Kuruluş öncesi ve sonrasında Kral Abdülaziz’in gıda güveliği konusundaki endişesi

Gelişmekte olan ülkedeki yerleşim ve tarım projeleri, Amerikalıları ve Fransızları heyecanlandırdı.

1950’de ürünlerini taşıyan Suudi çiftçiler. (George Washington Üniversitesi Kral Abdülaziz Araştırma ve Arşiv Vakfı)
1950’de ürünlerini taşıyan Suudi çiftçiler. (George Washington Üniversitesi Kral Abdülaziz Araştırma ve Arşiv Vakfı)
TT

Kuruluş öncesi ve sonrasında Kral Abdülaziz’in gıda güveliği konusundaki endişesi

1950’de ürünlerini taşıyan Suudi çiftçiler. (George Washington Üniversitesi Kral Abdülaziz Araştırma ve Arşiv Vakfı)
1950’de ürünlerini taşıyan Suudi çiftçiler. (George Washington Üniversitesi Kral Abdülaziz Araştırma ve Arşiv Vakfı)

Gıda güvenliğini sağlamak, babalarımızın ve dedelerimizin krallığını yeniden kurma yolculuğundan bu yana Kral Abdülaziz bin Abdurrahman’ın (Allah rahmet eylesin) başlıca endişelerindendi. Kurucu Kral, birleşip büyük varlığı (Suudi Arabistan Krallığı) kurduğunda, güvenliği yaymanın, yeni ortaya çıkan devlet için idari düzenlemeleri onaylamanın, eğitimi yaymanın, tedavi için acil bir sağlık sistemine kavuşmanın, ölümlere neden olan salgın ve bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmenin yanı sıra gıda güvenliğini de öncelikleri arasına koydu.

Araştırmacı, tarihçi ve Kral Abdülaziz’in tarihiyle ilgilenen Dalal bint Zayed Al Maadi, Şarku’l Avsat’a tarım alanının ötesine geçen, kalkınmaya, sosyal, politik, iç ve dış güvenlik hedeflerine yönelik dikkat çekici ve verimli projelerle Kral Abdülaziz’in halkın gıda güvenliğini sağlamak için gösterdiği çabaları belgeledi.

Çölde yerleşim, tarımsal örtülü bir sosyal reform olarak sayılıyor. Al Maadi, Kral Abdülaziz’in hayatının başlangıcında ve İkinci Suudi Devleti’nin sonunda, babasından, büyükanne ve büyükbabasından Birinci Suudi Devleti hakkında sosyal reformun önemini fark ettiğini belirtti. Aktardığına göre Kral Abdülaziz, bilgeliğine dayanarak, hayatları istikrarsızlıkla karakterize edilen ve koşulları ganimetlere bağlı olan göçebe kavimleri yerlerinde seyretti.

Bu bağlamda Kral Abdülaziz, kıl ve yün yerine ‘Hicr’ adı verilen, çamurdan yapılmış yerler oluşturarak çöle yerleşme kararı aldı. Kral Abdülaziz, tembelliğe yol açacak veya yeniden yerleşim projesinin kurulmasının işaretlerini istikrarsızlaştıracak her türlü adımla yüzleşmeye gayret etti. Okul kurma girişiminde bulunduğunda okullarda çok sayıda fakih görevlendirildi, onlara fon sağlandı, halka arpa ve buğday tohumları dağıtıldı.

Fransız yazar J. Benoist Mechin, bu konuya merakla yaklaşırken, “Ülkenin büyük bir kısmı çöl iken, bir ülkenin gücünün ve güvenliğinin tarıma dayanması garip değil mi? Onu sulayacak bir nehir yok ve yılda sadece yedi santimetre yağmur almıyor mu?” diye sormuştu.

Al Maadi şunları söyledi:

“Kral Abdülaziz’in çabaları Hicr’in kuruluşundan sonra da devam etti. Dikkatini çiftçilere hizmet etmeye ve onların koşullarını iyileştirmeye odakladı. 4/4/1347 H. (20/9/1928 M.) tarihinde çiftçilere referans olmak, onların ihtiyaçlarını karşılamak ve aralarında çıkabilecek anlaşmazlıkları çözmek amacıyla Medine’de bir ziraat dairesi kurulmasına dair kraliyet onayı çıkarıldı.”

Başkan olarak Şeyh Abbas Kamkamci, üye olarak Şeyh Salih Şaklabha ve diğerlerinden oluşuyordu. H. 1350/ M. 1931 yılında yeniden teşkilatlandırılarak ve üye sayısı artırılarak daire, Ziraat Müdürü denilen bir başkan ve dönemin Medine Prensi Muhammed bin Abdulaziz Al Suud’a bağlı kıdemli çiftçilerden oluşan dört fahri üye içeriyordu.

Tarım işlerinde erken bakım

Araştırmacı sözlerine şöyle devam etti:

“Daha sonra H. 1351/ M. 1932 yılında Abdullah Süleyman başkanlığındaki Maliye Bakanlığı, tarım makine ve ekipmanlarının ithalatının ve ilerleyen yıllarda bunları taksitle çiftçilere satmanın yanı sıra, örnek çiftliklerin kurulmasıyla ilgili görevleri denetleyerek tarımsal işlerle ilgilendi. Bu adım, ülkedeki tarım hareketini teşvik etmek açısından olumlu bir ivmeydi.”

H. 1358/ M. 1939 yılında Temsilciler Meclisi’nde, çiftçilerin borçlarının ödenmesi ve koşullarının iyileştirilmesi için çalışacak, Maliye Bakanlığı çatısı altında bir tarım idaresi kurulmasının gerekliliği görüşüldü. Ancak teklif, mevcut zamanın böyle bir projenin uygulanmasına elverişli olmaması nedeniyle birkaç görüşmeden sonra reddedildi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Kraliyet çabalarına uygun olarak hükümet, Maliye Bakanlığı’nın her kabilenin tarımsal mülklerini tescil ettirme talebini onayladı ve her bölgede çiftliklerin yönetimiyle görevlendirilen bir organ görevlendirildi. Bu organ, emirlikten bir üye, belediye veya belediye meclisinden bir üye ya da belediyesi olmayan bölgelerde idari konseyden bir üye, maliyeden bir üye, emniyetten bir üye ve mahkemeden bir üyeden oluşuyordu. Böylece her heyet çalışmasını bitirdiğinde bile, varsa arazinin adı, sınırları, yeri, sahibinin adı, varsa mülkün kontrolünü ele geçirmek için yapılan iddianın tarihi hakkında kapsamlı bilgi veriyordu.

Çiftçilere hizmet veren tarım organları kurulmaya devam etti. H. 1361/ M. 1942 yılında kralın çuval buğdayla temsil edilen yardımını bölüşmek üzere bir komite oluşturuldu ve toplam mali miktar, her çuval buğday için 30 riyal oldu.

H. 1367/ M. 1948 yılında Kral Abdülaziz, tarımın gelişimini denetleyecek ilk organ olarak Tarım Müdürlüğü’nün kurulması emrini verdi. Bunu yöneten ilk kişi, Maliye Bakanı Abdullah Süleyman’ın gözetiminde Muhammed Salih Kazaz oldu.

Devlet destekli özel tarım şirketleri

Al Maadi konuya dair şunları söyledi:

“Suudi halkı da başta H. 1348/ M. 1929’da Taif şehrinde kurulan Hayırsever Tarım Şirketi olmak üzere Suudi hükümetinden büyük destek alan tarım şirketlerinin oluşumuna aktif olarak katkıda bulundu. Taif’teki çiftçileri teşvik etmek için Taif Valisi Prens Faysal, su kaldırma makineleri getirip Şubra kuyusuna yerleştirme girişiminde bulundu.”

Prens Faysal, bu çalışmayla halkın bu durumu iyi izleyip, onları cesaretlendirmeye çalıştı ve böylece halkın o işi taklit etme isteği oluştu. Bu tarım makineleri, Vadi Fatıma çiftçilerinin birçok tarım makinesi getiren bir tarım şirketi kurmasına kadar, halk arasında tarımın canlanmasına katkıda bulundu.

Fotoğraf Altı: Taif’teki tarım hayır kurumu, Hicaz ve Necid Krallığı döneminde tarım şirketlerinin kurulmasına yönelik bir modeldi.
Taif’teki tarım hayır kurumu, Hicaz ve Necid Krallığı döneminde tarım şirketlerinin kurulmasına yönelik bir modeldi.

Tarım şirketlerinin kurulması ve devlet desteğinin devamında, tarım arazilerini canlandırmak ve buralarda kuyu açmak amacıyla bir tarım anonim şirketi olan Al-Wajh Şirketi kuruldu. Şirket, Vecih halkının isteği üzerine Şura Konseyi’nin 8/5/1350 H./ 16/12/1931 M. tarihli ve 510 sayılı kararı ile oluşturuldu.

H. 1352/ M. 1933 yılında Suudi hükümeti, Şeyh Muhammed Surur es-Sabban’ın Hicaz’ın ihracatını birleştirmeyi ve bunların yönetimi ve yeniden canlandırılması üzerinde çalışmayı amaçlayan bir tarım şirketi kurma talebini kabul etti. Hisse sayısı başlangıçta bin adetti ve her birinin fiyatı 5 riyaldi. H. 1355/ M. 1936 yıllında Medine’de artezyen kuyularının kazılmasına başlanması ve yavaş yavaş modern makine ve aletlerin sağlanması amacıyla özel bir şirket kuruldu. Bu şirket, hükümet tarafından onaylanmış, 26 maddeden oluşan özel bir sistem geliştirmiştir. Şirketin toplam hisse sayısı bin 500 olup, her hissenin değeri peşin ödenmiş 2 riyaldi.

Tarım şirketlerinin başarısı sonucunda Krallık’ta, H. 1368/ M. 1948 yılında Abdullah bin Muhammed bin Suveylem’in başkanlığını yaptığı ve geniş tarım arazilerinin yatırımı için çalışan Al-Bukayriyah Şirketi gibi bir başka şirket daha kuruldu. Bu şirket, Maliye Bakanı Abdullah Süleyman’ın övgüsünü kazanınca refah yolundaki adımlarını hızlandırdı. En önemli başarılarından biri de kuyulardan su çekmek için 30’dan fazla makine ithal etmesi ve bunların el-Badai ve el-Bukayriyah kuyularına kurulmasıydı.

Uluslararası El-Harc Tarım Projesi

El-Harc Tarım Projesi, tarım ürünlerini güvence altına almak ve gelişmekte olan ülkelerdeki kalkınma projelerine kapı açmak amacıyla Suudi Arabistan’da düzenlenen önemli bir faaliyet sayılıyor. Bununla ilgili olarak araştırmacı Al Maadi, Kral Abdülaziz’in ürünlerine güvenmek ve yurt dışından ithalatı azaltmak için el-Harc’da tarım projesi kurma fikrini idari adımlarla başlattığına dikkat çekti.

Konuyla ilgili olarak Ahmed Abdul Gafur Attar şu açıklamada bulundu:

 “El-Harc, Kral Abdülaziz’in İbn Süleyman’a sunduğu bir fikirdi ve onu bunu uygulamakla görevlendirdi. İbn Süleyman, onu kralın mührüyle mühürledi, açtı, fikri iyice inceledi. Daha sonra yerleşik öğretilerin rehberliğinde onu hayata geçirmek için çalıştı. Kral, İbn Süleyman’a olan güveninden dolayı onu, H. 1354/ M. 1936 yılında el-Harc’ı geliştirme fikrini hayata geçirmekle sorumlu tuttu. Tarımla ilgili ilk denemeler H. 1358/ M. 1939 yılında başladı. Toplam 30 beygir gücündeki ilk iki küçük pompa, kaburga gözüne yerleştirildi.”

Fotoğraf Altı: M. 1950 yılında Suudi uzman ve tercüman Abdurrahman bin Kasım’ın yetkinliğinde, el-Harc’daki Hafş Dagra çiftliğinin denetçisi sertifikası verildi.
MS. 1950 yılında Suudi uzman ve tercüman Abdurrahman bin Kasım’ın yetkinliğinde, el-Harc’daki Hafş Dagra çiftliğinin denetçisi sertifikası verildi.

Araştırmacı Al Maadi, el-Harc tarım projesinin genel olarak Suudi Arabistan Krallığı’ndaki etkisi hakkında bunun, Krallık’taki kalkınma projelerine kapı açıcı olduğunu belirtti. Bu aynı zamanda Tarım Bakanı ve Tarımsal Proje Direktörü Kenneth Edwards’ın Washington’da projede elde edilen başarılar hakkında yaptığı konuşmadaki sözleriyle de ortaya koyuldu.

El-Harc Tarım Projesi ayrıca, yönetim ve tarımı birleştiren yetkinliklerin yaratılmasına da katkıda bulundu. Proje aynı zamanda, ithal edilenin iki katı tarımsal üretim elde edilmesini sağladı. Bu durum, büyük taşıma araçlarıyla çevredeki bölgelere tedarikte en büyük etkiye sahip olan tarımsal ürünlerin yetiştirilmesinin genişlemesine katkıda bulundu.

Ayrıca proje, el-Harc’ın güneybatısında yer alan ve 700 hektarı aşmayan bir alana sahip olan Kafs Dagra projesi ve ayrıca H. 1369/ M. 1949’da ortaya koyulan el-Hofuf tarım projesi gibi proje fikrinin takip edilmesi açısından da ilgi uyandırdı. Ticari gübre kullanmak için bol hurma mahsulü elde etmek, eski ve modern yerel çiftçilerin topraklarını sürmek için sabanlarla deneyler yapmak ve Hofuf’ta bir tarım enstitüsü kurmak için çalışmak gibi çeşitli denemeler başarılı oldu.

Araştırmacı, projenin Suudi ve ABD hükümetleri arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde önemli bir rol oynadığına dikkat çekti. Öyle ki tarımsal proje, projenin siyasi öneme sahip olması nedeniyle iki ülke arasındaki işbirliğinin bir örneği haline geldi. Aynı zamanda güvenlik ve refahın tesisine de katkıda bulundu. Krallık halkına yiyecek sağladı. Ayrıca Krallık’ta modern bir kalkınma başlangıcı için çeşitli işçilerin eğitilmesine de katkıda bulundu. H. 1370/ M. 1950’de tarım ve hayvancılık üretimi, değerinin işçilik maliyetlerini aştığı noktaya ulaştı. Kenneth Edwards’ın da belirttiği gibi el-Harc çalışanları, dış yardımdan zamanında vazgeçmeye hazırlık amacıyla Suudileri yeni makineleri kullanma konusunda eğitmeye başladı.

El-Harc Tarım Projesi, artan talebin bir sonucu olarak kurulan Barnes Manufacturing’e bağlı bir acente kurarak, pompa ve motorlarının onarımı konusunda eğitim alıp iş fırsatları da elde etti. 65 adet pompa kurulumu yaparak ve kullanıcılarına rehberlik ederek katkı sağladı. Kalitesiyle Suudi hükümetinin memnuniyetini kazandı. Bu da Suudi Arabistan’ın 750 pompa daha sipariş etmesine vesile oldu.

Araştırmacı, el-Harc tarım projesinin H. 19/1/1372’de Riyad’da demiryolunun açılmasına katkıda bulunduğunu vurguladı. Araştırmacıya göre bu durum, daha sonra çöl yollarını canlandırması ve çevre köylerde modern bir tarım kalkınması oluşturması ümidiyle Kral Suud’u Riya, Dammam, Medine, Cidde ve Mekke’yi birbirine bağlayan demiryolu projesinin tamamlanmasının hızlandırılmasının gerekliliği konusunda emirler vermeye teşvik etti.

Ürünleri için örnek çiftlikler ve fabrikalar

Al Maadi, tarım projesinin Maliye Bakanı’nın Mekke ve Cidde arasındaki Hada’da bulunan çiftlik gibi çeşitli sebzelerin üretimiyle öne çıkan çiftlikler kurmaya çalıştığını belirtti. Söz konusu çiftlikte, Al-Shara’i’deki domates suyu fabrikasına sevk edilen domateslerin bir kısmı Mekke ve Cidde’deki pazara, bir kısmı da Cidde’deki yabancı topluluğa dağıtılıyordu. Aynı şekilde bamya, karnabahar ve patlıcan da buradan alınıp pazarda satılıyordu. Çiftlik aynı zamanda, hayvanlara yem olarak kullanılan bol miktarda yonca üretimiyle de öne çıktı. Bu nedenle çiftlikteki keçi sayısı arttı. Bu da bir kısmının satılmak üzere Mekke’ye gönderilmesini sağladı.

Süt inekleri ve yeni doğmuş buzağılara gelince bunlar, her biri 5 galon kapasiteli 4 bin 803 teneke kaplarla Mekke’ye nakledilenler gibi, et ve peynir üretimi için kullanılıyordu. Çiftlikteki işçi sayısı 75 kişiye ulaşırken müdürlük, birçok tarım işinde kullanılmak üzere tüm aksesuarlarıyla birlikte traktör bile ithal etti. Maliye Bakanı ise bunu çiftliğinde kullanmakta hızlı davrandı.

Ayrıca Hamad Süleyman’ın suyun araziye uygun bir şekilde dağıtılacağı, arazinin içine sıkışan çakıl, taş ve kemiklerin temizleneceği, tarım yöntemlerine aşina çiftçilerin ve gurbetçilerin getirileceği, tohum, fide, çelik, pulluk ve su vinci gibi modern tarım makinelerinin sağlanacağı bir teknik planlayarak buranın örnek bir çiftlik haline getirilmesine katkıda bulunduğu Mekke-i Mükerreme’deki Al-Shara'i çiftliği de yıllar içerisinde örnek bir çiftlik haline geldi. Ülkeye hurma, buğday, sebze ve meyve sağladı. Bu çiftlikteki çalışmalar, Süleyman kontrolünde yürütüldü.



Dubai'deki BM İklim Zirvesi'nde Filistin'e destek gösterisi düzenlendi

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)
TT

Dubai'deki BM İklim Zirvesi'nde Filistin'e destek gösterisi düzenlendi

(Arşiv-AA)
(Arşiv-AA)

Aktivistler, bu yıl başkanlığını Birleşik Arap Emirlikleri'nin yürüttüğü COP28'in dördüncü gününde, konferans alanı Expo City Dubai'de BM'nin gözetiminde olan ve iklim müzakerelerinin yapıldığı Mavi Alan'da (Blue Zone) İsrail pavilyonunun yakınında toplandı.

Filistin'e destek sembolü haline gelen "karpuzlu bayraklarla" gösteriye katılan aktivistler, İsrail'in saldırılarında hayatını kaybedenlerin isimlerini okuyarak Filistin'e destek verdi.

Acil ateşkes çağrısında bulunan aktivistler, dünyada adalet sağlanmadan iklim değişikliğiyle mücadelenin de adil şekilde yapılamayacağını ifade etti. Söz konusu gösteriye Filistinli aktivistler de katıldı.


KİK ülkeleri ham petrol üretimi ve rezervlerinde dünyada ilk sırada yer alıyor

Geçtiğimiz Aralık ayında Riyad’da düzenlenen KİK Yüksek Konseyi’nin 43. oturumu (SPA)
Geçtiğimiz Aralık ayında Riyad’da düzenlenen KİK Yüksek Konseyi’nin 43. oturumu (SPA)
TT

KİK ülkeleri ham petrol üretimi ve rezervlerinde dünyada ilk sırada yer alıyor

Geçtiğimiz Aralık ayında Riyad’da düzenlenen KİK Yüksek Konseyi’nin 43. oturumu (SPA)
Geçtiğimiz Aralık ayında Riyad’da düzenlenen KİK Yüksek Konseyi’nin 43. oturumu (SPA)

Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ülkeleri ham petrol üretiminde, bu petrolün rezervlerinde ve doğal gaz rezervlerinde dünyada birinci, ticaret fazlasında ise dünyada ikinci sırada yer alıyor.

KİK Genel Sekreterliği tarafından, Katar’da liderlik düzeyinde düzenlenecek KİK Yüksek Konseyi’nin 44. oturumunun arifesinde bir açıklama yayınladı.

Açıklamaya göre, KİK ülkelerinin küresel olarak konumları şöyle;

-KİK ülkelerinin ham petrol üretimi, ham petrol rezervleri ve doğalgazda dünyada ilk sırada

-Bu ülkeler cari fazlada dünya ikincisi.

-Toplam ihracatta dünya çapında beşinci.

-Cari fiyatlarla gayri safi yurt içi hasılada dünya çapında dokuzuncu.

-Karşılıklı ticaret açısından onbirinci.

-Toplam ithalatta ise 14. Sırada.

Genel Sekreterlik, sürdürülebilir kalkınma göstergelerinin 2022 yılı hedeflerine ilişkin olarak, öncelikli olarak temiz yakıtlara ve teknolojiye bağımlı olan nüfus oranının yüzde 99,3 ile yüzde 100 arasında değiştiğini belirtti.

Güvenli yönetilen içme suyu hizmetlerinden yararlanan nüfusun ise yüzde 99,2 ile yüzde 100 arasında değiştiğini bildirdi.

Arıtılan tehlikeli atıkların yüzdesinin ise yüzde 70,5 ila yüzde 100 arasında olduğunu ekledi.

Eğitim, öğretim ve işgücü dışındaki 15-24 yaş arası gençlerin oranının ise yüzde 2,4 ile yüzde 19,4 arasında değiştiğine dikkat çeken KİK Genel Sekreterliği, kadınların parlamentoda sahip olduğu sandalye oranının yüzde 1,5 ila yüzde 50 arasında olduğu bilgisini verdi.

KİK Genel Sekreterliği, bu ülkelerde tıbbi gözetim altında gerçekleşen doğumların yüzde 100 olduğunu vurguladı.

Aynı zamanda, kapsamlı kalkınmanın en belirgin göstergelerinden biri olarak KİK ülkelerinin yüzde 100’ünün gıdaları güvenli bir şekilde saklama, kirlilik riskini azaltmaya yönelik ulusal stratejilerin yanı sıra iklim değişikliği stratejisini ulusal tarım politikalarına uyarlama becerisine sahip olduğu ifade edildi.

KİK nüfusunun yüzde 100’ünün aynı zamanda elektrik hizmetleri ve temiz teknolojiden faydalandığı, pişirme yakıtı konusunda güvencede olduğu ve temel hizmetlere (eğitim ve sağlık) erişimlerinin olduğu bildirildi.

KİK Genel Sekreterliği, temel güvenli içme suyunun yanı sıra özel ihtiyaçları olan kişilere uygun altyapı ve materyallere sahip olan KİK okullarının yüzde 100 olduğunu belirtti.

Dünya Bankası (WB) birkaç gün önce yayınladığı bir raporda, KİK bölgesindeki ekonomik çeşitlendirme çabalarının meyvelerini vermeye başladığını ve daha fazla reform ihtiyacının devam ettiğini bildirmişti.


Suudi Arabistan’ın Uluslararası Denizcilik Konseyi’ne üyeliği ne anlama geliyor?

Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) Londra’daki genel merkezi (Medya Hizmetleri)
Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) Londra’daki genel merkezi (Medya Hizmetleri)
TT

Suudi Arabistan’ın Uluslararası Denizcilik Konseyi’ne üyeliği ne anlama geliyor?

Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) Londra’daki genel merkezi (Medya Hizmetleri)
Uluslararası Denizcilik Örgütü’nün (IMO) Londra’daki genel merkezi (Medya Hizmetleri)

Muna Almanjoomi 

Suudi Arabistan’ın Ulusal Ulaştırma ve Lojistik Hizmetleri Stratejisi, İngiltere’nin başkenti Londra’da 143 ülkenin ‘evet’ oyu kullanmasıyla, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) Konseyi üyeliğine ulaşma yönündeki iddialı hedeflerine ulaştı.

Ülkedeki uzman otoriteler, bu adımın, ulaştırma sektörüne yönelik stratejinin başlatılmasından bu yana gösterilen çabaların bir sonucu olduğunun altını çizdi.

Ayrıca Suudi Arabistan’da lojistik sektörünün altyapısını geliştirmeyi, yerel ekonomiyi çeşitlendirmeyi ve ülkenin lider yatırım destinasyonu ve küresel lojistik merkezi konumunu güçlendirmeyi amaçlayan lojistik merkezlerine yönelik genel planın başlatılması gibi müteakip girişimler sonucunda elde edilen büyük bir kazanım olduğunu vurguladı.

Al Faysal Üniversitesi’nde ekonomi işleri uzmanı olan Muhammed El Kahtani, Suudi Arabistan’ın şu anda, özellikle örgütün en önemli hedeflerinden biri olan çevrenin korunması ve karbon emisyonlarının azaltılması konusunda küresel olarak aktif bir rol üstlenmek istediğini söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabai’dan aktardığı habere göre Kahtani, Riyad’ın IMO Konseyinde yer almasının, denizlerin ve ulaşım yollarının korunmasına ilişkin rolünün etkinleştirilmesine katkı sağlayacağına dikkat çekti.

Suudi Arabistan’ın, çevreyi korumayı da dikkate alarak deniz, hava ve kara taşımacılığı alanlarında lojistik çemberini genişletmeye çalıştığını da belirtti.

Stratejik konum

Kahtani, “Ülkenin üç kıta arasında yer alan coğrafi konumu, özellikle dünyanın doğusunu batısına bağlamaya çalışan, limanlar içindeki ulaşım hareketini artıracak jeopolitik ve ekonomik hareketlerin mevcut olması, onu küresel ticaret, özellikle de deniz taşımacılığı için önemli bir rota haline getiriyor. Bu adım aynı zamanda Suudi deniz yollarından geçen malların hacmini de artıracak” dedi.

1969 yılında IMO’ya katılan Suudi Arabistan, hedeflerine ve girişimlerine ulaşmaya katkıda bulunma taahhüdünün ardından, IMO girişimlerini aktif olarak destekleyen en önde gelen ülkelerden biri olarak kabul ediliyor.

IMO’ya dair

1958 yılında kurulan ve merkezi Londra’da bulunan IMO’nun, Fildişi Sahili, Gana, Kenya, Filipinler ve Trinidad ve Tobago’da beş bölge ofisi bulunuyor.

IMO, 174 üye devletin yanı sıra üç ortak üye ve 64’ü hükümetlerarası kuruluş ve 81’i sivil toplum kuruluşu olmak üzere 145’ten fazla tarafı içeriyor.

BM’ye bağlı kuruluş, deniz taşımacılığının emniyetini sağlamak, gemilerden kaynaklanan kirliliği azaltmak ve deniz ortamının ve doğanın korunmasına yardımcı olan girişimleri uygulamak için tasarlanmış uluslararası standartları belirleyen küresel denizcilik otoritesidir.

Ulaştırma ve Lojistik Bakanı Salih bin Nasır el-Casir konuya ilişkin açıklamasında şunları söyledi;

Suudi Arabistan uluslararası organizasyonlar ve forumlarda uluslararası konumunu gördüğümüz, çok sayıda büyük başarılara sahip tarihi bir aşamadan geçiyor. Bu da ülkenin Expo 2030 gibi pek çok önemli uluslararası etkinliğe ev sahipliği yapma hakkı elde etmesini sağladı.

Ulaştırma Bakanı, bu konudaki çabaların sürdürülmesi ve çeşitli kuruluşlara üye ülkeler arasındaki ikili ilişkilerin derinleştirilmesinin önemine dikkat çekerek, açıklamasına şu ifadelerle devam etti;

“Bu durum, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın başlattığı strateji doğrultusunda, Suudi Arabistan’ın sektördeki çaba ve girişimlerini öne çıkarma fırsatı sağlıyor. Suudi denizcilik sektörünün dünya çapında ileri seviyelere gelmesine katkıda bulunmak ve ülkenin küresel lojistik merkezi konumunu pekiştirmek amacıyla birçok iddialı girişim hayata geçiriliyor.”

Deniz filosu bölgesel olarak birinci sırada

Suudi Arabistan Ulaştırma Genel İdaresi (TGA) ise konuya ilişkin açıklamasında şu ifadeleri kullandı;

Suudi Arabistan’ın zaferi, deniz taşımacılığı sisteminin 2030 Vizyonu’na uygun olarak geliştirilmesine verdiği sürekli desteğin ve bunun başarılmasında önemli bir faktör olan deniz ortamının korunması ve muhafaza edilmesi için ülke tarafından benimsenen girişimlerin bir sonucudur. Üyelik aynı zamanda örgütün girişimlerini harekete geçirme fırsatı sunacak ve küresel ticaret ile deniz taşımacılığına ilişkin uluslararası düzenleme ve yasaların geliştirilmesine katkıda bulunacaktır. Deniz filomuz bölgesel olarak birinci sırada bulunduğu ve Suudi limanları dünyadaki en verimli limanlar arasında yer aldığından bu adım, Suudi ticaret hacmiyle tutarlıdır.

TGA, Ulusal Ulaştırma ve Lojistik Hizmetleri Stratejisi’nin, Suudi denizcilik sektörünün dünya çapında ileri seviyelere ulaşmasına katkıda bulunan birçok iddialı girişim ve hedefi benimsediğine de dikkat çekti.

Suudi Arabistan, 2030 yılına kadar yılda 40 milyon konteyner elleçlemeyi, takas ve kargo elleçleme prosedürlerini kolaylaştırmayı ve Doğu ile Batı arasında bir buluşma noktası olarak ve küresel ticaretin yüzde 13’ünün Kızıldeniz’den geçtiği rota olarak ülkenin stratejik konumundan faydalanarak, yolcu gemileri ve kıyı taşımacılığı yoluyla deniz turizmini geliştirmeyi hedefliyor.

Suudi Arabistan, Nisan ayında Dünya Bankası’nın (WB) yayınladığı Lojistik Performans Endeksi’nde dünya genelinde 17 sıra yükselerek ulaştırma ve lojistik sisteminde bir başarıya daha imza atmış, 160 ülke arasında 38. sıraya yükselmişti.


Katar Emiri, Macron ile "Gazze'de insani ara ve kalıcı ateşkes çabalarını" görüştü

(AA)
(AA)
TT

Katar Emiri, Macron ile "Gazze'de insani ara ve kalıcı ateşkes çabalarını" görüştü

(AA)
(AA)

Katar Emirlik Divanından yapılan yazılı açıklamaya göre, Katar Emiri Şeyh Temim ile Macron, başkent Doha'da bir araya geldi.

İki ülke arasındaki ilişkilerin ele alındığı görüşmede, ayrıca İsrail ablukası ve saldırıları altındaki Gazze Şeridi ile işgal altındaki Batı Şeria'da yaşanan gelişmeler başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası konular konuşuldu.

Şeyh Temim, görüşmede Gazze Şeridi'ndeki sivillerin korunmasının yanı sıra yardımların ulaştırılması ve iki devletin kurulmasını öngören çözümlerin oluşturulmasının kaçınılmazlığına dikkati çekti.

Şeyh Temim, Gazze Şeridi'nde "yeni insani ara ve kalıcı ateşkesin sağlanması için uluslararası çabaların" önemine vurgu yaptı.

Macron, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) Dubai kentindeki Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28'inci Taraflar Konferansı'na (COP28) katıldıktan sonra Katar'a geçmişti.


116 ülke 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kaynaklarını artırma sözü verdi

Katılımcılar Dubai'deki Birleşmiş Milletler iklim değişikliği konferansı COP28’e katıldı ( EPA)
Katılımcılar Dubai'deki Birleşmiş Milletler iklim değişikliği konferansı COP28’e katıldı ( EPA)
TT

116 ülke 2030 yılına kadar yenilenebilir enerji kaynaklarını artırma sözü verdi

Katılımcılar Dubai'deki Birleşmiş Milletler iklim değişikliği konferansı COP28’e katıldı ( EPA)
Katılımcılar Dubai'deki Birleşmiş Milletler iklim değişikliği konferansı COP28’e katıldı ( EPA)

Dubai'de düzenlenen COP28 iklim konferansı başkanlığı tarafından yapılan açıklamada, 116 ülke, dünyanın yenilenebilir enerji kapasitesini 2030 yılına kadar üç katına çıkarmayı amaçlayan bağlayıcı olmayan bir anlaşma imzaladığı bildirildi.

Bu ülkeler, çeşitli ülkelerin ulusal farklılıklarını ve koşullarını dikkate alarak, güneş, rüzgar ve hidroelektrik enerjisinin küresel kapasitesini on yılın sonuna kadar 11 bin gigawatt'a çıkarmak için ‘birlikte çalışma’ sözü verdi. Yenilenebilir enerjinin mevcut kapasitesi küresel olarak 3 bin 400 gigawat.

Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı'na (IRENA) göre, 2022 yılı sonunda küresel yenilenebilir enerji kapasitesi 3.372 GW oldu. Bu kapasitede hidroelektrik yüzde 37 ve güneş enerjisi ise yüzde 31.

Ülkeler ayrıca enerji verimliliğindeki yıllık ilerleme hızını 2030 yılına kadar ikiye katlayarak yüzde 2'den yüzde 4'e çıkarma sözü verdi.

Bu taahhütler bağlayıcı değil.

Avrupa Birliği, Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) COP28 başkanlığının desteğiyle baharda bu yönde bir çağrı başlattı. Çağrıya, küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 80'ini oluşturan G7 ve G20 ülkelerinden de destek geldi.

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen AFP’ye, aylardır hazırlık aşamasında olan bu duyurunun piyasalara ve yatırımcılara çok güçlü bir mesaj olduğunu söyledi.


'COP28'... 30 milyar dolarlık iklim çözümleri fonu

BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed, Dubai'deki “COP28” konferansının ikinci gününde ülke liderleriyle hatıra fotoğrafında (Reuters)
BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed, Dubai'deki “COP28” konferansının ikinci gününde ülke liderleriyle hatıra fotoğrafında (Reuters)
TT

'COP28'... 30 milyar dolarlık iklim çözümleri fonu

BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed, Dubai'deki “COP28” konferansının ikinci gününde ülke liderleriyle hatıra fotoğrafında (Reuters)
BAE Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed, Dubai'deki “COP28” konferansının ikinci gününde ülke liderleriyle hatıra fotoğrafında (Reuters)

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Devlet Başkanı Şeyh Muhammed bin Zayed Al-Nehyan, dün Dubai'de düzenlenen BM İklim Konferansı’nın (COP 28) ikinci gününde yaptığı konuşmada, dünya çapında iklim çözümleri için 30 milyar dolarlık bir fonun kurulduğunu duyurdu. Zayed, 2030'a kadar 250 milyar doların toplanmasını ve yatırılmasını amaçladıklarını belirtti.

Dün (Cuma) düzenlenen konferansın ikinci gününde dünya liderleri, gezegeni kurtarmak için çağrıda bulunan konuşmalar yaptı. İngiltere Kralı III Charles, gezegeni koruma konusunda hızlı ve kararlı adımlar atılması gerektiğini vurgulayarak, "Dünyanın umutları devlet başkanları ve hükümetlere dayanıyor" diyerek, "COP 28"in gerçek bir dönüşümün başlangıcı olmasını umduğunu ifade etti.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi, liderleri birlikte çalışmaya ve gelişmekte olan ülkelere iklim değişikliği ile mücadele için teknoloji ve finansman sağlamaya çağırdı.

Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva ise Amazon yağmur ormanlarının çoğunluğuna ev sahipliği yapan ülkesinin iklimi koruma konusunda liderlik yapmaya hazır olduğunu belirtti.

Birçok konuda anlaşma sağlanmasına rağmen, tazminat fonları ve iklim değişikliği ile mücadelede hala çözülmemiş anlaşmazlıkların olduğu bir atmosferde, fosil yakıtların gelecekteki kullanımının azaltılması veya terk edilip edilmeyeceği konusundaki soruların hala tartışma konusu olduğu görülüyor.


Katar Dışişleri Bakanlığı: Saldırılara rağmen Filistin ve İsrail tarafları arasındaki müzakereler devam ediyor

İsrail ile Hamas arasındaki yedi günlük ateşkesin sona ermesinden kısa bir süre sonra çatışmalar yeniden başladı.  İsrail 1 Aralık’ta Gazze Şeridi'ndeki Refah Mülteci Kampı’na baskın düzenledi. (AFP)
İsrail ile Hamas arasındaki yedi günlük ateşkesin sona ermesinden kısa bir süre sonra çatışmalar yeniden başladı.  İsrail 1 Aralık’ta Gazze Şeridi'ndeki Refah Mülteci Kampı’na baskın düzenledi. (AFP)
TT

Katar Dışişleri Bakanlığı: Saldırılara rağmen Filistin ve İsrail tarafları arasındaki müzakereler devam ediyor

İsrail ile Hamas arasındaki yedi günlük ateşkesin sona ermesinden kısa bir süre sonra çatışmalar yeniden başladı.  İsrail 1 Aralık’ta Gazze Şeridi'ndeki Refah Mülteci Kampı’na baskın düzenledi. (AFP)
İsrail ile Hamas arasındaki yedi günlük ateşkesin sona ermesinden kısa bir süre sonra çatışmalar yeniden başladı.  İsrail 1 Aralık’ta Gazze Şeridi'ndeki Refah Mülteci Kampı’na baskın düzenledi. (AFP)

Katar Dışişleri Bakanlığı bugün, İsrail'in insani ateşkesin bu sabah sona ermesiyle birlikte Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarına devam etmesine rağmen, Filistin ve İsrail tarafları arasındaki müzakerelerin ateşkes durumuna dönme amacıyla devam ettiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Arap Dünyası Haber Ajansı’ndan (AWP) aktardığına göre Katar, İsrail'in Gazze saldırısına yeniden başlamasından duyduğu derin üzüntüyü dile getirdi. Bakanlık’tan yapılan açıklamada, İsrail ile Filistinliler arasında arabuluculuk konusunda çalışma taahhüdü verildi. Ateşkesin sona ermesinin ardından Gazze Şeridi'nin bombalanmaya devam edilmesinin arabuluculuk çabalarını karmaşık hale getirdiği ve Gazze’deki insani felaketin daha da kötüleşeceği vurgulandı.

Sivillerin hedef alınmasını, toplu cezalandırma politikasını ve Gazze Şeridi'ndeki vatandaşları zorla yerinden etme girişimlerini kınadığını yineleyen Katar, Gazze'ye yardım ve insani yardım akışının kesintisiz bir şekilde sağlanmasının gerekliliğinin altını çizdi.


Suudi Arabistan'daTikTok uygulamasına yönelik boykot kampanyası devam ediyor

Suudi Arabistan'da TikTok’u boykot kampanyasına çok sayıda ünlü de katıldı. (AP)
Suudi Arabistan'da TikTok’u boykot kampanyasına çok sayıda ünlü de katıldı. (AP)
TT

Suudi Arabistan'daTikTok uygulamasına yönelik boykot kampanyası devam ediyor

Suudi Arabistan'da TikTok’u boykot kampanyasına çok sayıda ünlü de katıldı. (AP)
Suudi Arabistan'da TikTok’u boykot kampanyasına çok sayıda ünlü de katıldı. (AP)

Suudi Arabistan'da Çin merkezli TikTok uygulamasının boykot edilmesine yönelik kampanya hız kazanarak devam ediyor. Protesto, TikTok'un Suudi içeriğine kısıtlamalar getirmesine ilişkin Suudi kullanıcılardan gelen şikayetler üzerine haftalar önce başlamıştı.

Söz konusu kısıtlamalar, uygulamanın özellikle Suudi içeriğine ilişkin politikaları ve hedefleri hakkında şüphelere ve soru işaretlerine yol açtı.

‘#Boycott_TikTok’ ve ‘#Boycott_TikTok28’ hashtag'leri, sosyal medya sitelerinde uygulamanın kalıcı olarak silinmesi ve kullanılmaması yönünde artan çağrılarla trend oldu. Önde gelen Suudi içerik üreticilerinin de TikTok’un kalkınmayı destekleyen ya da teşvik eden video klipleri sildiğine dikkat çekmesiyle kriz derinleşti. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Suudi Arabistan'a karşı saldırgan olduğunu düşündükleri içeriklerin yayınlanmasına izin verilmesine karşı Suudi Arabistan'da halkın öfkesi arttı.

Söz konusu kriz TikTok yönetimini ‘bu iddiaları şiddetle reddettiğini’ söylediği bir açıklama yayınlamaya sevk etti. Açıklamada, bunun ‘TikTok'un içerik yönetimi politikalarına ilişkin yanıltıcı bir imaj yaydığı’ vurgulandı.

Etkiler ve tepkiler

İstatistiklere göre söz konusu kriz TikTok'un Suudi kullanıcılarının sayısında düşüşe yol açtı. Çok sayıda Suudi ünlü de yayın boykotu ilan etti, ardından uygulamanın değerlendirmesi düştü.

TikTok, güveni yeniden tesis etmek amacıyla internet sitesinde, özellikle Suudi içerikler için bir hashtag sayfası açtı. Ancak bu adımlar, halkın memnuniyetsizliğini ifade etmenin ve Suudi Arabistan'ı savunmanın bir sembolüne dönüşen kampanyanın hızını kesmedi.


Saudi Space ve Axiom Space’den mutabakat zaptı

Suudi Arabistan Uzay Ajansı ile Axiom Space (Suudi Uzay Ajansı) arasında iş birliği anlaşmasına imza atıldı.
Suudi Arabistan Uzay Ajansı ile Axiom Space (Suudi Uzay Ajansı) arasında iş birliği anlaşmasına imza atıldı.
TT

Saudi Space ve Axiom Space’den mutabakat zaptı

Suudi Arabistan Uzay Ajansı ile Axiom Space (Suudi Uzay Ajansı) arasında iş birliği anlaşmasına imza atıldı.
Suudi Arabistan Uzay Ajansı ile Axiom Space (Suudi Uzay Ajansı) arasında iş birliği anlaşmasına imza atıldı.

Suudi Arabistan Uzay Ajansı bugün, insanlı uzay uçuş çalışmaları geliştirme alanında lider bir şirket olan Axiom Space ile uzay ve uzay teknolojileri alanlarında iş birliği yapmak ve uzayda mikro yerçekimi araştırmalarını desteklemek üzere bir mutabakat zaptı imzaladı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre söz konusu mutabakatın en önemli çalışma alanlarından biri, Krallık'ta uzay görevlerinin takibi ve mikro yerçekimi ortamında bilimsel ve eğitsel deneylerle ilgili teknoloji ve tesislerin geliştirilmesine katkıda bulunacak bir uzay görev kontrol merkezinin kurulmasına yönelik çalışmalar. Bu mutabakat aynı zamanda uzay endüstrilerinin geliştirilmesi amacıyla alçak Dünya yörüngesindeki araştırmaların desteklenmesine de katkıda bulunacak. Krallık'ta, bu alandaki uluslararası araştırma ve geliştirme faaliyetlerini de destekleyecek.

Anlaşma, Suudi Uzay Ajansı CEO'su Dr. Muhammad et-Temim ve Axiom Space CEO'su Michael Suffardini arasında gerçekleşecek. İletişim ve Bilgi Teknolojileri Bakanı ilgili alanlarda ortaklıkları derinleştirmek amacıyla ABD’ye resmi bir ziyarette bulunan dijital ekonomi, uzay ve inovasyon sistemi heyetine Abdullah es-Savaha başkanlık edecek.

Suudi Uzay Ajansı'nın daha fazla ortaklık kurmaya ve halihazırda kendisiyle iş birliği yapan kuruluşlarla ortaklığını derinleştirmeye kararlı olduğu biliniyor. Buna ek olarak iş birliğini ve entegrasyonu arttırmak ve Krallık'ta uzay sektörünü ve teknolojilerini geliştirmeye yönelik çalışmalar da sürüyor.


BM İklim Zirvesi COP28  Dubai'de başladı

BAE Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı Sultan el-Cabir ( AP)
BAE Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı Sultan el-Cabir ( AP)
TT

BM İklim Zirvesi COP28  Dubai'de başladı

BAE Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı Sultan el-Cabir ( AP)
BAE Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı Sultan el-Cabir ( AP)

Birleşik Arap Emirlikleri’nde ( BAE) düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (COP28) Taraflar Konferansı resmen başladı. Toplantının, ülkeleri temiz enerjilere geçiş hızını artırmaya hedefliyor.

COP28 Başkanı Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri, konferansın başkanlığını BAE Sanayi ve İleri Teknoloji Bakanı Sultan el-Cabir’e devretti. Konferansın başında Şükri, Gazze'de "öldürülen tüm siviller" için bir dakikalık saygı duruşu çağrısında bulundu.

Cabir konferansın açılış konuşmasında, “Bu COP Konferansı, Kayıp ve Hasar Fonu'na 100 milyar dolar sağlamak gibi sözlerimizi yerine getireceğimiziz konferans olsun” diyerek, dünyanın güney yarısının kalkınma ve iklim eylemi arasında seçim yapmak zorunda kalmamasını sağlamak adına finansmanın serbest bırakılmasına yönelik kararlılığın vurgulanması gerektiğini söyledi.

COP28 Başkanı, “Fosil yakıtlar da dahil olmak üzere herhangi bir konuyu incelenmeden bırakmamalıyız. Her ülkeye, her sektöre ve her birimize acil bir görev düşüyor” dedi.

Dubai Emirliği'nde çölün kapılarında yer alan Expo 2020 Uluslararası Sergi alanı, BAE'nin planladığı gibi iki hafta içinde iklim diplomasisinin atan kalbine dönüştürülecek. Birleşmiş Milletler benzer bir şekilde, ülkelerin küresel ısınma sanayi devrimi öncesindeki sıcaklık seviyelerine kıyasla iki santigrat derecenin altında sınırlama sözü verdiği 2015'teki Paris konferansı kadar tarihi bir konferans düzenlemişti.

Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi İcra Sekreteri Simon Steele dün yaptığı açıklamada, "Bu, Paris'ten bu yana en önemli COP. Bugün küçük adımlarla ilerliyoruz, dev adımlar bekliyoruz” şeklinde konuştu.

Bu, 2012'de Katar'dan sonra ikinci kez bir Körfez ülkesinin iklim konferansına ev sahipliği yapması oldu. BM iklim konferansları genellikle her yıl farklı bir kıtada düzenlenmekte. İki yıl önce Asya-Pasifik bölgesindeki ülkeler oybirliğiyle BAE'yi bu konferansa ev sahipliği yapması için aday göstermişti.

Organizatörlere göre, konferansın bitiş tarihi olan 12 Aralık'a kadar yaklaşık 180 devlet ve hükümet başkanının konferansa katılması bekleniyor.