Husilerin Taiz ve Marib'te gerilimi artırması barış çabalarını tehdit ediyor

Husiler, Taiz şehrini sekiz yıldır kuşatma altında tuttuyor. (Saba)
Husiler, Taiz şehrini sekiz yıldır kuşatma altında tuttuyor. (Saba)
TT

Husilerin Taiz ve Marib'te gerilimi artırması barış çabalarını tehdit ediyor

Husiler, Taiz şehrini sekiz yıldır kuşatma altında tuttuyor. (Saba)
Husiler, Taiz şehrini sekiz yıldır kuşatma altında tuttuyor. (Saba)

Yemen'deki Husi grubu, Ramazan Bayramı’nda sahadaki kırılgan sükuneti bozarak suçlarını sürdürdü. Yerel siyasi kesimler, bu sükunetin direnmeye devam etmesini, böylece grubun Suudi Arabistan ve Umman Sultanlığı'nın aradığı kalıcı bir barış haritası üzerinde anlaşmaya varmasını umuyor.
Darbeci grubun Taiz’in batı kırsalında yer alan Mevza ilçesindeki sivil bölgeleri bombalaması sonucu aralarında bir kadın ve bir çocuğun bulunduğu üç kişi yaşamını yitirdi, dokuz kişi de yaralandı. Husiler ayrıca darbe karşıtı muhaliflerden intikam almak için Marib vilayetinin batısındaki Sirvah semtinde üç farklı evi bombaladı.
Sağlık kaynakları ile iletişime geçen Saba’nın haberinde şu ifadelere yer verildi:
“Husilerin Mevza’ya bağlı el-Avaşika bölgesinde el-Meciş el-Ala köyünde düzenlediği bombalı saldırıda 12 yaşındaki Necva Hasan, vatandaş Muhammed Abdulbasit el-Habişi ve kız kardeşi Meryem Abdulbasit el-Habişi öldürüldü. Yaralıların bazılarının durumu kritik.”
Sağlık kaynağı ayrıca Muha şehrindeki yoğun bakım ünitesinde tedavi edilenlerin yaralarının ağır olması nedeniyle ölü sayısının artabileceğini belirtti.
Saba’nın haberinde şu ifadelere yer verildi:
“Bu eylem, terörist Husi milislerin yerel ve bölgesel barış çabalarını baltalamak, Yemenlilerin kanını dökmeye devam etmek, sevinçlerini toprağa gömmek amacıyla işlediği günlük suçlar doğrultusunda gerçekleşti.”
Musawa insan hakları örgütü cuma günü, yani Ramazan Bayramı'nın ilk gününde Husi milislerinin Marib ili batısındaki Sirvah ilçesine bağlı ez-Zur köyünde üç vatandaşın evini bombaladığını bildirdi. Milislerin Salih bin Salih ed-Devle, Abdullah Salih ed-Devle ve Salih Nasır ed-Devle el-Cehmi'nin evlerini bombaladığına dair haberler geldiği kaydedildi. Şubat ayından bu yana aynı köyde bombalanan ev sayısının dokuza ulaştığı bilgisi paylaşıldı. Milisler bu hamleleriyle muhaliflerini sindirmeyi, onları zorla bölgelerinden çıkarmayı amaçlıyor.
Diğer yandan Yemenliler ise Husilerin toplumun yoksullaşmasına yol açan, tüm kaynakları kasten yağmalayan, ihtiyaç sahiplerine ve yoksullara yardım dağıtımını engelleyen tutumlarına karşı öfkeli.
Siyasi Partiler Ulusal İttifakı, milislerin toplumu yoksullaştırma, hayır işlerini kısıtlama ve yoksullar için sadaka verilmesini engelleme uygulamalarını kınadı. Ramazan Bayramı’ndan hemen önce milislerin bir yardım dağıtım sahasındaki elektrik hatlarına ateş etmesi neticesinde 80 kişi yaşamını yitirmişrti.
Şarku’l Avsat’ın gözlemlerine göre Yemen halkı, Suudi Arabistan ve Umman çabalarının önümüzdeki günlerde Yemen krizinde kalıcı bir barışa imkan sağlayacağını umuyor. Gözlemciler, darbeci gurubun bunu enfgellemek için eylemlerine devam ettiğine dikkat çekiyor.
Yemen hükümeti ve Husiler kısa bir zaman önce her iki taraftan da yaklaşık 900 kişiyi içeren mahkum takas anlaşması imzalamıştı. Suudi Arabistan, tek taraflı bir girişimle 100'den fazla Husi mahkumu serbest bırakmış, bu kişiler Uluslararası Kızıl Haç Komitesi (ICRC) tarafından Sana'ya getirilmişti.
Suudi Arabistan, Umman Sultanlığı ve uluslararası toplum, Husileri ateşkesi istikrara kavuşturmak ve yenilemek ile başlayan bir yol haritasına ikna etmek için sürekli çaba harcıyor. Bu kapsamda kamu çalışanlarının maaş ödemelerinin iyileştirilmesi, sürdürülebilir barışa yol açacak bir müzakere yolunun başlatılması isteniyor. Ancak Yemenlilerin çoğu, Husilerin ‘sadakatsizliği’ dolayısıyla bu gelişmelerin zor olacağı düşüncesinde.
Yemen Başkanlık Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi son yaptığı açıklamada, Husi milisleri ateşkesi yenilemeye, Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde kapsamlı bir siyasi süreç başlatmaya zorlama yönünde Suudi Arabistan'ın samimi çabalarına değinmişti.
Barış yolunda kapsamlı turlardan geçildiğini doğrulayan Alimi, milisleri siyasi hedeflere, silahlandırmaya ve yanıltıcı medya kampanyalarına ulaşmak amacıyla bu girişimleri ertelemeye devam etmek ve  bunlara yanıt vermemekle suçladı.
Grubu halkın acılarını umursamadan savaş başlatmayı ve sürdürmeyi seçmekle suçlayan Alimi sözleirni şöyle sürdürdü:
“Şu gerçek gözden kaçmamalı ki milislerin ulusal uzlaşıya karşı savaşı ve darbesi, kamu ve özel kurumların ve mülklerin tahrip edilmesi ve yağmalanması yüzünden Yemen dünyanın en kötü insani krizine sahne oluyor.”
Alimi ayrıca yaklaşık bir yıldır başkanlığını yaptığı Başkanlık Konseyi’nin Yemenlilerin çektiği acıları dindirmek için gerekli tüm tavizleri verdiğine, BM’nin, bölge ülkeleri ve uluslararası kesimin arabuluculuk çabalarının önünü açtığına dikkat çekti.



Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
TT

Hamas'ın Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin şartları ilerleme şansını zayıflatıyor mu?

Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)
Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'ta devam eden enkaz kaldırma çalışmalarından (AFP)

Gazze Şeridi’nde şu anda tıkanma yaşayan ateşkes anlaşması, Hamas’ın ikinci aşamada öngörülen idari ve güvenlik düzenlemelerine ilişkin çekinceleri ve kamuoyuna yansıyan talepleriyle yeniden gündeme düştü. Bu gelişme, ABD’den ikinci aşamaya geçiş konusunda ‘perde arkasında’ yürütülen çabalara dair açıklamaların yapıldığı bir döneme denk geldi.

Hamas’ın dün açıkladığı ve silahsızlanma, barış konseyi, istikrar güçleri ile Gazze Şeridi’nin yönetimi için bir komite oluşturulmasına ilişkin dört ana başlığı içeren bu çerçeveye dair değerlendirmelerde görüş ayrılığı yaşanıyor. Şarku’l Avsat’a konuşan bazı uzmanlar, söz konusu taleplerin ikinci aşamaya geçişi zorlaştıran krizleri ortaya koyduğunu ve hareketin üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik manevralar olduğunu savunurken, diğerleri ise İsrail kaynaklı engellere rağmen Hamas’ın anlaşmayı uygulama konusunda ciddiyetini yansıttığı görüşünü dile getiriyor.

ABD Başkanı Donald Trump tarafından önerilen ve geçtiğimiz ekim ayında Gazze’de ateşkes sağlanmasına temel oluşturan barış planı, başkanlığını Trump’ın üstleneceği bir barış konseyi kurulmasını, bu konseyin Filistinli teknokratlardan oluşan bir komiteyi denetlemesini, Hamas’ın silahsızlandırılmasını, savaş sonrası Gazze yönetiminde rol almamasını ve istikrar güçlerinin konuşlandırılmasını öngörüyor.

Hamas’ın Gazze’deki lideri Halil el-Hayye, hareketin kuruluşunun 38. yıl dönümünde yaptığı açıklamada, silahın işgal altındaki halklar için uluslararası hukukla güvence altına alınmış bir hak olduğunu belirterek, bu hakkın korunmasını ve bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasını güvence altına alan her türlü önerinin incelenmesine açık olduklarını ifade etti.

El-Hayye, Trump planında yer alan ve ABD Başkanı’nın liderliğinde kurulması öngörülen barış konseyinin görevinin, ateşkes anlaşmasının uygulanmasını gözetmek, finansmanı sağlamak ve Gazze Şeridi’nin yeniden imarını denetlemek olduğunu vurguladı. Filistinliler üzerinde ‘her türlü vesayet ve manda uygulamasını’ ise reddettiklerini söyledi.

Gazze Şeridi’nin yönetimi için Filistinli bağımsız isimlerden oluşan bir teknokratlar komitesinin derhal kurulması çağrısında bulunan el-Hayye, Hamas’ın tüm alanlardaki yetkileri bu komiteye devretmeye ve görevlerini kolaylaştırmaya hazır olduğunu kaydetti. Kurulması planlanan uluslararası gücün görevinin ise Gazze sınırlarında ateşkesi korumak olması gerektiğini vurguladı.

El-Hayye ayrıca, arabuluculara ve özellikle ‘temel garantör’ olarak nitelendirdiği ABD yönetimi ile Başkan Trump’a, İsrail’i anlaşmaya saygı göstermeye ve uygulamaya zorlamak için çalışmaları, anlaşmanın çöküşe sürüklenmesine izin vermemeleri çağrısında bulundu.

asdfr
Başlarında yük taşıyan kadınlar, Gazze Şeridi'nin güneyinde yerinden edilmiş Filistinlilere barınak sağlamak için temizlenmiş araziye kurulan çadırların önünden geçiyor. (AFP)

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk geçen hafta yaptığı açıklamada, ateşkesin ilan edilmesinden bu yana Gazze’de sarı hattın gerisinde kalan bölgede 350’den fazla İsrail saldırısının belgelendiğini ve en az 121 Filistinlinin hayatını kaybettiğini söyledi. Öte yandan Hamas liderlerinden Raid Saad, cumartesi günü İsrail’in Gazze’de aracını hedef alan saldırısında öldürüldü.

İsrailli yetkililer, ABD yönetiminin Gazze’de savaşı sona erdirmeyi amaçlayan planın ikinci aşamasını şekillendirmek üzere çalışmalar yürüttüğünü ve çok uluslu uluslararası gücün gelecek aydan itibaren bölgede göreve başlamasının planlandığını belirtti. İsrail Yayın Kurumu’na göre, ABD’li yetkililer bu bilgileri son günlerde yapılan görüşmelerde İsrailli muhataplarına iletti.

İsrail Kanal 14 televizyonu, kasım ayının sonlarında yaptığı bir haberde, ABD’nin uluslararası istikrar gücünün Gazze’de konuşlandırılması için tarih olarak ocak ayının ortasını belirlediğini, nisan ayı sonunu ise bölgedeki silahsızlanma sürecinin tamamlanması için nihai takvim olarak öngördüğünü aktarmıştı. Kanal, bu hedeflerin gerçeklikten kopuk bir beklenti olduğunu ve sürecin yeniden ertelenebileceğini kaydetmişti.

El-Ehram Stratejik Araştırmalar Merkezi’nde İsrail meseleleri uzmanı olan Mısırlı analist Dr. Said Ukkaşe, Hamas’ın ortaya koyduğu çerçevenin ikinci aşamada ilerleme ihtimalinin zayıf olduğunu gösterdiğini ve bunun daha fazla İsrail saldırısını tetikleyebileceğini savundu. Ukkaşe, bu tutumun, tehlikeli koşullar altında ilerleyen ikinci aşama yükümlülükleri öncesinde Hamas üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ‘manevralar’ olduğunu ifade etti.

Hamas dosyasına odaklanan Filistinli siyaset analisti İbrahim el-Medhun ise İsrail’in anlaşmayı sabote etmeye yönelik tekrarlanan engellerine rağmen ikinci aşamaya geçilmesi ve uygulanmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Silah meselesine ilişkin olarak Hamas’ın, Filistin iç kamuoyunda derinlemesine bir diyalog yürüttüğünü, Kahire’deki arabulucularla da şeffaf ve açık görüşmeler yaptığını belirten el-Medhun, tüm taraflarca kabul edilebilecek bir vizyonun şekillenebileceğini ve hareketin barış güçlerinin varlığına açık olduğunu söyledi.

Hamas’ın ortaya koyduğu bu çerçeveye arabulucuların henüz yorum yapmadığı bir ortamda, Mısır Dışişleri Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati’nin, İngiliz mevkidaşı Yvette Cooper ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde Gazze’de geçici bir uluslararası istikrar gücünün konuşlandırılmasının önemini vurguladığını bildirdi. Abdulati, ateşkesin sürdürülebilirliğinin sağlanması ve Trump planının ikinci aşamasına ilişkin yükümlülüklerin uygulanmasının önemine dikkat çekti.

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE) düzenlenen Sir Bani Yas Forumu’na katılımı sırasında konuşan Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçilmesinin gerekliliğini ve uluslararası istikrar gücünün oluşturulmasının önemini yineledi.

Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt, cuma günü gazetecilere Gazze anlaşmasındaki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada, “Barış anlaşmasının ikinci aşamasına yönelik olarak şu anda perde arkasında çok sayıda sessiz planlama yürütülüyor… Kalıcı ve sürdürülebilir bir barış sağlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

ABD’nin Wall Street Journal gazetesi, cumartesi günü yetkililere dayandırdığı haberinde, Trump yönetiminin Gazze Şeridi’nde istikrarı sağlamak amacıyla bir ABD’li generalin komutasında 10 bin askerden oluşan çok uluslu bir güç oluşturmayı hedeflediğini aktardı. Haberde, bazı ülkelerin, gücün görev kapsamının Hamas’ın silahsızlandırılmasını da içerebileceğine yönelik çekinceleri nedeniyle henüz asker göndermediği belirtildi.

Gazete ayrıca ABD Dışişleri Bakanlığı’nın, Gazze’de konuşlandırılması planlanan bu güç için yaklaşık 70 ülkeden askerî veya mali katkı talebinde bulunduğunu, ancak yalnızca 19 ülkenin asker göndermeye ya da ekipman ve lojistik destek gibi farklı şekillerde katkı sunmaya istekli olduğunu yazdı.

Ukkaşe, Trump’ın 29 Aralık’ta İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yapacağı görüşmede ikinci aşamanın başlatılması için baskı kuracağını öngörerek, İsrail’in bu aşamaya girmeyi kabul edeceğini ancak çekilmelerin uygulanmasına ilişkin müzakerelerin süresiz biçimde uzayabileceğini söyledi.

El-Medhun ise Kahire’nin İsrail kaynaklı engellerin farkında olduğunu ve anlaşmanın başarısızlığa uğramasına yol açabilecek muhtemel İsrail gerekçelerini ortadan kaldırmak için ikinci aşamaya geçişin hızlandırılmasını talep edeceğini ifade etti.


Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
TT

Tunus'taki protestoların ardından Kayravan'da çatışmalar çıktı

Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)
Tunus'un başkentinde cumartesi günü düzenlenen bir gösteriden, (Reuters)

Tunus'un merkezindeki Kayravan şehrinde, cumartesi akşamı, polis ve gençler arasında art arda ikinci gece çatışmalar yaşandı.

Ailesinin ifadesine göre, çatışmalar bir kişinin polisin kovalamacası ve ardından kendisine yönelik şiddet sonucu ölmesinin ardından patlak verdi. Ölen kişinin akrabaları, ehliyetsiz motosiklet kullandığını ve bir polis aracı tarafından takip edildiğini söylüyor. Ardından dövülerek hastaneye kaldırılan adam, hastaneden kaçmayı başardı. Cumartesi günü geçirdiği kafa travması sonucu hayatını kaybetti.

Tunus'ta da yüzlerce kişi, muhalefet dernekleri ve partilerinin çağrısına yanıt olarak, dördüncü hafta üst üste başkentte "özgürlükleri savunmak ve Cumhurbaşkanı Kays Said'in politikalarını protesto etmek" amacıyla gösteri düzenledi.


Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
TT

Lübnan ve İran ilişkileri "hassas" bir aşamada bulunuyor

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, Haziran 2025'te İran Dışişleri Bakanı’nın Beyrut ziyaretinde Recci ve Arakçi arasında arabuluculuk yapıyor (Arşiv- Lübnan Cumhurbaşkanlığı)

Lübnan-İran ilişkileri çok hassas bir aşamaya geldi ve şu anda, İran liderliği kararını verip Lübnan işlerine müdahalesini durdurmadığı sürece, kontrolden çıkma ve önlenemez olumsuz sonuçlar doğurma riskiyle karşı karşıya. Önde gelen bir siyasi kaynak Şarku’l Avsat'a durumu böyle aktardı. İran'ın Beyrut'taki elçileri müdahaleyi reddederken, Lübnan'daki resmi makamlar müdahaleyi kanıtlayan delillere sahip olduklarını vurguluyor.

Kaynak, İran'ın müdahalesine örnekler verdi; bunlardan ilki, resmi davet olmadan elçilerin gelmesiydi ve resmi görüşmelerinin çoğunun, Hizbullah, Hamas ve İslami Cihad hareketlerinin önderliğindeki görüşmelerini haklı çıkarmak için siyasi bir kılıf sağlama bağlamında kaldığını vurguladı.