60 yılı aşkın bir süre boyunca ülkesine hizmet eden Kuveyt'in merhum lideri: Şeyh Nevvaf el Ahmed

Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Kuveyt Devleti’nin siyasi yaşamında derin bir iz bıraktı.
Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Kuveyt Devleti’nin siyasi yaşamında derin bir iz bıraktı.
TT

60 yılı aşkın bir süre boyunca ülkesine hizmet eden Kuveyt'in merhum lideri: Şeyh Nevvaf el Ahmed

Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Kuveyt Devleti’nin siyasi yaşamında derin bir iz bıraktı.
Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Kuveyt Devleti’nin siyasi yaşamında derin bir iz bıraktı.

Bu sabah yaşamını yitiren Kuveyt Emiri Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, emir olarak geçirdiği kısa süreye ve yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen ülkesinin siyasi hayatında derin bir iz bıraktı. Emiri, Eylül 2020’de iktidara gelmesinden bir yıl sonra 16 Kasım 2021’kendisine verilen bazı anayasal yetkileri kardeşi Veliaht Prens Şeyh Meşal El Ahmed'e yetki vermek zorunda kalmıştı.

Kuveyt Bakanlar Kurulu, Kabine İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı İsa El-Kandari tarafından okunan açıklamada, anayasanın dördüncü maddesi hükümleri uyarınca Bakanlar Kurulunun Veliaht Prens Şeyh Meşal El-Ahmed'i Emirlik görevine kabul ettiğini duyurdu. Yaşamını yitiren Nevvaf el Ahmed el Cabir, 29 Eylül 2020 tarihinde Kuveyt Anayasası hükümleri uyarınca emirlik görevine getirilmişti.

Fotoğraf Altı: Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, erdemleri ve değerleri teşvik etmeye olan yoğun ilgisiyle öne çıkıyor ve Kuveyt halkı arasında birlik ve dayanışmanın önemine inanıyordu. (KUNA)
Şeyh Nevvaf el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, erdemleri ve değerleri teşvik etmeye olan yoğun ilgisiyle öne çıkıyor ve Kuveyt halkı arasında birlik ve dayanışmanın önemine inanıyordu. (KUNA)

Ülkenin Emiri olarak geçirdiği kısa dönemde merhum Kuveyt Emiri'nin en büyük ilgisini yerel meseleler meşgul etti. Merhum emir, dünyanın tanık olduğu, koronavirüsün yayılmasından kaynaklanan acil durumlara ek olarak, ilgili makamların virüsün ülke üzerindeki yansımalarını sınırlamak için gayretli çaba göstermeleri yönünde yönlendirilmesi üzerine çalıştı.

Kuveyt'in gücünün halkının birliğinden kaynaklandığını, ilerlemesinin ve gelişmesinin ise dayanışma, birlik, özveri ve çalışmalarındaki samimiyete bağlı olduğunu kaydetti.

Kuveyt'in 16’ıncı lideri

Şeyh Nevvaf’ın ülkenin Emiri olarak taç giymesi, İçişleri, Savunma, Sosyal İşler ve Çalışmanı Bakanı olmanın yanı sıra Ulusal Muhafızlar Komutan Yardımcısı, Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı gibi çeşitli görevlerde bulunduğu yaklaşık 58 yıllık siyasi çalışmanın ardından gerçekleşti.

Şeyh Nevvaf, Veliaht Prens olarak geçirdiği 14 yıl boyunca merhum kardeşi Şeyh Sabah el Ahmed es Sabah'a yakındı. Dönemin emiri tarafından 7 Şubat 2006 yılında veliaht prens seçildi.

Fotoğraf Altı: Şeyh Nevvaf el Ahmed el Cabir es Sabah, Ulusal Meclis oturumunda anayasal yemin etmişti. (KUNA)
Şeyh Nevvaf el Ahmed el Cabir es Sabah, Ulusal Meclis oturumunda anayasal yemin etmişti. (KUNA)

1937 doğumlu Nevvaf el-Ahmed, Kuveyt’in 10’uncu lideri Şeyh Ahmed el-Cabir el-Mübarek es-Sabah’ın altıncı oğlu ve Kuveyt hükümdarlarından ikisinin de üvey kardeşi. Şeyh Cabir el-Ahmed (1977 - 2006 yılları arasında Kuveyt’in 13’üncü yöneticisi) ve Şeyh Sabah el-Ahmed de (2006 ve 2020 yılları arasında Kuveyt’in 15’inci emiri) olarak görev yaptılar.

Nevvaf, ülkenin doğusunda başkent Kuveyt'in hemen güneyindeki Havalli kentinde1962'de vali olarak görev yaptı. İdare ettiği şehrin gelişimine büyük emek sarf eden Nevvaf, 1978'de İçişleri Bakanı olarak göreve başladı. 1978'de İçişleri Bakanı olarak göreve başladı. Güvenlik güçlerinin manevi babası ve İçişleri Bakanlığı’nın gerçek kurucusu olarak nitelendirilen Nevvaf, 1978-1988 ve 2003-2006 olmak üzere iki defa İçişleri Bakanlığı görevini yürüttü.

1991 ve 1998 yıllarında Savunma Bakanlığı’nı üstlendiği dönemde Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesine tanıklık etti. 7 Şubat 2006 yılında ise veliaht prens olarak atanırken 20 Şubat’ta ise Veliaht Prens olarak Ulusal Meclis’e bağlılık sözü verdi.

Halkın birliği

2020 yılında yeni Kuveyt Emiri, olarak Ulusal meclis önünde yaptığı açıklamada, ülke anayasasından ve demokrasisinden duyduğu gururu dile getirdi. Kuveyt'in büyük zorluklarla karşı karşıya olduğunu ve bu zorluklarla yüzleşilmesi gerektiğini belirten es-Sabah, "Merhum Kuveyt Emiri, halkına ve milletine çok şey verdi ve başarılarla dolu bir tarih bıraktığı için unutulmaz birçok pozisyonu olan yüce bir semboldü" dedi. Kuveyt'in dayanışma ve hep birlikte zorlukların üstesinden gelmeyi başardığını belirten Şeyh Nevvaf, merhum Şeyh Sabah'ın politikasının Kuveyt için bir işaret olmaya devam edeceğini vurguladı. Kuveyt'in yakaladığı istikrarı sağlamak için elinden gelen her şeyi yapacağını ifade eden yeni Emir, "Kuveyt halkının bana verdiği güvenden ötürü teşekkür ederim” dedi.



Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
TT

Cidde'de Filistin'i destekleme ve İsrail'in tek taraflı adımlarını reddetme konusunda uluslararası mutabakat sağlandı

Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)
Kudüs'teki Kubbetü's-Sahra ve Mescid-i Aksa'nın uzaktan görünümü (Reuters)

Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde, işgal altında bulunan Filistin’deki gelişmelere ilişkin düzenlenen istişare toplantısının ardından ortak bir bildiri yayımlandı. Toplantıya, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Genel Sekreterliği, Arap Birliği ve Afrika Birliği (AfB) Komisyonu’ndan üst düzey heyetler katıldı. Toplantının, Filistin meselesinin seyri ile bölgesel ve uluslararası yansımaları konusunda üç kuruluş arasındaki siyasi eşgüdümün arttığını ortaya koyduğu belirtildi.

Bildiride, ABD Başkanı tarafından açıklanan ve Ekim 2025’te Mısır’ın Şarm eş-Şeyh kentinde Mısır-ABD himayesinde, Katar ve Türkiye’nin katılımıyla düzenlenen Uluslararası Barış Zirvesi’nde imzalanan barış planının, kan dökülmesinin durdurulması, insani yardımların engelsiz şekilde ulaştırılması, İsrail işgal güçlerinin çekilmesi ve normal hayata dönüş için gerekli koşulların hazırlanması açısından temel bir çıkış noktası olduğu vurgulandı. Planın, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 2803 sayılı kararıyla kabul edildiği ve geri dönülmez biçimde ‘iki devletli çözüm’ yolunun açılmasını hedeflediği kaydedildi.

Bu çerçevede üç kuruluş, Gazze Şeridi’nde ya da Batı Şeria’da Filistin halkının zorla yerinden edilmesini hedefleyen her türlü girişim ve planı kesin bir dille reddettiklerini belirtti. Bildiride, bu tür adımların savaş suçu ve uluslararası insancıl hukukun açık ihlali olduğu, ayrıca bölgesel ve uluslararası barış ve güvenliğe doğrudan tehdit teşkil ettiği ifade edildi. İsrail’in Refah Sınır Kapısı’nın tek yönlü açılmasına ilişkin açıklamaları da sert şekilde kınanarak, Gazze Şeridi’ni yaşanamaz bir bölge haline getirmeyi amaçlayan politikaların sonuçlarına karşı uyarıda bulunuldu.

Ortak bildiride, İsrail makamlarının Gazze Şeridi’ne uyguladığı kuşatma ve sistematik aç bırakma politikası kınandı. İsrail’in Refah Sınır Kapısı ile tüm kara ve deniz geçişlerini kalıcı ve güvenli şekilde açmaya zorlanması, insani yardımların herhangi bir kısıtlama olmaksızın ulaştırılmasına izin verilmesi çağrısı yapıldı. Ayrıca Doğu Kudüs dahil Batı Şeria’da yerleşim faaliyetlerinin genişletilmesi, keyfi tutuklamalar, ilhak planları, sözde İsrail egemenliğinin dayatılması, şehir ve mülteci kamplarına baskınlar, altyapının tahrip edilmesi ve nüfusun zorla yerinden edilmesi gibi uygulamaların tehlikesine dikkat çekildi.

Bildiride, tüm İsrail yerleşimlerinin hukuka aykırı olduğu vurgulanarak, bunların dağıtılması ve boşaltılması gerektiği ifade edildi. İşgal güçlerinin koruması altında artan aşırı yerleşimci şiddetine karşı uyarıda bulunulurken, uluslararası topluma bu suçların faillerinin uluslararası ceza hukuku çerçevesinde hesap vermesini sağlama ve BM Güvenlik Konseyi’nin 904 sayılı kararı uyarınca yerleşimcilerin silahsızlandırılmasını hayata geçirme çağrısı yapıldı.

Bildiride, Kudüs’e ilişkin olarak İsrail’in işgal altındaki kentte siyasi, coğrafi ve demografik yapıyı değiştirmeyi amaçlayan tüm uygulamaları reddedildi. Açıklamada, başta Mescid-i Aksa olmak üzere İslam ve Hristiyan kutsal mekânlarının tarihî ve hukuki statüsünün korunmasının zorunlu olduğu vurgulandı.

Ortak bildiride ayrıca, işgal hapishanelerindeki Filistinli mahkûmlara yönelik zorla kaybetme, işkence, infaz ve kötü muamele dahil ağır ihlaller kınandı. Aşırı sağcı İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir’in, tutuklu lider Mervan Bergusi’nin hücresini basarak hayatını tehdit ettiğine dikkat çekilerek, mahkûmların akıbetinin ortaya çıkarılması, korunmalarının sağlanması ve serbest bırakılmaları için uluslararası baskı çağrısı yapıldı.

Üç kuruluş, uluslararası toplumu İsrail’i tüm ihlallerinden dolayı hesap vermeye zorlayacak somut adımlar atmaya ve cezasızlık politikasına son vermeye davet etti. Bu çerçevede, başta Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) ve Uluslararası Adalet Divanı (UAD) olmak üzere ulusal, bölgesel ve uluslararası yargı mecralarının devreye sokulması gerektiği vurgulandı. Açıklamada, Filistin halkı için uluslararası korumanın sağlanmasının zorunlu olduğu ifade edildi. Bildiride ayrıca, Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) Filistin halkının tek meşru temsilcisi olduğu teyit edilerek, Filistin hükümetinin Gazze Şeridi dahil tüm işgal altındaki Filistin topraklarında sorumluluklarını tam olarak üstlenmesinin desteklenmesi talep edildi.

Bildiride, Suudi Arabistan’ın Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nun 80’inci oturumunda açıkladığı Filistin Yönetimi’nin mali sürdürülebilirliğine yönelik acil koalisyon girişimi memnuniyetle karşılandı. Tüm ülkelere bu girişime katılma ve Filistin hükümetine mali destek sağlama çağrısı yapıldı. Ayrıca, 12 Eylül 2025’te BM Genel Kurulu’nda kabul edilen ve Filistin meselesinin barışçıl çözümü ile iki devletli çözümün uygulanmasına ilişkin konferansın sonuçlarını onaylayan karar da olumlu karşılandı. Söz konusu konferansın, Suudi Arabistan ve Fransa’nın eş başkanlığında New York’ta düzenlendiği hatırlatıldı.

Açıklamada, UAD’ın İsrail’in işgal altında bulunan Filistin topraklarındaki yükümlülüklerine ilişkin danışma görüşü takdir edilirken, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı’nın (UNRWA) görev süresinin üç yıl uzatılması kararı memnuniyetle karşılandı. Ajansa siyasi, hukuki ve mali desteğin sürdürülmesinin gerekliliği vurgulanarak, rolünü veya yetkisini zayıflatmayı hedefleyen girişimler reddedildi.

Bildirinin sonunda, Eylül 2025’te Filistin devletini tanıyan ülkelerin tutumları takdir edilirken, diğer ülkelere de Filistin devletini tanımaları ve BM’de tam üyeliğini desteklemeleri çağrısı yapıldı. Bunun, iki devletli çözümün hayata geçirilmesinin temel unsurlarından biri olduğu belirtildi. Açıklamada, bölgede adil ve kalıcı barışın ancak İsrail işgalinin sona erdirilmesi, 4 Haziran 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız ve egemen Filistin devletinin uluslararası meşruiyet kararları ve Arap Barış Girişimi doğrultusunda kurulmasıyla mümkün olacağı vurgulandı.


Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
TT

Suudi Arabistan'ın Tuwaiq projesi kapsamındaki ilk savaş gemisi denize indirildi

Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)
Wisconsin'de Majesteleri Kral Saud gemisinin denize indirilme töreninden, (SPA)

ABD'nin Wisconsin eyaletinde düzenlenen özel bir törenle, Tuwaiq projesi kapsamında üretilecek dört Suudi savaş gemisinden ilki olan "Majesteleri Kral Saud" gemisi denize indirildi.

Gemi, Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Korgeneral Muhammed El-Garibi tarafından, Suudi Arabistan ve Amerikan tarafından çok sayıda üst düzey subay ve yetkilinin katılımıyla denize indirildi.

Korgeneral el-Garibi, genel olarak silahlı kuvvetlerin ve özellikle deniz kuvvetlerinin Suudi liderliğinden aldığı sınırsız desteğin, modernizasyon ve kalkınmada önemli ilerlemeler kaydedilmesine katkıda bulunduğunu vurguladı. Tuwaiq projesinin, Suudi Arabistan'ın en son askeri teknolojilere dayanan, modern ve profesyonel bir deniz kuvveti oluşturma taahhüdünü ve personelinin ileri eğitim ve nitelik programlarını somutlaştırdığını ifade etti.


Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Burhan ile görüştü

Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)
Prens Muhammed bin Salman, Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan'ı kabul etti (SPA)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman, dün Riyad'daki el-Yemame Sarayı'ndaki ofisinde Sudan Geçiş Dönemi Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan ve beraberindeki heyetle bir araya geldi.

Görüşmede, Sudan'daki son gelişmeler, bunların sonuçları, güvenlik ve istikrarın sağlanması için gösterilen çabalar gözden geçirildi.