ABD'nin Wisconsin eyaletindeki bir alışveriş merkezinde silahlı saldırı meydana geldi

Amerikan polisi Wisconsin'deki "Mayfair Mall" alışveriş merkezinin çevresinde konuşlandı (AFP)
Amerikan polisi Wisconsin'deki "Mayfair Mall" alışveriş merkezinin çevresinde konuşlandı (AFP)
TT

ABD'nin Wisconsin eyaletindeki bir alışveriş merkezinde silahlı saldırı meydana geldi

Amerikan polisi Wisconsin'deki "Mayfair Mall" alışveriş merkezinin çevresinde konuşlandı (AFP)
Amerikan polisi Wisconsin'deki "Mayfair Mall" alışveriş merkezinin çevresinde konuşlandı (AFP)

ABD’nin Wisconsin eyaletinde Milwaukee yakınlarında, dün öğleden sonra bir alışveriş merkezine silahlı saldırı düzenlendi. Yerel polis kaynaklarının aktardığına göre saldırıda sekiz kişi yaralanırken saldırgan olay yerinden kaçmayı başardı.
Milwaukee Journal Sentinel gazetesinin aktardığı habere göre, silahlı saldırı, ABD'nin kuzeyindeki en büyük eyalet olan Milwaukee'nin bir banliyösünde, Wauwatosa'daki  "Mayfair Mall" isimli bir süpermarket içerisinde gerçekleşti.
Wauwatosa polisi tarafından yapılan açıklamada, "Kurtarma ekipleri geldiğinde, silahlı saldırgan olay yerinde değildi. Tehlike sona ermiş değil, vatandaşlar olay yerinden uzak durmalı" dedi.
ABC gazetesinin aktardığı habere göre Wauwatosa Belediye Başkanı Dennis McBride, saldırganın yakalanamadığını belirtti.
AFP’nin haberine göre yetkililer, yedi yetişkin ve bir çocuk olmak üzere toplam sekiz yaralının hastaneye kaldırıldığını ancak durumları hakkında bir bilgi edinilemediğini kaydetti.
Polis, kimliği açıklanmayan saldırganın yirmili veya otuzlu yaşlarında beyaz bir adam olduğunu açıkladı.
Sosyal medyada paylaşılan videolar çok sayıda kişinin alışveriş merkezinin içine sığındığını ve saklandığını ortaya koyuyor.
Geçici olarak kapatılan alışveriş merkezinin Facebook sayfasından yapılan açıklamada, " Wauwatosa polisine minnettarız ve araştırmalarında onlarla işbirliği yapıyoruz" ifadelerine yer verildi.
Milwaukee Journal Sentinel gazetesinin aktardığına göre, sahada güvenlik güçlerine ait en az 40 araç ve çok sayıda yaralıyı taşıyan ambulanslar bulunuyordu.
FBI Twitter hesabından olay yerine intikal edildiğini duyurdu.
Wisconsin Valisi Tony Evers, Twitter hesabından yaptığı açıklamada "Bugün aklımız Mayfair Alışveriş Merkezi'nde yaşanan silahlı saldırıda yaralananlarda. Aklımız aynı şekilde bu şiddet eyleminden etkilenen tüm çalışanlarımızda" ifadelerine yer verdi.
Milwaukee polisi, silahlı saldırı eyleminin ardından Wauwatosa polisi ile birlikte olay yerine gittiklerini Twitter'dan duyurdu.
Milwaukee bira fabrikasında, Şubat ayında meydana gelen bir silahlı çatışmada beş kişi yaşamını yitirmişti.



Cibuti: Ciyle 5. kez Cumhurbaşkanlığına seçildi

Cibuti Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Ciyle (AP)
Cibuti Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Ciyle (AP)
TT

Cibuti: Ciyle 5. kez Cumhurbaşkanlığına seçildi

Cibuti Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Ciyle (AP)
Cibuti Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Ciyle (AP)

Cibuti Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Ciyle’nin 5. kez cumhurbaşkanlığı seçimini oyların yüzde 97’sini alarak kazandığını aktardı. Seçimlerin ardından muhalefet üyelerinin çoğu seçim sonucunu boykot etti.
Cuma gerçekleştirilen seçimlerde Ciyle, te rakibi Zekeriya İsmail Farah ile yarıştı.
İçişleri Bakanlığı verilerine göre, Farah oyların yüzde 2,48’ini aldı.
Farah Reuters’a yaptığı açıklamalarda, seçim sonuçlarını ‘gerçeklikten uzak’ olarak nitelendirdi. Farah seçim sonucu ile ilgili olarak “Şüphesiz, bu sonuç, temsilciler yokken sandıkların doldurulmasının sonucu” dedi. Farah ayrıca, temsilcilerin süreci izlemek için seçim merkezlerine girmelerine engel olunduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanının baş danışmanı Alexis Muhammed, seçimlere hile karıştırıldığı iddialarını yalanladı ve Farah’ın oy kullanmaktan kaçındığını söyledi. Muhammed Reuters’a telefonla yaptığı açıklamada, “Sandıkları doldurma iddiaları kesinlikle yalan... Bunları söyleyen şahıs oy bile kullanmadı ve bunu yaparak demokrasimize saldırıda bulunuyor” dedi.
Farah, oy kullanıp kullanmadığına ilişkin bir soruya yanıt vermedi.
1 milyondan az bir nüfusa sahip olan Cibuti, bölgedeki komşuları olan Somali, Etiyopya ve Eritre ile karşılaştırıldığında nispeten daha istikrarlı bir durumda bulunuyor.
Cibuti, ülke topraklarında ABD, Çin ve Fransız askeri üslerini barındırıyor ve  dünyanın en işlek ticaret yollarından biri olan Aden Körfezi’nde bulunması ülkeye stratejik bir konum sağlıyor.

 

Trump’ın Fas'ın Batı Sahra egemenliğini tanıması, Rabat ile Cezayir arasındaki krizi derinleştirdi

ABD’nin ülkelerinin Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımasını kutlayan Faslılar (Getty)
ABD’nin ülkelerinin Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımasını kutlayan Faslılar (Getty)
TT

Trump’ın Fas'ın Batı Sahra egemenliğini tanıması, Rabat ile Cezayir arasındaki krizi derinleştirdi

ABD’nin ülkelerinin Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımasını kutlayan Faslılar (Getty)
ABD’nin ülkelerinin Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanımasını kutlayan Faslılar (Getty)

Naoufel Cherkaoui
Cezayir’in yaptığı açıklama ve attığı adımlar, ABD Başkanı Donald Trump'ın 10 Aralık’ta Fas'ın Batı Sahra üzerindeki egemenliğini tanıması konusundaki endişe ve çekincelere işaret ediyor.
Batı Sahra meselesi Fas ile Cezayir ilişkilerinde on yıllardır anlaşmazlığa neden olurken, Trump’ın söz konusu adımının iki ülke arasındaki anlaşmazlığı körükleyip körüklemediği soruluyor.
Bu konuda ilk resmi yorumu yapan Cezayir Dışişleri Bakanlığı, ABD'nin ‘şüpheli anlaşma’ olarak nitelendirdiği bu adımına itiraz ettiğini açıklamış; sahra halkının kendi kaderini tayin etme hakkını savunduğunu vurgulamıştı. Sahra meselesinin “ancak uluslararası hukuk yoluyla, Birleşmiş Milletler (BM) ve Afrika Birliği’nin (AfB) köklü doktrini ile çözülebilecek bir dekolonizasyon sorunu" olduğunu da ifade etmişti. Aynı zamanda ABD kararının tüm BM kararlarıyla, bilhassa Batı Sahra ile ilgili BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla çeliştiği, bu nedenle yasal bir etkisi olmadığını belirtmişti. Söz konusu kararlardan sonuncusu ise ABD tarafından oluşturulup savunulan, 30 Ekim 2020 tarihinde yayınlanan 2548 sayılı karardı. 

Engelleyen kim?
Kuzey Afrika (Mağrib) Birliği projesini engelleyen sorunların çözülmesi çağrısında bulunan Cezayirli siyasetçi Enver Haddam, Trump'ın bu hamlesinin “bu projeye hizmet etmediğini, ancak Siyonist varlığı bölgeye getirebileceğini” düşünüyor. Aynı zamanda “Kardeş Fas’ın böyle garip bir adıma, görevi sona erecek olan bir Başkan tarafından uluslararası yasaların ihlaline ihtiyacı yoktu. Bu ikilemde yer alan çeşitli aktörler arasında bir Mağrip çözümü bulunması gerekiyor. Böylece tüm Kuzey Afrika halkları çıkarlarını koruyan Mağrip Birliğini harekete geçirebiliriz” diyor.
Faslı yazar Muhammed Budan ise “Fas, doğu komşusuyla arasındaki anlaşmazlıkların üstesinden gelmek için elini uzatırken Cezayir ise Fas'ın bölgesel ve uluslararası kazanımlarını reddederek çatışmayı tırmandırıyor. Cezayir kendini bir köşeye sıkıştırdı. Atlantik’e geçiş planları üç haftadan fazla sürmedi” ifadelerini kullanarak Kerkerat geçişiyle ilgili son krize işaret etti.
Budan, Cezayir’in söz konusu adımı yasadışı olarak değerlendirmesine yanıt olarak ise şunları söyledi:
“ABD’nin Batı Sahra ile ilgili kararı anayasal ve siyasi temel üzerine kurulu; 1963 tarihli Konsolosluk İlişkileri Hakkında Viyana Sözleşmesi mucibince Fas'ın Dahla şehrinde bir ABD konsolosluğu açılacak. ABD kararı bölgede yeni bir ufka yelken açtı, stratejik şemali değiştirdi. Cezayir ise Fas ile ilişkilerinde 1970'lerin ideolojisi ötesinde yeni bir mantık geliştirme yönündeki pek çok fırsatı kaçırdı. Zirâ Fas, birden çok kez diyalog eli uzattı. Fas'ın Arap, Afrika ve uluslararası düzeydeki zaferleri göz önüne alındığında, Cezayir önceden oynayabileceği rolü artık oynayamaz. Ancak Batı Sahra’da kalkınma ve diplomatik tanınma açısından olup bitenleri uzaktan takip edebilir.”

Kronik gerginlik
Fas-Cezayir ilişkileri, ilk kıvılcımı aralarındaki sınırlara ilişkin bir dizi müzakerenin sona ermesiyle patlak veren Kum Savaşı ile atılan çeşitli gerilimlerden geçti. İki ülke arasındaki güney sınırları sorunu, Fransız sömürge yetkililerinin Tinduf ve Beşar bölgelerini Cezayir'e verdiği 1950 yılına dayanıyor. Ancak Fas, 1956'da bağımsızlığını kazanmasının ardından iki bölgenin geri iadesini talep etmişti. Fransız yetkililer Fas'ın talebini görmezden gelince, 1957’de Fas Kralı 5. Muhammed'e sınır ikilemini çözme yönünde müzakerelerin başlatılmasını teklif etti. Ancak Fas Kralı, ülkesi bağımsızlığını kazanmasının ardından Cezayir ile doğrudan müzakere edeceğini söyleyerek Fransızların teklifini reddetti.
Ardından 6 Temmuz 1961'de Fas, Cezayir geçici hükümeti başındaki Ferhat Abbas ile iki ülke arasında bir sınır sorununun varlığını kabul eden, Cezayir’in bağımsızlığını kazanmasının ardından bu konuda müzakere masasına oturulması gerektiğini öngören bir anlaşma imzaladı. Ancak Cezayir'in 1962'de bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte ilk Cumhurbaşkanı Ahmed Bin Bella, ülkesinin ayrılmaz bir bütün olduğunu ilan ederek anlaşmayı tersine çevirdi. Bunun üzerine Fas Kralı 2. Hasan, 13 Mart 1963'te Cezayir geçici hükümeti ile sınırların çizilmesi konusunda imzalanan anlaşmayı hatırlatmak için Cezayir'i ziyaret etti. Ancak müzakere ufkunun tıkanması, 1963'te iki ülke arasında patlak verip altı gün süren Kum Savaşı'na sebebiyet verdi.
Fas ile Cezayir arasındaki anlaşmazlık, Kum Savaşı sonrasında, özellikle de iki ülke arasındaki tartışmalı Tinduf bölgesinde demir madenlerinin keşfedilmesinin ardından başka bir hal aldı. Ancak çıkardığı demiri Tinduf’a en yakın liman olan Fas'ın Agadir limanından geçirmesi gereken Cezayir, bu nedenle müzakere masasına geri dönmek zorunda kaldı. Nitekim Fas, ABD ile ilişkilerini pekiştirdikten sonra bölgeyi geri alma talebini yeniledi. Cezayir ise özellikle de Huari Bumedyen’in Cezayir Cumhurbaşkanı Bella'ya karşı 1965’te düzenlediği darbenin ardından Sovyet desteğini seçti.

Yeşil Yürüyüş’ün yansımaları
Fas'ın Batı Sahra'daki İspanyol sömürgeciliğini sona erdirmek için 1975'te düzenlediği Yeşil Yürüyüş organizasyonu iki ülke arasındaki anlaşmazlığı körükledi. Ardından Cezayir Cumhurbaşkanı Huari Bumedyen ise Yeşil Yürüyüş’e katılan Faslıların sayısına denk gelecek şekilde ülkesinde ikamet eden 350 bin Faslının sınır dışı edildiğini duyurdu.
Fas, kendine ait ve tarihî olduğunu düşündüğü Batı Sahra’yı bu yürüyüş ile ilhak edeceğini, böylece toprak bütünlüğü dosyasını kapatacağını umuyordu. Ancak bu hamlesi hem Cezayir, hem de 1976’da Sahra Demokratik Arap Cumhuriyeti’ni ilan eden sahralılardan oluşan Polisario Cephesi ile arasındaki anlaşmazlığı körükledi.
Nitekim o zamandan bu yana aralarındaki sular durulmayan bu iki ülke, birbirlerini kendi çıkarlarını baltalamakla suçluyor. Fas, özellikle de Krallığın Cezayirlilere vize uygulamasının ardından, Cezayir istihbarat servislerini Ağustos 1994'te Marakeş'teki Atlas Asni Oteli saldırısına karışmakla suçladı. Cezayir ise Mağrip ekonomik alışverişini etkileyecek bir hamleyle Fas ile kara sınırının kapatıldığını duyurarak daha da ileri gitti.

Sınırların açılması çağrıları
Fas, birçok kez Cezayir'i kara sınırlarını açmaya çağırdı. Geçtiğimiz hafta ülkesinin Cezayir ile sınırları herhangi bir tazminat teklif etmeden açmaya hazır olduğunu yineleyen Fas Başbakanı Sadeddin Osmani, “Fas, kapatılan sınır dosyasını Cezayirliler hazır olduğu taktirde sonlandırmaya hazır. Kral 6. Muhammed, tüm sorunlara çözüm bulmak amacıyla kardeş Cezayirlilere defalarca çağrıda bulundu” ifadelerine başvurdu.
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, geçtiğimiz Temmuz ayında Fas’ın çağrısına yanıt olarak, “Fas'ın iki ülke arasındaki gerilimi aşmak için öne sürdüğü her türlü girişimi memnuniyetle karşıladığını” açıkladı. “İki ülke arasındaki gerginliğin hala sözlü olduğunu” dile getiren Tebbun, “İki ülke ilişkilerindeki en yüksek sesi her zaman aklın sesi olmuştur” ifadelerine başvurdu.


İtalya, 15 Haziran’da Avrupa ile sınırlarını açmayı planlıyor

İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio (DPA)
İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio (DPA)
TT

İtalya, 15 Haziran’da Avrupa ile sınırlarını açmayı planlıyor

İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio (DPA)
İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio (DPA)

İtalya Dışişleri Bakanı Luigi Di Maio bugün yaptığı açıklamada, 15 Haziran’da Avrupa ülkeleri arasında seyahati yeniden sağlamak için koordineli bir şekilde çalışmalara başladıklarını söyledi.
Di Maio, RAI kanalında katıldığı bir programda, “15 Haziran Avrupa'da turizm için kurtuluş günü. Avrupa'nın hep birlikte yeniden harekete geçmesi için çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
İtalyan Bakan, Almanya'nın da 15 Haziran'da turizme başlama fikrinin üzerinde durduğunu ve vatandaşlarına başka ülkelere gitme tavsiyesi verdiğini dile getirdi. Bugün Fransız Parlamentosu Başkanı ve Alman mevkidaşı tarafından, sınırları mümkün olan en kısa sürede yeniden açma çağrısına yönelik bir Fransız-Alman çağrısı yapıldı.
Di Maio ayrıca “Avrupa vatandaşlarının güvenli şekilde İtalya'ya tatile gelmelerini sağlamak önemlidir. Otelcilik sektörü ve girişimcilerimize yardımcı olmak için yazdan kurtarabileceğimiz şeyleri kurtarmalıyız" dedi.
Yapılan planlara göre Avrupa içi dolaşıma 15 Haziran itibariyle izin verilmesi bekleniyor. Ancak Avrupa Komisyonu’nun daha fazla diyalogda bulunma çağrısına rağmen Avrupa ülkeleri bu konuda ayrı kararlar aldı.
Dün 300 yeni vaka tespit edilmesinin ardından İtalya’daki toplam koronavirüs (Kovid-19) vakalarının oranı yüzde 0.1 yükseldi. Salgının başlangıcından bu yana ülkede toplamda 32 bin 877 kişi yaşamını yitirdi. Can kayıplarının yarısı Lombardiya bölgesinde meydana geldi. İtalya’da hala tedavisi devam eden 55 bin 300 hasta bulunuyor.