Sudan Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Hamideti Şarku'l Avsat'a konuştu: Başkenti kontrol ediyoruz ve dış müdahale korkumuz yok

Birliklerinin asi olduğunu yalanlayan HDK Komutanı, 30'dan fazla diplomatik misyonun tahliyesine katkıda bulunduklarını söyledi.

Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (Reuters)
Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (Reuters)
TT

Sudan Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Hamideti Şarku'l Avsat'a konuştu: Başkenti kontrol ediyoruz ve dış müdahale korkumuz yok

Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (Reuters)
Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (Reuters)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti), kuvvetlerinin üç önemli şehri (Hartum, Kuzey Hartum ve Omdurman) neredeyse tamamen kontrol altında tuttuğunu su, elektrik ve diğer hizmet sorunlarına çözüm bulmak için vatandaşlarla yakın çalıştıklarını ifade etti. Çatışmalar nedeniyle Sudan halkının maruz kaldığı insani koşulların ağırlaşmasından duyduğu üzüntüyü dile getiren Hamideti, “Bu, savaşı ateşleyenlerin üzerinde büyük bir sorumluluktur” dedi.
HDK Komutanı Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, kuvvetlerinin ‘insani ateşkes’ anlaşmasını ‘halkın acılarını hafifletmek’ için imzaladığını vurguladı. Hamideti, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD'ye savaşı sona erdirmek için gösterdikleri iyi niyetten dolayı teşekkür etti.
Kuvvetlerinin çılgına dönerek vatandaşları ve diplomatları hedef aldığına dair söylentileri yalanlayan Hamideti, karşı tarafça başlatılan söz konusu propagandanın bu kısmını “yerel ve uluslararası kamuoyu nezdinde HDK’nin imajını zedelemek” olarak değerlendirdi. “Biz bu tür iftiralara maruz kalmaya alışkınız” diyen Hamideti, HDK’nin çeşitli yabancı ülkelerden 30'dan fazla diplomatik misyon ve sakinin tahliyesine katkıda bulunduğunu ve “bunu kim yaparsa yapsın sivilleri hedef almadığını” belirtti.
Hamideti, eski rejimin kalıntılarını savaşın kapsamını genişletmeye çalışmakla suçlayarak, HDK’nin ülkenin güvenlik ve istikrarını korumak ve bu savaştan kaynaklanabilecek riskleri azaltmak için çalıştığını vurguladı. "Bölge ülkeleri Sudan'ın ve bölgenin güvenlik ve istikrarı konusunda yakın işbirliği içinde çalışıyor ve tabii ki salt Sudan meselesine müdahale etmeyecekler" diyerek aynı zamanda dış veya bölgesel müdahale korkularını da ortadan kaldırıyor.
“Çerçeve Anlaşması’nı yeniden hayata geçirmek için çalışıyoruz. Biz anlaşmalara ihanet etmeyiz.”

- Sahadaki durumla ilgili çelişkili bilgiler var. Sizin güçlerinizin durumu nedir?
Çelişkili haberler, darbeci ordu liderlerinden ve onların arkasında yalanlar uyduran ve yanlış bilgiler yayan devrik rejimin radikal destekçilerinden kaynaklanıyor. Ancak belki de başkent Hartum dahil şehirlerde sizin (Şarku’l Avsat) yapacağınız kısa bir gezinti, tutarsızlıkları gidermek ve işleri yoluna koymak için yeterlidir.
Allah’a şükür güçlerimiz, Hartum'u neredeyse tamamen kontrol altında tutuyor ve darbeci güçlerle eski rejimin destekçilerinin kalıntılarına karşı büyük bir üstünlük elde etti.

- Hangi stratejik bölgeleri kontrol ediyorsunuz?
Kontrol ettiğimiz bölgeleri sıralayamam ama üç önemli şehri (Hartum, Kuzey Hartum ve Omdurman), neredeyse tamamen kontrol altına aldığımızı ve geriye yalnızca küçük noktaların ve bölgelerin kaldığını söyleyebilirim.

- Sahadaki bir sonraki adımınız nedir?
Bir sonraki adım, sahadaki verilerle belirlenir. Sonraki adımlarımızı açıklamıyoruz.

“Eski rejimin sembollerinin cezaevinden çıkması bekleniyordu ve bu darbe senaryosu içinde geldi.”

- Ordu Genel Komutanlığı'nda sürekli çatışmalar yaşanıyor. Sizce bu son çatışma mı?
Az evvel söylediğim gibi, saha planımızı açıklamıyoruz. Saha, birçok faktör göz önünde bulundurularak yönetilir.

- Bazıları, her iki tarafın da ilan ettiği zaferleri sadece destekçilerine moral vermek olarak yorumluyor. Bu konu hakkında ne söylersiniz?
Bu, gerçek dışı bir tablo çizmeye çalışan karşı taraf için geçerli olabilir ama bizim güçlerimiz için durum farklı. Bizim ifadelerimiz, zaferlerin boyutunu ve doğruluğunu yansıtan canlı bir gerçeklik ve neredeyse tam bir kontrol var.

- Çatışmaların sonunun yakın olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu mesele beklenti ve isteklerle değil, sahada belirlenir. Ancak halkımızın ızdırabını hafifletmek için bu sayfayı bir an önce çevirmeyi umuyoruz. Defalarca söylediğimiz gibi savaş hiçbir zaman seçeneklerimiz arasında olmadı. Ancak bu bize dayatıldı. Kendimizi ve eski rejimin yönetimine geri dönmeyi reddeden halkımızın isteklerini savunmak zorunda kaldık.

- 72 saatlik yeni bir ateşkes ilan edildi. Kalıcı barışı bunun üzerine inşa etmek mümkün mü?
Öncelikle iyi niyetinden dolayı ABD'ye ve özellikle de bizimle temas halinde olan Dışişleri Bakanı Sayın Antony Blinken'e teşekkür ediyoruz. Başta Suudi Arabistan ve BAE olmak üzere kardeş ve dost ülkelere de şükranlarımızı sunuyoruz.
Biz halkımızın ızdırabını dindirmek ve insani koridorlar açmak için ateşkesi kabul ettik. Ancak karşı taraf ateşkesin şartlarına uymadı ve ihlal etmeye devam etti. Uçak ve top mermilerine maruz kalan masum vatandaşlara karşı büyük zulümler yaptı.
Bu nedenle diyoruz ki: Kim 72 saatlik ateşkese uymazsa, yakın ve uzak gelecekte taahhütlerini yerine getirebileceğini zannetmiyorum. Diğer bir konu ise şu ki, darbe güçleri ve devrilen rejimin kalıntıları, birçok karar alma merkezinden bize karşı mücadele veriyor. Ordunun kararlarını kontrol eden birden fazla taraf olduğu bizce kanıtlandı. Peki, çatışmaların ve düşmanlıkların kalıcı olarak durdurulmasını hangi tarafla inşa edeceğiz?!

- Vatandaşlar arasında gerçek bir ızdırap var: su ve elektrik sıkıntısı, hizmet dışı kalan hastaneler, kapalı bankalar, dükkanlar… Ayrıca bir kıtlık korkusu var ve insanların parası da yok. Bu hizmetleri daha erken geri getirme planları var mı?
Halkımızın maruz kaldığı bu insani koşullardan üzüntü duyuyoruz. Bu noktada savaşı başlatanlara büyük sorumluluk düşüyor. Şimdi vatandaşla iş birliği içinde bu sorunlara acil çözümler arıyoruz ve bu dosya için çaba harcıyoruz. Eminiz ki hızlı çözümler üreteceğiz.

“Suudi Arabistan, BAE ve ABD'ye savaşı durdurma çabalarından dolayı teşekkür ediyoruz.”

- Güçlerinizin kontrolden çıktığı, sizin onların kontrolünü kaybettiğiniz ve sivilleri canlı kalkan olarak kullandıkları söyleniyor. Ayrıca bir de siz diplomatları mı hedef alıyorsunuz?
Bu, darbecilerin ve onların arkasındaki aşırılık yanlılarının, güçlerimizin yerel ve uluslararası kamuoyu nezdindeki imajını bozmak için yürüttükleri propagandanın bir parçasıdır. Biz artık bu tür yalanlara alışmış durumdayız.
Güçlerimiz büyük çaba sarf ediyor. Sonuncusu şimdiki darbe girişimi olan birçok planı bozdu. Bu kriz sırasında, yabancı toplulukların çoğunun tahliyesine büyük katkı sağladık. Peki şimdi soruyorum: Asi güçler bu tür eylemleri nasıl gerçekleştirebilir?!
Darbeci silahlı kuvvetlerin liderleri, sivilleri canlı kalkan yapanların ta kendileridir. Onların tüm kampları bizim aksimize mahallelerin ortasındadır. Bizim kamplarımız ise yerleşim yerlerinin dışında bulunuyor.
Darbeciler hava saldırılarıyla, toplarla mahallelerde insanları katlettiler. Peki biz o mahallelerde miydik, yoksa bir yerde onların yanlarında mıydık?! Diplomatik misyonlara gelince, soruyu HDK tarafından boşaltılan misyonlara yöneltebilirsiniz. Çeşitli yabancı ülkelerden 30'dan fazla diplomatik misyon ve sakini tahliye ettik.

- Tarafsız bir ülkede Burhan ile sizin aranızda bir görüşme yapılması için Milli Ümmet Partisi'nden bir girişim var. Bu girişime katılıyor musunuz?
Bu anlamda bir inisiyatif almadık.

- Kırılgan ekonomik duruma ek olarak, çok sayıda ordunun varlığı ve güvenlik açıkları çerçevesinde savaşın bir iç savaşa dönüşmesinden endişe ediliyor. Siz bu ihtimali nasıl görüyorsunuz?
Savaşı iç savaşa çevirmek isteyenler var ve tabiiki, bunlar ordunun darbeci liderleri. Arkalarında da eski rejimin kalıntılarından gelen radikal yandaşları var. Ülkenin güvenlik ve istikrarını korumak ve bu savaştan doğabilecek riskleri azaltmak için şu anda birçok tarafla koordinasyon halindeyiz.

“Eski rejim güçlerinin çok sayıda üyesini yakaladık.”

- Sudan savaşına dış bölgesel müdahale korkusu var mı?
Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bölge ülkeleri, Sudan'ın ve bölgenin güvenlik ve istikrarı konusunda yakın çalışmalar yürütüyor ve tabii ki tamamen Sudan meselesine müdahale etmeyecekler.

- Savaşınızın orduyla değil, onun liderleriyle ve İslamcılarla olduğunu defalarca dile getirdiniz. Bu hususta ne söylemek istersiniz?
Evet, bu bir gerçek. Silahlı kuvvetlerin liderleriyle, darbecilerle ve onların arkasındaki devrik rejimin kalıntılarıyla, aşırılık yanlılarıyla savaşıyoruz. Ahmed Harun'un yaptığı açıklamayla gerçekler ortaya çıktı. Harun, bu savaşta silahlı kuvvetlerle Mücahit Tugayları ve Halk Savunması Kuvvetleri’nin koordinasyonunun ve katılımının varlığını vurguladı.

- Eski rejimin kalıntılarının orduya sızmasını hangi seviyede görüyorsunuz?
Eski rejimin kalıntıları, silahlı kuvvetlerin müştereklerini ve karar alma mekanizmalarını kontrol ediyor. Ancak silahlı kuvvetler saflarında bu durumu reddeden onurlu insanlar da mevcut.

- Sahadaki güçleri ve büyüklükleri ne kadar?
Bu sorunun cevabını saklı tutuyoruz.

- Çerçeve Anlaşması’na geri dönüş bekliyor musunuz?
Evet, silahlı kuvvetlerin darbeci liderlerinin devrilmesinden veya teslim olmasından sonra Çerçeve Anlaşması’na dönüş olacaktır. Bu bizim halkımızın önünde söz verdiğimiz bir antlaşmadır ve biz antlaşmalara ihanet etmeyiz.

- Beşir rejimi liderlerinin cezaevinden çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu eylemin arkasında kim var? Savaşa katılmalarından veya siyasi bir rol oynamalarından korkuluyor mu?
Eski rejiminin sembollerinin cezaevinden salıverilmesi bekleniyordu ve bu, silahlı kuvvetlerin liderleri ve rejimin kalıntıları tarafından hazırlanan darbe senaryosu çerçevesinde gelen bir adımdı. El-Huda Hapishanesi’nden ve akabinde Omdurman'dan mahkumların çıkarılması ve ardından feshedilen rejimin sembollerinin serbest bırakılmasıyla çıkış süreci başladı. Bütün bunlar Burhan ve onun askeri ve eski rejim kalıntılarının aşırılık yanlısı liderlerinden oluşan zümresi tarafından yapıldı. Savaşa katılımlarından bahsetmeye gelince, cevap vermeye gerek yok. Eski rejimin kalıntılarına bağlı tüm Mücahit Tugayları, Halk Savunma Kuvvetleri, Halk Güvenliği, ed-Debabin ve teröristler katılıyor. Bazıları savaşa fiilen katılanlar arasında değil, Genel Komutanlık içinden planlama süreçlerine katılanlar arasındalar. Savaşa katıldıklarını doğruladıkları, feshedilmiş rejimin sembollerinin kayıtlı itirafları var. Ayrıca çok sayıda kişiyi tutukladık ve Hattab, Hartum ve Doğu Nil'deki kampları saldırıya uğradı.



İsrail, Gazze'deki tampon bölgeyi genişletmek için acele ediyor

 İsrail ordusunun dün Gazze şehrinde bir evi yıkmasının ardından yükselen dumanlar (AP)
İsrail ordusunun dün Gazze şehrinde bir evi yıkmasının ardından yükselen dumanlar (AP)
TT

İsrail, Gazze'deki tampon bölgeyi genişletmek için acele ediyor

 İsrail ordusunun dün Gazze şehrinde bir evi yıkmasının ardından yükselen dumanlar (AP)
İsrail ordusunun dün Gazze şehrinde bir evi yıkmasının ardından yükselen dumanlar (AP)

İsrail, Gazze Şeridi’nde işgal altındaki bölgeler (Sarı Hattın doğusu) ile Hamas'ın faaliyet gösterdiği bölgeleri (Sarı Hattın batısı) birbirinden ayıran Sarı Hattın yaklaşık 3 kilometre batısında yeni bir tampon bölge oluşturmaya çalışıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan silahlı gruplardan saha kaynaklarına göre İsrail'in bu çabaları, ateşkesin ikinci aşamasına geçmeden önce sahadaki yeni durumu istikrara kavuşturmayı amaçlıyor. Bu çabalar, işgalci İsrail güçlerinin tampon bölge için istedikleri yerleri belirlemelerine olanak tanıyan evlerin yıkılması ve arazinin düzleştirilmesini içeriyor.

Sahadaki bu gelişmeler, İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir'in geçtiğimiz pazar günü Gazze Şeridi'ndeki İsrail güçlerini teftiş ederken yaptığı açıklamalarla tutarlıydı. Zamir, Sarı Hattın yeni bir sınır, yerleşim yerleri için ileri bir savunma hattı ve bir saldırı hattı oluşturduğunu söyledi.

Buna karşın Hamas liderlerinden Husam Bedran, Zamir'in açıklamalarının işgalin ateşkes anlaşmasının şartlarına uymadığını açıkça ortaya koyduğunu vurguladı. Bedran dün Fransız Haber Ajansı AFP'ye yaptığı açıklamada, Hamas’ın anlaşmanın ikinci aşamasına geçilmeden önce İsrail'in ateşkese yönelik ihlallerine son verilmesini istediğini belirtti.


Netanyahu: Şam ile temaslar bir anlaşmayla sonuçlanmadı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump (AP)
TT

Netanyahu: Şam ile temaslar bir anlaşmayla sonuçlanmadı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump (AP)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ABD Başkanı Donald Trump (AP)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisinden dün yapılan açıklamada, Suriye meselesine ilişkin ABD'nin de katıldığı son görüşmelerin iki taraf arasında bir anlaşma veya mutabakata yol açtığı iddiaları yalanlandı.

Açıklamada, Suriye ile ilgili konularda Washington'ın himayesinde görüşmeler ve temaslar yapıldığı, ancak bunların henüz ön görüşme aşamasında olduğu vurgulandı.

Bu konuda herhangi bir anlaşma veya niteliksel ilerleme olduğu yönündeki iddiaların doğru olmadığı vurgulanan açıklamada, temasların ABD'nin bölgede yürüttüğü daha geniş diplomatik çabaların bir parçası olduğu belirtildi.

Kaynaklara göre Netanyahu, İsrail medyasının, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantıları sırasında, ABD'nin arabuluculuğuyla iki taraf arasında varılan anlaşmayı imzalamayı reddettiğini bildirmesinin ardından bu açıklamayı yapmak zorunda kaldı.


Şam'daki Mezze Askeri Havaalanı çevresine havan toplu saldırı: Can kaybı yok

İsrail'in geçtiğimiz yaz Şam'a düzenlediği hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in geçtiğimiz yaz Şam'a düzenlediği hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (Reuters)
TT

Şam'daki Mezze Askeri Havaalanı çevresine havan toplu saldırı: Can kaybı yok

İsrail'in geçtiğimiz yaz Şam'a düzenlediği hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (Reuters)
İsrail'in geçtiğimiz yaz Şam'a düzenlediği hava saldırıları sonrasında yükselen dumanlar (Reuters)

Suriye Devlet Televizyonu dün akşam başkent Şam'daki Mezze Askeri Havaalanı çevresine ‘nereden ateşlendiği bilinmeyen’ havan topları düştüğünü, ancak herhangi bir can kaybı yaşanmadığını bildirdi.

Suriye Arap Haber Ajansı SANA’ya konuşan askeri bir kaynak, üç havan topunun Şam'daki Mezze Askeri Havaalanı çevresini hedef aldığını, ancak herhangi bir can kaybı veya maddi hasara yol açmadığını söyledi. SANA, ‘İlgili yetkililer Mezze Askeri Havaalanı çevresine konuşlandı ve havan toplarının nereden ateşlendiğini belirlemek için soruşturma başlattı’ bilgisini aktardı.

Reuters geçtiğimiz kasım ayında, ABD'nin Suriye ile İsrail arasında bir güvenlik anlaşmasının önünü açmak için Şam'daki bir hava üssünde askeri olarak konuşlanmayı planladığını bildirmişti.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre hava üssü, İsrail ve Suriye arasında gelecekte imzalanacak bir saldırmazlık anlaşması kapsamında silahsızlandırılmış bölge oluşturulması beklenen Suriye'nin güneyindeki bazı bölgelerin girişinde yer alıyor.

O dönemde SANA, Suriye Dışişleri Bakanlığı'ndan bir kaynaktan bilgiler aktaran Reuters'ın haberini yalanlamış ve ‘Reuters'ın Suriye'deki ABD üsleri hakkında yayınladığı haberlerin hiçbir gerçeklik payı yoktur’ ifadelerini kullanmıştı.

ABD, Suriye ile İsrail arasındaki gerilimi azaltmak ve Şam'ın İsrail'in son zamanlarda ele geçirdiği topraklarını geri almasını sağlayacağını umduğu bir güvenlik anlaşmasına varmak için iki taraf arasında arabuluculuk yapıyor.