Koronavirüs salgınına rağmen Libya’da iç savaş durmuyor

UMH’ye sadık bir milis, Trablus’un güneyindeki savaşlar sırasında hedef alınmış askeri bir aracı yanında duruyor
UMH’ye sadık bir milis, Trablus’un güneyindeki savaşlar sırasında hedef alınmış askeri bir aracı yanında duruyor
TT

Koronavirüs salgınına rağmen Libya’da iç savaş durmuyor

UMH’ye sadık bir milis, Trablus’un güneyindeki savaşlar sırasında hedef alınmış askeri bir aracı yanında duruyor
UMH’ye sadık bir milis, Trablus’un güneyindeki savaşlar sırasında hedef alınmış askeri bir aracı yanında duruyor

Birleşmiş Milletler (BM) ve ABD’nin yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını ortasında devam eden Libya’daki iç savaşa dair ateşkes çağrılarına rağmen başkent Trablus çevresinde süren çatışmalar sonlanmıyor.
General Halife Hafter komutasındaki Libya Ulusal Ordusu (LUO) ile Fayiz es-Serrac Başkanlığındaki Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) güçleri arasında süren çatışmalar genişleyerek, başkent Trablus’tan ülkenin merkezi ve batısındaki Sirte ve Misrata şehirlerine kadar yayıldı.
LUO Savaş Enformasyon Birimi yayınladığı bildiride, kuvvetlerinin Misrata’nın doğusunda yer alan Ebu Kurayn bölgesinde çok sayıda UMH güçlerine ait aracı ve mekanizmayı hedef aldığını ve 4 milisin ele geçirildiğini belirtti.
LUO’ya bağlı el-Kerame Operasyonlar Birimi Medya Merkezi yayınladığı basın açıklamasında, bu bölgede LUO kuvvetlerine yönelik saldırıların ardından paralı askerlerinden yaklaşık 100 kişinin etkisiz hale getirildiğini ifade etti.
LUO Medya Merkezi, “UMH’ye bağlı milislerin saldırılarının geri püskürtülmesi sonrasında Misrata’daki terörist Müslüman Kardeşler (İhvan) örgütünün kan bağışı için çağrı yaptığını” ifade etti. Basın açıklamasında, bu başarısız saldırının, ‘can ve mal kaybı, ayrıca Zamzam, Ebu Kurayn ve el-Kaddahiyye bölgelerindeki mevziilerin kontrolüyle’ sonuçlandığı belirtildi.
Öte yandan UMH’nin yürüttüğü Burkan el-Gadab (Öfke Volkanı) Operasyonu Birimi, “28 Mart’ta sabahın erken saatlerinde yaptığı açıklamada, LUO savaş uçaklarının, Sirte’nin batısındaki el-Vişka’da Misrata’nın yaklaşık 100 km güneyinde ve Sirte’nin yaklaşık 140 km batısında bulunan stratejik Ebu Kurayn kasabasında bir ambulansı bombaladığını” belirtti.  Operasyon Odası, “Hava saldırısına misilleme olarak UMH güçlerinin LUO’ya ait el-Vatiyye Hava Üssü’ne  saldırı gerçekleştirdiğini, çok sayıda LUO unsurunun esir alındığını ve çok sayıda zırhlı aracın da ele geçirildiğini ifade etti. Açıklamada, esir alınan askeri personelin 27’sinin de soruşturma başlamadan önce yeni tip koronavirüs Kovid-19’a yakalanmadıklarına emin olmak amacıyla testlere tabi tutuldukları aktarıldı.
Operasyon Birimi, ‘Cufra-Sirte’ cephesinde de çatışmaların başladığını belirtirken, yabancı silahlı insansız hava araçlarının (SİHA) hava saldırıları yürüttüğüne ve paralı askerlerin de karadan ilerlemeye çalıştığına dikkati çekti. Açıklamada, çok sayıda zırhlı aracın ve bir grad füze aracının ele geçirildiği ve bazılarının da yok edildiğini vurgulandı.
Serrac hükümeti ise LUO tarafından yürütülen saldırıları kınarken, ‘düşmanca faaliyetlerin tüm Libya’yı kapsayacak şekilde genişlediğine’ dikkati çekti. UMH, güçlerinin, tüm imkanlarıyla LUO kuvvetlerini izlemeye devam edeceğini de söyledi.
Uluslararası açıdan tanınan UMH, 28 Mart’ta yayınladığı basın açıklamasında, LUO tarafından öldürülen kuvvetlerini ‘vatanın şehidi’ olarak nitelendirirken, meşru müdafaa hakkına sahip olduklarını belirtti. UMH ayrıca, saldırgan güçleri hezimete uğratma taahhüdünde bulundu.
Başkentin güney bölgelerinin yanı sıra çatışmalar, ülkenin merkezindeki sahil kenti Sirte ve Trablus’un doğusundaki Misrata arasındaki yol da dahil, batıdaki birçok alana da sıçrayarak Tunus sınırına kadar uzandı.
Öte yandan Birleşmiş Milletler Libya Destek Misyonu (UNSMIL) ve ABD’nin Trablus Büyükelçiliği, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele çabaları karşısında, devam eden çatışma tehdidinin, yıllarca devam eden şiddet ve huzursuzluklardan sonra kötüleşen Libya sağlık sistemini daha da kötüleştirdiğine dair endişelerini dile getirdi.
BM misyonu UNSMIL, Libya’nın çeşitli bölgelerinde farklı yönelimlere ve uzmanlıklarına sahip çok sayıda Libyalının başlattığı samimi çağrılara da güçlü destek verdiklerini söyledi. UNSMIL ve ABD, 27 Mart’ta yayınladıkları açıklamalarda, farklılıkları unutmak için yükseltilen diğer seslere destek verdiklerini ve Libyalıları bu tehditlerden korumak için ilgili herkesle işbirliği yaparak, salgın tehdidine karşı çaba sarf ettiklerini vurguladı.
ABD’nin Trablus Büyükelçisi Richard Norland da geçen cuma günü Libya’ya ve Libya halkına hitaben yazdığı açık mektupta, Libya’nın yaklaşmakta olduğu ölümcül tehditlere karşı uyarıda bulunurken, “Güçlü ve birleşik bir tepki ortaya koyulmazsa yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını, askerler ve siviller arasında hastalık ve ölümü yayacaktır” ifadelerini kullandı.
Norland, “İnsani ateşkesi somutlaştırmak üzere benimsenecek en iyi yaklaşım; Hafter’in Trablus’a karşı yürüttüğü operasyonu askıya alması ve her iki tarafın da BM misyonu UNSMIL tarafından Cenevre’de kolaylaştırılan 5+5 müzakereleri sırasında ortaya koyulmuş ateşkes taslağına geri dönmesine izin vermektir” dedi.
ABD’li yetkili, koronavirüs Kovid-19 salgının daha fazla kişiye yayılmasına yol açacağını söyleyerek, yabancı savaşçı konuşlandırma faaliyetlerini derhal dondurma çağrısında bulundu. Norland ayrıca, çatışmayı besleyen dış tarafların sorumluluklarını kabul eden ülkesinin, konuyu diplomatik kanallardan ele alacağına dikkati çekti.
Richard Norland, “Libya’da petrol üretimi, Libya makamlarının ihtiyaç duyulan tıbbi ekipmanları satın almak üzere yeterli geliri sağlaması için oldukça önemlidir” ifadelerini kullandı.
Küresel Kovid-19 Salgını nedeniyle Libya’da 29 Mart itibariyle 3 vaka tespit edildi.



Mısır, gergin ilişkilere rağmen İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi

5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
TT

Mısır, gergin ilişkilere rağmen İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi

5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)
5 Kasım Çarşamba günü (dün) çekilen bir fotoğrafta Gazze'deki yıkımın bir kısmı görülüyor. (Reuters)

Mısır, Gazze Şeridi'ndeki savaş ve her iki tarafın da anlaşmayı ihlal ettiği yönündeki suçlamalar nedeniyle Kahire ile Tel Aviv arasında gerginliklerin yaşandığı bir dönemde, İsrail ile barış anlaşmasına bağlılığını yineledi.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati salı akşamı bir televizyon röportajında şunları söyledi: “Mısır her zaman önemli bir ülkedir ve taahhütlerine saygı duyar. İsrail dahil herhangi bir ülkeyle barış antlaşması imzalarsa, karşı taraf antlaşmaya uyduğu sürece antlaşmayı ihlal etmez.”

İsrail ile ilişkilerin ‘Gazze savaşı nedeniyle ciddi şekilde gerginleştiğini ve bunun iletişime yansımaları olduğunu’ ifade eden Abdulati, ‘ilişkilerin yönetimi, düzeyleri ve karşılıklı ilişkiler ile barış antlaşması arasında fark olduğunu’ vurguladı. Abdulati, “Antlaşma yürürlükte ve her iki ülke için bağlayıcı; her iki ülke de antlaşma kapsamındaki taahhütlerine saygı duyuyor” dedi.

SDFRG
Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

İsrail'in Philadelphia Koridoru ve Refah Sınır Kapısı’nın Filistin tarafını kontrol altına almasıyla iki ülke arasındaki gerginlik arttı.

Gerginlik, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi'nin, 1979'da imzalanan anlaşmadan bu yana ilk kez İsrail'e atıfta bulunarak ‘düşman’ kelimesini kullanıp İsrail hükümetinin politikalarının mevcut barış anlaşmalarını tehdit ettiğini söylemesiyle geçtiğimiz eylül ayında zirveye ulaştı.

Aynı sıralarda Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump'ın yönetiminden Mısır'a baskı yapmasını ve Sina Yarımadası'ndaki askeri yığınaklaşmayı azaltmasını istedi. Axios internet sitesine göre Netanyahu, “Bunlar Mısır'ın barış anlaşmasını ciddi şekilde ihlal etmesidir” dedi.

Abdulati, son açıklamalarında Mısır'ın ‘Amerikan tarafına, Mısır'ın anlaşmayı ihlal ettiği yönündeki iddiaların yalan olduğunu ve böyle bir şeyin hiç yaşanmadığını bildirmek istediğini’ belirtti.

Kahire'nin uluslararası hukuka veya ikili anlaşmalara bağlılığını sorgulamayı kabul etmediğini vurguladı. Bazı medya veya siyasi raporlarda ortaya atılan iddiaların ‘Mısır'ın imajını ve dengeli bölgesel rolünü çarpıtmayı amaçladığını’ ifade etti.

Güven verici mesajlar

Mısır Düşünce ve Stratejik Araştırmalar Merkezi Danışma Kurulu Başkanı Abdulmunim Said, İsrail'in ordunun Sina Yarımadası'ndaki konumuna ilişkin iddiaları ışığında, Mısır'ın İsrail'e barışa bağlı olduğunu gösteren güven verici mesajlar göndermeye çalıştığını söyledi.

Said, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Sisi ve Dışişleri Bakanı’nın son zamanlarda gönderdiği mesajların anlaşmaya bağlılığı teyit ettiğini bildirdi.

SDFRGT
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi, 2017 yılındaki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu toplantısı sırasında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmede (Reuters)

Sisi, Ekim 1973 savaşını anma konuşmasında Mısır ile İsrail arasındaki barış anlaşmasını överek, bunu ‘taklit edilmesi gereken tarihi bir model’ olarak nitelendirdi. Sisi, “Mısır'ın İsrail ile barış deneyimi sadece bir anlaşma değil, istikrarı pekiştiren adil bir barışın kurulmasıydı” dedi.

Said, Mısır'ın ‘İsrail ile barışı destekleyen bir ülke olarak kendini göstermeye çalıştığını ve bölgede devam eden diğer çatışmalara da barış getirmeye çalıştığını, bunun da Mısır'a bölgede daha önemli roller kazandırdığını’ düşünüyor, ancak aynı zamanda ‘İsrail ile iş birliğinin bir gereklilik olmaya devam edeceğini’ vurguluyor.

Said, Mısır'ın Gazze Şeridi'nde İsrail'in savaşını durdurma rolü ile İsrail ile çatışmayı tırmandırmaya ve mevcut barışı aşmaya çalışanlar arasında bir denge kurmaya çalıştığını söyledi. Said, “Mısır'ın İsrail ile ilişkileri, Filistin devleti kurulana kadar sınırlı kalacak. Daha fazla güvenlik iş birliği ve Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad'ın İsrail'e yaptığı ziyaretler gibi tekrarlanan ziyaretler şeklinde olacak” ifadelerini kullandı.

Raşad'ın geçen ayki ziyareti sırasında İsrail Başbakanlığı yaptığı açıklamada, iki tarafın ‘İsrail-Mısır ilişkileri, iki ülke arasındaki barışın güçlendirilmesi ve bir dizi diğer bölgesel konuyu’ da görüştüğünü belirtti.

Barışın geleceği

Geçtiğimiz eylül ayında Doha'da düzenlenen Arap Birliği – İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) zirvesinde Mısır Cumhurbaşkanı İsrail halkına hitaben şunları söyledi: “İsrail'in ihlalleri barışın geleceğini baltalıyor, sizin güvenliğinizi ve bölgedeki tüm halkların güvenliğini tehdit ediyor, yeni barış anlaşmaları için her türlü fırsatın önünü kesiyor ve hatta Arap ülkeleriyle mevcut barış anlaşmalarını bozuyor.”

CDFG
Mısır-İsrail sınırının bir bölümü (Reuters)

Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi Danışmanı Tümgeneral Muhammed el-Gabari'ye göre Mısır, son zamanlarda bağlı kaldığı ilkeleri teyit ederek Gazze'de ateşkes anlaşmasına varılmasını sağladı ve sınırda ortaya çıkan sorunları, yerinden edilmeyi reddeden ve barışı koruyan tutarlı bir yaklaşımla ele aldı.

El-Gabari, “İsrail sürekli gerginliği artırmasına rağmen, şu ana kadar Mısır'ın vizyonu galip geldi” dedi.

El-Gabari, “Barış anlaşmasının iptal edilmesi sadece Mısır ve İsrail için değil, bölgedeki güvenlik ve istikrar için de bir tehdit oluşturuyor. Mısır'ın anlaşmaya bağlı kalma konusundaki ısrarı, anlaşmayı sürekli ihlal etmekle tehdit eden İsrail üzerinde baskı oluşturuyor” ifadelerini kullandı.

Abdulmunim Said, “İsrail medyasında Mısır'a yönelik gerilimin son zamanlarda azaldığına inanılıyor; eskiden Mısır'ın barış anlaşmasını ihlal etmesine odaklanan birçok makale, artık anlaşmanın istikrarının öneminden bahsediyor” dedi.


ABD’de gıda yardım programlarının askıya alınmasıyla birlikte aileler gıda bankalarına ve yakınlarına yöneldi

Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
TT

ABD’de gıda yardım programlarının askıya alınmasıyla birlikte aileler gıda bankalarına ve yakınlarına yöneldi

Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)
Los Angeles'taki bir gıda bankası, ihtiyaç sahibi Amerikalılara yardım dağıtırken (AFP)

Maryland eyaletinin Montgomery County bölgesinde yaşayan Dalitia Chung, kasım ayı gıda yardımının gecikeceğini öğrendiğinde, kendisi ve çocuğunu besleyebilmek için geniş ailesiyle yemek ve market alışverişini paylaşmak üzere hemen bir plan yaptı.

Ancak Silver Spring'deki Manna Food Center gıda bankasından bir sepet dolusu gıda yardımı aldıktan sonra, bu yardıma sonsuza kadar güvenemeyeceğini anlayan Chung, “İki hafta içinde (yardım) almazsam, (başka) seçenekler arayacağım” dedi.

Chung, ABD tarihinin en uzun süren hükümet kapanması nedeniyle, gıda kuponu olarak da bilinen Ek Beslenme Yardım Programı'ndan (Supplemental Nutrition Assistance Program/SNAP) yardım almakta gecikme yaşayan yaklaşık 42 milyon Amerikalıdan sadece biri.

Kasım ayının başı çoğu kişi için SNAP’ın 60 yıllık tarihinde ilk kez gıda yardımı programının askıya alınmasıyla birlikte kafa karışıklığı, endişe ve zorlu seçimler yapılmasını gerektirdi. Başkan Donald Trump'ın yönetimi, bu ay kısmi yardım sağlamak için federal mahkeme kararını uygulayacağını açıkladı, ancak SNAP’tan yararlanan kişilere fonların ulaşmasının haftalar sürebileceği konusunda uyardı.

SNAP yararlanıcıları aynı zamanda sınırlı bütçelerini dikkatli bir şekilde yönetiyor, gıda bankalarına başvuruyor ve bu zorlu dönemi atlatmak için bazı şeylerden fedakarlık ediyorlar. Oklahoma, Tulsa'dan 47 yaşındaki Amanda Traster, gıda satın almak için para biriktirebilmek amacıyla aylık tedavi masraflarının sadece yarısını ödediğini söyledi.

Müşterilerin ziyaret edebilecekleri sayıya sık sık kısıtlamalar getiren belirli mağazalardan aldığı gıda teslimat tarihlerini takip etmek için ikinci bir takvim tutan Traster, artık her öğünde daha az yediğini ve elinden geldiğince tasarruf ettiğini belirterek “Şu anda durum çok kaotik” diye ekledi.

ABD Tarım Bakanlığı verilerine göre SNAP yardımlarından yararlanan ailelerin yaklaşık yüzde 80'inde bir çocuk, bir yaşlı veya engelli bir kişi bulunuyor. Programdan yararlanabilmek için, yararlanıcıların gelirlerinin ulusal yoksulluk sınırının yüzde 130'unun altında olması gerekiyor. Bu sınır, birçok bölgede tek kişilik haneler için aylık bin 632 dolar, iki kişilik haneler için ise 2 bin 215 dolar.


BM Fas'ın Sahra'ya yönelik özerklik planının yeni versiyonunu duyurmasını “sabırsızlıkla” bekliyor

Çöldeki Faslı askerler (AFP)
Çöldeki Faslı askerler (AFP)
TT

BM Fas'ın Sahra'ya yönelik özerklik planının yeni versiyonunu duyurmasını “sabırsızlıkla” bekliyor

Çöldeki Faslı askerler (AFP)
Çöldeki Faslı askerler (AFP)

Fransız Haber Ajansı AFP, Batı Sahra'ya gönderilen Birleşmiş Milletler (BM) Özel Temsilcisi Staffan De Mistura’nın dün, tartışmalı bölgenin geleceği konusunda müzakerelerin temelini oluşturacak olan Fas'ın özerklik planının güncellenmiş halini ‘sabırsızlıkla’ beklediği açıklamasını aktardı.

BM, 1975 yılına kadar İspanyol kolonisi olan Sahra'yı, nihai bir çözüm bulunmadığı için ‘özerk olmayan bölgeler’ arasında sıralıyor. Afrika kıtasında, dekolonizasyonun ardından statüsü halen belirsiz kalan tek bölge olan Sahra, Rabat ile Cezayir destekli ayrılıkçı Polisario Cephesi arasında bir anlaşmazlık konusu olmaya devam ediyor.

BM Güvenlik Konseyi (BMGK) şimdiye kadar, Fas, Polisario Cephesi, Cezayir ve Moritanya'ya, ‘gerçekçi, kalıcı ve karşılıklı olarak kabul edilebilir bir siyasi çözüme’ ulaşmak için 2019 yılından bu yana durmuş halde olan müzakereleri yeniden başlatma çağrısında bulundu.

Ancak, geçtiğimiz cuma günü ABD tarafından sunulan ve ardından kabul edilen karar taslağı, fosfat açısından zengin ve balık kaynakları bol olan bölgeye Fas egemenliği altında özerklik verilmesini öngören 2007 tarihli Rabat planını destekliyor.

“Fas’ın egemenliği altında gerçek özerklik en iyi çözüm olabilir” görüşünü savunan taslak metin, BM’yi bu temelde müzakereler yürütmeye çağırıyor.

Dün düzenlenen basın toplantısında, kamuoyuna yaptığı açıklamalarda çekingenliği ile tanınan Staffan de Mistura, bu kararı ‘50 yıldır süren bu çatışmayı çözme konusunda uluslararası toplumun yeni bir kararlılık ve azim gösterdiğini ortaya koyduğu için önemli’ olarak nitelendirdi.

Şu anda Fas'ın ayrıntılı ve güncellenmiş özerklik planını sunmasını ‘sabırsızlıkla’ beklediklerini söyleyen Staffan de Mistura, tüm taraflardan ‘ihtiyaç duyulması halinde BM’nin doğrudan veya dolaylı görüşmeler programı oluşturmasını sağlayacak öneriler sunmalarını’ isteyeceğini açıkladı.

Ayrıca, Rabat'ın tarihi olarak nitelendirdiği BMGK’nın kabul ettiği kararın, Fas'ın planına dayanan bir ‘çerçeve’ oluşturduğunu, ancak müzakereler için ‘herhangi bir sonuç öngörmediğini’ vurgulayan Staffan de Mistura, “Müzakerelere katılmanın, bunun mutlaka sonuçlarını kabul etmek anlamına gelmez. Önemli olan katılımdır. Bunun herkese hatırlatalım” ifadelerini kullandı.