Mısır hükümeti buğday krizinden kaçınmak için ‘havuç-sopa’ stratejisini uyguluyor

Çiftçilere devlete bağlı şirketlere mahsullerinden belirli bir yüzde verme zorunluluğu getirildi, konuya ilişkin teşvik ve cezalar açıklandı.

Mısır Tarım Bakanı, buğday hasadı sezonunun açılışı sırasında (Mısır Hükümeti)
Mısır Tarım Bakanı, buğday hasadı sezonunun açılışı sırasında (Mısır Hükümeti)
TT

Mısır hükümeti buğday krizinden kaçınmak için ‘havuç-sopa’ stratejisini uyguluyor

Mısır Tarım Bakanı, buğday hasadı sezonunun açılışı sırasında (Mısır Hükümeti)
Mısır Tarım Bakanı, buğday hasadı sezonunun açılışı sırasında (Mısır Hükümeti)

Mısır hükümeti ülkenin hayati oranda mahsul kıtlığı krizi ile karşı karşıya kalmaktan kaçınmak için, çiftçilerin buğday üretiminin belli bir yüzdesini devlete bağlı şirketlere vermelerine yönelik bir karar ile ‘havuç-sopa’ stratejisini uygulamaya başladı. Mısır Tedarik ve İç Ticaret Bakanlığı mahsullerinin yüzde 90’ını sağlayacak büyük arazi sahiplerine yönelik teşvikleri ve gübre sübvansiyonlarını duyurdu. Bakanlık bu kararı ihlal edenlere hapis cezaları ve para cezası uygulanacağını da açıkladı.
Mısır dünyanın en büyük buğday ithalatçıları arasında yer alıyor. Ülke buğday ithalatının en büyük kısmını Rusya ve Ukrayna’dan sağlıyordu ancak Rusya-Ukrayna savaşının patlak vermesinin ardından Mısır Maliye Bakanı Muhammed Maait ülkesinin bu durumun sonuçlarıyla yüzleştiğini belirtti. Maliye Bakanı devlet bütçesindeki buğday sağlama maliyetinin 15 milyar Mısır lirası kadar (bir dolar yaklaşık 15,6 Mısır lirasına eşit) artacağını açıkladı.
Tedarik ve İç Ticaret Bakanı Ali Musaylihi’nin bu yıl için yerel buğday sezonuna yönelik ticaret ve çalışma düzenlemesi ile ilgili olarak Çarşamba günü yayınladığı karar, 2022 hasat mevsimi için buğday mahsulü olan herkesin, mahsulünün asgari olarak, dönüm başına 12 adreblik bir kısmını Tarım Bakanlığı ve tarım sendikasına kayıtlı tarımsal işletmelere verilmesini içeriyor.
Toprağın kalitesine ve tohum çeşitlerine göre değişiklik göstermekle birlikte bir dönüm araziden üretilen buğdayın yaklaşık 18 ile 23 ardeb arasında değiştiği tahmin ediliyor.
Mısır hükümetinin kararı, ihraç edilmeden önce yapılan satışları bile göz ardı etmemesi ve geçmişe dönük olarak düzenlenmesi dikkat çekti. Bu kapsamda kararın çıkarılmasından önce herhangi bir miktarda buğday satılmışsa, alıcıların belirtilen miktarları aynı hüküm ve koşullarla pazarlama kurumlarına teslim etmeleri gerekiyor.
Hükümet ayrıca, 2022 hasat sezonunda elde edilen buğdayın geri kalanının pazarlama kurumları dışındaki gerçek ve tüzel kişilere satışını da yasakladı. Tedarik ve İç Ticaret Bakanlığından izin alınması yasaktan hariç tutuldu ancak bu iznin satın alma amacının ve miktarların onayını ve ayrıca depolama yerinin onayını içermesi gerekiyor.
Hükümet, buğdayı bir yerden başka bir yere aktarmaya yönelik girişimleri kısıtlamak amacıyla, “Satış kurumlarından izin almadıkça, bu hasat mevsiminde buğdayın bir yerden başka bir yere nakledilemez” açıklamasında bulundu.
Hükümet, çiftçilere buğday miktarlarının teslim alındığı tarihten itibaren en fazla 48 saat içinde ödemesinin yapılacağı konusunda güvence verdi.
Kararı ihlal edenler için hapis ve para cezası içeren cezaların uygulanacağı konusunda uyarı yapıldı. Bu konuda, “Satıcı, alıcı, komisyoncu veya finansör olmalarına bakılmaksızın buğday satışında yer alan kişiler aynı şekilde sorumludur. Tüm ihlal durumlarında, mahsul hakkında el koyma kararı çıkarılır. Aynı zamanda mahsulü taşımak üzere kullanılan araçlara da el konulur” açıklaması yapıldı.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.