Suudi Arabistan, Şangay İşbirliği Örgütü'ne katılarak ittifaklarını dağıtıyor

Örgüt, Asya kıyafeti giymiş olsa da farklı eğilimlere sahip çok kutuplu dünya çerçevesinde bir kutup kisvesine bürünen yeni bir uluslararası kolu temsil ediyor

Suudi diplomasisi, Riyad'ın uluslararası ittifaklarını genişletmek için doğuya ve batıya yöneliyor /Fotoğraf: AFP – Independent Arabia
Suudi diplomasisi, Riyad'ın uluslararası ittifaklarını genişletmek için doğuya ve batıya yöneliyor /Fotoğraf: AFP – Independent Arabia
TT

Suudi Arabistan, Şangay İşbirliği Örgütü'ne katılarak ittifaklarını dağıtıyor

Suudi diplomasisi, Riyad'ın uluslararası ittifaklarını genişletmek için doğuya ve batıya yöneliyor /Fotoğraf: AFP – Independent Arabia
Suudi diplomasisi, Riyad'ın uluslararası ittifaklarını genişletmek için doğuya ve batıya yöneliyor /Fotoğraf: AFP – Independent Arabia

Suudi Arabistan, başarılı küresel diplomasilerine bir yenisini ekliyor. Bu yeni adım, mesafeleri koruma ve tüm uluslararası güçlere rota açma felsefesini teşvik ediyor. Özellikle de uluslararası jeopolitiğin özelliklerinin değiştiği bu dönemde. 
Adım, Suudi Arabistan ile Çin arasındaki ilişkileri güçlendirme sürecinin umut ve iş köprüleri kurmaya ve iki büyük ülkenin yararına olan ortak bir geleceğe sahip yeni bir toplum inşa etmeye devam ettiği bir zamanda Suudi Bakanlar Kurulu'nun, Şangay İşbirliği Örgütü'ne katılma ve Riyad'a, diyalog ortağı statüsü verme kararını onaylamasıyla atılmış oldu.  
Biz de işe Şangay Örgütü'nü ve onun tektonik yapısını, ona dayalı mevcut ve gelecek hedefleri sormakla başlayalım ve asıl soruda, yani Suudi Arabistan'ın katıldıktan sonra Şangay oluşumuna neler katacağında duralım. 

Asya kutbu elbisesi
Kısaca, başta Asya kılığına girse de farklı eğilimlere sahip çok kutuplu bir dünya çerçevesinde bir kutup kisvesine bürünen, daha sonra genişleyip yayılmaya aday yeni bir uluslararası koldan bahsediyoruz. 
Şangay İşbirliği Örgütü, Haziran 2001 ortalarında Çin, Kazakistan, Kırgızistan, Rusya, Tacikistan ve Özbekistan olmak üzere altı Asya ülkesi tarafından kuruldu. Tüzüğü, Haziran 2002'de imzalandı ve 19 Eylül 2003'te yürürlüğe girdi. 
Özbekistan hariç bu ülkeler, 26 Nisan 1996'da Şangay'da kurulan Şangay Beşlisi'nin üyeleriydi. 
Doğunun iki başrol oyuncusu Rusya ile Çin'in jeopolitik ilişkilerde koruyucu bir kalkan oluşturan Asya ittifakları oluşturma yönündeki ortak arzusu, Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından erkenden harekete geçmek için itici bir güç oldu.
Gözden kaçmayan hedef ise çökmekte olan komünist imparatorluktan ayrılan cumhuriyetleri kontrol altına almaktı.
Örgütün temel yasa belgesine göre Şangay oluşumunun hedefleri, üye devletler arasında karşılıklı güveni ve iyi komşuluğu geliştirmek ve siyaset, ticaret, ekonomi, araştırma, teknoloji ve kültür alanlarında olduğu gibi eğitim, enerji, ulaşım, turizm ve çevre koruma alanlarında da etkili işbirliğini teşvik etmektir.  
Coğrafi bağlamlar
Herhangi bir siyasi oluşumun boyutlarını anlamak için ortaya atılan sorulardan biri genelde şudur: Şu veya bu topluluğun coğrafi alanı ve demografik bağlamları nedir?
Şangay'ın verileri insanı şaşırtıyor. Şöyle ki üye ülkelerin toplam alanı, yaklaşık 30 bin 189 kilometrekare, yani Avrasya bölgesinin beşte üçü kadar.
Nüfusu ise 1,5 milyar, yani dünya nüfusunun yaklaşık dörtte biri kadar. Okura, önce Doğu Asya'da, sonra da tüm dünyada barış, güvenlik ve istikrarı sağlamak hedefiyle yeni bir siyasi ve uluslararası ekonomik sistem kurmaya yönelik çabası ve hareketinde Şangay Örgütü'nün elindeki imkânları düşünmek kalıyor. 
Avrupa Kömür Grubu, 1950'li yılların ortalarında genişlemeye başlayıp AB'nin birleşik bir oluşumu haline gelmişti. Şangay Örgütü de genişleme ve yayılma yolunda ilerledi.
Başlangıçta Avrasya ve Asya bölgesi dışından beş ülke, yani Afganistan, Beyaz Rusya, Hindistan, Moğolistan ve Pakistan, örgütün yıllık toplantılarına gözlemci olarak katıldı.
2014 yılında Mısır ve diğer altı ülke Azerbaycan, Ermenistan, Kamboçya, Nepal, Türkiye ve Sri Lanka diyalog ortağı olarak dahil oldu. 
Şimdi Suudi Arabistan da aynı sıfatla, yani diyalog ortağı olarak katılıyor ve bu katılım, Suudi Arabistan'ın temsil ettiği ağırlıkla bağlantılı olarak gruba gerek Arap düzeyinde gerek İslami alanda gerekse ekonomik çerçevede yeni boyutlar kazandırıyor.
En önemlisi de şu ki Riyad'ın bir kalkınma ve yeniden ayaklanma projesi olarak sunduğu model, dijital verilerden önce insani olanaklardan hareket ediyor.  

Uluslararası ve bölgesel bir işbirliği
Şangay Örgütü bugün, uluslararası diplomasi ve milletlerarası işbirliği alanında önemli bir figür haline mi geldi?
Kesin olan şu ki örgütün siyasi ve ekonomik çıkarlarını gerçekleştiren uluslararası ve bölgesel çok taraflı ilişkiler ağı oluşturma arzusu çerçevesinde Şangay, birçok bölgesel ve uluslararası kuruluşla ortak işbirliğine girdi.
Ayrıca 2 Aralık 2004 tarihinden bu yana BM toplantılarına da gözlemci olarak katılıyor. 
Bölgesel ve uluslararası güvenliği temin etmek, terörizm ve aşırılığa karşı koymak ve ayrılıkçı hareketler, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, sınır ötesi organize suçla mücadele etmek için de Şangay, birçok uluslararası blokla mutabakat zaptı imzaladı; merkezi Beyaz Rusya'nın Minsk kenti olan Bağımsız Devletler Topluluğu ile yapılan mutabakat zaptı ile 21 Nisan 2005'te Cakarta'da ASEAN ile imzalanan işbirliği anlaşması da buna örnek. 
Şangay Örgütü, yeni bir tuğlayı mı temsil ediyor yoksa gelecek dünya düzeninde farklı bir yapıyı mı?
Bu soruyu yanıtlayanlardan biri, New York'taki Amerikan Dış İlişkileri Konseyi üyesi ve en ünlü Amerikan siyaset teorisyeni Richard Haass.
O ve araştırmacıları, Asya'nın etkinliğinin artmasını ve Şangay Örgütü'nün büyüyüp gelişmesini yakından ve endişeli gözlerle takip ediyor. 
Haass'a göre ittifaklar, II. Dünya Savaşı'nın sonundan bugüne kadar uluslararası ilişkilerin şekillenmesinde önemli bir rol oynadı. 
Bununla birlikte Şangay gibi büyüme çağındaki örgütlerin kattığı yeni boyut, siyasi düzenlemelerin ötesine geçerek ekonomik çevrelere uzanıyor.
Özellikle de tarihin derinliklerinden Fransız İmparator Napolyon Bonapart'ın "Ordular, mideleri üzerinde yürür" ifadesini çağıran bir dünyada.
Görünüşe bakılırsa bugün değişim, "Halkların her biri mideleri üzerinde yürür" ifadesine odaklanıyor. Bu da kalkınma ve ekonomik işbirliği konularını, siyasi ittifaklara paralel ve tamamlayıcı hale getiriyor. 
Şangay Örgütü de dahil olmak üzere ittifaklar, dış tehditleri geçersiz kılmak şeklindeki temel hedefle kurulur.
Askerî ve ekonomik imkânlar düzleminde daha az varlık gösteren ülkeler ise başkalarıyla, özellikle de bir veya daha fazla güçlü ülke ile müttefik oluyor.
Böylece, özellikle saldırma potansiyeli bulunan güçlü bir ülkeyle karşı karşıya kaldığınızda kalıcı güvenliği ve gerçek bağımsızlığı sağlamak için tek gerçekçi yol oluşturulabilir. 

Stratejik denge
Şangay İşbirliği Örgütü, dünyadaki nükleer ülke sayısının yarısı olan dört nükleer gücü tek bir bölgesel örgüt altında birleştirerek, dünyadaki stratejik güç dengesini ve siyasi istikrarı korumak için oluşturulan sistem çerçevesinde ek bir caydırıcıyı temsil ediyor. 
Şangay Örgütü, Amerikan hegemonyası karşısındaki Asyalı bir araç mı?
Bu soru, Batılı çevrelerin zihnini ciddi bir şekilde meşgul ediyor. Asya'daki herhangi bir uyanışın, Atlantik ötesindeki iki parçasıyla NATO için artan bir endişe teşkil etmesi doğal olabilir.
Bununla birlikte Şangay Topluluğu'nun çeşitli zirve ve konferansları tarafından yapılmış olan ve hala yapılan açıklamalar, askerî nitelikli düşmanca bir yaklaşımı yansıtmaktan ziyade, ekonomik işbirliği için daha fazla köprü inşa ediyor. 

Diyalog ortaklığı
Şangay Örgütü çerçevesinde Suudi Arabistan'a diyalog ortaklığı statüsünün verilmesinin işaret ettiği anlamlara gelecek olursak; denebilir ki mesele tümüyle, sadece Suudi Arabistan değil yaratıcı bir Arap diplomatik hareketini yansıtıyor.
Ne eksik ne fazla; geçtiğimiz aralık ayında Suudi başkentinin sahne olduğu üç Çin zirvesi aracılığıyla Riyad, Orta Asya ülkeleri ile daha fazla işbirliği için bölgede Arap-Körfezli-Ortadoğulu aracı rolünü oynadı.
Uzlaşmacı ve hoşgörülü vizyonlar taşıyan diplomatik hamleler ve mevcut uluslararası gerilimi hafifletmek için övgüye değer bir girişimle mevcut tablo, epey umut vadediyor. 
Bugün Suudi Arabistan, dış dünyanın direkleriyle yüksek değerli bir ilişkiler ağını yeniden ören bir ilişki içerisinde.
Bu da ona, her şeyden önce Suudi iç dünyası ve Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman önderliğindeki Vizyon 2030'dan başlayan insani gelişim ve ekonomik kalkınma yörüngeleri üzerine düşünerek daha fazla siyasi etkileşim yeteneği veriyor.
Arap düzleminde ise Suudi diplomasisi, küresel çapta dikkate değer başarılar sağlayan bir Arap-Asya ortaklığı aşamasına öncülük ediyor.
Bunun en son örneği de ARAMCO şirketinin Çin'in kuzeydoğusunda planlanan ortak bir proje üzerinden ve özel bir petrokimya grubunda hisse satın alarak Çin'deki yatırımlarını birkaç milyar dolar artıracağını duyurması olabilir. 
Suudi Arabistan'ın bugün Şangay ile ortaklık sıfatı alması, anne karnında şekillenmekte olan bir dünya çerçevesinde nitelikli bir adımdır.
Bugünlerde Suudi diplomasisinin en yüksek ve faydalı başarısı, alışıldık çizgileri aşarak bilinenlerin iplerine atlamasıdır.
Bu, yeni dünyanın semalarında uçma ve 21'inci yüzyılın dördüncü onluğunda bir yer tutma arzusunu yansıtıyor. 

Independent Türkçe



20'nci Suudi yardım uçağı Ukrayna halkına ulaştı

Suudi yardımı Ukrayna sınırı yakınındaki Polonya havaalanına akmaya devam ediyor (SPA)
Suudi yardımı Ukrayna sınırı yakınındaki Polonya havaalanına akmaya devam ediyor (SPA)
TT

20'nci Suudi yardım uçağı Ukrayna halkına ulaştı

Suudi yardımı Ukrayna sınırı yakınındaki Polonya havaalanına akmaya devam ediyor (SPA)
Suudi yardımı Ukrayna sınırı yakınındaki Polonya havaalanına akmaya devam ediyor (SPA)

Polonya'nın Ukrayna sınırına yakın Rzeszow Havalimanı'na gönderilen Suudi yardımı, Polonya sınırından Ukrayna'ya gönderiliyor.

Kral Salman Yardım Merkezi (KSRelief) tarafından gönderilen 20'nci Suudi yardım uçağı, Krallığın Ukrayna halkına yaptığı yardım kapsamında elektrikli aletlerin de bulunduğu toplam 50 ton yük taşıyan 20'nci Suudi yardım uçağı dün (Salı) havalimanına ulaştı.

Bu yardım, dünyanın dört bir yanındaki ihtiyaç sahibi ve yaşadıkları çeşitli kriz ve sıkıntılardan etkilenen insanların, yanında olduğu bilinen Suudi Arabistan'ın tarihi rolü çerçevesinde gerçekleşiyor.


Kral Selman: Bayram şefkat, sevgi ve hoşgörünün anlamlarını bünyesinde barındırır

Kral Selman bin Abdülaziz (Şarku'l Avsat)
Kral Selman bin Abdülaziz (Şarku'l Avsat)
TT

Kral Selman: Bayram şefkat, sevgi ve hoşgörünün anlamlarını bünyesinde barındırır

Kral Selman bin Abdülaziz (Şarku'l Avsat)
Kral Selman bin Abdülaziz (Şarku'l Avsat)

İki Kutsal Caminin Bekçisi Kral Salman bin Abdülaziz, "karşılıklı sevgi, şefkat, sevgi ve hoşgörü anlamlarının somutlaştığı" Ramazan Bayramı münasebetiyle vatandaşları, sakinleri ve dünyanın her yerindeki Müslümanları tebrik etti.

Kral Selman, Ramazan Bayramı vesileyle yaptığı konuşmada, Allah'ın Suudi Arabistan'a, söz birliği bereketi, safların birliği, İki Kutsal Camiye ve onların hacılarına, Umre yapanlara ve ziyaretçilerine hizmet etme şerefi de dahil olmak üzere birçok nimet bahşettiğini söyledi. Kurucu Kral Abdulaziz bin Abdul Rahman'ın Allah ona rahmet etsin- yoluna devam eden oğulları, kendisinden sonra bu mübarek ülkenin hükümdarlarıdır.

Mübarek Ramazan ayında milyonlarca hacıya kolaylık ve rahatlıkla umre ibadetlerini yapabilme imkanını veren Allah'a hamdolsun. Onun sayesinde ve daha sonra devlet kurumlarının Allah'ın misafirlerine hizmet etmek, ibadetlerini yerine getirmelerini kolaylaştırmak için gösterdikleri sürekli çabalarla, Allah'tan bizden ve onlardan hayırlı amelleri kabul etmesini niyaz ediyoruz.

İki Kutsal Caminin Sorumlusu konuşmasına şöyle devam etti: "Bu yıl Ramazan Bayramı'nı karşılarken, Filistin halkına yönelik saldırıların durdurulmasının, güvenli insani yardım koridorlarının sağlanmasının ve tüm ihtiyaçlarının karşılanmasını sağlayarak acılarına son verilmesinin, bağımsız devletlerini kurmak ve güvenlik içinde yaşamak da dahil olmak üzere meşru haklarının verilmesi gerekliliğini teyit ediyoruz.”


Suudi Arabistan Veliaht Prens'in bağlılık sözünün 7’nci yıldönümünü kutluyor

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prens'in bağlılık sözünün 7’nci yıldönümünü kutluyor

Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)
Suudi Arabistan Başbakanı ve Veliaht Prensi Muhammed bin Selman (SPA)

Bender bin Abdurrahman bin Mamer

Biatın yedinci yıldönümü, izlenmesi zor olan hızlı dönüşümlerin eşlik ettiği bir dizi başarının ardından geldi. Ancak bunların hepsi Veliaht Prens Muhammed bin Selman tarafından ortaya konan Vizyon 2030 kapsamında ‘geleceğin devletini inşa etmeye’ katkıda bulunuyor. Kuşkusuz onun arkasında Suudi halkının liderliğin vizyonuna olan inancı ve belirlenmiş hedefler, net yöntemlerle düzenlemeler, yasalar ve yapısal reformlarla kalkınma çarkını döndürmek için çalışması var.

Muhammed bin Selman veliaht prens olduktan birkaç ay sonra Suudi halkına yönelik duygularını şu sözlerle ifade etmişti: “Ben 20 milyon insandan biriyim. Onlar olmadan ben bir hiçim ve hepsinin en düşük ve en zayıf örneğiyim. Beni motive eden ve ileriye iten onlar...” Muhammed bin Selman bu cümleleri kurarken sanki dedesi Kral Abdulaziz'in şu sözünü hatırlatıyordu: “Ben önce Allah'la güçlüyüm, sonra imanımla, sonra da halkımla… Onlarla tek bir birey olarak yürürüm. Kendimi onlara tercih etmem ve sadece onlar için iyi olanı takip ederim...”

Üç asır önceki kuruluşundan bu yana Suudi devleti, başka güçlerden ithal edilmiş, klonlanmış veya dayatılmış bir sistem olmayan siyasi sisteminin özgünlüğü ile karakterize edilmiştir. Dahası, bir boşluktan fırlamamış veya farklı bir ortamda ortaya çıkmamış, aksine tarihi köklerden, İslami derinlikten ve saf Arap mirasından ve ortamından kaynaklanmıştır.


Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Singapurlu mevkidaşı ile iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesini görüştü

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan (SPA)
TT

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Singapurlu mevkidaşı ile iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesini görüştü

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan (SPA)
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan (SPA)

Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan bin Abdullah, bugün bakanlığın Riyad’daki genel merkezinde Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan ile görüştü.

Görüşmede, iki dost ülke arasındaki ilişkilerin her alanda desteklenme ve geliştirilmesine yönelik yollar gözden geçirildi.

Bakanlar, tüm bölgesel ve uluslararası ortak çıkar konularının yanı sıra, her iki ülkenin çıkarlarına hizmet edecek şekilde ikili koordinasyonu yoğunlaştırma yollarını da tartıştı.

dfeb
Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ve Singapur Dışişleri Bakanı Dr. Vivian Balakrishnan (SPA)

 


Suudi Veliaht Prens, Kuveyt Başbakanı'nı kabul etti

Suudi Veliaht Prens, Kuveyt Başbakanı'nı kabul etti
TT

Suudi Veliaht Prens, Kuveyt Başbakanı'nı kabul etti

Suudi Veliaht Prens, Kuveyt Başbakanı'nı kabul etti

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Prens Muhammed bin Selman, bugün Kuveyt Başbakanı Şeyh Dr. Muhammed Sabah El-Salem El-Sabah'ı Cidde'deki makamında kabul etti.

Görüşmede, iki kardeş ülke arasındaki tarihi kardeşlik ilişkileri gözden geçirilerek ikili iş birliği ve bunu çeşitli alanlarda güçlendirme ve geliştirme fırsatlarının yanı sıra, ortak ilgi alanına giren birçok konu müzakere edildi.

Kuveyt Haber Ajansı'nın (KUNA) haberine göre Şeyh Dr. Muhammed Sabah El Salem El Sabah, Suudi Arabistan ziyaretinin, iki kardeş ülke arasındaki köklü tarihi ikili ilişkilerin ve güçlü kardeşlik bağlarının bir yansıması olduğunu belirtti. El Sabah, İki kardeş ülke ve halkların çıkarlarına hizmet etmek amacıyla süreklilik arz eden ikili istişare ve koordinasyon çerçevesinde gelen cömert davet için Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Salman'a içten teşekkürlerini ifade etti.

Kuveyt Başbakanı, Kuveyt Devleti'nin, Suudi Arabistan liderliğinin izlediği dengeli politikayı, özellikle de bölgede ve dünyada güvenlik ve barışın temellerini oluşturma çabalarını takdir ettiğini ifade etti..


The Clock Towers, Al Rajhi Bank ve Alinma Bank ile 6 milyar riyal değerinde sendikasyon finansmanı anlaşması imzaladı

The Clock Towers binadaki bazı otellerin sahibi ve işletmecisidir (Şarku’l Avsat)
The Clock Towers binadaki bazı otellerin sahibi ve işletmecisidir (Şarku’l Avsat)
TT

The Clock Towers, Al Rajhi Bank ve Alinma Bank ile 6 milyar riyal değerinde sendikasyon finansmanı anlaşması imzaladı

The Clock Towers binadaki bazı otellerin sahibi ve işletmecisidir (Şarku’l Avsat)
The Clock Towers binadaki bazı otellerin sahibi ve işletmecisidir (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan’ın önde gelen otelcilik ve perakende şirketler grubu The Clock Towers, yakın zamanda Al Rajhi Bank ve Alinma Bank ile 6 milyar riyal değerindeki sendikasyon finansmanı anlaşmasının başarıyla tamamlandığını duyurdu. 

Bu, 2024 yılının ilk çeyreğinde Mekke’de konaklama ve perakende sektörlerinin tanık olduğu en büyük finansman anlaşması olarak kabul ediliyor.

The Clock Towers tarafından bugün yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi;

“Sendikasyon finansmanımızın başarılı bir şekilde tamamlanması, güçlü iş temellerimizin ve ülkenin 2030 yılına kadar 30 milyon hacıyı ağırlama yönündeki iddialı hedefiyle uyumlu olarak Mekke konaklama ve perakende pazarının geleceğine olan güvenimizin bir kanıtıdır.”

Söz konusu işlem kapsamında finanse edilen temel varlıklar Makkah Clock Royal Tower, A Fairmont Hotel, Raffles Makkah Palace Hotel, Makkah Swissotel, Swissotel Al Maqam, bazı alışveriş merkezi ve diğer işletme varlıklarını içeriyor.

Mekke, en yüksek sınıflandırmaya sahip uluslararası otellerin çoğuna ev sahipliği yapması nedeniyle konaklama sektöründe dünyanın en hızlı büyüyen şehirlerinden biri olarak kabul ediliyor.


Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Yemen Başbakanı ile Yemen’deki gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Yemen Başbakanı ile Yemen’deki gelişmeleri görüştü
TT

Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Yemen Başbakanı ile Yemen’deki gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Savunma Bakanı, Yemen Başbakanı ile Yemen’deki gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman, dün Yemen Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Ahmed Avad bin Mübarek ile görüştü.

Görüşmede, Yemen’de güvenlik ve istikrarın sağlanması için Yemenli taraflar arasındaki siyasi süreç ve barış yolunun ilerlemesini desteklemeye yönelik mevcut çabalar tartışıldı.

Prens Halid bin Selman, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “Kardeşim, Yemen Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Dr. Ahmed Avad bin Mübarek ile görüştüm. Ülkesine Suudi liderlerin selamlarını ilettim. Yemen’deki gelişmeleri, Birleşmiş Milletler himayesinde yol haritasının tamamlanıp uygulamaya konulması çalışmalarını değerlendirdik” ifadelerini kullandı.

Suudi bakan, “Ayrıca Yemen’de güvenlik ve istikrarın sağlanması için Yemenli taraflar arasındaki siyasi süreç ve barış yolunun ilerlemesini desteklemeye yönelik mevcut çabaları da tartıştık” diye yazdı.

Prens Halid görüşmede, Suudi Arabistan’ın, Yemen hükümeti ve kardeş halkının isteklerini karşılayacak ve Yemen’in kalkınmasına ve refahına katkıda bulunacak şekilde destekleme konusundaki sağlam konumunu teyit ettiğini de ekledi.


‘Arap Altılısı’ bugün Kahire’de Blinken ile ‘Gazze’deki savaşı durdurmayı ve Filistin devletine giden yolu açmayı’ öngören planlarını tartışacak

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken dün Cidde’de (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken dün Cidde’de (SPA)
TT

‘Arap Altılısı’ bugün Kahire’de Blinken ile ‘Gazze’deki savaşı durdurmayı ve Filistin devletine giden yolu açmayı’ öngören planlarını tartışacak

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken dün Cidde’de (SPA)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken dün Cidde’de (SPA)

Suudi Arabistan, Mısır, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Ürdün ve Filistin (Arap Altılısı), bugün Mısır’ın başkenti Kahire’de ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile kapsamlı bir bölgesel barış planına yönelik ‘Arap planını’ tartışacak.

Şarku’l Avsat’a konuşan Filistinli bir kaynağa göre Arap Barış Girişimi’ne dayanan söz konusu plan, Gazze Şeridi’ndeki savaşı sona erdirmek ve ardından İsrail ile bazı Arap ülkelerinin geniş anlamda normalleşmesi karşılığında, bir Filistin devletinin kurulmasına giden yolu açmakla başlıyor.

Kaynak, geçtiğimiz günlerde BAE, Katar, Bahreyn ve Suudi Arabistan’ı ziyaret eden Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) Yürütme Komitesi Sekreteri Hüseyin Eş-Şeyh’in, Filistin'in iç düzenlemesini de ele alan planı bu ziyaretleri kapsamında görüştüğü yetkililerle tartıştığını bildirdi.

Kaynağa göre yeni bir Filistin hükümetinin kurulması, Filistin Otoritesi’nin Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da bir Filistin devleti kurma yolunda sorumluluklarını üstlenebilmesi için, savaş sona ermeden önce Filistin’in iç durumunun düzenlenmesine dayanan planın bir parçası.

Şeyh bugün, Blinken ile Kahire’de Suudi Arabistan, Katar, BAE, Mısır ve Ürdün dışişleri bakanlarının da katılacağı ‘Arap Altılısı’ toplantısına katılacak.

Kaynaklar, söz konusu planın hala ABD’lilerle görüşme sürecinde olduğuna dikkat çekti.

Blinken, Gazze Şeridi’nde ateşkes anlaşmasına varma çabalarının bir parçası olarak, Suudi yönetimiyle daha ileri görüşmelerde bulunmak üzere dün Cidde’ye gitti.

Son günlerde Beyaz Saray’da, Refah işgaline alternatif adımlar konusunda görüşmeler yapılıyor.

Walla haber sitesinin ABD’li bir yetkiliye dayandırdığı haberine göre bu alternatiflerden biri kapsamında sivilleri hedef alma riskinin çok daha az olmasını sağlamak için Refah işgalinin birkaç ay ertelenmesi, insani durumun istikrara kavuşturulması, Gazze Şeridi’nin kuzeyinin yeniden inşası ve Refah’ta yerinden edilenlerin barınması için konut inşa edilmesine odaklanılması gerekiyor.

Öte yandan, Suudi Arabistan, Kral Selman Yardım ve İnsani Çalışmalar Merkezi (KSRelief) aracılığıyla, Birleşmiş Milletler (BM) Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansını (UNRWA) ile 40 milyon dolar değerinde bir destek anlaşması imzaladı.

Bu destek, Gazze Şeridi’nde 250 binden fazla kişiye gıda ve 20 bin aileye barınak sağlayacak.


Suudi Arabistan: Pazartesi günü Ramazan ayının ilk günü 

Hutat Sudair'deki Astronomi Gözlemevi'nde geçen yıl Ramazan hilalinin görülme anı (Al Majmaah Üniversitesi)
Hutat Sudair'deki Astronomi Gözlemevi'nde geçen yıl Ramazan hilalinin görülme anı (Al Majmaah Üniversitesi)
TT

Suudi Arabistan: Pazartesi günü Ramazan ayının ilk günü 

Hutat Sudair'deki Astronomi Gözlemevi'nde geçen yıl Ramazan hilalinin görülme anı (Al Majmaah Üniversitesi)
Hutat Sudair'deki Astronomi Gözlemevi'nde geçen yıl Ramazan hilalinin görülme anı (Al Majmaah Üniversitesi)

Suudi Arabistan Kraliyet Divanı’nın açıklamasına göre, Yüksek Mahkeme’ye bağlı Ay Gözlem Komitesi, 10 Mart Pazar (bugün) günü Şaban ayının tamamlandığını ve pazartesi günü Ramazan’ın başlayacağını duyurdu.
Suudi El İhbariye kanalı, hilal ayının görüldüğünün  Hautat Sudair ve Al-Hareeq gözlemevlerinden doğrulandığını bildirdi.


Saudi Aramco küresel ekonomik zorluklara rağmen şimdiye kadarki en yüksek ikinci net geliri elde etti

Saudi Aramco Başkanı ve CEO’su Amin Nasser (AP)
Saudi Aramco Başkanı ve CEO’su Amin Nasser (AP)
TT

Saudi Aramco küresel ekonomik zorluklara rağmen şimdiye kadarki en yüksek ikinci net geliri elde etti

Saudi Aramco Başkanı ve CEO’su Amin Nasser (AP)
Saudi Aramco Başkanı ve CEO’su Amin Nasser (AP)

Suudi Arabistan ulusal petrol şirketi Saudi Aramco’nun Başkanı ve CEO’su Amin Nasser, küresel ekonominin karşı karşıya olduğu zorluklara rağmen, şirketin şimdiye kadarki en yüksek ikinci net geliri elde ettiğini açıkladı.

Nasser bugün yaptığı açıklamada, “2023’te şimdiye kadarki en yüksek ikinci net gelirimizi elde ettik. Dayanıklılığımız ve çevikliğimiz, ekonomik olumsuzluklara rağmen sağlıklı nakit akışlarına ve yüksek karlılık seviyelerine katkıda bulundu” dedi.

Hissedarlara 2023 yılı için ödenen toplam temettü tutarının da bir önceki yıla göre yüzde 30 artış sağladıklarını söyleyen Nasser, “Önümüzdeki yıllarda, yeni enerji çözümlerinin yanı sıra petrol ve gazın da küresel enerji karışımının önemli bir parçası olacağı bir geleceğe doğru ilerliyoruz” diye konuştu.

Nasser, Suudi hükümetinin maksimum sürdürülebilir üretim kapasitesini günde 12 milyon varil seviyesinde tutma yönündeki son direktifinin ‘daha fazla esneklik sağladığını’ açıkladı.

Aynı zamanda, güvenilirliklerini, operasyonel esnekliklerini ve mevcut pazar fırsatlarını yakalama yeteneklerini artırmaya katkıda bulunacak, ham petrolü artırmaya yönelik birçok stratejik projede ilerleme kaydetmeye devam ettiklerini belirtti.

Kızıldeniz’deki durumun kesinlikle bir sorun olduğunu vurgulayan Nasser, “Ancak Kızıldeniz’deki durumdan dolayı müşterilerimiz üzerinde herhangi bir etki hissetmiyoruz, miktarlar üzerinde de bir etki yok” dedi.

Çin ve Hindistan’dan petrol için güçlü bir talep olduğuna da dikkat çekti.

Saudi Aramco tarafından yapılan açıklamaya göre, şirketin net geliri 2022’de 604 milyar riyal (161,1 milyar dolar) iken, 2023’te 454,8 milyar riyal (121,3 milyar dolar) olarak kaydedildi.