Hariri: Artık Cibran Basil ile çalışamayacağım

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, hükümeti kurmakla görevlendirilen Hassan Diyab ile görüştü (Dalati ve Nahra)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, hükümeti kurmakla görevlendirilen Hassan Diyab ile görüştü (Dalati ve Nahra)
TT

Hariri: Artık Cibran Basil ile çalışamayacağım

Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, hükümeti kurmakla görevlendirilen Hassan Diyab ile görüştü (Dalati ve Nahra)
Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn, hükümeti kurmakla görevlendirilen Hassan Diyab ile görüştü (Dalati ve Nahra)

Lübnan’ın eski Başbakanı Saad Hariri gazetecilere yaptığı açıklamalarda,  Cumhurbaşkanı Mişel Avn dönemiyle, özellikle de Avn’ın damadı Dışişleri Bakanı Cibran Basil ile yaşadığı gerginliklere değindi.  Hariri, ılımlı olmaması halinde, artık Basil’le işbirliği yapmayacağını ifade etti.
Beyrut’taki evinde bazı gazetecilere demeç veren Hariri’nin sözlerinden, Sünni- Şii çatışması çıkmasın diye Şii partileri Hizbullah ve Emel Hareketi’yle uzlaştığı buna karşılık özellikle Basil’i hedef aldığı anlaşılıyor. Öyle ki kullandığı ifadelerden Hariri’nin bu fitneden mümkün olduğunca uzak durmaya çalıştığı ve doğrudan, ülkeyi kontrol etmeye çalışmakla suçladığı Basil’e açık bir savaş başlattığı da görülüyor.
Yaşananlar karşısındaki nihai tavrının yeni yılın başlangıcıyla şekilleneceğini belirten Saad Hariri, mevcut durumu derinlemesine inceleme sürecinde olduğunu ve daha sonra yaşanacaklar hususunda net bir vizyona sahip olacağını ifade etti. Ekonomik ve mali duruma ilişkin büyük soru işaretleri ortasında Hariri, “Sürecin tedavisi, ihtiyatlı bir yönetim ve etkili politikalar gerektirir. Ana talebin teknokratlar hükümetiydi. Reddedildi. Sonra geri çekilmeme neden olan güçlerin tavrı ortaya koyularak, Başbakan olarak Hassan Diyab ismi belirlendi. Hayatımın her aşamasında ılımlılığın bedelini ödedim ve bu benim 15 yıllık politikamın temelini oluşturuyor. Bunun için ve bunu savunmak için mücadelem olmasaydı Lübnan, özellikle de Suriye krizi ve Lübnan üzerindeki yansımaları hususunda başka bir konumda olurdu” ifadelerini kullandı.
Hariri, hükümeti kurma görevini üstlenemeyecek olması dolayısıyla pişman olmadığını belirtirken, “Pişman değilim. Vicdanım rahat. Tüm endişem ülkeyi, ekonomiyi ve istikrarı korumaktı” dedi. Ateşle oynandığını söyleyen Saad Hariri, “Diğerleri yolları keserek ve meclisi kapatarak ateşle oynarken ben, büyük bir bedel ödedim. Benim açımdan Sünni-Şii çekişmesi kırmızı bir çizgidir. Lübnan’ın Sünni- Şii çatışmasına girmesi ve hatta bu çizginin üzerine gelmesi yasaktır” ifadelerini kullandı.
Eski Başbakan, Navaf Selam’a oy verilmemesi hususuna da değinirken, “Ben, ilk başta Navaf Selam’ı aday gösterdim. Bazıları şu an bu yönelimde. Devrim dalgasını yönetmeye çalıştılar. Ama istişarelerde isim vermeyi kabul etmedim. Çünkü adayımın, tek bir Şii oyu almamasını dahi istemiyordum. Kabul etmediğim şey buydu. Navaf Selam’ın da kabul etmediği şey buydu. Oturum öncesinde Velid Canbolad ile bir araya geldim. Bana Navaf’a oy vereceğini söyledi. Ben de ona istediğini yapmasını söyledim. Sorun şu ki, mezhep mozaiklerinin bizi kontrol etmesine izin verdik. İnsanlar ayaklandı, çünkü politikacılar ‘mezhep hakları’ başlığı altında her şeyi yapıyorlar. Ama aslında kişisel çıkarları dışında bir şey için çalışmıyorlar” değerlendirmesinde bulundu. Yandaşlarının, hükümetten uzaklaşması dolayısıyla hissettikleri kırgınlığın bilincinde olduğunu ifade eden Saad Hariri şu ifadeleri kullandı: “Hükümeti kurmayı kabul etmek için şartlarım vardı. En başından beri güvence verilmezse bunu kabul etmeyeceğim açıktı. Bu şartları, Saad Hariri’yi pozisyonundan uzaklaştırmak için Hassan Diyab’a sağlayabilirler.”
“Ben gömmeye çalışanlar kendileri gömülecek”
Sürecin sorununun, ülkede hiçbir şey olmuyormuş gibi düşünmek olduğunu söyleyen Hariri, “Netim. Bu hükümeti temsil etmeyeceğim. Kimsenin ismini de vermeyeceğim. Güven sağlamayacağım. Şu an, ülkeyi etkileyen tüm felaketlerden sorumlu tutacakları siyasal bir Hariri hedef alınmaya çalışılıyor. Ama beni gömmeye çalışanlar, kendilerini gömülmüş bulacaklar. 2005 yılında Refik Hariri suikastının ardından insanların 3 gün sonra evlerine gideceklerine inanıyorlardı. Ama bu o zamanlarda olmadı ve bugün de olmayacak. Siyasal Hariri, Lübnan’a istikrar, yeniden yapılanma ve büyük başarılar getirdi. Bugün de bu Hariri hedef alınıyor. Gelecek aşamada bir saldırı olmasını bekliyorum. Sanki ülkenin tüm musibetleri siyasal Hariri’ymiş gibi. İnsanların elektrik, iletişim ve diğer meseleleri kimin üstlendiğini bildiğini unutmayın. Bir yıkım savaşı istiyorlar. Bunu deniyorlar. Bunu Saad Hariri yapmıyor” ifadelerini kullandı.
Kendisine yöneltilen suçlamaları reddeden Hariri, siyasi çözümün arkasında yalnız başına durduğunu belirterek, “Benim açımdan, bana karşı bir liderin olması, bir liderin olmamasından daha iyi oldu. Benim adayım Süleyman Franjiye. Daha sonra gelip, Cumhurbaşkanı Avn’a yöneldiler. Şu an Lübnan Kuvvetleri’nin fayda sağladığı ve bunun önemli bir parçası olduğu tasfiyeden beni sorumlu tutuyorlar. Herhangi bir müttefikimizle yanlış yapmadık. Ancak Lübnan Kuvvetleri, bizi tasfiyeyi başarmakla suçladı ve bunun sorumluluğunu bana yükledi. Ama bu tasfiyenin temeli onlardır. Velid bey ve İlerici Sosyalist Parti’ye gelince, bizden başka kimseye saldırmıyorlar” dedi.
Yeni hükümetin, Hizbullah hükümeti olarak nitelenmesinin doğru olduğunu söyleyen eski Başbakan, “Bu hükümet, Cibran Basil’dir” dedi. Hariri, Diyab’ın başarısız olması halinde bu pozisyona dönmeye hazır olup olmadığı sorusuna ise “Cibran ile hayır. Artık birlikte çalışamayacağım bu insanlar, ülkeyi tek başına yönetmek istiyor. Ilımlı olmalı. Mezhepçilikten ve ırkçılıktan konuşan insanlar, birlikte nasıl çalışabilsin?!” şeklinde yanıt verdi.
Cumhurbaşkanının ekibinin, istişareleri yapmakla sorumlu olduğunu hatırlatan Saad Hariri, “Anayasanın metni açık. Sorun şu ki, bu insanların anayasaları ve yasaları yalnızca kendi bakış açılarından bakmalarından kaynaklanıyor. Ekonomik durum oldukça zor. Eylemler, tam olan bir hükümet tarafından ortaya koyulmalıdır. Şu an iş çevirme hükümetiyiz. Çözümler düşünebiliriz. Ancak bunları ya uygulayabiliriz ya da uygulayamayız. Çünkü Bakanlar Kurulu kararlarına ihtiyaç var. Bu, hükümet tarafından onaylanan reform belgesidir ve uygulanması için, Bakanlar Kurulu kararlarına ihtiyaç vardır. Bu belge, likidite krizinden sonra yeterli değil. Şu an başka önlemlere ihtiyacımız var. Önümüzde iki ya da üç ay var. Ama sağlam bir hükümet yönetimi mevcutsa felaketin etkisini azaltabiliriz. Lübnan, yılda yaklaşık 20 milyar ithalat yapıyor. Ancak mevcut krizle birlikte bu oranın 13 milyara düşmesini bekliyoruz. Tek önemsediğimiz şey, üretim sektörlerinin ve temel malzemelerin etkilenmemesidir” ” değerlendirmesinde bulundu.



Avrupa’nın en büyük füze üreticisi, Gazze’de çocukların öldürülmesinden kâr elde ediyor

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 59 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 59 bine yaklaştı (Reuters)
TT

Avrupa’nın en büyük füze üreticisi, Gazze’de çocukların öldürülmesinden kâr elde ediyor

İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 59 bine yaklaştı (Reuters)
İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hayatını kaybedenlerin sayısı 59 bine yaklaştı (Reuters)

Avrupa'nın en büyük füze üreticisi MBDA, Gazze’de çocukların ölümüne yol açan bombalarda kullanılan parçaları İsrail'e tedarik ediyor.

Guardian ve bağımsız gazetecilik kuruluşu Disclose’la Follow the Money’nin ortak araştırmasında, MBDA’nın ABD’deki fabrikası aracılığıyla İsrail’e GBU-39 bombaları için kanat sistemleri sağladığı tespit edildi. 

MBDA, ABD’nin Alabama eyaletindeki fabrikasında ürettiği “Diamond Back” isimli kanatları, Boeing yapımı GBU-39 bombalarına takılmak üzere temin ediyor. Bu bileşenler, İsrail’e ABD'nin askeri yardımı kapsamında gönderilen binlerce bombada kullanılıyor. 

Fransa merkezli firma, İtalyan Leonardo, Hollandalı Airbus ve Britanyalı BAE Systems’ın ortaklığından oluşuyor. Şirketin gelirleri, Birleşik Krallık’taki MBDA UK aracılığıyla Fransa’daki ana firmaya aktarılıyor. 2024’te MBDA grubu, hissedarlarına toplamda 350 milyon sterlin (yaklaşık 19 trilyon TL) temettü dağıttı.

Analize göre GBU-39 bombaları Gazze’de en az 24 saldırıda kullandı. Bu saldırılarda 100’den fazlası çocuk olmak üzere en az 500 kişi öldürüldü. Saldırıların 16’sında okullar hedef alınırken, diğerlerinde kamplar, evler ve camiler vuruldu. 

Avustralya merkezli Silahlanma Araştırma Hizmetleri’nden (ARES) Trevor Ball, GBU-39 bombalarının okul ve sığınak gibi yerleri vurmak için sıkça kullanıldığını söylüyor. Bunun kanat sistemleri üzerindeki yazılardan ve kuyruk parçalarından tespit edilebildiğini belirtiyor. 

Britanya merkezli Silah Ticaretine Karşı Kampanya (CAAT) grubundan Sam Perlo-Freeman da “MBDA, İsrail’in silahlandırılmasından kâr ediyor” diyor.

MBDA'nın Guardian’a gönderdiği açıklamada, şirketin ABD'deki faaliyetlerini veya İsrail'e satılan ekipmanlara parça tedarikini durdurma planına ilişkin bilgi verilmedi. Açıklamada, “şirketi yasadışı uygulamalara dahil edebilecek faaliyetler yasaktır” dendi.

BAE Systems ve Airbus, MBDA'nın yanıtına ekleme yapmadı. Leonardo, “askeri teçhizat ihracatıyla ilgili ulusal ve uluslararası düzenlemelere her zaman tam olarak uyulduğunu” savundu. Boeing, soruları ABD Dışişleri Bakanlığı’na yönlendirdi, bakanlığın açıklamasında Washington’ın İsrail'in kendini savunma hakkını desteklediği belirtildi. 

Independent Türkçe, Guardian, France 24