Netanyahu'nun avukatı, yolsuzluk davasının sonlandırılması için anlaşma teklif etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu. (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu. (AP)
TT

Netanyahu'nun avukatı, yolsuzluk davasının sonlandırılması için anlaşma teklif etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu. (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu. (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun avukatı, başbakana yöneltilen dolandırıcılık, rüşvet ve güveni suiistimal gibi ciddi yolsuzluk suçlarına ilişkin bir ‘pazarlık’ yapılmasını inceliyorlar. Kanal 12’ye konuşan başsavcılık kaynakları, bu yönde Başsavcılık ve Netanyahu'nun savunma personeline ortak bir teklif sunulduğunu, aleyhinde dört yıldır devam eden yargı sürecinin durdurulması yönünde Kudüs'teki Bölge Mahkemesi’ne ortak bir teklif sunulmasının planlandığını aktardı. Dava ile hiçbir ilgisi bulunmayan emekli bir yargıcın başkanlığındaki ceza hakemliğine başvurulacağı, tarafların bu arabuluculuk yoluyla pazarlık yürütmeye çalışacağı, ardından da bu anlaşmayı mahkemenin onayına sunacağı öngörülüyor.
Söz konusu habere göre,  öneriyi incelemeye başlayan Başsavcılık, hükümetin hukuk danışmanı Gali Baharav-Miara’dan konuyla ilgili hukuki görüşünü önümüzdeki günlerde Kudüs Bölge Mahkemesi’ne sunmasını talep etti.
Habere göre öneriyi tasarlayan avukat Jacques Chen, 4000 sayılı dosyada Netanyahu ile rüşvet alışverişinde bulunmakla suçlanan iş insanı Shaul Elovitch'in savunuculuğunu yapıyor. Netanyahu’nun diğer avukatlarının da bu adımı onayladıkları, ancak bu planda herhangi bir rol almayı istemedikleri düşünülüyor. Söz konusu avukatlar, bu konudaki yanıtlarını devletin vereceği yanıta paralel olarak hükümetin yargı danışmanı aracılığıyla ileteceklerini mahkemeye bildirdi.
Taraflar, Netanyahu'nun davası kapsamında yürütülen gizli duruşmalarda bu konuyu ele aldı. Üç yargıçtan biri olan Oded Shaham, savcılıktan avukatın teklifini değerlendirmesini istedi.
Haberde, hakemlik kararına başvurulmasındaki amacın mahkemenin yardımıyla iki taraf arasında kararlaştırılmış bir adli anlaşmaya varmak olduğuna dikkat çekildi. Ancak böyle bir prosedürün başarı şansının, bir iddia pazarlığı ile sonuçlanma olasılığının öncelikle iki taraf arasındaki mutlak güven eksikliği dolayısıyla zayıf olduğuna değinildi. Bu yöndeki ikinci sebep ise Başsavcılık ile Netanyahu'nun savunma personeli arasında birçok anlaşmazlık noktasının bulunması. Savcılıkta, Netanyahu'nun hapse girmesini engelleyen bir anlaşmaya destek verildiği, ancak en azından Netanyahu'nun kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmesinin istendiği biliniyor. Böylece, yeniden başbakan seçilmesini engelleyecek bir utanç noktasının kaydedilmesi, yargının kendi aleyhinde komplo kurduğu suçlamalarını geri alması ve siyasetten çekilmesi isteniyor. Ancak Netanyahu ise aleyhindeki iddianamenin tamamıyla silinmesini, devleti yönetmeye devam etmek için delil yetersizliği ile suçsuz bulunmayı talep ediyor.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Avukat Chen, bugün İsrail’in içerisinde yaşadığı durumun, toplumda şiddeti yayma, hatta iç savaş başlatma tehdidinde bulunan derin çatlağın farkında. İsrail’de normal hayata ancak Netanyahu’nun davasının son bulması ile dönüleceğini düşünen Chen, saygı çerçevesinde her iki tarafı da bundan vazgeçirecek yaratıcı bir çözüm aramayı amaçladığını savunuyor.



Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
TT

Hindistan ve Pakistan neden diğer ülkeler gibi savaşmıyor?

Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

AP, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerilime dikkat çekerek, iki ülkenin 1947'de İngiltere'den bağımsızlıklarını kazanmalarından bu yana üç büyük çaplı savaşa sahne olduğunu belirtti. İki komşu ayrıca, dünyanın en soğuk ve en yüksek rakımlı savaş alanı olarak tanımlanan bir buzulun tepesindeki çatışma da dahil olmak üzere onlarca çatışmaya tanık oldular.

Son gerginlik, Hindistan'ın Pakistan'ı suçladığı, İslamabad'ın ise herhangi bir dahli olduğunu reddettiği, turistlere yönelik ölümcül bir silahlı saldırının ardından yaşandı.

Hindistan ve Pakistan diğer ülkeler gibi savaşmıyor. Buradaki başat faktör, büyük saldırıları caydırmanın ayırt edici bir aracı ve durum kötüleşse bile çatışmanın kontrolden çıkmayacağının garantisi olan nükleer cephanelikleri.

Ncjxj
 Keşmir'in Pakistan tarafından yönetilen kısmının başkenti Muzafferabad'da Hindistan saldırıları sonucu yıkılan bir caminin yakınında nöbet tutan askerler (AFP)

Hindistan ve Pakistan neden bu şekilde savaşıyor? Çünkü nükleer cephanelikleri birbirlerini yok edebilecek kapasitede.

Şarku’l Avsat’ın AP’den aktardığına göre konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Pakistanlı güvenlik analisti Seyyid Muhammed Ali şu ifadeleri kullandı: “Pakistan ve Hindistan diğer tarafı defalarca yok etmeye yetecek kadar nükleer silaha sahip. Nükleer silahları, Karşılıklı Garantili İmha (MAD) senaryosu yaratıyor. Her iki ülke de stoklarının boyutunu ve kapsamını diğerine MAD garantisini hatırlatacak şekilde bilinçli olarak geliştirdi.”

Her iki ülke de nükleer kapasitelerini açıklamıyor, ancak her birinin 170 ila 180 arasında kısa, uzun ve orta menzilli savaş başlığına sahip olduğuna inanılıyor. Her iki ülke de bu silahları hedeflerine ulaştırmak için farklı sistemlere sahip.

Ali, cephaneliklerin daha fazla çatışmayı önlemek ve caydırmak için savunma amaçlı bir hamle olduğunu, çünkü ‘iki tarafın da böyle bir savaşı başlatmayı göze alamayacağını ya da bundan bir şey elde etmeyi umamayacağını’ söylüyor.

İlk bakışta öyle gelmeyebilir ama nükleer silahlar karşı tarafa aşırı tepki veremeyeceğini hatırlatır. Ancak cephaneliklerini çevreleyen gizlilik, Pakistan ya da Hindistan'ın nükleer bir ilk saldırıda hayatta kalıp kalamayacağının ve ‘ikinci saldırı kabiliyeti’ olarak adlandırılan misilleme yapıp yapamayacağının belirsiz olduğu anlamına geliyor.

Jfjfj
Pakistan'ın Lahor kenti yakınlarında Hindistan saldırısında hasar gören hükümet sağlık ve eğitim kompleksinin yönetim binası önünde duran arama kurtarma görevlileri (Reuters)

Bu kabiliyet, nükleer gerilime yol açabilecek saldırganlığı önleyerek bir düşmanın ilk saldırı yoluyla nükleer bir savaşı kazanmaya çalışmasını engeller. Bu kabiliyet olmadan, teoride, bir tarafın diğerine savaş başlığı fırlatmasını engelleyecek hiçbir şey yoktur.

Keşmir anlaşmazlığın merkezinde

Hindistan ve Pakistan, her birinin bağımsızlığını kazandığı 1947'den bu yana Keşmir üzerinde hak iddia ediyor ve sınır çatışmaları on yıllardır bölgeyi istikrarsızlaştırıyor.

Keşmir, Hindistan yönetimine karşı direnen silahlı isyancıların bulunduğu, iki ülke arasında bölünmüş tartışmalı bir Himalaya bölgesidir.

Her iki ülke de Keşmir'in bir bölümünü kontrol ediyor. Bölge yoğun bir şekilde askerileştirilmiş bir sınırla bölünmüş durumda.

Ezeli rakipler üç savaşlarından ikisini de Keşmir için yapmışlardır.

Birçok Keşmirli Müslüman, isyancıların bölgeyi Pakistan yönetimi altında ya da bağımsız bir devlet olarak birleştirme hedefini destekliyor.

Hindistan kontrolündeki Keşmir'de yaşanan sınır çatışmaları ve militan saldırıları Yeni Delhi'nin İslamabad'a karşı giderek daha sert bir tutum takınmasına ve onu ‘terörizmle’ suçlamasına neden oldu.

Son çatışmada Hindistan, geçen ay gerçekleşen silahlı katliamla bağlantılı olarak Pakistan destekli militanlar tarafından kullanılan yerleri vurarak Pakistan'ı cezalandırdı.

Geleneksel askeri dengesizlik

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü'nün (IISS) Askeri Denge Raporu'na göre Hindistan 2025 yılında 74,4 milyar dolar harcamayla dünyanın en büyük savunma harcaması yapan ülkesi ve dünyanın en büyük silah ithalatçılarından biri.

Pakistan ise geçen yıl 10 milyar dolar harcadı. Pakistan, komşusuna kıyasla iki kat daha fazla aktif silahlı kuvvete sahip olan zengin Hindistan'la asla boy ölçüşemez.

Hindistan'ın silahlı kuvvetleri geleneksel olarak Pakistan'a odaklanmış olsa da, mücadele etmesi gereken bir başka nükleer komşusu da Çin. Hindistan, Hint Okyanusu'ndaki deniz güvenliği konusunda giderek daha fazla endişe duyuyor.

Bunlar Pakistan'ın güvenlik modelinde dikkate almak zorunda olmadığı iki faktör.

Pakistan'ın uzun ve dar yapısı, ordunun dış politikadaki büyük rolü ile birleşince silahlı kuvvetlerin hareketli olmasını ve savunmaya öncelik vermesini kolaylaştırıyor.

Tırmanma ve gerilimi azaltma modeli

Ne Pakistan ne de Hindistan diğerine karşı askeri hamlelerini duyurmak için acele etmiyor. Mevcut düşmanlıkların alevlenmesinden de anlaşılacağı üzere, saldırıların ve misillemelerin teyit edilmesi biraz zaman alabilir.

Ancak her ikisi de diğerinin kontrolündeki topraklarda ve hava sahasında operasyonlar yürütüyor.

Bu operasyonlar bazen kontrol noktalarına, tesislere ya da militanlar tarafından kullanıldığı iddia edilen yerlere zarar vermeyi amaçlıyor. Aynı zamanda liderleri kamuoyunun baskısına boyun eğmeye ve yanlış hesaplama potansiyeline sahip bir şekilde karşılık vermeye zorlamak, onları utandırmak veya kışkırtmak da amaçlanıyor.

Bu faaliyetlerin çoğu Keşmir'i Hindistan ve Pakistan arasında bölen Kontrol Hattı boyunca gerçekleşiyor.

Jfjdj
Hindistan ile Pakistan arasındaki Wagah Sınır Kapısı yakınlarında duran Hindistan Sınır Güvenlik Güçleri (AFP)

Bu hattın medya ve kamuoyundan büyük ölçüde izole edilmiş olması, saldırı veya misilleme iddialarının bağımsız olarak doğrulanmasını zorlaştırıyor.

Bu tür olaylar, iki ülkenin nükleer kapasiteleri göz önüne alındığında uluslararası endişeleri arttırmakta, dikkatleri Hindistan ve Pakistan'a ve nihayetinde Keşmir üzerindeki rekabet eden iddialarına geri çekmektedir.

Her iki ülkenin de kaynaklar için rekabet etmesini gerektirecek bir durum söz konusu değil

Pakistan'ın muazzam bir maden zenginliği var, ancak Hindistan'ın bundan faydalanmak gibi bir arzusu yok. Hinduların çoğunlukta olduğu Hindistan ile Müslümanların çoğunlukta olduğu Pakistan arasında temel ideolojik farklılıklar olsa da birbirlerine hükmetmek ya da birbirlerini etkilemek gibi bir amaçları yok.

Keşmir dışında birbirlerinin topraklarında hak iddia etmek ya da hegemonya kurmak gibi bir niyetleri de yok.