdi.

Açıklamalara göre olay, İsrail’e ait bir askeri devriyenin bölgeye kara yoluyla girmesi, sakinlerle çatışma yaşanması ve devriyenin geri çekilmesi sonrası hava saldırılarının başlamasıyla tırmandı. Bölge üzerinde İsrail uçaklarının yoğun şekilde uçtuğu belirtildi.

Saldırıların ardından Beyt Cin’de büyük bir sivil göç hareketi yaşandı; çok sayıda kişi çevre kasabalara yöneldi.


Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
TT

Washington milislere: Irak'ta yeriniz yok

Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)
Süleymaniye ilindeki Çamçemal yakınlarında füze saldırısının ardından Kormor gaz sahası (Reuters)

aIrak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de bir doğalgaz sahasının insansız hava aracıyla (İHA) bombalanması öfkeli tepkilere yol açtı ve ABD'nin silahlı gruplara uyarıda bulunması ve hükümetin faillerin yakalanması için harekete geçmesiyle sonuçlandı.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi'ne göre çarşamba akşamı Dana Gas tarafından işletilen Khor Mor gaz sahasını hedef alan bir İHA saldırısı, elektrik santrallerine gaz arzının tamamen kesilmesine neden oldu. ABD'nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya, saldırıyı "düşmanca dış amaçlarla hareket eden yasadışı grupları" gerçekleştirmekle suçladı.

Savaya, Bağdat'ı "bu saldırının sorumlularını tespit etmeye ve adalete teslim etmeye" çağırdı ve "tam egemen bir Irak'ta bu tür silahlı gruplara yer olmadığını" vurguladı.

Kürdistan Bölgesi Başbakanı Mesrur ​​Barzani ise Washington'a "sivil altyapıyı korumak için gerekli savunma ekipmanını sağlama" çağrısında bulundu. Barzani, "Bu tür saldırıların faillerinin geçmişte olduğu gibi cezadan kaçmaması gerektiğini" vurguladı.

Saldırıyı henüz üstlenen olmadı ancak Irak yetkilileri dün saldırıyı araştırmak üzere bir komite kurulduğunu duyurdu ve askeri bir sözcü de saldırıda yer alanların "cezalandırılacağına" söz verdi.