Kanada polisi bu yılın ilk 11 ayında düzenlediği operasyonlarda 32 kişiyi öldürdü

AA
AA
TT

Kanada polisi bu yılın ilk 11 ayında düzenlediği operasyonlarda 32 kişiyi öldürdü

AA
AA

Kanada'da polislerin, 2021 yılının ilk 11 ayında 32 kişiyi vurarak öldürdüğü belirlendi.
Kanada resmi haber ajansı CanadianPress'in derlediği habere göre, ülke genelinde görev yapan polis birlikleri, 1 Ocak 2021 ile 30 Kasım 2021 arasında düzenledikleri operasyonlarda 64 kişiye silahla ateş etti.
Toplamda 32 kişinin hayatını kaybettiği bu operasyonlarda, 25 kişi muhtelif şekillerde yaralanırken, 7 kişi de yara almadan kurtuldu.
Bu yıl polis tarafından vurulan sivillerin büyük çoğunluğunu genç erkekler oluştururken, araştırmaya henüz dahil edilmeyen ve aralık ayında gerçekleşen en az üç ölümcül silahlı olay oldu.

Operasyonlarda ateş edilenlerin yarıdan fazlası yerli halk
Kanada polisinin ateşli silah kullandığı operasyonlar sırasında ölen ya da yaralananların yüzde 50'den fazlasını yerli halk, yüzde 17'sini siyahiler ve geri kalanını da diğer gruplar oluşturdu.
Habere göre, veriler, söz konusu kişilerin yüzde 52'sinde bıçak veya diğer bir kesici alet, yüzde 31'inde ise ateşli silah olduğunu gösterdi.
Kanada polisi, 2021'in ilk 11 ayında, sağlık kontrolü veya akıl sağlığı bozuk kişiler sebebiyle yardıma çağrıldığı 6 vakada 4 kişiyi vurarak öldürdü.

Polisin güç kullanımına dair ulusal veri tabanı yok
Toronto Üniversitesi Öğretim Üyesi Akwasi Owusu-Bempah, Kanada'da polisin güç kullanımını anlamadaki temel zorluğun, ulusal bir veri tabanının olmamasından kaynaklandığını söyledi.
Bempah, "Polis tarafından kaç kişinin öldürüldüğünü ve bu ölümlerin sonucunun ne olduğunu hesaplamak zor. İhtiyacımız olan şey daha iyi veri toplama, daha iyi veri raporlama ve bu bilgileri toplayan kurumlardan daha fazla şeffaflık" dedi.
Haberde görüşlerine başvurulan ve kendisi de Shabot Obaadjiwan First Nation yerli topluluğunun üyesi olan Trent Üniversitesi Kriminoloji Öğretim Üyesi Erick Laming de polisin güç kullanımının son yıllarda arttığını söyledi.
Laming, Kanada Ceza Hukuku Derneği için gerçekleştirdiği çalışmada, 2010 ile 2019 arasında, sadece Kanada Kraliyet Atlı Polisi'nin (RCMP) ölümlü atışlarının yüzde 39 ve ölümlü olmayan atışlarınınsa yüzde 50 arttığını tespit etti.
Kanada'nın Montreal kentinde yaşayan Çelik ailesinin 28 yaşındaki oğlu tıp fakültesi öğrencisi Koray Çelik de 6 Mart 2017'de girdiği kriz nedeniyle sakinleşemeyince babası Cesur Çelik'in yardım için çağırdığı polisler tarafından nefessiz bırakılarak öldürülmüştü. Çelik ailesinin dört polise karşı açtığı davanın görüldüğü mahkeme ise halen devam ediyor.



İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
TT

İran, Husiler ve İsrail: Washington karşısındaki üçlü ittifak

ABD Başkanı Donald Trump (AFP)
ABD Başkanı Donald Trump (AFP)

Hüda Rauf

İran ile ABD arasındaki müzakereler, her iki müzakereci ve arabulucu tarafın iyimser ve olumlu açıklamalarıyla ilerleyen üç turdan sonra durdu. Dördüncü turun ertelenmesi, ABD-İran arasında geçici veya kalıcı bir anlaşmaya varılma şansı konusunda soru işaretlerine yol açtı.

Donald Trump'ın göreve gelmesinden bu yana tüm göstergeler, hem İran hem de Amerikan tarafının bir anlaşma imzalamaya hazır ve niyetli olduğuna işaret etse de, şimdilik görüşmelerin üçüncü turda durmasının -ama bu geçici ve yakında dördüncü turla devam edecek gibi görünüyor- her bir tarafın istediği şeyin teknik ayrıntılarından ibaret olmayan başka nedenleri de vardı. Nitekim Washington'daki bazı taraflar İran'ın nükleer programının tamamen ortadan kaldırılmasından bahsederken, diğerleri ise sıfır zenginleştirmeden bahsediyor ve İran her ikisini de reddediyor.

Trump yönetiminin İran ile müzakerelerdeki temsilcisi Steve Witkoff, Tahran'ın uranyumu yüzde 3.67 oranında zenginleştirme hakkı olduğunu söylese de, ertesi gün İran'ın uranyum zenginleştirmemesi gerektiğini açıkladı. Ardından Dışişleri Bakanı Marco Rubio, İran'ın uranyum zenginleştiren tek nükleer olmayan ülke olmak istediğini söyledi.

Öte yandan İran'ın yüzde 3.67 oranında uranyum zenginleştirme imkânına sahip olması durumunda bu oranın barışçıl amaçlarla uyumlu olmadığı belirtiliyor. Zira birkaç hafta içinde yüzde 20, sonra yüzde 60 ve en sonunda da yüzde 90 zenginleştirme oranına ulaşabilir ki bu da silah üretmek için gereken oran.

Her iki taraftan gelen belirsiz açıklamalara rağmen İran ve Washington'un çok yakında bir anlaşmaya varma noktasında olduğu kesin. Ancak görüşmelerdeki duraklamanın bölgesel bir başka gelişmeyle bağlantılı olduğu anlaşılıyor. İran'da Recai Limanı’nda ağır kayıplara yol açan ve etkileri halen devam eden bir patlama meydana gelirken, Husilerin İsrail hedeflerine yönelik saldırısı gerçekleşti. Husilere ait bir insansız hava aracı İsrail'deki enerji merkezini çevreleyen köprünün yakınına düşerek geniş çaplı bir hasara yol açtı. İsrail güvenlik birimlerinin yaptığı değerlendirmelerde, Husilerin Ben Gurion Havalimanı'na yeni tip bir füze fırlattığı belirtiliyor. Saldırı üzerine İsrail, İran’ı hedef alma ve eleştirme bahanesi bulma fırsatını kaçırmayarak, Tahran’ı Husi saldırısının arkasında olmakla suçladı.

İran'ın yıllardır Husilere askeri, mali ve lojistik destek sağladığı biliniyor. Ancak İsrail, bu olayı İran'ı eleştirmek ve Washington ile yürüttüğü müzakereler kapsamında ona baskı yapmak için kullandı. Öte yandan İran da Husi saldırılarını, Washington'u Kızıldeniz'deki saldırıları durdurmaları için Husileri etkileme gücüne sahip olduğuna ikna etmek amacıyla kullanıyor ve bu, İran'ın bilinen meseleleri birbirine bağlama politikasıyla örtüşüyor.

Daha sonra üçüncü tur görüşmelerin ardından müzakereler durdu, ama dördüncü tur görüşmeler yakın. Trump da Husiler ile Kızıldeniz'de ABD gemilerine yönelik saldırıların durdurulması ve ABD’nin Yemen'deki Husilere yönelik saldırılarının durması konusunda anlaşmaya vardıklarını duyurdu.

Bilhassa saldırılardan zarar gören Mısır ve Suudi Arabistan gibi Kızıldeniz'e kıyısı olan bölge ülkeleri olduğu için, iki taraf arasındaki saldırıların durması, bölgede sükunetin sağlanması ve gerginliğin azalması için olumlu bir gösterge. Suudi Arabistan, Yemen'de gerginliğin azaltılması ve Yemen krizinin barışçıl bir şekilde çözülmesi amacıyla bu anlaşmaya mutlaka destek verecektir. Ancak anlaşma diğer yandan, Trump'ın övünebileceği herhangi bir başarı elde etmek isteyen Washington'a baskı yaparak, İran ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda birbirlerini nasıl kullandıklarını da ortaya koydu.

Kaldı ki Washington ile Husiler arasındaki anlaşmaya ilişkin soru işaretleri de gündemde; anlaşma Trump'ın bölge ziyareti bitene kadar geçici mi olacak, yoksa devam mı edecek? Yemenli isyancılar sadece İsrail gemilerine saldırmaya devam ederse ne olacak? Bu durum İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının durmasına yol açacak mı? Tüm bunlar önümüzdeki ziyaretten sonra cevapları daha da netleşebilecek sorular.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre İran, İsrail ve Husiler, mevcut süreçte çıkarlarını korumak için Amerikan rolünü kullanmayı, ondan faydalanmayı başardılar. Ancak gelişmeler henüz şekillenme aşamasında ve bunların kısa sürede çökecek geçici düzenlemelerle mi yoksa daha uzun süre devam edecek düzenlemelerle mi sonuçlanacağı belirsiz.