Sudan Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Hamideti Şarku'l Avsat'a konuştu: Başkenti kontrol ediyoruz ve dış müdahale korkumuz yok

Birliklerinin asi olduğunu yalanlayan HDK Komutanı, 30'dan fazla diplomatik misyonun tahliyesine katkıda bulunduklarını söyledi.

Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (Reuters)
Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (Reuters)
TT

Sudan Hızlı Destek Kuvvetleri Komutanı Hamideti Şarku'l Avsat'a konuştu: Başkenti kontrol ediyoruz ve dış müdahale korkumuz yok

Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (Reuters)
Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (Reuters)

Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti), kuvvetlerinin üç önemli şehri (Hartum, Kuzey Hartum ve Omdurman) neredeyse tamamen kontrol altında tuttuğunu su, elektrik ve diğer hizmet sorunlarına çözüm bulmak için vatandaşlarla yakın çalıştıklarını ifade etti. Çatışmalar nedeniyle Sudan halkının maruz kaldığı insani koşulların ağırlaşmasından duyduğu üzüntüyü dile getiren Hamideti, “Bu, savaşı ateşleyenlerin üzerinde büyük bir sorumluluktur” dedi.
HDK Komutanı Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, kuvvetlerinin ‘insani ateşkes’ anlaşmasını ‘halkın acılarını hafifletmek’ için imzaladığını vurguladı. Hamideti, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD'ye savaşı sona erdirmek için gösterdikleri iyi niyetten dolayı teşekkür etti.
Kuvvetlerinin çılgına dönerek vatandaşları ve diplomatları hedef aldığına dair söylentileri yalanlayan Hamideti, karşı tarafça başlatılan söz konusu propagandanın bu kısmını “yerel ve uluslararası kamuoyu nezdinde HDK’nin imajını zedelemek” olarak değerlendirdi. “Biz bu tür iftiralara maruz kalmaya alışkınız” diyen Hamideti, HDK’nin çeşitli yabancı ülkelerden 30'dan fazla diplomatik misyon ve sakinin tahliyesine katkıda bulunduğunu ve “bunu kim yaparsa yapsın sivilleri hedef almadığını” belirtti.
Hamideti, eski rejimin kalıntılarını savaşın kapsamını genişletmeye çalışmakla suçlayarak, HDK’nin ülkenin güvenlik ve istikrarını korumak ve bu savaştan kaynaklanabilecek riskleri azaltmak için çalıştığını vurguladı. "Bölge ülkeleri Sudan'ın ve bölgenin güvenlik ve istikrarı konusunda yakın işbirliği içinde çalışıyor ve tabii ki salt Sudan meselesine müdahale etmeyecekler" diyerek aynı zamanda dış veya bölgesel müdahale korkularını da ortadan kaldırıyor.
“Çerçeve Anlaşması’nı yeniden hayata geçirmek için çalışıyoruz. Biz anlaşmalara ihanet etmeyiz.”

- Sahadaki durumla ilgili çelişkili bilgiler var. Sizin güçlerinizin durumu nedir?
Çelişkili haberler, darbeci ordu liderlerinden ve onların arkasında yalanlar uyduran ve yanlış bilgiler yayan devrik rejimin radikal destekçilerinden kaynaklanıyor. Ancak belki de başkent Hartum dahil şehirlerde sizin (Şarku’l Avsat) yapacağınız kısa bir gezinti, tutarsızlıkları gidermek ve işleri yoluna koymak için yeterlidir.
Allah’a şükür güçlerimiz, Hartum'u neredeyse tamamen kontrol altında tutuyor ve darbeci güçlerle eski rejimin destekçilerinin kalıntılarına karşı büyük bir üstünlük elde etti.

- Hangi stratejik bölgeleri kontrol ediyorsunuz?
Kontrol ettiğimiz bölgeleri sıralayamam ama üç önemli şehri (Hartum, Kuzey Hartum ve Omdurman), neredeyse tamamen kontrol altına aldığımızı ve geriye yalnızca küçük noktaların ve bölgelerin kaldığını söyleyebilirim.

- Sahadaki bir sonraki adımınız nedir?
Bir sonraki adım, sahadaki verilerle belirlenir. Sonraki adımlarımızı açıklamıyoruz.

“Eski rejimin sembollerinin cezaevinden çıkması bekleniyordu ve bu darbe senaryosu içinde geldi.”

- Ordu Genel Komutanlığı'nda sürekli çatışmalar yaşanıyor. Sizce bu son çatışma mı?
Az evvel söylediğim gibi, saha planımızı açıklamıyoruz. Saha, birçok faktör göz önünde bulundurularak yönetilir.

- Bazıları, her iki tarafın da ilan ettiği zaferleri sadece destekçilerine moral vermek olarak yorumluyor. Bu konu hakkında ne söylersiniz?
Bu, gerçek dışı bir tablo çizmeye çalışan karşı taraf için geçerli olabilir ama bizim güçlerimiz için durum farklı. Bizim ifadelerimiz, zaferlerin boyutunu ve doğruluğunu yansıtan canlı bir gerçeklik ve neredeyse tam bir kontrol var.

- Çatışmaların sonunun yakın olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu mesele beklenti ve isteklerle değil, sahada belirlenir. Ancak halkımızın ızdırabını hafifletmek için bu sayfayı bir an önce çevirmeyi umuyoruz. Defalarca söylediğimiz gibi savaş hiçbir zaman seçeneklerimiz arasında olmadı. Ancak bu bize dayatıldı. Kendimizi ve eski rejimin yönetimine geri dönmeyi reddeden halkımızın isteklerini savunmak zorunda kaldık.

- 72 saatlik yeni bir ateşkes ilan edildi. Kalıcı barışı bunun üzerine inşa etmek mümkün mü?
Öncelikle iyi niyetinden dolayı ABD'ye ve özellikle de bizimle temas halinde olan Dışişleri Bakanı Sayın Antony Blinken'e teşekkür ediyoruz. Başta Suudi Arabistan ve BAE olmak üzere kardeş ve dost ülkelere de şükranlarımızı sunuyoruz.
Biz halkımızın ızdırabını dindirmek ve insani koridorlar açmak için ateşkesi kabul ettik. Ancak karşı taraf ateşkesin şartlarına uymadı ve ihlal etmeye devam etti. Uçak ve top mermilerine maruz kalan masum vatandaşlara karşı büyük zulümler yaptı.
Bu nedenle diyoruz ki: Kim 72 saatlik ateşkese uymazsa, yakın ve uzak gelecekte taahhütlerini yerine getirebileceğini zannetmiyorum. Diğer bir konu ise şu ki, darbe güçleri ve devrilen rejimin kalıntıları, birçok karar alma merkezinden bize karşı mücadele veriyor. Ordunun kararlarını kontrol eden birden fazla taraf olduğu bizce kanıtlandı. Peki, çatışmaların ve düşmanlıkların kalıcı olarak durdurulmasını hangi tarafla inşa edeceğiz?!

- Vatandaşlar arasında gerçek bir ızdırap var: su ve elektrik sıkıntısı, hizmet dışı kalan hastaneler, kapalı bankalar, dükkanlar… Ayrıca bir kıtlık korkusu var ve insanların parası da yok. Bu hizmetleri daha erken geri getirme planları var mı?
Halkımızın maruz kaldığı bu insani koşullardan üzüntü duyuyoruz. Bu noktada savaşı başlatanlara büyük sorumluluk düşüyor. Şimdi vatandaşla iş birliği içinde bu sorunlara acil çözümler arıyoruz ve bu dosya için çaba harcıyoruz. Eminiz ki hızlı çözümler üreteceğiz.

“Suudi Arabistan, BAE ve ABD'ye savaşı durdurma çabalarından dolayı teşekkür ediyoruz.”

- Güçlerinizin kontrolden çıktığı, sizin onların kontrolünü kaybettiğiniz ve sivilleri canlı kalkan olarak kullandıkları söyleniyor. Ayrıca bir de siz diplomatları mı hedef alıyorsunuz?
Bu, darbecilerin ve onların arkasındaki aşırılık yanlılarının, güçlerimizin yerel ve uluslararası kamuoyu nezdindeki imajını bozmak için yürüttükleri propagandanın bir parçasıdır. Biz artık bu tür yalanlara alışmış durumdayız.
Güçlerimiz büyük çaba sarf ediyor. Sonuncusu şimdiki darbe girişimi olan birçok planı bozdu. Bu kriz sırasında, yabancı toplulukların çoğunun tahliyesine büyük katkı sağladık. Peki şimdi soruyorum: Asi güçler bu tür eylemleri nasıl gerçekleştirebilir?!
Darbeci silahlı kuvvetlerin liderleri, sivilleri canlı kalkan yapanların ta kendileridir. Onların tüm kampları bizim aksimize mahallelerin ortasındadır. Bizim kamplarımız ise yerleşim yerlerinin dışında bulunuyor.
Darbeciler hava saldırılarıyla, toplarla mahallelerde insanları katlettiler. Peki biz o mahallelerde miydik, yoksa bir yerde onların yanlarında mıydık?! Diplomatik misyonlara gelince, soruyu HDK tarafından boşaltılan misyonlara yöneltebilirsiniz. Çeşitli yabancı ülkelerden 30'dan fazla diplomatik misyon ve sakini tahliye ettik.

- Tarafsız bir ülkede Burhan ile sizin aranızda bir görüşme yapılması için Milli Ümmet Partisi'nden bir girişim var. Bu girişime katılıyor musunuz?
Bu anlamda bir inisiyatif almadık.

- Kırılgan ekonomik duruma ek olarak, çok sayıda ordunun varlığı ve güvenlik açıkları çerçevesinde savaşın bir iç savaşa dönüşmesinden endişe ediliyor. Siz bu ihtimali nasıl görüyorsunuz?
Savaşı iç savaşa çevirmek isteyenler var ve tabiiki, bunlar ordunun darbeci liderleri. Arkalarında da eski rejimin kalıntılarından gelen radikal yandaşları var. Ülkenin güvenlik ve istikrarını korumak ve bu savaştan doğabilecek riskleri azaltmak için şu anda birçok tarafla koordinasyon halindeyiz.

“Eski rejim güçlerinin çok sayıda üyesini yakaladık.”

- Sudan savaşına dış bölgesel müdahale korkusu var mı?
Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Çünkü bölge ülkeleri, Sudan'ın ve bölgenin güvenlik ve istikrarı konusunda yakın çalışmalar yürütüyor ve tabii ki tamamen Sudan meselesine müdahale etmeyecekler.

- Savaşınızın orduyla değil, onun liderleriyle ve İslamcılarla olduğunu defalarca dile getirdiniz. Bu hususta ne söylemek istersiniz?
Evet, bu bir gerçek. Silahlı kuvvetlerin liderleriyle, darbecilerle ve onların arkasındaki devrik rejimin kalıntılarıyla, aşırılık yanlılarıyla savaşıyoruz. Ahmed Harun'un yaptığı açıklamayla gerçekler ortaya çıktı. Harun, bu savaşta silahlı kuvvetlerle Mücahit Tugayları ve Halk Savunması Kuvvetleri’nin koordinasyonunun ve katılımının varlığını vurguladı.

- Eski rejimin kalıntılarının orduya sızmasını hangi seviyede görüyorsunuz?
Eski rejimin kalıntıları, silahlı kuvvetlerin müştereklerini ve karar alma mekanizmalarını kontrol ediyor. Ancak silahlı kuvvetler saflarında bu durumu reddeden onurlu insanlar da mevcut.

- Sahadaki güçleri ve büyüklükleri ne kadar?
Bu sorunun cevabını saklı tutuyoruz.

- Çerçeve Anlaşması’na geri dönüş bekliyor musunuz?
Evet, silahlı kuvvetlerin darbeci liderlerinin devrilmesinden veya teslim olmasından sonra Çerçeve Anlaşması’na dönüş olacaktır. Bu bizim halkımızın önünde söz verdiğimiz bir antlaşmadır ve biz antlaşmalara ihanet etmeyiz.

- Beşir rejimi liderlerinin cezaevinden çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce bu eylemin arkasında kim var? Savaşa katılmalarından veya siyasi bir rol oynamalarından korkuluyor mu?
Eski rejiminin sembollerinin cezaevinden salıverilmesi bekleniyordu ve bu, silahlı kuvvetlerin liderleri ve rejimin kalıntıları tarafından hazırlanan darbe senaryosu çerçevesinde gelen bir adımdı. El-Huda Hapishanesi’nden ve akabinde Omdurman'dan mahkumların çıkarılması ve ardından feshedilen rejimin sembollerinin serbest bırakılmasıyla çıkış süreci başladı. Bütün bunlar Burhan ve onun askeri ve eski rejim kalıntılarının aşırılık yanlısı liderlerinden oluşan zümresi tarafından yapıldı. Savaşa katılımlarından bahsetmeye gelince, cevap vermeye gerek yok. Eski rejimin kalıntılarına bağlı tüm Mücahit Tugayları, Halk Savunma Kuvvetleri, Halk Güvenliği, ed-Debabin ve teröristler katılıyor. Bazıları savaşa fiilen katılanlar arasında değil, Genel Komutanlık içinden planlama süreçlerine katılanlar arasındalar. Savaşa katıldıklarını doğruladıkları, feshedilmiş rejimin sembollerinin kayıtlı itirafları var. Ayrıca çok sayıda kişiyi tutukladık ve Hattab, Hartum ve Doğu Nil'deki kampları saldırıya uğradı.



Mısır-İsrail ilişkileri gerginleşiyor ancak arabuluculuk çalışmaları devam ediyor

Sisi, 2017 BM Genel Kurulu toplantısı sırasında Netanyahu ile bir araya geldi (Reuters)
Sisi, 2017 BM Genel Kurulu toplantısı sırasında Netanyahu ile bir araya geldi (Reuters)
TT

Mısır-İsrail ilişkileri gerginleşiyor ancak arabuluculuk çalışmaları devam ediyor

Sisi, 2017 BM Genel Kurulu toplantısı sırasında Netanyahu ile bir araya geldi (Reuters)
Sisi, 2017 BM Genel Kurulu toplantısı sırasında Netanyahu ile bir araya geldi (Reuters)

Mısır-İsrail ilişkileri, Başbakan Binyamin Netanyahu'nun Doha'daki Filistin hareketinin genel merkezine düzenlenen saldırının ardından, Hamas ve diğer Filistinli grupların liderlerini barındıran bölge ülkelerine yönelik uyarılarını sertleştirmesiyle yeni bir gerginlik aşamasına girdi.

Bölgenin en büyük ve en güçlü ordularından birine sahip olan Mısır, bu tehdide, İsrail'in topraklarına saldırması halinde "korkunç sonuçlar" doğuracağı konusunda Washington'a uyarıda bulunarak yanıt verdi. Şarku'l Avsat'a konuşan uzmanlara göre bu gelişmeler, iki ülke arasındaki çatışmanın sonucuyla ilgili artan bir gerginlik ve beklentiyi ortaya koyuyor. Uzmanlar, Netanyahu'nun "Mısır'ı hedef almaya cesaret edemediğini, çünkü sert bir şekilde yanıt verecek kadar caydırıcı güce sahip olduğunu" vurguladılar.

Kahire'nin bölgedeki nüfuzu ve Katar saldırısının ardından müzakereleri yeniden başlatabilecek tek ülke olması ve Washington'ın İsrail saldırısına ilişkin belirsiz tutumu göz önüne alındığında, Mısır'ın arabuluculuğunun Gazze'deki savaşı durdurma iradesiyle devam edeceğine inanıyorlar.

CNN dün Mısırlı bir yetkilinin şu sözlerini aktardı: “Mısır, ABD'ye, bu hafta Doha'yı hedef alan baskınlar gibi İsrail'in Mısır topraklarında yapacağı herhangi bir operasyonun ciddi sonuçları olacağına dair mesaj gönderdi.”

Bu tutum, Mısır'ın resmi istihbarat teşkilatı başkanı Diaa Rashwan'ın birkaç gün önce Netanyahu'ya “El-Aris ile Tel Aviv arasındaki mesafe çok uzak değil” şeklinde yaptığı uyarıya benziyor ve İsrail başbakanının çarşamba günü yaptığı tehditler devamı niteliğinde.

Netanyahu, özellikle Hamas'tan Filistinli liderlerin sık sık toplantılarına ev sahipliği yapan Mısır'dan bahsetmeden, "Katar'a ve teröristleri barındıran tüm ülkelere şunu söylüyorum: Ya onları sınır dışı edin ya da adalete teslim edin. Eğer siz yapmazsanız, biz teslim edeceğiz" dedi.

Şarku’l Avsat’ın Fox News'ten aktardığına göre İsrail'in ABD Büyükelçisi Yechiel Leiter, çarşamba günü yaptığı açıklamada, İsrail'in salı günü Doha'da gerçekleştirdiği saldırıda herhangi bir hedefi ıskalaması durumunda, bir dahaki sefere tekrar vuracağı konusunda uyardı ve Hamas üyelerinin "her yerde, her zaman" hedef listesinde olduğunu vurguladı.

Eylül ayının başından bu yana, İsrail'in Mısır ve Gazze arasındaki Refah sınır kapısının Filistin tarafını yaklaşık bir yıldır işgal etmesinden ardından Netanyahu ile Mısır arasındaki gerginlik yeniden alevlendi. İsrail Başbakanı, Kahire'ye gaz akışını kesmekle tehdit edince, Diaa Rashwan televizyonda yaptığı bir dizi açıklamada "bunu yapamayacağını ve kaybedenin kendisi olacağını " söyleyerek Filistinlilerin geri dönüşü için sınır kapılarını açmaya çağırdı ve “El Arish ile Tel Aviv arasındaki mesafenin çok uzak olmadığını” hatırlatarak uyardı.

Kuzey Sina Valisi Tümgeneral Halid Megawer, geçtiğimiz ağustos ayında Refah sınır kapısı önünde, Mısır ile İsrail arasında Refah sınır kapısında askeri harekat olup olmayacağına ilişkin bir soruya verdiği yanıtta, “Mısır sınırına yaklaşan herkes, bilinenler için olduğu kadar bilinmeyenler için de kendinden başka kimseyi suçlayamaz” ifadelerini kullandı.

Gerilim artıyor

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve eski Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Rokha Ahmed Hassan, Netanyahu'nun ABD'nin sonsuz desteği nedeniyle tehditlere başvurmakta olduğunu düşünüyor. İsrail Gazze'deki savaşı durdurana, Gazze'den çekilene, yardımların girişine izin verene ve Filistin halkının kendi devletini kurma hakkını tanıyana kadar İsrail'e yaptırım uygulayacak bir mekanizma oluşturmak için birleşik bir Arap uluslararası tepkisine ihtiyaç olduğunu savunuyor.

Suriye sınırının Filistin tarafını ve Philadelphia (Selahaddin) Koridoru'nu işgal etmesinden ve İsrail'in Filistinlileri Mısır'a göç ettirme konusundaki ısrarından beri Mısır ile İsrail arasında yoğun bir gerginlik yaşandığını vurguladı. Bu gerginlik, Netanyahu'nun Kahire'ye yönelik gaz ve diğer konulardaki provokasyonlarıyla daha da artıyor. Hassan, İsrail'in caydırıcılık gücüne sahip oldukları için Türkiye ve Mısır'a saldırmaya cesaret edemediğini ifade etti.

Askeri stratejist Tümgeneral Semir Ferec, İsrail'in sonuçlarını bildiği için bu söylemi Mısır'a yöneltemeyeceği veya buna göre hareket edemeyeceği görüşünde. Netanyahu Mısır'a yaklaşamaz ve bunu çok iyi biliyor. Mısır'ın batısında 44 ülkenin katılımıyla düzenlenen Bright Star askeri tatbikatlarındaki yetenekleri, İsrail'e açık bir mesaj gönderiyor. Ferec, bu İsrail retoriğinin Netanyahu'nun krizlerinden kaçmak için yaptığı bir girişim olduğunu ve daha çok iç tüketime yönelik olduğunu belirtiyor.

Netanyahu'nun yarattığı gerilimin, Rafah geçişinin Filistin tarafının işgali, Philadelphia ekseninin işgali ve barış anlaşmasının ihlali sonrasında bir yıldan fazla süredir artmakta olduğunu ve Mısır'ın güvenliğini koruyabilecek kapasiteye sahip olduğunu vurguluyor.

Doha'ya yapılan saldırının Gazze'deki savaşla ilgili arabuluculuk çabalarına etkisiyle ilgili olarak, Mısır Devlet Enformasyon Servisi Başkanı Diaa Rashwan çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, “İsrail'in Doha'ya yaptığı saldırıya ve Kahire'nin saldırıyı reddetme konusunda Katar ile tam dayanışma içinde olmasına rağmen, arabuluculuk ve müzakere Mısır ve Katar'ın Filistin davasına hizmet etmek için vazgeçmeyeceği bir görevdir” ifadelerini kullandı.

Hamas'ın salı akşamı yaptığı açıklamaya göre saldırıda beş Hamas üyesi öldürüldü. Bunlar arasında, hareketin Gazze lideri ve baş müzakerecisi Halil el-Hayye'nin oğlu Hamam da vardı. Hamam, hareketin üst düzey yetkilileriyle birlikte Gazze'de ateşkes önerisini görüşürken öldürüldü. Katar, bir güvenlik görevlisinin hayatını kaybettiğini duyurdu.

Katar ve ABD ile arabuluculuk çabalarına öncülük eden Mısır, “İsrail işgal güçlerinin bugün Katar Devleti'ne karşı gerçekleştirdiği saldırgan eylem, Katar'ın başkenti Doha'da ateşkes anlaşmasına varmanın yollarını müzakere etmek üzere toplanan Filistinli liderlerin toplantısını hedef aldı” açıklamasında bulundu. Mısır, bunun “Gazze Şeridi'nde ateşkes sağlanması için arabuluculuk çabalarında önemli bir rol oynayan Katar'ın egemenliğine doğrudan bir saldırıdır ve sükunet sağlanması için uluslararası çabaları baltaladığını" vurguladı.

Saldırı, ABD Başkanı Donald Trump'ın "Herkes rehinelerin eve dönmesini ve bu savaşın sona ermesini istiyor. İsrailliler şartlarımı kabul etti ve Hamas'ın da onları kabul etme zamanı geldi" açıklamasından iki gün sonra gerçekleşti.

Büyükelçi Rokha, Mısır'ın arabuluculuğunu sürdüreceğini ve bölgedeki ilişkileri, nüfuzu ve hareketleriyle bu yolu izleyebileceğini vurguladı. Özellikle Washington'ın açıkça kınamadığı saldırının ardından, tüm gözler krizi ve savaşı sona erdirmek için belirleyici bir faktör olarak Mısırlı arabulucuya çevrilmiş durumda.

Ferec, Mısır'ın Filistin davasını korumak ve savaşı sona erdirmek için arabuluculukta kalmaya devam edeceğini değerlendiriyor. İsrail'in Doha saldırısının ardından Mısır'ın daha fazla sorumluluk üstlenmesi gerektiğini ve bu sorumluluktan vazgeçmeyeceğini belirtiyor.


Washington, Libya’daki hükümetlerin temsilcileri arasında Roma’da düzenlenen “gizli” toplantıya katıldı

USNMIL’in Libyalı Temsilciler Meclisi üyeleriyle yaptığı toplantıdan bir kare (UNSMIL)
USNMIL’in Libyalı Temsilciler Meclisi üyeleriyle yaptığı toplantıdan bir kare (UNSMIL)
TT

Washington, Libya’daki hükümetlerin temsilcileri arasında Roma’da düzenlenen “gizli” toplantıya katıldı

USNMIL’in Libyalı Temsilciler Meclisi üyeleriyle yaptığı toplantıdan bir kare (UNSMIL)
USNMIL’in Libyalı Temsilciler Meclisi üyeleriyle yaptığı toplantıdan bir kare (UNSMIL)

ABD’nin Libya Büyükelçiliği, Libya'da iktidar mücadelesi veren iki hükümetin temsilcileri arasında İtalya'nın başkenti Roma'da kısa bir süre önce düzenlenen ‘gizli’ toplantıya ABD’li yetkililerin de katıldığını doğruladı. Öte yandan Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) ülkedeki krizi çözmek için önerdiği ‘yol haritasına’ yerel destek toplamaya devam ediyor.

ABD’nin Libya Büyükelçiliği tarafından salı akşamı yapılan kısa açıklamada, geçtiğimiz hafta, Libya Ulusal Ordu (LUO) Başkomutanı Mareşal Halife Hafter’in oğlu Saddam ile (geçici) Ulusal Birlik Hükümeti (UBH) Başbakanı Abdulhamid ed-Dibeybe’nin yeğeni ve Ulusal Güvenlik Danışmanı İbrahim ed-Dibeybe arasındaki görüşmeye dolaylı bir atıfla ABD'nin Roma'da doğu ve batı kamplarından gelen üst düzey Libyalı yetkililerle görüşme fırsatı bulmasının bir onur olduğu belirtildi.

cf
Saddam Hafter (AFP)

Toplantının amacının Libyalıları bölünmeleri aşmaya ve kurumları birleştirmeye teşvik etmek, istikrarı ve barışı sağlamak olduğunu açıkça ifade eden büyükelçilik, bunların Libya ekonomisinde refahın sağlanması için gerekli koşullar olduğunu ve bunun da Libya halkının ve uluslararası ortaklarının daha fazla kalkınmasına yol açacağını belirtti. Büyükelçilik ayrıca, toplantının Libya ekonomisinin geleceği ve karşı karşıya olduğu zorlukları müzakere etmek, bu zorlukların üstesinden gelmek ve Libya halkının refahını sağlamanın yollarını aramak için bir fırsat olduğunu vurguladı.

Ne Hafter'in oğlu ne de Dibeybe’nin yeğeni görüşmelerin içeriği hakkında resmi bir açıklama yapmadı. Ancak haberlere göre ABD Başkanı Donald Trump’ın Afrika Özel Temsilcisi Massad Boulos, ABD yönetiminin çatışmaya hızlı çözümler getirme çabaları çerçevesinde Libya'daki iki rakip hükümetin temsilcileri arasında Roma'da bir toplantı planladı.

ı8
ABD Başkanı Donald Trump’ın Afrika Özel Temsilcisi Massad Boulos (AFP)

Şarku'l Avsat'ın Fransız dergisi Jeune Afrique'den aktardığına göre Boulos, toplantıda ele alınacak üç temel koşul belirledi, ancak bu koşulların içeriğini açıklamadı. Boulos, Washington'ın müzakere rolünü genişletmesi ve Libya çatışmasının çözümüne daha geniş bir şekilde müdahale etmesi için bu koşulların yerine getirilmesi gerektiğini düşünüyor.

Mareşal Hafter, salı akşamı Bingazi'de milletvekili Adem Busahra ile yaptığı görüşmede, UNSMIL’in desteklediği siyasi sürecin önemini vurguladı. Libya krizindeki siyasi gelişmeler hakkında görüş alışverişinde bulunduklarını belirtti.

UNSMIL, siyasi yol haritasına destek toplamak için devam eden çabalar çerçevesinde salı akşamı Libya'nın batısından ve güneyinden bazı Temsilciler Meclisi üyeleriyle bir toplantı düzenledi.

UNSMIL Başkanı Hanna Tetteh'in geçtiğimiz ay açıkladığı ve kurumların birleştirilmesinin ve ulusal seçimlerin yapılmasının önünü açacak yol haritasının maddelerinin müzakere edildiği belirtildi.

UNSMIL tarafından yayınlanan bir açıklamaya göre ekibi yol haritasına yönelik kademeli bir yaklaşım açıkladı. Bu yaklaşım, Yüksek Seçim Komisyonu'ndaki boş koltukların doldurulması ve seçim çerçevesine gerekli değişikliklerin yapılması gibi temel adımlarla başlıyor. UNSMIL, kapsamlı siyasi süreci kolaylaştırmaya yönelik çabalarına Temsilciler Meclisi üyelerinin destek verdiğini ve ‘yol haritasına yapıcı ve özenli bir şekilde katılmaya istekli olduklarını ifade ettiklerini aktardı.

fgth
Tetteh'in Siyasi İşler Özel Temsilci Yardımcısı Stephanie Khoury (UNSMIL)

Tetteh'in Siyasi İşler Özel Temsilci Yardımcısı Stephanie Khoury, Dört Bölge Sosyal Konseyi ile siyasi yol haritasına ilişkin çeşitli görüşleri tartıştı. Bunlar arasında devlet kurumlarının birleştirilmesi ve güçlendirilmesi ile ulusal seçimlerin yapılması zorunluluğu da yer aldı. Toplantıda ayrıca, UNSMIL’in konseyin çatışmalara barışçıl çözümler getirme ve gerilimleri yatıştırmada oynadığı önemli rolün yanı sıra yakın zamanda yapılan belediye seçimlerine geniş bir katılım olmasını sağlamak için yerel topluluklarla iş birliği yapması da ele alındı.

Öte yandan Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) dün Trablus'ta BM haritasıyla ilgili seçim yasalarını tartışan ‘BM haritasını değerlendirme ve inceleme komitesi’ üyelerinin, haritayla ilgili kalan konuları tamamlamak için henüz tarihi belirlenmemiş bir sonraki toplantıyı gerçekleştireceklerini duyurdu.

cdfrgthy
DYK’nın Trablus'ta yapılan oturumundan bir kare (DYK)

DYK Başkanı Dr. Muhammed Tekele başkanlığında salı akşamı düzenlenen oturumun sonunda DYK, Egemenlik Pozisyonları Komitesi'ni, adaylık sürecini tamamlamak için bir mekanizma üzerinde anlaşmak üzere Temsilciler Meclisi ile irtibat kurmakla görevlendirdi. Komite, bir sonraki oturumda nihai raporunu sunacak. DYK ayrıca, merkezileşmenin sona erdirilmesi ve valilik sisteminin etkinleştirilmesi ile ilgili Yerel Yönetim Yasası'na ilişkin önerilen değişiklikleri onayladı ve bu değişikliklerin Temsilciler Meclisi'ne sevk edilmesi için gerekli yetkileri verdi.

Diğer taraftan Libya Yüksek Seçim Komisyonu dün, ikinci aşamada 34 belediye meclisi için yapılan seçimlerin nihai sonuçlarını onayladı. Geryan Birinci Derece Mahkemesi'nin kararı uyarınca yasağın kaldırılmasının ardından ilk aşama olarak gerçekleştirilen Şuveyrif Belediye Meclisi seçimlerinin sonuçları da onaylayan Yüksek Seçim Komisyonu, ikinci aşamada seçilecek belediye meclis başkanlarının seçimi için komiteler kurulmasına ilişkin bir karar yayınladı. Bu seçimlerin 14-18 Eylül tarihlerinde yapılması planlanıyor. Yüksek Seçim Komisyonu, alınan bu kararların seçim sürecinin devamı olduğunu ve yerel yönetim düzeyinde demokratik müzakere ilkesini güçlendirdiğini vurguladı.


Suriye Savunma Bakanlığı, SDG kontrolündeki bölgeleri hedef aldığını duyurdu

Deyrizor'daki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), (Arşiv- Reuters)
Deyrizor'daki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), (Arşiv- Reuters)
TT

Suriye Savunma Bakanlığı, SDG kontrolündeki bölgeleri hedef aldığını duyurdu

Deyrizor'daki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), (Arşiv- Reuters)
Deyrizor'daki Suriye Demokratik Güçleri (SDG), (Arşiv- Reuters)

Suriye Savunma Bakanlığı dün yaptığı açıklamada, Halep'in doğusunda bir konut binasının bombalanması sonucu iki kişinin hayatını kaybetmesinin ardından, Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDF) kontrolünde bulunan bölgelerdeki ateş kaynaklarını hedef aldığını duyurdu.

Açıklamada, "SDG güçleri, el Cerrah Askeri Havaalanı ve Meskene şehri civarında kontrolleri altındaki mevzilerinden sorumsuz ve şaşırtıcı bir şekilde şiddetli bir bombalama saldırısı başlattı. Saldırıda, Halep'in doğu kırsalındaki el Kayariye, Rasm elaAhmer ve Habuba Kebir köylerindeki sakinlerin evleri hedef alındı. Bombalama sonucunda iki sivil şehit oldu, üç sivil de yaralandı" ifadeleri yer aldı.

Bakanlık, bölgeye konuşlandırılan güçlerin harekete geçirilerek ateş kaynaklarına yönelik operasyon başlatıldığını, operasyonların halen devam ettiğini bildirdi.