Mısırlı oyuncu Hala Sedki, Şarku’l Avsat’a konuştu: Muhammed Ramazan’ın popülaritesinden faydalandım

Hala Sedki, İman el-Asi, Menna Fadali ve Mai Kassab. (Facebook hesabı)
Hala Sedki, İman el-Asi, Menna Fadali ve Mai Kassab. (Facebook hesabı)
TT

Mısırlı oyuncu Hala Sedki, Şarku’l Avsat’a konuştu: Muhammed Ramazan’ın popülaritesinden faydalandım

Hala Sedki, İman el-Asi, Menna Fadali ve Mai Kassab. (Facebook hesabı)
Hala Sedki, İman el-Asi, Menna Fadali ve Mai Kassab. (Facebook hesabı)

Mısırlı oyuncu Hala Sedki, ‘Cafer El Umde’ dizisinde canlandırdığı ‘Safsaf’ karakterine ilişkin böylesine geniş çapta bir geri dönüşüm almayı beklemediğini söyledi. Muhammed Sami’nin kendisinden daha çok güvendiğini vurguladı. Sedki, Şarku’l Avsat ile gerçekleştirdiği röportajda ‘dizinin, sunulduğu basmakalıp görüntüden uzaklaşarak annenin ekrandaki konumunu yeniden canlandırdığını’ kaydetti. Ünlü oyuncu, rol aldığı bir ‘Serra Al-Bati’ dizisinin Ramazan Ayı’ndan sonra tekrar gösterildiğinde daha çok ilgi göreceğini, güncel dizilerin kalabalığı arasında gösterilmeye uygun olmadığını’ kaydetti.
Hala Sedki, sanatçı Muhammed Ramazan’ın annesi, ünlü Seyyide Zeynep Mahallesi’nden Safsaf karakteriyle güçlü bir şekilde dikkatleri üzerine çekti. Sedki, karakterini büyük bir derinlikle sundu. Bu da bazılarının ona ‘Popüler Dramanın Kraliçesi’ olarak adlandırmasına neden oldu. Ayrıca ‘Serra Al-Bati’ dizisinin kahramanı Hamid’in trajediye dalmış annesini de farklı bir şekilde canlandırdı. Sedki, Ramazan Ayı’nın başından bu yana sosyal medyada ve eleştirel makalelerde övgü alıyor.

Mısırlı sanatçı Hala Sedki. (Şarku’l Avsat)
Cafer El Umde yayınlanmadan önce karakterle ilgili bazı endişeleri vardı. Ancak olumlu tepkilerden sonra bir sonraki adımlarını düşünmeye devam etti ve mutlu bir ses tonuyla şunları söyledi:
“Gösteriden önce kelimenin tam anlamıyla dehşete kapıldım ve 'Ya Rabbi, çabalarımız iyi sonuç verecek' dedim. Bir keresinde soğuk bir kış sabahı insanlar uyurken çekimden dönüyordum ve işimizde çok yorulduğumuzu, başarı sevincinin ve halkın mutluluğunun arzuladığımız en büyük şey olduğunu vurgulamak için bir video yayınladım. Bu sezon benim için gösterilen büyük ilgiyi beklemiyordum. Sezonun tamamlanması ve insanların işe ve rolüme bağlı kalması için Allah'a dua ediyordum. Ancak yönetmenimiz Muhammed Sami bana çok güveniyordu. Bana, ‘Bu rolün size ne kazandıracağını tahmin edemiyorsunuz” diyordu. Sezgisi doğruydu.”
Hala Sedki, dizide Muhammed Ramazan'ın annesi ve hatta onun kardeşi Muhammed Fehmi'nin rolünü somutlaştırırken tereddüt etmedi. Muhammed Sami, bunu tahmin ettiğini belirttiği açıklamaını şöyle sürdürdü:
“Bana karakterden bahsettiğinde onu ta olarak yazmamıştı. Sadece karakterin bazı özelliklerini anlattı ve ‘Onun için senden başka bir oyuncu hayal edemiyorum’ dedi. Muhammed Ramazan'ın annesi rolünü oynamayı kabul etmememden korkuyordu. Ona daha önce Mısır’daki son horoz filminde annesini oynadığımı söyledim. Sonra senaryoyu yazdı. Karakteri sevdim ve ona bağlandım. Çünkü anne rolünü, dönüştüğü klişelerden uzaklaştırarak ekrandaki yerine geri getiriyordu. Karakter güçlü bir kişilik ve oğlunun çok evlilik fikrini reddediyor. Bu nedenle oğlu eşleriyle bu açıdan sorun yaşıyor ve annesi oğluna, babasının bunu yapmadığını her zaman hatırlatıyor. Ama kameradan uzakta, eşleriyle ilişkim güzel. Onlarla arkadaş olduk ve bu ekranda da görülüyor.”
Safsaf, Muhammed Ramazan'ın canlandırdığı oğlu Cafer karakterinin yanında yer alıyor. Sedki, Ramazan’ı şu sözlerle övdü:
“Muhammed Ramazan randevularına saygı duyan bir sanatçı. Çekim platosuna gelir, rolünü inceler ve daima hazırdır. Alınan herhangi ek bir notu duymak ister. Bu çok önemli bir nokta. İzleyicilerimin çoğu onun yanında olduğu için kendisine hep ‘Allah kibirden korusun’ diyorum. Çünkü genç yaşına rağmen büyük başarılar elde etti. Şahsen Ramazan’ın hayranlarından çok faydalandım. Arabesk dizisinden bu yana popüler bir çalışmada yer almadım ve benim için önemli bir değişiklik olmasına rağmen bazıları böyle bir tarzı sunmama şaşırıyor.”
Sedki’nin aktardığına göre kendisi, göründüğü imaja ulaşabilmek için makyaj ve kıyafet denemeleri yaptı. Nargile içmekte zorlandı. Sedki, bununla ilgili olarak şunları söyledi:
"Makyajla çok şey denedik çünkü insanlar Safsaf'ın Ahmed Fahmi'in annesi olduğuna inanmalı. Safsaf belediye başkanının eşi olduğu için yönetmen, en zarif giysileri istedi ve Safsaf’ın giyeceği kıyafetlerin türünü belirtti.”
Oynadığı herhangi bir rolü, küçük de olsa kahramanlık saflarına çıkarabilen Hala Sedki, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamaları şöyle sürdürdü:
“Rolün boyutu önemli değil. Benim için önemli olan farklılık ve iş bittikten sonra seyirci hatırlayacak mı hatırlamayacak mı meselesidir. Ben şahsen, Haret el Yahud dizisinden bu yana birbirine benzer rollerde yer almak istemiyorum. Vanoos, Afarit Adli Allam, Leh La ve Faten Emel Harbi’ye baktığımızda birbirine benzer hiçbir rolde yer almadığım görülebilir.”
Sedki, yönetmen Muhammed Sami ile ilk görüşmesinde onun birlikte çalıştığı diğer yönetmenlerden farklı olduğunu gördü. Sedki, Muhammed Sami’ye ilişkin şunları söyledi:
"Muhammed Sami, oyuncuyu seven bir yönetmen. Kendini daha çok seven ve oyuncuya bir süs gibi bakan yönetmenler var. Kamera hareketi onlar için oyuncudan daha önemlidir. Sami ise oyuncuyu sever ve parlamasına yardımcı olmak için onu iyi kullanır. Beni büyük yönetmenlerle buluşturan başka işlerde de yer aldım. Ancak bu işlerde öne çıkan yönetmenlerin kendileriydi. Sami, daha çok boş vakitleri olduğu ve daha ucuz ücretlere çalıştıkları için tercihlerini kıdemli oyunculardan yana kullanan bazı yeni yönetmenlerden de farklı. O, role en uygun oyuncuda ısrar eder. Sami, herhangi bir sahneden önce rolü kendisi oynardı ve sonra eklemelerini sunması için alanı oyuncuya bırakır ve beğenmezse kabul etmezdi. Bana çok faydası olduğu için buna saygı duyuyorum. Çünkü ben kendimi görmüyorum ama o beni görüyor ve ben onun söylediklerine güveniyorum.”
Sedki, Serra Al-Bati dizisinde çalışmaktan çok heyecan duyuyordu. Sedki, buna dair şu açıklamada bulundu:
“Yusuf Şahin’in okulunda yetişmiş ve büyük yönetmenlerden biri olan Halid Yusuf’un dönüşünden memnunum. Halid Yusuf, keyfi olarak hiçbir şey yazmayan bir entelektüel. O, en az üç yönetmen gerektiren büyük bir tarihi çalışmayı ele aldı. Bazılarının zannettiği gibi dizi tarihi bir dönemi belgelemiyor ama tarih ile kurmacayı harmanlıyor. Bu dizinin Ramazan Ayı’ndan sonra izleneceğinden en başından beri emindim. Çünkü Ramazan Ayı’nda eserler hak ettiği değeri pek görmüyor. Ancak mübarek aydaki gösterim halen parlaklığını koruyor.”



Katz: Suriye'deki silahlı gruplar Golan Tepeleri'ni işgal etmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

Katz: Suriye'deki silahlı gruplar Golan Tepeleri'ni işgal etmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

Times of Israel'in haberine göre, İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, dün Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi'nde yaptığı toplantıda, Suriye'de Golan Tepeleri'ni işgal etmeyi düşünen silahlı grupların bulunduğunu söyledi.

Katz, İsrail'in Şam ile bir güvenlik anlaşmasına veya normalleşmeye ulaşma yolunda olmadığını ve ülke içindeki Suriye güçlerinin veya çeşitli milislerin İsrail yerleşimlerine saldırmaya çalışabileceği veya Suriye Dürzi toplumunu yeniden tehdit edebileceği senaryolara hazırlandığını sözlerine ekledi.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel'den aktardığı habere göre Husilerin Golan Tepeleri'ne kara harekâtı düzenlemeyi düşündükleri belirtildi.

İsrail güçleri ise Beşşar Esed rejiminin Aralık 2014'te devrilmesinden bu yana Güney Suriye'de dokuz noktaya konuşlandı. Bunların çoğu, iki ülke sınırında Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölge içinde yer alıyor. Bu noktalardan ikisi Hermon Dağı'nın Suriye tarafında bulunuyor.

İsrail, İsrail yerleşimlerini korumak ve Lübnan Hizbullahı veya diğer İran destekli milisler de dahil olmak üzere düşman güçlerin eline geçmesi durumunda tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak için Suriye topraklarının 15 kilometreye kadar uzanan bölgelerinde faaliyet gösterdiğini açıkladı.

Golan Tepeleri, Suriye'nin güneybatı köşesinde, Şam'ın 60 kilometre batısında yer almakta ve yaklaşık bin 860 kilometrekarelik bir alanı kaplamaktadır.

İsrail, Haziran 1967'deki "Haziran Gerilemesi" olarak bilinen savaş sırasında Golan Tepeleri'nin yaklaşık bin 250 kilometrekarelik bir alanını işgal etti ve ardından 1981'de fiilen ilhak etti; ancak bu hamle Birleşmiş Milletler tarafından tanınmadı ve burası işgal edilmiş Suriye toprağı olarak görülmeye devam edildi.


İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye’deki bazı silahlı grupların Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşündüğünü söyledi. Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre Katz, İsrail’in Şam ile güvenlik anlaşması ya da normalleşme yolunda olmadığını belirterek, Suriye ordusu ya da ülkedeki farklı milislerin İsrail yerleşimlerine saldırma veya Suriye’deki Dürzi toplumunu yeniden tehdit etme ihtimaline karşı hazırlık yapıldığını ifade etti.

Katz, Husilerin de Golan Tepeleri’ne yönelik olası bir kara harekâtını değerlendirdiğini söyledi.

Öte yandan, İsrail güçleri Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’nin güneyinde dokuz noktada konuşlandı. Bu noktaların büyük bölümü, iki ülke arasındaki sınırda Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölgede yer alırken, konuşlanma alanları arasında Cebel Hermon’un (Şeyh Dağı) Suriye tarafındaki iki nokta da bulunuyor.

İsrail, bu birliklerin İsrail yerleşimlerini korumak ve düşman unsurların eline geçtiğinde tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak amacıyla Suriye topraklarında yaklaşık 15 kilometre derinliğe kadar faaliyet yürüttüğünü açıkladı. Bu potansiyel tehdit unsurları arasında Lübnan Hizbullahı ile İran destekli diğer milis gruplar da yer alıyor.

Suriye’nin güneybatısında bulunan Golan Tepeleri, başkent Şam’ın yaklaşık 60 kilometre batısında yer alıyor ve toplamda 1.860 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İsrail, Haziran 1967 Savaşı sırasında bölgenin yaklaşık 1.250 kilometrekarelik kısmını işgal etmiş, 1981’de ise fiilen ilhak etmişti. Ancak bu ilhak, bölgeyi hâlen işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul eden Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıyor.


BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
TT

BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)

Birleşmiş Milletler’in Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert, Perşembe günü yaptığı açıklamada, hükümetin aldığı önemli kararlar ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlendirilmiş varlığına rağmen ülkenin güneyindeki belirsizlik ortamının devam ettiğini belirtti. Hennis-Plasschaert, bu iki unsurun “normalleşme yolunda temel bir zemin oluşturduğunu” söyledi.

Hennis-Plasschaert, “Birçok Lübnanlı için çatışma düşük yoğunlukla da olsa sürüyor. Mevcut durum devam ettiği sürece, düşmanlıkların yeniden tırmanma ihtimali ortadan kalkmış değil” ifadelerini kullandı.

BM yetkilisi, mevcut fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Diyalog ve müzakereler tüm sorunları çözemeyebilir; ancak taraflar arasında karşılıklı anlayışın oluşmasına katkı sağlar ve en önemlisi, istenen güvenlik ve istikrara giden yolu açar” dedi.

İsrail ile Hizbullah arasında geçen yıl Kasım ayında, Gazze’deki savaşın yol açtığı bir yılı aşkın karşılıklı bombardımanın ardından ABD arabuluculuğunda ateşkes sağlanmıştı. Ancak İsrail, anlaşmaya rağmen Güney Lübnan’daki bazı noktalarda varlığını sürdürürken, ülkenin güneyi ve doğusuna yönelik saldırılarına devam ediyor.