Özgür Anayasa Partisi, lideri Musa’yı cumhurbaşkanlığına aday gösterdi

Parti, lideri Abir Musa’nın halkı toplumsal gerilimden kurtaracak bir duruş sergileyeceğini açıkladı

Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musa (EPA)
Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musa (EPA)
TT

Özgür Anayasa Partisi, lideri Musa’yı cumhurbaşkanlığına aday gösterdi

Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musa (EPA)
Özgür Anayasa Partisi lideri Abir Musa (EPA)

Tunus'ta muhalefet kanadında yer alan Özgür Anayasa Partisi, dün parti lideri Abir Musa’yı gelecek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday gösterdiğini duyurdu.
Parti tarafından dün düzenlenen bir basın toplantısıyla karar, partinin ülkedeki mevcut duruma ilişkin tutumlarını içeren ‘genel bir liste’ halinde açıklandı. Listede ayrıca Cumhurbaşkanı Kays Said’in 25 Temmuz'da aldığı 'olağanüstü kararlar' sonrası izlediği politikalara yönelik eleştiriler de yer aldı.
Parti, yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendisini temsil etmek üzere parti lideri Abir Musa'nın ‘oybirliği’ ile aday gösterildiğini kaydetti.
Abir Musa, Cumhurbaşkanı Said’in Meclis’i fesih etme kararı öncesinde Mecliste muhalefet lideri olarak yer alıyordu. Musa, İslami çizgideki Nahda Hareketi, muhafazakar çizgideki Onur Koalisyonu ve İslami eğilimli partilerin en şiddetli muhaliflerinden biri olarak kabul ediliyor. Özgür Anayasa Partisi’nin kökleri, 2011 yılındaki devrimden önce iktidarda olan ancak devrimden sonra feshedilen Anayasal Demokratik Birlik Partisi’ne dayanıyor. Bu yüzden partinin muhalifleri, onu eski rejimin bir uzantısı olmakla suçluyor.
2019 yılında çoğunluğun oyunu alarak seçilen Cumhurbaşkanı Said, siyasi bir yol haritası sundu. Bu yol haritasında ‘e-Ulusal İstişare Kapısı’ olarak adlandırılan elektronik bir ulusal istişare sistemi, siyasi reformlara ilişkin halk referandumu ve bu yılın sonlarında milletvekili seçimlerinin düzenlenmesi gibi maddeleri içeriyordu. Ancak haritada yeni bir cumhurbaşkanlığı seçimleri düzenlenmesi maddesi yer alıyor.
Özgür Anayasa Partisi, Cumhurbaşkanı Said'in, ‘devletin çarklarının normal işleyişi çerçevesinde değil, kişisel siyasi projesini hayata geçirmeyi kolaylaştırmak amacıyla aldığı olağanüstü kararlar kisvesi altında’ devlet kurumlarını tasfiye etme adımlarını kınadığını da açıkladı.
Özgür Anayasa Partisi Genel Başkanı Musa, partisinin 13 Mart'ta ‘devleti savunmak ve halkı sosyal gerilim, mali çöküş ve yoksulluk tehlikelerinden kurtarmak için’ ülkedeki mevcut siyasi durumu protesto etmek amacıyla oturma eylemi düzenleme kararı aldığını duyurdu. Açıklamada, oturma eyleminin yeri ve saatinin daha sonra bildirileceği kaydedildi.
Parti lideri Abir Musa, dün partisinin genişletilmiş Merkez Komitesi’nden çıkan sonuçların açıklandığı basın toplantısında, “Bu oturma eylemi protestoları artırarak Cumhurbaşkanı’nı Tunus halkına saygı duymaya zorlayacak” ifadelerini kullandı.
Musa, aynı basın toplantısında, e-Ulusal İstişare Kapısı sisteminden çıkan hiçbir sonucu tanımayacaklarını ve sistemin yöneticilerine kamu malının boşa harcanması, düzenlemelerin ihlal edilmesi, yönetime zarar verilmesi ve vatandaşların kandırılmasından ötürü dava açmaya hazırlandıklarını söyledi.
Partisinin, demokrasi oyununun kurallarının Cumhurbaşkanı’na ve çevresine göre uyarlanmış yasalara göre değiştirilmesine karşı olduğunu söyleyen Musa,  bunun yetkili seçilmiş kurumların dışında yapılmasının seçimlerle ilgili uluslararası standartların açıkça ihlali olduğunu belirtti. Musa, siyasi sistemle ilgili 117. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin yükümlülükleri çerçevesinde Cumhurbaşkanı tarafından çıkarılan tüm kararnamelerin hukuka aykırı olduğunun da altını çizdi.



Sudanlı bir kadın, Tunus'tan çöl bölgesine sürüldüklerinde yaşadığı zorlu süreci anlattı

Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)
Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)
TT

Sudanlı bir kadın, Tunus'tan çöl bölgesine sürüldüklerinde yaşadığı zorlu süreci anlattı

Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)
Sudanlı hemşire Tefaul Ömer (Reuters)

Sudanlı hemşire Tefaul Ömer, Tunuslu yetkililer tarafından tutuklandıklarını ve Libya sınır bölgesine atıldıklarını söyleyen diğer 14 göçmenle birlikte kavurucu çöl güneşinin altında bitkin bir şekilde otuyordu. 

Bebek bekleyen Tefaul, Libya sınır devriyesi tarafından bulunmadan ve kendilerine su ve yiyecek verilmeden önce Sudan, Senegal, Gana ve Mali'den bir grup kadın ve erkeğin dört saat yürüdüğünü söylüyor. Reuters’a konuşan Tefaul, çölde yaşadığı sıkıntıların doğmamış çocuğunu etkilemesinden ücra bölgelerde oldukları sırada oldukça korktuğuna değiniyor. 

Göçmenler, Libya sınır muhafızları ve insan hakları grupları Tunus makamlarını, göçmenleri yazın en sıcak döneminde sınırdan kasaba ve köylerden uzaktaki çorak vahşi doğaya göndermekle suçluyor. Libyalı yetkililer, çölde ölen göçmenlerin cesetlerini bulduklarını açıklarken, Tunus İçişleri Bakanlığı, göçmenlerin çöle yollandığı iddialarını reddediyor. Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said ise bu yöndeki verileri, ülkesini itibarsızlaştırmayı amaçlayan yanıltıcı bilgiler olarak nitelendiriyor.

Reuters'ın sorularını yanıtlayan Tunus İçişleri Bakanlığı sözcüsü Fâkir Buziğaye, Tunus'un Afrikalı göçmenleri sınır dışı ettiği yönündeki suçlamaları reddettiğini söyledi. Çölde mahsur kalanların buraya nasıl geldiği sorusuna ise “Yasal koşulları sağlayanların Tunus'a girişine izin verilecek. Tunus, sınırları dışında olanlardan sorumlu değildir” dedi.

Eşi Yasin Adam ile birlikte Tunus’un Zarzis beldesinde yaşayan 26 yaşındaki Tefaul Ömer, kendilerini İtalya'ya götürmeleri için kaçakçılara vermek üzere para biriktiriyor. Geçtiğimiz hafta polisin diğer göçmenlerle birlikte kendilerini tutuklayıp sınıra götürdüğünü ifade eden Ömer, polisin erkekleri darp ettiğini, gruptaki herkesin telefonlarını aldığını ve onları çölde bıraktığını anlattı.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), örgütün diğer kurumları ile birlikte bulundukları yerin yakınlarında Libya'nın el-Assa şehrinde bir hükümet tesisinde yaklaşık 300 kişiye gıda ve tıbbi yardım sağladığını bildirdi. Libya’daki IOM’da görevli Giacomo Terenzi, sınırdaki durumun çok karmaşık olduğunu söyledi. Assa'ya yaklaşık 35 kilometre uzaklıktaki bir kıyı bölgesi olan Ras Cedir'de hala yaklaşık 350 göçmenin mahsur kaldığı öngörülüyor.

Geçtiğimiz ay IOM ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), Tunus'ta uzak ve ıssız sınır bölgelerine veya sınırın ötesine itilen yüzlerce göçmen, mülteci ve sığınmacının güvenliğinden derin endişe duyduklarını bildirdi. Çöl sınırlarından sınır dışı edilme haberleri ilk olarak temmuz ayı başlarında bildirildi. Öncesinde ise küçük teknelerle İtalya'ya yasadışı yolculukların ana hareket noktası olan kıyı kenti Safakes’te (Tunus) bölge halkı ve göçmenler arasında çatışmalar kaydedildi.

Tunus'ta yaşayan binlerce göçmen bu yıl Avrupa'ya gitmeye çalıştı. Nitekim Cumhurbaşkanı Kays Said, göçmenlerin varlıklarının Tunus'un demografik yapısını değiştirme planının bir parçası olduğunu iddia etmiş, şubat ayında göçmen karşıtı bir kampanya başlatmıştı. Afrika Birliği (AfB) tarafından kınanan ve ırkçı olarak adlandırılan bu kampanya, Sahra Altı Afrika ülkelerinden gelen göçmenlere yönelik bir saldırı dalgasına yol açtı.

Tunus'un yaklaşımına yönelik eleştirilere rağmen, Avrupa Birliği (AB) geçen ay yaptığı açıklamada, ülkeye insan kaçakçılığıyla mücadeleye yardımcı olması ve sınır yönetimini iyileştirmesi için en az 100 milyon euro verileceğini açıkladı.

İnsan hakları grupları ise AB’yi Libya'daki göçmen uygulamalarına verdiği destek nedeniyle eleştiriyor. Nitekim göçmenlerin barındığı merkezleri silahlı gruplar kontrol ediyor. Uluslararası Af Örgütü ve İnsan Hakları İzleme Örgütü bu yönde işkence suçlarını belgelemişti. Ancak Libya hükümeti bu merkezlerde işkence yapıldığını reddediyor. Tefaul, kendisi ve beraberindekilerin Trablus hükümeti Savunma Bakanlığı’nın 19. Tugay’ına bağlı Libya sınır muhafızlarından su ve yiyecek aldığını söyledi. Devriye ekiplerinin kendilerini bulduğunda yerde yattıklarını, dudaklarının uçukladığını, ten renklerinin griye döndüğünü ekleyen Tefaul, kavurucu güneşi ve kum yüklü kuvvetli rüzgarlardan korunmak için başlarını eşarplarla örttüklerini belirtti.

23 yaşındaki Kufi Musa ve 20 yaşındaki eşi Blessing David de Tefaul’un grubundaydı. Şarku'l Avsat'a konuşan ikili, üç ay önce Cezayir üzerinden Tunus'a geldiklerini, Avrupa'ya seyahat etmeyi umduklarını ancak seyahat edecek parayı bulamadıklarını söylüyor. Musa, üzgün bir halde, “Kendimi hayal kırıklığına uğramış, umudunu kaybetmiş hissediyorum. Şu an sadece Gana'ya dönmek istiyorum. Beni ve eşimi kovdular, korkunç koşullar altında çölde yürümemize izin verdiler” ifadelerini kullandı.