Sisi: Libya’nın içişlerine karışmıyoruz ve siyasi süreci destekliyoruz

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi Kahire’de Libya Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş’u kabul etti

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (Arşiv)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (Arşiv)
TT

Sisi: Libya’nın içişlerine karışmıyoruz ve siyasi süreci destekliyoruz

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (Arşiv)
Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi (Arşiv)

Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi, Mısır’ın Libya’daki siyasi geçiş döneminde Libya’daki Başkanlık Konseyi ve Ulusal Birlik Hükümeti’ne tam destek verdiğini vurguladı. Siyasi süreç, Libya’da güvenliği ve istikrarı tekrar sağlayıp 2021’in Aralık ayında belirlenen tarihte genel seçimlerin yapılmasını amaçlıyor.
Sisi dün Kahire ziyaretinin ikinci gününde olan Libya Dışişleri Bakanı Necla el-Menguş’u kabulünde “Seçimlerin yapılması, Libya halkının hür iradesinin harekete geçirilmesi ile krizin siyasi bir şekilde çözülmesine giden yolda önemli bir adım. Libya’nın ulusal güvenliğinin Mısır’ın ulusal güvenliğinin bir parçası olması hasebiyle Mısır, siyasi süreçte Libya’ya tam destek veriyor” ifadelerini kullandı.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ve Mısır Genel İstihbarat Servisi (GID) Başkanı General Abbas Kamil’in de katıldığı görüşmede Sisi, ülkesinin “Libya’nın toprak bütünlüğünün korunması, kardeş Libya halkının değerlerinin muhafaza edilmesi ve iç işlerine karışılmaması yönündeki kararlı tutumunu” yineledi.
Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından görüşmeye ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Cumhurbaşkanı Sisi, Menguş'un Libya’nın diplomatik çalışmalarının konumunu ve prestijini geri kazandırma ve Libya’daki sorunlarla ilgili tüm uluslararası taraflarla birlikte hareket etmedeki başarılarına övgüde bulundu. Sisi Libya’nın egemenliğinin kazanılmasının yabancı güçlerin ve paralı askerlerin ülkeden çıkarılması ile başlayacağını vurguladı. Ayrıca Mısır'ın Libya’nın ikili, bölgesel ve uluslararası düzeydeki tüm girişimlerine tam destek vereceğini ifade etti.”
Libya Dışişleri Bakanı, önümüzdeki çarşamba günü yapılması planlanan 2. Berlin Konferansı’ndan önce görüşler arasında koordinasyon sağlamak için iki gün önce Mısırlı mevkidaşı ile bir araya gelmişti. İki bakan görüşmeleri sırasında “yabancı güçler ile paralı askerlerin ülkeden çıkarılması ve Libya’nın iç işlerine karışılmasına son verilmesi konusunun konferansın öncelikli konuları arasına konulması gerektiğini vurguladı. Aynı zamanda Menguş “Libya'da istikrar ve barışı desteklemenin tek yolunun içişlerine dışarıdan yapılan müdahalelere son verilmesi ve yabancı güçlerin ve paralı askerlerin çıkarılması olduğunu” söyledi.
Mısır Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre dün Mısır Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmede “Libya Dışişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı Sisi ile görüşmekten onur duyduğunu söyledi ve Başkanlık Konseyi Başkanı ve Ulusal Birlik Hükümeti Başkanı’nın selamlarını kendisine iletti. Libya hükümetinin, Cumhurbaşkanı Sisi'nin sağduyulu ve ferasetli liderliği çerçevesinde bölgede oynadığı öncü rolden ötürü Mısır'ı takdir ettiğini ve gurur duyduğunu vurguladı. Ayrıca Mısır’ın Libya’nın toprak bütünlüğünü koruma, burada güvenliği ve istikrarı sağlama, Libya devletinin milli kurumlarını koruma, askeri kurumları birleştirme, dış müdahalelere son verme, paralı askerlerin ve yabancı savaşçıların hepsinin Libya topraklarından çıkmasını sağlama, Libya tarafları arasındaki diyalog kurallarını belirleme, adil ve şeffaf seçimlerin yapılmasına hazırlık için ulusal uzlaşıyı destekleme ve Kahire Bildirgesi aracılığıyla ateşkes sağlayarak Libyalıların akan kanını durdurma yönünde Libya’daki kardeşlerine destek vermek amacıyla gösterdiği yoğun ve samimi çabalarını takdir ettiğini” vurguladı.
Söz konusu açıklamaya göre Menguş “İki kardeş ülke arasındaki tarihsel mülahazalar ve bağlar ışığında Libya’daki durumun tamamen farkında olarak çeşitli siyasi, askeri ve ekonomik alanlarda Libya krizine çözüm bulma çabalarını etkinleştirme ve desteklemede Mısır’ın yardımını” övdü. Mısır’ın yönetim, hükümet ve halk olarak geçiş dönemi sürecinde Libyalı kardeşlerinin yanında olmasını takdir eden Menguş, Mısır’ın geçiş hükümetinin omuzlarına yüklenen tarihi sorumluluğu taşımasına yardımcı olmak için gelecek dönemde de desteğini esirgememesini temenni etti. Ayrıca karşılıklı diplomasi seviyesinin yükseltilmesinin yanı sıra özellikle güvenlik konusunda iki kardeş ülke arasındaki iş birliğinin artmasını umduğunu dile getirdi.
Mısır Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi Bessam Radi yaptığı açıklamada “Görüşmede, iki kardeş ülke arasında önümüzdeki dönemde işbirliğinin artırılması ele alındı. Ayrıca iki kardeş ülke arasındaki işbirliğinin çeşitli yönlerini tartışmak ve Mısır-Libya Ortak Yüksek Komisyonu'na hazırlanmak için Mısır ve Libya'daki ulusal kuruluşlar arasındaki koordinasyonun sonuçlarının takibi yapıldı” ifadelerini kullandı.



Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
TT

Unutulmuş Ukrayna savaşı daha tehlikeli ve zor olandır

23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)
23 Kasım'da İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde Rusya-Ukrayna savaşına karşı düzenlenen bir gösteri (AFP)

Refik Huri

Ukrayna savaşı, bazen unutulmuş bir savaş gibi görünse de Gazze ve Lübnan’daki savaştan ve İran'ın başını çektiği tüm “direniş ekseninden” çok daha tehlikelidir. Burada Ortadoğu için yeni bir sahne ya da büyüklerin onayladığı bir bölgesel güvenlik sistemine götürecek beklentiler olmaksızın çok fazla gürültü, slogan ve yıkım var. Gazze, savaş bitmeden sona erdi ve kimse onu yönetmeye hazır değil. Önceki “statüko”nun geri gelmesi yönündeki bahisler arasında, herhangi bir siyasi sempati olmaksızın ya da herhangi bir ülke İsrail ile ilişkilerinin gidişatında herhangi bir değişikliğe gitmeden Lübnan neredeyse tamamen yerle bir oldu. Ama Ukrayna'da oyun daha büyük.

Bu, kıtalararası balistik füzelerle ve Rusya'nın nükleer tehdidinin eşiğinde yürütülen bir savaş. Avrupa'yı kontrol etme ve yeni bir çok taraflı dünya düzeni kurma konusunda belirleyici bir savaş. Hayati bir jeopolitik ve stratejik konum ile bağlantıyı sağlama veya koparma savaşı. Zira Başkan Carter döneminde Ulusal Güvenlik Danışmanı olan Profesör Zbigniew Brzezinski'nin tekrarladığı gibi, “Ukrayna olmadan Rusya'nın imparatorluk olmaktan çıktığı” tarihsel bir gerçektir. Tıpkı Batı'nın, Moskova'nın bir imparatorluk olmasını engellemek için Ukrayna'yı Rusya'dan uzaklaştırmakta ısrar etmesi gibi, Başkan Putin de imparatorluğu kurmak için Ukrayna'yı geri almakta ısrar etti. Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, başından beri bunu fark etmişti ve bunun nedenle anılarında Putin'i kızdırmamak için Ukrayna'nın NATO'ya katılımını ertelemeye çalıştığını söylüyor. Sovyetler Birliği ile Batı arasındaki Soğuk Savaş'ın sona ermesinden yıllar sonra, Rusya ile Batı arasında sıcak bir vekâlet savaşının yaşanması da bu nedenle kaçınılmaz.

ABD ile Çin arasında, Çin'in Tayvan'ı zorla ilhak etmeye karar vermesi durumunda daha da kızışabilecek soğuk savaşın kaçınılmazlığı da buradan kaynaklanıyor. Sahne her şeyi anlatıyor; ABD dünyanın zirvesinde endişeli ve gergin iken, Çin zirveye ulaştıktan sonra kendinden emin ve sakin. Rusya, korkutan ve korkan rolünde seferberlik halinde. NATO'nun kapısına kadar genişlemesinden korkuyor ve NATO'nun Ukrayna'yı kabul etmeyi düşünmesini engellemek için aceleyle savaşa girerek korkutuyor.

ABD, tüm uyarılara rağmen güçlünün yükselen güçten korkmasını simgeleyen “Thucydides” tuzağına düştü. Tarihçilere göre bu, Atina ile Sparta arasında yaşananların bir örneğidir. Güçlü Atina Sparta'nın artan gücünden korktuğu için kendisine savaş açmıştı. Ancak Çin, her ne kadar daha büyük, daha geniş bir tuzağa hazırlanıyor olsa da bu tuzağa düşmemeye çalışıyor.

Biden yönetimi Çin ile ilişkileri üç şekilde özetliyor: rekabet, husumet ve iş birliği. Trump yönetimi ise daha büyük bir şeyden söz ediyor. Başkan Şi Cinping iş birliği arzusunu kullanıyor ancak pratikte “dünyayı yeniden oluşturmak, Batı değerlerini uluslararası kurumlardan kovmak ve doları tahtından indirmek” istiyor. Stanford Üniversitesi'nden ve “Çin'e Göre Dünya” kitabı yazarının Elizabeth Economy’nin söylediğine göre, Şi ayrıca, “Kuşak ve Yol, küresel büyüme, küresel güvenlik ve küresel medeniyet” programlarını gerçekleştirmek için uluslararası uzlaşma çağrısında bulunuyor. Bu ise kısaca, sadece çok kutuplu bir sistemden ibaret olmayan yeni bir dünya düzenidir.

Ancak ABD'de ve tabii ki Avrupa'da, Çin ile anlaşmayı savunanlar da az değil. G7 ve G20 arasında ABD ve Çin’den oluşan “G2” fikrini öne sürenler var. Nitekim tarihçi Adam Tur, “Çin'in tarihsel yükselişine uyum” çağrısında bulundu. Siyaset bilimci Graham Allison, “Asya'daki Çin etkisinin” kabul edilmesi çağrısında bulundu. Ancak olumsuz dalga da artıyor. Tufts Üniversitesi'nde siyaset bilimi profesörü Michael Buckley, “hayati çıkarların çatıştığına ve iki ülkenin sistemlerinde bunun güçlü köklere sahip olduğuna, güç dengesinde büyük bir değişiklik olmadan düşmanlığın azaltılamayacağına, düşmanlığın iki tarafın birbirini yanlış anlamasından değil, birbirini iyi tanımasından kaynaklandığına” inanıyor. Dahası eski ulusal güvenlik danışman yardımcısı Matt Pottinger ve eski kongre üyesi Mike Gallagher Çin ile rekabeti yönetmeyi reddedip, Pekin ile çatışmacı bir söylem ve böylece “rekabeti kazanmayı” talep ediyorlar.

Şi’ye gelince Çin'in yükselişte, ABD'nin ise düşüşte olduğuna inanıyor. Çin Komünist Partisi'nin 2021 yılında yayınlanan “100 Yıllık Resmi Tarihçe”sinde şu ifadelere yer verildi: “Çin, dünya sahnesinde merkeze eskisinden daha yakın. Kendi doğuşuna hiçbir zaman bugün olduğundan daha yakın olmamıştı.”  Şi'nin istediği, Çin ile savaşın üzerinde çok fazla duman görmek isteyen ABD ile “dumansız bir savaş” kazanmaktır. Gerçek şu ki her zaman soğuk savaş zihniyetinden uzaklaşma çağrısında bulunan Çin, ABD’ye karşı bir soğuk savaş başlattı. Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia'dan aktardığı analize göre ABD'ye karşı koymak ve dünyadaki Amerikan hegemonyasını zayıflatmak için Rusya ile “sınırsız ortaklık” kurmayı tercih etti. Her ne kadar Çin, Kuşak ve Yol çerçevesinde yüzden fazla ülke ile anlaşmalar imzalamış olsa da Pew Vakfı'nın 2023 yılında tüm kıtalardan 24 ülkede yaptığı kamuoyu yoklaması, katılımcıların yüzde 22'sinin Çin'i tercih ettiğini, yüzde 60'ının ise ABD'ye olumlu baktığını ortaya koydu.

Oyun ikili bir oyun değil, üçlü bir oyun; Çin ve Rusya, ABD'ye karşı. Sıcak arena Ukrayna savaşı nedeniyle Avrupa, Gazze ve Lübnan savaşları nedeniyle de Ortadoğu ise ekonomik ve jeopolitik rekabetin soğuk arenası, Küresel Güney olarak adlandırılan bölgedir. Ama bu, Hindistan, Güney Afrika, Brezilya ve Endonezya gibi rolleri olan büyük ülkeleri içerdiğinden coğrafi olarak tamamen güneyli değil. Aynı zamanda İran, Türkiye ve İsrail gibi rolleri olan bölge ülkelerini de içeriyor.

Hiç kimse bir soğuk savaşı tamamen kazanamaz. İlk soğuk savaş bile bir ölü ve bir yaralı ile sona erdi. Zafer coşkusu ve “tarihin sonu” konuşmalarının ardından yaşanan olayların da doğruladığı gibi, ölen Sovyetler Birliği, yaralı ise ABD’deydi.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Independent Arabia'dan çevrilmiştir.