Suudi Arabistan'da eşit işe eşit ücret sorunu

İş pazarında erkekler ve kadınlar arasında ücret eşitliğini sağlayan bir dizi girişim gerçekleştiriliyor (Independent Arabia)
İş pazarında erkekler ve kadınlar arasında ücret eşitliğini sağlayan bir dizi girişim gerçekleştiriliyor (Independent Arabia)
TT

Suudi Arabistan'da eşit işe eşit ücret sorunu

İş pazarında erkekler ve kadınlar arasında ücret eşitliğini sağlayan bir dizi girişim gerçekleştiriliyor (Independent Arabia)
İş pazarında erkekler ve kadınlar arasında ücret eşitliğini sağlayan bir dizi girişim gerçekleştiriliyor (Independent Arabia)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, CBS kanalına verdiği bir röportajda ülkedeki kadınlar ve erkekler arasında ücret eşitliğini sağlamak için bir dizi girişimde bulunduğunu belirtti. Bu açıklama Independent Arabia olarak bizi Suudi istihdam pazarında kadının maruz kaldığı ayrımcılığın boyutunu araştırmaya sevk etti.
Suudi Arabistan İstatistik Genel Kurulu’nun ülkenin pazarına ilişkin 2019 yılının ilk çeyreğine ait belirttiği rakamlara bakılacak olursa Suudi kamu ve özel sektörlerinde kadına karşı çeşitli ayrımcılıklar mevcut. Buna göre 15 yıl ve daha fazla çalışan erkeklerin ortalama ücreti 10.503 riyalken (2807 dolar) aynı durumdaki kadınların aldığı ortalama ücret 9 bin 44 riyal (2 bin 540 dolar).
Devlet sektöründe bile ayrımcılık bulunsa da genel pazar istatistiklerinde fark büyük görünmüyor. Buna göre kamu sektöründe 15 sene ve fazla çalışan erkeklerin ortalama ücreti 11 bin 637 riyalken (3 bin 101 dolar) kamu sektöründe çalışıp erkek meslektaşları ile aynı vasıflara sahip kadınlar 11 bin 099 riyal (2 bin 941 dolar) kazanıyor. Bu, nispeten önemsiz bir fark. Bununla birlikte özel sektörde gözle görülür bir ayrımcılık söz konusu. Buna göre 15 sene ve daha fazla çalışan erkekler ortalama 7 bin 486 riyal (2 bin 5 dolar) alırken aynı süre çalışan kadınlar 5 bin 570 riyal (bin 497 dolar) elde ediyor. Aradaki bu bin 916 riyallik farkla erkek, aynı vasıflara sahip ve belki aynı iş kurumunda çalıştığı bayan meslektaşına karşı ön planda tutuluyor. Bu, Krallığın talimatıyla 4 Haziran 2011 onaylanan ‘Kadının Çalışma Rehberi’nin ilk bölümünün beşinci maddesine ters düşmektedir. Bu maddede kadın veya erkek çalışanların eşit değere sahip işlerden aldıkları ücretlerde herhangi bir ayrımcılığın yapılması yasaklanmıştır.
Yasa konusundaki bilgisizlik
Bundan hareketle kadın ve erkeğin eşit çalışma saatlerine ve iş için istenen yeterliklere sahip olduğu birkaç iş sektörüne ziyaretlerde bulunduk. Birkaç kadın çalışanla görüştükten sonra Cidde’deki otellerden birinde karşılama/resepsiyon elemanı çalışan Leyla, ‘ücretlerin yanı sıra terfi hak ediş süreçlerinde de ayrımcılık yaşandığına, erkek çalışma arkadaşlarının kadınların da çalıştığı büyük oteldeki sektörlerde denetleme ve yönetim makamlarına daha hızlı bir şekilde yükseldiğine’ işaret etti. Cidde’nin tanınmış çarşılarından birinde saat ve aksesuar satış elemanı olarak çalışan Meryem ise bu ayrımcılık konusunda sorumluluğu genelde erkeklerin kabul etmediği düşük ücretleri kabul eden kadın çalışanlara yüklüyor. Ona göre bu durum, kadınların kabul etmeleri sonucunda özel sektörlerdeki müdürleri, giderden tasarruf etmek için kadınlara sunulan sözleşmelerde değeri düşürmeye sevk ediyor. Bu duruma, “Yasa konusunda bilgisizlik kabul edilemez. Öyle ya, bilgiye erişim artık zor bir iş değil” sözleriyle itiraz eden Şura Meclisi Üyesi Sultana el-Bedivi, “Kanun, çalışanlar arasında cinsiyete göre fark gözetmez” diyerek ayrımcılığa maruz kalanlara yasaya başvurmaları çağrısında bulundu. Çalışma Bakanlığı temsilcileri, Meclisteki Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyeleri ile olan görüşmeleri esnasında, “Şura Meclisi’nde mesele üzerine çalışırken görüştüğümüz bakanlık temsilcileri, Bakanlığın teftiş gezilerinde kurumun çalışanları yeterlik dışında bir ölçüte göre değerlendirdiğini tespit etmesi durumunda ağır cezalar öngördüğünü ifade etti” açıklamasında bulundu.
Şura Meclisi Üyesi Latife Şalan ise bu durumdan Çalışma Bakanlığı’nı sorumlu tuttu. Zira Meclis, bu boşluğun giderilmesi için Bakanlığın etkin bir rol oynamasını isteyen bir kararı onaylamıştı. Şalan, Bakanlıktan dosyaya ilişkin gelişmeler konusunda bilgilendirme yapmasını talep etti, ancak Bakanlık, buna duyarsız kaldı.  Üstelik bu yazının yayınlandığı tarihe kadar da konuya ilişkin olarak kendisine yönelttiğimiz soruları yanıtsız bıraktı.
Farklı biçimlerde ayrımcılık
Suudi Arabistan iş pazarında kadına yönelik ayrımcılık, ücret farkı ile sınırlı değil, her iki cinsiyet için yapılan yaşlılık tanımında da kendini gösteriyor. 60 yaşına ulaşan kadın çalışanın maaşı yarıdan daha fazla düşerek 11 bin 861 riyalden (3 bin 155 dolar) 5 bin 460 riyale (bin 443) dolara iniyor. Bir diğer deyişle işe yeni başlayan 19 yaşındaki bir meslektaşından daha az ücret alıyor.
60 yaşına basan erkeklerin maaşındaki düşüş ise daha kademeli bir şekilde gerçekleşiyor. Buna göre erkeğin maaşı 13 bin 240 riyal (3 bin 540 dolar) iken 10 bin 153 riyale (2 bin 714 dolar) düşmekte.
Yaş konusundaki ayrımcılığın bir başka çeşidi daha mevcut. Şöyle ki kadınlar 65 yaşında iş pazarından nihai olarak ayrılırlarken bu durum erkekler için geçerli değil. Zira erkekler bu yaşa vardığında eğer devam etmek isterse pazardaki varlığını sürdürebilir.
‘Diploma/eğitim düzeyi’ her zaman adalet getirmiyor
Ayrımcılığın en ilginç türü, aynı eğitim düzeyine sahip insanlar arasında bir kıyaslama yapıldığında karşımıza çıkıyor. Şöyle ki kadın ücret konusunda erkeğe yalnızca okuma-yazma bilmediğinde üstünlük sağlayabiliyor. İstatistik Kurumu’nun verilerine göre okuma-yazma becerisi olmayan kadın, 4 bin 358 riyal (bin 149 dolar) alırken erkek 4 bin 129 riyal (bin 69 dolar) alıyor.
Lise diplomasına sahip olan kadın ortalama 5 bin 355 riyal (bin 417 dolar) alırken, ilkokul diplomasına sahip olan erkek 6 bin 276 riyal (bin 657 dolar), ortaokul diplomasına sahip olan erkek ise 7 bin 956 riyal kazanıyor.
Daha düşük diplomaya sahip olanın taşıdığı bu ayrıcalık, yüksek seviyeli diplomalar arasındaki çekişmede de kadının peşini bırakmıyor. Nitekim yüksek okul diplomasına sahip olan bir erkek yüksek lisans diplomasına sahip bir kadından daha yüksek maaş alıyor. 
Doktora düzeyinde ise kadın, 4 bin 262 riyal (bin 139 dolar) farkla yüksek lisans diplomasına sahip erkeğe karşı üstünlük elde ediyor.
Bununla beraber cinsiyet düğümü, ona yapışıp kalmış durumda. Zira daha düşük diplomaya sahip erkeğe karşı üstünlük elde etmiş olsa da kendisini daha büyük bir zorluk, yani doktora diplomasına sahip erkek olgusu beklemektedir. Nitekim doktoralı erkek, 4 bin 899 riyallik bir farkla ücret konusunda doktoralı kadından üstündür.



NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

TT

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

NEOM, 2027'de ilk ticari yeşil hidrojen üretimini başlatmaya hazırlanıyor

Suudi Arabistan Kamu Yatırım Fonu'nun (PIF) sahibi olduğu NEOM'daki gelişme hızı, Oxagon ve NEOM Yeşil Hidrojen projelerinin üretim ve işletmeye yaklaşmasıyla birlikte hızlanıyor. Söz konusu projeler, Suudi Arabistan’ın temiz enerji ve ileri endüstrilere geçişinde önemli bir rol oynuyor. Bu adım, karbon emisyonlarının azaltılması ve ulusal ekonominin çeşitlendirilmesini hedefleyen Vizyon 2030 çerçevesindeki çalışmalar kapsamında atılıyor. Yenilenebilir enerji ve teknolojik yenilik temelli entegre sanayi ve teknoloji ekosistemlerinin inşası yoluyla, NEOM’un sürdürülebilir sanayiler ve geleceğin teknolojileri alanında küresel bir merkez olarak konumunu güçlendirmesi amaçlanıyor.

İşletme ve bakım

NEOM Yeşil Hidrojen Şirketi CEO'su Visam el-Gamidi, şirketin 2026'da test ve devreye alma aşamalarını tamamladıktan sonra 2027'de ticari üretime başlamaya hazırlandığını duyurdu. Bu projenin, Suudi Arabistan’ın temiz enerjiye geçişinin en önemli dayanaklarından biri olduğunu ve karbonsuzlaşma ve net sıfır emisyon hedefleri olan Vizyon 2030 hedefleriyle uyumlu olduğunu açıkladı.

Şirketin ACWA Power, Air Products ve NEOM arasında bir ortak girişim olduğunu ve NEOM projesi kapsamındaki sanayi şehri Oxagon'da bulunduğunu belirtti. Proje üç ana tesisten oluşuyor: Oxagon'daki hidrojen üretim tesisi, yaklaşık 80 kilometre doğuda bulunan güneş enerjisi sahası ve yaklaşık 120 kilometre kuzeydeki rüzgâr türbini sahası.

El-Gamidi, Şarku’l Avsat ile yaptığı röportajda, projenin toplam üretim kapasitesinin 2026 yılı sonuna kadar hidrojen tesisine güç sağlamak için 4 gigawatt olacağını ve ticari üretimin ertesi yıl 2027'de başlayacağını açıkladı. Tesis, günde 600 ton hidrojen üretebilecek; bu hidrojen, yılda 1,2 milyon ton amonyağa dönüştürülecek ve projenin bir parçası olarak inşa edilen deniz rıhtımı da dahil olmak üzere tesise ait özel bir liman üzerinden sevk edilecek. El-Gamidi, şirketin yaklaşık iki yıl önce inşaat aşamasına girdiğini ve şu anda inşaat aşamasının yüzde 80'inden fazlasını tamamladığını, güneş ve rüzgâr enerjisi santrallerinin ise ileri aşamalarda olduğunu ve 2026 yılında hidrojen tesisine test ve işletme için enerji sağlamaya hazır olduğunu bildirdi.

El-Gamidi, şirketin sadece fabrikayı inşa etmekle kalmayıp, aynı zamanda kurumsal yapısını da kurduğunu, bugüne kadar yaklaşık 350 çalışanı istihdam ettiğini, operasyonlar, bakım ve tüm destek fonksiyonları için gerekli yetenekleri çektiğini açıkladı. Şirket ayrıca, bu gelecek vaat eden sektöre katılmak üzere yeni mezunları eğitmek ve nitelik kazandırmak için özel eğitim programları başlattı.

El-Gamidi, şirketin Oxagon bölgesinde bulunmasının ve limanın hidrojen tesisine yakın olmasının projenin başarısında belirleyici bir rol oynadığını belirtti. El-Gamidi’ye göre, tüm rüzgâr türbinleri Neom Limanı ve Oxagon hizmetleri üzerinden ithal edildi. Ayrıca hidrojen tesisinin ana ekipmanları ve birçok diğer ekipman da Neom Limanı ve Oxagon üzerinden getirildi.

Oxagon'un sanayi bölgesindeki yatırımcılara NEOM'da lisans ve izinler, liman hizmetleri, mühendislik ve lojistik hizmetlerini içeren entegre bir sistem sağladığını ve bunun da projenin uygulama aşamalarında önemli ilerlemeler kaydetmesini sağladığını belirtti.

El-Gamidi, bugün inşa edilenin sadece bir istasyon değil, küresel bir model haline gelecek yeni bir endüstrinin başlangıcı olduğunu vurgulayarak, büyük ölçekli bir hidrojen endüstrisi kurmanın ve onu geleceğe taşımanın mümkün olduğunu dünyaya kanıtladığını ifade etti.

Projenin ekonomik ve sosyal etkisi hakkında konuşan el-Gamidi, şirketin NEOM Yeşil Hidrojen Projesi kapsamında 300 ila 350 arasında doğrudan istihdam sağlayacağını ve bunların çoğunun halihazırda doldurulduğunu, ayrıca destekleyici sektörlerde bu sayının 6 ila 7 katı arasında dolaylı istihdam yaratacağını açıkladı.

Projenin NEOM'da yer almasının, tesisin bakımını ve uzun vadeli sürdürülebilirliğini desteklemek için sürekli endüstriyel hizmetlere ihtiyaç duyulacağı anlamına gelen, yukarı ve aşağı akış hizmetlerinin geliştirilmesine kapı açacağını belirtti. Suudi Arabistan'daki hidrojen endüstrisinin yapay zekâ, dijitalleşme ve mühendislik çözümleri gibi alanlarda uzmanlaşmış birçok şirketi çekeceğini ve Suudi ekonomisinin çeşitlendirilmesi için yeni bir dayanak noktası olacağını vurguladı.

Gelecekteki fırsatlar

Oxagon CEO'su Vishal Wanchoo ise projenin NEOM'da ileri ve temiz endüstrilere ev sahipliği yaptığını ve bölgenin ana ekonomik itici güçlerinden biri olduğunu vurguladı. Oxagon'daki çalışmaların 2021'de planın başlatılmasından bu yana önemli ilerleme kaydettiğini açıkladı. Şehrin, Neom limanı çevresindeki Kızıldeniz'de, özellikle Avrupa ve Afrika olmak üzere birçok coğrafi bölgeye mükemmel erişim sağlayan stratejik bir konumda bulunduğunu ve bu nedenle ürün ihracatı ve Suudi Arabistan'a hizmet vermek için ideal bir yer olduğunu belirtti.

Wanchoo, Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada, Neom Limanı’nın halihazırda faaliyete geçtiğini ve endüstriyel şirketleri Oxagon'da iş kurmaya çekmek için çabaların sürdüğünü, Neom Yeşil Hidrojen Projesi’nin ise yeşil hidrojenin büyük ölçekli üretimi için ilk büyük proje olduğunu bildirdi. Ayrıca, Oxagon'un endüstriyel şehir için odaklandığı temel alanlar olan yapay zekâ veri merkezlerini genişletmenin ve genel olarak yapay zekâ sistemini geliştirmenin yanı sıra entegre bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak için çalıştığını da doğruladı.

Wanchoo, Neom Limanı’nın şu anda Yeşil Hidrojen Projesi’ne malzeme tedarik ederek ve karmaşık sevkiyatlar gerçekleştirerek hizmet verdiğini açıkladı ve projenin gelecekteki fırsatlarına yönelik büyük heyecanı vurguladı. Ayrıca, Oxagon'un önceliklerinden birinin kapsamlı bir yenilenebilir enerji sistemi kurmak olduğunu belirterek, yeşil hidrojen alanındaki çalışmaların yaklaşık dört yıl önce başladığını ve geleneksel enerjiden temiz enerjiye geçişin devam ettiği göz önüne alındığında, Krallığa hizmet etmek ve ihracat kapasitesini artırmak için yenilenebilir enerji sisteminin tüm unsurlarının geliştirilmesinin önemini vurguladı.

Wanchoo, Oxagon’un odaklandığı ilk üç temel sütunun, rüzgâr enerjisi teknolojisinin geniş ölçekte yerli üretimi, güneş enerjisi teknolojisinin orta ve nihai aşamalarda yerli olarak üretilmesi ve yüksek üretim kapasitesine sahip bu tesislerin hem Suudi Arabistan’ın yenilenebilir enerji ihtiyacını karşılaması hem de ihracat pazarlarına hizmet etmesi olduğunu belirtti. Ayrıca, yenilenebilir enerji ekosisteminin kilit unsurlarından biri olarak batarya teknolojilerinin geliştirilmesi yönünde çalışmaların sürdüğünü ifade eden Wanchoo, bu alanda projenin önemli bir ilerleme kaydettiğini vurguladı.

Temiz ve teknik endüstrilerle ilgili olarak, Oxagon'un tüm faaliyetlerinin doğası gereği temiz enerji olan yenilenebilir enerji etrafında döndüğünü açıkladı. Hedefin yenilenebilir enerji bileşenlerinin üretimi ile sınırlı olmadığını, Oxagon'daki tüm endüstrilerin tamamen yenilenebilir enerji kullanarak çalıştırılmasına kadar uzandığını vurguladı. NEOM Yeşil Hidrojen Projesi'nin en büyük yenilenebilir enerji üretim projelerinden biri olduğunu ve tamamen temiz enerjiyle çalıştığını, bu sayede Oxagon'daki diğer endüstrilere de aynı enerjiyi sağladığını belirtti.

Wanchoo, teknik alandaki odak noktalarının yapay zekâ olduğunu belirterek, yapay zekâ ile yenilenebilir enerji arasında yakın bir bağlantı bulunduğunu vurguladı. Günümüzde yapay zekânın karşılaştığı en büyük zorluklardan birinin sürdürülebilirlik olduğunu, zira bu alanın soğutma amaçlı büyük miktarda enerji ve su tükettiğini söyledi. Bu nedenle, Oxagon, sürdürülebilir çözümler benimsemeye özen gösteriyor. Şehirde kurulacak dev yapay zekâ veri merkezi, yenilenebilir enerji ile çalışacak ve soğutma için deniz suyu kullanılacak; böylece operasyonların ve kullanılan teknolojilerin sürdürülebilirliği sağlanmış olacak.

Wanchoo ana hedefin bu görüşmeleri ilerletmek ve şirketlerin faaliyetlerine başlayabilmeleri için anlaşmaları sonuçlandırmak olduğunu vurguladı. Yenilenebilir enerji ve yapay zekâ projelerinin hızlı büyümesi göz önüne alındığında, planın 2026 yılı sonundan önce endüstriyel üretime başlamak ve 2027 yılına kadar tam üretime ulaşmak olduğunu belirtti.


Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
TT

Savaş hazırlığını artırmaya yönelik Suudi Arabistan- Amerika tatbikatları

Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)
Tatbikatın amacı operasyonel hazırlığı artırmak, deneyim alışverişinde bulunmak ve ortak operasyonların icrasını entegre etmek (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Suudi Arabistan ve ABD kara kuvvetleri arasındaki ortak askeri tatbikat "Quincy-1" dün Fort Irwin askeri üssünde başladı.

Tatbikat, operasyonel hazırlığı artırmayı, uzmanlık alışverişinde bulunmayı ve çeşitli muharebe ortamlarında ortak operasyonların entegrasyonunu amaçlıyor.

Resim   Ortak tatbikat manevraları “Quincy-1” Fort Irwin askeri üssünde başladı, (Suudi Arabistan Savunma Bakanlığı)

Yaklaşık bin 200 mil karelik bir alanı kaplayan dev Fort Irwin askeri üssü, Kaliforniya ve Nevada eyaletleri arasında, Mojave Çölü'nün kalbinde yer almaktadır.


Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
TT

Suudi Arabistan’a F-35 satışı masada: İsrail’in askeri hakimiyeti zayıflayabilir

Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)
Amerikan yapımı F-35'leri aktif olarak bir muharebede kullanan ilk ülke 2018'de İsrail olmuştu (Reuters)

ABD, Suudi Arabistan'ın 48 adet F-35 savaş jeti satın alma teklifini değerlendiriyor. 

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Reuters'a konuşan ABD'li yetkililer, Savunma Bakanlığı'nın (Pentagon) teklif üzerinde aylardır çalıştığını belirtiyor. 

Pentagon'daki politika departmanından geçen teklifin, bakanlıktaki üst düzey yetkililer tarafından değerlendirmeye alındığı ifade ediliyor. 

Diğer yandan nihai satış kararı için kabine düzeyinde ilave onaylar, Kongre'ye bildirim ve Donald Trump'ın imzası gerekecek.

Haberde, Suudi Arabistan yönetiminin, uçakları satın almak için doğrudan Trump'la iletişime geçtiği aktarılıyor. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, 18 Kasım'da Beyaz Saray'ı ziyaret edecek. Sürecin bu görüşmeden önce hızlandırıldığı ifade ediliyor. 

Analizde, hava kuvvetlerini modernize etmek ve özellikle İran'dan gelebilecek muhtemel tehditlere karşı koymak amacıyla Riyad yönetiminin yıllardır bu savaş uçaklarını istediğine işaret ediliyor. 

Washington'ın Riyad'la savunma işbirliğini geliştirmeye açık olduğunu göstermesi üzerine Suudi Arabistan'ın jetler için tekrar teklifte bulunduğu belirtiliyor. Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri'nde Boeing yapımı F-15'ler ve Avrupa menşeli Tornado ve Typhoon savaş jetleri yer alıyor. 

Trump, mayıstaki Ortadoğu turunda Suudi Arabistan'ı ziyaret etmiş, iki ülke arasında 142 milyar dolarlık silah anlaşması imzalanmıştı. Beyaz Saray'ın "tarihin en büyük savunma satış anlaşması" diye nitelediği anlaşma hava ve füze sistemlerinden iletişim teknolojilerinin 

geliştirilmesine kadar birçok kalemi içeriyordu. 

Öte yandan satışın gerçekleşmesinin, ABD'nin Ortadoğu'daki politikasında önemli bir değişime işaret edeceği belirtiliyor. 

Ortadoğu'da filosunda F-35 bulunan tek ülke İsrail. Washington silah satışlarıyla İsrail'in "niteliksel askeri üstünlüğünü" sağlama politikası yürütüyor ancak bu jetlerin Suudi Arabistan'a da satılmasının, bölgedeki "askeri dengeleri değiştirebileceğine" dikkat çekiliyor. 

Israel Hayom'daki analizde de bu hamlenin "İsrail'in bölgedeki askeri hakimiyetine meydan okuma" anlamına geleceği yazılıyor. 

Riyad yönetimi, F-35'leri satın almak için eski ABD Başkanı Joe Biden'la da görüşmüştü. Suudi Arabistan-İsrail ilişkilerinin normalleşmesi çerçevesinde bu satışların gerçekleştirilebileceği bildirilmişti. Ancak iki ülke arasında ABD arabuluculuğunda yürütülen normalleşme görüşmeleri, Hamas'ın 7 Ekim 2023'teki Aksa Tufanı operasyonuyla patlak veren Gazze savaşı nedeniyle askıya alınmıştı. 

Independent Türkçe, Reuters, Israel Hayom