Lübnan’da koronavirüs vakalarında patlama yaşanıyor

Son birkaç gündür Beyrut sahil şeridinde görülen hareketliliğin yanı sıra vaka sayısındaki artış, Lübnan hükümetini yeni önlemler almaya itebilir (IBA)
Son birkaç gündür Beyrut sahil şeridinde görülen hareketliliğin yanı sıra vaka sayısındaki artış, Lübnan hükümetini yeni önlemler almaya itebilir (IBA)
TT

Lübnan’da koronavirüs vakalarında patlama yaşanıyor

Son birkaç gündür Beyrut sahil şeridinde görülen hareketliliğin yanı sıra vaka sayısındaki artış, Lübnan hükümetini yeni önlemler almaya itebilir (IBA)
Son birkaç gündür Beyrut sahil şeridinde görülen hareketliliğin yanı sıra vaka sayısındaki artış, Lübnan hükümetini yeni önlemler almaya itebilir (IBA)

Bazı ekonomik sektörlerin yeniden işbaşı yapmasının yanı sıra bir dizi mağaza, restoran, kafe ve otellerin yüzde 30’luk kısmını kapsayacak şekilde yeniden açılması ve nargilenin yasaklanmasından sonra, Lübnan bugün, sektörleri aşamalı şekilde yeniden açma planının üçüncü aşamasına giriyor.
Sağlık Bakanı Hamad Hasan’ın açıklamasına göre, koronavirüs vaka sayısındaki artıştan duyulan endişenin, hükümeti vakaların görüldüğü bölgelerde saha araştırması yapmak için, 48 saatlik sokağa çıkma yasağı dahil olmak üzere yeni tedbirler almaya itebileceği belirtildi.
Lübnan, koronavirüs salgınını, günlük bir, iki ve hatta bazı günler sıfır vaka kaydetme suretiyle, aşamalı olarak kontrol altına almayı başardıktan sonra, 23’ü Lübnan sakini, 13’ü yurtdışıdan gelen olmak üzere 36 yeni vaka kaydetti. Önceki gün ise toplam 13 vaka kaydedilmişti. Üç gün önce, 33’ü yurtdışından gelen olmak üzere toplam 34 vaka kaydedilmişti. Bu durum, Sağlık Bakanlığı’nın 13 bin 750 kişiyi ülkeye geri getirmek için 14-24 Mayıs tarihleri arasında uygulayacağı üçüncü aşama için yurtdışında mahsur kalan Lübnan vatandaşlarının ülkeye geri döndürülmesi planı kapsamında sefer sayılarını azaltmaya yöneltti. Sağlık Bakanlığı’ndan bir kaynağın görüşüne göre, teorik olarak ülkeye geri dönen sayısı arttıkça, Koronavirüs vaka sayısı ihtimali de o nispette artıyor.

Hayat normale döndü!
Şarku’l Avsat’a açıklamalarda bulunan yerel bir kaynak, yeni vaka sayısındaki artışa neden olan birden fazla faktörün bulunduğunu düşünüyor. Bu faktörlerden biri de Lübnan’ın ekonomik kısıtlamalara daha fazla dayanamaması nedeniyle hayatı yeniden normale döndürmeye başladığı bir dönemde insanların rahatlaması ve sanki Koronavirüs tehlikesi sona ermiş gibi davranması.
Kaynak, insanların önleyici tedbirlere olan bağlılığındaki azalmayı herhangi bir kişinin gözlemleyebileceğini belirtiyor. Zira Lübnan vatandaşlarının büyük bir kısmı, sosyal mesafeye uyma, güvenli mesafeye saygı gösterme, maske takma ve sadece zaruri durumlarda evden çıkma kurallarına bağlı kalma azmi gösterdikten sonra, şu durumda artık koronavirüs tehdidi ortadan kalmış gibi davranıyor. Kaynağa göre, hayatın kısmen normal seyrine dönmesi ve son birkaç gün içinde kayıpların azalması, Koronavirüs tehdidinin ortadan kalktığı konusunda insanlarda yanlış bir kanaat oluşturdu.

Gurbetçilerin ülkeye dönüşleri kontrol altında!
Gurbetçilerin ülkeye geri dönüşü sebebiyle ülke içindeki vaka sayısının artışından duyulan endişe hakkında kaynak, öncelikli olarak yurtdışındaki tüm Lübnanlıların ülkelerine geri dönme hakkı konusuna karar verilmelidir. Ardından Lübnan’da yaşayan ve dışarıdan gelen vatandaşlar konusunda alınması gereken önlemler tartışılmalıdır. Ayrıca, hâlihazırda ülkeye geri dönenlere uygulanan tedbirlerle, hayatın kısmi olarak normale döndüğü sonraki aşamalarda ülkeye dönecekler için daha fazla önleyici tedbir alınması gerektiğini belirtti.
Şarku’l Avsat’a açıklama yapan kaynak bu bağlamda, Bakanlık tarafından takip edilen prosedürlere dikkat çekti. Söz konusu prosedürler arasında, her uçakta bulunan mürettebat sayısının sınırlı tutulması, “BCR” testlerinin uygulanması, yurtdışından dönenlerin ülkeye ulaştıkları andan itibaren karantinaya alınması ve karantinadaki kişilerin güvenlik kuvvetleriyle belediyelerin işbirliği içerisinde takip edilmesi önlemlerini hala sıkı bir biçimde uygulandığını açıklayarak, Bakanlığın şu ana kadar 20 binden fazla kişiye bu prosedürleri uyguladığına dikkat çekti.
Öte yandan Şarku’l Avsat Havayolları Şirketi Genel Müdürü Muhammed el-Hud, LBC televizyon kanalında dün yayınlanan konuşmasında, gurbetçilerin yurda geri getirilmesi için ikinci aşamada düzenlenen 40 uçuşla toplam 5 bin 500 kişinin ülkeye getirildiği söyledi. Yurtdışındaki Lübnan vatandaşlarının ülkeye getirilmesi planlamasının üçüncü aşamasında toplam 100 seferin düzenlenmesi gerekiyordu, ancak bunların 17’sinin iptal edilmesine karar verildiğini ifade etti. İkinci aşamada ülkeye döndürülen gurbetçiler arasındaki vaka sayısının, birinci aşamadaki vaka sayısına kıyasla daha iyi olduğunu ve birinci aşamada olduğu gibi ikinci aşamanın da başarılı bir şekilde tamamlandığını vurguladı.
Genel Müdür el-Hud, üçüncü aşamada ülkeye getirilecek Lübnanlıların 11 bin 300 kişi olduğunu, bunun ikinci aşamada ülkeye getirilenlerin iki katı olduğuna dikkat çekti. Ayrıca, sosyal mesafe kuralının bulunmayacağı üçüncü aşamadaki bütün uçaklara PCR testlerinin yapılacağını belirtti.

Yeni bir dalga korkusu
Artan vaka sayısıyla birlikte yeni bir dalganın ortaya çıkacağı endişesi hakkında Şarku’l Avsat’a bilgi veren kaynak, Lübnan’ın salgınla mücadelede büyük ölçüde başarılı olduğuna ve iyi bir aşamaya geldiğine şüphe bulunmadığını düşünüyor. Ancak bu iyiye giden göstergenin bir ateşkes veya rahatlama dönemi anlamına gelmeyeceğini de sözlerine ekliyor. Kaynak, “Koronavirüse karşı savaş devam etmektedir. Zamanı ve etki gücü kestirilemeyen ikinci bir dalgaya yönelik tahminler var. Mesele, alınan tedbirlerle ilgilidir. İnsanların salgına karşı farkındalığı ve koruyucu önlemlere bağlılığı arttığı ölçüde ikinci dalga o oranda gecikecek ve etki gücü azalacaktır.” ifadelerine yer verdi.
Bu bağlamda kaynak, özellikle hayatın yavaş yavaş normale döndürülmesi, alınan katı önlemlerin kaldırılması ve koruyucu tedbirler konusunda ilk çeyreğe dönülmesi gerektiğine, zira insanların ekonomik durumlarının sokağa çıkma yasağına daha fazla dayanamayacağına vurgu yaptı. “Epidemiyoloji bilimi, bu hastalığın zayıflamasının doğal bir sonuç olduğunu kabul ediyor. Ancak, gerekli önlemlerin alınmaması durumunda, kaynağı belirlenemeyen bir ya da iki kaynağın ortaya çıkacak olması, 6 hafta içinde durumu tekrar tehlikeli bir duruma getirecektir. Bu ise yeni prosedürler ve önlemler anlamına geliyor!” ifadelerini kullandı.

Havaalanındaki gayretler otelde zayi oldu!
Kurtarma uçağındaki yolcular, yolculukları esnasında kendilerine eşlik eden önlemlerinin, sosyal mesafe, sterilizasyon, maske ve eldiven kullanımına bağlı kalınması bakımlarından oldukça iyi olduğunu vurguladı. Ancak yolculardan biri, nakledildikleri otellerdeki kaos ve koruyucu önlemlere uyma yoksunluğundan bahsetti.
İki gün önce Suudi Arabistan’dan dönen uçakla Lübnan’a dönen Rabi’, Havaalanındaki kişi sayısı, sosyal mesafe ve sterilizasyon prosedürlerinin iyi olduğunu, karantina esnasında takip etmeleri gereken kurallar hakkında bilgi aldığını söylüyor. Ancak, otobüslerle otellere taşındıktan sonra, kendilerinden BCR testi ve oda ücretlerini ödemelerinin istenmesi konusunda yaşanan anlaşmazlık sebebiyle, saat 3 buçuktan 6’ya kadar otelin kapısının önünde beklemeye zorlandıklarını esefle belirtti. Halbuki test paraları hükümet tarafından ödenirken, oda ücretleri vatandaşlara bırakılmıştı.
Rabi, otele girdikten sonra, insanların güvenli mesafeye ve koruyucu önlemlere dikkat etmediklerini, sanki Koronavirüs tehlikesi hiç yokmuş gibi davrandıklarını, eğer otele yerleştirilenler arasında virüs taşıyan biri olsa, virüsü oteldekilerin tamamına bulaştırabileceğine vurgu yaptı.
Rabi, kendisine uygulanan BCR testi sonucunun negatif çıkmasının ardından, ülkeye girişinin ikinci gününde otelden ayrılarak evine geçti ve şu anda karantinaya alındığı evinde bulunuyor. Rabi, 14 günlük karantina süresinin bitimine kadar evinden ayrılmayacağına dair Sağlık Bakanlığı’nın taahhütnamesini imzaladığını, böyle bir taahhütnameyi imzalamasa dahi, kendisi ve içinde yaşadığı topluma karşı sorumluluğu gereği karantina prosedürlerine bağlı kalacağını vurguladı.
Sosyal medya sitelerinde yayınlanan bir başka videoda ise durum başka bir şekildeydi. Londra-Beyrut seferini yapan uçağın mürettebatıyla yolcular arasında tartışma çıktı. Yolcular, uçaktaki yolcularla mürettebat ve çalışanlar arasında boşluk bırakmaya müsaade etmeyen çok sayıda kişinin bulunması nedeniyle sosyal mesafe kuralına ve koruyucu tedbirlere uyulmamasına itiraz ettiler.



Gazze'deki Uluslararası Güç: Kimler katılacak ve kimler kontrol edecek?

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
TT

Gazze'deki Uluslararası Güç: Kimler katılacak ve kimler kontrol edecek?

İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)
İsrail ordusu, Gazze Şeridi'nde çoğu kadın ve çocuk 70 bine yakın kişiyi katletti (Reuters)

İnci Mecdi

ABD, BM Güvenlik Konseyi'nden Gazze'de en az iki yıl süreyle uluslararası bir istikrar gücü konuşlandırma yetkisi talep ediyor. Uluslararası istikrar gücü, ABD Başkanı Donald Trump'ın eylül ayı sonunda sunduğu ve Gazze Şeridi'ndeki savaşı uzun vadede sona erdirmeyi amaçlayan 20 maddelik planının temel unsurlarından biri.

Amerikan medya kuruluşlarının incelediği taslak karara göre, uluslararası güç, silahlı örgütlerin “kalıcı olarak silahsızlandırılması” da dahil olmak üzere Gazze'deki silahsızlandırma sürecini temin etmek için İsrail ve Mısır ile iş birliği içinde çalışacak. Ayrıca Filistinli polis memurlarına eğitim ve destek sağlayacak, sivilleri koruyacak ve insani yardım koridorlarının güvenliğini sağlayacak. ABD’li yetkililere göre taslak, 15 üyeli konsey ve diğer uluslararası ortaklar arasında kapsamlı müzakerelerden geçmesi beklenen bir ön taslak. Nitekim şu anda tartışılıyor ve bu istişareler doğrultusunda revize ediliyor.

Silahsızlandırma sürecini temin etmenin yanı sıra, bir barış gücü değil, güvenliği sağlamaktan sorumlu bir yürütme organı olacak olan bu gücün, Gazze Şeridi'nin hem İsrail hem de Mısır ile olan sınırlarını güvence altına alması, sivilleri ve insani koridorları koruması ve yeni bir Filistin polis gücü yetiştirmesi öngörülüyor. Taslak, katılımcı ülkelere, Gazze Şeridi’nin geçici yönetimini üstlenmesi beklenen ve henüz kurulmamış olan “Barış Konseyi” ile iş birliği içinde, 2027 yılı sonuna kadar Gazze'de güvenliği sağlama konusunda geniş bir yetki veriyor. Yine taslak, bu gücün Mısır ve İsrail ile yakın istişare ve koordinasyon içinde olmasını da öngörüyor.

İsrail'in itirazı

Taslakta, önerilen uluslararası güce hangi ülkelerin katılacağı veya ne kadar askerle katkıda bulunacağı belirtilmedi. Ancak, istikrar gücüne katılmakla ilgilenen birçok Arap ve Arap olmayan devlet, BM'nin plana verdiği desteğin katılımları için ön koşul olduğunu ifade etti. ABD'nin BM misyonu, Independent Arabia'nın sorularına yanıt vermedi, ancak kaynaklar, ABD'nin talebi üzerine Gazze'de istikrarı sağlamak için uluslararası güce birkaç ülkenin katılmayı düşündüğünü belirtiyor.

Arap Amerikalılar Barış Komitesi Başkanı ve Gazze'de arabuluculuk yapan Bişara Bahbah, Independent Arabia'ya yaptığı açıklamada, İsrail'in Gazze'deki uluslararası istikrar gücüne hem Türkiye hem de Katar'ın katılmasına karşı çıktığını söyledi. ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio'nun, gücün misyonunun “İsrail'in kendini rahat hissettiği tarafları veya İsrail'in rahatlıkla iş yapabileceği ülkeleri içermesi gerektiği” yönündeki açıklamaları da bunu teyit ediyor. Ancak Rubio belirli bir ülke adı vermedi veya olası bir vetodan bahsetmedi.

Azerbaycan merkezli ANewsZ kanalının haberine göre, ABD, çatışmalar sona erdiğinde Gazze'nin güvenliğini sağlamayı ve insani yardımların ulaştırılması faaliyetlerini genişletmeyi amaçlayan bir misyona katılımı için Azerbaycan ile iletişime geçti. Bakü, hem İsrail hem de Filistin Ulusal Otoritesi ile diplomatik ilişkilere sahip. Kasım 2022'de Azerbaycan Meclisi, Tel Aviv'de bulunması şartıyla İsrail’de bir büyükelçiliğin açılmasını onaylamıştı.

Büyükelçilik, diplomatik temsilcilik ve Bakü'den bir büyükelçinin atanmasıyla Mart 2023'te resmen açıldı. Aynı zamanda Azerbaycan, 2022'nin sonlarında Batı Şeria'daki Ramallah'ta bir “temsilcilik ofisi” kurdu. Bu ofis, Azerbaycan'ın İsrail ile yakın ortaklık ile Filistinlilerle dayanışmayı sürdürmeye yönelik diplomatik stratejisini yansıtıyor.

İsrailli muhalif milletvekili ve Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi üyesi Moşe Tur-Paz, “Diğer ordulara böylesine önemli bir rol vermek soru işaretleri yaratıyor ve bu İsrail'in çıkarına olmayabilir.” dedi. “Hamas'ın Gazze'deki yönetimine son verme çabalarına diğer ülkelerin katılımının iyi bir şey olduğu doğru, ancak aynı zamanda İsrail için bir tehdit de oluşturabilir,” diye ekledi ve Türkiye gibi bir ülkenin Hamas ile yakın bağları olduğunu belirtti.

İsrail'in böyle bir güce hangi ülkelerin katılacağını ne ölçüde belirleyebileceği ise henüz belirsizliğini koruyor. Ancak, Kudüs merkezli bir düşünce kuruluşu olan Yahudi Halkı Politika Enstitüsü'nden Yaakov Katz, basına yaptığı açıklamada, “İsrail'in bakış açısından sorun, artık istediği gibi hareket edememesi ve bunun sonuçları olacak” yorumunu yaptı.

Mısır bir temel taş

Şarku’l Avsat’ın Al Majalla’dan aktardığı analize göre Washington'da bulunan Demokrasileri Savunma Vakfı'ndan Heysem Hasaneyn yaptığı açıklamada, Mısır'ın Gazze'deki herhangi bir uluslararası gücün temel taşı olma ihtimalinin yüksek olduğunu ve Endonezya veya Azerbaycan gibi Arap olmayan Müslüman ülkelerin yanı sıra BAE, Ürdün ve Fas'ın da potansiyel katkıları olabileceğini belirtti.

Yeni bir Filistin polis gücünün eğitilmesi konusuna gelince, Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli, ülkesinin Filistin güvenlik güçlerini eğitmeye başladığını açıkladı. Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada Medbuli, Mısır'ın “Gazze'ye uluslararası desteğin, sahada görev yapacak bir misyonu da kapsamasını memnuniyetle karşıladığını” belirtti. Bu misyonun yetkilerinin “Gazze ile Batı Şeria'da (Doğu Kudüs de dahil) bir Filistin devletinin kurulmasına giden süreci temsil eden tek bir siyasi paket kapsamında uluslararası güçlerin konuşlandırılması yoluyla, Güvenlik Konseyi tarafından belirlenmesinin” şart olduğunu da ifade etti.

Net bir çerçeve ve siyasi bir plan

Tel Aviv Üniversitesi Ulusal Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nden gözlemciler, Gazze'nin geleceğinin yalnızca Kudüs'te veya Gazze Şeridi'nde değil, aynı zamanda Riyad, Abu Dabi, Ankara ve Doha'da da belirleneceğine inanırken, Körfez ülkelerinin Gazze'ye doğrudan müdahale konusunda çok istekli olmadıklarını belirtiyorlar. Nitekim savaş sırasında diplomatik çerçevelere verdikleri destek, sahada fiili bir katılımdan ziyade, İsrail’e çatışmayı sona erdirmesi ve siyasi süreci yeniden başlatması için baskı yapmayı amaçlıyordu.

Benzer şekilde, Hasaneyn de, Gazze'nin Hamas sonrası geleceği için net, ABD öncülüğünde bir çerçeve ve güvenilir bir siyasi plan olmadığı sürece Körfez ülkelerinin katılımının uzak bir ihtimal olduğunu belirtti ve “hiçbir Arap hükümeti Gazze'yi İsrail adına yönetiyormuş gibi görünmek istemiyor” dedi.

Hamas'ın silahsızlandırılması, Trump'ın ateşkes ve Gazze Şeridi'nin yeniden inşası için hazırladığı 20 maddelik planın temel meselelerinden biri olmaya devam ediyor; ancak Hamas bu adımı henüz tam olarak kabul etmedi. Hamas liderleri, tüm silahları bırakmanın teslim olmak anlamına geldiğini ve İsrail'e karşı silahlı mücadelenin hareketin ideolojisinin temel bir parçası olduğunu defalarca dile getirdiğinden, uluslararası gücün Gazze'de silahsızlanmayı nasıl gerçekleştireceği belirsizliğini koruyor.

İsrail Savunma Kuvvetleri ile Hamas unsurları arasında bir tampon bölge oluşturmak için “Sarı Hat” adıyla bilinen hat boyunca çokuluslu bir güç konuşlandırılması planlanıyor. ABD tampon bölgenin haritasını çıkarırken, İsrail önemli stratejik noktaların kontrolünü elinde tutacak. Bu arada, AP'ye göre, Ürdün, BAE ve Fas'ın yardımıyla Gazze'nin güneyinde ve kuzeyinde insani yardım bölgeleri kuruluyor.

İngiltere Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bakanı Hamish Falconer, Trump’ın planının ikinci aşamasıyla ilgili birçok soru işareti olduğunu ve ilk aşamanın uygulanmasının henüz tamamlanmadığını söyledi. Falconer, Gazze'deki herhangi bir istikrar gücünün “BM Güvenlik Konseyi yetkisiyle desteklenmesinin” önemli olduğunu da vurguladı.


İsrail Savunma Bakanı Gazze Şeridi'ndeki tüm tünellerin yıkılması talimatını verdi

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Gazze Şeridi'ndeki tüm tünellerin yıkılması talimatını verdi

İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)
İsrail askerleri, Gazze Şeridi'nin kuzeyinde Hamas tarafından inşa edilen bir tünelden geçiyor... 15 Aralık 2023 (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz bugün (Cuma), ordunun Gazze Şeridi'ndeki tüm Hamas tünellerini “son tünele kadar” imha etmesini ve ortadan kaldırması talimatını verdiğini açıkladı.

Katz, X hesabındaki mesajında şu ifadeleri kullandı:  “Tüneller olmazsa Hamas da olmaz.” Geçen ay Katz, Gazze'yi silahsızlandırma sürecinin sadece grupları silahsızlandırmakla sınırlı olmadığını, aynı zamanda Hamas'ın tünel ağının tamamen yok edilmesini de içerdiğini belirtmişti. Alman Haber Ajansı  DPA'ya göre, ordu İsrail kontrolündeki sarı bölgede tünellerin yıkımını  öncelik hale getirdi.

Görsel kaldırıldı.
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusı  İsrail'in kontrolündeki Gazze Şeridi'nin yüzde 53'ünü temsil eden sarı hattın doğu tarafında, Hamas unsurlarının tünellerde hala saklandığını tahmin ettiklerini belirtti.


Güvenlik Konseyi, Suriye Devlet Başkanı ve İçişleri Bakanı'na yönelik yaptırımları kaldırdı

TT

Güvenlik Konseyi, Suriye Devlet Başkanı ve İçişleri Bakanı'na yönelik yaptırımları kaldırdı

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

BM Güvenlik Konseyi, pazartesi günü Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump ile görüşmesi planlanan Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'ya yönelik yaptırımları kaldırdı.

ABD tarafından dün hazırlanan bir karar tasarısı, Suriye İçişleri Bakanı Enes Hattab'a yönelik yaptırımları da kaldırdı.

Karar tasarısına 14 ülke destek verirken, Çin çekimser kaldı.

Güvenlik Konseyi, "Suriye'nin egemenliğine, bağımsızlığına, toprak bütünlüğüne ve ulusal birliğine tam saygı" taahhüdünü yineledi. Ayrıca, Suriye'nin tam, güvenli, hızlı ve engelsiz insani yardım erişimi sağlama ve terörizmle mücadele etme taahhüdünü memnuniyetle karşıladı. Güvenlik Konseyi kararı ayrıca, Suriye'nin "yabancı terörist savaşçıların" oluşturduğu tehdidi ele almasını, tüm Suriyelilerin insan haklarını korumasını, uyuşturucu kaçakçılığıyla mücadele etmesini, geçiş dönemi adaletini ilerletmesini, kalan kimyasal silahları ortadan kaldırmasını ve kapsayıcı, Suriye liderliğinde bir siyasi süreç başlatmasını beklediğini belirtti.

ABD'nin BM Daimi Temsilcisi Mike Waltz, kararı memnuniyetle karşılayarak, "Konsey, bu metnin kabulüyle Suriye'nin yeni bir döneme girdiğine dair güçlü bir siyasi mesaj vermiştir" dedi. Çin ise oylamada çekimser kalırken, Çin Büyükelçisi Fu Cong, Suriye'de "kırılgan güvenlik durumundan" "faydalanabilecek" "yabancı terörist savaşçıların" varlığından özellikle endişe duyduğunu belirterek, Konsey'in durumu tam olarak değerlendirmemiş olmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.

Suriye'ye Hoş Geldiniz

Suriye Dışişleri Bakanlığı ise Güvenlik Konseyi oylamasının ardından Suriye'ye ve halkına verdiği destekten dolayı ABD'ye teşekkürlerini iletti. Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani, "X" platformunda yaptığı paylaşımda, "Suriye, ABD ve dost ülkelere Suriye'ye ve halkına verdikleri destekten dolayı teşekkürlerini sunar" ifadesini kullandı. Şeybani, Suriye diplomasisinin "engelleri ortadan kaldırma ve daha açık ve istikrarlı bir Suriye geleceğine giden yolu açmada aktif varlığını ve istikrarlı ilerleme kaydetme yeteneğini" bir kez daha teyit ettiğini belirtti.

Eş-Şara'ya yönelik yaptırımların resmen kaldırılması büyük ölçüde sembolik nitelikte; zira benzer adımlar, başkanlık görevi sırasında Suriye dışına çıkmak zorunda kaldığı her seferinde atılmıştı. Varlık dondurma ve silah ambargosu da kaldırılacak. ABD Başkanı Donald Trump, eş-Şara'nın savaştan zarar görmüş ülkesinde barışa doğru "iyi ilerleme" kaydettiğini söylemesinin ardından, 10 Kasım'da Suriye Devlet Başkanı'nı görüşmeler için ağırlayacak.

sdfg
Trump ve Eş-Şara'nın geçen mayıs ayında Riyad'da gerçekleştirdiği görüşmeden (AP)

Bu, eş-Şara'nın Washington'a ilk ziyareti olsa da eylül ayında Birleşmiş Milletler'e yaptığı ve on yıllardır New York'ta BM Genel Kurulu'na hitap eden ilk Suriye devlet başkanı olduğu tarihi ziyaretinin ardından ABD'ye yapacağı ikinci ziyaret olacak. Geçtiğimiz yılın sonlarında yönettiği güçler tarafından Beşşar Esed'i deviren eş-Şara, mayıs ayında ABD başkanının bölge turu sırasında Riyad'da Trump'la ilk kez bir araya geldi. Washington, eş-Şara liderliğindeki silahlı grup Heyet Tahrir eş-Şam'ı geçen temmuz ayında terör örgütleri listesinden çıkardı. Şam, pazar günü yaptığı açıklamada, Suriye devlet başkanının Washington'da kalan yaptırımların kaldırılması, yeniden yapılanma ve terörle mücadele gibi konuları görüşeceğini belirtti.