Cezayirli İslamcılar, Fas’taki İhvan’ı ihanetle suçluyorlar

Fas Adalet ve Kalkınma Partisi (PJD) lideri Başbakan Sadeddin Osmani’nin İsrail ile barış anlaşması imzalaması karşısında şaşkınlık yaşandığı kaydedildi.

Sadeddin Osmani’nin ABD aracılığında İsrail ile ilişkileri normalleştirmeye yönelik attığı imza İslamcılar üzerinde olumsuz etkiye neden oldu. (Sosyal Medya Siteleri)
Sadeddin Osmani’nin ABD aracılığında İsrail ile ilişkileri normalleştirmeye yönelik attığı imza İslamcılar üzerinde olumsuz etkiye neden oldu. (Sosyal Medya Siteleri)
TT

Cezayirli İslamcılar, Fas’taki İhvan’ı ihanetle suçluyorlar

Sadeddin Osmani’nin ABD aracılığında İsrail ile ilişkileri normalleştirmeye yönelik attığı imza İslamcılar üzerinde olumsuz etkiye neden oldu. (Sosyal Medya Siteleri)
Sadeddin Osmani’nin ABD aracılığında İsrail ile ilişkileri normalleştirmeye yönelik attığı imza İslamcılar üzerinde olumsuz etkiye neden oldu. (Sosyal Medya Siteleri)

Ali Yahi
Fas Adalet ve Kalkınma Partisi (PJD) lideri Başbakan Sadeddin Osmani’nin İsrail ile imzaladığı barış anlaşması, Cezayir’deki İslami akımda büyük bir “şoka” neden oldu. Akımın liderleri Fas’taki mevkidaşlarına ağır eleştirilerde bulunurken ve “kendilerinden utanmaları gerektiğini” söyleyerek ihanetle suçladılar.

Dost ateşi
Cezayir'deki en büyük İslami eğilimli parti olan Barış Toplumu Hareketi (MSP) Osmani’nin attığı adım karşısında duyduğu hayal kırıklığını bildirdi. MSP Başkanı Abdurrezzak Mukri “En çok utanması gereken kişi bizzat kendi yaptığı açıklamalara göre prensiplerine ihanet eden ve İsrail ile ilişkilere karşı eski düşmanca çizgisinden kayan PJD Genel Sekreteri olan başbakandır” dedi.
Mukri sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu partinin içerisinde Filistinlileri Siyonist işgalcilere karşı destekleme konusunda samimi bir şekilde mücadele veren soylu kişilerin olduğunu biliyoruz. Ancak bu partinin kurumları bu ihaneti kabul ettiyse, o zaman resmi olarak siyonistleşme dairesinin içine giren bir parti olur. Filistin davasını desteklemeye devam etme iddialarının hepsi beyhude ve hiçbir şekilde etkisi olmayacaktır. PJD’ye karşı olan bu tavrımız bizim görevimizdir. Ve bu ilk olarak hakkın yerini bulması sonra ümmetin içerisinde umut tohumlarının kalması, bu ihanetler yüzünden ortaya çıkan manevi çöküşün büyümemesi ve çifte standart uyguladığımıza yönelik aslı astarı olmayan suçlamalardan kendimizi aklamamız için Arap ve İslam dünyasındaki hür olan herkese düşen bir görevdir.”
Diğer taraftan İslami eğilimli Ulusal Bina Hareketinin Başkanı Abdulkadir bin Karine Fas’ın Tel Aviv ile arasında tekrar canlandırdığı ilişkilere ilişkin tutumu ve Fas Başbakanı olarak görev yapan PJD lideri Sadeddin Osmani’nin bu ilişkilerin yönetimini devralmasını kabul edilemez bir durum olarak nitelendirdi. Abdulkadir bin Karine sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkelerindeki meselelere ilişkin yaptıkları siyasi seçimlerden dolayı kendilerini ayıplamıyorum. Ayıpladığım şey, İhvan (Müslüman Kardeşler) ve Filistin’deki Hamas Hareketi ile yaptıkları gibi bazen orta görüşlü ılımlı akımdan başkalarının tutumlarını alaya alan zihinsel sapkınlıktır. Partilerini ulusun, halkın ve seçim ve parti tabanlarının çıkarlarına zarar veren gündemlere hizmet eden işlevsel bir yapı haline getiren şey bu zihinsel sapkınlıklarıdır.”
Bin Karine, PJD’yi suçlayadığı açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Fas’taki halk hareketini başarısız kılan şeyin PJD’nin fikirleri ve yönetici elit kesimin zekice yaptığı planların olduğunu daha önce defalarca kez söylemiştim. Yönetici elit kesim PJD üzerinden İslami ideolojilere yatırım yapıyor ve Fas’ın istikrarı adına değil de bağlı oldukları yolsuzluk yapan dairelerin istikrarının lehine halk hareketini yatıştırmak için PJD ile tam bir işbirliği yapıyor. Biz ülkenin istikrarına zarar gelmesini kabul etmiyoruz. İslami akımla bağlantılı olan Osmani’nin partisinin söylemi her zaman Cezayir’e karşı olmuştur. Bu partinin kadrolarının davranışları her zaman ölçüsüzdü ve yönetici kesimin hedeflerine hizmet etmekten başka bir şeyle ilgilenmiyorlar. İslam ümmeti için kutsal ve merkezi kabul edilen Filistin meselesine gelince; bu ölçüsüzlük bugün zirve noktasına ulaştı.”
Ulusal Reform Hareketi lideri Filali Guveyni de “Osmani bir bütünün yalnızca bir parçasıdır. Uzun zaman önce yönetici elit kesimin içerisine katıldı” diyerek kendisinin ve partisi PJD’nin sözünü ettiği duruş ve ilkeler ile Filistin’i destekleme konusundaki tutumları arasında büyük bir tezatlık olduğuna işaret etti. Guveyni tutumlarındaki geri adım atmaya dikkat çekerek bunun onları Fas rejiminin bir uzantısı haline getirdiğini vurguladı.

İncelemelere iten davranışlar mı?
Siyasi Bilimler Profesörü Eyyub Salim Hamad, İslamcılar için Filistin sorununun kendi siyasi kimlikleri ile bağlı bir unsur olduğunu bu yüzden bu konuyu yıllarca mücadelelerinin ana gündem maddesi yaptıklarını söyledi.  Hamad’a göre Sadeddin Osmani’nin yaptığı, özellikle birçok Cezayirli İslamcının ve diğerlerinin nezdinde kabul edilemez bir şey. Hamad bu adımın onlar için bir kınama sebebi olduğunu çünkü İslamcıların gözünde Filistin meselesinin bir müzakere unsuru olamayacağını ve kendileri için çözüme kavuşturulamamış bir konu olduğunu belirtti.
Hamad, Osmani’nin siyasi otoritesini ve İslami kimliğini ehlikeye attığına, sunduğu gerekçelerin İslamcıları ya da diğer kişileri ikna etmek için yeterli olmadığına, çabuk pes eden kolay bir imaj çizdiğine ve eskiden kendisinin bu gibi ilişkilere karşı çıkan açıklamalarda bulunduğuna dikkat çekti. Hamad, İslamcıların nazarında Osmani’nin ödün vermemesi ve bu yaklaşımı inşa eden kraliyet sarayının isteğini reddetmesi gerektiğini söyledi. “Bunu kabul etmeseydi insanların önünde saygınlığını koruyabilirdi” dedi.
Hamad ihanet meselesinin medya ve sosyal paylaşım sitelerinde dolaştığını belirttiği açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Osmani’nin attığı adımın Faslı İslamcıları içinde bulundukları siyasi gerçekçiliğin sınırlarını gözden geçirmeye iteceğini düşünüyorum. İsrail ile ilişkileri normalleştirme anlaşması sahnesinde PJD’nin çizdiği imajdan oldukça etkilenen büyük tepkiler de bunu hızlandıran faktörlerden biri olabilir.”
Hamad, Osmani’nin ve partisinin kendilerine sorulan sorulara mantıklı ve net bir şekilde cevap vermesi gerektiğini belirttiği açıklamasında bunların en önemlilerinin şunlar olduğunu bildirdi:
“Osmani istenen gerçeklik sınırını aştı mı?”, “Parti herhangi bir taraftan şantaja mı maruz kaldı?”

Popülist duygusal eleştiriler
Buna karşılık Diyanet İşleri ve Vakıflar Bakanı’nın eski danışmanı, İslami hareketler konusunda uzman yazar Adda Fellahi, İhvan’ın kıskanılmayacak bir pozisyonda olduğunu zira Arap siyasi rejimlerinin onlara karşı çıktığını, terörizm suçlamarı yönelttiğini ve onları tekfir etmek için dini mercileri de harekete geçirdiğini belirtti. Bu nedenle Osmani’nin kendisini ve partisini kasırgaya boyun eğmek zorunda kalmış bir şekilde bulmuş olabileceğini belirtti. Fellahi sözlerini şöyle sürdürdü:
“Cezayir’deki İhvan’ın PJD’nin yaptıklarını kınaması normaldir. Çünkü budurum Cezayir’in devlet ve kamu tutumu ile örtüşüyor. Aynı zamanda PJD aleyhindeki açıklamaları duygusal, popülist ve siyasi profesyonellikten yoksun olsa da çıkarları için bazı noktaları kazanmaya çalışıyorlar.”
Fellahi, Osmani’nin davranışlarının İslami akımı yok ettiğine ilişkin iddiaları kabul etmedi. İhvan’ın rejimler düzeyinde kıskanılmayacak bir pozisyonda olmasından dolayı Osmani’nin yalnızca taktiksel olarak fırtınaya boyun eğmiş olabileceğini söyledi. Fellahi sözlerini şöyle sürdürdü:
“Fas’taki İhvan’ın oyunu anladığını ve şu ana kadar bununla ilgilendiğini düşünüyorum. Halk düzeyinde bazı kanatları kaybedecekler ancak varlıkları önemli olmaya ve sayılmaya devam edecek. Siyasi gerçeklik baskılarını, politikanın temeli olan olasılık sanatına göre ele aldılar ve bu aslında sonuçları ancak gelecekte görülebilecek politik bir cesaret gerektiriyor.”

Benkirane yoldaşını savunuyor
Osmani’nin attığı adımın İslami akıma zarar verdiğini gösteren,Fas'ın eski Başbakanı ve eski PJD Genel Sekreteri Abdelilah Benkirane’nin yaptığı yorumlar oldu. Zira Benkirane bildiği adalet ve kalkınmanın bu olmadığını söyleyerek Osmani’nin azledilip yerine bir vekilin atanması hakkında yorum yapmayı kabul etmedi. Benkirane şunları söyledi:
“Parti, kurumları ile bu meseleyi tartışabilir çünkü normal bir parti değil. Hükümete başkanlık ediyor ve kralın başkanlık ettiği devletin yapısının önemli bir üyesi. Parti hükümetten ayrılabilir ancak bu şartlarda bu mümkün değil. Çünkü şu an kralın yanında durulması gerekiyor. Yani Osmani ile konuşulması, devletten vazgeçme bağlamına giriyor ki bu da bugün olması mümkün olmayan bir şeydir. Çünkü biz dışarıya karşı bir savaş veriyoruz.”
Benkirane, Osmani’nin bir genel sekreter ve aynı zamanda kral tarafından atanmış bir başbakan olduğunu, imza atmasının devlete ve devletin başındaki kişiye bağlı olduğunu ve kimin imza atacağına onun karar verdiğini belirterek şu soruyu sordu: Osmani’nin imza atmayı reddetmesi mümkün müydü?

İlişkilerin yıkılmasının olumsuz bir etkisi var
İslami eğilimli Barış Toplumu Hareketi’nin kurucularından Said Mursi, Fas'taki siyasi akımın en ufak bir protestoyla bile aşılamayacak sınırlı ve belirli bir özgürlük çıtası olduğunu ve rejimi, emirlerine uyulması gereken bir koruyucu olarak gördüğünü belirtti. Mursi’ye göre Fas’taki İslami akımın diğer ülkelerdeki kişilerle sınırlı bir ilişkisi var ve bazı fikirsel noktalarda uzlaşma sağlayabilirler. Ancak bu siyasi bir proje düzeyine ulaşmaz. Mursi konunun İslamcıların Fas'taki iktidar deneyimi üzerine kurulduğunu ve Tel Aviv ile ilişkilerin yıkılmasının hiç şüphesiz bölgedeki tüm İslami hareketleri olumsuz bir şekilde etkilediğini söyledi.



Sudani, siyasi taraflara ‘devlete saygı duymaları’ çağrısında bulundu

 Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Asaib Ehli’l Hak hareketinin Bağdat'taki programında (X)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Asaib Ehli’l Hak hareketinin Bağdat'taki programında (X)
TT

Sudani, siyasi taraflara ‘devlete saygı duymaları’ çağrısında bulundu

 Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Asaib Ehli’l Hak hareketinin Bağdat'taki programında (X)
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, Asaib Ehli’l Hak hareketinin Bağdat'taki programında (X)

Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, ülkenin siyasi ortaklarına ‘devleti koruma ve Irak'ı yeni bir aşamaya taşıma’ çağrısında bulundu.

Sudani bu açıklamaları dün (Cuma) Kays el-Hazali liderliğindeki Asaib Ehli’l Hak hareketinin 21’inci kuruluş yıldönümü münasebetiyle Bağdat’ta düzenlenen törene katılımı sırasında yaptı.

Sudani, “Geniş bir parlamento ve halk iradesi tarafından desteklenen hükümet, sürdürülebilir kalkınma yolunda ilerliyor” ifadelerini kullandı.

“Herkes yasaları uygulama ve adalet, eşitlik ve kurumsal istikrarı inşa etme görevini taşıyor” diyen Sudani, ‘devlete sahip çıkmanın, anayasayı korumanın ve yasaları uygulamanın alternatifi olmadığını’ vurguladı.

Diğer taraftan siyasi güçlere, Amerikan ve Türk güçlerini ülkeden çıkarma çağrısında bulunan el-Hazali, Sünni güçlere de Meclis Başkanlığı için ortak bir aday belirleme çağrısında bulundu.


Husiler ‘gemi savaşını’ Akdeniz'e taşımakla tehdit ediyor

Aden Körfezi'nde Husilere ait bir füze tarafından vurulan kargo gemisinin havadan fotoğrafı (ABD Ordusu)
Aden Körfezi'nde Husilere ait bir füze tarafından vurulan kargo gemisinin havadan fotoğrafı (ABD Ordusu)
TT

Husiler ‘gemi savaşını’ Akdeniz'e taşımakla tehdit ediyor

Aden Körfezi'nde Husilere ait bir füze tarafından vurulan kargo gemisinin havadan fotoğrafı (ABD Ordusu)
Aden Körfezi'nde Husilere ait bir füze tarafından vurulan kargo gemisinin havadan fotoğrafı (ABD Ordusu)

Husiler,  liderleri Abdulmelik el-Husi'nin direktiflerini uygulamak üzere, gerilimin dördüncü aşamanın bir parçası olarak Akdeniz'deki gemileri hedef almaya başlayacaklarını duyurdu.

ABD ordusu, gemilere yönelik saldırıları sınırlandırmak için önleyici operasyonlar kapsamında üç insansız hava aracının (İHA) imha edildiğini iddia ederken, Husilerin Askeri Sözcüsü Yahya Seri dün (Cuma) yaptığı açıklamada “Husilerin Akdeniz'deki limanlara giden İsrail bağlantılı tüm gemileri hedef alacağını” söyledi.

İran destekli Husiler, gerilimin dördüncü aşamasında Kızıldeniz, Umman Denizi, Aden Körfezi ve Hint Okyanusu'ndan sonra Akdeniz'de de gemilere saldırmayı hedefliyor.

Seri, İsrail'in Refah kentine operasyon düzenlemesi halinde, Husilerin İsrail’e ikmal yapan ve Tel Aviv limanlarına girmeye çalışan (hangi milletten olursa olsun) tüm gemilere saldıracağını ifade ederek, ‘gemi savaşı’ olarak tanımlanan durumu tırmandırma tehdidinde bulundu.

Husi lideri Abdulmelik el-Husi perşembe günü yaptığı açıklamada, geçtiğimiz kasım ayında denizde gerilimin başlamasından bu yana 107 geminin saldırıya uğradığını iddia etti. Kendi ifadesiyle Husilerin operasyonlarını engellemek ya da sınırlandırmak için bölgeye gelen 10 ABD ve Avrupa donanma savaş gemisinin ‘çaresizlik ve başarısızlık duygusu’ içinde Kızıldeniz'den çekildiğini öne sürdü.


Rapor: İsrail, işgale hazırlık olarak Refah sakinlerini nakletmeye başlama planını Washington'a bildirdi

Refah'ta bir evin yıkıntılarını inceleyen Filistinliler (AP)
Refah'ta bir evin yıkıntılarını inceleyen Filistinliler (AP)
TT

Rapor: İsrail, işgale hazırlık olarak Refah sakinlerini nakletmeye başlama planını Washington'a bildirdi

Refah'ta bir evin yıkıntılarını inceleyen Filistinliler (AP)
Refah'ta bir evin yıkıntılarını inceleyen Filistinliler (AP)

Politico internet sitesinin dün (Cuma) ABD'li bir yetkiliye ve iyi bilgilendirilmiş olarak tanımladığı iki kaynağa dayandırdığı haberine göre İsrail, ABD hükümetini ve yardım kuruluşlarını işgale hazırlık olarak Filistin'in Refah kenti sakinlerini nakletmeye başlama planı konusunda bilgilendirdi.

İsrail'in planının Refah sakinlerini Gazze Şeridi'nin güneybatı sahilindeki el-Mevasi bölgesine nakletmek olduğunu ifade eden internet sitesi, İsrail ordusunun bu hafta yardım görevlilerine bölgenin bir haritasını gönderdiğini belirtti.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA) günün erken saatlerinde, İsrail'in Refah'taki herhangi bir askeri operasyonunun ‘katliama yol açabileceği’ ve Gazze Şeridi'ndeki insani yardım çalışmalarını felç edebileceği uyarısında bulundu.

OCHA Sözcüsü Jens Laerke, Cenevre'de düzenlediği basın toplantısında, herhangi bir kara operasyonunun Refah ve çevresindeki 1,2 milyon Filistinli sivil ve yerinden edilmiş insan için “daha fazla acı ve ölüm anlamına geleceğini” söyledi.


Hamas: Anlaşmaya varmak için Kahire'ye olumlu bir ruhla gidiyoruz

srail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hasar gören Refah'taki bir evde duran Filistinli bir çocuk (Reuters)
srail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hasar gören Refah'taki bir evde duran Filistinli bir çocuk (Reuters)
TT

Hamas: Anlaşmaya varmak için Kahire'ye olumlu bir ruhla gidiyoruz

srail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hasar gören Refah'taki bir evde duran Filistinli bir çocuk (Reuters)
srail'in Gazze Şeridi'ne düzenlediği saldırılarda hasar gören Refah'taki bir evde duran Filistinli bir çocuk (Reuters)

Hamas tarafından yapılan açıklamada, hareketin ‘ateşkes önerisini ele alışındaki’ olumlu ruh doğrulandı ve bir anlaşmaya varmak için aynı ruhla Kahire'ye gidileceği bildirildi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığı habere göre dün (Cuma) yapılan açıklamada, “Hamas ve Filistin direniş güçleri anlaşmayı, halkımızın saldırganlığın tamamen durdurulması yönündeki taleplerini karşılayacak şekilde olgunlaştırmaya kararlıdır” ifadeleri yer aldı.

Mısırlı üç güvenlik kaynağı ise ABD Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) Direktörü William Burns'ün Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarla ilgili toplantılara katılmak üzere Kahire'ye geldiğini bildirdi.

Wall Street Journal'ın haberine göre Mısırlı yetkililer, İsrail'in Refah kentine saldırı başlatmadan önce Hamas'a ateşkes önerisini kabul etmesi için bir hafta süre verdiğini söyledi.

Gazete, Mısır'ın, geçen hafta Hamas'a sunulan gözden geçirilmiş bir ateşkes önerisi üzerinde İsrail ile birlikte çalıştığını bildirdi. Mısırlı yetkililer, hareketin siyasi liderliğinin Gazze Şeridi'ndeki askeri kanadıyla istişare ederek öneriye yanıt vermesinin beklendiğini belirtti.

Amerikan gazetesi, Hamas yetkililerinin ‘son önerinin muğlak olduğu ve İsrail'e her an çatışmalara yeniden başlama imkânı verdiği’ yönündeki endişelerini dile getirdiklerini kaydetti.


İsrail Lübnan'da operasyon için hazırlıklara başladı

 İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi (DPA)
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi (DPA)
TT

İsrail Lübnan'da operasyon için hazırlıklara başladı

 İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi (DPA)
İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi (DPA)

İsrail ordusu kuzey cephesinde bir saldırı operasyonu simülasyonu gerçekleştirirken, Güney Lübnan'da aralıklı bombardıman devam etti.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee X platformundaki hesabından yaptığı açıklamada, saldırı simülasyonunu duyurdu. Adraee, “Geçtiğimiz hafta boyunca çeşitli senaryoların prova edildiği sürpriz bir tatbikat gerçekleştirildi. Tatbikat, Lübnan sınırında Hizbullah'a karşı farklı savaş senaryolarını simüle etmek amacıyla saldırı amaçlı silahların hızlı bir şekilde konuşlandırılmasını içeriyordu” ifadelerini kullandı.

Söz konusu tatbikat İsrail ile Hizbullah arasında çatışmalar devam ederken gerçekleşti. İsrail ordusu dün (Cuma) yaptığı açıklamada, hava savunma sisteminin ‘Lübnan'dan İsrail'in kuzeyine sızan’ bir insansız hava aracını (İHA) önlediğini duyurdu. Açıklamada, İHA’nın önlenmesinden kaynaklanan şarapnel parçaları nedeniyle İsrail'in kuzeyindeki Julis köyünde küçük çaplı hasar meydana geldiği kaydedildi.


Irak: Şiddetli yağmur sonucu oluşan selde 4 dağcı hayatını kaybetti

Resim: Irak'ta şiddetli yağışlar sonrası su seviyesi yükselen Dicle Nehri (AFP)
Resim: Irak'ta şiddetli yağışlar sonrası su seviyesi yükselen Dicle Nehri (AFP)
TT

Irak: Şiddetli yağmur sonucu oluşan selde 4 dağcı hayatını kaybetti

Resim: Irak'ta şiddetli yağışlar sonrası su seviyesi yükselen Dicle Nehri (AFP)
Resim: Irak'ta şiddetli yağışlar sonrası su seviyesi yükselen Dicle Nehri (AFP)

Irak'ın kuzeyindeki Süleymaniye'de, şiddetli yağışlar sonucu oluşan sel nedeniyle dün (Cuma) bir dağcılık ekibinden dört kişi hayatını kaybetti.

Süleymaniye'nin 40 kilometre güneyindeki Karadağ bölgesinin belediye başkanı Rauf Kamal, Fransız Haber Ajansı AFP’ye, "Karadağ'da 12 kişiden oluşan dağcılık ekibinden dört kişi boğulduğunu" söyledi.

Süleymaniye sivil savunma sözcüsü Aram Ali, Kürdistan özerk bölgesinin ikinci şehri olan Süleymaniye'deki kazadan 8 dağcının daha kurtulduğunu söyleyerek ölü sayısını doğruladı. Aram Ali, dün hava koşullarının uygun olmadığı yönünde uyarı yayınlandığını ve özellikle dağcılık ekiplerinin bu bölgelere seyahat etmesine izin verilmediğine dikkat çekti.

Alışılmadık derecede şiddetli yağışlar, Kürdistan Bölgesi'nin başkenti Erbil'de bazı yolların kapatılmasına ve kuzey başta olmak üzere Irak'ın birçok bölgesinde su baskınlarına neden oldu.

Yetkililer, bu yıl ülkeye düşen yağmur yüzdesinin geçen yıla göre daha iyi olduğunu belirtti.


BM: İsrail'in Refah saldırısı bir 'katliam' olabilir

Refah'ta yerinden edilenlerin bulunduğu bir kamp ve arka planda ​​Han Yunus’tan yükselen dumanlar (Reuters)
Refah'ta yerinden edilenlerin bulunduğu bir kamp ve arka planda ​​Han Yunus’tan yükselen dumanlar (Reuters)
TT

BM: İsrail'in Refah saldırısı bir 'katliam' olabilir

Refah'ta yerinden edilenlerin bulunduğu bir kamp ve arka planda ​​Han Yunus’tan yükselen dumanlar (Reuters)
Refah'ta yerinden edilenlerin bulunduğu bir kamp ve arka planda ​​Han Yunus’tan yükselen dumanlar (Reuters)

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Ofisi sözcüsü bugün (Cuma) yaptığı açıklamada, İsrail'in Refah'a herhangi bir saldırısının yüz binlerce insanın hayatını riske atacağını ve tüm Gazze Şeridi'ndeki insani yardım operasyonlarına büyük bir darbe vuracağını söyledi.

İsrail, kuzeydeki çatışmalardan kaçan ve geçici barınak ve kamplara yığılan yaklaşık bir milyon yerinden edilmiş kişinin yaşadığı Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah'ta, Filistin İslami Direniş Hareketi'ne (Hamas) karşı operasyon düzenleme sözü verdi.

Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi Sözcüsü Jens Laerke, Cenevre'de düzenlediği basın toplantısında; “Bu, sivillerin katledilmesi ve tüm sektördeki insani yardım operasyonuna büyük bir darbe olabilir. Çünkü ağırlıklı olarak yardımlar Refah’tan yönetiliyor” ifadelerini kullandı.

Laerke, Refah'tan yapılan yardım operasyonlarının arasında tıbbi klinikler ve yetersiz beslenmeden muzdarip çocuklara yönelik merkezler de dahil olmak üzere, gıda dağıtım noktalarının yer aldığını belirtti.


Irak silahlı grupları Beerşeba'da "hayati bir hedefin" vurulduğunu duyurdu

İsrailli yedek askerler Beerşeba yakınlarındaki bir ordu kampında zırhlı personel taşıyıcıların yanında hazırlanıyor (Arşiv- EPA)
İsrailli yedek askerler Beerşeba yakınlarındaki bir ordu kampında zırhlı personel taşıyıcıların yanında hazırlanıyor (Arşiv- EPA)
TT

Irak silahlı grupları Beerşeba'da "hayati bir hedefin" vurulduğunu duyurdu

İsrailli yedek askerler Beerşeba yakınlarındaki bir ordu kampında zırhlı personel taşıyıcıların yanında hazırlanıyor (Arşiv- EPA)
İsrailli yedek askerler Beerşeba yakınlarındaki bir ordu kampında zırhlı personel taşıyıcıların yanında hazırlanıyor (Arşiv- EPA)

Irak silahlı grupları dün (Perşembe) İsrail Beerşeba'da "hayati hedef" olarak tanımladıkları bölgeyi gelişmiş bir seyir füzesiyle hedef aldıklarını duyurdu.

Kendilerini "Irak'taki İslami Direniş" olarak adlandıran gruplar, bombalama operasyonunu "Gazze'deki halkımıza destek amacıyla ve gaspçı yapının aralarında çocuklar, kadınlar ve yaşlıların da bulunduğu Filistinli sivillere karşı gerçekleştirdiği katliamlara tepki olarak" gerçekleştirdiklerini açıkladı.

Olayla ilgili olarak İsrail tarafından henüz herhangi bir açıklama yapılmadı.


Ordu ile HDK arasındaki müzakerelerin yeniden başlamasının önündeki engeller

Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (solda) ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (arşiv)
Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (solda) ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (arşiv)
TT

Ordu ile HDK arasındaki müzakerelerin yeniden başlamasının önündeki engeller

Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (solda) ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (arşiv)
Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan (solda) ve Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu (Hamideti) (arşiv)

Uluslararası ve bölgesel arabulucuların, Sudan ordusu ile Hızlı Destek Kuvvetleri’ni (HDK) Mayıs ayının ilk haftasını aşmayacak bir süre içerisinde müzakere masasına döndürme yönündeki aralıksız çabalarına rağmen, iki taraf arasında Cidde Platformu'nda durma noktasına gelen müzakerelerin yeniden başlaması konusunda şüpheler var.

Siyasi kaynaklara göre Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı ve Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el-Burhan ile HDK Komutanı Korgeneral Muhammed Hamdan Daklu'ya (Hamideti) yönelik girişimler, siyasi görüşmelere dönüşü hızlandırma çağrıları çerçevesinin ötesine geçmedi.

Müzakereler hakkında bilgi sahibi Arap kaynaklar Şarku’l Avsat'a, “Burhan, Hamideti daha fazla silah satın alma sürecini durdurmadığı sürece müzakere masasına dönmeyi reddetme konusunda eşi görülmemiş bir kararlılık gösterdi” dedi.

Adlarının açıklanmasını istemeyen kaynaklar Şarku'l Avsat'a şu değerlendirmeyi yaptı: “Burhan'ın bu seferki reddi, HDK ile müzakere etme fikriyle daha önceki etkileşimine kıyasla daha güçlü görünüyordu.”

Diğer taraftan ABD, Sudan Özel Temsilcisi Tom Perriello aracılığıyla nisan ayında iki tarafı müzakere masasına oturtmayı başaramamış, ardından yeni bir kararla bu ayın başını belirlemişti.

Ancak Perriello, geçtiğimiz salı günü ABD Kongresi’ne verdiği brifingde, daha önce ordu ile HDK arasında dolaylı müzakereler yapılacağını ima ettikten sonra ‘önümüzdeki haftalarda Arap ve Afrikalı liderlerin de katılımıyla yeni bir müzakere turunun başlayacağından’ söz etti.

Sudan’daki Sivil Demokratik Güçler Koordinasyonu (Tekaddum) Sözcüsü Bekri el-Cak, “Cidde Platformu görüşmelerinin yeniden başlamasında bazı gecikmeler olacağını, ancak bunun iki tarafa uygulanan baskılarla birlikte görüşmeler için yapılan hazırlıklar çerçevesinde gerçekleşeceğini” ifade etti.

El-Cak, “Mevcut çıkmaz, iki tarafın uzlaşmazlığı ve önceki koşullarında ısrar etmelerinden kaynaklanıyor. Diğer yandan her iki taraf da müzakere masasına dönmeden önce sahada elde etmek istediği askeri kazanımlar yoluyla müzakere pozisyonunu iyileştirmeye çalışıyor. Her iki tarafın liderleri tarafından yapılan açıklamalardan, aralarında bir müzakere olarak kabul edilebilecek Cidde Platformu’na geri dönmek için resmi anlaşma olmadığı açıkça görülüyor” ifadelerini kullandı.

Hamideti, çarşamba günü Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Ferhan ile yaptığı telefon görüşmesinde, Sudan ordusunu ‘savaşı durdurmak için gerçek bir iradeye sahip olmamakla ve Cidde Platformu’nun birinci ve ikinci oturumlarını engelleyerek ve Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi'nin (IGAD) girişimini reddederek savaşı uzatıp, genişletmek istemekle’ suçladı.

Şarku’l Avsat'a konuşan bazı siyasi kaynaklar ise Sudan Ordusu Komutan Yardımcısı Korgeneral Şemseddin el-Kebaşi'nin Port Sudan'da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in Ortadoğu ve Afrika Ülkeleri Özel Temsilcisi Mihail Bogdanov ile yaptığı görüşmede, “Sudan'ın tüm girişimlere açık olduğunu” söylemesini ordu liderlerinin tutumuna dair olumlu bir işaret olarak değerlendirdi. Kaynaklar, “Ordu komutanları düzeyinde müzakereler konusunda çelişkili görünen pozisyonlara rağmen, resmi pozisyon daha önce Cidde Platformu’nda varılan anlaşmalara, özellikle de HDK'in sivil mahallelerden ve evlerden çıkmasına ilişkin koşullara dayanmaktadır” ifadelerini kullandı.

Kaynaklara göre müzakerelerin ikinci turunda Cidde Platformu, Sudan'daki savaşa son verilmesi çağrısında bulunan komşu ülkeler düzeyindeki tüm girişim ve hareketleri karşılamak üzere Afrika Birliği (AfB) ve IGAD temsilcilerinin de katılımıyla genişledi.

Diğer yandan el-Kebaşi ile HDK Komutan Yardımcısı Abdurrahim Daklu arasında Bahreyn'in başkenti Manama'da gerçekleşen ve 20 Ocak'ta bir anlaşmanın imzalanmasıyla sonuçlanan görüşmelere arabulucu olarak katılmalarının ardından Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Mısır'ın Cidde Platformu’na katıldığına dair haberler dolaşıyor.

Eski Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk, Manama Anlaşması’nı, Sudan'daki ‘yıkıcı savaşı’ durdurmak için dayanılan Cidde Bildirgesi’nin bir tamamlayıcısı olarak nitelendirmişti.

Öte yandan diplomatik kaynaklar, Sudan'daki insani krizle ilgili olarak nisan ayı ortasında düzenlenen ve 55'ten fazla ülkenin katıldığı Paris Konferansı’nın, ordu ile HDK arasında varılan anlaşmalar nedeniyle Cidde Platformu için yeni bir itici güç oluşturduğunu bildirdi.

Avrupa Birliği (AB) ve Paris Konferansı'na katılan diğer ülkelerin liderleri ve bakanları, ateşkes ve ardından sivil bir geçiş için siyasi düzenlemeler konusunda nihai anlaşmaya varılana kadar görüşmelerin sürdürülmesine sınırsız destek verdi.


Türkiye'de Mısır Genelkurmay Başkanı'nın dikkatini hangi uçak çekti?

Mısır Genelkurmay Başkanı Baykar Şirketini ziyareti sırasında (Baykar “X” platformu hesabı)
Mısır Genelkurmay Başkanı Baykar Şirketini ziyareti sırasında (Baykar “X” platformu hesabı)
TT

Türkiye'de Mısır Genelkurmay Başkanı'nın dikkatini hangi uçak çekti?

Mısır Genelkurmay Başkanı Baykar Şirketini ziyareti sırasında (Baykar “X” platformu hesabı)
Mısır Genelkurmay Başkanı Baykar Şirketini ziyareti sırasında (Baykar “X” platformu hesabı)

Mısır Genelkurmay Başkanı Korgeneral Osama Askar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Metin Gürak'ın davetlisi olarak Türkiye'yi ziyaret etti.

Dün (Perşembe) sona eren ziyarette iki taraf, bir sonraki aşamada iki ülke arasındaki askeri işbirliğinin birçok alanda geliştirilmesi yönündeki isteklerini vurguladı.

Mısır askeri sözcülüğünden yapılan açıklamaya göre Korgeneral Usame Askar, Türk Savunma Sanayii Kurumu Başkanı ile görüştü ve savunma sanayiinde uzmanlaşmış bir grup firmanın sunumunu dinledi. Usame Askar, çok sayıda inceleme gezisi gerçekleştirerek, aralarında Baykar’ın da bulunduğu birçok şirketi ziyaret etti.

Ziyarette ilgili medya haberleri, Mısır Genelkurmay Başkanı'nın bazı Türk uçaklarına olan ilgisini gösteriyordu. Bunlardan en önemlileri:

Hürjet

"Hürjet" ileri eğitim ve hafif saldırı uçağı olarak sınıflandırılıyor. Bir jet motoruyla çalışıyor ve iki kişilik. Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Şirketi tarafından geliştirilmiştir.

dcrebth
Türk Hürjet ileri eğitim uçağı (Mısır Savunma Bakanlığı'na hazırlanan videodan ekran görüntüsü)

Hürjet’in geliştirilmesindeki temel amaç, Türk ordusunun pilot yetiştirmek için kullandığı Amerikan T-38 eğitim uçaklarının yerini almasıdır. Bu uçağın savaş versiyonları yakın hava desteği sağlayabiliyor. Havadan havaya füze ve havadan karaya bomba taşıyabilme özelliğine sahip.

Kızılelma

Korgeneral Usame Askar, Baykar uçak fabrikasına ait tesisi ziyareti sırasında, hava muharebe amaçlı insansız hava aracı Kızılelma’yı da inceledi.

Kızılelma, F-16 gibi insanlı savaş uçaklarının yanında savaşabiliyor veya karadan bombalama amaçlı İHA’larla birlikte hava operasyonları yürütebiliyor.

sadfwrg
Mısır Genelkurmay Başkanı, Baykar Uçak Şirketi ziyareti sırasında Kızılelma uçağının minyatür modelini teslim aldı (Baykar hesabı “X” platformu hesabı)

İlk uçuşunu geçtiğimiz yıl gerçekleştiren Kızılelma, tek motorla ses altı hızlarda uçuyor ancak şirket, iki motorla çalışan ve ses hızını aşabilen daha yeni versiyonlarını da üretmeyi planlıyor.

Uçağın tasarımı, radar izini azaltacak kamuflaj özellikleriyle karakterize edilmiştir ve havadan havaya, havadan karaya füzeler ve seyir füzesi ile bazı bomba türlerini taşıyabilir.

T-129 ATAK

Mısır Genelkurmay Başkanı, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Şirketi'nin Augusta Westland Şirketi iş birliğiyle geliştirdiği Türk T-129 ATAK helikopterinin gösterimini de izledi.

T-129 ATAK helikopteri iki koltuklu, çok görevli bir savaş helikopteridir. Üç namlulu bir makineli tüfekle donatılmıştır ve güdümsüz füze rampaları, havadan havaya füzeler ve karadan havaya füzeler dahil olmak üzere çeşitli silahları taşıyabilen 4 askı noktasına sahiptir.

sxdvebf
Mısırlı subaylar, Türk Hurjet ileri eğitim uçağını inceliyor (Mısır Savunma Bakanlığı'nın hazırladığı videodan)