ABD'li generaller Trump'ın Somali kararına tepkili
Pentagon
Washington/Muhammed Ali Salih
TT
TT
ABD'li generaller Trump'ın Somali kararına tepkili
Pentagon
Trump'ın ABD kuvvetlerini Suriye’den çekme, Afganistan ve Somali’deki sayılarını azaltma yönündeki kararı, bazı ABD'li generalleri öfkelendirdi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın geçtiğimiz Cuma günü belirttiği ABD kuvvetlerini Suriye’den çekme, Afganistan ve Somali’deki sayılarını azaltma yönündeki ani kararı sonrasında ABD Savunma Bakanlığı’na (Pentagon) yakın bir kaynak, 5 Ocak’ta yaptığı açıklamada, “generallerin öfkesinin taştığını” söyledi.
Toplu istifa
Kaynak, bazı general ve üst düzey subayların, Trump’ın söz konusu kararı dolayısıyla toplu bir şekilde istifa etmeyi düşündüğünü duyurdu. Trump’ın ABD kuvvetlerinin Suriye’den geri çekileceğini açıklamasından sonra geçtiğimiz ay James Mattis’in istifa ettiğine dikkati çeken kaynak, Pentagon’daki generallerin ve Ortadoğu’daki ABD kuvvetleri liderlerinin öfkelerinin taştığını vurguladı.
NBC kanalı ise bir haberinde, Trump’ın Somali’deki askeri varlığını da azaltmayı, buradaki Eş-Şebab hareketi mevzilerini ve unsurlarını hedef alan hava saldırılarını sınırlandırmayı düşündüğünü izleyicilerine aktardı. Trump, Eş-Şebab'ı doğrudan bir tehdit olarak görmüyor
Kanalın ABD hükümeti kaynaklarından aktardığına göre Donald Trump, ABD kuvvetlerinin birçok liderini öldürmesi dolayısıyla Eş-Şebab’ın ABD’ye doğrudan bir tehdit oluşturmadığı görüşünde.
NBC’ye göre bir Pentagon yetkilisi, “Son dönemde Somali’ye dair ABD politikasında herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Somali hükümetinin bölgedeki Eş-Şebab hareketi ile mücadele çabalarını desteklemeye devam ediyoruz” dedi.
Washington’da yayın yapan “The Hill” gazetesi geçtiğimiz Cuma günü, Pentagon generallerinin Trump’tan Afrika’daki terörle mücadelede yer alan ABD kuvvetlerinin sayısını azaltma yönünde emirler almayı beklediğini yazdı.
Öte yandan ABD askeri gelişmelerini takip eden bir internet sitesi, Somali’deki ABD birliklerinin sayısındaki düşüş beklentisinin, Başkan Trump’ın ‘Eş-Şebab’ın ABD’yi ve genel olarak batıyı tehdit etmediği’ inancından kaynaklandığını belirtti. ABD'nin bölgede gelişen varlığı
Bir Pentagon kaynağı, ABD'nin Afrika Boynuzu’ndaki askeri operasyonlarını artırdığını ve Etiyopya, Kenya gibi komşu Afrika ülkeleriyle işbirliğini geliştirdiğini açıkladı. Kaynak, “Başkanın emirleri uyarınca Pentagon’un Irak ve Suriye’de DEAŞ’a karşı yürüttüğü temizleme operasyonları gibi Eş-Şebab’ı da ortadan kaldırmayı amaçladığını” söyledi.
Operasyon sırasında Başkan Trump tarafından terör örgütlerine karşı söylenen “sıfır tolerans” sloganına da dikkati çeken kaynak, sıfırlanma sürecinin, teröre karşı savaşta ABD askeri stratejisinin bir parçası haline geldiğini vurguladı.
Kaynağa göre, Başkan Trump, eski ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin bu örgütleri ‘sıfırlama’ konusundaki isteksizliğinin örgütlerin devam etmesine neden olduğuna, sayı ve faaliyetlerinin zamanla arttığına inanıyor. Çok sayıda milis öldürüldü
Öte yandan Associated Press (AP), Somali'de düzenlenen bir hava saldırısında Eş-Şebab’dan 100 unsurun öldürüldüğünü açıkladı. Ajans, ABD hava saldırısında Somali’deki Eş-Şebab hareketinden çok sayıda milisin yaralandığını duyururken, yıl boyunca belirli aralıklarla saldırıların devam ettiğini aktardı. AP ayrıca, 21 Kasım 2017 tarihindeki en büyük ABD hava saldırısında yaklaşık 50 unsurun öldürüldüğünü ve drone ile düzenlenen saldırılar da dahil hava kuvvetlerinin bu yıl da 20’den fazla hava saldırısı düzenlediğini duyurdu.
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yardım bekleyenler de dahil olmak üzere 40 kişi hayatını kaybettihttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5179324-i%CC%87srailin-gazze-%C5%9Feridine-d%C3%BCzenledi%C4%9Fi-sald%C4%B1r%C4%B1larda-yard%C4%B1m-bekleyenler-de-dahil
İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda yardım bekleyenler de dahil olmak üzere 40 kişi hayatını kaybetti
Geçtiğimiz pazar günü yardım almaya çalışırken açılan İsrail ateşiyle öldürülen yakınlarının cenazesi başında yas tutan Filistinliler (Reuters)
Bugün şafak vakti İsrail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği hava saldırılarında 40 Filistinli hayatını kaybetti, çok sayıda kişi de yaralandı.
Filistin Safa Haber Ajansı, ‘Apache helikopterlerinin Gazze şehrinin kuzeybatısındaki es-Saftavi Caddesi'ndeki bir evi hedef alması sonucu bir çocuğun hayatını kaybettiğini, birkaç kişinin de yaralandığını’ bildirdi.
Şarku’l Avsat’ın Filistin Safa Haber Ajansı’ndan aktardığına göre, İsrail uçaklarının Gazze'nin güneyindeki es-Sabra mahallesindeki bir evi hedef alması sonucu yedi vatandaş yaşamını yitirdi, çok sayıda kişi de yaralandı.
Safa Haber Ajansı, ‘işgal güçlerinin Han Yunus'un kuzeyindeki el-Karara kasabasında bir çadırı bombalaması sonucu beş vatandaşın hayatını kaybettiğini’ bildirdi. Ajans, ‘işgal güçlerinin el-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki bir evi hedef alması sonucu bir vatandaşın yaşamını yitirdiğini, çocuklar da dahil olmak üzere çok sayıda kişinin ise enkaz altında kaybolduğunu’ kaydetti.
Filistin resmi haber ajansı WAFA dün akşam İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin orta kesiminde ve kuzeyinde düzenlediği bombardımanlarda üç Filistinlinin hayatını kaybettiğini, çok sayıda kişinin de yaralandığını bildirdi.
WAFA, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin kuzeyinde insani yardım bekleyen insanları hedef aldığını; iki kişinin yaşamını yitirdiğini, birkaç kişinin de yaralandığını duyurdu.
WAFA, İsrail ordusunun Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı’nda bir eve hava saldırısı düzenlediğini ve bu saldırıda bir Filistinlinin hayatını kaybettiğini, üç kişinin de yaralandığını bildirdi.
İsrail ordusu dün sabah Nasır Tıp Kompleksi'ne düzenlediği saldırıda, Independent Arabia fotoğrafçısı Meryem Ebu Dakka'nın yanı sıra Reuters, Associated Press (AP) ve Al Jazeera'da çalışan diğer meslektaşları da dahil olmak üzere beş basın mensubunu öldürdü.
Han Yunus'taki Nasır Tıp Kompleksi'ne düzenlenen İsrail saldırısında öldürülen bir gazetecinin cenazesi defnedileceği yere taşınıyor. (AP)
Diğer yandan Hamas, ateşkes anlaşmasının Gazze Şeridi'ndeki rehineleri geri getirmenin tek yolu olduğunu yineledi ve İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu hayatta kalan rehinelerin kaderinden tamamen sorumlu tuttu.
Hamas tarafından pazar günü yapılan açıklamada, “Aracıların önerisini kabul etmemizin ardından Netanyahu'nun Gazze'yi işgal etme planını onaylaması, anlaşmayı engelleme kararlılığını teyit ediyor” denildi.
Kısmi bir anlaşmayı kabul ettiğini doğrulayan Hamas, kapsamlı bir anlaşmaya hazır olduğunu belirterek, ‘Netanyahu’nun tüm çözümleri reddettiğini’ ifade etti.
Ahmed eş-Şara: Suriye'nin stratejisi sorunları ortadan kaldırmayı amaçlıyor. İbrahim (Abraham) Anlaşmaları bize göre değilhttps://turkish.aawsat.com/arap-d%C3%BCnyasi/5179322-ahmed-e%C5%9F-%C5%9Fara-suriyenin-stratejisi-sorunlar%C4%B1-ortadan-kald%C4%B1rmay%C4%B1-ama%C3%A7l%C4%B1yor
Ahmed eş-Şara: Suriye'nin stratejisi sorunları ortadan kaldırmayı amaçlıyor. İbrahim (Abraham) Anlaşmaları bize göre değil
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, Suriye’nin başkenti Şam’da, 22 Aralık 2024 (SANA)
İbrahim Hamidi
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara, Al Majalla tarafından kendisine yöneltilen bir soruya verdiği yanıtta ülkesinin stratejisinin ‘sorunları çözmek ve anlaşmazlıkları gidermek’ olduğunu söyledi. İsrail ile Suriye arasındaki koşulların diğer Arap ülkeleriyle farklı olduğu için İbrahim (Abraham) Anlaşmaları’nın Suriye için uygun olmayacağını belirtti.
Pazar günü öğleden sonra Şam'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda medya genel yayın yönetmenleri ve eski enformasyon bakanlarından oluşan bir Arap heyetiyle yaptığı toplantıda konuşan Şara, katılımcıların Suriye'deki durumun yanı sıra ülkesinin komşularıyla ve dünya ile ilişkileri hakkındaki sorularını yanıtladı.
Sorular genellikle Suriye'deki siyasi, ekonomik ve güvenlik durumu ve yatırımların geleceği, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile olan müzakereler, Süveyda'daki olaylar, adem-i merkeziyetçilik ile federalizm ve merkezi devlet arasındaki fark ve İsrail ile müzakerelerin geleceğine yönelikti.
Şara’ya, Suriye'nin 1967 yılının haziran ayından bu yana Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurul toplantılarına ilk kez başkanlık düzeyinde katılacağı New York ziyaretini sorduk. Şara bu soruya verdiği yanıtta, Suriye'nin önceki rejimin uygulamaları ve diğer ülkelerin Suriye'ye karşı tutumu nedeniyle ‘tecrit içinde tecrit’ edildiğini ve toplantılara katılımının, Suriye'nin politikaları veya bazı ülkelerin Suriye'ye karşı politikaları nedeniyle olsun, Suriye'ye karşı tutumlarda bir düzelme olduğunu gösteren en önemli işaretlerden biri olduğunu söyledi.
ABD'nin 1979 yılından bu yana Suriye’ye yaptırımlar uyguladığına, ancak şu anda ABD, Suudi Arabistan, Türkiye, Birleşik Arap Emirlikler (BAE), Katar, Ürdün ve Avrupa ülkeleriyle iyi ilişkiler kurulduklarına dikkati çeken Şara, “Bu ziyaretin Suriye'deki değişimin en belirgin işaretlerinden biri olduğuna şüphe yok” ifadesini kullandı.
Beyaz Saray'ın Şam'ı davet etmesinden sonra Suriye'nin İbrahim Anlaşmaları’na katılma olasılığına ilişkin sorumuza verdiği yanıtta, Suriye ile bu anlaşmalara katılan diğer Arap ülkeleri arasındaki farktan bahseden Şara, “Anlaşmalar, İsrail ile anlaşmazlık yaşamayan ve komşu olmayan Arap ülkeleri arasında yapıldı. Suriye'nin durumu farklı. İşgal altındaki Golan Tepeleri var” diyerek İbrahim Anlaşmaları'nın Suriye'de tekrarlanmasının mümkün olmadığını vurguladı.
Tüm sorunları çözmek ve anlaşmazlıkları gidermek istediğini belirten Cumhurbaşkanı Şara, “Bu bizim stratejimizdir ve güçlü yönleri ve müttefikleri olan Suriye, hiçbir savaşa sürüklenmeyecektir. Bunun yerine, konumunu açıklamaya odaklanmış ve birleşik ve güçlü bir Suriye için destek kazanmıştır” ifadelerini kullandı.
Lübnan, eski rejimin iktidarı döneminde Suriye'nin politikalarından büyük zarar gördü. Coğrafyanın Lübnan üzerinde olumsuz bir etkisi olduğu için ‘coğrafyanın baskısı’ olarak bilinen bir durum söz konusu.
Şara, İsrail ile Suriye arasında imzalanan 1974 tarihli Ayrılma Anlaşması hakkındaki bir soruya “Önceki rejim 1974 tarihli Ayrılma Anlaşması’na bağlıydı. Anlaşmayı uygulamak için uluslararası güçler var” cevabını verdi.
İsrail'in, istihbarat raporlarının işaret ettiğinin aksine, Lübnan'daki savaşı Suriye'ye taşımaya bahis yapmış olabileceğini, ancak 8 Aralık'ta Beşşar Esed rejiminin düşüşüyle şaşkına döndüğüne işaret eden Şara, “İsrail, bir gün içinde kendini yeni bir gerçeklikle karşı karşıya buldu ve stratejisi darbe aldı” değerlendirmesinde bulundu.
İsrail, Suriye'nin stratejik varlıklarına ve Şeyh (Hermon) Dağı'nda işgal altındaki mevzilere ve Golan Tepeleri'nde Ayrılma Anlaşması kapsamındaki tampon bölgeye yüzlerce saldırı düzenledi. Bazı çevreler, Tel Aviv'in Suriye'nin bölünmesi üzerine bahis oynadığını düşünüyor.
Al Majalla Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Hamidi, Şam'da Arap ülkeleri ve Suriye medyasından aralarında gazeteci Aliye Mansur’un da bulunduğu bir heyeti kabul eden Suriye Cumhurbaşkanı Şara’ya sorular sorarken, 24 Ağustos 2025
Şara, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Suriye'yi bölmeyi amaçlayan hiçbir politika başarılı olamaz. Golan Tepeleri 1967’den beri işgal altında ve bu işgal kimse tarafından tanınmıyor. Arap ülkeleri, bölge ülkeleri ya da uluslararası taraflardan destek görmüyor. Çünkü ülkeler, yayılma politikasına karşılar ve devletlerin birliğini korumak istiyorlar.”
Suriye Cumhurbaşkanı, başka bir soruya verdiği yanıtta şunları söyledi:
“Şu an önceliğimiz, 1974 tarihli Ayrılma Anlaşması’na veya benzer bir anlaşmaya geri dönmek, yani uluslararası denetim altında Suriye'nin güneyindeki güvenlik durumunu kontrol altına almaktır.”
Anlaşmanın içeriğine bağlı olduğunu belirten Şara, “Bir şey başardığımızda çekingen davranmayacağız. Ülkenin çıkarlarına uygun ve istikrara katkıda bulunan her adımımızı duyuracağız” diye belirtti.
Lübnan ile ilgili konulara da değinen ve Şam ile Beyrut arasındaki ilişkinin coğrafi özelliklerinden bahseden Şara, “Coğrafyanın Lübnan üzerinde olumsuz bir etkisi olduğu için ‘coğrafyanın baskısı’ olarak bilinen bir durum söz konusudur. Suriye ile Lübnan arasında, iki ülke arasındaki ilişkilerin yeni tarihini yazabileceğimiz yeni bir sayfa açmamız gerekiyor. Aralarındaki olumsuz anılar silinmeli ve bunu yapma konusunda kararlılık var” şeklinde konuştu.
Sudani, mesajıma yanıt verdi ve Suriye'ye müdahale etmeden sınırın korunmasıyla sınırlı kaldı. Bu doğru yönde atılmış bir adımdı. Ben evlere kapılardan giriyorum. Irak’a da hükümeti aracılığıyla girmeyi ısrarla talep ediyorum.
Lübnan'ın istikrara ve ekonomik iyileşmeye ihtiyacı olduğunu ve Suriye'nin ekonomik yükselişinden büyük fayda sağlayabileceğini açıklayan Suriye Cumhurbaşkanı, “Limanlar, yollar ve iş birliği fırsatları gibi birçok ortak nokta var... Bu durum, Suriye'nin Lübnan'ı kontrol etmek istediği şeklinde anlaşılmamalı. Evlere sadece kapılarından girilmeli, en iyisi de bu. Ben de öyle yaptım. Lübnan Cumhurbaşkanı ve Başbakan Nevvaf Selam ile görüştüm.”
Şam'a girmesinden ve Esed rejiminin düşüşünden sonra, ‘herkesten eşit uzaklıkta’ olmak istediği için Lübnan'ın iç işlerine ilişkin herhangi bir açıklama yapmadığını belirten Şara, Gazze'den Batı Şeria'ya ve diğer bölgelere kadar Ortadoğu'nun kaos içinde olduğunu belirterek, “Bölgede rol oynamak ve belirli durumları istismar etmek isteyen taraflar var. İran çok şey kaybetti, ekseni çok şey kaybetti ve geri dönüş yapmak için belirli durumları istismar etmeye çalışıyor” ifadelerini kullandı.
Bölgenin sorunlarını çözmesi gerektiğini vurgulayan Şara, “Suriye’de kriz patlak verdiğinde, tüm bölge etkilendi. Bu yüzden Suriye, bölgede istikrarı sağlamak istiyor ve Suriye’nin durumunu ve ekonomisini iyileştirmek, bölgeye bir model sunmak ve bölgedeki istikrarı desteklemek için çalışıyor. Suriye hükümetinin kurulmasıyla Lübnan, Irak ve bölgedeki bazı ülkelere bir mesaj gönderdim. Kotaları reddediyorum ve ülkenin yönetiminde tüm tarafların katılımının yanı sıra ortaklık istediğimizi, vatandaşlığı güçlendirmek istediğimizi söyledim, temel işte budur” diye konuştu.
Irak ile ilgili olarak Suriye’yi kurtarmak için başlatılan Saldırganlığı Caydırma Operasyonu sırasında ‘bazı tarafların durumu istismar etmeye çalıştığını fark ettiğini belirten Şara, “Kasım ayında Halep'in kurtarılmasından sonra gözüm Irak dahil birçok tarafın tutumundaydı. Irak'ta karar üzerinde baskı vardı, bu yüzden Irak'taki durumu yatıştırmak için tereddüt etmedim. Irak'ın Suriye meselelerine müdahalesi işleri karmaşıklaştırırdı. Bu yüzden güven verici mesajlar gönderdim. (Irak Başbakanı Muhammed Şiya) Sudani, mesajıma yanıt verdi ve Suriye'ye müdahale etmeden sınırın korunmasıyla sınırlı kaldı. Bu doğru yönde atılmış bir adımdı. Ben evlere kapılardan giriyorum. Irak’a da hükümeti aracılığıyla girmeyi ısrarla talep ediyorum” ifadelerini kullandı.
Suriye Cumhurbaşkanı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sudani'yi, kalkınma önceliklerini ve endişelerini, istikrarı sağlama ve yatırımı teşvik etme arzusunu takip ettim. Sudani, iki ülke arasındaki ilişkileri iyileştirmek istiyor, ben de öyle. Bazı Iraklı tarafların Suriye'ye müdahalesinin yol açtığı yaralara rağmen, adım adım ilerliyoruz.”
Suriye’nin özgürleştirilmesi, Suriyelilerin aidiyet duygusunu geri kazandırdı. Suriye'nin limanlarını, yollarını ve demiryollarını komşu ülkelere ve dünyaya bağlamak da dahil olmak üzere, geleceğin Suriye'sini inşa etmeye yönelik stratejik planlarımız var.
Heyette yer alan gazeteciler, Suriye’nin kıyı kesimleri ve Süveyda'daki iç durum ve yaşanan olaylarla ilgili sorular da sordu. Şara, Süveydalıların çoğunun Şam'a sadık olduğunu ve son olaylarda ‘İsrail ile iş birliği yapan küçük bir azınlığın kargaşa çıkardığını’ belirterek, “Orada eski rejimin subaylarının ve uyuşturucu kaçakçılarının olduğu askeri güçler var” ifadesini kullandı.
Dürziler ve Bedevi aşiretleri arasında çatışmalar yaşandığını, tüm tarafların hatalar yaptığını, güvenlik güçlerinin müdahale ettiğini ve belki de bazı hatalar yapıldığını ifade eden Şara, sorunların sabırla çözülmesi, Dürziler ve Bedevi aşiretler arasındaki ilişkilerin yeniden kurulması ve uzlaşıya varılması için çalışılması gerektiğini vurguladı. Suriye Cumhurbaşkanı, “İsrail'in desteğiyle bölünme önerileri ise gerçekçi değildir. Süveyda halkı Suriye tarihi boyunca onurlu bir tutum sergilemiştir. Belirli bir grubun tutumu herkesi temsil etmez” şeklinde konuştu.
Suriye'nin bir bütün olduğunu ve silahların devletle sınırlandırıldığını vurgulayan Şara, “Kontrolsüz silahlar istikrar getirmez, aksine Suriye'ye, bölgeye ve komşularına zarar verir” dedi.
Suriye'nin kuzeydoğusundaki duruma da değinen SDG ile Kürtler arasında ayrım yapan Şara, Kürtleri ve önceki on yıllarda alınan bazı önlemler nedeniyle çektikleri acıları anladığını söyledi. Hedefin Kürtlerin hakları olması durumunda, bu hakların anayasada güvence altına alınacağı için kan dökülmesine gerek olmadığının altını çizen Şara, ancak kotaların da kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Arap gazetelerinin genel yayın yönetmenleri, yöneticileri ve eski enformasyon bakanlarından oluşan bir Arap medya heyeti, Şam'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayında Şara ile bir araya geldi, 24 Ağustos 2025
Şara, SDG lideri Mazlum Abdi ile 10 Mart'ta imzaladıkları ve tüm taraflarca kabul edilen ve diyalog için referans teşkil eden anlaşmaya atıfla, ‘uluslararası arabuluculuk ve anlayışa doğru ilerlemeden’ bahsetti.
Bir soruya verdiği yanıtta Şara, Suriye yasalarının 107 sayılı yasa ve Yerel Yönetim Bakanlığı ile bir ölçüde adem-i merkeziyetçi olduğunu, ancak önemli olanın federalizm veya adem-i merkeziyetçiliği tanımlamak olduğunu söyledi. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı habere göre Şara, “Eğer bu bölünme anlamına geliyorsa, kabul edilemez. Suriye birleşmek istiyor mu? Merkezi bir yönetim istiyor mu? Coğrafi yapısı buna izin veriyor mu? Halk buna razı mı? Konumu tüm bu soruların yanıtları belirliyor” ifadelerini kullandı.
Şara’ya kişisel deneyimi sorulduğunda ise tarihin herhangi bir döneminin o dönemin koşullarına ve yasalarına göre değerlendirilmesi gerektiğini belirterek “Geçmişi bugünün yasalarıyla yargılamak ya da bugünü geçmişin yasalarıyla yargılamak mümkün değil” şeklinde konuştu.
ABD’nin 2003 yılında Irak'taki savaşı başlatmasından önce Irak’a gittiğini ve 2005 yılında hapse atıldığını, serbest bırakıldıktan sonra Suriye'ye döndüğünü ve burada yalnızca rejim ve rejimin devrilmesi konularına odaklandığını anlatan Şara, cihatçı örgütler veya Müslüman Kardeşler (İhvan-ı Müslimin) gibi hiçbir İslamcı gruba bağlı olmadığını, Arap Baharı ile de hiçbir ilgisinin bulunmadığını belirtti.
Suriye'nin ekonomik geleceği ve komşu ülkeler ve bölgeler arasında stratejik bir bağlantı noktası olarak oynadığı rol hakkında uzun uzun konuşan Şara, “Suriye'nin özgürleştirilmesinden bu yana, ülkelerden Suriyelilere birlikte yaşayan mezhepler olarak hitap etmemelerini istedik. Onlara şunu söyledik ve söylemeye devam ediyoruz: Suriyelilere bir ülke ve vatandaşları olarak hitap edin” dedi.
Şara, sözlerine şöyle devam etti:
“Suriye’nin özgürleştirilmesi, Suriyelilerin aidiyet duygusunu geri kazandırdı. Suriye'nin limanlarını, yollarını ve demiryollarını komşu ülkelere ve dünyaya bağlamak da dahil olmak üzere, geleceğin Suriye'sini inşa etmeye yönelik stratejik planlarımız var. Bunun yanında Suriye'nin turizm potansiyeli ve bir gıda sepeti olması da söz konusu.”
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara sözlerinin sonunda, ülkesinin doğu ekonomik kültüründen karma bir ekonomik kültüre geçiş sürecinde olduğunu belirterek “Suriye, hukuk ve bankacılık reformları da dahil olmak üzere bir rönesans yaşıyor” ifadelerini kullandı.
*Bu haber Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.
Netanyahu, İsrail’in Gazze'deki hastanede yaptığı katliamdan dolayı derin üzüntü duymuş(!)https://turkish.aawsat.com/d%C3%BCnya/5179271-netanyahu-i%CC%87srail%E2%80%99-gazzedeki-hastanede-yapt%C4%B1%C4%9F%C4%B1-katliamdan-dolay%C4%B1-derin-%C3%BCz%C3%BCnt%C3%BC-duymu%C5%9F
Netanyahu, İsrail’in Gazze'deki hastanede yaptığı katliamdan dolayı derin üzüntü duymuş(!)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu (Reuters)
Başbakan Binyamin Netanyahu, İsrail'in, dün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Nasır Hastanesi'nde meydana gelen ve "trajik bir kaza" olarak nitelendirdiği olaydan derin üzüntü duyduğunu söyledi.
Netanyahu yaptığı açıklamada, “İsrail, bugün Han Yunus'daki Nasır Hastanesinde meydana gelen trajik olayı derin bir üzüntüyle karşılamaktadır. İsrail, gazetecilerin yanı sıra sağlık personeli ve tüm sivillerin çalışmalarına önem vermektedir Askeri yetkililer kapsamlı bir soruşturma yürütüyor. Savaşımız Hamas teröristlerine karşıdır. Adil hedefimiz Hamas'ı yenmek ve rehinelerimizi evlerine geri döndürmektir” ifadelerini kullandı.
İsrail'in Nasır Hastanesi'ne düzenlediği saldırıda, aralarında Independent Arabia muhabiri Meryem Ebu Dekka'nın da bulunduğu en az 20 kişi öldü. Ölenler arasında Reuters, Associated Press ve Al Jazeera muhabirleri de bulunuyor.
Nasır Tıbbi Kompleksi, İsrail'in Han Yunus'un doğusunda bulunan Avrupa Gazze Hastanesi'ni hedef alan saldırısının ve tekrar kullanılamaz hale getirmesinin ardından, aylardır Güney Gazze Şeridi'ndeki tek tam işlevsel tıbbi tesis konumunda bulunuyor.
Şarku’l Avsat’ın aldığı bilgiye göre İsrail, Gazze Şeridi'nin büyük bir kısmı üzerindeki kontrolünü sağlamlaştırmak ve Filistinlileri yerlerinden etmek amacıyla nüfusun büyük bir kısmını Mısır sınırına yakın Refah yakınlarındaki en güneye göç etmeye zorlamayı amaçlıyor.
İsrail güçleri, Nasır Tıp Merkezi'nden en fazla 2-3 kilometre uzakta bulunuyor ve bu da şüpheli hedefleri bombaladıkları yönündeki tekrarlanan iddiaları hakkında birçok soru işareti yaratıyor. Bu durum, askeri kaynaklara dayanarak "Pazartesi günkü saldırının" "şüpheli bir hareket tespit edilmesi" nedeniyle gerçekleştirildiğini iddia eden İbrani medya kuruluşları tarafından da doğrulandı.
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة