​Facebook’a Cambridge Analytica skandalı sebebi ile 5 milyar dolar para cezası

Facebook şirketi logosu (AP)
Facebook şirketi logosu (AP)
TT

​Facebook’a Cambridge Analytica skandalı sebebi ile 5 milyar dolar para cezası

Facebook şirketi logosu (AP)
Facebook şirketi logosu (AP)

ABD makamları, Facebook şirketinin kullanıcıların kişisel bilgilerinin gizliliğini koruyamadığı gerekçesi ile başlatılan soruşturmanın ardından sosyal paylaşım sitesine 5 milyar dolar para cezası kesti.
The Wall Street Journal'ın haberine göre, ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC), geçtiğimiz hafta cezanın 2’ye karşı 3 oyla kabul edildiğini aktarırken, bu konudaki soruşturmanın ne kadar süreceği ise henüz netlik kazanmadı.
FTC tarafından alınan kararlar genellikle değiştirilmezken, cezanın kesinleşmesi için Adalet Bakanlığı'nın onayı gerekiyor.
Geçtiğimiz yıl Facebook’a karşı başlatılan soruşturmada 87 milyon kişinin bilgilerinin danışmanlık amacı ile faaliyet gösteren Londra merkezli Cambridge Analytica şirketine satıldığı iddia edildi.
Facebook iddiaları reddederken, şirket, bu spekülasyonların ardından geçtiğimiz Nisan ayında yayınlanan yılın ilk çeyreği kazanç raporunda 5 milyar dolar bir kayıp beklediğini açıklamıştı.
Facebook geçtiğimiz yıl, The Observes gazetesinin en az bir milyon Amerikalı ve İngiliz kullanıcının kişisel bilgilerini Cambridge Analytica şirketine sattığı haberi ile sarsıntı yaşadı.
Gazete o dönem Cambridge Analytica şirketinin eski çalışan ve asistanların belgelerinden yaptığı alıntıda, bu durumun Facebook tarihinin en büyük veri ihlallerinden biri olduğuna dikkat çekmişti.
The Observes, Cambridge Analytica’nın 2014 yılının başlarında izinsiz bir şekilde elde ettiği seçmenlerin bilgileriyle seçim sonuçlarını tahmin etmek ve etkilemek amacı ile bilgisayar programı oluşturmak için kullandığını aktardı.
Gazete ayrıca, Facebook verilerinin Cambridge Analytica tarafından kullanımı ile ilgili iddialarla ortaya çıkan Christopher Wylie’nın, bu programın siyasi reklamlarla hedef seçmen kararını değiştirebileceği söylemini aktardı.
O dönemki veriler, Kuzey Amerika’daki aktif Facebook kullanıcılarının yaklaşık üçte birini, ABD seçmenlerinin ise yaklaşık dörtte birini temsil ediyordu.



Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
TT

Deepfake videoları tespit etmek giderek zorlaşıyor: Artık gerçekçi kalp atışları var

Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)
Kişilerin rızası ve bilgisi dışında üretilen deepfake görüntüler endişe yaratıyor (Reuters)

Deepfake videoların gelişmiş saptama yöntemlerini yanıltabildiği ve her geçen gün daha gerçekçi hale geldiği tespit edildi. 

Bir kişinin yüzünün ya da vücudunun dijital olarak değiştirilmesiyle oluşturulan deepfake videolar endişe yaratmaya devam ediyor. 

Bu videolar gerçek bir kişinin görüntüsünün yapay zeka kullanılarak değiştirilmesiyle yapılıyor. Aslında bu teknoloji, kullanıcıların yüzünü kediye dönüştüren veya yaşlandıran uygulamalar gibi zararsız amaçlarla da kullanılabiliyor.

Ancak insanların cinsel içerikli videolarını üretmek veya masum insanlara iftira atmak için de kullanılabilmesi ciddi bir sorun teşkil ediyor.

Bu videoların sahte olup olmadığını anlamak için kullanılan gelişmiş yöntemlerden biri kalp atışlarını izlemek. 

Uzaktan fotopletismografi (rPPP) adlı araç, deriden geçen ışıktaki küçük değişiklikleri tespit ederek nabzı ölçüyor. Nabız ölçen pulse oksimetreyle aynı prensiple çalışan bu araç, çevrimiçi doktor randevularının yanı sıra deepfake videoları tespit etmek için de kullanılıyor.

Ancak bulguları hakemli dergi Frontiers in Imaging'de bugün (30 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre deepfake görüntülerde artık gerçekçi kalp atışları var.

Bilim insanları çalışmalarına videolardaki nabız hızını otomatik olarak saptayıp analiz eden bir deepfake dedektörü geliştirerek başladı. 

Ardından rPPP tabanlı bu aracın verilerini, EKG kayıtlarıyla karşılaştırarak hassasiyetini ölçtüler. Son derece iyi performans gösteren aracın EKG'yle arasında dakikada sadece iki-üç atımlık fark vardı. 

Ekip aracı deepfake videolar üzerinde test ettiğindeyse rPPP, videoya kalp atışı eklenmese bile son derece gerçekçi bir kalp atışı algıladı. 

Bilim insanları kalp atışlarının videoya kasten eklenebileceği gibi, kullanılan kaynak videodan kendiliğinden geçebileceğini de söylüyor.

Almanya'daki Humboldt Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Peter Eisert "Kaynak video gerçek bir kişiye aitse, bu artık deepfake videoya aktarılabiliyor" diyerek ekliyor: 

Sanırım tüm deepfake dedektörlerinin kaderi bu; deepfake'ler gittikçe daha iyi hale geliyor ve iki yıl önce iyi çalışan bir dedektör bugün tamamen başarısız olmaya başlıyor.

Araştırmacılar yine de sahte videoları saptamanın başka yolları olduğunu düşünüyor. Örneğin sadece nabız hızını ölçmek yerine, yüzdeki kan akışını ayrıntılı olarak takip eden dedektörler geliştirilebilir.

Eisert, "Kalp atarken kan, damarlardan geçerek yüze akıyor ve daha sonra tüm yüz bölgesine dağılıyor. Bu harekette gerçek görüntülerde tespit edebileceğimiz küçük bir gecikme var" diyor.

Ancak bilim insanına göre nihai çözüm deepfake dedektörlerinden ziyade, bir görüntünün üzerinde oynanıp oynanmadığını anlamaya yarayan dijital işaretlere odaklanmaktan geçiyor:

Bir şeyin sahte olup olmadığını tespit etmek yerine bir şeyin değiştirilmediğini kanıtlayan teknolojiye daha fazla odaklanmadığımız sürece, deepfake'lerin saptanmalarını zorlaştıracak kadar iyi olacağını düşünüyorum.

Independent Türkçe, BBC Science Focus, TechXplore, Frontiers in Imaging