Suriye Anayasa Komitesi, 5. turdaki hayal kırıklığının ardından yarın tekrar toplanacak

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Suriye Anayasa Komitesi, 5. turdaki hayal kırıklığının ardından yarın tekrar toplanacak

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Beşşar Esed rejimini temsil eden heyetin ilk 5 turda uzlaşmaz tavrı nedeniyle yazım aşamasına geçilemeyen Suriye Anayasa Komitesi görüşmelerinin 6'ncı turu Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen himayesinde yarın başlıyor.
Suriye'de Mart 2011'de barışçıl halk gösterileriyle başlayan ve Esed rejiminin müdahalesiyle kan gölüne dönen iç savaşta 10 yıl geride kaldı.
BM raporlarında Esed rejimi ve destekçilerinin defalarca sivilleri vurarak ve işkence yaparak savaş suçu ve insanlığa karşı suçlar işlediği belgelenen iç savaşta, yüz binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarcası da canını kurtarmak için komşu ülkelere sığınmak zorunda kaldı.
Ülkedeki kaosu sona erdirmeye yönelik siyasi çözüm arayışlarının en önemli halkasını ise Suriye Anayasa Komitesi görüşmeleri oluşturuyor.
Komitenin 6'ncı tur görüşmeleri, 5'inci turdaki hayal kırıklığının ardından İsviçre'deki Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi'nde yarın başlayacak.
Esed rejimi, sivil toplum kuruluşları ve Suriye muhalefeti temsilcilerinin her birinden 15'er kişiden oluşan anayasanın "Küçük Grup" üyeleri, 8,5 ay aranın ardından Cenevre'de yeniden bir araya gelecek.

Pedersen bugün eş başkanlarla görüşüyor
BM Cenevre Ofisi Sözcüsü Alessandra Vellucci, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 18 Ekim Pazartesi başlayacak 6'ncı turun kaç gün süreceğinin netleşmediğini söyledi.
Vellucci, Pedersen'in bugün eş başkanlarla bir araya geleceğini ardından basın toplantısı düzenleyeceğini bildirdi.
Özel Temsilci Pedersen'in basın toplantısının TSİ 18.00'de başlaması bekleniyor.
Muhalifler ise yaptıkları yazılı açıklamada Komite toplantılarının 22 Ekim'e kadar süreceğini belirtti.
Pedersen, 28 Eylül'de BM Güvenlik Konseyine (BMGK) brifinginde, 5'inci tur için tarafların metodoloji konusunda anlaştığını bildirmişti.
Bu turda tarafların, toplantılardan önce anayasanın temel ilkelerine ilişkin metinleri sunacağını aktaran Pedersen, bir sonraki turun tarihinin de belirleneceğini kaydetmişti.

Rejim heyetinin uzlaşmaz tutumu büyük hayal kırıklığına yol açmıştı
25-29 Ocak 2021'de gerçekleştirilen Suriye Anayasa Komitesi 5'inci tur görüşmelerinde taraflar ilk kez anayasanın içeriğine odaklanarak yazım aşamasına geçmeyi hedefliyordu.
Anayasanın yazımı için ilk somut adımı atan taraf olan Suriyeli muhalifler, yazımını tamamladıkları 10 temel maddeyi Anayasa Komitesine sunmuş ancak rejimi temsil eden heyet bu maddeleri müzakere etmeyi dahi reddetmişti.
Pedersen, 5'inci turda Esed rejimini temsil eden heyetin uzlaşmaz tavrına tepki göstererek, "45 kişilik yazım ekibine artık bu şeklide devam edemeyeceğimizi söyledim. Benim için bir hayal kırıklığı oldu" ifadesini kullanmıştı.
Muhaliflerin eş başkanlığını yürüten Hadi el Bahra, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Şimdi tüm süreç yoğun bakımda. Top artık BMGK ve uluslararası toplumda. Ciddi bir adım atmalarının zamanı geldi. Rus tarafının ve uluslararası toplumun, (rejime) baskısı olmadan bunu başarmamız mümkün olmayacak. Biz hazırız ve buradayız ama siyasi çözüm için gerekli irade ve niyet bu rejimde yok" değerlendirmesinde bulunmuştu.

Rejimin ciddiyetsizliği ilk turdan itibaren başladı
150 üyenin katılımıyla 30 Ekim 2019'da başlayan ve 1 Kasım 2019'da sona eren açılış toplantılarının ardından 45 kişilik yazım kurulu, 3-8 Kasım 2019'da BM Cenevre Ofisi'nde yoğun müzakereler gerçekleştirmişti.
Rejim heyeti bu turdan itibaren görüşmelerde terörle mücadele gibi gündem dışı konuları masaya getirerek, Komitenin esas toplanma amacını gerçekleştirmesine müsaade etmemişti.

Cenevre'ye gelmelerine rağmen masaya oturmadılar
Komitenin, Cenevre kentinde 25-29 Kasım 2019'da gerçekleşen 2'nci tur görüşmeleri, rejimi temsil eden heyetin uzlaşmaz tavrı nedeniyle 45 kişilik yazım kurulu bir araya gelemeden sona ermişti.
Cenevre'ye gelmelerine rağmen masaya dahi oturmadan Şam'a dönen rejim heyetine muhalifler tepki göstermişti.
Esed rejiminin temsilcilerinin bu uzlaşmaz tavrı "sahada zaman kazanmaya yönelik hamle" olarak nitelendirilmişti.
24-29 Ağustos 2020'de yapılan 3'üncü tur görüşmelerinde ise BM Özel Temsilcisi Pedersen'in baskılarıyla rejim heyeti bir önceki turun aksine ilk kez masaya oturmuştu.
Bu turda, taraflar arasında "güçlü" görüş ayrılıkları devam etmesine rağmen ilk kez bazı ortak noktaların olduğu belirtilmişti.
30 Kasım-4 Aralık 2020'deki 4'üncü tur görüşmelerinde ise gerek Pedersen gerekse muhalifler ilk kez anayasanın yazım aşamasına geçilmesi hususunda görüş bildirmişti.
29 Ocak'ta sona eren 5'inci turda da Esed rejimini temsil eden heyetin sürekli uzlaşmaz tavır sergilemesi nedeniyle sonuç alınamamıştı.

Suriye Anayasa Komitesinin yapısı
Suriye Anayasa Komitesi, büyük ve küçük olmak üzere iki yapıdan oluşuyor.
Büyük yapı, komite üyelerinin tümünü kapsıyor ve rejim, muhalefet heyeti, sivil toplum temsilcileri olmak üzere 3 gruptan oluşuyor.
Küçük yapı ise 3 listeden seçilen 15'er kişiden meydana geliyor ve anayasanın yazımından sorumlu bulunuyor.
45 kişilik yazım kurulunun hazırladığı taslakları, 150 kişilik büyük yapının onaylaması, karar alınması için ise üyelerin en az yüzde 75'inin "evet" oyu vermesi gerekiyor.
Komitenin iki eş başkana sahip olması dikkati çekiyor.
Muhaliflerin eş başkanlığını eski Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) Başkanı Hadi el Bahra, rejimin eş başkanlığını ise önceki anayasayı hazırlayan komitede de yer alan hukukçu Ahmed Kuzbari yürütüyor.



İsrail’in Iraklı gruplara ait ayrıntılı veri tabanı Bağdat’ta şaşkınlık yarattı

Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
TT

İsrail’in Iraklı gruplara ait ayrıntılı veri tabanı Bağdat’ta şaşkınlık yarattı

Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)
Bağdat'taki Haşdi Şabi güçleri tarafından düzenlenen gösteriden bir kare (DPA)

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre, Iraklı yetkililer son günlerde, İsrail tarafından hazırlanmış son derece ayrıntılı bir güvenlik veri tabanını teslim aldı. Batılı bir istihbarat servisi üzerinden iletilen dosya; silahlı Iraklı gruplara ilişkin liderlik yapıları, askerî organizasyonlar, mali ağlar ve bu yapılara bağlı devlet kurumları hakkında geniş bilgiler içeriyor.

Kaynaklar, verilerin hacmi ve doğruluk düzeyinin Iraklı yetkilileri şaşırttığını ve olası bir askerî harekâta yönelik ciddi bir uyarı niteliği taşıdığını aktardı.

Dosyanın teslimi, Irak’a yakın dost bir Arap ülkenin Bağdat’ı uyardığı süreçle eş zamanlı gerçekleşti. Söz konusu ülke, İsrail’in, ABD’nin “yeşil ışık” yaktığı bir askerî operasyon seçeneğini açıkça konuştuğunu iletti. Washington’ın, devlet dışı silahlı yapılara ilişkin sabrının azaldığı belirtiliyor. Bir Iraklı yetkili de, bu mesajların Bağdat’a ulaştığını doğruladı.

Bilgilere göre muhtemel saldırılar; eğitim kampları, füze ve İHA depoları ile bu gruplar ve Haşdi Şabi’ye bağlı finansal ve askerî etki sahibi kurum ve kişileri hedef alacaktı.

Bu gelişmeler, Irak’taki Şii ittifakı “Koordinasyon Çerçevesi” içinde silahın devlet tekelinde toplanması yönünde hızlanan tartışmaları tetikledi. İlk aşamada ağır silahların teslimi ve bazı stratejik üslerin tasfiyesi gibi seçenekler masaya geldi. Ancak uygulamanın kim tarafından yürütüleceği ve güvenlik garantilerinin nasıl sağlanacağı konularında görüş ayrılıkları sürüyor.

Öte yandan, ABD yönetimi güvenlik iş birliğini, silahlı grupların operasyonel kabiliyetlerinin kaldırılmasına dair bağlayıcı bir takvim şartına bağladı.

Bölgesel düzeyde ise NBC News’in haberine göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ABD Başkanı Donald Trump’a İran’ın balistik füze programındaki genişleme risklerini aktaracak ve yeni saldırı seçeneklerini görüşecek.


Türk Heyeti Şam’da: SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu masada

Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)
Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)
TT

Türk Heyeti Şam’da: SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu masada

Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)
Şam’da bir araya gelen Ahmed Şara ve Hakan Fidan görüşmesinden bir kare  (Arşiv-Reuters)

Dışişleri Bakanı Hakan  Fidan, Milli Savunma Bakanı  Yaşar Güler ve MİT Başkanı İnrahim Kalın, çalışma ziyareti için Suriye'nin başkenti Şam'a gitti. Heyetin gündeminde, iki ülke ilişkilerinin yanı sıra Şam yönetimi ile Kürtlerin öncülük ettiği YPG’nin ana omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) Suriye ordusuna entegrasyonu bulunuyor.

Türk Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler’in gerçekleştireceği ziyarette, Suriye Devlet Başkanı Ahmed Şara ile görüşüleceği bildirildi. Görüşmede, 8 Aralık 2024’te Beşşar Esad yönetiminin devrilmesinin ardından yürütülen ilişkilerin genel seyrinin değerlendirileceği belirtildi.

Açıklamada, tarafların ayrıca Türkiye’nin ulusal güvenlik öncelikleriyle doğrudan bağlantılı olan ve 10 Mart’ta Şam ile SDG arasında imzalanan anlaşmanın uygulanmasındaki ilerlemeyi ele alacağı ifade edildi.

Dışişleri Bakanı Fidan geçen hafta SDG’ye yönelik açıklamasında, entegrasyon adımlarının yeniden ertelenmesinin “ülkenin ulusal birliğini tehdit edeceğini” söylemiş, anlaşmaya tarafların “sabırlarının tükendiği” mesajını vermişti.

Ankara’nın görüşmelerde ayrıca, İsrail saldırıları nedeniyle Suriye’nin güneyinde oluşan güvenlik risklerini ve Şam yönetiminin yakın zamanda DEAŞ karşıtı uluslararası koalisyona katılımını da gündeme taşıması bekleniyor.

ABD, 13 Aralık’ta Suriye’nin Palmira kentinde düzenlenen ve iki Amerikan askeri ile bir tercümanın hayatını kaybettiği saldırıdan DEAŞ’ı sorumlu tutuyor.

Türk Dışişleri, Ankara-Şam temaslarının amacının, Suriye’de oluşabilecek güvenlik boşluklarını değerlendirmeye çalışan DEAŞ’ın geri dönüşünü engellemek olduğunu vurguladı.

Türkiye, 2016–2019 yılları arasında Suriye’nin kuzeyinde SDG ve DEAŞ’e karşı üç askeri operasyon gerçekleştirmişti. Ankara, SDG’nin sınır hattındaki varlığını ulusal güvenlik tehdidi olarak tanımlıyor.

Şam yönetimi ile SDG arasında 10 Mart’ta imzalanan anlaşma, SDG’ye bağlı askeri ve sivil kurumların yıl sonuna kadar ulusal yapıya entegre edilmesini öngörüyor. Ancak taraflar arasında yaşanan görüş ayrılıkları sürecin ilerlemesini yavaşlatmış durumda.

Suriye’nin kuzeydoğusunda geniş alanları kontrol eden SDG, yıllar içinde oluşturduğu yerel yönetim modeliyle bölgedeki ekonomik, askeri ve idari kurumları denetliyor. Bölge, ülkenin en büyük petrol ve gaz sahalarını da barındırıyor.


Sarı hattı etkisiz hale getirmek... Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını tehdit eden bir pazarlık kozu

Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
TT

Sarı hattı etkisiz hale getirmek... Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını tehdit eden bir pazarlık kozu

Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)
Gazze şehrindeki enkaz yığınları arasında Hamas mensupları ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) üyeleri (AFP)

ABD’nin Miami kentinde yapılan Gazze anlaşması çerçevesindeki dörtlü arabuluculuk toplantısının sonuçları, haftalar sürebilecek istişarelere işaret ediyor. İsrail kaynaklarından sızan bilgiler, Gazze Şeridi’nin kontrol altındaki alanının yüzde 50’sinden fazlasını kapsayan ve Hamas’ın bulunmadığı bölgede silahsızlandırma olasılığına dair ipuçları veriyor.

Sızıntılar, sarı hat bölgesinde ikinci aşamadan bağımsız kısmi bir yeniden imar planının hazırlandığını öne sürüyor. Uzmanlar, bu hamleyi, arabulucular ve Hamas üzerinde baskı kurmak için bir araç olarak değerlendiriyor; amaç, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerde silahlarını bırakmasını sağlamak.

Uzmanlar, tek taraflı girişimlerin, Gazze anlaşmasının ikinci aşamasını aksatabileceğini ve İsrail’in bölgeyi bölme ve tamamen çekilmeme hedeflerine hizmet edebileceğini belirtiyor. İlk aşaması 10 Ekim’de uygulamaya konulan barış planının maddeleri de bu olasılıklara işaret ediyor.

İsrail Kanal 12 televizyonuna konuşan bir güvenlik kaynağı, ordunun sarı hat bölgesinde silahsızlandırma çalışmalarını tamamlamak üzere olduğunu belirtti. Kaynağa göre, söz konusu bölge Gazze Şeridi’nin doğusunda yer alıyor ve toplam alanın yaklaşık yüzde 52’sini kapsıyor.

Ekim ayında imzalanan Gazze anlaşmasından bu yana, sarı hat içinde faaliyet gösteren altı tugay, yer üstü ve yer altındaki altyapının onlarca kilometresini yok etti. Aynı kaynak, Hamas’ın kontrol ettiği bölgelerde silahsızlandırmanın önemine dikkat çekti.

Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre İsrail ordusu cumartesi günü, Han Yunus’un güneyinde sarı hattın İsrail tarafında Hamas’a ait tünellerin patlatıldığını ve yıkıldığını gösteren görüntüler paylaştı.

Bu adımlar, Yedioth Ahronoth gazetesinin yaklaşık bir hafta önce aktardığı habere göre, Tel Aviv’in, ABD talebi üzerine Gazze Şeridi’nde enkaz kaldırma maliyetlerini karşılamayı ve geniş çaplı mühendislik çalışmalarını üstlenmeyi ilk etapta kabul etmesinin ardından geldi. Haberde, Refah bölgesinde yeniden imar için bir alanın boşaltılmasının planlandığı ifade edildi.

Buna karşılık Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati cumartesi günü yaptığı açıklamada, Gazze Şeridi’nde yeniden imar çalışmalarının acilen başlatılması gerektiğini vurguladı. Abdulati, tek taraflı çözümleri veya Filistin topraklarının demografik ve coğrafi yapısını değiştirme girişimlerini reddettiklerini ve Filistin halkının topraklarından zorla çıkarılmasına izin verilmeyeceğini belirtti.

dcfr
Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc'de İsrail ordusu tarafından çizilen sarı hattı temsil eden beton blok (AFP)

Mısır Dış İlişkiler Konseyi üyesi ve İsrail konularında uzman akademisyen Ahmed Fuad Enver, sarı hattın silahsızlandırılmasıyla ilgili açıklamaların İsrail tarafından yapılan belirsiz ve baskı amaçlı beyanlar olduğunu belirtti. Enver, bu adımların ikinci aşamayı etkilemeyi amaçladığını vurguladı.

Filistinli siyasi analist Nizar Nazzal ise sızıntıları, arabulucular ve Hamas üzerinde ‘doğrudan baskı’ kurma girişimi olarak nitelendirdi. Nazzal, Hamas’ın silahsızlandırılmasının zaman alacağını ve uygulanmasının zorluklar içereceğini, ayrıca İsrail içinde sahte zafer algısı yaratmayı hedeflediğini ifade etti.

Söz konusu tartışmalar, Miami’de yapılan toplantının sonuçlarıyla eş zamanlı olarak gerçekleşti. Mısır, Katar, Türkiye ve ABD’yi temsil eden arabulucuların açıklamasına göre, ABD’nin gönderdiği diplomat Steve Witkoff’un X hesabından aktardığı mesajda, ikinci aşama görüşmelerinde Gazze’de birleşik otorite altında sivil ve kamu düzeninin korunmasını sağlayacak bir yönetim organının güçlendirilmesine vurgu yapıldığı belirtildi. Arabulucular, geçiş sürecinde sivil ve güvenlik alanları ile yeniden inşayı yönetmek üzere Barış Konseyi’nin kurulması ve aktif hale getirilmesine destek verdiklerini açıkladı.

xscdfg
Gazze Şeridi’ndeki Sivil Savunma Müdürlüğü mensupları, 2023 yılında er-Rimal mahallesinde yıkılan bir binanın enkazı arasında ceset arıyor. (AFP)

Arabulucular, tüm taraflara yükümlülüklerini yerine getirme, itidal gösterme ve denetim mekanizmalarıyla iş birliği yapma çağrısında bulundu. Ayrıca ikinci aşamanın uygulanmasını ilerletmek amacıyla önümüzdeki haftalarda görüşmelerin devam edeceği açıklandı.

Ahmed Fuad Enver, ikinci aşama için geri sayımın başladığını belirterek, “İsrail’in bu aşamaya girmesi için zorunlu bir süreç olacak… Ocak ayında bunu görebiliriz” dedi.

Nizar Nazzal ise Miami toplantısının ikinci aşamanın ana hatlarını çizdiğini, Barış Konseyi, Gazze Yönetim Komitesi ve istikrar güçlerinin oluşturulmasının uygulamaya konduğunu söyledi. Nazzal, buna bağlı olarak İsrail’in, silahsızlandırma ve saldırıların devamı gibi engellere rağmen ABD baskısı altında ikinci aşamaya katılmak zorunda kalacağını ifade etti.