İsrail Dışişleri Bakanı Aşkenazi’yi Kahire’de ağırlayan Şukri’den ciddi ve acil müzakere çağrısı

İsrail Dışişleri Bakanı Gabi Aşkenazi, Mısırlı mevkidaşı Samih Şukri ile dün Kahire'de bir araya geldi (AFP)
İsrail Dışişleri Bakanı Gabi Aşkenazi, Mısırlı mevkidaşı Samih Şukri ile dün Kahire'de bir araya geldi (AFP)
TT

İsrail Dışişleri Bakanı Aşkenazi’yi Kahire’de ağırlayan Şukri’den ciddi ve acil müzakere çağrısı

İsrail Dışişleri Bakanı Gabi Aşkenazi, Mısırlı mevkidaşı Samih Şukri ile dün Kahire'de bir araya geldi (AFP)
İsrail Dışişleri Bakanı Gabi Aşkenazi, Mısırlı mevkidaşı Samih Şukri ile dün Kahire'de bir araya geldi (AFP)

Kahire, ‘ateşkesin istikrara kavuşturulmasını tartışmak’ amacıyla Ramallah ve Tel Aviv'deki yetkililerle görüşmek üzere üst düzey bir güvenlik heyet gönderirken, Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ise İsrailli mevkidaşı Gabi Aşkenazi’yi karşıladığı sırada yaptığı açıklamada, Filistinliler ile İsrailliler arasında acil ve yapıcı müzakereler yürütülmesi, bu yöndeki çalışmaları sekteye uğratacak her türlü adımdan kaçınılması çağrısında bulundu.
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve ilgili makamlar ile ateşkesin pekiştirilmesi ve Filistin sahasındaki son gelişmeler hakkında görüşmelerde bulunması için dün İstihbarat Başkanı Abbas Kamil’i görevlendirdi. Kamil’in aktardığına göre Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'a Mısır'ın Filistin halkına tam destek verdiği mesajını gönderen Cumhurbaşkanı Sisi, İsrail ile Hamas arasındaki tutuklu ve kayıp kişiler sorununun çözümü yönündeki çaba ve görüşmelerin devam ettiğini vurguladı.
13 yılın sonra ilk kez dün İsrail heyeti başkanlığında Kahire’ye gelen İsrail Dışişleri Bakanı, Mısırlı mevkidaşıyla bir araya geldi. Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmet Hafız, ise “Söz konusu ziyaret, Mısır'ın İsrail ile Gazze Şeridi arasında ateşkes sağlama yönünde Filistin ve İsrail taraflarıyla kurduğu iletişim çerçevesinde gerçekleşti. İkili bir araya geldiği sırada Bakan Şukri, bilhassa Filistin topraklarındaki gergin koşullara ve çatışmaların tırmanmasına yol açan tüm uygulamaların durdurulması yoluyla ateşkes bildirisi üzerine inşanın gerekli olduğunu vurguladı. Aynı zamanda Doğu Kudüs, Mescid-i Aksa, Müslüman ve Hristiyanlar açısından tüm kutsal mekanlara dair özel hassasiyetin dikkate alınması ihtiyacına değindi” açıklamalarında bulundu. Şukri, önümüzdeki dönemde sakinliği pekiştirme, istenen siyasi seyri yeniden canlandırma yönünde uygun bir atmosfer yaratmak için gerekli koşulları sağlama yolunda daha fazla adım atmanın önemini dile getirdi.
Mısır'ın iki devletli çözüme ulaşmanın adil ve kalıcı bir barışa, bölgede arzu edilen güvenlik ve istikrara ulaşmanın tek yolu olduğu konusundaki kararlı tutumunu teyit eden Bakan Şukri, ilgili uluslararası referanslara dayanarak 4 Haziran 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulması yoluyla Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını vurguladı. Aynı zamanda Kahire'nin bu amaca yönelik çabalarını ve ilgili tüm taraflarla temaslarını sürdüreceğini kaydetti. İki bakan, bir sonraki aşamada Gazze Şeridi'nin acilen yeniden inşasını kolaylaştırmanın yollarını da ele aldı.
Kahire ve Tel Aviv arasındaki ilişkiler dosyasına aşina Mısırlı bir kaynak, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “İsrailli bakanın ziyareti aynı zamanda Mısır-İsrail ilişkilerini yeniden rayına oturtmayı, bilhassa Bakan Şukri’nin seneler önceki Tel Aviv ziyareti ardından iki taraf arasındaki açılımı öne sermeyi de amaçlıyor. Doğu Akdeniz Gaz Forumu çerçevesinde Mısır-İsrail ilişkilerinin genişletilmesine ilişkin görüşmelerde, buna ilişkin ekonomik dosyalarda temel bir hedef mevcut. Forum kapsamına yakında başka bir Arap ülkesinin de dahil olması muhtemel” ifadelerine başvurdu.
Mısır Dışişleri Bakanı'nın Tel Aviv ziyaretinin mümkün olduğunu ve böyle bir ziyaretin beklendiğini ifade eden kaynak, aynı zamanda şu açıklamalarda bulundu:
“Özellikle de Kahire’nin barış süreciyle ilgili yaklaşan toplantılara ev sahipliği yapma yönünde güçlü bir aday olması dolayısıyla iki taraf da Aşkenazi'nin ziyaretinin geçici bir şey olmasını istemiyor. Diğer yandan Hamas ve Cihad hareketleri heyetleri ise Mısır heyetlerinin Ramallah ve Tel Aviv'den dönüşüne dek Kahire'ye gelmeyecek. Mısır'ın Gazze'nin yeniden inşası yönünde uluslararası bir organ kurma önerisi ilgili taraflarca kabul edildi. Birden fazla tarafla koordinasyon sağlanarak işleyiş mekanizmaları üzerinde anlaşılması ve geçişlerin açılması meselesi kaldı.”
Dün Mısır makamları, yaralı ve kritik vakaların, Gazze Şeridi’ne yönelik yardımların ve iki tarafta mahsur kalanların geçişi için Refah Sınır Kapısı’nı istisnai olarak açmaya devam etti. Mısır resmi haber ajansının yetkililerden aktardığına göre, tüm idari ve tıbbi personelin buradaki varlığı devam ederken yaralıların sağlık durumlarının sınıflandırılması ardından tedavi için Mısır hastanelerine nakledilmeleri yönünde donanımlı bir dizi ambulans sağlanıyor.
Söz konusu yetkililer aynı zamanda “Mısır devleti, resmi ve sivil kuruluşlar, siyasi ve partizan güçler, bununla birlikte büyükelçilerin varlığında bazı Arap ve yabancı ülkeler tarafından yüklü miktarlarda insani yardım sağlanıyor” ifadelerinde bulundu.



Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
TT

Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)

Refik Huri

Ukrayna savaşı, bazen unutulmuş bir savaş gibi görünse de Gazze ve Lübnan’daki savaştan ve İran'ın başını çektiği tüm “direniş ekseninden” çok daha tehlikelidir. Burada Ortadoğu için yeni bir sahne ya da büyüklerin onayladığı bir bölgesel güvenlik sistemine götürecek beklentiler olmaksızın çok fazla gürültü, slogan ve yıkım var. Gazze, savaş bitmeden sona erdi ve kimse onu yönetmeye hazır değil. Önceki “statüko”nun geri gelmesi yönündeki bahisler arasında, herhangi bir siyasi sempati olmaksızın ya da herhangi bir ülke İsrail ile ilişkilerinin gidişatında herhangi bir değişikliğe gitmeden Lübnan neredeyse tamamen yerle bir oldu. Ama Ukrayna'da oyun daha büyük.

Bu, kıtalararası balistik füzelerle ve Rusya'nın nükleer tehdidinin eşiğinde yürütülen bir savaş. Avrupa'yı kontrol etme ve yeni bir çok taraflı dünya düzeni kurma konusunda belirleyici bir savaş. Hayati bir jeopolitik ve stratejik konum ile bağlantıyı sağlama veya koparma savaşı. Zira Başkan Carter döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Profesör Zbigniew Brzezinski'nin tekrarladığı gibi, “Ukrayna olmadan Rusya'nın imparatorluk olmaktan çıktığı” tarihsel bir gerçektir. Tıpkı Batı'nın, Moskova'nın bir imparatorluk olmasını engellemek için Ukrayna'yı Rusya'dan uzaklaştırmakta ısrar etmesi gibi, Başkan Putin de imparatorluğu kurmak için Ukrayna'yı geri almakta ısrar etti. Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, başından beri bunu fark etmişti ve bunun nedenle anılarında Putin'i kızdırmamak için Ukrayna'nın NATO'ya katılımını ertelemeye çalıştığını söylüyor. Sovyetler Birliği ile Batı arasındaki Soğuk Savaş'ın sona ermesinden yıllar sonra, Rusya ile Batı arasında sıcak bir vekâlet savaşının yaşanması da bu nedenle kaçınılmaz.

ABD ile Çin arasında, Çin'in Tayvan'ı zorla ilhak etmeye karar vermesi durumunda daha da kızışabilecek soğuk savaşın kaçınılmazlığı da buradan kaynaklanıyor. Sahne her şeyi anlatıyor; ABD dünyanın zirvesinde endişeli ve gergin iken, Çin zirveye ulaştıktan sonra kendinden emin ve sakin. Rusya, korkutan ve korkan rolünde seferberlik halinde. NATO'nun kapısına kadar genişlemesinden korkuyor ve NATO'nun Ukrayna'yı kabul etmeyi düşünmesini engellemek için aceleyle savaşa girerek korkutuyor.

ABD, tüm uyarılara rağmen güçlünün yükselen güçten korkmasını simgeleyen “Thucydides” tuzağına düştü. Tarihçilere göre bu, Atina ile Sparta arasında yaşananların bir örneğidir. Güçlü Atina Sparta'nın artan gücünden korktuğu için kendisine savaş açmıştı. Ancak Çin, her ne kadar daha büyük, daha geniş bir tuzağa hazırlanıyor olsa da bu tuzağa düşmemeye çalışıyor.

Biden yönetimi Çin ile ilişkileri üç şekilde özetliyor: rekabet, husumet ve iş birliği. Trump yönetimi ise daha büyük bir şeyden söz ediyor. Başkan Şi Cinping iş birliği arzusunu kullanıyor ancak pratikte “dünyayı yeniden oluşturmak, Batı değerlerini uluslararası kurumlardan kovmak ve doları tahtından indirmek” istiyor. Stanford Üniversitesi'nden ve “Çin'e Göre Dünya” kitabı yazarının Elizabeth Economy’nin söylediğine göre, Şi ayrıca, “Kuşak ve Yol, küresel büyüme, küresel güvenlik ve küresel medeniyet” programlarını gerçekleştirmek için uluslararası uzlaşma çağrısında bulunuyor. Bu ise kısaca, sadece çok kutuplu bir sistemden ibaret olmayan yeni bir dünya düzenidir.

Ancak ABD'de ve tabii ki Avrupa'da, Çin ile anlaşmayı savunanlar da az değil. G7 ve G20 arasında ABD ve Çin’den oluşan “G2” fikrini öne sürenler var. Nitekim tarihçi Adam Tur, “Çin'in tarihsel yükselişine uyum” çağrısında bulundu. Siyaset bilimci Graham Allison, “Asya'daki Çin etkisinin” kabul edilmesi çağrısında bulundu. Ancak olumsuz dalga da artıyor. Tufts Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Michael Buckley, “hayati çıkarların çatıştığına ve iki ülkenin sistemlerinde bunun güçlü köklere sahip olduğuna, güç dengesinde büyük bir değişiklik olmadan düşmanlığın azaltılamayacağına, düşmanlığın iki tarafın birbirini yanlış anlamasından değil, birbirini iyi tanımasından kaynaklandığına” inanıyor. Dahası eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı Matt Pottinger ve eski kongre üyesi Mike Gallagher Çin ile rekabeti yönetmeyi reddedip, Pekin ile çatışmacı bir söylem ve böylece “rekabeti kazanmayı” talep ediyorlar.

Şi’ye gelince Çin'in yükselişte, ABD'nin ise düşüşte olduğuna inanıyor. Çin Komünist Partisi'nin 2021 yılında yayınlanan “100 Yıllık Resmi Tarihçe”sinde şu ifadelere yer verildi: “Çin, dünya sahnesinde merkeze eskisinden daha yakın. Kendi doğuşuna hiçbir zaman bugün olduğundan daha yakın olmamıştı.”  Şi'nin istediği, Çin ile savaşın üzerinde çok fazla duman görmek isteyen ABD ile “dumansız bir savaş” kazanmaktır. Gerçek şu ki her zaman soğuk savaş zihniyetinden uzaklaşma çağrısında bulunan Çin, ABD’ye karşı bir soğuk savaş başlattı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre ABD'ye karşı koymak ve dünyadaki Amerikan hegemonyasını zayıflatmak için Rusya ile “sınırsız ortaklık” kurmayı tercih etti. Her ne kadar Çin, Kuşak ve Yol çerçevesinde yüzden fazla ülke ile anlaşmalar imzalamış olsa da Pew Vakfı'nın 2023 yılında tüm kıtalardan 24 ülkede yaptığı kamuoyu yoklaması, katılımcıların yüzde 22'sinin Çin'i tercih ettiğini, yüzde 60'ının ise ABD'ye olumlu baktığını ortaya koydu.

Oyun ikili bir oyun değil, üçlü bir oyun; Çin ve Rusya, ABD'ye karşı. Sıcak arena Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa, Gazze ve Lübnan savaşları nedeniyle de Ortadoğu ise ekonomik ve jeopolitik rekabetin soğuk arenası, Küresel Güney olarak adlandırılan bölgedir. Ama bu, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya ve Endonezya gibi rolleri olan büyük ülkeleri içerdiğinden coğrafi olarak tamamen güneyli değil. Aynı zamanda İran, Türkiye ve İsrail gibi rolleri olan bölge ülkelerini de içeriyor.

Hiç kimse bir soğuk savaşı tamamen kazanamaz. İlk soğuk savaş bile bir ölü ve bir yaralı ile sona erdi. Zafer coşkusu ve “tarihin sonu” konuşmalarının ardından yaşanan olayların da doğruladığı gibi, ölen Sovyetler Birliği, yaralı ise ABD’deydi.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.