Irak: Cumhurbaşkanı adayı düğümünü çözmek amacıyla Şiiler arasında ‘en büyük meclis bloku’ müzakereleri yeniden başladı

İki sağlık görevlisi dün Musul’da açılan toplu mezardan çıkarılan cesetleri taşıyor (AFP)
İki sağlık görevlisi dün Musul’da açılan toplu mezardan çıkarılan cesetleri taşıyor (AFP)
TT

Irak: Cumhurbaşkanı adayı düğümünü çözmek amacıyla Şiiler arasında ‘en büyük meclis bloku’ müzakereleri yeniden başladı

İki sağlık görevlisi dün Musul’da açılan toplu mezardan çıkarılan cesetleri taşıyor (AFP)
İki sağlık görevlisi dün Musul’da açılan toplu mezardan çıkarılan cesetleri taşıyor (AFP)

Irak’ta gelecek hafta cumartesi günü yapılacak cumhurbaşkanlığı seçim oturumuna sayılı günler kalırken Şii cephedeki siyasi parti ve gruplar arasında gizli diyalog görüşmeleri yeniden başladı. Bu görüşmelerin amacı, cumhurbaşkanlığı seçim sorununun bir buçuk ayı aşkın süredir çözümünü engelleyen siyasi tıkanıklığın açılmasını sağlamak.
Irak’ta oluşan siyasi geleneğe göre cumhurbaşkanlığı makamının Kürtlere verilmesine rağmen Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin (KYB) cumhurbaşkanlığı makamının hangi tarafın hakkı olduğu konusunda uzlaşamaması, başbakanlık makamıyla ilgili belirsizliğin devam etmesine neden oluyor. Irak’ta başbakanlık makamı ise özellikle Şii Koordinasyon Grubu başta olmak üzere Şii partilerin deyimiyle ‘halkın en büyük kesimine’ yani Şiilere veriliyor. Ancak başbakanlık makamıyla ilgili belirsizliğin çözümü, cumhurbaşkanlığı makamı üzerindeki anlaşmazlığın çözümüne bağlı. Son yıllarda taraflar arasındaki dengelerde ‘kollu terazi’ görevi üstlenen iki büyük Kürt partiden (KDP ve KYB) her biri bu sefer yumurtaları güçlü Şii partilerin kefesine bıraktı. Mesud Barzani liderliğindeki KDP kendi kefesinde geriye kalan tüm yumurtaları, Muhammed el-Halbusi ve Hamis D liderliğindeki Egemenlik İttifakı üzerinden Sünnilerin çoğunluk kısmının yer aldığı üçlü bir ittifak oluşturan Sadr Hareketi lider Mukteda es-Sadr’ın kefesine bıraktı.
KYB ise geriye kalan yumurtaları Şii Koordinasyon Grubu’nun kefesine koydu. Her iki Kürt partinin de cumhurbaşkanı adayı var. Kürt partiler adaylarını iki büyük Şii bloktan biriyle yan yana koyma çabası içinde. Şii Koordinasyon Grubu’na yakın bir siyasetçi, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, “Şii cephe içinde diyalog görüşmelerinin yeniden başlamasının iki temel sebebi var; birincisi Mukteda es-Sadr’ın Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el-Maliki ile yaptığı telefon görüşmesi. Koordinasyon Grubu liderleri bu görüşmeyi devamı getirilmesi gereken bir yumuşama olarak değerlendiriyor. İkinci sebep ise Sünnilerin meclis başkanlığı meselesini kendi aralarında çözmesine rağmen Kürtlerin cumhurbaşkanlığı meselesini çözebileceğine dair ufukta bir işaret olmadığını herkesin, özellikle de Şii partilerin fark etmesiydi. Nitekim cumhurbaşkanlığı meselesinin çözümsüz kalması hem Anayasa’nın belirlediği süreleri hem de halkın ekonomik geçim durumunu etkilemeye başladı. Tam yetki sahibi bir hükümet kurulmazsa insanlar suçu siyasi partilere ve Şiilere atacak. Çünkü başbakanlık makamı Şiilerin payı” dedi.
Şii Koordinasyon Grubu’na yakın siyasetçi, Şii partiler arasındaki diyalogların ‘en büyük meclis bloku’ ve başbakan adayının belirlenmesi noktasında Sadr Hareketi ile Koordinasyon Grubu arasında bir anlaşmayla sonuçlanma ihtimali hakkında yorum yapmazken, Şii taraflar bu hususta bir anlaşmaya varırsa bu durum önümüzdeki hafta cumartesi günü yapılacak cumhurbaşkanlığı seçim oturumunu da etkileyecek. Şii partilere yakın kaynakların aktardığına göre, Şii partiler önümüzdeki cumartesi günü düzenlenecek oturumda destekledikleri cumhurbaşkanı adayının yarıştan galibiyetle ayrılması amacıyla milletvekillerinin üçte iki çoğunluğunun oylarını almak için muhalif ve bağımsız milletvekillerini kendi taraflarına çekme çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Üçlü ittifak ve Koordinasyon Grubu’nun muhalif ve bağımsız milletvekillerini kendi taraflarına çekmek amacıyla bakanlıklar, bağımsız komisyonlar ve ordu içindeki pozisyonlar için atanma vaatlerinde bulunduğu şeklinde söylentiler dolaşırken, KDP ve KYB seçim yarışında dengelerin karşı tarafın lehine değişmesini engellemek adına içinde yer aldıkları ittifaklara sımsıkı sarılmış durumda. Mevcut Cumhurbaşkanı Berhem Salih’i ikinci kez cumhurbaşkanlığı makamına aday gösteren ve KDP’nin Salih’ten vazgeçme veya yerine başka bir aday gösterme önerilerini reddeden KYB, Şiiler arasındaki diyalog görüşmelerinin sonucunda Koordinasyon Grubu ile Sadr Hareketi arasında aleyhine olacak bir anlaşmanın yapılmasından endişe ediyor.
Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) İçişleri Bakanı Reber Ahmed’i cumhurbaşkanı adayı ilan eden KDP ise üçlü ittifaka büyük ölçüde bağlı kalmaya devam ediyor. Ancak son olarak Erbil’in İran füzeleriyle vurulması da dahil olmak üzere KDP’nin maruz kaldığı baskılar ile Erbil’de Mossad karargahının bulunduğu iddiası üzerine Sadr’a yapılan baskılar nedeniyle Sadr’ın KDP’nin cumhurbaşkanı adayı Ahmed’i desteklemekten geri adım atabileceği değerlendiriliyor.
Cumartesi gününe kadar Şii partiler arasındaki diyalog görüşmelerinden herhangi bir anlaşma çıkıp çıkmasından bağımsız olarak, şu ana kadar siyasi dengelerde gerçek anlamda bir değişiklik yaratacak bir yumuşamanın olması ihtimaline ilişkin sahada herhangi bir işaret görülmüyor. Anayasa’nın belirlediği tüm süreler neredeyse bitmek üzereyken herkes Yüksek Federal Mahkeme’nin Meclis’i feshetmesinden endişe ediyor. Yüksek Federal Mahkeme’nin böyle bir adım atması, erken seçime gitmek anlamına geliyor. Ancak siyasi ortakların hiçbiri aralarındaki ciddi anlaşmazlıklara rağmen bu ihtimalin gerçekleşmesini beklemiyor.



Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
TT

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından... Cep telefonlarımız uzaktan patlatılabilir mi?

Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Lübnan genelinde Hizbullah çağrı cihazları ve telsizlerine yönelik eşi benzeri görülmemiş güvenlik ihlali ve salı ile çarşamba günleri binlerce eş zamanlı patlama, kişisel cep telefonlarının ne kadar tehlikeli olduğu ve nasıl uzaktan patlatılabildiği konusunda birçok soruyu gündeme getirdi.

Cep telefonu bataryaları son derece yanıcı kimyasallardan üretilir, ancak bir kontrol ünitesi doğrudan bataryaya bağlıdır ve bataryayı güvende tutmak için özel bir yazılımla donatılmıştır.

DeepSAFE Technology'nin kurucusu ve McAfee, Intel ve Nokia'da güvenlik ve koruma araştırmaları eski başkanı olan Ahmed Sallam'a göre bu kontrol ünitesi, en önemlisi tüm üniteyi bataryanın sıcaklığını ateşleme noktasına yükseltebilecek kötü amaçlı yazılım içeren başka bir ünite ile değiştirmek olan çok sayıda hackleme yöntemi ile kötü niyetli olarak manipüle edilebilir. Bu, Lübnan vakasında olduğu gibi belirli cihazları hedef almak için yapılabilir.

grbtny
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarında hayatını kaybedenler için düzenlenen cenaze töreninden (AFP)

Şarku’l Avsat'a konuşan Sallam, “Kötü niyetli bir şekilde üretilebilen bataryalar da var. Bunlar ya sıcaklığı belirli bir dereceye yükselterek ya da patlatma sistemini harekete geçiren bir ünite aracılığıyla ateşlenebilen patlayıcı maddeler içerirler. Tüm bunlar, radyo dalgaları ya da herhangi bir kablosuz elektrik dalgası yoluyla uzaktan sinyal alabilen harici bir iletişim ünitesi ile bataryaya içeriden bağlı çok küçük bir kontrol ünitesi yerleştirilerek yapılabilir” ifadelerini kullandı.

Sallam sözlerini şöyle sürdürdü: “Dış dünya ile iletişim olmasa da patlamalar senkronize edilebilir. Kötü amaçlı yazılım, tıpkı saatli bombaların çalıştığı gibi, tüm patlamaların aynı anda gerçekleşmesi için belirli bir anı bekleyebilir.”

Los Angeles'taki California Üniversitesi Kimya Bölümü'nde yardımcı doçent olan ve pil geliştirme ve üretiminde uzmanlaşmış bir ABD şirketi olan Nanotech Energy'nin bilim ve teknoloji şefi Maher el-Kady, “Lübnan'daki patlamalar tesadüfen değil, kasıtlı olarak meydana geldi. Büyük olasılıkla cihazlara uzaktan etkinleştirilen bir kontrol devresi yerleştirilmişti. Bu da patlamaların senkronizasyonunu açıklıyor” şeklinde konuştu.

cdvfgthy
Lübnan Ordusu tehlikeli gördüğü telsiz ve çağrı cihazlarını imha etmek üzere topluyor. (AFP)

Şarku’l Avsat'a açıklamalarda bulunan el-Kady, “Herhangi bir bataryanın patlamasına yol açabilecek birkaç mekanizma vardır. Bunlardan ilki, mobil cihazın ya da elektrikli otomobilin bataryaya metal bir cismin girmesine yol açan bir kazaya maruz kalması ya da batarya parçalarının sıkışmasına ve parçalarının tahrip olmasına yol açan yüksek orandaki basınç yahut da bataryanın yüksek bir yerden düşerek parçalarının tahrip olmasıdır. İki olasılık daha var: Birincisi bataryanın sıcaklığının çok yüksek oranlara çıkmasına neden olarak patlamasına yol açan harici bir katalizörün varlığı ve ikincisi de bataryanın içindeki pozitif terminalin negatif terminale bağlanmasına yol açan harici bir etkileyicinin varlığıyla ilgili” ifadelerini kullandı.

Uzmanlara göre cep telefonları hacklenebilir. Ayrıca üretim ya da tedarik aşamalarından herhangi birinde ya da internet üzerinden erişilerek patlatılmak üzere içlerine kötü niyetli yazılımlar entegre edilebilir.

El-Kady, kasıtlı bir dış neden olmaksızın, üretim hataları nedeniyle bir pilin patlama olasılığının 10 milyon pil başına bir pili geçmediği konusunda kamuoyuna güvence verirken, pillerin 150 santigrat derecenin üzerine çıkabilen yüksek sıcaklıklara dayanmasını sağlamak için titiz testler yapıldığını da belirtti. Ancak bu durum, çağrı cihazlarında ve modern mobil cihazlarda bulunan lityum-iyon pilleri ‘saatli bomba’ olarak tanımlamasına engel olmadı. “Pil patlamalarının neden olduğu hasar, pilin boyutuna ve kullanıcının konumuna veya insan vücudunun hayati organlarından herhangi birine ne kadar yakın olduğuna bağlıdır” diyen el-Kady, elektrikli arabalar söz konusu olduğunda durumun daha da kötüleşeceğini, çünkü batarya boyutlarının bir cep telefonu bataryasının 5 bin ila 7 bin katına ulaşabileceğini belirtti.

Tedarik zincirleri

Yaşananların tekrarlanmasının nasıl önlenebileceği konusunda ise Sallam, tedarik zincirinin güvence altına alınması gerektiğine işaret ederek, Lübnan'a gelen cihazlarda olası değişiklikleri kontrol etmenin ve içlerine yeni bileşenler yerleştirilip yerleştirilmediğini test etmenin birçok yolu olduğunu açıkladı.

 

ascdvrg
Lübnan'daki çağrı cihazı patlamalarının ardından insanlarda cep telefonlarının saldırıya uğraması ve patlaması korkusu hakim (AFP)

Teknik olarak, hassas bir terazi kullanılarak, ne kadar küçük olursa olsun cihazın ağırlığındaki herhangi bir değişiklik tespit edilebilir, böylece üzerinde herhangi bir değişiklik yapılıp yapılmadığı anlaşılabilir. Bu hassas terazi, başta batarya olmak üzere her bir birimin ağırlığını doğru bir şekilde hesaplamak için kullanılmalıdır. X-ray ve CT Scan gibi radyolojik cihazların yanı sıra patlayıcılar için kimyasal tespit üniteleri de kullanılabilir ve tüm bu teknik araçlar genellikle havaalanlarının içinde kullanılır. “Lübnan örneğinde meselenin ele alınışında büyük bir güvenlik açığı olduğunu düşünüyorum” diyen Sallam, herhangi bir patlayıcı maddenin varlığını ya da yokluğunu teyit etmek için kullanılabilen teknolojilerin mevcut olduğunu vurguladı.

fvrbgty
Çağrı cihazı patlamalarının kurbanları (AP)

Medya kuruluşlarına göre, Lübnan'daki çağrı cihazları Tayvanlı bir şirket tarafından tasarlanmış ve Avrupa'da bilinmeyen başka bir şirkete üretim lisansı verilmişti. Bu nedenle üretim güvenliği ve uygulama kalitesi ile ilgili konular tespit edilememiş olabilir.

Genel olarak çağrı cihazları, ister alıcı uçta tek yönlü bir bağlantı olsun, ister alıcı ve verici uçta iki yönlü bir bağlantı olsun, iletişim sürecini kontrol etmek için bir sunucuya ihtiyaç duyar. Ancak Sallam'a göre bu sunucular veri tabanlarına sahip ve genellikle siber saldırılara ve hacklere karşı savunmasız olan dijital işletim sistemlerini çalıştırıyor.

“Çağrı cihazları tedarik zinciri boyunca değiştirilebilir, aynı şey sunucular için de geçerli olabilir” diyen Sallam, cihazların kendilerinin de değiştirilebileceğini ve üretim süreçleri ya da nakliye ve tedarik zincirleri sırasında ‘kötü niyetli’ yazılımlar eklenebileceğini açıkladı.