Suudi Arabistan ve ABD: Sudan’da yürürlüğe giren ateşkese uyumda iyileşme var

Çarşamba günü Hartum’da meydana gelen çatışmalar (AFP)
Çarşamba günü Hartum’da meydana gelen çatışmalar (AFP)
TT

Suudi Arabistan ve ABD: Sudan’da yürürlüğe giren ateşkese uyumda iyileşme var

Çarşamba günü Hartum’da meydana gelen çatışmalar (AFP)
Çarşamba günü Hartum’da meydana gelen çatışmalar (AFP)

Suudi Arabistan ve ABD, bugün yaptıkları ortak açıklamada, Sudan’da varılan ateşkes anlaşmasına yönelik uyumda iyileşme gözlemlediklerini bildirdi.

ABD’nin Hartum Büyükelçiliği’nin Twitter hesabından yapılan açıklamada, ABD ve Suudi Arabistan’ın geçtiğimiz Çarşamba günü ateşkesin ‘ağır’ şekilde ihlal edilmesinin ardından Sudanlı taraflarla iletişim kurduğu ve uyardığı ifade edildi.

Ortak açıklamada, “İki arabulucu ülke, çatışmaların sivilleri tehlikeye attığını, insani yardımı ve ateşkesin ana hedeflerini baltalayarak, temel hizmetlerin yeniden başlamasını engellediğini vurguladı” denildi.

İnsani yardım kuruluşlarının, dün Sudan’ın çeşitli yerlerine çok ihtiyaç duyulan tıbbi malzemeleri ulaştırabildiği, Hartum ve diğer bölgelerde iletişim hizmetlerinin eski haline getirilmesi için onarımların yapıldığı da belirtti.

Riyad ve Washington, Sudanlı tarafları ateşkes anlaşmasında dün kaydedilen bu ‘olumlu ilerlemeye’ devam etmeye çağırdı.

Sudan ordusu ve Hızlı Destek Kuvvetleri’nden temsilciler, geçtiğimiz Cumartesi günü Suudi Arabistan’ın Cidde kentinde 7 günlük ateşkes öngören bir anlaşma imzaladı.



İsrail'den Suudi Arabistan'a bir hafta içinde bakan düzeyinde ikinci ziyaret

İsrail İletişim Bakanı Shlomo Karhi (sağda) ve İsrail Millletvekili David Bitan (solda), Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında faaliyet gösteren Dünya Posta Birliği toplantısı için Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a geldi (AA)
İsrail İletişim Bakanı Shlomo Karhi (sağda) ve İsrail Millletvekili David Bitan (solda), Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında faaliyet gösteren Dünya Posta Birliği toplantısı için Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a geldi (AA)
TT

İsrail'den Suudi Arabistan'a bir hafta içinde bakan düzeyinde ikinci ziyaret

İsrail İletişim Bakanı Shlomo Karhi (sağda) ve İsrail Millletvekili David Bitan (solda), Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında faaliyet gösteren Dünya Posta Birliği toplantısı için Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a geldi (AA)
İsrail İletişim Bakanı Shlomo Karhi (sağda) ve İsrail Millletvekili David Bitan (solda), Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında faaliyet gösteren Dünya Posta Birliği toplantısı için Suudi Arabistan'ın başkenti Riyad'a geldi (AA)

İki ülke arasında normalleşme görüşmeleri sürerken İsrail'den ikinci kez bir bakan, uluslararası toplantı için Suudi Arabistan'a gitti.

İsrail İletişim Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, İletişim Bakanı Shlomo Karhi ve İsrail Meclisi Ekonomi Komitesi Başkanı Milletvekili David Bitan; İletişim Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve diğer kurumlardan yetkililerin yer aldığı 14 kişilik heyetle, Birleşmiş Milletler (BM) çatısı altında faaliyet gösteren Dünya Posta Birliği toplantısına katılmak üzere dün Riyad'a ulaştı.

Karhi'nin buradaki konferansta konuşma yapacağı ve temaslarda bulunacağı belirtildi.

Bu, Tel Aviv'in diplomatik ilişkilerinin bulunmadığı Suudi Arabistan'a İsrail hükümetinden bir hafta içinde ikinci ziyaret oldu.

İsrail Turizm Bakanı Haim Katz da geçen hafta BM çatısı altındaki Dünya Turizm Örgütünün toplantısına katılmak üzere Suudi Arabistan'a gitmişti. Katz'ın ziyareti ilk defa İsrail'den bir bakanın Suudi Arabistan'a ziyareti olarak kayıtlara geçmişti.

Suudi Arabistan-İsrail normalleşme görüşmeleri

İsrail ile Suudi Arabistan'ın diplomatik ilişkisi bulunmuyor. Ancak ABD yönetimi Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Fas ve Sudan ile İsrail arasında sağlanan normalleşme anlaşmalarında olduğu gibi Riyad ve Tel Aviv arasında da benzer anlaşma için arabuluculuk yürütüyor.

İsrailli ikinci bakanın Suudi Arabistan'a ziyareti, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun iki ülke arasında normalleşme anlaşması için yapılan görüşmelere ilişkin verdikleri "olumlu mesajların" ardından gerçekleşti.

Bin Selman, yakın zamanda Fox televizyonuna verdiği röportajda, İsrail ile normalleşme anlaşmasına "her geçen gün daha da yaklaştıklarını" söylemişti. Netanyahu da BM Genel Kurulundaki konuşmasında "Suudi Arabistan ile tarihi bir anlaşmanın eşiğinde olduklarını" dile getirmişti.

Suudi Arabistan'ın Filistin'e atadığı ilk büyükelçi Nayif Bender es-Sudeyri de geçen hafta işgal altındaki Batı Şeria'nın Ramallah kentine gelerek Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a güven mektubunu sundu.

Büyükelçi'nin ziyareti Suudi Arabistan'dan Filistin yönetimine ilk resmi ziyaret olarak kayıtlara geçti.


Suudi Arabistan Kralı ve Veliaht Prens, Ankara'daki terör saldırısını kınadı

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman ( Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman ( Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan Kralı ve Veliaht Prens, Ankara'daki terör saldırısını kınadı

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman ( Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman ( Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdulaziz ve Veliaht Prens Muhammed bin Selman, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Ankara'daki terör saldırısını kınadıklarını belirten birer mektup gönderdi.

Kral Selman, mesajda ülkesinin Türkiye’nin yanında olduğunu bildirdi.

Kral Selman'ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a gönderdiği mektupta, “Ankara'daki terör saldırısı ve bunun sonucu olarak iki polisin yaralandığı haberini aldık. Bizler bu suç eylemini kınıyoruz ve Suudi Arabistan Krallığı'nın Türkiye Cumhuriyeti ve kardeş halkının yanında olduğunu zatıalilerinize bildiririz. Yaralananlar için acil şifa dileriz, Allah'tan ülkenizi ve halkınızı her türlü kötülükten koruması için duacıyız” ifadelerini kullandı.

Veliaht Prens de Erdoğan’a saldırıyı kınayan bir mektup gönderdi.

Muhammed Bin Selman mektubunda, “Ankara'da gerçekleşen terör saldırısı ve sonucunda iki polis memurunun yaralı olduğu haberini öğrendim. Zatıalilerinize, bu suç eylemini kınadığımı ve Kadir Mevla'dan yaralılara acil şifalar dilediğimi belirtiyorum” dedi.


Suudi Arabistan Gayrimenkul Geliştirme Fonu’ndan vatandaşların uygun fiyatlı konutlara ulaşması için yeni karar

REDF Yönetim Kurulu’nun toplantısına Belediye, Köy İşleri ve İskan Bakanı Macid el-Hogail başkanlık etti (SPA)
REDF Yönetim Kurulu’nun toplantısına Belediye, Köy İşleri ve İskan Bakanı Macid el-Hogail başkanlık etti (SPA)
TT

Suudi Arabistan Gayrimenkul Geliştirme Fonu’ndan vatandaşların uygun fiyatlı konutlara ulaşması için yeni karar

REDF Yönetim Kurulu’nun toplantısına Belediye, Köy İşleri ve İskan Bakanı Macid el-Hogail başkanlık etti (SPA)
REDF Yönetim Kurulu’nun toplantısına Belediye, Köy İşleri ve İskan Bakanı Macid el-Hogail başkanlık etti (SPA)

Suudi Arabistan Gayrimenkul Geliştirme Fonu (REDF), şirket ve kurumların rekabetçi fiyatlarla konut arzını artırmalarını sağlamak için, finansman kuruluşlarından gerekli borçlanmayı almalarını desteklemeyi amaçlayan, Gayrimenkul Geliştiricilerini Güçlendirme Programı Tatweer’e yeni ürünlerin eklenmesini onayladı.

Yeni ürünler, 2030 Vizyonu programlarından biri olan konut programının hedeflerine ulaşabilmesi için vatandaşların uygun fiyatlı konutlara hızla sahip olmasına katkı sağlıyor.

Gayrimenkul Geliştirme Fonu Yönetim Kurulu’nun beşinci toplantısı, bugün Belediye, Köy İşleri ve İskan Bakanı ve Gayrimenkul Geliştirme Fonu Yönetim Kurulu Başkanı Macid el-Hogail başkanlığında yapıldı.

Toplantıda, önceki REDF kararlarını takip etmenin yanı sıra, bu yılın ilk yarısında konut destek programlarında elde edilen başarılar gözden geçirildi.

Toplantıda ayrıca, performans ve finansal sürdürülebilirlik, gayrimenkul finansman piyasasının gelişimi ve Müşteri Memnuniyeti Endeksi’ni (CSI) içeren müşteri mükemmelliği performansı gibi çeşitli göstergeler de incelendi.

Yönetim Kurulu, REDF çalışanlarının Haziran 2017’den bu yılın ilk yarısına kadar olan dönemde 720 binden fazla kişinin konut sahibi olmasını sağlayan çabalarına da değindi.

Bakan Hogail, eylül ortasında Riyad’da düzenlenen Cityscape Global Fuarı’nın oturum aralarında, en düşük kar marjıyla inşaat halindeki konutlara sahip olma ihtiyacını karşılayan en yeni finansman çözümlerini tanıttı.

‘Sakani’ programının yararlanıcılarına, finansman kapasiteleri ve uygun konuta sahip olma ihtiyaçları ile orantılı olarak, inşaat halindeki konutlara sahip olmaları için en düşük rekabetçi kar marjı sağlanıyor.

REDF, başlatılan finansman çözümünün, Suudi Arabistan Ulusal Ticaret Bankası, Al Rajhi Bank ve Alinma Bank gibi kuruluşlarla ortaklaşa yürütülen çözümlerden biri olarak değerlendirildiğini açıkladı.

Açıklamada, Suudi ailelerin konut sahibi olmasını destekleyen finansman ve konut çözümlerinin sağlanması konusunda yetkililerle işbirliğinin sürdürüldüğü bilgisi de verildi.


Suudi Arabistan Film Forumu Riyad’da başladı

Katılımcılar, Suudi pazarının teşvik edici olduğuna ve gelecek vadeden toplum için sunacak bir şeyleri olduğuna dikkat çekti (Şarku’l Avsat)
Katılımcılar, Suudi pazarının teşvik edici olduğuna ve gelecek vadeden toplum için sunacak bir şeyleri olduğuna dikkat çekti (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan Film Forumu Riyad’da başladı

Katılımcılar, Suudi pazarının teşvik edici olduğuna ve gelecek vadeden toplum için sunacak bir şeyleri olduğuna dikkat çekti (Şarku’l Avsat)
Katılımcılar, Suudi pazarının teşvik edici olduğuna ve gelecek vadeden toplum için sunacak bir şeyleri olduğuna dikkat çekti (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistan Film Forumu, dünyanın dört bir yanından yönetmen, yapımcı, sektör uzmanları ve yatırımcıların katılımıyla dün Riyad Sergi ve Kongre Merkezi’nde başladı.

Suudi Arabistan Film Komisyonu’nun ev sahipliği yaptığı dört günlük etkinlik, sinemanın sosyal, kültürel ve ekonomik değerini tanıtmayı amaçlıyor.

Forumda ayrıca, Suudi Arabistan’daki film endüstrisinin geleceği gözden geçirilecek. Film yapımını geliştirmek ve teşvik etmenin yanı sıra bunun ulusal ekonomi için önemine vurgu yapılacak.

4 Ekim’e kadar devam edecek olan forum kapsamında düzenlenen oturumlar, film endüstrisindeki eğilim trendleri, küresel uygulamalar ve zorluklar gibi üç ana eksende yoğunlaşıyor.

Dünyanın dört bir yanından yöneticilerin, yatırımcıların ve uzmanların da aralarında bulunduğu yaklaşık 50 konuşmacı, film endüstrisine yönelik en son konuları ve teknolojileri tartışacak.

Kültür Bakanı Yardımcısı Hamed Fayez açılışta yaptığı konuşmada, sanat ve kültürün Suudi toplumunun ruhunu temsil ettiğini ve bunların ülke gelişiminin temel direkleri olduğunu vurguladı.

Fayez, Kültür Bakanlığı ve Suudi Arabistan Film Komisyonu’nun, Veliaht Prens Muhammed bin Selman bin Abdulaziz tarafından parlak bir dünya inşa etmek için başlatılan 2030 Vizyonu ışığında gösterdiği çabalara dikkat çekti.

Fayez, film yapımının, Kültür Bakanlığı’nın, film yapımında değer zinciri için bir buluşma noktası olmak, bilgi alışverişini sağlamak ve Suudi Film Forumu gibi sektörde özel forumlar kurup, geliştirerek desteklemeye çalıştığı ana hedeflerden biri olduğunu vurguladı.

Fayez, “Sinemanın ve filmlerin gücüne, gerçekliğin daha iyiye doğru değişmesinde ve kültürümüzün dünyaya yayılmasında önemli rol oynadığına inanıyoruz. Bu nedenle Film Komisyonu sanatsal ve sinemasal girişimleri desteklemeye, becerilerin geliştirilmesine katkıda bulunmaya devam edecek. Tüm bunlar ülkemizde sanat ve sinema sektörünü geliştirmeye olan kararlılığımızın bir parçası” diye ekledi.


Geri adım atan Avusturya Parlamentosu, Suudi Arabistan'ın dinler arası diyalogdaki rolünü övgü ile karşıladı

Viyana'daki Avusturya Parlamentosu üyesi Ömer er-Ravi (resmi Facebook hesabı)
Viyana'daki Avusturya Parlamentosu üyesi Ömer er-Ravi (resmi Facebook hesabı)
TT

Geri adım atan Avusturya Parlamentosu, Suudi Arabistan'ın dinler arası diyalogdaki rolünü övgü ile karşıladı

Viyana'daki Avusturya Parlamentosu üyesi Ömer er-Ravi (resmi Facebook hesabı)
Viyana'daki Avusturya Parlamentosu üyesi Ömer er-Ravi (resmi Facebook hesabı)

Avusturya Parlamentosu, beş yıl önce Kral Abdullah bin Abdulaziz Uluslararası Diyalog Merkezi (KAICIID) aleyhinde kampanya başlatmıştı. Bugün ise Suudi rolünü, KAICIID’ı ve genel merkezinin Avusturya'nın başkenti Viyana'da olduğu dönemde sağladığı hizmetlere övgüde bulundu.

Viyana'daki Avusturya Parlamentosu üyesi Ömer er-Ravi, KAICIID’ın çabalarına, 12 yıldır sağladığı faaliyetlere, merkezin eski müdürü ve Avusturya'nın Suudi Arabistan Büyükelçisi Faysal bin Muammer'e övgüde bulundu.

Parlamento oturumunda söz alan Ravi, geçtiğimiz günlerde Riyad'da düzenlenen, parlamento heyetinin Kral Abdulaziz Halk Kütüphanesi'ni ziyaret ettiği UNESCO konferansında Suudi Arabistan'ın tarihi miras dosyasında Viyana'ya verdiği destek ve yardımı takdir ile karşıladı. Bu heyette Kültür İşlerinden Sorumlu Devlet Müsteşarı Christoph Thun-Hohenstein, Avusturya'nın Krallık Büyükelçisi Oskar Wüstinger, Viyana Kent Konseyi ve parlamento üyesi Ravi, Dışişleri Bakanlığı UNESCO Dairesi Başkanı Büyükelçi Peter Brezovszky, Avusturya'nın UNESCO Paris Büyükelçisi Regina Figl ve UNESCO'nun kültürel miras dosyasını yönetmek üzere Viyana Şehri Komiseri Rudolf Zunke bulunuyordu.

Ravi, Parlamento heyetinin Riyad'daki Kral Abdülaziz Halk Kütüphanesi ziyareti sırasında Faysal bin Muammer ile birlikte (resmi Facebook hesabı)
Ravi, Parlamento heyetinin Riyad'daki Kral Abdülaziz Halk Kütüphanesi ziyareti sırasında Faysal bin Muammer ile birlikte (resmi Facebook hesabı)

2012’de Suudi Arabistan, Avusturya, İspanya ve Vatikan tarafından kurulan uluslararası kuruluş KAICIID’ın merkezi Genel Sekreter Zuheyr el-Harisi’nin başkanlığında Portekiz'in başkenti Lizbon'da yer alıyor. Öncesinde Viyana'da bulunan bu merkezin yönetim kurulunda birçok ülkeden çeşitli dini liderler bulunuyordu.

KAICIID, çeşitli din ve kültürlere mensup kişiler arasında diyalog ve anlayış sürecini ilerletmeyi, çeşitliliğe saygı kültürünü teşvik etmeyi, uluslar ve halklar arasında adalet ve barışın temellerini oluşturmayı amaçlıyor. Dinlerin insanlığın iyiliğine ulaşmak için diyalog ve işbirliği kültürünü teşvik etmede etkili bir güç olduğuna inanan KAICIID, toplumların karşı karşıya olduğu çağdaş zorlukların ele alınmasında, din adına zulüm, şiddet ve çatışma politikalarına karşı çıkılmasında, diyalog ve bir arada yaşama kültürünün geliştirilmesi konusunda aktif bir role sahip.


Mekke-i Mükerreme'deki saat kulesine yıldırım isabet etti

(AA)
(AA)
TT

Mekke-i Mükerreme'deki saat kulesine yıldırım isabet etti

(AA)
(AA)

Mekke bölgesine dün gece gök gürültüsü eşliğinde yağmur yağdığı sırada Kabe'nin bulunduğu Harem-i Şerif'in yakınındaki ünlü saat kulesine isabet eden yıldırım korku yarattı.

Sosyal medyada yayımlanan görüntülerde, yıldırımın saat kulesine birçok koldan isabet ettiği yer aldı.

İçinde hoteller, alışveriş merkezlerini barındıran ve inşaatı 2010 yılında tamamlanan "Burc es-Saah" adıyla bilinen gökdelen, 600 metre yüksekliğiyle dünyanın en büyük saat kulesi olma ünvanını taşıyor.


Suudi Arabistan'ın yeni Ankara Büyükelçisi Abualnasr, Cumhurbaşkanı'na güven mektubunu sundu

(AA)
(AA)
TT

Suudi Arabistan'ın yeni Ankara Büyükelçisi Abualnasr, Cumhurbaşkanı'na güven mektubunu sundu

(AA)
(AA)

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki kabulde Suudi Arabistan Büyükelçisi Fahad Bin Assaad Bin A. Abualnasr, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubu sundu.

Fahad Bin Assaad Bin A. Abualnasr’ın ailesi ve bazı büyükelçilik mensuplarını Cumhurbaşkanı Erdoğan’a takdiminin ardından hatıra fotoğrafı çektirildi. 

Görüşme, Cumhurbaşkanlığı hesabından da paylaşıldı.

Milli Gün'den sonra güven mektubu

Suudi Arabistan Krallığı’nın 93. Milli Günü önceki gün Ankara’da kutlanmıştı.Suudi Arabistan'ın Ankara Büyükelçiliğince düzenlenen resepsiyona, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Suudi Arabistan'ın Ankara Büyükelçisi olarak atanan Fahad bin Assaad Abu Al-Nasr, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş ve çok sayıda davetli katılmıştı.

Büyükelçi Al Nasr yaptığı konuşmada iki ülke işbirliğine vurgu yaparak şöyle demişti: 

Buradan Suudi Arabistan Krallığı’nın 2030 Uluslararası Expo Fuarına Evsahipliği yapması için adaylığı hususunda verdiği destekten dolayı Türkiye Cumhuriyeti’ne şükranlarımı sunuyorum. Gençliğinin enerjisi ve arzusunu arkasına alan dünya şehirlerinden biri olmak ve bu uluslararası fuara ev sahipliği yapmak için en iyi seviyeyi yakalamak üzere Suudi Arabistan Krallığı'nın başkenti Riyad şehrinden başlayan bu yolculuğu takdir ediyorum. Ayrıca Suudi Arabistan Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti arasındaki tarihi ilişkileri övgüyle anıyorum. Bu ilişkiler Veliaht Prens, Bakanlar Kurulu Başkanı Mohammed b. Salman’ın (Allah Onu Korusun) 2022 Haziran ayında Ankara’ya  gerçekleştirdiği ziyaretle taçlandırılmış ve iki ülke arasında her alanda işbirliğinin derinleştirilmesiyle sonuçlanmıştır. Ayrıca Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bu yılın temmuz ayında Cidde’ye gerçekleştirdiği ziyaret sırasında doğrudan yatırım, savunma sanayi, enerji, savunma ve haberleşme alanlarında 9 anlaşmanın imzalanmasına tanıklık edilmiştir. İki ülke arasında gerçekleştirilen karşılıklı üst düzey ziyaretler, Suudi Arabistan Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti arasında çeşitli alanlardaki iş birliğinin kapsamının genişletilmesine katkı sağlayan yakın ikili ilişkileri güçlendiren olumlu sonuçlar ortaya koymuştur ve yine Suudi-Türk Koordinasyon Konseyi çerçevesinde ortak proje ve girişimler geliştirerek bunları uygulamanın önemini teyit etmiştir.

Suudi Arabistan Krallığı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin bölgede ve dünyadaki ağırlığı, süregelen bölgesel krizlerin çözülmesindeki yapıcı rolleri, G-20 grubunun üyeleri olarak kardeş iki ülkenin büyük ekonomik potansiyellere sahip oldukları herkes tarafından bilinmektedir. Dolayısıyla iki ülkenin işbirliği kesinlikle halklarımızın ve tüm dünyanın çıkarınadır.

Yeni Suudi Büyükelçisi Abualnasr kimdir?

Suudi Arabistan'ın Ankara Büyükelçisi olarak atanan Fahad bin Assaad bin Abdulkareem Abualnasr (Fahad bin Esad bin Abdulkerim Ebu Nasr), 12 Mart 1973 tarihinde dünyaya gelen Büyükelçi evli ve bir çocuk babasıdır. 2000 yılında ABD’deki Washington DC Üniversitesi’nde Siyasi İlimler Fakültesi’nden mezun olan Ebu Nasr 2022 yılında aynı üniversitenin Karşılaştırmalı Siyaset bölümünde Yüksek Lisans eğitimini tamamladı. Büyükelçi ayrıca Arapça ve İngilizce biliyor.

Suudi Arabistan Büyükelçisi Fahad Bin Assaad Bin A. Abualnasr​​​​​​​
Suudi Arabistan Büyükelçisi Fahad Bin Assaad Bin A. Abualnasr

2006-2013 yılları arasında Suudi Arabistan’ın Cidde kentindeki Al-Aghar Group’un Kurucu üyesi ve CEO’su olarak görev aldı. 2013-2014 yılları arasında Suudi Arabistan’ın Cidde kentindeki Qaderoon İş ve Engelliler Ağı’nın Genel Müdürlüğünü üstlendi. 

2014-2015 yılları arasında Avusturya’nın Viyana kentinde Kral Abdullah bin Abdulaziz Uluslararası Dinlerarası ve Kültürlerarası Diyalog Merkezi ‘KAICIID’de Baş Görevli ve Mali ve İdari İşler Direktörü olarak çalışan Ebu Nasr 2015-2019 yılları arasında aynı kurumun Genel Müdürü olarak görev yaptı. 2019-2020 yılları arasında ise Suudi Arabistan Kralı’nın Avrupa'daki Büyükelçileri Komitesi'nin Genel Sekreteri görevine getirildi. 

2020 yılından beri Dışişleri Bakanlığı Kamu Diplomasisi Genel Müdür Yardımcısı, Medya Müdürlüğü, İletişim Merkezi ve Yeni Medya, Kültürel Diplomasi Müdürlüğü, Parlamento Diplomasisi Müdürlüğü, Sivil Toplum Kuruluşları Müdürlüğü, Uluslararası Forumlar ve Konferanslar Müdürlüğü, İslami Kurumlar ve Kuruluşlar Müdürlüğü, Diyalog Müdürlüğü'nden sorumludur.

Ebu Nasr ayrıca 2021 yılında Rusya ve İslam Dünyası Konferansı, 2022 yılında Cidde Güvenlik ve Kalkınma Zirvesi ve Arap-Çin Zirvesi - Çin-Körfez Zirvesi’ne katıldı.

Büyükelçi aynı zamanda Ulusal Eğitim, Kültür ve Bilim Komitesi, Suudi Arabistan Resmi Haber Ajansı SPA’nın Yönetim Kurulu, Suudi Arabistan Kralı’nın Dinler Arası ve Kültürlerarası Diyalog Konusundaki Girişimini Takip Eden Ulusal Komite, Sergi ve Kongre Kurumu Yönetim Kurulu, Dışişleri Bakanlığı Diplomatik Kolordu Konseyi’nde üye olarak bulunuyor. 

Suudi Arabistan’ın Dışişleri Bakanlığı'ndaki G20 başkanlığı sırasında G20 Komitesi Sekreteri olarak görev yaptı. Kitap okumak ve edebi yayınları incelemek Ebu Nasr’ın hobileri arasında bulunuyor.

Mısır Büyükelçisi de güven mektubu sundu

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ndeki kabulde Mısır Büyükelçisi Amr Soliman Abdelmeguid Elhamamy, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a güven mektubu sundu.

Independent Türkçe


Arnavutluk Başbakanı Rama: Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle yakın ilişkilerimiz var

Arnavutluk Başbakanı Edi Rama (AFP)
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama (AFP)
TT

Arnavutluk Başbakanı Rama: Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle yakın ilişkilerimiz var

Arnavutluk Başbakanı Edi Rama (AFP)
Arnavutluk Başbakanı Edi Rama (AFP)

Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, siyasetin karmaşık ve stresli dünyasında sanatla siyaseti birleştiren bir kişi olarak öne çıkıyor.

Asharq kanalında el-Madar programına konuşan Rama, Arnavutluk'taki çetrefilli siyasi sorunları yönetmek için sanatsal yeteneğini nasıl kullandığını, bölgedeki siyasi ve ekonomik fırtınalarla nasıl başa çıktığını anlattı.

Rama, siyasetin insanı bazen deliliğin eşiğine getirdiğini, ancak sanatın estetiği politikada kullanmasına yardımcı olduğunu söyledi.

Estetiğin insanları bir araya getirmede önemli bir rol oynadığını, kanunlara ve düzene saygıyı artırdığını da sözlerine ekledi. 

Avrupa Birliği 

Söz konusu görüşmede Arnavutluk'un Avrupa Birliği'ne (AB) katılımının zorlukları gözden geçirildi.

Arnavutluk, kendisini 2000 yılında potansiyel aday ülke olarak tanıyan AB'ye katılma umudunu uzun yıllardır besliyor.

Tiran, 2009 yılında AB üyeliğine başvurmuştu, aynı yıl NATO'ya tam üye olarak katılmıştı.

Ülkesinin bloğa katılımı ile ilgili karamsarlığını dile getiren Rama, AB'yi siyaset tarihinin en büyülü adımı ve eşsiz bir deneyim olarak görüyor.

Bloğun barış ve güvenlik, ülkeleri ortak çıkarlar doğrultusunda birleştirme vizyonunun önemini vurgulayan Rama, hukukun üstünlüğü ve bireylerin haklarının sağlanması, bunlara saygı gösterilmesi için sağlam temeller attığını vurguladı.

AB'nin imkansız talepleri olmadığını vurgulayan Rama, zorlukların aşılamaz olmadığını, Arnavutluk'ta gelecek nesiller için demokratik ve adil bir gelecek yaratma yönünde çabalar olduğunu ifade etti. 

Ülkesinde nüfusun yaklaşık yüzde 70'ini oluşturan Müslüman oranının Arnavutluk'un AB'ye katılımına engel olup olmadığı hususunda bu öneriye katılmadığını söyleyen Rama, "Büyük bir Müslüman yüzdemiz var. Aynı zamanda büyük bir Hıristiyan ve hatta ateist yüzdemiz de var. Herhangi bir dini tartışmaya veya çatışmaya tanık olmadık" vurgusunda bulundu. 

AB'nin Müslümanları her zaman memnuniyetle karşıladığını belirten Rama, "Sadece aşırılık yanlılarıyla her gün mücadele ediyoruz. Onlar azınlık. Ancak AB'nin bu fikirlerin platformu olduğunu düşünmüyorum. Arnavutluk'taki Müslümanlar ve Hıristiyanlar AB'ye katılmayı hak eden Avrupalılardır" ifadelerini kullandı. 

Bulgaristan'ın Tiran'ın AB'ye katılımına karşı veto kullanma tehdidi hususunda ise "Kuzey Makedonya ile ilgili daha önceki bazı kayıtlara rağmen Bulgaristan ile dostane bir ilişkimiz var" diyen Rama, Bulgaristan'ın böyle bir adım atacağına inanmadığını belirtti.

Sırbistan ve Yunanistan

Söz konusu görüşmede Sırbistan'ın Rusya'ya yönelik Batı yaptırımlarını desteklemeyi reddetmesi konusu da ele alındı. Rama, bunun kolay olmadığını, zaman ve çaba gerektirdiğini vurguladı.

Zira Sırbistan enerji sektöründe Rusya'ya oldukça bağımlı ve kamuoyu büyük ölçüde Moskova yanlısı. 

Arnavutluk'taki Yunan azınlığı ve bazı siyasi figürlerin tutuklanması hususunda ise hiçbir şeyin ülkesinin Atina ile dostane ilişkisini zedeleyemeyeceğini belirten Rama, Yunanistan'da yüzbinlerce Arnavut'un yaşadığına dikkati çekti.

Ancak zaman zaman sorunlar olabileceğini, bu durumun komşular arasında yaşandığını belirtti. 

Rusya, Çin ve Türkiye arasındaki rekabet

Görüşmede Batı Balkanlar'daki Rus-Çin-Türk rekabeti de ele alındı. Üç ülkenin aynı kefeye konamayacağını vurgulayan Rama, kendi deyimiyle Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik acımasız işgali ile kendini belli ettiğini vurguladı.

Ülkesinin Rusya ile iyi ilişkiler kurma konusunda hiçbir çıkarı olmadığını da sözlerine ekledi.

Aynı zamanda, "Rusya eskisinden farklı değil. Onunla ilişki kurmakla ilgilenmiyoruz. Arnavutluk'un Avrupa'da ayrılık tohumları ekilecek verimli bir toprak olmadığını anlamış olabilirler. Avrupa-Atlantik topluluğuna tamamen bağlıyız. Başta barış olmak üzere birçok nedenden dolayı önemli dersler aldık" vurgusunda bulundu. 

Çin konusunda ise Pekin'in büyük ve önemli bir oyuncu olarak görüldüğünü, iş sektöründe kapsamlı genişlemelerle ilgili bir gündeme sahip olduğunu vurgulayan Rama, Arnavutluk'ta ise Çin'in büyük yatırımlarının olmadığını belirtti. 

Türkiye'nin Arnavutluk'un stratejik müttefiki olduğunu belirten Rama, Türkiye'yi kardeş ülke olarak değerlendirdi. 

Ülkesinin gelecekte Rusya ile Batı arasında bir çatışma alanına dönüşme ihtimali hususunda ise Arnavutluk'un AB ile Rusya arasında bir çatışma alanı olmayacağını söyledi.

AB'nin popülaritesinin Arnavut toplumu arasında yaklaşık yüzde 90'a ulaştığını vurgulayan Rama, Arnavutluk'ta herhangi bir Rus gündemine herhangi bir destek verilmediğini hatırlattı. 

"İran vahşice davrandı"

Arnavutluk'un Orta Doğu, Suudi Arabistan ve İran ile ilişkilerine de değinen Rama, ülkesinin Suudi Arabistan ve Körfez Arap ülkeleriyle yakın ilişkileri bulunduğunu vurguladı.

İran'ın ise Arnavutluk'a karşı acımasız davrandığını, bununla yüzleşmek zorunda kaldığını vurguladı.

Tahran'ın Arnavutluk'u siber saldırılarla hedef aldığını, zira Arnavutluk'un İranlı mültecilere sığınma sağladığını belirten Rama, "Arnavutluk'u İran rejimine karşı siyasi bir platform haline getirmek istemedik, İranlılara koruma sağladık çünkü buna ihtiyaçları vardı. Afganlar'ın da. Arnavutluk'un insanlara ve onların yaşamlarına karşı büyük sorumluluğu var. Ancak İran bu ilkeleri iyi anlamayarak bize saldırdı, biz de onunla diplomatik ilişkimizi kesmek zorunda kaldık" vurgusunda bulundu. 

Arnavutluk topraklarında Halkın Mücahitleri Örgütü'nden 3 bin kişinin olduğuna değinen Rama, "Bu insanlar ABD ile bir anlaşmaya vardılar. İstedikleri kadar kalabilirler. Ancak Arnavutluk onların siyasi gündemlerinin platformu olarak görülmemeli. Çünkü bu onları ağırlama anlaşmamızın bir parçası değil" ifadelerini kullandı.

Washington'un yeterince gurbetçiye ve soruna sahip olduğunu hatırlatarak ABD'nin onları kabul edeceğinden şüpheli olduğunu da ekledi. 

İran'ın buna misilleme olarak Arnavutluk'u istikrarsızlaştırma girişimi husunda ise "Biz NATO üyesi bir ülkeyiz ve herkesin bunu dikkate alması gerekiyor" vurgusunda bulundu. 

Suudi Arabistan ve Körfez ile güçlü ilişkiler

Körfez ülkeleri ile ilişkiler konusunda ise "Suudi Arabistan, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile güçlü ve derin ilişkilerimiz var, bunları pekiştirmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz" ifadelerini kullanan Rama, Suudi Arabistan ve BAE'de devam eden ilerlemeyi hayranlıkla takip ettiğini söyleyerek iki ülkenin liderliğine övgüde bulundu.

Körfez ülkeleriyle ilişkileri güçlendirme arzusunu dile getirerek, "Suudi Arabistan ve BAE'deki ilerlemeden öğrenecek çok şeyimiz var" dedi.

Radikalizm

IŞİD'e katılan Arnavutlar hususunda ise sayılarının 100'ün altında olduğunu, beyinlerinin yıkandığını belirten Rama, ülkesinin radikalizm krizinden muzdarip olmadığını vurguladı.

Beyin göçü

Az gelişmiş ülkelerden beyin göçüne karşı sihirli bir çözümün olmadığını vurgulayan Rama, Arnavutluk'un bu deneyimin bir istisnası olmadığını, Portekiz, İtalya ve Yunanistan'ın da bu sorunla karşı karşıya olduğunu söyledi.

Aynı zamanda "Dünyayı küçük bir köy haline getiren bir akım var. Bu nedenle az gelişmiş ve gelişmiş ülkelerdeki insanlar daha gelişmiş ülkelere göç ediyor. Bu soruna uyum sağlamalı ve durumumuzu iyileştirmek için elimizden geleni yapmalıyız" ifadelerini kullandı. 

Rusya-Ukrayna savaşı 

Görüşmenin sonunda ise kendisine sorulan "Rusya-Ukrayna savaşının kaderini nasıl görüyorsunuz? Sizce en yakın senaryo hangisi?" sorusuna "Maalesef verecek cevabım yok" yanıtını verdi. 

Independent Arabia - Independent Türkçe


Arap toplumunun umutlarının yeniden dirilişinin kaynağı: Kral Abdulaziz

Kral Abdulaziz.
Kral Abdulaziz.
TT

Arap toplumunun umutlarının yeniden dirilişinin kaynağı: Kral Abdulaziz

Kral Abdulaziz.
Kral Abdulaziz.

Abdullah er-Raşid

Hicri 1319 yılı Şevval ayının beşi, Miladi 1902 yılının ocak ayının on beşine tekabül eden Arap Yarımadası'nın ve modern Arapların tarihini değiştiren çok önemli bir gündü. O zamanlar oldukça genç olan Abdulaziz bin Abdurrahman Al Suud, az sayıda adamıyla birlikte babalarının ve dedelerinin krallığını geri alma umuduyla Riyad'a doğru yola çıktı. Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte Masmak Sarayı'ndan bir müjdeci şöyle seslendi:

“Hüküm önce Allah'ındır, sonra İbn Suud'un.”

Kral Abdulaziz, yüzyıllar boyunca bölünmüşlük, parçalanmışlık, ayrılık ve yoksulluktan mustarip olan Arap Yarımadası'nı birleştirerek inanılmaz, efsanevi bir destan yazdı. Kral Abdulaziz ile tarihte yeni bir sayfa açıldı. Suudi Arabistan, Arap Yarımadası'nın dev gücü, Arapların ve Müslümanların başkenti haline geldi. Kadri Kalaci’nin dediği gibi; ‘Arapların Napolyon'u’ olarak tanımlanan o kral, yani İbn Suud, arkasında Avrupa'nın yarısı büyüklüğünde geniş bir krallık bıraktı. Büyük bir destanın ve yarım yüzyıl süren zihin dünyasındaki gezintilerinin ardından, kumun derinliklerinden yeni bir ulus çıkarmayı başardı. Bu olay, gerçekten de tarihte bir dönüm noktasıdır. Diplomat Hafız Vehbe bununla ilgili olarak, “Yunan mitolojisindeki kahramanlarının öykülerine benzeyen efsanevi bir öykü gibidir. Aynı zamanda bizlere İbn Suud'u çevreleyen tehlikelerin büyüklüğünü de göstermektedir” diyor.

Arapların Napolyon'u olarak tanımlanan o kral, yani İbn Suud, arkasında Avrupa'nın yarısı büyüklüğünde geniş bir krallık bıraktı. Büyük bir destanın ve yarım yüzyıl süren zihin dünyasındaki gezintilerinin ardından, kumun derinliklerinden yeni bir ulus çıkarmayı başardı.

(Kadri Kalaci)

O gün tüm Arap halkları için ilham vericiydi. İçlerindeki umudu canlandırdı. Arap ülkelerinde reform ve yeniden ayağa kalkmaya yönelik ilerleme ve hareket ruhunu yaydı. Bu nedenle ABD’li yazar Edward Peking şöyle diyor:

“Arap halklarının uyanışının sırrını anlamak için İbn Suud'un karakterini araştırmalıyız. Çünkü Arap Yarımadası’nda ortaya çıkan bu adam Arapları birleştirdi, onları harekete geçirdi ve canlı bir organizma haline getirdi. Mısır, Suriye ve Filistin'de gerçekleşen her ayaklanmada onun sesini duyarız. Tüm Arapların kulaklarında Kral Abdulaziz'in sesi çınlar.”

Kral Abdulaziz'in kişiliğinin ve krallığı birleştirme projesinin Arapların ruhu üzerindeki etkisini gösteren ve Arap ülkelerinin ilerlemesi için gerekli umudu canlandıran faaliyetleri arasında araştırmacı Kasım er-Ruveys’in ‘Şekib Arslan'ın Fikirleri ve Biyografisi’ adlı kitabında bahsettikleri zikredilebilir. Öyle ki er-Ruveys, kitabında eşsiz bir tarihi olaya da değinmiştir. Suriye Ulusal Bloğu önderleri, kendilerini Suriye devriminin en önde gelen gruplarından biri olarak takdim ederek Kral Abdulaziz'den Suriye'nin sömürgecilikten kurtarılması ve oğlunun kendilerine kral olarak atanması için yardım talebinde bulunmuştur. Bu olay tüm çıplaklığıyla bu kitapta anlatılıyor.

Fotoğraf Altı: Kral Abdulaziz'in adamlarının Riyad'ı geri almak için yola çıkarken çekilen görüntüleri, Suudi Arabistan, 1910.
Kral Abdulaziz'in adamlarının Riyad'ı geri almak için yola çıkarken çekilen görüntüleri, Suudi Arabistan, 1910.

Necid ve Hicaz bölgeleri, 1920'lerde yabancı sömürgeciliğine karşı mücadele eden Arap devrimcilerinin kalbinde derin ve güçlü bir yere sahipti. Bölgede yabancı güçler tarafından sömürgeleştirilmemiş neredeyse tek bağımsız Arap ülkesi Suudi Arabistan olduğu için, Kral Abdulaziz diğer Arap ülkelerinin bağımsızlığına son derece düşkündü. Kral Abdulaziz, Arap toplumlarının özgürlüklerini garanti altına alan ve varlıklarını koruyan her türlü eylemi destekledi. Tüm Arap ülkelerine her düzeyde yardım etmek ve desteklemek için hiçbir çabadan kaçınmadı.

Bağımsızlığın korunması

Şekib Arslan onun hakkında şöyle diyor:

“Daha sonra İbn Suud'un Arapların haklarını ihmal etmediğini ve yarımada üzerindeki yabancı etkisini azaltmak için çaba gösterdiğini doğrulayan bazı gizli yazışmalar gördüm.”

Ayrıca Arslan, 1930 yılında da şunları söyledi:

“Eğer Allah, Arap Yarımadası'nın kalbinde Arap bağımsızlığını korumak için Abdulaziz bin Suud'u görevlendirmeseydi, Frenklerin kılıçları şimdiye kadar Arapların boyunlarında olurdu. İbn Suud’da, yüzünde kahramanlık ifadesi olan yakışıklı bir kral ve gerçek Arap bağımsızlığı giysisini giyerek halkının ihtiyaçlarına koşan cesur bir hükümdar gördüm. Bu yüzden kulaklarımın duyduğundan daha fazlasını gözlerim gördüğü için Allah'a şükrettim. Bu ulusun geleceği konusunda ümitvar oldum.”

Araştırmacı er-Ruveys, Kral Abdulaziz'in Suriye-Arap Devrimi ile ilişkisine dair incelemelerinde bu durumu doğruluyor:

“Kral Abdulaziz, 1920’li yılların ortalarında patlak veren Büyük Suriye Devrimi’yle ilgilendi. Özellikle de Fransızların devrimci güçler üzerindeki kısıtlamaları ve baskısı, başta Sultan el-Atraş liderliğindeki devrimci grupların ve liderlerinin Suriye topraklarını terk etmek zorunda kalarak önce Ürdün’e daha sonra da İngilizlerin baskısıyla Suudi Arabistan’a sığınmalarına yol açtıktan sonra Kral Abdulaziz’in ilgisi daha da belirgin hale geldi.”

Diğer yandan Suriyeli tarihçi Emin Said, Kral Abdulaziz hakkında yazdığı ‘Suudi Devleti Tarihi’ adlı kitabında bu konuya değinmiştir:

“1925-1927 Büyük Suriye Devrimi Fransa’ya karşı gerçekleştiği esnada Kral Abdulaziz’den büyük miktarda mali yardım alındı. Aynı zamanda Kral Abdulaziz ülkesinin doğusunun ve sınıra yakın olan Cevf, Sakaka ve Karyetü’l Malah’ın kapılarını Suriyeli mücahitlere açtı. Böylece onlar da güvenli bir şekilde buraya yerleştiler.”

İbn Suud’da, yüzünde kahramanlık ifadesi olan yakışıklı bir kral ve gerçek Arap bağımsızlığı giysisini giyerek halkının ihtiyaçlarına koşan cesur bir hükümdar gördüm.

(Şekib Arslan)

Şekib Arslan, İbn Suud'un tutumundan minnettarlıkla bahsederek bunu doğruluyor:

“İngilizler Suriyeli devrimcileri Azrak'ı terk etmeleri ya da Fransızlara teslim olmaları konusunda uyardığında, yaklaşık bin kişi teslim olmaya zorlandı. Ancak iki kardeş Adil ve Sultan el-Atraş ve diğer komutanlar teslim olmayı reddederek İngilizlere şöyle dediler: ‘Biz, İbn Suud'un topraklarına gideceğiz. Çünkü orada bize karışmaya hakkınız yok. İbn Suud'un topraklarında bize karşı en ufak bir kontrol hakimiyetiniz yok.’ Böylece Vadi el-Sirhan'a doğru yürüdüler. Nabek Vahası'nın tadını çıkardılar ve o gerçek Arap bayrağının gölgesine sığındılar. Yaklaşık bin beş yüz kişiydiler. Eğer İbn Suud'un gölgesi olmasaydı, hiçbir yere yerleşemezlerdi ve yeryüzünün tüm genişliğine rağmen arazi onlara dar gelmeye başlardı. Fransızlardan koruma istemedikçe Suriye'ye giremezlerdi. Ne Filistin ne Ürdün ne de Irak onları kabul edemezdi. Yemen'e ise gidebilecek hiçbir yolları yoktu.”

Arslan bu ifadeleriyle Kral Abdulaziz’in harikulade tutumunu gözler önüne seriyor.

Fotoğraf Altı: Kral Abdulaziz.
Kral Abdulaziz.

Er-Ruveys söz konusu döneme ilişkin şunları söylüyor:

“Suriyeli vatanseverler (Ulusal Blok), İbn Suud'un etkili yardımıyla bağımsız bir Suriye görmeyi arzuluyorlardı. Bir Fransız raporunda, Suriyeli vatanseverler ile İbn Suud arasındaki ilişkinin geçmişinin 1926'ya kadar uzandığı, ancak Kurucu Meclis çalışmaları askıya alınıp 1928'de Yüksek Komisyon ile görüşmeler kesilince tekrar İbn Suud'a döndükleri belirtiliyor. Bu raporda, Şekib Arslan'ın Nisan 1929'da Hac için Mekke'ye gitmek üzere Cenevre'den ayrıldığı kaydedilmiş. Arslan, Suriye Krallığı'nın ilanını kabul eden ve İbn Suud'un oğlunu kral olarak atayan bir konferansa başkanlık etmek için Filistin'e uğramayı planlasa da bu çabası, İngilizlerin Filistin'e girişini engellemesiyle boşa çıkmıştır.”

Fransız raporuna göre Arslan’ın Hicaz'da uzun süre kaldığı sırada Halid el-Hekim, Yusuf Yasin, Fuad Hamza ve diğerleri gibi İbn Suud'un yakın çevresini milliyetçilerin tezleri etrafında seferber etti. Ancak Arslan, meseleyi İbn Suud’a açtığında İbn Suud, meselenin ertelenmesi gerektiğini söyledi. Arslan, 18 Mayıs 1929'da Fevzi Gazi'ye bu konuda bir mektup yazdı. Ulusal Blok, Baalbek'te bir toplantı düzenledi. İbn Suud'a bir mektup yazarak Suriye'de monarşi ilan etme ve bunun için oğlunu aday gösterme kararını bildirdi.

1925-1927 Büyük Suriye Devrimi Fransa’ya karşı gerçekleştiği esnada Kral Abdulaziz’den büyük miktarda mali yardım alındı. Aynı zamanda Kral Abdulaziz ülkesinin doğusunun ve sınıra yakın olan Cevf, Sakaka ve Karyetü’l Malah’ın kapılarını Suriyeli mücahitlere açtı. Böylece onlar da güvenli bir şekilde buraya yerleştiler.

(Emin Said)

El-Hekim 10 Ekim 1929'da Şam'a döndükten sonra bu fikir tekrar gündeme geldi ve konuya dair İbn Suud'dan teyit almak için el-Ahsa'ya gitti. El-Hekim'in önerisi üzerine İbn Suud, kuvvetlerini organize etmesi için Fevzi el-Kavukçu'yu çağırdı ve bir dizi Suriyeli subayla anlaştı. Mısır ve Filistin'de İbn Suud'un Arap birliğini sağlayacağına dair kampanyalar başlatıldı. Ocak 1930'da İbn Suud’un Necid'de krallığını ilan etmesi vesilesiyle telgraflar gönderildi.

Büyük Suriye Devrimi'nin sona ermesinin ardından Fransa, Suriye halkını, yönetim biçimini onaylayacakları bir ulusal meclis seçmeye çağırdı. Şeyh Kâmil Kassab, Suriye tarihinin bu kritik döneminde Suudi Arabistan'dan yardım istemek için aceleyle geldi. Kral'a Suriye'yi kurtarma görevini üstlenerek, Suriye'yi kurtardıktan sonra, tahtına oturmasını ve teşekkürlerini kabul etmesini teklif etti. Ama Kral Abdulaziz sert bir şekilde şöyle dedi:

“Milli ve dini geleneklerimiz yabancıların himayesi altında bir tahtı kabul etmemi engelliyor.”

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla’dan çevrildi.


Suudi Arabistan Milli Günü ve Suudilerin kutlama filmleri

Suudi Arabistan Milli Günü ve Suudilerin kutlama filmleri
TT

Suudi Arabistan Milli Günü ve Suudilerin kutlama filmleri

Suudi Arabistan Milli Günü ve Suudilerin kutlama filmleri

Suudi Arabistan Milli Günü, filmlere, kısa filmlere ve şarkılara konu oluyor. Ulusal ve kamusal etkinliklere katılmak için yarışan kurumlar, devlet kurumları ve özel sektör şirketleri, böylece toplumsal ve ulusal sorumluluk kapsamında sevinç ve aidiyet duygusunu artıracak içerikler üretiyor.

Suudi Arabistan Milli Günü başta olmak üzere bu tür vesilelerle üretilen içerikler, bu yöndeki zihinsel imajı pekiştirmeyi, toplumun her kesiminden daha fazla izleyiciye ulaşmayı amaçlayan yumuşak güç kapsamına giriyor. Her sektörün kimliğini yerinde yansıtan çalışmalarla Suudi Arabistan tarihi ve mirasının geleneksel avantajlarını öne çıkaran senaryoları sunuluyor.

Eskiden özel veya kamusal çoğu kuruluş, ulusal etkinliklerle ilgili görsel içerikleri veya kurumlara yönelik tanıtım videolarını üretmek için çoğunlukla yabancı yapım şirketlerine başvururdu. Ancak bu durum, yerel üretim şirketlerinin piyasaya girişiyle değişti. Ulusal etkinlikler veya Kovid-19 salgını gibi küresel gelişmelere geniş etkisi olan etkinlikler sırasında talep arttı.

Medya Mükemmelliği Ödülü

Bu çaba artık sadece özel sektörle sınırlı değil, devletin kurumları da söz konusu çalışmaların seviyesini yükselterek rekabetçi hale getirmek için devreye girmiş durumda. Eylül 2019'da Suudi Medya Bakanlığı, Medya Mükemmelliği Ödülü adı altında ülkenin Milli Gün kutlamalarına katılan en iyi yaratıcı çalışmaları ödüllendiren yıllık bir etkinlik başlattı. Böylece kişi ve kurumların bu gün ile etkileşiminin artırılması, etkinlik sırasında medya profesyonellerinin ve yaratıcıların rolünün vurgulanması hedeflendi. Ödüller arasında ‘Özel Sektörden En İyi Video’ ve ‘En İyi Radyo Prodüksiyonu’ gibi birçok alt başlık yer alıyor.

Yüksek prodüksiyonlar 1 milyon riyali aştı

Şarku’l Avsat kaynaklarının bildirdiğine göre, yapım piyasasında gelişmiş ve modern teknik donanım gerektiren yüksek prodüksiyon yoluyla gerek kısa film gerek video gibi ulusal üretimlerde 200 bin Suudi riyalinden başlayan maliyet bazı çalışmalarda ise 1 milyon riyali aşıyor. Sosyal medyada Suudilere dair pek çok hikayenin anlatıldığı kısa filmler paylaşılıyor. Bazıları Medya Mükemmelliği Ödülü’ne layık görülüyor. Bu yönde yüksek izlenme sayıları kaydediliyor.

Gazi el-Kusaybi iki ödül kazandı

Bu videolardan biri de Maestro Pizza’nın 2019’da Özel ve Kâr Amacı Gütmeyen Sektör Videosu dalında ödül almasını sağlayan “Çünkü o şereftir, biz ondanız, o ise bizden” isimli videosu yer alıyor. Videoda Hamis bin Ramsan, pilot Ayid eş-Şemrani gibi Suudi tarihinde ön kahramanlıkları ve başarıları ile ön plana çıkan figürler gösteriliyor. Arka planda ise merhum Bakan ve Büyükelçi Gazi el-Kusaybi’nin “Evet, biz Hicaz’ız, biz Necid’iz” sözleri melodiyle buluşuyor.

2019’da Suudi Siber Güvenlik Federasyonu, Devlet Kurumu Tarafından Medya Kampanyası dalında “Ülkeyi onlarsız hayal edebiliyor musunuz?” adlı bir kısa film yayınladı. Bir dakika 10 saniyelik bu videoda, Suudi programcıların ülkenin elde ettiği ve şuan kamusal hayata yansıyan teknik ilerlemeye ilişkin çabalarına değinildi. Bu çalışma Medya Mükemmelliği Ödülü'ne layık görüldü.

2020’de ise Spor Bakanlığı, Suudi spor sektöründe rüyaların gerçeğe dönüşmesi konusunda yayınladığı kısa film ile Devlet Kurumu Tarafından Medya Kampanyası dalında Medya Mükemmelliği Ödülü’nü kazandı.

2020’de Retal Urban Development Company, “İçimizde Yaşayan bir Vatan İnşa Ediyoruz” isimli kısa filmi ile Özel ve Kâr Amacı Gütmeyen Sektör Videosu dalında Medya Mükemmelliği Ödülü’nü kazandı. Genç Suudilerin şu an bulundukları noktaya gelene kadar ulusal destek aşamalarına değinilen bu kısa filmde merhum Bakan ve Büyükelçi Kusaybi’nin genç Suudilere iş konusunda güven verilmesini talep ettiği açıklamalarına yer verildi. Tüm bu kısa filmler, X (eski adıyla Twitter) ve YouTube platformlarında yüksek izlenme oranlarına ulaştı.

Sosyal medyanın, izlenme oranlarının ve mevcut istatistiklerin ortaya çıkardığı etkiyle bu medya endüstrisini derinlemesine inceleyen Şarku’l Avsat, yapımcılar, resmi yararlanıcı kuruluşlar, yapım şirketleri ve eleştirmenler de dahil olmak üzere konu hakkında bilgi sahibi birçok kişiyle görüştü.

Yumuşak güç

Kral Abdülaziz Dünya Kültür Merkezi (Ithra) İletişim ve Pazarlama Departmanı Direktörü Yusuf el-Mutayri, 91. Milli Gün kutlamaları sırasında Ithra’da Suudi sanatçı Ayed ile birlikte sundukları ‘Hatha’ adlı eserin geniş yankı bulduğunu söyledi. Suudi folklörünün melodi haline geldiği bu şarkı, Al Nassr Suudi futbol kulübünün uluslararası televizyonda yayınlanan Cristiano Ronaldo'yu karşılama kutlamasında yayınlanmıştı.

Şarku’l Avsat’a konuşan Mutayri şunları söyledi:

“Kısa film ve her türlü sanat eseri Milli Gün kutlamalarının özü haline geldi. Çeşitli kurum ve markalar bunları hayata geçirmek için yarışıyor, ayrıca yurt içinde ve yurt dışında kamuoyunun ilgi odağı haline geliyor. Böylece Suudi Arabistan'ın kültürel ve medeniyet zenginliğini ve ülkemizde yaşanan kalkınmayı yansıtacak sanatsal yaratımlara ışık tutuluyor. Bu eserlere değer katan ve onları ölümsüz kılan fikirler halk arasında uzun süre yayılıyor. Her bir kesim, kendi dokunuşlarıyla zengin sanatsal ve kültürel içerik sunma yeteneğini sergilemiş oluyor.”

Makana Prodüksiyon Şirketi Abdurrahman es-Sabii de Şarku’l Avsat’a şunları aktardı:

“Geçtiğimiz yıllarda Suudi yapım şirketlerinin üretim kalitesi yükselerek yabancı emsallerine göre üstünlük sağladı. Zira bu şirketler, Suudilerin Milli Gün’e verdikleri önemi kavrıyor. Piyasalarda ön sıralarda yer aldılar. Ancak tecrübe açısından yabancı üretim firmaları lehine bir üstünlük mevcut. Suudi Milli Günü'nde yerli şirketlerle büyük yabancı şirketlerin iş birliğinde eserler üretmeye yönelik projeler var.”

Ulusal şarkılar diğerlerinden daha hızlı yayılıyor

Sabii, Suudi toplumunda popüler olan içeriklere ilişkin şunları söyledi:

“Ulusal şarkılar genelde diğerlerinden daha hızlı yayılıyor. Ancak rekabetin artmasıyla birlikte eserler örtüşmeye başladı. Kısa filmlerde şarkılar ve şiirler de yer allıyor.”

Birçok yapım şirketinin CGI teknolojisi ve 3D tasarımlara yer vermesinin, toplumda hatrı sayılır kişilerin oynatılmasının rolüne de değindi:

“İyi üretilen işletmelerin iş başına toplam maliyeti 700 bin Suudi riyali iken, yüksek verimli işletmelerin iş başına maliyeti bir buçuk milyon riyal. Bütçesi 3 ila 5 milyon riyali bulan çok az ve belki de nadir eser var.”

Pazarlama ve reklam sektörüyle yakından ilgilenen eleştirmen Halil el-Enezi, Büyük ve küçük kurum ve şirketlerin iç pazarlama ekiplerinin farkındalık sürecinin arttığını, video ve görsel prodüksiyon öneminin arttığını söylüyor. Bunun arz ve talebe dayalı olduğunu, nitekim kamuoyu ve alıcılarda da bir bilinçlenme sürecinin kaydedildiğini, sosyal medya kullanımının arttığını belirtiyor.

Yerli yapım şirketlerine destek

Son istatistiklere göre sayıları 250'yi geçmeyen yerli üretim şirketlerine destek verildiğini, böylece yazma, planlama ve üretim sürecinde yaratıcı şirketlerin oluşturulduğunu belirten Enezi, yerel şirketlerin Suudilerin günlük hayatını kavrama konusunda daha avantajlı olduğunu vurguladı. Suudi kıyafetleri, halk dansları ve şehirlerdeki tarihi ve coğrafi detaylar gibi yerel şirketlerin başarıyla dokunduğu birçok genel hususun olduğunu da ekledi.

İlk dönemlerde kısa video, film ve ulusal ya da diğer içerikli yapımlar konusunda en çok özel sektörün talep edildiğine inanan Enezi, zira özel sektörün müşteriye ve kullanıcıya hitap ettiğine, onlara doğrudan ve hızlı erişime ihtiyaç duyulduğuna işaret etti. Ancak zamanla kamuya ve hedef kesime ulaşmak için devlet ve özel kuruluşlar arasındaki talebin eşit hale geldiğini de ekledi.

Enezi sözlerine şöyle devam etti:

“Çok düşük maliyetle ve kalitesiz bir şekilde üretilen, ancak içerdikleri fikri aktarmayı başaran işler var. Diğer yandan büyük meblağlar ödenerek üretilen, ancak istenilen fikri aktarmakta başarısız olan eserler de var. Genel olarak herhangi bir yapımın amacı fikri aktarmaktır. Günümüzde fark yaratan faktörler bulunuyor. Örneğin sinematografi küçük kamera fotoğrafçılığından daha iyi. Ekipman ve sesler de fark yaratıyor. Ayrıca oyuncu ve yönetmenler de önemli” ifadelerini kullanıyor.”

Suudilerin kuruluşların bu önemli günü kutlamalarında bir fenomen haline gelen bu etkinlikler 93’üncü Suudi Milli Günü’nde, bugün de ön plana çıkıyor.