Sudan Kabine İşleri Bakanı Halid Ömer Yusuf, Şarku'l Avsat'a konuştu:Doğu Sudan'da gerginliği durduran bir anlaşma sağlandı

Sudan bakanlar heyeti, ülkenin doğusundaki Kızıldeniz bölgesine ziyaret gerçekleştirdi. (Kabine İşleri Bakanlığı)
Sudan bakanlar heyeti, ülkenin doğusundaki Kızıldeniz bölgesine ziyaret gerçekleştirdi. (Kabine İşleri Bakanlığı)
TT

Sudan Kabine İşleri Bakanı Halid Ömer Yusuf, Şarku'l Avsat'a konuştu:Doğu Sudan'da gerginliği durduran bir anlaşma sağlandı

Sudan bakanlar heyeti, ülkenin doğusundaki Kızıldeniz bölgesine ziyaret gerçekleştirdi. (Kabine İşleri Bakanlığı)
Sudan bakanlar heyeti, ülkenin doğusundaki Kızıldeniz bölgesine ziyaret gerçekleştirdi. (Kabine İşleri Bakanlığı)

Sudan Kabine İşleri Bakanı Halid Ömer Yusuf başkanlığındaki Sudanlı bir hükümet heyeti, Port Sudan kentinde ve genel olarak ülkenin doğusunda yaşanan şiddetli gerginliği, sivillerle ve yerel aktörlerle yürüttüğü bir dizi müzakere turunun ardından sonlandırmayı başardı. Müzakereler sonucunda gerilimin sonlandırılması ve ülkenin doğusundaki sorunları ele alan bir diyalog platformu oluşturulması için görüşmeler yürütülmesi konularında anlaşma sağlandı.
Sudan Kabine İşleri Bakanı Halid Ömer Yusuf, Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte şunları söyledi:
“Sudan hükümet heyeti, sivillerle ve yerel aktörlerle Doğu Sudan dosyasının tamamlanması, bölgeye özel bir forumun kurulması, ülkenin doğusundaki sorunların çözülmesi için diyalog ve müzakerenin temel alınması ve Doğu Sudan Yüksek Koordinasyonu ile krizin siyasi boyutlarının ve bölgenin tüm sorunlarının ele alınması konularını görüştü.”
Geçen hafta Port Sudan, 4 kişinin öldüğü bir şiddete tanık oldu. Şehirdeki bir kulüpte gerçekleşen saldırıda molotofkokteyli atıldığı belirlendi. Vatandaşlar arasında şiddet olaylarının sıkça tekrarlandığı şehirde ilk kez molotofkokteyli ile yapılan bir saldırı gerçekleşti. Daha önce, aşiret grupları, Port Sudan’da limanı Kızıldeniz'e ve ülkenin geri kalanına bağlayan kara yolunu kesmiş ve Hartum'daki merkezi yönetimin taleplerine yanıt vermemeleri halinde ana limandaki (Sudan Limanı) çalışmaları durdurmakla tehdit etmişlerdi.
Doğu Sudan Yüksek Koordinasyonu’nda temsil edilen gruplar, bölge için bir rotanın belirlendiği Juba Barış Anlaşması'nın kabul etmezken Doğu'nun tüm bileşenlerinin katıldığı ve Devrimci Cephe’ye bağlı grupla sınırlı olmayan yeni bir müzakere platformu çağrısında bulunuyorlar.
Sudan Kabine İşleri Bakanı Halid Ömer Yusuf başkanlığındaki Sudan hükümet heyetinde Dışişleri Bakanı Meryem Sadık el-Mehdi, Ulaştırma Bakanı Mirgani Musa, Yetkilendirmeyi Kaldırma Komitesi üyesi Taha Osman ve Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri Merkez Konseyi üyesi Kemal Bolad da yer aldı.
Heyete, Sudan'ın çeşitli eyaletlerinden çok sayıda müdür, belediye başkanı ve sivil yönetim lideri de katıldı. Heyet, yerel liderler, Kızıldeniz Eyaleti Valisi Abdullah Şangaray ve yerel yönetim liderleriyle kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdi. Enformasyon Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre Kabine İşleri Bakanı Halid Ömer şu açıklamalarda bulundu:
“Ziyaretin hedefinde Doğu Sudan'daki tüm sorunlara köklü çözümler üretmek, adil barışı, sürdürülebilir kalkınmayı ve barış içinde bir arada yaşamayı sağlamak ve bölge vatandaşları arasındaki aşiret savaşlarını durdurmak konularını görüşmek vardı.”
Ziyarette, hükümet heyeti, Beca yöneticileri yüksek konseyi ve Arkaweet kentindeki doğu oluşumlarının bağımsız belediye başkanları yüksek komitesi ile ortak bir toplantı gerçekleştirdi. Heyet görüşmede, Sivil Yönetimler Yüksek Komitesi tarafından başlatılan bir girişimi ve yerel idarenin Doğu sorunu konusunda farklı toplumlar arasında barış içinde bir arada yaşamayı sağlayan çözümler bulmadaki rolünü gözden geçirdi.
Heyet, bölgenin tüm taleplerini yerine getirmek için Beca yöneticileri yüksek konseyi ve Arkaweet kentindeki doğu oluşumlarının bağımsız belediye başkanları yüksek komitesinin notasını ve Sivil Yönetimler Yüksek Komitesi'nin girişimini incelemek, bu girişimi geliştirmek ve en kısa sürede yanıt vermek üzere Bakanlar Kurulu'na sunma sözü verdi.
Sudan Kabine İşleri Bakanı Halid Ömer Yusuf, sürdürülebilir kalkınmayı inşa etmek için yeterli doğal kaynaklara sahip olunmasına rağmen Doğu Sudan'daki halkın yoksullaştırma ve cehalet politikalarının kurbanı olmaya devam ettiğini vurguladı.
Diğer yandan Ulaştırma Bakanı Mirgani Musa, Doğu Sudan'da kapsamlı bir barışa ulaşmanın geçiş hükümetinin arzusunu artıracağını, bölgenin tüm konularının tartışılmasını sağlayacağını, geniş bir diyaloga imkan vereceğini, çeşitli bileşenler arasında bir ortaklık inşa edilmesine yol açacağını ileri sürdü. Dışişleri Bakanı Meryem Sadık el-Mehdi de bölge sakinlerinin taleplerini "adil" olarak değerlendirdiği açıklamasında hükümetin " bir an önce köklü çözümler getirmek" için çalışacağı sözünü verdi.



DEAŞ’ın yönetimi Abdulkadir Mumin ile Afrika'ya mı geçiyor?

DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)
DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)
TT

DEAŞ’ın yönetimi Abdulkadir Mumin ile Afrika'ya mı geçiyor?

DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)
DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin, kınayla boyanmış turuncu sakalıyla dikkati çekiyor (Getty)

Analistler, terör örgütü DEAŞ'ın Somali’deki lideri Abdulkadir Mumin’in kınayla boyanmış turuncu sakalıyla, resmi olarak bu unvana sahip olmasa da muhtemelen örgütün en güçlü adamı haline geldiğini düşünüyorlar.

DEAŞ, örgütün liderinin Ebu Hafs el-Haşimi el-Kureyşi olduğunu iddia etse de gözlemciler bu takma ismi taşıyan gerçek biri olup olmadığını sorgularken muhtemelen örgütü Somali'den yönetmekle sorumlu olan Abdulkadir Mumin dikkati çekiyor.

Uluslararası Radikalleşme ve Siyasi Şiddet Araştırmaları Merkezi’nden (International Centre for the Study of Radicalisation and Political Violence/ICSR) Tore Hamming, Mumin’in DEAŞ’ın küresel ağındaki en önemli, en güçlü ve en fazla kontrole sahip ismi olduğunu söyledi.

Hamming, liderlerin teker teker öldürüldüğü bu karanlık örgütte Mumin’in şimdiye kadar hayatta kalmayı başaran birkaç üst düzey isimden biri olduğunu ve bunun da ona örgüt içinde bir tür statü kazandırdığını belirtti.

Somali'nin örgüt için önemi

Mumin’in ABD tarafından birkaç ay önce düzenlenen saldırıda öldürüldüğü sanılıyordu, ancak öldüğüne dair herhangi bir kanıt elde edilemediği için hayatta olduğu ve faaliyetlerine devam ettiği düşünülüyor. Somali'nin mali nedenlerden ötürü örgüt için önemli olduğunu belirten Hamming, buradan Kongo, Mozambik, Güney Afrika, Yemen ve Afganistan'a para gönderdiklerini, dolayısıyla iyi bir mali modele sahip olduklarını vurguladı.

h67u8ı
DEAŞ liderlerinin her zaman Arap kökenli oldukları biliniyor (Reuters)

Bu mali faaliyetlere ilişkin hiçbir bilgi yok, çünkü bu miktarları tahmin etmek bile imkansız. Paranın bir yerden başka bir yere giderken izlediği güzergahları tam olarak belirlemek de öyle.

Mumin’in DEAŞ liderliğine uzanan yolculuğu

Yarı özerk Puntland bölgesinde doğan Mumin, bir süre İsveç'te yaşadıktan sonra İngiltere'ye yerleşti. 2000'li yılların başında Londra ve Leicester'da camilerde ve internette dolaşan videolarda radikal bir vaiz olarak tanınan Mumin, Somali'ye döndüğünde İngiliz pasaportunu yaktı ve El Kaide ile bağlantılı eş-Şebab örgütü lehine propaganda yapmaya başladı. Ardından 2015 yılında DEAŞ saflarına geçti.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre kimliğinin gizli tutulması şartıyla konuşan Avrupalı bir istihbarat yetkilisi, DEAŞ'ın küçük bir bölgeyi kontrol etmesine karşın geniş bir kitleye hitap ettiğini ve para dağıttığını söyledi. Aynı yetkili, geçtiğimiz mayıs ayında Mozambik'te DEAŞ’ın Faslı ve Afrikalı üyelerinin bir terör saldırısı gerçekleştirdiğini aktardı.

Yetkiliye göre Mumin ayrıca Kongo Demokratik Cumhuriyeti'nde (KDC) faaliyet gösteren DEAŞ bağlantılı Ugandalı örgüt Müttefik Demokratik Güçler’i (ADF) finanse etti. Şu an ADF’nin bin ile bin 500 arasında üyesi olduğunun tahmin edildiğini belirten yetkili, ADF üyelerinin Mumin'in yardımıyla radikalleşme, silah ve finansman arayışını sonlandırıp silahlı saldırılara başladıklarını kaydetti.

İdeolojide değişim

Bazı gözlemcilere göre Mumin, DEAŞ’ın lider kadrosunda halife olarak görülüyor, ancak resmi olarak biat etmesi, kökleri Ortadoğu'ya dayanan, Suriye ve Irak'ta 2014 yılından 2019 yılına kadar süren bir halifelik kuran DEAŞ içinde ideolojik bir değişim anlamına gelecek.

Aşırıcılıkla Mücadele Projesi (The Counter Extremism Project/CEP) adlı düşünce kuruluşunun direktörü Hans-Jakob Schindler, Mumin’in DEAŞ’ın başına geçmesinin DEAŞ destekçileri ve sempatizanları arasında bir kargaşaya neden olacağını değerlendirdi.

Fakat Horasan Vilayeti ve Batı Afrika Vilayeti gibi DEAŞ'a bağlı grupların liderlerinin operasyonel faaliyetleri örgütün liderliğini istemelerine neden olabilir. Somalili olan Mumin, DEAŞ’ın geleneksel liderlik kriterlerini karşılamasa da coğrafi konumu ona bazı avantajlar sağlıyor.

Afrika Boynuzu

ABD’nin West Point Askeri Akademisi’ne bağlı CTC Sentinel - Combating Terrorism Center’a göre Afrika Boynuzu örgüte Arap Maşrık (Levant) bölgesindeki istikrarsızlıktan koruma ve daha fazla hareket özgürlüğü sağlamış olabilir. Merkez, bu liderlik özelliklerinin, mali kaynakları savaşı kazanmanın anahtarı olarak gören terör örgütü El Kaide’nin eski lideri Usame bin Ladin'inkilerle örtüştüğünü vurguladı.

Mumin'in emrindeki militan sayısı az olmasına rağmen liderlik piramidinin tepesine yükselmesi, DEAŞ içindeki değişimleri de yansıtıyor. Hamming’e göre bu değişimlerden ilki halifenin artık DEAŞ'deki en önemli figür olmaması, ikincisinin ise örgütün aslında Afrika'ya doğru kademeli bir stratejik kayma arayışında olması. Kimliğinin gizli tutulmasını isteyen Avrupalı istihbarat kaynağı ise Avrupa'ya ulaşan şiddet görüntülerinin yüzde 90'ının Afrika'dan geldiğini söyledi. Ancak CTC Sentinel'e göre örgütün liderliği Ortadoğu'da kalmaya devam ettiğinden ‘her şey aynı kalıyor’.