Tunus’ta oturma eyleminin askıya alınmasına karşı tepkiler sürüyor

Kassarin’de de kalkınma ve istihdam çağrısında bulunan eylemciler protestolara yeniden başladı

Abeer Musa 14 Aralık’ta Müslüman Alimler Birliği’nin Tunus genel merkezi önünde düzenlenen bir protestoda (EPA)
Abeer Musa 14 Aralık’ta Müslüman Alimler Birliği’nin Tunus genel merkezi önünde düzenlenen bir protestoda (EPA)
TT

Tunus’ta oturma eyleminin askıya alınmasına karşı tepkiler sürüyor

Abeer Musa 14 Aralık’ta Müslüman Alimler Birliği’nin Tunus genel merkezi önünde düzenlenen bir protestoda (EPA)
Abeer Musa 14 Aralık’ta Müslüman Alimler Birliği’nin Tunus genel merkezi önünde düzenlenen bir protestoda (EPA)

Tunus’taki siyasi partilerin, Darbeye Karşı Vatandaşlar Hareketi’nin, Tunus Mühendisler Dekanlığı önünde cumhurbaşkanlığının olağanüstü kararlarını protesto etmeye yönelik oturma eylemeni askıya alma kararı karışındaki tutumları farklılık gösteriyor. 
Darbeye Karşı Vatandaşlar Hareketi liderleri, bu kararın, güvenlik müdahalesinin ardından Hareket’i korumak üzere geldiğini belirtirken, muhalif Özgür Anayasa Partisi lideri Abeer Musa, Hareket’i eleştirerek, Hareket’in siyasi ve sivil örgütler çerçevesinin dışında olduğunu ve alabileceği fonların Sayıştay’ın gözetiminden kaçabileceğini belirtti.
Aynı bağlamda, 25 Temmuz’dan bu yana açıklanan olağanüstü kararları destekleyen taraflar, Hareket’in geri çekilmesi ve oturma eylemini askıya alması ile Cumhurbaşkanı Kays Said’in önderlik ettiği adımlara karşı mücadelede önemli bir turu kaybettiğini belirtti.
Musa, Tunuslu yetkilileri, bu şüpheli Hareket’in İhvan’ın Tunus şubesinin hareketlerini bir örtüsü olmakla itham etti. Aynı zamanda, Darbeye Karşı Vatandaşlar Hareketi’nin, yasadışı bir çerçevede olması ve hiçbir devlet kurumu tarafından denetlenmeyen büyük miktardaki fonları kullandığını belirterek, ülke yönetimini Harekete’e yönelik müdahalelerinde samimi olmamakla suçladı.
Darbeye Karşı Vatandaşlar Hareketi liderlerinden Cevher bin Mübarek, oturma eyleminin en kısa sürede daha iddialı bir şekilde yeniden başlatılacağını belirtmişti.
Diğer yandan, Özgür Anayasa Partisi liderleri, 14 Aralık’tan bu yana Müslüman Alimler Birliği’nin Tunus şubesinin genel merkezi önünde oturma eylemi yapmaya başlamıştı. Tunus makamlarının, Parti’yi feshetme ve Tunus’tan sökmenin yanı sıra parti kurucularının ve yöneticilerinin yasaları ihlal etme sebebiyle cezalandırılmasına yönelik prosedürlerini sürdürmelerine karşı çıkılmıştı.
Tunus’un çalışmaları durdurulan Parlamentonun Başkanı Raşid Gannuşi liderliğinde Nahda Hareketi’nin, Cumhurbaşkanı Said’e karşı çıkan tüm güçlerin, “darbe karşıtı mücadeleleri ve iktidardaki sapma sonucu oluşan meşruiyet ve anayasa ihlali karşısında barışçıl ve sivil mücadeleleri artırmada” çabalarını ve yaklaşımları birleştirmeleri çağrısında bulunduğunu hatırlatmak gerekiyor. Nahda Hareketi aynı zamanda, Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından uygulanan olağanüstü kararlara son vermek, demokrasiyi geri getirmek, meşru ve verimli bir hükümet kurmak, hak ve özgürlüklerin korunması için birlikte çalışmayı yoğunlaştırma çağrısında bulunmuştu.
Diğer yandan, Kassarin’de şehrinin el-Nur mahallesinde, kalkınma ve istihdam talep edilen protestolar iki gündür yeniden başlatıldı.
Mahallede çok sayıda genç araba lastiklerini ateşe verdi, güvenlik güçlerine taş attı, güvenlik güçleri ise göz yaşartıcı gaz kullanarak müdahale etti.
Yerel basında yer alan haberlerde, Tunus ordusuna bağlı askeri bir birliğin protestoların olduğu mahalleye intikal ettiği ve bölgedeki kritik kurumları korumak için konuşlandığı belirtildi.
Diğer yandan, Tunus Genel İşçi Sendikası (UGTT) Sözcüsü Sami el-Tahiri, UGTT’nin Başbakan Necla Buden hakkında suç duyurusunda bulunacağını ayrıca sendikalarla müzakereler yapılmadan önce, hükümetin üst düzey yetkilileri ile Cumhurbaşkanlığı koordinasyon sağlanmasını talep eden 20 No’lu Bildiri sebebiyle Uluslararası Çalışma Örgütü’ne (ILO) başvuracağını belirtti. 20 No’lu Bildiri’yi öfke ve hoşnutsuzlukla karşılayan UGTT, bunun geçtiğimiz yıllarda sosyal kurumlarla yapılan müzakerelerde izlenen yola aykırı olduğunu belirterek, bildirinin geri çekilmesini istedi.
Tahiri bu bildirinin, Tunus anayasasına ve imzalamış olduğu, sosyal diyaloğu ve toplu müzakereleri hedefleyen uluslararası anlaşmaya tamamen aykırı olduğunu, Cumhurbaşkanlığı’nın kararları konusundaki son tutumları nedeniyle UGTT üzerinde baskı uygulandığını belirtti.
Gözlemciler, hükümetin bu yaklaşımının, askıya alınan sendika talepleri ve iki taraf arasında gerçekleşebilecek müzakere turları ile mücadelede açısından Cumhurbaşkanlığı tarafından atılmış erken bir adım olabileceğini düşünüyor.



Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
TT

Irak'ta seçimlerin boykotu iktidar koalisyonunu karıştırdı

Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)
Bağdat'ta düzenlenen Koordinasyon Çerçevesi toplantısından (X)

Eski Başbakan Haydar el-İbadi Irak'ta ‘seçim sisteminin reforme edilmesi’ çağrısında bulunurken, Koordinasyon Çerçevesi’nin Mukteda es-Sadr'ın Kasım 2025'te yapılması planlanan seçimleri boykot etme kararına karşı tavır alması bekleniyor.

El-İbadi liderliğindeki Zafer Koalisyonu, seçim sisteminin ‘yolsuzluk’ suçu işleyen kişilerin seçime katılmasını engellemesi gerektiğini bildirdi. Koalisyon tarafından bugün yapılan basın açıklamasında, “Ülkenin karşı karşıya olduğu zorluklar, özellikle de bu tarihi anda, sistemin siyasi tabanını genişletmeyi, herkesi dahil etmeyi ve seçim sürecini yolsuzluğa bulaşmış kişilerden ve manipülatörlerden korumayı gerektiriyor” denildi.

Koalisyon, ‘herhangi bir devletin çöküşünün üstesinden gelmenin, halkın çıkarlarını ve devletin varlığını koruyarak iç siyasi ve sosyal birlikle başarılabileceğini’ vurguladı. Açıklamada, “Ulusal bir reform vizyonu temelinde aday olmamak, çıkarlar nedeniyle başkalarının seçimlere katılmasına izin vermemekten temelde farklıdır” ifadesi yer aldı.

Koordinasyon Çerçevesi’nin ana bileşenlerinden biri olan el-İbadi'nin koalisyonu, Sadr'ın benzer bir açıklama yapmasından bir gün sonra seçimleri boykot ettiğini duyurdu.

 Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)Eski Irak Başbakanı Haydar el-İbadi (X)

Koordinasyon Çerçevesi'nin pozisyonu

Koordinasyon Çerçevesi, Sadr ve el-İbadi'nin kararları ve bunların bir sonraki parlamentoda Şii temsiliyeti üzerindeki etkileri konusunda hemen bir görüş bildirmedi. Bilgi sahibi kaynaklar, “Sadr ve el-İbadi'nin kararlarını ele alma konusunda Şii meclisi içinde anlaşmazlıklar var” dedi.

Şarku’l Avsat'a konuşan kaynaklar şu ifadeleri kullandı: “Bedir Örgütü lideri Hadi el-Amiri ve Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim'in başını çektiği bazı Şii liderlerin durumu kontrol altına alma çabaları var. Yaşananlara uyum sağlamak için uzlaşmacı bir çözüm arayışının yanı sıra Sadr'a seçimlere katılması ve boykotu tersine çevirmesi için davette bulunma ve Bağımsız Yüksek Seçim Komisyonu'nu birkaç günlüğüne adaylık kapısını yeniden açmaya davet etme olasılığı da var… Koordinasyon Çerçevesi içinde farklı görüşler var, ancak Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki'nin tutumunun Sadr'ı boykotu kırmaya ve seçimlere katılacağını açıklamaya davet etme eğiliminde olduğu dikkat çekiyor.”

Sadr, Kasım ayında yapılması planlanan parlamento seçimlerini boykot etme kararından dönmek için zorlu koşullar öne sürdü.

Sadr X platformundaki hesabı üzerinden yaptığı paylaşımda, “Yolsuzluk var olduğu sürece hiçbir seçime katılmayacağım. Doğruluk ancak kontrolsüz silahların teslim edilmesi, milislerin dağıtılması ve ordunun güçlendirilmesiyle tesis edilecektir” ifadelerini kullandı.

Yerel platformlarda, Sadr Hareketi liderleri ile aralarında Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin de bulunduğu Şii liderler arasında seçimlere katılma amacıyla temaslar kurulduğuna dair sızıntılar dolaşıyor.

Şarku’l Avsat'a konuşan siyasi bir kaynak, ‘Sadr Hareketi ile geri dönme olasılıkları konusunda şu ana kadar görüşmelerin durmadığını’ söyledi.

Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr (Sadr Hareketi medyası)

Seçimlerin meşruiyeti

Son dönemde izlenen çeşitli göstergelere göre seçimlerin meşruiyetine ilişkin endişeler bulunuyor. Boykotun kırılgan bir bölgesel ve uluslararası ortamda diğer kesimler tarafından da tekrarlanması, özellikle silah taşıyan ya da geçmişte silah taşımış olanlar başta olmak üzere pek çok Şii gücün, İran'ın hedef alınmasının ardından ABD ve İsrail tarafından hedef alınabilecekleri korkusunu taşımaya devam ettikleri bir dönemde, siyasi sistemin meşruiyetini etkileyebilir.

Aynı bağlamda araştırmacı Seyf es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı: “Irak'taki siyasi sınıf, boykot eden çoğunluğun seçimlere katılma güvenini yeniden tesis edecek olgun bir seçim sistemi sunamadı. Bunun nedeni, seçim yasasının her seçim döneminde, oy veren halkın gerekçeleri dikkate alınmaksızın, büyük geleneksel partilerin ölçülerine uyacak şekilde değiştirilmesidir… Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr ve iki eski başbakan Haydar el-İbadi ve Mustafa el-Kazımi'nin boykotu, seçimlere giden sürecin ciddiyetinin bir göstergesidir.”

Ancak es-Saadi, ‘seçim bölgesi sistemi, Sainte Lague sistemi ve benimsenen yüzde ile her seçimde sorunlara neden olan sonuç hızlandırma cihazlarına ilişkin doğru istatistiklere dayanan olgun bir yasanın çıkarılması yoluyla Irak'taki seçim sisteminde reform yapılabileceğini’ düşünüyor.