Şarku’l Avsat ekibi, Yemen Savunma Bakanı Korgeneral Muhammed el-Makdişi ile görüşmek üzere sabah saat 9.30 gibi Marib'e ulaştı. Görüşme, Savunma Bakanı’nın çeşitli cephelerde askeri operasyonları yönettiği müstahkem yerlerden birinde gerçekleşecekti ve ekibi taşıyan araç, buraya yarım saat erken ulaştı.
Ekip, Savunma Bakanı Makdişi’yi farklı cephelerde çatışmaların yoğunlaşması nedeniyle komutanlarla yaptığı birkaç önemli toplantıyı bitirene kadar yaklaşık üç saat bekledi. Makdişi’nin toplantılar gerçekleştirdiği komutanların başında ekibimizi Savunma Bakanı'nın ofisine gitmeden önce kabul eden Yemen Genelkurmay Başkanı Korgeneral Sağir bin Aziz geliyordu.
Bakan Makdişi, Yemen Ulusal Ordusu'nun Suudi Arabistan’ın liderliğindeki Arap
Koalisyonu’nun da desteğiyle Şebve ve Marib'de Husileri bozguna uğrattığını vurgulayarak soruları yanıtlamaya başladı.
Güney Amâlika (Devleri) Tugayları ile koordinasyonu ‘mükemmel’ olarak niteleyen Yemenli Bakan, Yemen Ulusal Ordusu'nun Marib’in ilçelerinin geri kalanını özgürleştirmeye devam ettiğini ve Safer tankeri yönündeki uluslararası hatta 30 kilometreden fazla uzunlukta ve 27 kilometre derinlikte ilerleme kaydettiğini belirtti.
Harad'da devam eden operasyonlarla ilgili olarak ise Yemen güçlerinin Harad'dan yaklaşık 56 kilometre uzaklıktaki Abs ilçesinin eteklerine ve Ahim Kavşağı’na ulaştığını açıklayan Savunma Bakanı, önümüzdeki günlerin özellikle Güney Amâlika Tugayları’nın kıyı şeridinde ve Taiz'de tüm cephelerin açılmasıyla birlikte pek çok zafere tanıklık edeceğini söyledi.
Bakan Makdişi, çatışmaları çözmeye yönelik planlarla ilgili olarak da Yemen'in Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyon güçlerinin bir parçası olduğunu belirtti ve koalisyonun, özellikle de Suudi Hava Kuvvetleri’nin Husileri püskürtüp yok etmede önemli bir rol oynadığına dikkat çekti.
El-Yemen es-Saîd Tugayları hakkında da konuşan Bakan ayrıca, Birinci Askeri Bölge güçlerinin muharebelere katılımından Hudeyde’den ve Yemen Ulusal Ordusu’nun karşılaştığı zorluklardan söz etti. İşte röportajın detayları:
-Öncelikle, çeşitli cephelerdeki askeri gelişmelerden bahseder misiniz?
Biliyorsunuz, cephelerin durdurulması ile düşman Marib ve Şebve’ye yöneldi. Fakat önce Allah sonra Suudi Arabistan liderliğindeki Arap Koalisyonu sayesinde düşmanı Şebve’nin tamamında, Marib'in ise bazı ilçelerinde yenmeyi başardık. Geçtiğimiz günlerde Safer tankeri yönündeki uluslararası hatta 30 kilometreden fazla uzunlukta ve 27 kilometre derinlikte ilerleme elde ettik. Askeri güçler, Ummu er-Riş ve Mel’a’ya çok yaklaştı, el-Belak eş-Şarki bölgesini aştı. Bunun yanı sıra her yerde savunma savaşları veriyoruz. Ancak Güney Amâlika Tugayları ile cephelerdeki çatışmaları durdurduktan sonra Harad ve Taiz'de çatışmalar başladı. Çok büyük zaferler elde ettiler ve düşman gerilemeye başladı.
-Şebve ilçelerinin kurtarılması ve El-Yemen es-Saîd’i özgürleştirme operasyonunun duyurulmasının ardından büyük bir hareketlenme oldu. Güney Amâlika Tugayları Harib'e ulaştı. Ulusal Ordu güçleri Marib istikametinden ilerleme kaydetti. Herkes Güney Amâlika Tugayları ile Ulusal Ordu’nun birleşmesini bekliyordu. Neden bu hareketlilik azaldı ve cephe sakinleşti?
Ulusal Ordu durmadı. Güney Amâlika Tugayları durmuş olabilir, belki de ileriye dönük bir takım planları vardır. Ancak, Ulusal Ordu güçleri, ister Marib, ister Taiz, ister el-Cevf isterse Harad olsun, tüm cephelerde savaşmaya devam ediyor.
-Güney Amâlika Tugayları ile koordinasyonunu nasıl görüyorsunuz?
Çok mükemmel.
-Ulusal Ordunun Harad’daki mevcut operasyonları ne durumda?
Ulusal Ordu Harad’da oldukça etkileyici bir operasyon gerçekleştirdi. Harad'a girip kuşatmayı başardı. Bugün kıyı şeridindeki Abs ilçesi sınırlarına ulaştı. Husiler saldırılarını yoğunlaştırdılar. 1990 yılında tek devlet haline gelen ve çok güçlü silahlara sahip olan Yemen Cumhuriyeti'nin bu imkanlarını ele geçirdiklerini unutmuyoruz. Yemen, 1990 yılından sonra eski Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih döneminde, şu an İran'ın büyük desteğiyle Husiler tarafından ele geçirilen gelişmiş silahları, tankları ve çok sayıda mühimmatı satın aldı. Husi heyetleri Tahran'a gittiğinde İran Cumhurbaşkanı ve Dini Lideri ile buluşuyorlar. Her şeyi birlikte yapıyorlar.
Bu silahlar ve mühimmat, onlara hareket kabiliyeti ve imkanları kazandırdı. Sahip oldukları kalabalık insan gücü de unutulmamalı. Daha önce veya daha sonra bulunduğumuz bölgeler çok fazla askerin buralarda konuşlandırılmasını istemiyor. Aşiretler bölgelerini savunmak için bizimle savaşıyorlar. Ne Marib’de, Şebve'de, Hadramut'ta ne de el-Cevf ya da el-Mahra’da aşiretler zorunlu askerliği sevmezler. Dolayısıyla Husiler kalabalık bir insan gücüne sahipler. Onları mali durumlarını sömürerek ya da ABD ve İsrail ile savaşmak gibi birçok bahaneyle silah altına alıyorlar.
-Harad’taki son durum nasıl?
Ulusal Ordu, Harad’dan yaklaşık 56 kilometre uzaklıktaki Abs'in eteklerine ve Ahim Kavşağı’na ulaştı. El-Muhsam Askeri Kampı ise Husiler tarafından geri alındı, ama güçlerimiz halen Abs yakınlarındaki Harad ve Midi'de konuşlu. Allah'ın izniyle gelecek günlerle birlikte özellikle Güney Amâlika Tugayları ile olduğu gibi tüm cepheler açılırsa, kıyı bölgesi ve Taiz'de zafer bekliyoruz.
-Ordunun yeni cepheler açıp Sana'ya doğru ilerlemek ve kurtarmak için hazırlık yaptığına dair bir takım haberler var. Bu konudaki planlarınız neler? Bugün Marib’in güvenli olduğunu söyleyebilir miyiz?
Ne Sana’yı, ne de Marib’i güvenli diye adlandıramayız. Bazen bir veya iki gün içinde bir kopma yaşanabiliyor. Ama ülkemizi özgürleştireceğimize inancımız tam. Suudi Arabistan liderliğindeki Arap Koalisyonu’nun bir parçasıyız.
-Hudeyde, Husiler için bir kaçakçılık merkezi haline geldi. Hudeyde cephesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ordu güçleri Hudeyde'nin büyük bölümünü kontrol altına almış ve Hudeyde'yi çevreleyen 7 Temmuz bölgesine ulaşmışlar, geriye ise çok az yer kalmıştı. Ancak, uluslararası müdahale, Hudeyde’deki ilerlemenin durmasına yol açtı. Son olarak yeniden konumlandırma süreci yaşandı. Elbette Hudeyde, Yemen'in atar damarıdır. 1960’larda, 70’lerde ve 80’lerde Aden'den daha güçlüydü. Yemen'in en önemli limanıdır. Husiler, şimdi Hudeyde Limanı’ndan silah kaçakçılığı yapıyor. Kaçakçılık Husilerin dinidir. Stockholm Anlaşması, limanın gelirlerinin devlet çalışanlarının maaşlarını ödemek için merkez bankasında olacağını şart koşuyordu ancak Husiler bu gelirleri savaş için kullandılar.
-Yemen Ulusal Ordusu şu an ne gibi zorluklarla karşı karşıya?
Karşılaştığımız en büyük zorluk, Husilerin tüm bölgelerde sahip oldukları imkanlar. Husiler, her şeyi kontrol ediyor. Devleti yeniden inşa etmeye başladık ve Suudi Arabistan’ın bu konuda büyük yardımları oldu.
-Koalisyon güçleriyle aranızdaki koordinasyon şu an ne durumda? Koalisyonun son zamanlardaki askeri operasyonlarda Yemen ordusunu havadan destekleyen rolünü nasıl görüyorsunuz?
Koalisyonun büyük bir rolü var. Düşmanın püskürtülmesinde ve yok edilmesinde her şeyden önce koalisyonun hava desteği büyük rol oynuyor. Bunun için başta Suudi Arabistan Hava Kuvvetleri olmak üzere kendilerine teşekkür ediyoruz.
-El-Yemen es-Saîd Tugayları nasıl bir rol oynuyorlar? Şu an askeri operasyonlara katılıyorlar mı?
El-Yemen es-Saîd Tugayları, Ulusal Ordu’nun bir parçasıdır. Bu tugayların güçlerinden sadece bir kısmı operasyonlara katıldı. Geriye kalanlar da önümüzdeki günlerde katılacaklar.
-Ulusal Ordusu son dönemde geri çekilirken Nehim ve Beyhan'da yaşananların tekrarlanmasından korkuluyor mu?
Esasen, Sana'nın eteklerine kadar gelmiştik. Husiler, Marib ve el-Cevf üzerine yaklaşık 15 tugay seferber etti.
-Birinci Askeri Bölge güçlerine ne olacak? Çatışmalara katılacaklar mı?
Birinci Askeri Bölge bir tugaydır. Aslında 23. Mekanize Tugayı olarak gerek El-Cevf'teki çatışmalarda olsun gerekse yolların güvenliğinin sağlanmasında olsun bizimle birlikte hareket ediyorlar. Birinci Askeri Bölge’nin silahlarının çoğunu geri çektik. Karargahı lağvedildi. Buranın rehabilite edilmesi ve yeniden donatılması gerekiyor. Çünkü 2010 yılından bu yana elden geçirilmeye ihtiyaç duyan ve şu an kullandığımız silah ve mühimmatın dışında hiçbir silah veya yeni araç buraya girmedi.
-Sizce bu kadar insanı, onları krematoryumlara süren Husilerin saflarında yer almaya iten ne?
Bunun nedeni, Husilerin kontrolü altındaki bölgelerdeki nüfus yoğunluğudur. Aynı zamanda bu bölgelerde yaşayanların çektikleri maddi zorluklar da etkili bir faktörü. Ayrıca bu insanlar, kendilerine rehberlik edecek uzmanlar aracılığıyla harekete geçme yeteneğine de sahiptirler.
Ayrıca ABD, İsrail, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) karşı mücadele ettiklerini ve paralı askerlerle savaştıklarını iddia ediyorlar. Ne yazık ki bazı bölgelerde yaşayanlar, Marib, Taiz, Aden ve tüm bölgelerde Ulusal Ordu'nun kurulduğunu bilmiyorlar.
Husiler, bu insanların yoksulluklarını kullanıyor. Sayıları 200 bine varan ortaokula gidecek yaştaki çocuklar yaz kamplarına giriyor. Bunlardan 10-15 bin kadarı eğitim alarak bu kamplardan çıkıyor.
-Savunma Bakanı olarak Yemenlilere gelecek günlerle ilgili ne söylemek istersiniz? Onlara hangi sözleri verebilirsiniz?
Kardeşlerimizin desteğiyle inşallah zaferin geleceğini söylemek istiyorum. Husiler, bölge ve uluslararası toplum da dahil olmak üzere herkes tarafından iyi bilinen kanlı bir projedir. Tek yaptığı yeni mezarlar kazmak. Yemenliler için hayata geçirdiği projeler mezarlıklardan ibaret. Bu yüzden Yemen'deki kardeşlerimizi, evlatlarını Husilerin onları gönderdiği krematoryumlardan kurtarmaya çağırıyoruz. Ayrıca Ulusal Ordu sabırlı olsun, Allah'ın izniyle zafere yakındır.
Yemen Savunma Bakanı Makdişi, Şarku'l Avsat'a konuştu: Güney Amâlika Tugayları ile mükemmel koordinasyona sahibiz. Husiler, Marib ve el-Cevf üzerine 15 tugay seferber ettiler
Savunma Bakanı Korgeneral Muhammed Ali el-Makdişi, el-Yemen es-Saîd’den (Mutlu Yemen) gelen güçlerin yakında çatışmalara gireceğini söyledi
Yemen Savunma Bakanı Makdişi, Şarku'l Avsat'a konuştu: Güney Amâlika Tugayları ile mükemmel koordinasyona sahibiz. Husiler, Marib ve el-Cevf üzerine 15 tugay seferber ettiler
لم تشترك بعد
انشئ حساباً خاصاً بك لتحصل على أخبار مخصصة لك ولتتمتع بخاصية حفظ المقالات وتتلقى نشراتنا البريدية المتنوعة