Libya’da iç hat uçuşlarındaki kesinti tartışmalara neden oldu

Birlik Hükümeti Ulaştırma Bakan Muhammed eş-Şahubi (solda) ve Yerel Yönetim Bakanlığı Müsteşarı Muhammed ed-Darsi. (Sivil Havacılık Otoritesi)
Birlik Hükümeti Ulaştırma Bakan Muhammed eş-Şahubi (solda) ve Yerel Yönetim Bakanlığı Müsteşarı Muhammed ed-Darsi. (Sivil Havacılık Otoritesi)
TT

Libya’da iç hat uçuşlarındaki kesinti tartışmalara neden oldu

Birlik Hükümeti Ulaştırma Bakan Muhammed eş-Şahubi (solda) ve Yerel Yönetim Bakanlığı Müsteşarı Muhammed ed-Darsi. (Sivil Havacılık Otoritesi)
Birlik Hükümeti Ulaştırma Bakan Muhammed eş-Şahubi (solda) ve Yerel Yönetim Bakanlığı Müsteşarı Muhammed ed-Darsi. (Sivil Havacılık Otoritesi)

Libya’da başkent Trablus’u kontrol eden yetkililerin ülkenin batısı ile doğusu arasındaki iç hat hava trafiğini mart ayı başlarından bu yana kesintiye uğratması nedeniyle ülkede öfke hakim. Hava trafiği, Ulusal Birlik Hükümeti ile Tobruk’taki Temsilciler Meclisi tarafından görevlendirilen İstikrar Hükümeti arasındaki siyasi rekabetlerin arka planında kesildi.
Erken dönemdeki siyasi çatışmalar, iç hava trafiğini sekteye uğrattı. Kriz, uçuşların Nisan 2014’te askıya alınmasına neden oldu. Ancak yaklaşık 6 yıl sonra uçuşlar yavaş yavaş yeniden yapılmaya başlandı. Ekim 2020’nin başında, ilk uçuş Trablus ve Bingazi şehirleri arasında gerçekleştirildi.
Ulusal Birlik Hükümeti, Fethi Başağa liderliğindeki İstikrar hükümetinin önünü kesmek ve başkente gelip gidişleri engellemek amacıyla 3 Mart’tan bu yana Trablus’taki Mitika Uluslararası Havalimanı’ndan Libya’nın doğusundaki tüm havalimanlarına yapılan uçuşları engellemekle suçlanıyor. Birlik hükümeti ise bu suçlamaları yalanlıyor.
Başsavcı Sıddık es-Sur, söz konusu yasağın soruşturulması ve Trablus’taki yetkililerin hava sahasını açmaya zorlanması yönünde çağrılar yaparken ABD ise Libya’nın doğusu ve batısı arasındaki hava trafiğinin yeniden başlatılması çağrısında bulunarak kriz hattına dahil oldu. Geçen çarşamba günü Libya’daki koşulları görüşmek üzere düzenlenen Birleşmş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) toplantısında ABD Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşler Kıdemli Danışmanı Büyükelçi Jeffrey DeLaurentis, ‘bölünmeyi önlemek için iç uçuşların derhal yeniden başlatılması’ çağrısında bulundu. Yetkili, egemen kurumların çalışmalarına yönelik müdahalenin etkileri konusunda da endişesini dile getirdi.
Libya’nın doğusu ve batısı arasındaki hava trafiğinin askıya alınmasından bu yana Sivil Havacılık Otoritesi ve Hava Meydanları İşletmesi, konuyla ilgili açıklama yapmadı. Ancak her iki taraftan da bazı vatandaşlar, bu sürekli kapanma konusundaki endişelerini ifade etti. Vatandaşlar, Ramazan ayı öncesinde uçuşların yeniden başlaması yönündeki umutlarını dile getirdiler.
Mitika Uluslararası Havalimanı’ndan doğu bölgesi havalimanlarına günlük tarifeli uçuşlar incelenerek 14’üncü günde de uçuşların başlamadığı bildirildi. Ayrıca Bingazi’deki Benina Uluslararası Havalimanı, Libya’nın batısına yönelik uçuşlar hakkında herhangi bir bilgi yayınlamadı.
Libya Ulusal İnsan Hakları Komitesi başkanı Ahmed Abdul Hakim Hamza, iç hat uçuşlarının askıya alınmasını ‘vatandaşlara temel hizmetlerin sağlanmasını etkileyen derin bir kurumsal bölünmenin başlangıcı’ olarak nitelendirdi. Hamza, “Ayrıca bu, güvenlik ve sosyal olmak üzere her düzeyde ciddi sorunlara yol açıyor” şeklinde konuştu.
Hamza, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Bu uygulamalar, krizi derinleştirecek. Oysa devlet, uzlaşı veya bölünme halinde bu hizmetleri güvence altına almalıydı” diyerek iç hat uçuşlarını durdurmanın kamu yararına hizmet etmeyeceğini vurguladı.
Ulusal Komite geçen çarşamba günü yaptığı açıklamada, başsavcıya ‘uçuşların yeniden başlatılması için yetkili makamlara müdahale etme ve uçuşların askıya alınmasını çevreleyen koşullara ilişkin soruşturma başlatma’ çağrısı yaptı. Komite, devletin ve vatandaşın kamu yararına zarar veren yasal ve insan hakları ihlallerinin sorumlularından hesap sorulması gerektiğine dikkat çekti.
Komite, Ulusal Birlik Hükümeti’nde Ulaştırma Bakanı Muhammed Salim eş-Şahubi’nin Sivil Havacılık Otoritesi’ne doğu ve batı bölgelerindeki havalimanları arasındaki iç uçuşları ‘herhangi bir gerçekçi ve yasal gerekçe göstermeden’ askıya alma talimatı verdiğini bildirdi. ‘Keyfi ve utanç verici’ olarak nitelendirdiği bu uygulamaların, ‘vatandaşların insani krizlerinin ağırlaşmasına ve kara yolu seyahatinin zorlaşmasına’ neden olduğunu vurguladı.
Komite ayrıca çok sayıda kurum ve kuruluştan gelen iç ve dış itiralara ve taleplere rağmen iç hat uçuşlarının 14’Üncü gün üst üste askıya alındığını belirtirken “Bu durum, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin hareket özgürlüğüne yönelik ciddi bir ihlalidir” ifadesini kullandı.
Diğer yandan Başağa, daha önce başsavcılığa ‘Ulusal Birlik’ hükümeti hakkında şikayette bulunmuş ve hükümet üyelerinin Trablus’tan Tobruk’a seyahat etmelerini ve Temsilciler Meclisi önünde yasal yemin etmelerini önlemek için ‘makamını kötüye kullandığını ve hava sahasının tamamen kapattığını’ dile getirmişti. Fethi Başağa ayrıca bu durumun ‘seyahat hakkının ihlali ve anayasal ve siyasi otoriteye saldırı’ olduğunu belirtmişti. Aynı şekilde ABD’nin Libya Büyükelçisi ve Özel Temsilcisi Richard Norland da Libya’nın doğu ve batısı arasındaki havacılık hizmetlerinin eski haline getirilmesinin, ‘böylesine kritik bir dönemde ulusal birlik için önemli’ olduğuna dikkat çekti. Norland, “Bunu mümkün olan en kısa sürede kolaylaştırmaya yardımcı olmaya hazırız” ifadesini kullandı.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Libya Özel Temsilcisi Stephanie Williams da bazı sivil uçuşların askıya alınması konusundaki endişesini dile getirdi. Williams açıklamasında “Ülkeler arasında hareket özgürlüğü temel bir haktır. Tüm sivil uçuşlara yeniden başlanmalıdır” dedi.



Barzani: Irak'ın baş ağrısı seçimlerden sonra başlayacak

 Irak Bağımsız Seçim Komisyonu çalışanları, oy kullanma hazırlıkları kapsamında sandıkları taşıyor. (Reuters)
Irak Bağımsız Seçim Komisyonu çalışanları, oy kullanma hazırlıkları kapsamında sandıkları taşıyor. (Reuters)
TT

Barzani: Irak'ın baş ağrısı seçimlerden sonra başlayacak

 Irak Bağımsız Seçim Komisyonu çalışanları, oy kullanma hazırlıkları kapsamında sandıkları taşıyor. (Reuters)
Irak Bağımsız Seçim Komisyonu çalışanları, oy kullanma hazırlıkları kapsamında sandıkları taşıyor. (Reuters)

Önümüzdeki salı günü yapılacak olan parlamento seçimlerinden birkaç gün önce Irak’ta bekleyiş ve temkin havası hâkim. Ülkede giderek artan şekilde, seçimler sonrasındaki dönemde üst düzey makamlar üzerinde şiddetli bir çekişme yaşanabileceği ve önceki dönemlerde olduğu gibi hükümetin kurulmasının yeniden aksayabileceği yönünde konuşmalar yapılıyor.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani, önümüzdeki dönemi Irak için ‘siyasi bir baş ağrısı’ olarak nitelendirerek, Bağdat'taki federal hükümet ile Erbil'deki bölgesel hükümet arasında devam eden anlaşmazlıkların ‘tüm Irak için baş ağrısına yol açacağı’ uyarısında bulundu.

Barzani, mevcut seçimleri yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendirdi, ancak uzun süreli bir krizin önlenmesi için merkezi hükümet ile IKBY arasında, özellikle petrol, bütçe ve yetkiler konusunda süregelen anlaşmazlıkların çözülmesi gerektiğini vurguladı.

Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani (AP)Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani (AP)

Üç pozisyon için yarış

2003 yılından bu yana Iraklılar, yazılı olmayan bir uzlaşma temelinde iktidarı paylaşıyorlar: Başbakanlık Şiilere, Cumhurbaşkanlığı Kürtlere ve Meclis Başkanlığı Sünnilere veriliyor. Ancak bu formül şu anda yeniden gözden geçirilmeye çalışılıyor.

Eski Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi, bu kez Sünni Araplara cumhurbaşkanlığı makamının verilmesi, karşılığında Kürtlerin meclis başkanlığını üstlenmesi, başbakanlığın ise Şiilerin elinde kalması önerisinde bulundu.

Bu arada Şii kampı, mevcut Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani ile göreve geri dönmek isteyen selefi Nuri el-Maliki arasında açıkça bölünmüş durumda.

Maliki, ‘engelleyici üçte bir’ (yani hükümetin kurulmasını engelleme yetkisine sahip büyük bir azınlık) yönteminin kullanılma olasılığına işaret etti. Bu durum, uzun sürecek bir siyasi boşluk yaşanabileceği endişelerini artırdı.

Sudani ile Maliki arasındaki ilişkiler oldukça gergin. Sudani, Sünni ve Kürt güçlerle ittifaklar kurarak parlamento çoğunluğunu elde etmeye çalışırken, Maliki, Tahran’a yakın Koordinasyon Çerçevesi’nin kendi arkasında saf tutmasına güveniyor. Ancak, ‘engelleyici üçte bir’ taktiğinin kullanılması olasılığı, Sudani'yi geçici başbakan konumunda tutabilir ve bu da yeni hükümetin kurulması gecikirse ona ek bir avantaj sağlayabilir.

Öte yandan, silahlı Şii gruplar ‘Şii çoğunluğun iktidarda olması gerektiğini’ vurguluyor. Onlara göre, 2003 yılında önceki rejimin devrilmesinden bu yana Şiiler ‘sadece birkaç yıl’ iktidarda bulunabildi; bu da onların gözünde güç dengesinde bir bozulmaya işaret ediyor.

Musul’daki aday afişlerinin önünden elektrikli bisikletiyle geçen bir genç (AFP)Musul’daki aday afişlerinin önünden elektrikli bisikletiyle geçen bir genç (AFP)

Dış etkiler

Dış güçler, yeni hükümetin şekillenmesinde önemli bir rol oynuyor. ABD'nin Irak Büyükelçisi Mark Savaya'nın adı, Bağdat'taki siyasi çevrelerde öne çıkıyor. Savaya, Bağdat'ta bir dizi önde gelen adayla görüşmelerde bulundu.

Buna karşılık İran'ın etkisi, 2020 yılında Bağdat'ta ABD'nin düzenlediği saldırıda öldürülen Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani dönemine kıyasla azalmış görünüyor. Süleymani'nin halefi İsmail Kaani, Irak sahnesinde daha az etkili olarak görülüyor ve bu da Washington'a daha fazla manevra alanı sağlıyor.

Gözlemciler, bu bölünmelerin 2021 senaryosunun tekrarlanmasına yol açabileceğinden endişe ediyor. 2021'de, büyük siyasi bloklar arasındaki anlaşmazlıklar nedeniyle hükümetin kurulması süreci bir yıldan fazla sürmüştü.

Irak anayasası, başbakanın atanması ve hükümetin kurulması için net süreler belirlemiş olsa da, gecikmeler için herhangi bir ceza öngörülmemesi, bu sürelerin önceki deneyimlerde büyük ölçüde sembolik kalmasına neden oldu.

Şii, Sünni ve Kürt güçler arasındaki bölünmenin devam etmesi ve ABD ile İran arasındaki rekabetin yeniden alevlenmesi ile birlikte, Barzani'nin bahsettiği ‘seçim sonrası baş ağrısı’ sadece siyasi bir metafor değil, hem Iraklılar hem de komşuları için beklenen bir gerçeklik gibi görünüyor.


Tunus: Muhalefet, tutuklu bir politikacı ile dayanışma amacıyla açlık grevine başladı

İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)
İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)
TT

Tunus: Muhalefet, tutuklu bir politikacı ile dayanışma amacıyla açlık grevine başladı

İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)
İnsan hakları aktivistleri, Tunus'un güneydoğusundaki Bli sivil hapishanesinin dışında, tutuklu aktivist Cevher Bin Mübarek'in serbest bırakılması için toplandı, (AFP)

Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi'nin de aralarında bulunduğu Tunuslu önde gelen muhalif isimler, dokuz gündür açlık grevinde olan ve sağlık durumunun ciddi şekilde kötüleştiğini söyledikleri tutuklu siyasetçiyle dayanışma amacıyla açlık grevine başlayacaklarını duyurdu.

Gözaltına alınan siyasi aktivist Cevher Bin Mübarek (Şarku'l Avsat)Tutuklu siyasi aktivist Cevher Bin Mübarek (Şarku'l Avsat)

Tunus'un ana muhalefet koalisyonu olan Ulusal Kurtuluş Cephesi'nin kurucu ortaklarından Cevher Bin Mübarek, Şubat 2023'ten beri tutukluluğunu protesto etmek için geçen hafta yiyecek, su ve ilaç talebini reddederek açlık grevine başladı. Nisan ayında, insan hakları örgütleri tarafından eleştirilen toplu bir davada "devlet güvenliğine karşı komplo kurmak" ve "terör örgütüne üye olmak" suçlamalarıyla 18 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Şarku'l Avsat'ın AFP'den aktardığı habere göre Bin Mübarek'in ailesi ve muhalefetteki Nahda ve Cumhuriyetçi partilerin liderleri greve katılacaklarını açıkladı. Bin Mübarek'in babası, deneyimli aktivist İzzeddin Hazgui, Tunus'ta düzenlediği basın toplantısında, "Cevher'in durumu endişe verici ve sağlığı kötüleşiyor" diyerek, "Ailesi olarak yarın dayanışma açlık grevine başlayacağız" ifadelerini kullandı. Ancak hangi akrabalarının eyleme katılacağını belirtmedi. Hazgui, "Aktivistler olarak (Cumhurbaşkanı) Kays Said'i affetmeyeceğiz" dedi. İnsan hakları grupları daha önce, Cumhurbaşkanı Said'in Temmuz 2021'de iktidara gelmesinden bu yana Tunus'ta sivil özgürlüklerde keskin bir düşüş yaşandığı konusunda uyarıda bulunmuş ve eleştiride bulunanların çoğu hapse atılmıştı.

Raşid Gannuşi, Bin Mübarek'le dayanışma amacıyla açlık grevine başladığını duyurdu (EPA)Raşid Gannuşi, Bin Mübarek'le dayanışma amacıyla açlık grevine başladığını duyurdu (EPA)

Uzun bir hapis cezasına çarptırılan 84 yaşındaki Gannuşi, resmi Facebook sayfasından yaptığı paylaşımda açlık grevine katıldığını duyurdu. Gannuşi, açlık grevinin Bin Mübarek’i desteklemeyi ve "yargı bağımsızlığını ve özgürlükleri savunmayı" amaçladığını belirtti. 2023'ten beri hapiste olan Gannuşi, "yasadışı yabancı fonlama" ve "devlet güvenliğine karşı komplo" da dahil olmak üzere çeşitli suçlamalarla 37 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Gannuşi, bağımsızlığı olmayan ve yalnızca Said'in emirlerini yerine getiren yargıçlarla karşı karşıya gelmeyeceğini söyleyerek, tüm davalarda mahkemeye çıkmayı reddetti. Merkez Cumhuriyetçi Parti'nin tutuklu genel sekreteri Issam Chebbi de dün açlık grevine başladığını duyurdu. Parti lideri Wissam Sghaier, bazı parti üyelerinin greve katılacağını belirterek, parti genel merkezinin "oturma eylemi için açık olduğunu ve yarın sabah saat 8:00'de greve başlayacağımızı" vurguladı.

Cevher Bin Mübarek'in birkaç yakını ve Tunus İnsan Hakları Birliği'nden bir heyet, Bin Mübarek'in tutulduğu Tunus'un güneydoğusunda Bli'deki sivil cezaevini ziyaret ederek "sağlığında ciddi bir bozulma" olduğunu bildirdi. Serbest bırakılmasını talep etmek için cezaevi yakınında büyük bir kalabalık toplandı. Tunus İnsan Hakları Birliği, Bin Mübarek'i açlık grevini sonlandırmaya ikna etmek için "çok sayıda girişimde" bulunulduğunu, ancak kendisinin "reddettiğini ve kendisine yönelik adaletsizlik düzeltilene kadar greve devam etme kararlılığını" dile getirdiğini bildirdi. Çarşamba günü cezaevi yetkilileri, Bin Mübarek'in adını vermeden, açlık grevi sonucunda herhangi bir tutuklunun sağlık durumunun kötüleştiğini yalanlayan bir açıklama yayınladı.

Hapishanelerdeki açlık grevleri, Tunus'taki muhalefet liderlerinin çoğunun hapiste olduğu ve muhalefet partilerinin Cumhurbaşkanı Said'i Tunus'u "açık hava hapishanesine" çevirmekle ve yargıyı "otoriter yönetimi" pekiştirmek için kullanmakla suçladığı bir dönemde gerçekleşiyor. Said ise iddiaları kesin bir dille reddediyor.


İsrail, Gazze'den getirilen rehinenin kimliğini açıklıyor ve Gazze Şeridi'ne yönelik topçu bombardımanını sürdürüyor

Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
TT

İsrail, Gazze'den getirilen rehinenin kimliğini açıklıyor ve Gazze Şeridi'ne yönelik topçu bombardımanını sürdürüyor

Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)
Filistinliler Han Yunus'ta yıkılmış bir binanın önünde duruyor (DPA)

İsrail, bugün yaptığı açıklamada, Uluslararası Kızılhaç Komitesi aracılığıyla Hamas'tan dün teslim aldığı cenazenin, 7 Ekim 2023'teki saldırıda öldürülen İsrail-Arjantin vatandaşı bir rehineye ait olduğunu duyurdu.

Ordu açıklamasında, "Ulusal Adli Tıp Enstitüsü'nde İsrail Polisi ve Askeri Hahamlık iş birliğiyle kimlik tespit işlemlerinin tamamlanmasının ardından" Lior Rodalev'in ailesine "cenazesinin İsrail'e defnedilmek üzere geri gönderildiği" bildirildi.

Bu gelişme, İsrail topçularını bu sabah Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusunda bulunan bölgeleri bombalaması ve ateşkesin 29. gününe girerken Şeridin çeşitli bölgelerinde yıkım operasyonlarının devam ettiği bir zamanda gerçekleşti.

Şarku’l Avsat’ın Filistin haber ajansı Safa’dan aktardığına göre İsrail uçakları bugün Gazze Şeridi'nin güneyindeki Han Yunus'un doğusunda bulunan bölgelere üç hava saldırısı düzenledi. Bombalama, şehir üzerinde alçak irtifalı insansız hava araçları (İHA) uçuşları sırasında gerçekleşti.

Han Yunus'un kuzeydoğusundaki bölgelerde de kapsamlı yıkım operasyonları gerçekleştirildi. İsrail savaş gemileri, Gazze Şeridi'nin güneyindeki Refah açıklarında ateş açtı.

Hamas ve İsrail arasındaki ateşkes anlaşması 10 Ekim'de yürürlüğe girdi.