Türkiye, Tunus'taki Müslüman Kardeşler'den vazgeçti mi?

Ankara, yeni Temsilciler Meclisi’yle ilişkilere ve iki ülke arasındaki ticaret anlaşmasının gözden geçirilmesine açık olduğunu gösterdi

unus Cumhurbaşkanı Kays Said, başkent Tunus’ta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ağırladı (EPA)
unus Cumhurbaşkanı Kays Said, başkent Tunus’ta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ağırladı (EPA)
TT

Türkiye, Tunus'taki Müslüman Kardeşler'den vazgeçti mi?

unus Cumhurbaşkanı Kays Said, başkent Tunus’ta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ağırladı (EPA)
unus Cumhurbaşkanı Kays Said, başkent Tunus’ta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ağırladı (EPA)

Sağir el-Hidri
Tunus'un yeni Meclis Başkanı İbrahim Buderbale ile Türkiye'nin Tunus Büyükelçisi Çağlar Fahri Çakıralp arasında gerçekleşen görüşme, özellikle Türkiye'nin Cumhurbaşkanı Kays Said'in önceki Meclis'i feshetme kararını açıkça eleştiren tek ülke olması nedeniyle büyük ses getirdi.
Tunus'un feshedilen Meclisi, Müslüman Kardeşler Teşkilatı'nın (İhvan-ı Müslimin) Türkiye'den yıllarca destek almış Tunus'taki siyasi kolu Nahda Hareketi'nin kontrolündeydi.
Burderbale-Çakıralp görüşmesi, Tunus'taki siyasi çevrelerde, Türkiye'nin 2021 yılında iktidardan düşmesine yol açan siyasi bir gerileme yaşayan ve halkın desteğini kaybeden Nahda Hareketi'ne verdiği destekten vazgeçeceğine dair spekülasyonların ortaya çıkmasına neden oldu.
Büyükelçi Çakıralp, Buderbale ile görüşmesinde TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un Tunuslu mevkidaşına yazdığı mektubu iletti.
Şentop, mektubunda, Tunus ile Türkiye arasındaki mükemmel ilişkilerden ve onları başta iki parlamento olmak üzere çeşitli alanlarda daha fazla desteklemek ve geliştirmek için aralıksız olarak çalışmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

"Başka bir seçeneği yok"
Türkiye, Tunus Cumhurbaşkanı Said'in 2022 yılında çalışmalarını aylarca askıya aldığı önceki Meclis'i feshetme kararını açıkça ve en üst düzeyde kınayan ilk ülke olmasına rağmen Tunus'taki hızlı siyasi gelişmelere ilişkin tutumunda herhangi bir değişiklikten bahsetmedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2022 yılının nisan ayında yaptığı bir açıklamada, Tunus'ta seçilmiş parlamentonun feshedilmesinin Tunus halkının iradesine bir darbe olduğunu vurgulayarak, "Milletvekilleri hakkında soruşturma başlatılmasını üzüntüyle karşılıyoruz" ifadelerini kullanmıştı. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yorumu, Türkiye'den konuya ilişkin yapılan ilk eleştiri değildi.
TBMM Başkanı Şentop ve iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi (AkParti), Cumhurbaşkanı Said'in önceki Meclis'i feshetme kararını kınamıştı.
Bu açıklamaların üzerine Tunus, Türkiye'nin Tunus Büyükelçisi'ni Dışişleri Bakanlığına çağırarak bu açıklamaları resmen protesto etti.
Tunuslu Milletvekili Fatma el-Mesdi, konuyla ilgili değerlendirmesinde, "Türkiye'nin Tunus devletinin yeni yönelimini kabul etmekten başka seçeneği yok. Tunus artık, tıpkı Müslüman Kardeşleri ‘bir yıkım ve yolsuzluk unsuru' olarak gören diğer ülkeler gibi kanunların her şeyin üzerinde tutulmasına ve suç işleyen herkesin hesap vermesine yönelmiştir" ifadelerini kullandı. 
Independent Arabia'ya konuşan Mesdi, "Türkiye bunu Mısır için kabul ederse Tunus için de kabul eder diye düşünüyorum" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, feshedilen Tunus Temsilciler Meclisi'nin başkanı olan İslamcı çizgideki Nahda Hareketi'nin lideri Raşid Gannuşi ile Tunus'ta Nahda Hareketi ile muhalifleri arasında tartışılan görüşmelerde bulundu.
Cumhurbaşkanı Kays Said, 7 Nisan 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer Türk yetkililerin açıklamalarına üstü kapalı olarak verdiği yanıtta, "Biz bir vilayet değiliz. Belli bir otoriteden ferman beklemiyoruz. Egemenliğimiz, şerefimiz ve gurumuz bütün değerlendirmelerin önündedir" ifadelerini kullandı.

"Erdoğan değişmedi"
Son gelişme, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın özellikle Türkiye'de seçimler yaklaşırken Ankara'nın dış politikasında meydana gelen değişikliklerden sonra Nahda Hareketi'ni desteklemekten ve Cumhurbaşkanı Kais Said'in kararlarını eleştirmekten vazgeçecek mi yoksa aynı yaklaşımı sürdürecek mi sorularını gündeme getirdi.
Eski Tunus Dışişleri Bakanı ve diplomat Ahmed Venis, Tunus'ta bir yandan Raşid Gannuşi'nin daha önce Meclis Başkanı sıfatıyla doğrudan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmesi nedeniyle Türkiye ile Nahda Hareketi, diğer yandan Cumhurbaşkanı Kays Said ve destekçileri arasında bir kutuplaşma olduğunu söyledi. 
Özel açıklamalarını sürdüren Venis, şunları söyledi:
“Son görüşme (Burderbale-Çakıralp görüşmesi), Türkiye'nin Tunus Büyükelçisi'nin talebi üzerine gerçekleşti. Böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan ve genel olarak Türkiye, Gannuşi'nin artık Meclis Başkanı olmadığı, Türkiye'nin Tunus'tan uzaklaştığı ve bunun da çıkarlarını tehdit ettiği için değil, Raşid Gannuşi ile zorunlu olarak ilişki kurduğu suçlamalarından kurtulmaya ve ilişkilerin sürdüğünü göstermeye çalışıyorlar.”
Bu gelişmenin Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaklaşımındaki bir değişiklikten kaynaklanıp kaynaklanmadığını değerlendiren Venis, "Erdoğan değişmedi, ama ülkesinin içinde bulunduğu ekonomik krizin baskısı altında değiştirmiş gibi yapıyor. Bu baskı nedeniyle Tunus gibi bölgedeki birçok ülkeyle ilişkilerini geliştirmeye çalışmak zorunda kaldı" yorumunda bulundu.

Karşılıklı çıkarlar
Öte yandan analistler, her iki ülkenin de ciddi bir ekonomik krizin ağırlığı altında ezilmesi ve Tunus'un Uluslararası Para Fonu (IMF) ile arasındaki müzakerelerin durulması çerçevesinde Tunus ve Türkiye arasındaki eski anlaşmazlıkların aşılması için birbirlerine ihtiyaçları olduğunu düşünüyorlar.
Diğer taraftan 14 Mayıs'ta yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde siyasi rakiplerinin kendisini devirmek için amansız mücadelesiyle karşı karşıya kalan Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi dosyalar nedeniyle yıllarca süregelen yabancılaşmanın ardından Türkiye'nin Mısır ve diğer ülkelerle ilişkilerini normalleştirmeye çalışıyor.
Siyasi işlerde uzman Tunuslu gazeteci Ceyhan Alvan, Türkiye'nin Tunus Temsilciler Meclisi'nin feshedilmesini kınayan ilk ülke olduğunu ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bunu ‘halkın iradesine indirilen bir darbe' olarak değerlendirdiğini hatırlatarak, Türkiye'nin Temsilciler Meclisi'nin feshedilmesinin, devrimin ardından on yıl boyunca desteklediği geçiş dönemine ve ülkenin demokratik sürecine zarar vermesinden korktuğu için böyle bir tutum sergilediğini söyledi.
Alvan, Independent Arabia'ya yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Türkiye, devrimden sonra ülkeyi yöneten ve halkın önemli bir kesiminde Türkiye ile Tunus'taki siyasal İslamcılar arasındaki ilişkinin gücünden söz ettiren Nahda Hareketi'ni destekledi. Böylece Türkiye, siyasal İslamcıları ve Arap ülkelerindeki devrimleri destekleyen en önemli yabancı taraflardan biri olarak sınıflandırıldı. Ancak nihayetinde, Türkiye'yi ilgilendirenin kendi çıkarlarından başka bir şey olmadığı ortaya çıktı. Tunus Meclis Başkanı ile Türkiye'nin Tunus Büyükelçisi arasında geçenlerde yapılan görüşme da bunu kanıtladı. Türk Büyükelçinin Meclis Başkanı Buderbale ile görüşmesinden sonra yaptığı açıklamalar, Türkiye'nin bugün Cumhurbaşkanı Kays Said'in önceki Temsilciler Meclisi'ni feshettiği sıradaki tutumunun aksine Said'in siyasi projesinin ve yeni anayasadan doğan kurumların yanında olduğunu şüpheye yer bırakmayacak şekilde teyit ediyor. Türkiye, böyle davranarak, mevcut durumla ilgilenen gerçekçi bir diplomasi benimsemeye karar vermiş görünüyor. Türkiye'nin de aralarındaki bulunduğu bazı ülkelerin eylemlerini belirleyen şeyin ideolojik kaygılar değil, pragmatik kaygılar olduğu artık kanıtlandı. Eğer bunun aksi olsaydı, Türkiye siyasal İslamcılara desteğini ve bir önceki Temsilciler Meclisi'nin feshedilmesi konusunda aynı tavrını sürdürürdü. Türkiye'nin son on yılda Tunus devriminin ardından başlayan demokratik sürece verdiği destek, demokrasi ve özgürlük gibi evrensel değerlere dayalı düşünceler çerçevesinde olmak yerine iktidara gelen birbirini izleyen güçlere verdiği destekten başka bir şey değildi. Bu meşru bir meseledir. Çünkü ülkeler kendi çıkarları doğrultusunda dış politikalarını ve ilişkilerini belirleme hakkına sahiptir. Aynı durum, özellikle ekonomik krizin etkisini azaltmak için mali kaynakların seferber edilmesi ve IMF ile anlaşmaya bir alternatif bulmak için bugün dış ilişkilerini normalleştirmeye ilgili görünen Tunus için de geçerli.”

Temsilciler Meclisi'nin meşruiyetinden şüphe yok
Bu gelişme, Tunus muhalefetinin, Cumhurbaşkanı Kays Said üzerinde baskı kurmaya çalıştığı bir dönemde yaşandı.
Ancak Said, herhangi bir ulusal diyalog başlatmayı hâlâ reddettiğinden muhalefetin girişimleri Cumhurbaşkanı'nı geri adım atmaya zorlamayı başaramadı.
Cumhurbaşkanı Said, son günlerde yerel ve yabancı basında sağlık sorunları yaşadığına dair çıkan haberlerin ardından yaptığı açıklamada, "Halen ulusal diyalogdan bahsedenler var. Temsilciler Meclisi dışında diyalog olmaz, zaten bunun ne anlamı var ki?" ifadelerini kullandı.
Tunus'ta bir yandan ülkenin en büyük sendikası olan Tunus Genel İşçi Sendikaları Konfederasyonu (UGTT) ve diğer kurumlar, Cumhurbaşkanı'nı siyasi ve ekonomik konuların ele alınacağı ulusal bir diyaloğa çağıran bir girişim başlatmaya hazırlanırken Nahda Hareketi'nin ana bileşeni olduğu Ulusal Selamet Cephesi, başta Temsilciler Meclisi olmak üzere yeni devlet kurumlarını tanımayı reddetmeye devem ediyor. Ulusal Selamet Cephesi, özellikle seçimlere katılımın çok zayıf olmasının ardından, yeni Temsilciler Meclisi'nin meşruiyetini sorguluyor.
Milletvekili Fatıma el-Mesdi, "Yeni Temsilciler Meclisi'nin meşruiyetini ne Türkiye ne de bir başkası sorgulayamaz. Seçimlerde hiç kimse dışlanmadı, katılanlar oldu. Tüm partiler katılıp kazanabilirdi. Çok farklı siyasi çevreler katılım gösterdi. Kazananlar ve kazanamayanlar oldu" değerlendirmesinde bulundu.
Mesdi, şunları söyledi:
“Tunus devletinin ve kurumlarının egemenliği, tüm diplomatik ilişkilerde temel bir noktadır ve her ülke iyi ilişkilere sahip olmak ister. İş birliği ve anlaşmalar yapabilmek için Tunus devlet kurumlarıyla temas halinde olmaları gerekiyor. Kendine saygı duyan her ülkenin Tunus devletinin kurumlarına da saygı göstermesi gerektiğine inanıyorum. Bunun dışında olup bitenler, Temsilciler Meclisi'nin meşruiyetinin sorgulanması, bazı şahısların boş hayallerinden başka bir şey değildir.”
Türkiye'nin Tunus Büyükelçisi'nin Tunus Meclis Başkanı'nı ziyaretinin, Tunus'un 21 Ağustos 2021'de yeniden gözden geçireceğini duyurduğu, siyasi çevrelerinin iki ülke arasındaki ticaret açığının nedeni olarak gördükleri Ankara ile Tunus arasında imzalanan ticaret anlaşması gibi bazı yeniden gözden geçirme çabalarıyla ilgili olduğu görülüyor.
Tunus ve Türkiye, 2005 yılında, iki ülkenin aralarındaki ilişkileri güçlendirme çabaları çerçevesinde bir serbest ticaret anlaşması imzaladılar.
Tunus Ticaret Bakanlığı Avrupa ile İşbirliği Direktörü Nebil Arfavi, daha önce yaptığı bir açıklamaya göre Türkiye, anlaşmayla ilgili müzakerelere katılacağını ve anlaşmayı değiştirmeye ve hatta iptal etmeye açık olacağını bildirmişti.
Tunus'un Türkiye ile olan ticaret açığının yaklaşık 890 milyon doları bulduğunu söyleyen Arfavi, Tunus'un Çin ve İtalya'nın ardından en büyük üçüncü ticaret açığının Türkiye ile olduğunu vurgulamıştı.
Arfavi, Tunuslu yetkililerin 2018 yılında Türkiye'den ithal edilen bazı ürünler için gümrük tarifelerini artırdıklarına, ancak bunun kötüleşen ticaret açığının boyutunda somut bir azalmaya yol açmadığına işaret etti.
Milletvekili Mesdi ise Türkiye'nin Tunus Büyükelçisinin ziyaretinin, iki ülke arasındaki anlaşmaların incelenmesi çerçevesinde gerçekleştiğini söyledi.
25 Temmuz 2021'den sonra Tunus'ta ulusal egemenliği dayatma yönünde yeni bir eğilim olduğunu belirten Mesdi, "TBMM, Ankara ile Tunus arasındaki ekonomik ilişkiyi ve Tunus Temsilciler Meclisi'nin gözden geçireceği bazı anlaşmalar olup olmadığını konuşmak istemiş olabilir" yorumunda bulundu.
Türkiye ile yapılan anlaşmanın Tunus ekonomisine zarar verdiği için gözden geçirilmesi çağrısında bulunan Mesdi, bu anlaşmayı ve diğer ülkelerle yapılan bazı anlaşmaları gözden geçirerek ulusal ekonomisini kurtarmasının Tunus devletinin çıkarına olduğunu vurguladı.



Trump, İsrail'in Gazze'ye yönelik kara harekâtını savunuyor

Donald Trump, 16 Eylül 2025'te İngiltere ziyaretine çıkmadan önce basına konuştu (Reuters)
Donald Trump, 16 Eylül 2025'te İngiltere ziyaretine çıkmadan önce basına konuştu (Reuters)
TT

Trump, İsrail'in Gazze'ye yönelik kara harekâtını savunuyor

Donald Trump, 16 Eylül 2025'te İngiltere ziyaretine çıkmadan önce basına konuştu (Reuters)
Donald Trump, 16 Eylül 2025'te İngiltere ziyaretine çıkmadan önce basına konuştu (Reuters)

ABD Başkanı Donald Trump, İsrail'in Gazze'ye yönelik kara harekatını savunma amaçlı bir eylem olarak nitelendirerek, binden fazla noktaya yayılan saldırının şiddetine dikkat çekti. Hamas'a rehineleri insan kalkanı olarak kullanmaya kalkışmaması konusunda sert bir uyarıda bulunan Trump, bu taktiği sürdürmesi halinde korkunç sonuçlarla karşılaşacağı tehdidinde bulunarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu yaparlarsa, başları büyük belaya girecek.”

İngiltere ziyareti öncesi gazetecilere konuşan Trump, İsrail güçlerinin müdahale etmek istediklerini duyduğunu ve Hamas'ın 20 rehinemizi ve cesetlerini alıp cepheye koymayı planladığını söyledi.

ABD başkanının Gazze hakkındaki açıklamaları, Birleşmiş Milletler de dahil olmak üzere uluslararası kuruluşlara yönelik eleştirilerle doluydu. İsrail'i Gazze'de soykırım yapmakla suçlayan bir BM raporuna atıfta bulunarak, “Bunu oyladılar... Ne olacağını göreceğiz. Oylamaya sunulacak” diyerek raporu reddetti. Trump, ABD'nin alacağı somut önlemler hakkında ayrıntılı bilgi vermedi, ancak kimsenin bu durumdan memnun olmadığını vurguladı.

Trump'ın açıklaması, İsrail'in Gazze'ye büyük bir kara harekatı başlattığı bir dönemde geldi. Trump, Beyaz Saray'da İngiltere'ye yapacağı  resmi ziyaret öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada bu sözleri sarf etti.

Bir İsrail askeri yetkilisi Salı günü, ordunun Gazze Şehri'ni kontrol altına almak için başlattığı saldırıda “ana” operasyona başladığını belirterek, kara kuvvetlerinin şehrin derinliklerine doğru ilerlediğini ilerlediğini kaydetti.

Ordunun Hamas'ı yenmek için gerekli olduğu sürece operasyonlara devam etmeye hazır olduğunu da ekleyen yetkili, hareketin militanlarının sayısının “2 bin ila 3 bin  arasında” olduğunu tahmin ettiğini belirtti.

İsrail, Gazze'de askeri operasyona hazırlık olarak geçen ay Gazze Şehri sakinlerini tahliye etmeye çağırdı, ancak çoğu kişi Gazze'nin güneyindeki aşırı kalabalık ve yüksek ulaşım maliyetleri nedeniyle tahliye edemediklerini söyledi.

Pazartesi günü erken saatlerde, tahmini 300 bin  Gazze sakini Gazze Şehrinden güneye kaçmış, ancak yaklaşık 700 bin kişi şehirde kalmıştı.


İsrail ordusu kara harekâtı kapsamında Gazze şehrinin merkezine doğru ilerliyor

TT

İsrail ordusu kara harekâtı kapsamında Gazze şehrinin merkezine doğru ilerliyor

İsrail ordusu kara harekâtı kapsamında Gazze şehrinin merkezine doğru ilerliyor

İsrail ordusu Gazze'de genişletilmiş operasyonun başladığını duyurdu ve şehir sakinlerini güneye gitmeye çağırdı.

Bir İsrail askeri yetkilisi bugün, ordunun Gazze şehrini kontrol altına almak için başlattığı operasyonda ‘ana’ harekâta başladığını belirterek, kara kuvvetlerinin şehrin derinliklerine ve merkezine doğru ilerlediğini kaydetti.

Ordunun Hamas'ı yenmek için gerekli olduğu sürece operasyonlara devam etmeye hazır olduğunu ifade eden yetkili, Hamas mensuplarının sayısının ‘2 bin ila 3 bin arasında’ olduğunun tahmin edildiğini belirtti.

Yetkili, “Ordu, Gazze şehrinde hızlı ama güvenli bir şekilde operasyonlar yürütmeyi planlıyor ve rehinelerin ve sivillerin güvenliğini öncelikli tutuyor... İsrail, nüfusun yaklaşık yüzde 40'ının şimdiden Gazze Şeridi'nin güneyine göç ettiği şehirdeki güçlerini kademeli olarak artıracak ve insani yardım çabalarını genişletecek” ifadelerini kullandı.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee bu sabah X platformu üzerinden yaptığı paylaşımda, kuzey Gazze'yi hedef alan ve en az 20 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan şiddetli hava saldırılarının ardından İsrail operasyonunun genişletileceğini duyurdu.

İsrail, Gazze'de askeri operasyon hazırlıkları kapsamında geçtiğimiz ay Gazze şehri sakinlerine tahliye çağrısı yapmıştı. Ancak birçok kişi Gazze'nin güneyindeki aşırı kalabalık ve yüksek ulaşım maliyetleri nedeniyle şehirden ayrılamadıklarını söyledi.

Adraee’nin X platformundaki paylaşımında şu ifadeler yer aldı: “Gazze sakinleri… İsrail Savunma Kuvvetleri Gazze şehrindeki Hamas altyapısını yok etmeye başladı. Gazze şehri tehlikeli bir savaş bölgesi ve bu bölgede kalmak sizi tehlikeye atıyor. Er-Reşid Caddesi üzerinden Gazze Vadisi'nin güneyindeki bölgelere araçla veya yürüyerek mümkün olan en kısa sürede gidin. Güvenliğinizi ve sevdiklerinizin güvenliğini sağlamak için, şehri terk eden bölge sakinlerinin yüzde 40'ından fazlasına katılın.”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu bugün Gazze şehrinde ‘yoğun bir operasyonun’ başladığını duyurdu. Şehri kontrol altına almak için kara harekâtı başlattığını açıklayan İsrail ordusu, şehir sakinlerine ve Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki sakinlere ‘mümkün olduğunca çabuk’ güneye gitmeleri konusunda uyarıda bulundu.

İsrailli bir askeri yetkili kara operasyonunun ana aşamasının başladığını bildirirken, İsrail medyası ordudan aldığı bilgiye dayanarak 162. ve 98. tümenlerin Gazze şehrinin batı kesiminde operasyon yürüttüğünü bildirdi.

İki İsrailli yetkili daha önce CNN'e yaptıkları açıklamada, ordunun Gazze şehrine kara harekâtı başlattığını doğrulamıştı. CNN, yetkililerden birinin Gazze şehrindeki kara operasyonunun başlangıçta ‘kademeli’ olacağını söylediğini aktardı.

‘Gazze yanıyor’

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Filistin topraklarına yönelik yoğun hava saldırılarının ardından bugün yaptığı açıklamada, Gazze'nin ‘yandığını’ söyledi ve ülkesinin ‘geri adım atmayacağını’ bildirdi.

Katz, İsrail ordusunun ‘terörün altyapısını demir yumrukla vurduğunu ve askerlerin rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın yenilgisi için gerekli koşulları yaratmak amacıyla cesurca savaştığını’ belirtti. Katz, “Misyonumuzu tamamlayana kadar durmayacağız ve geri adım atmayacağız” dedi.

AFP'ye konuşan görgü tanıklarına göre, Gazze şehri bu sabah erken saatlerde İsrail'in yoğun bombardımanına maruz kaldı. Bu olay, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun Yahudi devletine ABD'nin ‘sarsılmaz’ desteğini ifade etmek için İsrail'i ziyaret etmesinden bir gün sonra meydana geldi.

The Jerusalem Post'a göre, Gazze şehrine yönelik hava saldırılarının haftalarca sürmesi ve çok katlı yüksek binaların yıkılmasıyla birlikte, İsrail ordusu daha geniş çaplı bir kara harekâtı için dönüm noktasına ulaşmış görünüyor.

Dün erken saatlerde tahmini 300 bin Gazze sakini Gazze şehrinden güneye kaçmak zorunda kaldı, ancak yaklaşık 700 bin kişi şehirde kaldı.

İsrail ordusu, Refah'ta olduğu gibi, İsrail kara kuvvetleri şehre ilerlemeye başladığında Gazze'deki sivillerin çoğunun kaçacağını umuyordu.


Gazze’ye yönelik yoğun hava saldırıları sürüyor…  İsrail Savunma Bakanı: Gazze yanıyor

Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
TT

Gazze’ye yönelik yoğun hava saldırıları sürüyor…  İsrail Savunma Bakanı: Gazze yanıyor

Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)
Gazze sınırının İsrail tarafında tanklar, arka planda ise Şeridin büyük çaplı yıkımı görülüyor (Reuters)

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Trump'ın Gazze savaşının rehinelerin geri dönüşü ve Hamas'ın oluşturduğu tehdidin sona ermesiyle ‘bitmesini’ istediğini doğruladı.

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Gazze'nin ‘yandığını’ söyledi ve ülkesinin ‘geri adım atmayacağını’ bildirdi. Katz, İsrail ordusunun ‘terörün altyapısını demir yumrukla vurduğunu ve askerlerin rehinelerin serbest bırakılması ve Hamas'ın yenilgisi için gerekli koşulları yaratmak amacıyla cesurca savaştığını’ belirtti. Katz, “Misyonumuzu tamamlayana kadar durmayacağız ve geri adım atmayacağız” dedi.

Hamas’ın çok az zamanı var

Bu atmosferde ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, Hamas'ın ateşkes anlaşmasını kabul etmek için ‘çok az zamanı’ olduğunu söyledi. Rubio, İsrail'den Katar'a giderken basın mensuplarına verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “İsrailliler orada (Gazze) operasyonlara başladı. Bu nedenle, bir anlaşmaya varmak için çok kısa bir süre kaldığını düşünüyoruz. Artık aylarımız yok, belki birkaç günümüz veya birkaç haftamız var. İlk seçeneğimiz, Hamas'ın ‘Silahlarımızı teslim edeceğiz ve artık tehdit oluşturmayacağız’ dediği bir müzakere yoluyla bu krizin sona ermesi. Hamas gibi vahşi bir grupla uğraşırken bu her zaman mümkün olmayabilir, ancak bunun gerçekleşmesini umuyoruz.”

Kudüs'te İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile bir araya gelen Rubio, Gazze şehrine yönelik yeni İsrail saldırısına ve Hamas'ı ortadan kaldırma hedefine desteğini ifade etti.

Ağır bombardıman

Gazze şehri, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun İsrail'e yaptığı ziyaretin ardından bu sabah erken saatlerde İsrail'in ağır bombardımanına maruz kaldı. Rubio, ziyaretinde ABD'nin İsrail'e ‘sarsılmaz’ desteğini ifade etmişti.

Şehrin sakinlerinden Ahmed Gazal, AFP'ye yaptığı açıklamada, “Gazze şehrine yönelik yoğun ve sürekli bombardıman var ve tehlike artıyor” dedi. Gazal, çok sayıda binanın yıkıldığını ve enkaz altında insanlar olduğunu doğruladı.

Eş-Şeva Meydanı yakınlarında yaşayan 25 yaşındaki genç, “Bu sabah erken saatlerde yeri sarsan korkunç bir patlama duyduk. İsrail ordusu, birçok ailenin evlerinin bulunduğu bir binayı hedef aldı. Yıkılan evlerin çoğunda insanlar yaşıyordu. Çok sayıda vatandaş enkaz altında kaldı” ifadelerini kullandı.

Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü Sözcüsü Mahmud Basal ise Gazze şehrine yönelik yoğun bombardımanın devam ettiğini; ölü ve yaralı sayısının arttığını bildirdi. Bugün şafak vakti İsrail uçaklarının eş-Şeva Meydanı yakınlarındaki bir yerleşim bölgesini hedef alması sonucu enkaz altında ölü, yaralı ve kayıplar olduğunu ifade eden Basal, saldırıyı ‘büyük bir katliam’ olarak nitelendirdi.

İsrail ordusu bu haberler hakkında henüz yorum yapmadı.

Kara harekâtı

Axios internet sitesi, İsrailli yetkililerin, İsrail ordusunun Gazze şehrinin kontrolünü ele geçirmek için dün kara harekâtı başlattığını söylediğini aktardı.

İsrailli yetkililer, Rubio'nun İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'ya, ABD Başkanı Donald Trump yönetiminin Gazze'deki kara harekâtını desteklediğini, ancak bunun hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesini istediğini bildirdiğini söyledi. Üst düzey bir İsrailli yetkili, “Rubio kara operasyonunu durdurmadı” dedi.

sdfgty
ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun İsrail ziyaretinin ardından Gazze şehrine yönelik bombardıman yoğunlaştı. (AP)

Şarku’l Avsat’ın Axios'tan aktardığına göre, bir ABD'li yetkili ise Gazze'deki savaşın Trump'ın değil Netanyahu'nun savaşı olduğunu ve bundan sonra olacaklardan Netanyahu'nun sorumlu olacağını belirtti.

İsrail operasyonu, Rubio'nun Netanyahu ve hükümetinin üst düzey üyeleriyle görüşmesinden saatler sonra başladı.

İsrail Hava Kuvvetleri dün gece Gazze şehrine büyük çaplı hava saldırıları düzenledi ve ardından İsrail tankları şehre girdi.

20 dakikada 37 saldırı

Filistin devlet televizyonu dün gece, Gazze şehrinin çeşitli bölgelerine sadece 20 dakika içinde 37 İsrail saldırısı düzenlendiğini bildirdi. Şarku’l Avsat’ın Filistin devlet televizyonundan aktardığına göre, İsrail bombardımanı bu sabah da devam etti; savaş uçaklarının desteğiyle topçu bombardımanı Gazze şehrinin kuzeybatısında yoğunlaştı.

frgtyu
Gazze şehrindeki Burc el-Gafri'yi hedef alan İsrail hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (AFP)

İsrail Kanal 12 televizyonu, İsrail Hava Kuvvetleri'nin dün akşam Gazze şehrine, özellikle de şehrin kuzeybatı kesimine saldırılar düzenlediğini bildirdi.

Kanalın verdiği bilgiye göre, 300 binden fazla Gazze sakini şehri terk etti. Kanal, bir güvenlik kaynağının “Şimdiye kadar bölgeden ayrılan Gazzelilerin sayısı, Gazze şehri içinde operasyonun başlamasına olanak tanıyor” dediğini aktardı.

Filistinli sağlık kaynakları dün akşam, şafak vaktinden bu yana Gazze Şeridi'ne yönelik devam eden İsrail hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısının 62'ye yükseldiğini, bunların çoğunun Gazze şehrinde olduğunu duyurdu.

İsrail ordusu, şehirdeki en yüksek kulelerden biri olan ve 20 kattan oluşan, yüzlerce ailenin yanı sıra medya kuruluşları, medya yapım şirketleri ve ticari kurumların da bulunduğu Burc el-Gafri de dahil olmak üzere bir dizi yüksek katlı binayı yıkan çok sayıda saldırı düzenledi.

Trump Hamas'ı uyardı

Diğer yandan ABD Başkanı, Hamas'ı İsrailli rehineleri ‘canlı kalkan’ olarak kullanmaması konusunda uyardı. Trump dün Truth Social platformu üzerinden yaptığı paylaşımda şöyle dedi: “Hamas'ın rehineleri İsrail'in kara saldırısına karşı canlı kalkan olarak kullanmak için bölgeden uzaklaştırdığına dair bir haber okudum. Umarım Hamas liderleri böyle bir şey yaparlarsa neyle karşı karşıya kalacaklarını anlarlar. Bu, daha önce çok az kişinin tanık olduğu bir insani zulüm. Bunun olmasına izin vermeyin, yoksa her şey biter. Tüm rehineleri hemen serbest bırakın!”

ı8
İsrail hava saldırıları sonucu yıkılan Burc el-Gafri'nin enkazı yakınında toplanan Filistinliler (AFP)

ABD Dışişleri Bakanı dün, Amerika'nın İsrail'in Gazze'deki hedeflerine ulaşması için sarsılmaz desteğini sürdüreceğini taahhüt ederek, Hamas'ın ortadan kaldırılması çağrısında bulundu.

Rubio, Başbakan Binyamin Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Gazze halkı daha iyi bir geleceği hak ediyor, ancak Hamas ortadan kaldırılmadan bu gelecek başlayamaz. Bunu başarmak için sarsılmaz desteğimize ve taahhüdümüze güvenebilirsiniz” ifadelerini kullandı.

Netanyahu, Rubio'nun ziyaretini ABD'nin İsrail'e desteğini teyit eden ‘açık bir mesaj’ olarak nitelendirerek, Beyaz Saray'da ‘İsrail'in şimdiye kadar sahip olduğu en büyük dost’ olarak tanımladığı Başkan Trump'ı övdü.

Rubio daha önce, Filistin devletinin kurulma olasılığını engellemek için hükümetinin Batı Şeria'nın bazı bölgelerini ilhak etme planlarının yanı sıra, İsrail'in Gazze şehrini kontrol altına alma planlarını Netanyahu ile görüşme niyetini bildirmişti. Rubio ayrıca, Trump'ın, 7 Ekim 2023'te kaçırılan rehinelerin geri dönmesi ve Hamas'ın oluşturduğu tehdidin sona ermesi ile Gazze savaşının ‘bitmesini’ istediğini vurguladı.

İspanya, İsrail’den füze rampaları satın alma sözleşmesini iptal etti

AFP'nin ulaştığı resmî belgelere göre İspanya hükümeti, geçtiğimiz hafta İsrail ile silah ticaretini yasaklayacağını onayladıktan sonra, İsrail’den füze rampaları satın almak için imzalanan yaklaşık 700 milyon euro değerindeki sözleşmeyi iptal etti.

Uluslararası Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (IISS) tarafından yayınlanan Askeri Denge raporuna göre, İspanyol şirketlerinden oluşan bir konsorsiyuma verilen sözleşme, İsrailli Elbit Systems grubuna ait PULS sisteminden geliştirilen 12 adet Yüksek Hareket Kabiliyetli Topçu Roket Sistemi satın alınmasını öngörüyordu.

Yerel basın ve İsrail gazetesi Haaretz'in iptal haberini yayınlamasının ardından, 9 Eylül tarihli bir belgeyle İspanya'nın resmi kamu ihaleleri platformunda resmi olarak duyuruldu.

Bundan bir gün önce Başbakan Pedro Sanchez, İsrail ile silah sözleşmelerinin fiili olarak yasaklanmasının ‘yasal olarak güçlendirilmesi’ de dahil olmak üzere, ‘Gazze Şeridi'ndeki soykırımı sona erdirmek’ amacıyla yeni önlemler açıkladı.

Aynı platformda yayınlanan belgelere göre, bir İsrail şirketinin lisansı altında İspanya'da üretilecek 168 adet tanksavar füze rampasının satın alınmasına ilişkin başka bir sözleşme de resmi olarak iptal edildi. Bu son sözleşmenin değeri 287,5 milyon euro idi. Medya kuruluşları, sözleşmenin geçtiğimiz haziran ayında iptal edildiğini bildirmişti.

La Vanguardia gazetesi, İspanyol hükümetinin silahlı kuvvetlerinde bulunan İsrail silah ve teknolojisini elden çıkarmak için bir plan geliştirdiğini ve bu planı şu anda uyguladığını yazdı. İspanya Savunma Bakanlığı, konuyla ilgili yorum talebine henüz yanıt vermedi.